24 Nisan 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

24 Nisan 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 24 Nisan 1940 MEMLEKET MESELELERÎ Tütün piyasamıza hükumetin müdahalesi Dünya ahvalinin karışması müstahsili telâşa düşürmüştü, müttefiklere henüz mahsul vermek kararı kat'ilesmemisti Ankara (Hususî) İkiııci cihan harbinin başlangıcında millî ekonomimizin karşılaşlığı en mühim mesele, hiç şüphesiz, dı§ ticaretimızin mıllî korunma mefhumunun icab ettirdıği yeni şartlar içinjle vaziyeîe intıbak ettuılmesl lüzumu olmuştur. Bu husustaki müşkülât zincirinin en girift düğümü, normal zamanlarda dışarıdan tedarıke mecbur olduğumuz eşyamn karşılığı olan ihracatımızı, yalnız eski hacmile muhafaza değil, fakat yeni cihan harbi dolayısıle lüzumunu hissettiren munzam ithalât ihtiyarımız nıspetinde artırmak, ve bunu, dünyanın büyuk bir kısrm harb ekonomisi şartları içınde bulunmasa bile, dış ticaretimiz için gene sarsıntısız geçemiyecek bir istikamet değiştirme ile ayni zamanda yapabilmek noktasında toplanıyordu. Hükumet, sayısız ihtiyaclara şamil olan millî korunmanın tazammun ettiği ağır vazifeyi tereddüdsüz deruhde etti. Lüzumlu tedbüleri aldı ve almaktadır. Biz burada, bu büyük millî gayreti değil, ancak, yukarıda hatırlattığınuz şartlar gözonünde tutularak tetkiki mumkün olan ve henüz tazeliğini muhafaza eden bir mevzuu izaha çalışacağız. İhracat işinin bu gün, nasıl müstesna bir ehemmiyet aldığını bıliyoruz. Fakat gene bu günkü şartlardır ki geniş ihracat imkânlarını tahdid etmekte veya hiç değilse pek büyük güçlükler karşısında bulundurmaktadır. Bu hususta bir fikir edinebilmek için ihrac maddelerimizden yalnız birini ele almak suretile, diğer maddelerin de hususî bünyelerine, beynelmilel mübadelenin bu günkü değişik şartlarına ve bilhassa yukarıda bahsettığimiz intıbak ihtiyacına göre, ne gibi güçlükler önünde bulunduğumuzu anlayabiliriz. Meselâ tütünü alalım, evvelemirde de istihsal ve ihracatımızı kısaca gözden geçirelim. İstihsali tetkik edersek gittikçe yükstldiğini görürüz. Filhakika tütün istihsali, cihan eko nomik buhranının şiddetli devresinde bir hayli düştükten sonra tekrar yükselmiş vc hatta 1925 29 seneleri vasatisini (yuvarlak rakam 52 milyon) geçerek 1935 39 devresinde 59 milyon kiloluk bir vasatiye çıkmıştır. Tutünün ihracatımızm kıymetindeki nisbî hissesi, son 15 senede, yüzde 14,2 ile 36,2 ihrac bedeh ise (1934 te) 13 miiyonla (1926 da) 67,5 milyon lira arasında değişmiştir. İhrac kıymeti vasatisi, 1925 29 devresinde yılda 53,4 milyon lira iken 1930 34 devresinde 26,8 milyon liraya duşmuş ve son beş senede de 33,1 milyon Hrayı bulmuştur. 1939 daki ihracat kıymeti 38,8 milyon liradır. Mıktar itıbarile ihracatta, son beş 3ene vasatisile (34242 ton) 1925 29 devresı vasatisine (35552 ton) pek yaklaştığımız halde kıymet itibarile ancak cihan iktısadî buhranından evvelki vasatiden 20 milyon lira eksiğini elde edebildiğimizi görürüz. 1939 ihracatımız 44.300 ton olarak 1923 tenberi en yüksek miktardır. Bu donneleri kısaca gördükten sonra yeni tütün rekoltemizin ne gibi şartlar altında idrak edildiğini tetkik edebiliriz. Şark tütünleri istihsal eden komşuiarımız Bulgarıstan ve Yunanistan geçen seneye göre 23,5 milyon kiloluk bir istihsal fazlasile satış mevsimine giriyorlardı. Cihan tütün piyasasında ise ikinci cihan harbi doUtyısile, beklenen ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Sırrı Bellioğlunun muhakemesi Bir beraet kararı Kumar oynatmak ve oySabık Kocaeli meb'usu namaktan maznun olan Muhtelif memleketlerle bugün askerî mahke Iarın suçu sabit görülmedi müzakereler cereyan Geçen hafta bir gece, saat yirmi iki meye verilecek buçukta, Beyoğlunda tstiklâl caddesinde ediyor Sabık Kocaeli meb'usu Sırrı Bellioğluna aid tahkikat evrakı Ankaradan şehrimize gönderilmiştir. Sım Bellioğlunun bu gün askerî mahkemeye verilmesi muhtemildir. Alâkadar makamat, Sırrı Bellioğlu tarafmdan Başvekâlete, bazı Vekillere, askerî makamata, Belediye riyasetine ve Üniversite Rektörile bazı dekanlara gönderilen mektubları toplamıştır. Bu mektublarda Büyük Millet Mecli sinin meşruiyeti aleyhinde bulunulduğu gibi, halkı hükumet aleyhine tahrik mahiyeti de vardır. Son olarak da Bilecik Belediye reisine bir mektub gönderen sabık meb'us, geçenlerde vefat eden Bilecik meb'usu General Dr. Besim ömerin yerine yapılacak intihabda Partinin göstereceği namzede rey verilmemesini tavsiye etmiştir. Hal buki kendisi bir müddet evvel Partiye müracaatle meb'usluğa namzed gösterilmesini istemiş ve bu müracaat kabul edilmemişti. Polisin yaptığı tahkikata nazaran, Sırrı Bellioğlu bu işte yalnız hareket etmiş bulunmaktadır. 98 numaralı Martı apartımanının 3 numarah dairesini tarassud eden zabıta memurları, o gece orada bulunanlar hakkında kumar oynatmaktan ve oynamaktan tahkikat yapmışlardı. Dairede oturan Belkıs Suzan isimli gene bir kadının; orada kumar oynatmaktan, Azizle Avram Kandiyanonun bu işe delâlet ve iştirak etmekten ve taşradan Istanbula gelmiş zengin bazı tacirlerin de kumar oynamaktan ifadeleri alınmış, neticede Belkıs Suzan kumar oynatmak ve 8 kişi de kumar oynamaktan Beyoğlu üçüncü sulh ceza mahkemesine verilmişlerdi. Bu dava bitmiştir. Yeni yapılacak ticaret muahedeleri Siyasî Japonya Amerika harbi orveçten sonra Holandanın Almanlar tarafından işgali ihtimali karşısında Avrupalı bu küçük devletin Hind denizile mutedil Okyanus arasmdaki büyük ve zengin müstemleke imparatorluğunun mukadderatı meselesi geçen Umumî Harbin akabinde dünyanın yan nüfusundan fazlasının yaşadığı bu okyanus üzerindeki derin ve şiddetli zıddiyet ve rekabeti tekrar canlandırmıştı. İki tarafın hariciye nazırları Felemenk Hindistanına kendisinden başka yabancı bir büyük devletin vaz'ıyed eylemesine kat'iyyen müsaade edemiyeceğini beyan ederek bu mesele yüzünden silâha sarılmaktan geri durmıyacaklanna şüphe bırakmamışlardı. Fakat Norveç topraklarında müttefiklerin geniş mikyasta ihracat yapmaları üzerine muharebe büyüdüğünden Holandanın istilâsı ihtimali uzaklaşmış ve diğer taraftan Holanda kendisinin müstemlekesini hiç bir büyük devlete bırakmıyacağı hakkında iki tarafa da teminat vermiştir. Bu vaziyet karşısında Japonlarla Amerikalılar arasındaki gerginlik hafiflemiş gibi olmuştu. Lâkin Amerika parlamentosunda yeni bahrî bütçenin müzakeresi esnasında aradaki zıddiyeti gıcıklayacak yeni meseleler çıkmıştır. Şöyle ki Bahriye Erkânıharbiyei umumiye reisi Amiral Stark Japonya tersanelerinde şimdi her biri 43,000 ton cesametinde sekiz süperdrednot yapılmakta olduğu haber alındığım bildirdikten sonra bunlara karşı Amerikanın da 52,000 tonluk altı süperdrednot yapmağa başlamasını taleb etmiştir. Bu taleb Amerika efkârı umumiyesini heyecana getirmiştir. Dün de Bahrî Harekât dairesinin ikinci ?efi Amiral Taussig yeni bahriye bütçesini tetkik etmekte bulunan Âyan Meclisi Donanma komisyonunda daha müheyyic olan su sözleri söylemiştir: < Uzak sarktaki ahvali hazıra Amerikanın millî menfaatlerini pek açık olarak tehdid ediyor. Bu ahvalin inkişafı neticesi olarak Amerikanın harbe sürükleneceğini zannederim. Fakat biz Japonyaya karşı yalnız olarak harbetmek vaziyetine düşmemeliyiz. lngiltere, Fransa ve Holanda böyle bir harbde Amerikaya yardım etmelidirler. Amerikan donanması bu üç devletin mutedil okyanustaki bahrî üssülharekelerinden istifade etmek üzere bu devletlerle müzakere başlamahdır. İki aradaki harb münhasıran denizde cereyan edecektir. Çünkü ne Amerikahlar Japonyayı ne de Japonlar Amerikayı istilâ edemezler. Fakat Japonlar^Amerikanın Filipin adalarmı zaptetmeğe tesebbüs edeceklerdir. Bunun için bir taraftan bu adaları fevkalâde tahkim etmeliyiz ve diğer taraftan yeni süperdrednotlar yapmalıyız.» Amerika ile Japonya arasında harbin önüne geçilemiyeceğine şüphe bırakmıyan bu beyanat yalnız efkârı umumiyenin değil, hükumetin de dikkatini celbetmiş, Hariciye Nazın Hull Amiral Taussigin sözleri şahsî fikri olacağım söylemiştir. Lâkin Amerikanın bahrî emniyetinden mes'ul iki amiralinin sözleri gerek kongre, gerek efkân umumiyede Japonyaya karşı olan itimadsızlığı bir kat daha artıracaktır. Bu iki büyük devletin harbe tutuşması Amerikayı Avrupa işlerine karışmaktan ve Japonyayı bu harbe müessir olmaktan menedecektir. 1 canlılık ve hareket yerine bilâkis büyük bir durgunluk başlamıştı. Dünya rekoltesi Dir rekor teşkil ediyordu. Buna mukabil Vüjinya tütunlerinin buyük müstahsili Amerika, muşterileri olan İngillere ve Fransamn, Almanyanın sahneden çeküdiğini, Japonyanın da mu bayaalarını azalttığını görüyordu. Bude ise, yeni rekolte. 1939 rekoltesi, 1938 rekoltesine nispetle 6 milyon kiloya yakın bir fa7İalıkla 63 milyon kiloya baliğ olmuş ve ayni zamanda fazla yağmurlar yüzünden kalitesi de haylı duşmuştü. Bu miktar ve evsafta bulunan yeni rekolteye, geçen seneki ihracatımızm emsalsiz yüksekliğıne rağmen eski mahsulden ihrac edılmiyerek kalmış 20 milyon kiloluk bir stok da inzımam etmişti. Fazla olarak Almanya piyasadan çekilmiş bulunuyor, diğer taıaftan da tutünlerımizın en pahalı nevilerinin muş terisi olan Amerikan kumpanyalarının yeni rekolteye mutad derecede alâka göstermedikleri gorülüyordu. Butun bu sebebler, müstahsili telâşa ve ye'se düşürüyor, tulun fiatlarının açılacak yeni satış mevsiminde mühim nispette duşmesinden korkuluyordu. Belki ihracat mevsimi gelinceye kadar vaziyet ssrahat peyda edecek, fiatlar yükselecek, fakat arada müstahsıl mutazarrır olacaktı. Bu tehlikenin ne dereceye kadar varid ol duğunu anlayabilmek için evvelemirde Almanya ve Amerikanın tütün ihracatımızdaki hisselerini gözönüne getirmek lâzımdır: Harbin başlamasile ve bahusus ticaret anlaşması müddetinin bitmesüe Almanya, eski Avusturya, Çe koSlovakya ve Polonya pazarları ihracalımıza ayni zamanda kapanmış bulunuyordu. Bu grupun tülün ihracatımızm kıymetindeki vasatî hissesi son beş senede % 47,1 dir. Halbuki Amerika ve İtalya da dahil olmak üzere müttefikler grupu hissesi % 40,8 nispetindedir. Fakat Almanya grupuna ve Amerikaya olan ihracatımız bu arada mütalea edilirse görürüz ki bunlann ihracatımızdaki hisseleri pek büyük tür: Meselâ 1939 ihracatımızm kıymetindeki hisseleri mecmuu % 81,5 dir. Demek ki en mühim tütün müşterilerimizden biri tamamen çekiliyor, diğeri de, mubayaa hazırlıklarına göre, az tütün alacağı hissini veriyordu. İşte telâşın membaı... Bu şartlar altında tütün fintı pek dü^ecekti. Gerçi, müttefiklerimizin külliyetli tütün a lacakları o sırada umulmuşsa da, her sena ilk olarak Egede ikinciteşrin başlannda açüan tütün piyasasının bu yeni amilden istifade ede miyeceği tabiidi. Çünkü 19 birinciteşrinde Ankarada imzalanan muhtelif istikrazlara aid mukavelede bu istikrazlann tediye şartlarır.ın scnradan tayin edileceği mezkurdu. Nitekim bu şartlar, piyasanın açıhşından çok sonra, Pariste 8 ikincikânunda ve Londrada 3 şubatta imzalanan tediye anlaşmalarile tespit edilmiş ve müttefiklerin Türk malı ve bu meyanda tütün almaları ancak bu tarihlerde kararlaştırılmıştır. İlk istikraz taksitlerinin vadesi 1940 haziranı sonunda hulul edeceğine göre de hükumetin açmağa muvaffak olduğu yeni pazarlarm müspet tesirleri. rekolte müstahsilin elinden tamamile çıktıktan sonra başlayabilecekti. İşte yeni tütün rekoltemizin karşılaştığı şartlar... Bu şartlara karşı hükumetçe ne gibi tedbirler alınmıştır. Ve ne netice vermistir? İkinci yazımızda bunu tetkik edeceğiz. Amcasını 7 yerinden yaralayan sabıkalı Evvelki gece Küçükpazarda bir gene, amcasını yedi yerinden bıçaklamıştır. Küçükpazarda polisçe tanınmış hırsızlardan Şarbo lâkabile maruf Şerif, amcası arab Aslanın yanında bannırken § amcasının nasihatle , rini dinlemediği için günün birinde evden koğulmuştur. Şerif bu karar karşısında hiç ses çıkarmamış ve gitmiştir. Fakat evvelki gece saat 1 1 de arab Aslanın kapısı çalınmıştır. Arab Aslan bizzat aşağı inerek kapıyı açtığı zaman karşısında Şerifi görmüştür. Şerif hiç bir şey olmamış gibi içeri girmek istemiş, fakat arab Aslan mümanaat ederek evle alâkası olmadığını, ikinci defa sert bir lisanla tekrar etmiştir. Şerif bu söze aldırış etmek istememiş ve amcasını göğüsleyer«k içeri girmek' isfemiştir. Fakat esaslı bir mukavemetle karşılaşınca Şerifle amcası arasında bir kav. ga başlamıştır. Bu esnada Şerif bıçağma sarılarak amcasına gelişigüzel saplamağa başlamıştır. Arab Aslan, aldığı yaraların acısile feryada başlamış ve ayni zamanda Şerifin bacağına sarılarak kaçmasına meydan vermemiştir. Gürültüye yetişen polisler, Şerifi kanlı bıçağile yakalamışlardır. Yedi bıçak yarası alan arab Aslan hastaneye kaldırılarak tedavi altına ahnmıştnr. Denizyolları idaresindeki suiistimal genişliyor Muhakemede, dava edilenler kumar bahsini inkâr etmişler, şahidler dinlenilmiş, vekillerinin vukuf ehli marifetile keşif istemeleri üzerine, hâkim, vukuf ehli, dava edilenlerle vekilleri, memurlar ve diğer alâkadarlar, keşfe gitmişlerdir. Fakat gündüz yapılan keşifte dışarıdan i çerisi görülemediğinden, keşif, gece yapılan bir keşifle tamamlanmıştır. Mahkemede okunan rapor, tarassudun yapıldığı Ahududu sokağındaki 1 numaralı apartımanın taraçasından ve 60 metre mesafeden, elektrikle aydınlık ve perdeleri kalkık olduğu halde «Martı» apartımanının 3 numaralı dairesinin içerisi ve aynalar kısmen görülebilirse de orada bulunanlann kimler olduğu ve ne yaptıklan iyice seçilemiyeceği tarzındadır ve hulâsa, bu vaziyette tarassudla tam rüyet ve teşhis mümkün olamıyacağı ileri sürülmüştür. Rapora hiç bir diyecekleri olmadığını söyleyen iki avukat, dava edilen 9 kişinin müdafaasını yaparak, iddia edildiği gibi beş kişinin suç üstü yakalanmadığını, 2800 küsur liranın masada değil, orada bulunanların üzerlerinde çıktığmı, bunun kumara konmuş para olmadığını, fişlerle iskambillerin de bulundukları yerler ve sayılan itibarile poker oynandığına delâlet edemiyeceğini ortaya atmışlardır. Müdafaada, pokerin nasıl oynandığı uzun uzadıya anlatılmış, tarassuddaki iki zabıta memurunun rüyete maruf şahidliklerine itiraz edilerek, bu arada: «Evdeki kalabalık, birbirile tanışan ticaret erbabmın sohpet etmesinden başka bir şey göstermez. Belkıs Suzan tarafından kapının beş dakika geç açılması da tabiidir; hiç bir evde çalınan kapı hemencecik açılmaz. Kumar oynanan bir yerde perdeler indirilir. Hâdise, bir buçuk ay evvel yapılan garaza müstenid bir ihbar neticesi ortaya çıkmıştır. İhbar edildiği gibi bu dairede 1400 lira kaybeden şahsın kim olduğu da meçhuldür. Ayni apartımanda terzi, dişçi de bulunduğundan kapıdan giren çıkanın belli olmadığı iddiası da apartımana giren pek çok kişiden hepsinin 3 numaraya ayak bastığını ispata yetmez» denilmiştir. Diğer taraftan, faraza poker oynanmış olsa bile bu oyunun sırf talihe bağlı bir baht oyunu olmadığı, pokerin bakara veya kılıc. oyunlarına benzemediği kaydile kumar sayılamıyacağı söylenilmiş ve eğer mahkumiyet cihetine gidilirse cezalann tecili istenilmiştir. Hükumet, muhtelif memleketlerle o lan ticaretimizi yeni şekilde tanzim et mek ve yeni istikametlere sevkeylemek maksadile halihazırda ticaıî münaseba tımızın inkişafa müsaid olduğu muhtelif memleketlerle birden ticarî müzakereler ve ternaslar başlamıştır. Bunlar, Isviçre, Rumanya, Macaristan, ltalyadır. Almanya ile de yeni bir ticaret anlaşması akd için müzakereler yapılmaktadır. Isviçre ile yeni bir ticaret anlaşmas akdi için şehrimizde cereyan eden müzakereler bir hayli ilerlemiştir. Bu müzakerelerin yakında intac edileceği ümid edilmektedir. Yeni anlaşma, harb vaziyeti dolayısile iki memleketin şimdiye kadar başka membalardan tedarik edip de şimdi alamadıklan maddeleri yekdiğerinden alması dolayısile aradaki ticaretin genişletilmesi esasına dayanmaktadır. Rumanya ile evvelce aramızda yapıl mış olan ticaret anlaşması dahilinde ti carî münasebatımızın yeniden tanzimi için müzakerelere bu günlerde Bükreşe gidecek olan Ticaret Vekâleti Dış Ticaret dairesi reisi Servet Berkinin riyaseti altındaki heyet tarafından başlanacaktır. Dış Tiraret dairesi ikinci reisi Ccıâl Aygunt Peşte'ye gitmiş ve orada temaslara başlamıştır. Bu temasların iki memleket ticaretinin inkişafında büyük fay dalar temin edeceği şüphesiz görülmektedir. Haber verildiğine göre Macarlar memleketimizden tütün mubayaatını artırmağa karar vermişlerdir. Macar tütün inhisarı erkânmdan Yoza'nın riyaseti altında bir heyet bu günlerde tütün mubayaatı için şehrimize gelecektir. Macarlar madenlerimize karşı alâka göstermekte, maden cevheri mukabilinde makine vermeği teklif etmektedirler. Italyaya giden Ticaret Vekâleti Istandardizasyon müdürü Faruk Sünter Ro mada temaslar yapmaktadır. ltalyanlar son zamanlarda pamuğa olan geniş ihti. yaclarından dolayı memleketimizden fazpamuk alabilmek hususunda ısrar etmektedirler. Bu ısrar yüzünden Türk ttalyan ticaretinde bir çok müşkülât çıkmaktadır. Romadaki temasların bu vaziyeti ıslah edeceği ümid olunmaktadır. MÜTEFERRİK Maliye Vekili Ankaraya gitti Şehrimizde bulunmakta olan Maliye Vekili Fuad Ağralı, Jandarma umum kumandanı General Cemil Cahid ve Emni yet umum müdürü Ali Rıza Çevik dün akşamki trenle Ankaraya gitmişlerdir. Harb malulleri hakkında bir karar Kömür satışları nasıl yapılacak? Depo sahibleri garib bir teklifte bulundular Eti Bank Istanbula sevkedilmek üzere Zonguldakta toplanmış olan kömürleri burada stok etmek üzere büyük depo sahiblerine müracaatle bunlann depolarmı kiralamak istemiş, fakat depo sahibleri elbirliği ederek depolarmı kiraya vermiyeceklerini bildirmiştir. Diğer taraftan depo sahibleri alâkadarlara müracaatle ufak bir komisyon mukabilinde satış işinin kendilerine verilmesini istemişlerdir. Gerek Eti Bank, gerekse Belediye, hükumetin bu işte hiç bir kimseye komisyon vermek arzusunda olmadığını bildiımiştir. Depo sahibleri bu sefer de kendilerinin kömürleri komisyonsuz satacaklarını ve hükumetten hiç bir şey taleb etmiyeceklerini söylemişlerdir. Bu teklif her tarafta hayret uyandırmıştır. Kömürcülerin hükumetten aldıkları fiata kömür satmalan demek, kömürün halka noksan ve hileli olarak satılmasına müsaade etmek demek olacağından bittabi bu da kabul edilmemiştir. Yalnız bu teklif şimdiye kadar halkın aldığı kömürlerin karışık veya noksan olduğunu meydana çıkarmıştır. Eti Bank, kömürcülerin depo vermekte müşkülât çıkardıklarını görünce keyfiyeti alâkadar makamata bildirmiştir. Maamafih iktısadî koruma kanunu bu işi halle kâfi olduğundan depo sahiblerinin ısrarı devam ettiği takdirde ona göre hareket edilecektir. Eti Bank lstanbulun bir senelik ihtiyacı olan kömürü kısa zamanda ve kış mevsiminden evvel şehrimizde stok etmiş olacaktır. Getirilecek kömürün miktarı 60 bin tonu bulacaktır. îşçi Yurddaş! Bir civata gevşerse ne çıkar? Bir vida düşerse kıyamet mi kopar? Bir dişli paslanırsa, adam sende ne var? Diyen işçi, eşeğini açlığa alıştırmak isteyen Nasreddin Hocaya benzemez mi? Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Denizyolları idaresinde yolcu biletleri üzerinde yapılan suiistimal tahkikatı Adliyeye intikal etmiş olmakla beraber Denizyollan müfettişleri de tahkikata devam etmekte ve bu tahkikat derinleştirildikçe suiistimal çerçevesi büyümektedir. Tahkikat, suiistimalin Seyrisefaînden sonra kurulan Denizyolları zamanında başlayip Denizbank ve bankanın lâğvinden sonra yeni kurulan Denizyollan umum müdürlüğü zamanında devam et miştir. Suiistimalin ayda 2000 liraya kaHıfzıssıhha kanununa mugayir hareket dar yükseldiği tespit olunmuştur. Deniz etmekten suçlu dört sütçünün muhakeyolları müfettişleri eski hesablan tetkik mesine lstanbul altıncı asliye ceza mahetmektedirler. kemesinde başlanmıştır. Muhakeme; sütçülerden Hasan, Hüseyin ve Salihin vicahında, Mehmedin gıyabındadır. Maznun Naşid ve Cemal Sahir gecesi lara atfedilen cürüm, süt kablarını temiz 9 mayıs perşembe günü akşamı Frantutmamaktır. sız tiyatrosunda san'atkâr Naşid ve Cemal Hasan, Hüseyin ve Salih, süt güğüm Sahir gecesi için bir gece tertib edilmiştir. lerini pis tuttuklarını inkât etmektedirler. Programda Naşidin en sevilen rollerin Mahkemede, birçok şahid dinlenilmiştir. den (Mısırlı Prens) ve Cemal Sahirin en Bunlardan Eyübsultan hükumet hekimi meşhur operelterinden (Meçhul serseri) İbrahim Şiğva şunları anlatmıştır: vardır. Memleketimizin bütün kıymetli « Bundan bir sene kadar evvel, bir artistlerinin iştirak edeceği bu san'at gesütten zehirlenme hâdisesi oldu. Sıhhat cesinde Naşid ayrıca (Görücü) komedisimüdürlüğünün talimatı dairesinde tetkik ni de oynıyacaktır. İlâveten, Hamiyet ve teftişe çıktım. Eyübsultandan Pirincci Yüceses bir konser verecek, maestro Jorj köyünde Ali kâhyanın mandırasına gidi orkestrasile ecnebi varyete artistleri nuyordum. Yol üstünde Hüseynin arabasın maralar göstereceklerdir. da bir güğüm gözüme çarptı. Tetkikle, güğümün içerisinde bir çift ayakkabıya rastladım. Kendisine sordum: «Bu gü ler duyuluyor, dinleyenlerden bazılan da ğüm boştur. içinde süt yokrur, ayakkabı «süt güğümünde ayakkabı» bahsi geçtikaraba sarsıntısından yere düşmesin diye çe, ellerini burunlarına götürüyor. yüzlegüğüme soktum!» dedi. Hareketinin cok rini ekşitiyorlardı. Eyübsultan hükumet fena olduğunu, ayakkabıları hiç değilse hekimi sözlerine devamla, merkeb üstünhayvanm yem torbasma koyması lâzım de giden sütçü Hasanın güğümünü paslı ve mundar bir halde gördüğünü, Pirincci geldiğini söyleyince de bana: « Eğer beygirin yem torbasma ko köyünden dönüşte Telsiz önünde namaz yarsam, atım o torbadan bir daha arpa, kılan sütçü Salihin güğümünde kirli pasaman yemez!» cevabını verdi. «Ya in çavralar bulduğunu, bunlar süt süzmeğe san bu güğümden süt içer mi?s> diye, mahsus tülbend sayılsa bile kullanılmıyacak derecede kirlenmiş olduğunu, sütçü derhal hakkında zabıt tuttum.» Sütçü Hüseyin, bu şahidliğe itirazla, Mehmedin güğümlerini de ele alınmıyacak derecede berbad bir halde görerek söyle söyledi: « Ayakkabılan süt güğümüne ben imha ettirdiğini ilâve etti. O civar köylerden şehre süt getiren bu sokmamışımdır; yolda araba sarsılınca, bir kenara taktığım ayakkabılar kendili sütçülerden mahkemede hazır bulunan üçü: «Biz bu ifadeyi kabul etmeyiz!» değinden güğümün içerisine girmiştir!» diler. Hekimle beraber gidip gelen EyübHâkim Arif sordu: Hiç girer mi? öyle şey olur mu? sultan sıhhiye memuru Arif Saydam, hekimin anlattıklarını tekrarladı. Diğer baHüseyin omuz silkti: Girmiş, efendim, ne bileyim ben; zı şahidler de bu şekilde şahidlik ediben arkama bakmıyordum, girivermiş yorlardı. Hâkim Arif, başka iki şahidin dinlenilmesi için muhakemenin devamıkendiliğinden iştel Salonda boyuna hafif tertib gülüsme nı 2 7 mayıs saat 15 buçuğa bıraktı. Süt güğümünden çıkan ayakkabı! Dört sütçü pislikten dolayı mahkemeye verildi Harb malullerinin maaşla tavzifleri halinde dahi tekaüd maaşlarının kesilme mesi için alâkadarlara emir gelmiştir. Muamelede birlik ve intizamın temini için bu gibilerin terfi zamlarınm tekaüd maaşlarile birlikte Düyunu umumiye bütçesinden verilmesi için de alâkadarlara Hâkim Kâmil; vukuf ehli raporuna is tebligat yapılmıştır. tinadla, dışarıdan içeride ne olup bittiği lâyıkı veçhile seçilememesine nazaran; îngiltereye ısmarlanacak iki memurun tarassuda müteallik şahidvapurlar liklerile suçun sübut bulmuş sayılamıyaIngilterede Suvan Hunter tezgâhla cağına ve bütün dava edilenlerin beraetine karar verdiğini bildirmiştir. rında inşası üzerinde mutabık kalınan 1 1 vapurumuza aid kat'î anlaşma, vapurların Tekâmül atölyeleri teslim ve tesellüm tarihinin tespit edile Maarif Vekâletinin kız enstitülerile ak memesinden dolayı akdolunamamıştır. şam kız san'at mekteblerinde birer tekâIngiliz firması, harb vaziyeti dolayısile mül atölyesi açmağa karar verdiğini yazvapurların teslim tarihinin kat'î olarak mıştık. Bu atölyelere aid talimatname Vekâlet tarafından hazırlanarak alâka tespit olunamıyacağını, ancak şart, muallâk olarak bazı tarihler konulabileceğini darlara tebliğ edilmiştir. bildirmekte, hükumetimiz ise vapurların îşçi yurddaş! teslim tarihinin mukavelede kat'iyetle Elindeki malzemeyi lüzumu olduğu kadar tasrihini ve geçecek günler için tazminat sarfeder ve hiç bir şeyin ziyan olmaırıa.sına konulmasını istemektedir. Bu nokta üzedikkat edersen, milyonlar tasarruf edihr. rinde bu mutabakat hasıl olamadığından Şimdi, öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, şimdilik anlaşma Münakale Vekâletinde malzemeyi israf etmek değil, çoğaltmak borcumuzdur. Her ziyan olan şey, hayat pahadurmaktadır. İngiliz mümessilinin bu hulılığını artırır. susta Londradan talimat beklediği anlaUlusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu şılmaktadır. Muharrem Feyzi TOGAY ŞEHİR tŞLERİ Otobüsçülerin müracaati Otobüsçüler, Belediye rüsumunun alınmaması ve Beyoğluna giderken Şişhane yokuşunu takib etmelerine müsaade edilmesi için Ankaraya bir heyet göndermişlerdi. Heyet şehrimize dönmüştür. Da • < hiliye Vekâleti bunlann müracaatlerini tetkik etmektedir. Bir kısım otobüslerir* Şişhane yokuşunu takib etmelerine müsaade edilmiştir. Şehir Meclisi azası hakkında bir karar Dahiliye Vekâleti, Şehir Meclisi azasının Belediyeye bağlı ve hükmî şahsiyeti haiz müesseselerde aza olarak çalışmalarına müsaade edilmemesini alâkadarlara bildirmişti. Şehrimizde cemiyeti belediya azasından bazı zevat Belediyeye bağlı Üsküdar Tramvay şirketile Halic idaresinde aza olarak ifayi vazife etmektedirler. Bunlann yerlerine başkalan tayin edilecektir, r Hatay şüepi tevkif edildi! Arkadaşını çakı ile yaralıyan kadın Usküdarda Selmanağa mahallesînde 26 numaralı evde oturan Mari adlı geno bir kadın, aralannda çıkan kavga esna smda ayni evde oturan Beatris adındaki arkadaşını çakile yaralamıştır. Vak'ayi müteakıb, Mari yakalanmış, Beatris te< davi altına alınmıştır. CUMHURlYET Abone seraıtıS Tıçın İ^ Türk karasuları dışında, yabancı su . lara sefer yapacak vapurların müsaade almaları hakkındaki kararname hükümlerine aykırı olarak Köstenceye giderek Hayfaya gidecek eşya yükleyen ve bu nun için Boğazdan geçerken tevkifine karar verilen Türk bayrağını taşıyan Hatay vapuru dün Boğazdan girmiş ve tevSenelik Alb ayhk üç ayhk Bir ayhk 1400 750 400 150 NGshası 5 kttrustur. T e kif olunmuştur. Hatay şilepine bir Liman inzıbat memuru verilerek limana getirilmiş ve Salu pazarı önünde demirlemiştir. Hatay şilepi, Zonguldakta kömür alırazetemize gönderflen evrak ve yazılaıı ken bu işi almış ve Köstenceye gitmişti. nesredilsin, edilmesin iade edilmez v4 Bunun mes'ulleri millî korunma kanunu zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. mucibince tecziye olunacaktır.. Kr. 2 7 0 0 Kr. » 1450 » » 800 » » Yoktur "ıçm J? a c Dikkat

Bu sayıdan diğer sayfalar: