8 Mayıs 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Mayıs 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Mayıs 1940 Meclis binasının civarını doldaran muazzam kalabalık Hariciye Nezaretindeı Westminster sarayına giden Çemberlayn'ı alkışlayor. Istizahlar saatinden az sonra, Çemberlayn Avam Kamarasına girdi ve alkışlarla karşılandı. Norveç Hariciye Nazın Kohtun da mecliste hazır bulunduğu görüliiyor. Diplomatlara mahsus locada, Belçika, Amerika, Arjantin, Şili, Brezilya, Fransa, Norveç, Felemenk, Çin, Sovyetler Birliği, Mısır, Japon, Rumanya, Isveç, Bulgaristan ve Litvanya elçileri bulunmaktadır. Celse açılmadan evvel azadan bir kaçı, harbin muhtelif .safhalarına dair malumat edinmek istediler. Harbiye Nazın Sir Oliver Stanley'e tevcüı edilen suallere §u cevablar alındı: 1 Danimarkanın Almanlar tsrafından istilâ edildiği haberleri Ingiliz Genelkurmay başkanına 9 nisanda saat 3,30 a doğru gelmiştir. 2 İngiliz kıtaatının hepsinde değil, bir kısmında gözleri kardan muhafazaya mahsus gözlükler vardır. 3 Düşman tayyarelerinin geldiği, hava dafi topçusuna derhal haber verilmediği için bir kişi ölmüştür. Çemberlayn'in mücadeleye hazırlan mış olduğu görülüyordu. Meclisin gizli celse yapması ihtimali olup olmadığı kendisine soruldu. Çemberlayn, bu sual üzerine her zaman Başvekil namına suallere cevab veren meclis azasından birine, kendi yerine bugün beyanatta bulunmağa mezun olmıyacağını söyledi. Istizahlar saati bittikten sonra, Avam Kamarası azaları, yerlerini, telâşla işgal ettiler, nazırlar, hükumet erkânına mahsus olan sıraları terke mecbur oldular. Bütün yerler işgal edilmişti. Halk Başvekili alkışlayor Çemberlayn yeni kararları izah etti italyadan yaziyetinin tasrihi istenildiği haberi asılsız rinde yaptığı tesiri mevzuu bahsederek şu sözleri ilâve etmiştir: Fransa metanetini bir kere daha ispat elmiş tir ve bu mağlubiyetin Fransa üzerinde yaptığı yegâne tesir, taarruzla daha şiddetli bir surette mücadele hususundaki azmini kuvvetlendirmek olmuştur. CUMHURÎYET Türkiye sükunetini muhafaza ediyor Müttefikimiz Türkiye, sükunetini muhafaza ediyor. Mısır, müdafaa tedbirlerini artırmakta dır. Yakın ve orta şarktaki vaziyetimiz, Akdsniz filomuzun normal şekilde taksimi sayesinde muvazene bulmuştur. (Alkışlar). Esasen tahmin edildiği gibi İsveçte husule gelen aksülâ mel diğer her yerdekinden ziyade olmuştur. Bunun sebeblerini tamamen takdir ediyorum. İsveç matbuatında polemik mahiyetinde tefsirler intişar etmiş ol masına müteessifim. Umidsizliklerini ifade etmeleri tabiî görünebilirse de, müttefiklerin davısına yardım edecek mahiyette değildir. Bizi alâkadar eden şey, her iki taraftan gelecek oîan şikâyetler değil, ileride alınacak tedbirlerdir. Eğer İsveç hükumeti ve milleti, her hangi tazyik karşısında bitarafhk siyasetini takibe elân azimli iseler, hiç değilse bu bitaraflığm, her iki muharib taraf hakkında sıkı bir bitarafhk olacağını ümid etmek isterim. (Alkışlar). Harbiye Nazırına sorulan sualler dularile o kadar iyi bir vaziyettedir ki, her an, başka noktalara taarruz edebilir. Taarruz nereden gelirse gelsin göğüs germeğe hazır olmak azmindeyiz. Hayatî ve en mühim mesele hazır bulunmamızdadır.> Çemberlayn, sözlerine devam ederek şöyle demiştir: « Milleti yalancı ümidlerle aldatmak ktemem. Mecüs azaları, bir çok defalar «Hitler otobüsü kaçırdı» cümlesini tekrarladılar. Bizzat ben, nutuklarımdan birinde «Hitler otobüsü kaçırdı» dediğim zaman Norveçten bahsetmemiş rim. Zira, nutkum 5 nisanda yani istilâdan üç gün evvel yazümıştı. Norveç harbinden çıkarılan hükümlerin pek fazla mubalâgalandırıidı ğına kani bulunmakla beraber, nihaî zaferimize olan itimadımı muhafaza etmekle beraber, şu ciheti de söylemekliğim icab eder ki, Britanya nıilletinin yaklaşan tehlikenin yakınlığını ve şümulünü idrak ettiğini zannediyorum.» Bu cüın!e o kadar alkışlarla ve itirazlarla karşılanmışür ki Çemberlayn meclisi sükuta davet etmeğe mecbur olmuştur. Hastanede ahnan ifade Bir maznun hakkındaki tevkif kararı reffedildi Kuntrat üzerinde tahrif yapmak iddiasüe açılan bir davaya İstanbul ikinci ash'ye ceza mahkemesinde bakılırken, bu muhakemenin başlangıc safhasmda, dava edilen Yani Sarrafoğlu hakkında tevkif müzekkeresi kesilmışti. Tevkif karan, kendisinin sorgu için mahke » meye gelmediği kaydUe verümişti. Bu safhada Yani Sarrafoğlu ehemmiyetli bir kazaya uğramış, merdivenden düşerek bir kaç kemiği birden kırılmış, hastaneye yatırılmıştı. Bunun üzerine de, mahkeme naibi sıfatile hâkim muavmi Omer tarafmdan hastanede sorgusunun yapılması karara bağlanmıştı. Hâkim muavini Ömer; Sen Jorj hastanesine gitmiş, dava edUenin ifadesini orada almıştır. Yani Sarrafoğlu, kuntrat üzerinde tahrif yapmak iddiasının yerinde olmadığını, kendisinin hiç bir suç işlemediğini söylemiş ve aynı za manda sorgu için mahkemeye gelmemezlUî etmedifini, celse açıldığı sırada Adliyede bulunmakla beraber mahkeme kapısından biraz uzakta bulunmasmdan dolayı tam zamanında ge» ierek salona giremediğini, bunun da mahkemeye gelmek istemiyormuş gibi bir tefsire yol aç« tığını anlatıp, «bir yanlışlık oldu» demiştir. (Baj tarafı birinci sahijede) yadan simdiki vaziyette mevkiini sarahaten tayin etmesini taleb ettiğine dair matbuatta çıkan haberler, salâhiyettar tngiliz mahfillerinde kat'iyetle tekzib edilmek tedir. İngiliz elçiri Kont Ciano Ue görüştü Roma 7 (Hususî) Dün Londradan Romaya dönen Ingiltere büyük elçisi Sir Percy Lorrain bu gün Hariciye Nezaretine giderek Kont Ciano ile bir saat süren bir mülâkatta bulunmuştur. Mülâkatın Akdeniz vaziyeti etrafında cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Birbirimizle kavganın sırası değil Norveç harbinden alınacak bir çok dersler vardır ki, bu derslerden ıstifade etmeliyiz. Bu derslerin, bu tecrübelerin, gelecekteki sevkulceyşî plânlarımız üzerinde ne şekilde müessir olacağını söylemek niyetinde değilim. Fakat Norveç harbi, muharebelerin nekadar sür'atle sahne değiştirdiklerini göstermiştir. Kıt'alarımızı, düşmanın maksadlarma hizmet edecek şekilde dağıbnaktan hazer edelim. Aramızda kavgalar çıkarmaktan ve tefrikalar yaratmaktan hazer edelim. Havga edecek zamanda değiliz. Müttehid olmamız, safları sıklaştırmanuz, dişimizi sıkmaınız ve bütün kuvvetimizle, bütün cesaretimizle, silâhlanmaya, galebemizi temin edecek silâhlan hazurlamaya çalışmamız lâzımdır. Askerî müşavirlerimiz, bu nevi münakaşaların tehlike arzettiğini anlattılar ve bizi münakaşalara girişmemeğe davet ettiler. Fakat böyle bir şeyi biz kabul etmeyiz. Demokratik bir memlekette tenkide mâni oluna maz. Ancak bu tenkidlere maruz kalanlar nasıl bir tehlike mevcud olursa olsun kendilerini müdafaa edebilmelidirler. Kabine azası arasında anlaşmarlıklar bulunduğunu ima edenler oldu. Bu gibi iddialar yakışık almaz, Aramızda anlaşmazlık kat'iyyen yoktur. Kabine erkânmdan hiç birisi, mesai arkadaşlanndan herhangi birine karşı entrika çevirmemiştir. Kebine iş^eri hakkında uzun bir tecrübeye sahib bulunuyo rum. Kabine, üzerinde kısmen veya tamamen nezaret vazifesi bulunamıyan kimselerden te şekkül ettiği takdirde daha süratli kararlar ittihaz edilemiyeceğini bu tecrübeler ban* ispat etmiştir. Bu, kabine azası meyanında veya azanın vazifelerinde değişiklikler yapılmasına muhalıf olduğum manasuu elbette tazammun etmez.» îtalyamn Akdenizdeki vaziyeti Paris 7 (Hususî) Fransız mehafilinde, Mussolini'nin Hitlerl'e tamamen anlaşmadan Akdenizde herhangi bir harekete geçmiyeceği kanaati umumidir. Aynı mehafile göre, Hitler garb cephesinde veya diğer bir istikamette taarruza başlayınca, Îtalyamn şarkî Akdenizde harekete geçmesi ihtimali vardır. Aksi takdirde, ttalya şimdiki şerait altında herhangi müteşebbis bir rol oynamaktan içtinab edecektir. Çünkü maksad, bir taarruz vuku bulduğu günün ferdasında, bunun mes'uliyetini müttefiklere yüklemeğe müsaid bir hava yaratmaktır. Bu cümleden olmak üzere, Türk ordusunun, Yunan hududu boyunca kıt'alar tahşid ettiği ve Bulgaristanda, bundan dolayı şiddetli bir heyecan uyandığını söylenmişti. Bu haber, ortaya çıkar çıkmaz gerek Ankara, gerek Sofya tarafmdan tekzib edildiği gibi, Bulgar efârı umumiyesine atfedilen heyecan haberi de keza tekzib edilmistir. Her iki tekzibin ayni zamanda verilmesi, Türkiye ile Bulgaristanın, aralarındaki dostane münasebetleri ihlâlden korumak hususundaki arzuları bakımından bilhassa manidardır. Alman faaliyeti karşısında, Balkanlarda mevcud tesanüdün kuvvetlendirilmesı arzusuna bu güzel bir misal teşkil etmektedir. Trondheim'e yapılan seferin sebebi İsveç demir madenlerinin şimal denizine başlıca mahrecini teşkil eden Narvik'e kuvvet sevketmek hususundaki kararımızın fena karşılandığını işitmedim ve bu kararımızın alenen tasvib edildiğine inanmak isterim. Bununla beraber yapacağımız sevkiyatın bir çok muhataralara maruz kalacağını idrak etmemiş değildik. Trondheim'i zaptetmenin ve bu mıntakaya Ahnan takviye kıtaatının mütezayid bir şekilde akın etmesine mâni ola*nadıkça, mevzilerimizi muhafaza etmenin de güç olacağını keza biliyorduk. Trondheim'de tayyarelerin karaya inmesine müsaid arazi kifayetsizliğinin ihdas ettiği müşkülâtla da karşılaşaeağımızdan bihaber değildik. Diğer taraftan merkczî Norveci işgal teşebbüsünde bulunmazsatc Nor veç hükumeti, Norveç kuvvetleri ve Norveç milleti üzerinde yapacağımız tesiri de keza nazarı itibara almamız lâzımdı. Rootevelt sür'atle hükumet merkezine döndü Londra 7 (Hususî) Tatilini yarıda bırakarak bugün Vaşingtona dönen Cumhur Reisi Roosevelt, gazetecilere beyanatta bulunarak demiştir ki: < Her an yeni hâdiselerin zuhuru ve Avrupa harbinin yayılması muhtemel bulunduğundan Vaşingtona dönmeğe karar verdim.» Balkan ve Tuna Avrupası memleketleri soğukkanlıhkla hazırlanmaktadır ve Yugoslavya, Berlinden gelecek olan binlerce seyyahı reddetmiştir. Tehdide maruz milletler, totaliterlerin propagandasından korkmuyorlar. Bilâkis, yakın şarktaki Weygand ordusunun mevcudiyeti, istiklâllerinin müdafaası bakımından bir garanti teşkil ettiğini hissediyorlar ve bir Fransız İngiliz filosunun İskenderiyeye gönderilBinniyabe ifade alınmasından sonra açılan mesinden korkacak bir şeyleri olmadığını, ta celsede, esasen yalnız sorgunun temini cihetinarruza uğrarlarsa, bunun, selâmetlerini temin den verilmiş olan tevkif kararı, sorgunun yaedecek bir kuvvet olduğunu biliyorlar. pılmasına göre, mahkemece kaldırılmıştır. Yani Sarrafoğlurun tedavisi daha bir müddet devam Sovyetlerin ttalya aleyhindeki edeceğinden, muhakeme, vekili avukat Hamdi Üğe hazır bulunarak, yürüyecektir. Gelecek faaliyeti celsede davanm şahidleri dinlenUecektir. Stokholm 7 (Hususî) Siyasi İsveç mehafi linde, Rusların İtalyanın Almanya Ue biriıkte harbe girmesini hoşnudsuzlukla karşılayacakları temin ediunektedir. İsveç gazetelerinin Moskovadan aldıkları ha berlere göre, Sovyetlerin Balkanlarda sarfet mekte oldukjarı faahyet, Almanya aleyhine müteveccih hakiki bir iküsadi taarruz teşkil et mektedir. Bu muhabirler, İtalyanın harbe girmesinin Rusvanm haricî siyasetinde birdenbire bir değişikliğin vukuuna sebebiyet vereceğini Uâve etmektedirler. Macar vaziyeti Başvekil kürsüde Çemberlayn söze başlamak iizere ayağa kalktığı zaman, celsenin bidayetinde hükiim siiren sükunet kayboldu v e Başvekil, hükumet taraftarlannın şiddetli alkışlan arasında söze başladı. T a m bu sırada salona giren Churchill de Başvekilin yanında yer almıştı. Çemberlayn dedi ki: <Geçen salı günü, size askerî harekât hakkmda ancak natamam izahat verebileceğimi söylemiştim. Askerlerimizi herhangi bir muhataraya koyabilecek en ufak bir söz söylememek için bazı noktalarda sükutu tercihe mecbur olmuştum. Kıtaatımızm Andalsnes'ten çeküdiğini, dah« salı gününden biliyorduk. Fakat kuvvetlerimizi Namsos'tan da geri çekmek zaruretinde kaldık. Andelsnes ric'atinden çok daha tehlikeli olan bu Namsos ric'ati hakkında en ufak tafsilâtta bulunmaktan içtinab etmiştim. Çünkü, geri çekilecek olan asker sayısını nazarı dikkate aldım. Diğer taraftan, Almanrar, ellerinde bulunan bütün bombardtman teyyarelerini harekete getirebilirlerdi. Hafekât esnasmda hiç zayiat vermeden ric^ ati bir gece zarfında ikmal' eden bahriyelilerimizin ve askerlerimizin cidden takdire şayan şecaaüni hürmetle anmak isterim.» Çemberlayn, Namsos ric'atinin ferdasında Almanların yaptıklan taarruzdan bahsederek demiştir ki: «Bu taarruz esnasmda biri ingiliz, biri Fransız olmak üzere sadece iki muhrib kaybetmekle kendimizi bahtiyar addedebiliriz fikrindeyim. Namsos ve Andelsnes askerlerî, şimdi îngiltereye dönmüş bulunuyorlar ve cenubî Norveçe kuvvei seferiye gpnderilmesi nihayet bulmus,tur. Mısır yeni tedbirler aldı Maaletef geç kalınmıştı Trondheira Başkumandanı, bize müte addid defalar âcil müracaatlerde bulunarak, her ne pahasına olursa ol sun Trondheim'e taarruz etmemizi istedi. Çünkü bu mıntaka, gerek liman olarak, gerek hükî\metin ve Krahn mekarrı olarak hükumet için hayatî bir ehemmiyeti haizdi. Kumandan, Norveçlilerin en müspet telâkki ettikleri yolda yürümezsek, yani Trondheim'e taarruz etmezsek, Norveçlilerin mukavemet edemiyecekVrini ve bütün memleketin Almanların eline düşeceğini iddia ediyordu. Bu şerait dahilinde. muhatarayı göze almanın vazifemiz olduğunu düşündük. Adedce binnisbe az olmalarına rağmen, memleketlerinin hürriyetini ve istiklâlini kurtarmak için, bütün gayretlerini, harikulâde bir rcsaret göstererek sarfeden kahraman Norveç milletine yardım hususunda elimizden geleni yapmak («necburiyetiade idik. Eğer, Jt>u müracaate mukaı. bele etmemiş olsaydık, Iskandinavyadaki yegâne tjedefimizin demir madeni olduğu ve küçük milfctlerin hürriyetine ehemmiyet vermediö,;miz iddiası haklı görünebilecekti. Üzerinden demir yolları geçen köprüleri berhava etmek veya Oslo'dan gelen yolları tıkamak suretile, Alman takviye kuvvetlerini durdurmak değilse bile hiç olmazsa geciktirmek imkânı bulunacağı tahmin edilebilirdi. Maalesef bu tedbirlere müracaat zamanı çok geçmişti ve Britanya kıt'alan, yalnız iki köprüyü berhava etmişlerdir. Finlandiyalılara yardım etmek üzere harekete geçirilen İngiliz Fransız kuvvetlerinin dağılmaması muvafık olacağını, bu sayede Norveç limalnarının Alman istilâsından masun kılmağa, hiç değilse harekât sahasına, daha sür'atle ve daha fazla kuvvet göndermeğe muvaffak olabileceğimizi söyliyenler bulunmuştur. Herşeyden evvel şunu söyliyeyim ki, elinüzde bulunan kuvvetlerin nispeti ne olursa olsun, Norveçliler memleketlerine girmemizi taleb etmedikçe veya buna hiç olmazsa müsaade vermedikçe Almanları püskiirtenıezdik. Norveçi Almanlardan evvel istılâya kalkışsaydık, zannederim bu hareketimiz tasvib edilmiyecekti. Bir iddiaya göre, yukarıda mevzuu bahsettiğim İngiliz Fransız kuvvctlerini dağıtmakla, Almanlara, yaptıkları hücumlar dan sonra, muvaffakiyetli taarruzda buKmmak fırsaünı kaçırmışız. Bu iddianın, baştanbaşa hatalı bir telâkkiye istinad ettiğini söyleyeceğim.» Çemberlayn, icabında Finlandiyaya yardım etmek üzere hazırlanan ilk kuvvetlerin Büyük Britanyada ahkonulmuş olduğunu, bunları takiben sevkedilecek olan daha büyük kuvvetlerin Fransaya gönderildiğini söylemiş ve demiştir ki: € Norveçe sevkedilecek kıtaatın orada yapacaklan tesir sevkiyaün sür'atile değil, Norveçin aı,ık kalabilen tektük bir kaç lima nına yapılabileojek ihrac hareketindeki sür'atle mütenasib olacakü. Bu harekâta daha fazla gemi tahsis edilmesi lüzumuna kani olan'.ar vardır. Kahire 7 (Hususî) Mısır hükumeti memleketin müdafaası için bazı yeni tedbirler almıştır. Dün Başvekil yeni kararnameler imzalamıştır. Bu kararnameler, Mısırda yeni emniyet tedbirleri tesis eylemektedir. Bu kararname hükümlerine göre, Mısır makamları, hususî ikametgâhlarda araştır malar yapabileceklerdir. Süveyş kanalı mıntakasında ihtiyat tedbirleri ahnmıştır. Kanal suları, muhtemel mayinlere karşı, daimî surette taranmaktadır. Diğer bir kararname mucibince, bunChurchill'e verilen talâhiyet dan böyle, hiç kimse hususî müsaade al Çemberlayn bu münasebetle, 11 mayısta, maksızın Mısıra giremiyecek ve yahud Churchill, askerî koordinasyon komitesi reisi Mısırdan çıkamıyacaktır. sıfatile, Lord Chatfieldi isühlâf etmesi teklifinde bulunduğunu haürlatmış, Churchill'in askeri ko ordinasyon komisyonu namına genelkurnıay şefleri komitesini idareye kabine tarafmdan sali hiyettar kılıncbğını söylemiş ve demiştir ki: ^ « Churchill, bu karar mucibince harekâtm her günkü kontrolu vazifesini deruhde edecektir. Şüphe yok ki, bu sayede, askerî siyasetiıJ bütün safhalarını görmeğe ve bu siyaseti, inceden inceye tetkikten geçirmeğe muvaffak olacaği7. Bu sahada alınacak kararlar sür'atli ve enerjik olacaktır. Churchill, amiralhk birinci lordu mevkiini muhafaza edecektir. Kanaatim şudur ki, kendisini amiralhk mevkiinde tutan ehemmiyetli vazife, onun uhdesinde kalmalıdır. Fakat kendisine tevdi ettiğimiz vazifeyi, amirallığın bütün işlerini tedvire mâni olacak roahiyette telâkki ederse, bunu bana bildirmesini kendisinden beklerim. Ve bu takdirde, halin icab ettirdiği bütün tedbirleri alacağım.» Çemberlayn sözlerini şöyle bitirmiştir: <Bir kere daha ısrarla söylerim kî, bu müşkül günlerde, harbe devam maksadile gayretlerimizi artırmamız daha isabetli olur. Harb malzemesij tayyare, tank, top, mühimmat imal ederek daha fazla enerji ve daha fazla hüsnüniyet göstermek szmindeyiz.> Sovyetler tsveçle anlasıyorlar Kremun'in siyasi mehafili, Italyanın hattı hareketi karşısmda duymakta oldukları memnu niyetsizliği gizlememektedirler. Sovyet gazeteleri, İtalyaya hücum etmekten sakınmakla beraber, sık sık bu memleketin İspanya dahill harbi esnasmda oynamış olduğu rolü iphamdan âri tabirlelre hatırlatmaktadırlar. Almanların yeni uydurması Paris 7 (a.a.) Resmen bildiriliyor: Alman basını, bu sabah, 30 nisanda *aat 22.10 dan saat 22.25 e kadar İngiliz Başvekili Çemberlayn ile Fransız Başvekili Reynaud arasında vukua geldiği iddia edilen bir telefon muhaveresini bütün teferruatile bildiren bir tebliğ neşretmektedir. Alman tebliğine göre bu muhavere esnasmda Akdenizdeki hareket plânları görüşülmüştür. Bu haberler, gerek hiçbir suretle vuku bulmamış olan telefon muhaveresi gerek müttefik hükumetlere izafe edilen niyetler bakımından, tamamile yalandır. Çoktanberi, Alman propagandası, kendi ıısullerinin bu derece mükemmel bir nümunesini vermemişti. Cenubî Norveçte çete harbi oluyor Londra 7 (Hususî) Şimali Norveçte şiddetli muharebeler cereyan etmektedir. Müttefikler Narvik'te Almanları tazyika devam etmektedirler. Norveç kuvvetleri de, Narvik'i İsveç hududuna bağlıyan maden demiryoluna varmışlardır. Norveçin diğer mıntakalarında da çaTpışmalar devam etmektedir. Norveçlilerin Gul vadisinde mevzilerini hâlâ muhafaza eylemekte ve cenubî Norveçte çete harbinin devam etmekte olduğu bizzat Al manlar tarafmdan da kabul olunmaktadır. Almanlar tuzağa mt düşürüldü? Stokholm 7 (a.a.) Aftonbladet gazetesinin Norveç hududundan aldığı haberlere göre, Storen'in renubu şarkisinde Rognes Ue Singsas arasmda şiddetli bir çarpışma olmaktadır. Norveçliler, kendi mevzUerine yaklaşmak isteyen Almanları bir tuzağa düşürmüş olduklannı bildirmektedirler. Askerler Norveçte secaatle çarpıştılar Bu mıntakalarda çarpışan kıtaatın, vazifelerini takdire şayan bir şecaatle ifa ettiklerini harkes tasdik edecektir. Bu kıt'alar Britanya bahriyesi ve ordusunun, şanlı an'anelerine kendi şecaat hisselerini katacak şekilde vazife ifa etmişler, düşman kuvvetlerinin adedce ve teçhizat bakımından faikiyetine rağmen, en şiddetli muharebelerde, gösterdikleri mukavemetV ve yararlıkla bunu ispat etmişlerdir. Askere lerimiz her noktai nazardan temayüz etmişler ve basımlarına üstün olduklannı göstermişlerdir. Bu gün size Norveç cenubundaki asker: harekâttan bahsetmek niyetinde değilim. Asıl maksadım vaziyetin bir izahını yapmak ve Lükumetin, icraatında maruz kaldığı bazi tenkidlere cevab vermektir. Londranın tekzibi Londra 7 (a.a.) Salâhiyettar tngiliz mehafili, Çemberlayn ile Reynaud arasında telefon muhaveresi yapılmış olduğuna dair olan hikâyeyi tekzib etmektedir. Bu mehafil, böyle bir görüşmenin herhalde faydasız olduğunu, çünkü bu iki devlet adamının Yüksek Askerî Meclisin içtimaından iki gün evvel buluşmuş ve noktai nazarlarını teati etmiş olduklannı beyan eylemektedirler. Almanya mağlubiyete mahkumdur Paris 7 (Hususî) Ordu encümeni reisi Millet, Norveç muharebeleri hakkında, radyoda bir hıtabe irad ederek, Almanyanın mağlubiyete mahkum olduğunu söylemiş ve demiştir ki: < İsveç demir madeninin yolu şimdi daimî olarak Almanlara kapanmıştır. Müttefik filolar Narvik'e hâkimdir. Kara kuvvetlerimiz ise bu şehri muhasara etmektedirler. ingiliz kuman danlığının Trondheim'a taarruz etmekten vaz geçmesi, burada tetldk etmek salâhiyetini haiz olmadığımız bazı teknik sebeblerden ileri gelmiştir. 1914 te bundan daha ciddî muvaffaki yetsizliklere uğradık, fakat bunlar bizim mu zaffer ohnamıza mâni olmadı. Bu harbin icab ettirdiği fedakârlıklan kabul etmekligimiz lâzımdır. Sarsılmaz bir azimle hareket ediyoruz. Almanya mağlubiyete mahkumdur.» Muhcditlerin şiddetli tenkidleri Başvekilden sonra söz alan muhalefet liderlerinden binbaşı Atlee Ue Sir Arshibald Sinclair Norveçteki tahliye ameliyesinin muvaifakiyetle intacmdan dolayı ordu ve donanma erkânını takdir ettikten sonra, hükumeti şiddetle tenkid etmişlerdir. Hatibler Norveçte mütte fiklerin askerî bir hezimete duçar olmadıklarını, fakat siyasî ve iktısadî sahada bir çok şeyler kaybettiklerini söylemişlerdir. Sir Arshibald Sinclair, Norveç hâdisesinin münferid bir hâdise ohnayıp, 1931 denberi devam etmekte olan muvaffakiyetsizliklerin devamı olduğunu kaydederek, Çekoslovakya ve Lehistan hâdiselerinde siyasetleri iflâs eden adam ların bugünkü harbi idareden âciz olduklaruu söylemiş ve demiştir ki: « İngiliz milleti kat'î zaferi kazanacağına kanidir. Bu sebeble her türlü fedakârlığa katlanmaya, bütün enerjilerini seferber etmeğe hazırdır. Fakat milleti idare edenlerin değişmssi lâzım dır.» Uydurulan telefon mükâlemesi nasıl geçmiş? Berlin 7 (a.a.) Çemberlayn'le Reynaud arasmdaki telefon muhaveresine dair olan Al man tebliği şudur: 30 nisanda, garbî Avrupa saatile 22,10 da Reynaud, Çemberlayn'le bir telefon mükâlemesi yapmıştır. Reynaud, mali meselelere temas ettikten sonra, Weygand'm, emredilen hareket için bütün hazırhklarını 15 mayısta ikmal edeceğini kendisine vadettiğini söylemiş ve Çem berlayn'in, bu tarihi harfiyen kabul etmtmesi lâzım geldiğini, çünkü bir gecikme vuku bulabileceğini ilâve etmiştir. Bundan memnun olmadığı anlaşılan Çem berlayn orada, lüzumundan fazla bir zanıan danberi beklendigi cevabını vermiştir. Reynaud, bundan sonra, başarılması iktıza eden güçluklerden bilhassa Türkiye ile olan müşkülâttan bahsetmiş ve bu münasebetle şu cümleyi kullanmıştu; «Talebler, günden güne artıyor.» Çemberlayn, bunun üzerine, Türklerle bir kere daha görüşeceğini vadetmiş; fakat, orada, hodbinliklere ve gurura nihayet verilmedikçe, kat'î hiç bir şey söyleyemiyeceğini ifade et miştir. Reynaud, manevî güçlükleri halletmek için eUnden geldiği kadar çalışacağını söylemiştir. Bunun üzerine Çemberlayn, hazırlıklarm »onunu en geç, ayın 20 sine kadar kendisine bildirmelerini Reynaud'dan âmirane denecek bir eda Ue istemiştir. Mükâleme, nezaketli sözler teatisinden sonra, 22,25 te bitmiştir. Söze nihayet vermeden evvel, Çemberlayn, Fransızlar tarafmdan gene ihtiyatsızhk yapılmaması için icab eden ted birlerin almmasım Reynaud'dan istemiştir. • Hatibin sözlerine miidahaleler . Kıtaatımızm Norveç cenubundan çekilmesi haberleri, İngilterede ve Avam Kamarasmda şiddetli bir darbe tesiri yaptı (işçi meb'uslar tarafmdan alkışlar). Stokholm'den gelen ve belkd de düşman tarafmdan tasni edilrniş olan haberler, asla tahakkuk etmiyen birtakım ürnidler uyandırmıştır. Esasen, bu haberler. nezaretlerimizin hiç bir tarafmdan teyid edilmemiştir.> Beyanatın bu noktasmda Başvekilin sörünü kesecek bazı müdahaleler yapıldığından, Avam Kamarası reisi ayağa kalkarak bu mütemadi müdahalelelere müsamaha edemiyeceğini söylemiştir. Alman tebliği Berlin 7 (a.a.) Alman umuml karargâhı bildiriyor: Narvik'teki vaziyette bir değişiklik ohnamışor. Alman tayyareleri İngiliz yürüyüş koharmı dağıtmışlardu. Narvüc önünde demirli bulunan bir ingiliz muhribine orta çapta bir bomba isabet etmiştir. Sundesland tipinde bir denız tayyaresi batırılmıştır. (Başmakaleden devam) kayıblannı telâfi etmek şöyle dursun şimdiki müstakil devlet mevcudiyetini dahi tehlikeye koymasından korkulur. Bunu binnefis Macar içtimaî ve siyasî heyeti pekâlâ anlamaktadır. Son yıllarda tahribkâr haricî tesirlere karşı Macaristanda zaman zaman heyecanla ve daima azimle ileri götürülen dahilî müdafaa vaziyeti, korkunc hakikatin Macar milleti büyük ekseriyetince de pekâlâ takdir olunmakta bulunduğunu gösterir. Fakat, hâdiselerin tesir ve tazyikleri altında olacak, Macar devleti bir türlü müstakar bir siyaset takib edemiyor. Haricden mülhem nasyonal sosyalizm cereyanlanna karşı mücadele bugün için Macar devletinin bütün dikkat ve gayretini kendi üzerinde toplamaga kâfi ehemmiyette iken bu uğurda takdire lâyık çalışmaların zaman zaman: Amma komşularımız üzerindeki millî matlablanmızı da isteriz! Gibi diğer bir mücadele mevzuu ile ihlâl olunduğunu görebiliyoruz. Bu iki siyaset, tam ve kat'î bir tezad halindedir. Macaristan Alman hayat sahası davasile istilâ ihtirasına uğramak tehdidinde ilk sıraya düşen memleketler arasında bulunuyor. Buna karşı kendisini korumak zaruret ve gayretinde olan Macaristan, Alman kudretine istinad ederek komşulanndan hınc almak istediği zaman tabiî Macaristanı sevenlerin bir türlü anlayamadıkları garib bir vaziyete düşmüş oluyor. Macaristan kendisini müdafaa edebilir mi, diye sorulabilir ve bu sualle Macaristan tezadlı siyasetinde mazur gösterilmek istenilebilir. Milliyeti şuurunu idrak etmiş bir içtimaî heyetin kendini müdafaa etmeğe daima muktedir olacağında tereddüde cevaz yoktur. Macaristan Tuna havzası ve Balkan devletlerine dayanmak suretile millî müdaf aasını azamî kudret ve muvaffakiyet derecesine isal edebilir. Çekoslovak parçalanması Macaristan için bir ibret dersi olmağa kâfi dünkü ve hatta bu günkü maceradır. Çekoslovak yıkılışmdan istifadeye koşanlardan Polonya bugün dünya hartasından silinmiştir. Çeklerle çekişen Slovakya bugün daha büyük bir devletin uşağı menzilesine inmiştir. O kadar ki bu Slovakya şimdi elinde alet olduğu büyük tesirle binnefis Macaristana bir gaile teşkil etmektedir. Muvaffakiyetsizlikte amiller Biz kaniiz ki, takviye kuvvetleri gelinceye kadar binnisbe mahdud kuvvetler, bu limanları işgale ve muhafazaya' kifayet edecekti. Kuv vetlerimizin Trondheim'i zapta muktedir olamadıklarını gördüğümüz zaman çekilmemiz mi yoksa yeni bir teşebbüs yapmak üzere kıt2a tımızı takviye etmemiz mi doğru olurdu? Fikir bu, ilk teşebbüsten sonra yani vaziyetin ünüdsiz olduğunu gordükten sonra, kıtaatmuzı geri çekmekle doğru yolu takib etmiş olduk. Plâıumızm akamete uğramasının iki amili vardır: 1. Tayyare karargâhları teminindeki imkânsızlık, 2. Alman takviye kıt'alarının sür'atle yetişmesi... Bu vaziyet karşısında, kuvvetlerimizi Trondheim'da tuttuğumuz takdirde, efradı ve malzemeyi, gayritabiî bir nispet dahilinde tevzi mecburiyetinde kalacak ve son derece külliyetli kuvvetlerle karşılaşacaktık. Şimdiye kadar alınan neticelerden hüküm çıkarmak husuusnda fazla acele etmemelerini, meclisten rica ederim. Almanların. bu muharebeden bazı istifadeler temin ettikleri gayet asikârdır. Fakat. bu istifadeleri pek pahalıya aldıkları da muhakkaktır. Terazinin hangi tarafa iğileceğini kestirmek henüz pek mevsimsiz olur. Muharebe henüz bitmçmiştir. Norveçin büyük bir kısmı, henüz Almanların elinde değildir. Kral. hükumeti, el'an Norveç topraklarındadırlar. Ve müstevliye karşı, bizimle bir safta mücadeleye devam etmek üzere geri kalan Norveç kuvvetlerini bir araya toplavacaklardır. yorl.. Bu günkü münakaşalar «Bu ricat, Gelibola ricatile mukayese edilemez!» Çemberlayn, sözüne devam etmiştir: «Bu asılsız haberlerin yaptığı tesirleri akim bırakmak için elimizden geleni yaptık. Düşmana hakikî vaziyeti anlatabilecek en küçük malumatı vermekten içtinab için çok tedbirli davranmak zaruretinde kaldık. Norveç cenubundan geri çekiliş hareketi, Gelibolu ric'atile mukayese edilemez. Norveç cenubuna gönderilen kuvvetlerimiz ehemmiyetli değildi ve hakikette, bir tek fırkadan ibaretti. Efradca zayiatımız ağır olmamıştır. Külliyetli malzeme de terketmiş değiliz. Biz zayiat verdikse, Almanlar harb gemisi, tayyare, nakliye gemisi ve efrad bakımından çok daha ağır zayiat verdiler. Son hâdiselerin neticesi hakkında fikir edinebilmek îçin sırf mevziî zayiatı hesab etmenin kâfi olmadığma eminim.» <Biraz prestij kaybettiğimizi, Almanyanın karada namağlub olduğuna dair söylenen ma6allara azçok inamldığını, dostlanmızın cesaretlerini biraz kaybettiklerini, düşmanlarımızın zaferden bahsettiklerini ve bu vaziyeti muvaklaten kabul etmemiz lâzım geldiğini hesaba latmalıyız. Vaziyeti vahimleştirerek düçmanlarımıza yardım etmemize lüzum yoktur.> Avam Kamarasındaki münakaşalara bugün de devam edilecektir. Eski Başvekil Loid Corc'la eski H?xbiye Nazırı Hore Belisha hükumeti tenkid edeceklerdir. Bahriye Nazın Churchill de hükumet namına mühim bir nutuk irad ederek, kabinenin hattı hareketi ve istikbale aid kararlarını anlatacaktır. Parlamento mehafiUnde, iki günlük münakaşa neticesinde Çemberlayn kabinesinin daha kuvvetli çıkacağına muhakkak nazarile bakılmaktadır. Hükumeti tenkid eden muhalifler bile, kabine azası arasında herhangi bir ihtilâf mevcud olmadığını bildikleri için kabine buhranına sebebiyet vermek istemiyorlar. Avam Kamarasmda cereyan eden münakaşalar, de mokrasinin kuvvetini ve İngiliz milletinin harbe bütün şiddetile devama azmetmiş olduğunu bir defa daha bütün dünyaya ilâna vesile teşkil edeceği tebarüz ettirilmektedir. İLÂN Mısıra girmek için 6 mayıs tarihine kadar Mısır konsolosluğundan verilen vizeler Mısır heyeti askeriyesi tarafmdan ilga edilmistir. Ve bundan böyle Mısıra kim gitmek isterse vize almak için yeniden Mısır konsolosluğuna müracaat etmelidir. Mısır Sef areti Balkanlarda yapılmak istenen tahrikât Paris 7 (a.a.) Havas ajansı bildiriyor: Asılsız haberler neşri Alman propagandasırun itiyadıdır. Şimdi de, müttefik filolarının şarkî Akdenizde aldıkları ihtiyat tedbirlerini, Roma ile birlik olarak, Romaya karşı açıktan açığa bir tehdid mahiyetinde göstermeğe çalışmaktadır. Belki de birkaç gün sonra, bunun ehemmi Başvekü, Norvej hâdiselerinin Fransa üze1 Almanya başka bir yerden saldırabilir Almanya mükemmelen mücehhez, büyük or yetsiz bir hâdise olduğunu söyleyeceklerdir. j vapura da bombalar aulmjşür, Bu vesile ile Avushırya ve Macaristanı iktısaden muhafaza ve siyaseten adeta garanti etmek zavahirini göstermiş olan eski Roma mukavelelerini de hazin bir hatıra olarak zikredebiliriz. Dolfüs'ün hayatma Şimale doğru ilerleyen Alman kıt'alan Mos mal olan Viyana komplosunda Brenner joen'e vâsıl olmuşlardır. taraflarına büyük kuvvetler sevkile müSkagerrak'ta bir düşman tahtelbahri batırılmıştır. Alman körfezi üzerinde iki İngiliz tay dafaa edilen Avusturya bilâhare kendi yaresi düşürülmüştür. Garb cephesinde kayda haline ve izmihlâline terkolunmuştu. Küdeğer bir şey yoktur. çük devletlerin büyükler elinde ve önünde Alman esirleri tngilterede sırası gelince merhametsizce kırılıp atılıveLondıa 7 (Hususî) Norveç seferi esnasında . ren oyuncaklar vaziyetlerine düşmeleri Esir edilen Almanlar, İskoçyada bir limana çı ' kadar feci bir vaziyet tasavvur edilemez. karılmi'jür. Bunlarm arasında bir çok da Alnıan Bizim görüşümüz odur ki Macaristar tayyarecısi vardır. Tuna havzalı ve Balkanlı komşularile e! Norveçin altınları kurtarıldı 600 milyon krondan ibaret olan Norveç ihti ve işbirliği eden bir siyasette kendi millj yat alünları bir İngiliz limanına getirilmıştır. siyasetinin en sağlam temelini bulabilir. Bizim görüşümüzde Macaristan, BalkanKoht, Parise gidiyor Norveç Hariciye Nazın doktor Koht, mayısın lar ve Tuna havzası camiasının ileri kara8 inde (bugün) Parise giderek, orada iki gün koludur. Eğer Macaristan siyaset temel kalacağını ve Başvekil Reynand ve diğer Fianolarak bizlere dayanmağı kabul ederst sız ricaîile görüşeceğini söylemiştir. bu memleketin bütün hudud ve hukuku Hastane gemilerine yaptlan ile müdafaası Tuna havzasile Balkanlarhücumlar daki diğer milletlerin müşterek gayret v< Londra 7 (Hususî) Almanlar, hastane gehimmetlerinde en sağlam teminatını bulur. milerine ve yolcu vapurlarına hücumlarma devam etmektedirler. Yeniden böyle üç vapur Macaristanı emniyete kavuşturacak olan bombardıman edilmistir. Droaning Maud adın bu harekette insanlığın sulhuna hizmet gi daki hastane gemisine iki bomba isabet etmiş bi aynı derecede kıymetli ve aynı dereceve 27 hastabakıcı ve hasta ölmüş veya yaralanmıştır. Muhacir ve hasta nakleden diğer iki de şerefli diğer bir meziyet de vardır. YUNUS NADI

Bu sayıdan diğer sayfalar: