24 Nisan 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

24 Nisan 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Nisan ÎS4Ö CUMHURÎYET SON HAB Avrupa trajedisi (.Başmakaleden devam) larımızın bütün kuvvetile karşı koyacağjzl» Diyorlar. Bunu böyle yapacaklarından eminiz. Fakat iş yalnız kendi millî kuvvctlerine kalsa çıkacak neticeyi onlar da bilirler. Norveçte mısali görüldüğü veçhile bedihidir ki bu küçük memleketlere vuku bulacak taarruzu onlardan önce ve herhalde onlardan çok kuvvetli hamlelerle İngiltere ve Fransa karşılamağa müsaraat edeceklerdir. Küçük Holanda ve küçük Belçika Alman istilâsına karşı şimdiden İngiltere ve Fransa ile elbirliği etmeğe kalkışsalar bu beîki harbi kendi topraklanna nakleden bir tahrik olur diye korkuyorlar. Fakat bilmeyiz nasıl görmemezlik ediyorlar ki kendileri şimdiden harbin çemberi içinde bulunuyorlar. Avrupanın altını üstüne getirmek üzere başlayan büyük dava: Bu zavallılar bitaraf. Onları rahatsız etmiyelim. Diye affedecek değildir. Bu harbde Avrupanın içinde bulunmak, istemiye istemiye davanın içinde bulunmak demektir. Kavga bütün Avrupa milletlerinin hayatları üzerindedir. Başlayan çok büyük çarpışmadan iki netice çıkacaktır: Totaliter cephenin galibiyeti, bu takdirde Avrupanın esareti, demokrat cephenin muvaffakiyeti, o halde milletlere hayat hakkı tanıyan hür ve insanî bir nizamın kuruluşu. Ay aydm hesab bellidir, milletler kararlarını verebilirler. Garibdir ki kendilerine küçük memleketler dediğimiz Holanda ile Belçika dünya ölçüsünde öyle Avrupa kıt'asının bir köşeciğinde görüldükleri gibi küçük memleketler de değildirler. Bunlar Avrupadaki küçük memleket çerçevelerinin yanıbaşında birer imparatorlukturlar: Her birinin kendi boylanndan on kere, yüz kere büyük müstemlekeleri vardır. Daha geçen gün Japonyanın ortaya koymasile Felemenk Hindistanı diye karşımıza çıkan mesele neydi? Bu vesile ile herkes görmüş oldu ki küçük Holanda Okyanuslar aşın hemen hemen koca bir kıt'anın sahibidir. Japonya: Eğer Holandaya bir hal olursa Felemenk Hindistanımn başka bir devlet eline geçmesine muvafakat edemem. Dedi. Bunu o koca müstemlekenin Japonya tarafından istilâsına bir işaret telâkki eden Amerika: Felemenk Hindistanııu Japonyanın almasını kabul edemem., Mukabelesile ayaklandı. Ne oluyor, ölümü ihtimalile Holandanın mirası mı paylasılıyor? Pcki, ya Belçikanın Almanyadan büyük Kongo müstemlekesi? Onu kim koruyacak veya benimseyecekî Ve zaten Avrupa haricindeki bu büyük ülkelerin şimdiye kadar küçük memleketler elinde kalıp gitmesi nasıl mümkün oluyordu? Hatta binnefis küçük memleketlerin millî birer mevcudiyet olarak ayakta durmalan nasıl kabil olmuştu ve nasıl kabil olmaktadır? Şimdiye kadarki nizam, büyük tarih devirlerinin muhassalasıdır, ve milletler arasında büyük devletlerin ve bilhassa demokrasilerin tesis ve idame edegeldikleri muvazene bu muhassalanın muhafazasına hizmet ediyordu. Şimdi büyük bir isyan ve ihtilâl önündeyiz. Muvazeneyi yıkarak dünyayı yeniden taksim etmek isteyen kuvvetler ayaklanmıştır. Bazılan dış hayatları itibarile imparatorluk olan küçük milletler topun ağzındadırlar. Totaliter cepheyi teşkil eden ihtilâlci kuvvetler dünyada kendilerinden başka küçük büyük deviet bırakmıyarak cümlesini esaret altına almak isteyorlar. Şimdi gelin de siz Holandanın, Belçi Beriin matbuafı isveçe karşı şiddetli neşriyata başladı Fransa şimalde yeni bir Alman taarruzuna intizar ediyor Baltıktaki Alman filosu zayıfladığı için Isveç bahriyesinin rolü ehemmiyetli (Bat taraf\ birinci Nerveçle olan münakalelerini temin ve bütün Botniya'da yolu serbest tutmak üzere Isveçte sevkulceyş noktalarını alacakları günün melhuz olduğu mütaleasındadır. Almanların böyle bir teşebbüsü Baltığın anahtan olan Aaland adalannın kontrolu meselesini tekrar ortaya çıkaracaktır. Buzların erimesi Baltıkta seyrüseferi kolaylaştınr kolaylastırmaz bu ihtimaller artacaktır. Bu takdirde öyle ümid ediliyor ki, Finlandiya ile Isveç vaziyetin haklı kılacağı bütün tedbirleri alacaklardır. Diğer taraftan çu da ehemmiyetle kaydediliyor ki, Alman donanmasının zayıf düşmüs olması Isveç deniz kuvvetlerinin ehemmiyetini dolayısile artırmıştır. Ayni mehafilde beyan olunuyor ki, ba21 memleketlerin zayıf ve kararsızlık göstermiş. olmalan ve müstevlilelere karşı mukavemet edecek yerde bunlara istediklerini almağa müsaade etmeleri ve ancak çok geç kaldıktan sonra teeMÜfler izhar eylemeleri bu korkuları kuvvetlendirmektedir. den endişe edilmektedir. Vaziyetin lskandinavyada yakında inkişaf etmesine, yani Almanların İsveçe taarruzu veya ihrac hareketi yapmalarına intizar ediliyor ve bu hususta hummalı bir faaliyet sarfedildiği söyleniyor. c GUNUN MEVZÜLARI MucrİMi çocuklar Yazan: Dr. Ibrahim Zati öğet |HEM NALINA MIHINA Inanmamak rkadaşım Peyami Safa, dün kendi sütununda «Aldanmamak^ başlığı altında bir yazı yazdı. Fransızlann Paris Mondial radyo istasyo. nunun, resmî ve mevsuk haberleri verdikten sonra, geri kalanlan bildirmeden evvel: «Bundan sonra vereceğimiz haberler hususî kaynaklardan geldiği için ihtiyatla karşılanması lâzımdır» dediğini vesile ittihaz ederek yalan haberlere karşı gazetecilerin de, halkın da uyanık bulunmasını pek haklı olarak tavsiye etti. Aziz arkadaşım, «Haıadisi yazanlara da, okuyanlara da düşen büyük milll vazife: fiütün resmî tebliğlerin teyid etmediği haberlere aldanmamak» tır, diyor. Ben, hatta resmî tebliğlere de hemen inanmamak lâzım geldiğini, aşağıda bazı misallerile göstereceğim. Fakat, ondan evvel, halktan ziyade gazetecilerimizin çok dikkatli olmalan icab ettiğini söyleyeceğim. Meselâ, Izmirli bir okuyucum, bana bir gazete gönderdi. Bu, 16 nisan akşamı yapılmıs bir ikinci tabıdır. Büyük başlıklan arasında, bir tanesi şöyle diyor: Alman matbuatı îsveçi tehdide başladı Beriin 23 (a.a.) Alman radyosu bugün tehdidkâr ifadelerle İsveçe hücum ederek demiştir ki: «Almanya. Isveç matbuatı tarafından ordumuzun şerefine halel getirilmesini cezasız bırakmıyacaktır.» Svenska Dagbladad ismindeki Isveç gazetesi, Alman tayyarelerinin Trond heim civanndaki bir köyde Norveç kadın ve çocuklarını merhametsizce mitralyözden geçirdiğini yazmak küstahlığında bıılunmuştur. Isveç matbuatı, son zamanlarda memleketimize karşı meydan okuyan tecavüzlerde bulunmaktadır. Almanya şimdive kadar bunu kayıdla iktifa etmiştir. Fakat Isveç matbuatınm şimdi deh şetli propagandasına sayfalar tahsis ettiğini görmektedir. Almanya, askerlerinin şereflerinin kınlmasına cevazsız tahammül etmiyecek tir. Almanya îsveç makamlannın bu vaziyete nihayet vereceklerini ümid etmek istiyor.» Frantada endişeler Paris 23 (a.a.) Reuter ajansı bildirivor: Bura mehafilinde Norveçteki harekâtın müttefikler lehine bir cereyan takib ettiği kanaati vardır. Diğer taraftan, lsVeç askeri mehafilinde lsveçin akıbetin "Sulhü bozacak bir şartımız yoktur,, Amerika, Japonya ile harbe sürüklenecektir! Bulgar Başvekili, köylü Bir Amerikan Amiralinin lere hitaben mühim bir beyanatını, Hariciye Nazırı tavzihe mecbur oldu nutuk söyledi Sofya 23 (a.a.) Bulgar Ajansı bildirıyor: Bulgar Basvekili Filov, halen eyaletlerde bir tetkik seyahati yapmaktadır. Filov, simalî Bulgaristanda Ugarçin köyünde binlerce köylü önünde bir nutuk •öylemiş ve demiştir ki: « Dünyanın trajik hâdiseler geçir diği bu zamanda, bizler, Bulgaristanda, inhiraf etmeksizin »ulh ve bitaraflık, yaratıcı ekonomik faaliyet ve kültürel terakki ve millî birlik siyasetini takib edıyoruz. Memleketimiz, baslamıt olan harbe »ürüklenecek mi? Herkesin bizden sor duğu sual budur. Aziz köylüler, size şurasını temin etmeliyim ki, yalnız Bulgaristanda iegil, fakat, Balkanlarda da daha uzun müddet Bulhtan istifade etmek için esash ümidlerimiz vardır. Şundan kat'iyetle eminim ve bunu bilhassa tebarüz ettirebilirim ki, bizim için sulhun bozulmasım intac edeceğinden korkulacak herhangi bir şart veya hâdise mevcud değildir.> Bulgar Başvekilinin bu sözleri, bin lerce köylünün şiddetli ve hareketli alkışlarile karşılanmıştır. Vajington 23 (a.a.) Bahrî harekât reisi muavini Amiral Taussig, âyan mecli»i hariciye encümcninde aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « Uzakşarktaki vaziyet, millî menfaatimizi açıkça tehdid etmektedir. Uzakşarktaki vaziyetin değişmesi yüzünden çıkması muhtemel bir harbe sürüklene ceğimizi tahmin ediyorum. Japonyaya karşı tekbaşımıza muharebe etmek vazi yetinde kalmamız icab eder.» Hatib, Fransa, lngiltere ve Holandanın Amerikaya yardım etmeleri ve Bu yük Okyanustaki üslerinden Amerikan gemilerinin istifade edebilmeleri için bu üç devletle uzlaşmalar yapılması teklifini ileri sürmüştür. Amiral Taussig, sözlerine şu suretle devam etmiştir: « Harb, bir deniz muharebesi şeklinde olacaktır. Biz Japonyayı istilâ edemiyeceğimiz gibi Japonya da Amerikayı istilâ edemez. Fakat Japonya, Filipinleri istilâya teşebbüs edecektir.> Hatib, netice olarak, Filipinlerde zapt ve teshiri kabil olmıyan bir deniz üssü ve hiç ara vermeden yeni zırhlılar inşası teklifinde bulunmuştur. Vaşington 23 (a.a.) Bahriye encümeninde Amiral Taussig'in beyanatı üzeline Hariciye Nazın Cordel Hull'ün nazan dikkati celbedilmiştir. Amiral bu beyanatında Japonya ile harbi gayrikabili içtinab telâkki etmiştir. Hull, matbuata verdiği cevabda, hükumetin tamamile muayyen bir haricî siyaseti bulunduğunu ve Taussig'in kendi şahsi noktai nazarını beyan etmi» olacağını söylemistir. Yeni Ingiliz bütçesi 2 milyar sterlin Londra 23 (Hususî) Maliye Nazın Sir Con Saymon, lngilterenin yeni bütçesi hakkında Avam Kamarasında izahat vermijtir. Bu izahattan anlaşıldığına göre, yeni bütçe, eskisine nazaran yüz milyon »terlin fazla olacaktır. Bütçedeki zamlan temin maksadile vergilere yapılacak zamlar sayesinde 1 1 6 milyon 5 1 6 bin sterlin temin edileceği tahmin ediliyor. Maliye Nazırının beyanatına nazaran llk defa olarak istihlâk vergisi sistemi tatbik edilecek, ve bira ile tütün fiatlarına zam yapılacaktır. Ayrıca telefon mükâlemeleri ücretlerine yüzde 15, hususî tel graf ücretlerine de yüzde 25 nispetinde zam yapılacaktır. Varidat vergisi de yeniden bir miktar artmlacaktır. Nazır sözlerini bitirirken 1941 martında bitecek olan bu yıl zarfındaki masraflar hakkında bazı tahminlerde bulunmuştur. Masraf iki milyar sterlin olacaktır. Millî borc faizi olarak 230 milyon ödenecektir. Diğer faizler 17 milyon, askerî masraflar 420 milyon ve azamî yekun masraf miktan iki milyar 667 milyon olacaktır. Amerika, Tiyençindeki ablukadan kanın, İsviçrenin ve Balkanlann bitarafhklarında akıl ve mantık bulun bakalım. şikâyetçi Tokyo 23 (a.a.) Birleşik Amerika elçisi Grew bu gün Hariciye Nazır muavini Tani'yi ziyaret etmiştir. Hariciye Nezaretinin söz söylemeğe salâhiyetli bir rüknü, Grew'in Tiyençin ablukasının ahiren şiddetlendirilmesi neti cesinde Amerika tebaasmın uğradığı zararlardan dolayı hükumeti namma şikâyette bulunduğunu söylemiştir. Maçek «Sırb Hırvat birliği Balkanlara misal olmahdır» diyor Bükres 23 (a.a.) Curentul gazetesi Zagreb'deki hususî muhabirinin Yugoslavya Başvekil muavini Maçek ile yaptığı bir mülâkatı neşretmektedir. Bu mülâkat esnasında Maçek, bilhassa Sırblarla Hırvatlar arasında 26 ağustos 1939 da akdedilen itilâfm Tuna havzaBindaki bütün milletler için bir misal teşkil etmesi lâzım geleceğini ve Avrupadaki sulh davasına hizmet edecek olan siyasî ve iktısadî işbirliğinin ancak bu suretle tahakkuk edebileceğini söylemisür. Sofya 23 (a.a.) Bulgar Maliye Nazırı Boşilof, Sofyada bulunan Sovyet ticaret heyeH azasını kabul etmiştir. Heyet iki memleket arasmdaki ticaret müna sebetlerinin inkisafı için müzakerelerde bulunmaktadır. Görüşmede ihracat ensRoma 23 (a.a.) Italya hükumeti, titüsile bankaların mümessilleri de hazır geniş bir teslihat programı tanzim ve tatbulunmuşlardır. ve hava üslerile hava servisleri inşa Japonya, Rumanyaya petrol bik teşkil edebilmesi için askeri havacılık ve mukabilinde silâh satmak teşkilâtına 7,600 milyon liret kredi açmıştır. istiyor Meclise tevdi edilmiş olan kanun lâyiBükreş 23 (a.a.) lyi haber alan mahfillerde beyan edildiğine göre, Ja hası, bu kredinin şu suretle tevzi edileceponya, Japon eslihasına mukabil Ruman ğini natık bulunmaktadır: yadan iptidaî maddeler ve bilhassa pet 1939 1940 malî senesi için 3 milyar, rol almağı teklif etmiştir. 1940 1941 senesi için iki buçuk milyar İktısadî mahfillerde iki memleket a ve 1941 1942 senesi için bir milyar 100 rasında muntazaman mübadele yapılma milyon... sını temin için Rumanya hükumetile bazı Fransız rejisörü büyük Japon tröstleri arasında yakında müzakerelere baslanacağına dair verilen Ankara 23 (Telefonla) Şehrimizde haberlerin teeyyüd etmediği beyan edil. bulunmakta olan Fransız rejisörü bu akmektedir. sam İstanbula hareket etti. Sofyada Bulgar Sovyet müzakereleri Küçük ve orta milletlere göre demokrasiler cephesinde mümkün olan sür'at ve azamî sarahat ve kat'iyetle yer almak, içine girdiğimiz ihtilâl devrinin başka türlüsünü düşünmeğe imkân olmıyan bir zaruretidir. Yoksa her memleket Danimarka ve Norveç gibi son hadde gelmeği bekledikçe Avrupa trajedisi katmerleşerek sürüklenecek ve sürükleyecektir. YUNUS NAD1 Italya, hava ordusuna 7 milyar tahsisat ayırdı su8 bir istatistik takdim ediyoruz: Prof. Marten'in 100 çocuk üzerindeki tetkikleri: Bunlardan: 2 1 normal, 79 anormal... Bu 79 anormalden: 30 ahlâksızlar, 26 tamamen geri olanlar, 14 kısmen fena karakterli olanlar, 8 çok tembeller... Doktor Hober'in 79 mücrim çocuk Üzerindeki istatistiklerinin neticesi: 27 çocuk yaşlarına nispetle 3 4 yaş geri ve belâhat ârazı, 20 instable, sebatsız ve kararsızlar, 23 preversler, tab'an ahlâksızlar, 8 hastalar (sar'alı, felci kat'î, mecnunlar ve ansenalistler). Bu rakamlardan mücrim genclerin hemen yüzde ellisi belâhat ve ahlâksızlardan mürekkeb olduğu anlaşılıyor. Bunların cürüm işlemeleri tamamen içtimai «tngiltere, Norveçe hududsuz bir kredi oçkayıdsızlıklarm neticesidir. Eğer bu za mıştır. Onlara hayır dua ile imdad vetiştivallılar lâyıkile himaye ve terbiye edil receği tuhajlığını yapmakta devam ediyor.* miş bulunsalardı mücrim olmıyacakardı. Halbuki müttefikimiz lngiltereye karşı, bir Türk gazetesinin böyle bir serlevha • Bu istatistiklere dikkat edilecek olursa koyduğu gün, yani 1 6 nisan sabahı çıkan Lombrozo'nun meşhur cânizad yani ana gazeteler Ingiliz amirallığınm şu resmî dan doğma mücrim nazariyesine şüphe tebliğini neşretmişlerdi: siz yer vermemek ve buna büyük bir eı muhtelif yerlerine Ingiliz kuvhemmiyet atfetmemek icab ettiği netice vetleri bu gün ihrac edilmif bulunuyor.> sine varacağız. Bu nazariye, içtimaî nokBu resmî tebliğin bütün gazetelerimiztai nazardan da kabule şayan değildir. de çıktığı günün akşamında, bir Türk gaBir çocuğun, bir şahsın, her ne olursa zetesinin, Türkiyenin müttefiki lngiltereolsun ve ne yapılırsa yapılsın, gene mut nin Norveçe yardımile alay etmesi, şaşılak cürüm işleyeceğini kabul etmek ve acak ve acınacak bir mübalâtsızlıktır ki berveçhipeşin mahkum etmek cidden bü ancak Alman radyosuna yaraşır. yük bir cür'ettir. Dr. Hober'in istatistiğinde yalnız bir defa cinneti ahlâkiye gösŞimdi resmî tebliğlerin de hepsine iterilmiştir. Prof. Etyen Marten'in istatisnanmak caiz olmadığına gelelim. Büyük tiğinde, üç yüz vak'ada, bütün çalışmaHarbin başında. Almanlar, Belçikadaki lara ve gayretlere rağmen tam bir ahlâkLiege (Liyej) kalesine baskm şeklinde sızlık vasfını ve adeta bir sevkitabiî ilbir hücum yapmışlardı. Ağustosun 7 nci casile mütemadiyen ahlâksızhğa ve cürgünü akşamı, bir Alman harb tebliği çıkme sürüklenen ancak bir iki vak'a zikir tı: ve tespit edilebilmiştir. Tecrubeler, tetLüge, bu sabah Alman ordusu tarafınkikler Italyan mektebinin yani Lambrozo ve talebesinin nazariyesini tamamen sars dan zaptedilmiştir.» Arkasından bir Belçika resmî tebliği mıştır. Bu nazariye ve fikre karşı parlak bir surette mücadele açan Prof. Laka ntişar etti: «Liege hâlâ mukavemet ediyor.* sani ve taraftarları, cürümlerde uzvî ve O zaman lstanbulda çıkan almanca ruhî bozukluklann tesirini inkâr etme mekle beraber muhitin ve içtimaî şerai Osmanişer Loyd ile fransızca lstanbul tin en büyük amil olduğunu ispat etmiş gazeteleri arasında, 16 ağustosa kadar Ierdir. Bu tezin bu şekilde kabulü çok Liege etrafında resmî tebliğlere istinacesaret verici bir mahiyettedir. Eğer ana. den bir mücadeledir devam edip gitti: • dan doğma mücrimlik, ahlâkî cinnet ve Biri Liege almdı, diyor; öteki Liege hâlâ Çocuk cürümlerinin sebebleri... gayrikabili irca bir sevkitabiiye tâbi ola dayanıyor, iddiasında ısrar ediyordu. Çocuk cürümlerinin sebebleri çoktur. rak ika edilen cürümlerle meluf olanları Hakikat şuydu: General Ludendorf 7 Bu sebeblerin bir kısmı her zaman tesaumumî ve münteşir bir kaide gibi kabul ağustos sabahı I 4 üncü tugayın başında odüf edilen umumî ve daimî sebeblerdir edeceK oıursan., muK *J<* muvııın v u t u h " arafında bulunan eski zaman kalesini işki bunlar ekseriyeti teşkil eder. Diğer kısları ıslah etmek ümidinin ortadan kalk gal etmişti; fakat şehrin etrafındaki Limı da n«d;r nl.n acbcblerdir. Bunlan ması, bunların cürümlerinin ve kabahat ege müstahkem mevkiinin asıl istihkâm ârızî sebebler diye de tarif edebiliriz. lerinin tekâmül ve inkişafına karşı kol ve tabyaları mukavemet ediyorlardı. Bu Bellibaşlı olarak iki esaslı amil bu mülarımızın bağlı kalması ve kendilerini ku abyalann en sonuncusu 16 ağustos sahim davada yer almaktadır: Birisi çocukdurmuş birer hayvan gibi telâkki ederek bahı düşmüş ve Liege müstahkem mevların aklî ve nıhî yaradıhş bozukluklanimha etmek icab edecekti... Çok çükür ki kii, ancak, o gün sukut etmişti. Liege'de dır; diğeri de içtimaî ve ailevî düzensizyukarıda zikrettiğimiz rakamlar ve ista mevzuu bahsolan şehir değil, müstahkem lik ve bozukluklardır. Bunlan hulâsaten tistikler bunun tamamen aksini göster mevki olduğu için, Alman resmî tebliği tetkik edeceğiz. mektedir... Mücrim çocukların şahsî ano kelime üzerinde oynayordu. Galiba, şimRuhî gerilikler ve kusurlar, mücrim malilerini kısmen kabul etmekle beraber di de Norveçteki harekât etrafında, bilçocuklarda hemen daimî bir karakterdir. asıl kabahatin, asıl mes'uliyetin böyle ço hassa Narvik'te ayni kelime oyunlannı Bunda birçok müellifler mutabıktırlar. cukların muhiti olan cemiyet, aile üzeri yapıyor. Prof. Rejis daha 1912 senesinde Bordone yüklenmekte olduğunu gene bu gradaki meşhur tebliğinde, mücrim çocukFilvaki, Almanların müttefikleri olan fikier göstermektedir. larda gerilik nispetini yüzde 80 olarak Burada, Prof. Lakasani'nin bir »özü ttalyan gazetelerinin Norveç muhabirleri, göstermişti. Prof. Kolen, çocuk tıb kanü tekrar etmekten kendimi alamıyaca Norveçe üç tngiliz ve Fransız tümeni nunu tretesinde bu nispeti yüzde 79 olağım. Lakasani, mücrim çocuklar için: çıktığını bildirdikleri halde, Almanlar hârak tespit etmiştir. O tarihten 1928 se«Bunlar zaman zaman zararsız olan bi lâ, resmen müttefiklerin büyük kuvvetnesine kadar yapılan müteaddid taharrirer mikrobdurlar. Fakat bu mikrobların lerle karaya çıktığını kabul etmiyorlar; bu yatta, istatistiklerde daima bu nispetin zehrini vermesini arrıran kolavl'kla neş hakikati geveleyip duruyorlar. Sonra Aldevam ettiğini görüyoruz. En son Etyen vünema bulduklan cemiyet de bir nevi man resmî tebliğlerile gene resmî mahiMarten ve Moro'nun Sen Pol hapisaneet suyu ve kültür vasatı rolünü ifa etmek yette olan Alman radyosu, kendi tayyaresindeki istatistiklerinde bu nispet yüzde ted'r» divor. lerinin her gün birkaç Ingiliz harb gemi80 olarak görünüyor. Hulâsa, on mücO halde, yaTniz birini münhasıran mes sini batırdığını iddia ediyorlar. O kadar rim çocuğun sekizi aklen ve ruhan geris ul tutmak a»'» d" ru olam»«. ki Alman tebliğlerine inanırsanız, Ingiliz dir. donanmasının yarısından fazlası çoktan Dr. İbrahlm 7ati öğet Şimdi bu geriliklerin nevilerine mahdenizin dibine inmiş ve Şimal denizi hakimiyeti Alman filosunun eline geçmiş olmak iktiza ederdi. Harbde, iki taraf da muhtelif sebebbirer genc, ayni hislere tercüman olmuş lerle az çok yalan söylemek, teviller yapIBat tarafı 1 tnct sahtjede) lar ve büyük esere karşı olan sarsılmaz mak zaruretindedirler. Fakat, bunda da Ankarada yapılan merasim imanlarını teyid etmişlerdir. işi fazla ileri götürmemek, yalancınm evi Ankara 15 (a.a.; Millî haüımiyet Bu hitabeleri çocuk marşı takib etmiş bayramının yirminci yıldönümü bu gün ve merasime iştirak etmekte olan bütün yanmış, kimse inanmamış vaziyetine düşçehrimizde derin sevinc içinde kutlanmış mektebliler abide önünde bir geçid res memek lâzımdır. Almanların, bu harbde, tır. Bu münasebetle bütün resmî ve hu mi yaparak alay halinde yürüyüşe geç çok fazla yalan söyledikleri tahakkuk etsusî dairelerle evler bayraklarla donatıl mişlerdir. Alay şehrin ana caddelerinden miştir. lngilizlerin Ark Royal tayyare gemış bulunuyordu. ve bu caddeler üzerinde toplanmış bu misini de ne kadar çok defa batırmışlarBu günün, ayni zamanda çocuk haf lunan halkın sevgi tezahürleri ve alkışlan dı!.. tasının ilk günü olması dolayısile Türk arasından geçerek Samanpazanna gelmiş Peyami Safanın yukanya aldığım îbayavruları millî hakimiyet bayramile bir ve burada dağılmıştır. resinde «Bütün resmî tebliğlerin teyid etlikte çocuk haftasını büyük tezahüratla mediği» sözündeki «bütün'» kelimesi, bilBayram her tarafta sevincle tes'id eylemişlerdir. hassa Alman resmî tebliğleri için tam yekutlulandı llk mekteblerle orta mekteblerden serindedir. Bu tebliğlerin verdiği haberleçilen çocuklardan mürekkeb bir grup Ankara 23 (a.a.) Yurdun muhte re, bütün diğer resmî tebliğlerle de tebaşlarında Çocuk Esirgeme kurumu ve lif yerlerinden aldığımız telgraflar millî yid edilmediği takdirde, inanmamak geMaarif müdürlüğü erkânı olduğu halde hakimiyet bayramile çocuk haftası baş rektir. Atatürkün muvakkat kabrini ziyaret ede langıcının büyük bir sevinc içinde kutlurek bir çelenk koymuşlar ve Ebedî Şef landığı, yapılan toplantılarda en heyelerinin manevî huzurlarında tazimle iğıl canlı ifadelerle rejime ve büyüklerimize mişlerdir. karsı sarsılmaz hislerin izhar edildiği bilTahran radyosu bu gün Saat 10 da ilk mekteblerden son sı dirilmektedir. Bu mes'ud gün vesilesile açılıyor nıf talebelerile orta mektebler, liseler ve ba?ta Çocuk Esirgeme kurumu olduğu san'at mektebleri talebeleri grup grup halde birçok tesekküüer yoksul çocukları Tahran 23 (a.a.) tran Veliahdi, Ulus maydanına gelerek zafer abidesi et giydirmek suretile onlan bu güzel bay kısa dalga üzerinden çalışan ve yabancı rafmda kendilerine ayrılan yerleri almış ramlannda sevindirmislerdir. dil neşriyatına mahsus olan radyo istas lardır. yonunu yarm açacaktır. Saat 10,30 da mızıkanın iştirakile söy Sofyr.daki Alman elçisinin Bu istasyonun kudreti 1 2 kilovat olup Ienen lstiklâl marşını müteakıb Çocuk 30 metre 99 ve 19 metre 87 dalga uzunbir tekzibi Esirgeme kurumu adına abideye bir çeluğile çalışacaktır. Sofya 23 (a.a.) Alman elçiliği Bullenk konmuş ve bunu gene minimini yavNeşriyat farsça, arabca, fransızca, rusruların hep birlikte söyledikleri çocuk gar matbuatına verdiği bir tebliğde Yu ça, insilizce ve almanca olacaktır. goslavya, Rumanya ve Türkiyeden hiç marşı takib eylemiştir. Yüksek tahsil gencliği Zafer abidesi önündeki bu tezahürat bir Almanın hudud haricine çıkarılmadığ esnasında Erzurum meb'usu Nakiye Ll bildirilmektedir. Edirnede gün söylediği heyecanlı bir nutukla genc Amerika, Kanadaya 13 lüks Edirne 23 (a.a.) Yüksek tahsil lere yaşatılan büyük günün manasını ve genclerinden 160 kişilik bir kafile daha yat sattı değerini anlatmış ve Atatürkün aziz hatıVaşington 23 (a.a.) Bahriye encü dün akşamki trenle Edirneye gelmiş ve rasını anarak Millî Şef Inönüye karşı bütün milletçe duyulan derin bağlılığı ifa meni 1 3 Amsrikan lüks yatının Kanada istasyonda Maarif, lise, kız ve muallim ya satılmasını kabul etmiştir. Yatların ı mektebleri müdürlerile diğer mekteb de eylemiştir. Ondan sonra Maarif müdürile mekteb Kanada sahili muhafaza hizmetine tahsis j müdür ve muallimleri ve Edirne gencliği i tarafından kars.ılanmış.tır. ler adma söz alan ilk ve orta mektebden edileceği zannedilmektedir. Bu mevzuu konuşurken pek zarurî olarak serseri ve mücrim gencler problemi bahse esas teşkil edecektir. Öyle bir problem ki düşünürken, konuşurken insanlara ıstırab ve elem veren büyük bir derde temas etmiş bulunuyoruz. Çocuk ve kanun... Birbirlerine ne kadar aykırı ve zıd kelimeler... Ve bu zıd kelimeleri, fikirleri bir araya getirmek, birleştirmek nasıl mümkün olur? Çocuk ki neş'e ve şetaret kaynağı, çılgıncasına eğlence ve kahkaha mevzuu olan bir mahluk... Kanun ki ciddî, ağır, şiddetli içtimaî bir vasıta... Bu ağır disiplin silindirine bu mahluk tahammül edebilir mi? Genc bir çocuğun fena bir hareketi, bir kabahati bizim bütün hislermizi sarsar. Çünkü pek tabiî olarak biz çocukları masum ve şen görmek isteriz. Daha büyüdükleri zaman İ9e şebabet yaşlarında heyecanlarının şiddetinin bazan yanlışlıklara ve ulüvvücenablannın bazan ihtiyatsızlıklara müncer olabileceğini de düşünebiliriz. Fakat mâyub hareketleri asla hatırımıza getirmek istemeyiz. Fakat maalesef bütün bu hissî düşüncelere rağmen şurada burada işte bu çocukların birçok kabahat ve mâyubata münhemik olduklarına ve hatta cinayetler yaptıklarına büyük bir yeisle şahid oluyoruz. Cürüm işlenince kanunun müeyyidesi olan karşılık da, yani ceza da ortaya çıkıveriyor... Fakat çocuğa karşı ne gibi ceza tatbik edilecek? Suçluluk ve onun arkasmdan ceza tatbiki noktası... Cürüm işlemek mefhumlan ve netayici... Fakat acaba on iki on üç yaşındaki çocukta bunlar var mıdır? Bu yaştaki çocuk bunu lâyıkile düşünebilir mi? ile, cemiyet ve muhit bu genc mücrimden daha çok müttehim ve maznun değil midirler? İşte mesele budur ve bütün bu düşünceler saklı kalamaz ve kalmamalıdır. Çocuk cinaiyatı hakkında din işlerile uğraşanlardan tutunuz da filozoflar, terbiyeciler, adliyeciler, doktorlar, antropolojistler ve nihayet birçok âlicenab, hayırperver insanlar ötedenberi meşgul olagelmişlerdir. Maddî alâkası mevcud olmadan sırf insanî hisler tahti tesirinde olarak bu mesele ile birçok münevverler meşgul olmuşlardır. Çünkü hakikî bir medenî insan, çok eski bir darbımeseli kendisine daima şiar edinmiştir: «Mademki insanım; insaniyete temas eden her şey benim yabancım sayılamaz ve beni alâkadar eder.» 4 Millet Babasının iltifatı

Bu sayıdan diğer sayfalar: