18 Kasım 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

18 Kasım 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BÜYÜK SlYASl TEFRİKA: 10 Yazan: GORDON WATERFİELD Halk arasına karışaıt Alman a janları Cephe gerisinde panik uyandırmak için rahatça çalışıyorlardı Şehircilik mütehassısı M. Prost tarafmdan şehrin bellibaşlı sekiz msydnnının plânları yapılarak tasdik edilnıek üzere Şehir Meclisine verildiğini yazmıştık. Mütehassıs bunlardan bazıları için müteaddid plânlar hazırhya Hükumet, bu yolda icab eden karar rak birisinin tercih hakkmı Şehir arı vermiştir ve bunlar malumunuzdur. Meclisile Nafıa Vekâletine bırakmıştır. Biz hiçbir hatayı müsamaha ile karşılaPlânların içinde en mühimmi Karamıyacağız. Memleketin hayatî merifaat köye aid olanıdır. Yeni plânda iktısadî Yüzbaşı istemiye istemiye müsaade erine karşı vuku bulacak her suça kar cihetten ehemmiyetli olan Karaküy etti. Phlip de ayakkablarını yavaş ya şı ölüm, en mutedil cezadır. Askeıleri Azabkapı ve Karaköy Tophane sahavaş giymeğe başladı. Onun çizmelerini mizin vatan uğrunda canlarım feda et lan gözönünde bulundurulmuştur. giymesine kadar jandarmalar muvasalat tikleri sırada hainlere, sabotörlere ve Bu plâna nazaran Karaköyde büyük cttiler ve halkı ayırarak Philip'i *eslim korkaklara karşı göz yummak imkânı ve mustatil şekilde bir meydan vü aldılar. Bunlar da Fhilip'in evrskına kaimaz. Yapılacak şey memleketi talih cv.de getirilmektedir. Bu meydarda bakmışlar, evrakın mükemmel olduğu izlikten kurtarmak için ne yapmak lâ yalnız Ziraat Bankası seyrüsefer noknu görmüşler, fakat ona hiç bir yar zımsa onu yapmaktır.» tasından bir merkez teşkil edilmek üdımda bulunamıyacaklarını, başının çaReynaud, bu sözleri 21 mayıs günü, zere ipka edilecek ve meydanın şimresine bakması lâzım geldiğini söyle yani Fransanın istilâya uğramasmdan diki şekline göre sağlı, sollu istimlâk mişlerdi. Fakat orduya mensub üç dokbir haita sonra söyledi. Bütün bu müd edilerek genişletilecek. Domuz soka tor Philip'i himayeye karar verdiler, o det zarfında muhacirlerin ve bıınların ğır.ın bulunduğu ada, Voyvoda caddeda onlarla birlikte hareket ederek teharasına karjşan düşman ajanlarının sinden itibaren Tünelin yanmdaki solike mıntakasından ayrıldı ve kurtuldu. memlekete boşanmalarına müsaade e kağa kadar kaldırılacaktır. Bu suretle dildi. Ve hâlâ bu büyük mesele ile uğ sçılacak meydan Yüksekkaldırımm eBir paraşütçü daha Fransız muhabirlerinden Noel de raşmak için tedbir abnmamıştı. Mer teklerine kadar geldikten sonra YiikFransızdan fazla Almana benziyen bir kezî hükumetten emir almadıkça şaşırıp sekkaldırımı kucaklıyan iki yol açılaBankalar •damdı. Fakat o da bisikletile hareket kalan Fransız memurları mutlak bir caktır Bunlardan soldaki aciz içinde idiler. Bu sırada halkın ka caddesi bazı tadilâtla ipka edilecektir. ederek Fransız köyleri arasından geçSağdaki ise, yavaş yavaş kavis çizip tiği sırada bunun farkında değildi. unu tatbika kalkı.şmaları ise, karışıkığı artırmaktan başka birşeye yaramı Tophaneye ve Taksime doğru uzana Noel köylerin birine uğrıyarak bir kadeh kırmızı şarab içmek istediği zaman yordu. Meselâ her kasaba ve her köyün caktır. Mütehassıs, Karaköy meydanının vaziyet değişti. Noel, ağırca sağır oldu öğrenmek istediği noktalar vardı: Muğu için, Alman tayyarelerinin bombar hacirler durdurulacak mıydı? Yoksa plânınm tanziminde bilhassa liman sadjmanını işitmiyordu. Meğer onun ko bunların bir yerden diğer yere hareket hasının tanzimine ve bu sahanın Beyye uğradığı sırada, civardaki köylerin erine müsaade edilecek miydi? Hare cğlu ve İstanbulla muvasalasının temibiri borabardıman ediliyormuş. Halk, ketlerine müsaade edilecekse bunlar ne nine ehemmiyet vermiştir. Asıl limanonu görür görmez, etrafında toplanma le hareket edeceklerdi? Harsket etme da da biri yolcu ve biri eşya için olmak ğa başlamıslar ve onun muhakkak Al yip kalacaklarsa nasıl iaşe edilecekler üzere iki serbest meydan vücude geman olduğuna hükmetmişler. Noel, di? Köy ve kasaba halkı yerlerinden kı tirilmekte, Yolcu salonu ile Taksim uzun bir nutuk söyliyerek bu şüphevi mıldamıyacaklar mıydı? Yoksa onlar da meydanı arasında müstakim ve müstakaldırmak ve halkın düşüncesini doğ muhacir kafilelerine katılarak yola mı kıl bir seyrüsefer tesis edilmektedir. Yeni plânda Yeraltı camii, Kılıçalirultmak istemiş. Fakat ne mümkün! döküleceklerdi? paşa, Tophane camii ile Tophane çeşNefes almak için durdukça kadınlar Mesele büyük bir millî mesele idi ve mesini netrafı açılarak bu abideler mey bağırmış: bunu ya merkezî hükumet, yahud er dana çıkarılmaktadır. Yüksekkaldırıtn Hususî otomobillere benzin Paraşütçüyü öldürün! kânıharbiye halledebilirdi. Birçok yer1 verilmiyor Bir paraşütçünün yakalandığı haberi erde mahalli memurlar, ya bombardı yeşil bir saha olarak ve etrafı açılmak köy içinde süratle yayılmış ve kalaba man, yahud sabotaj yüzünden Parisle suretile muhafaza edilecektir. Galata Ankaradan verilen malümata göre, hk gittikçe büyümüş. Herkes baSırıp muhaberenin kesildiğini görür görmez kulesinin etrafı da tamamile açılacak K'eyeti Vekile son toplantısında, Koorve tanzim edilecektir. çağınyor ve hain düşmanın mutlaka dinasyon heyeti tarafından verilen yeotomobillerine atladıklatı gibi Parise Karaköyden Unkapanı köprüsüne öldürülmesini istiyordtt. ni dört kararı da tasvib etmiştir. Bu kosmuşlar ve ne yapılacağım anlamak kadar olan sahil yolu da 30 metrelik Cezayirli bir Arab askeri yumruğunu kararlar arasında, Ticaret Vekilhıin istemişler, fakat bunların bir kısmı da bir cadde olarak açılacağı gibi burada sıkarak bağırmış: yolların kapanması yüzünden geri döne da liman işlerine mahsus sahalar ay dünkü beyanatmda söylediği, hususî Senin şivenden Fransız olmadığm otomobillere verileeek benzinin tahdidi •:emişler ve halk bildiği gibi hareket et rılscaktır. belli! hakkındaki karar da mevcuddur. Yükmek mecbünyeünde kalmıştı. Sonra bu Karaköy plânı mmtakasındaki yo'lar Bir paraşütçünün yakalandığı habe âmirler içinde geri dönmemek üzere sek tasdika arzedilen bu kararların bu rinin zabıtaya aksetmesi dolayısile za vazife feaşmdan ayrılanlar da vardı. Ve on beş metreden aşağı olmamakla be günkü Resmî Gazetede neşredilmesi raber istimlâke fazfa para verilmemesi bıta memurlan gelerek Noel'i alıp mer bunlar Almanların yaklaşmaktâ oldukîaçok muhtemeldir. Bu takdirde. hususî keze götürmüşler, ahali de bunlarm rını bildikleri için vazife başmdan sa için plânda büyük binaların bulunduğu otomobillere. bu günden itibaren benjerlerin ımıhafazasma çahşılmıştır. peşine takılmıştı. zin verilmiyecektir. Benzinin tahdid evuşmuşlardı. Karaköyde yeniden yapılacak bina dileceğine dair verilen haber şüyu buAsıl felâket halkı saran hummah (Yarın devam edecek) lar. ticaret saravı seklinde olacaktır. heyecanm zabıtaya da sirayet etmesi lur bulmaz. bir çok hususî otomobil saidi. Komiser o derece hiddetlenmis ve hibleri Belediyeye müracaat ederek kendini o derece heyecana kaptırmıştı taksi plâkası almak istemişlerdir. Anki. Noel'in evrakına dahi bakamıyacak kara Belediyesi bu gibi talebleri redhale gelmişti. detmiştir. Ahali: Millî Müdafaa Vekili Paraşütçüyü öldürün! Diye bağırıyor. zabıta Noel'in üstünü şehrimizde ba^ını araştırıyordu. Noel. ortalığın siMillî Müdafaa Vekili Saffet Arıkan cak olması yüzünden çizmelerini bisikdün sabâhki trenle Ankaradan şehri letinin ardına asmıştı. Çizmelerin içinmize gelmiştir. deki by kutuda beyaz bir toz bulundu ve Noel bunu hazımsızhğa karşı kulEmniyet umum müdürü gitti lanıyordu. Fakat zabıta memurları buŞehrimizde bulunan Emniyet İşleri nu görür görmez baeırdılar: umum müdürü Ali Rıza dünkü trenle Yanında bir infilâk maddesi var! Ankaraya dönmüştür. Noel bu iddiayı tekzib etmek iste Nuhacir kafilelerinin yollara dökülmesi emsalsiz bir sefalet doğurmtışttı şaşkınlık alâmetleri idi. Reynaud, âyan meclisinde söylediği nutukta bu hallere işaret ederek şöyle demişti: t Harbin idaresi hakkında\i klâsik lelâkkimiz yerine yepyeni bir telâkki i!e karşılaştık. Bu yeni telâkkinin temeli, yalnız büyuk zırhlı fırkalar kullanmak, bu fırkalarla hava kuvvetlerı arasında işbirliğini temin etmek değildir. Düşmanın cephe arkasında karışıklıklar vücude getirmek, ve paraşütçü efrad kullanarak bu karışıklığı artırmaktır. Sivi] makamata telefonla müracaat ederek bir talum anî tahliyelere sebebiyet verildiği de oluyordu. Görülüyor ki karşılaştığımız vazifelerin en mühimmi, vuzuh içinde düşünmek, ve yeni harbe nıukabele etmek için derhal kararlar ver mektir. Sehir Haberleri Eminönünün müstakbel hali Mütehassıs Prost plânlarını hazırlıyarak Belediyeye verdi CUMHURIYET 18 Iklndteşrîn 1940 KENDI MESELELERIMIZ Disiplin bahsi Gözlerimiz boy boy sütun'.ar üzerinde gezerken Içimizde tuhaf bir tevekkül var. Sarp ve sıkıntılı yollardan sıkı bir sabırla geçmeğe karar vermiş azimli biı seyyah gibiyiz. Etrafımızdaki ta bist pahtah için de acaba gönlü müzü serinlendi rebilecek bir levha mevcud mudur? ^ = Yazan: =^=2 Gönlümüz hep onu istemekle beraber gözlerimiz böyle birşeyi aramıyorınıış gibi gazete sahifelerini çevirip duıuyoruz. Havadislerin çoğu harb, ateş ve bomba larrskalarını haürlahr mahiyettedir. Ba fal merasimi esnasmda onun gencliğe kıyoruz: Gene nereler yandı, nereler yı tevcih ettiği hitabeyi bir daha okuduk.. kıldı? Soruyoruz: Bugün hangi milleti Bütün bunlar, bütün bizi genclik ve diboğazladılar? Hangi hakkın ırzma gesiplin mevzuu üzerine yeniden davet etçildi?. miştir. Maarif Vekâletinin hakkı var. V» Gene şu ruh kasveti ortasında gözlerim yaptığı tamimle, âmmenin vicdaıundan sütunları dolaşıyordu: İşte küçük pun fafkınr.akta olan bir acıya teselü getirtoda harflerle dizümiş bir kaç satır: miş oluyor! Evet, evet, evet!.. Disipline, «Maarif Vekâleti, mekteblere bir tayani hür ve vakarh bir insanı gene hül mim göndermiş ve disiplin talimatname ve vakarlı bir cemiyet içinde kutlu ve sinin sıkı surette tatbikını istemiştir. verimli edecek medenj intıbata çocukDisiplin talimatnamesinin, muhitin şart iarımızı mutlaka alıştırmak ihtiyaclndalarma göre nasıl tatbik edilece^ini tes >nz. Hem de müıttkün olan sür'atle! Yokpit etme salâhiyeü mekteblere verildi sa vaziyet pek kötü olur. ğınden... ilâh.» Millî terbiyede en önemli \ş; her ileri Ferah bir nefes alarak durdum. Na mefhumu kendi tabii kadrosu içinde yezarlardan kaçmak istercesine bir köşede tiştiımekür. Vc onun normal ölçülerini saklanan küçük havadis, zihnimi, saph eşarak soysuz bir tereddiye uğramasına kaldığa geniş endişe balçığından sıyırı mâni olmaktır. Bir ne istiyoruz? Kuvvermişti. Millî hududlarımızjn dışında vetli, sıhhatli, müteşebbis ve dinc bir dolaşan kafam, hızla anayurda döndü. genclik yetişmesini değil mi? Dileyoruî İnsanlık ve hür kafa.. Genclik ve ki bu güzel ve temiz vasıflara malik oladisiplin... cak evlâdlarumz tereddüdlü, ve şahsiDaima şu kanaate bağlı kaldım ki top yetsiz bir ruh içinde menfi ve çapaçul rak üzerinde beşeriyete bugünkü bod kalmasmlar. Bilâkis, fikirleri, cesaretleri rum hayaündan kurtulmuş bir ömür ça ve idealleri yükselsin.. Ancak dikkat tısı kurulabilirse onun en sağlam direk edelim; bu hiç bir zaman demek değilleri arasında şimdi adını saydığım döıt dir ki çocukların itaatsiz, haylaz, nezaunsur behemehal yer alacaktır. Zira on ketsiz veya küstah olmalarını kabul edelar eski kimyanm «anasırı erbaası» gibi biliriz. Asla ve kat'a! Bir cemiyet, hem yeni varhğın da dört ana rüknüdür... bir hukuk, hem bir <silsilei meratib. Çok hususî bir zaman kadrosu içinde manzumesi demektir. Ve manztomenin yiz. Pek az ewe\ Millî Şef senelik nut nizamındaki irtifadır ki cemiyctin yükkunda, milletin kudret yekpareliğini ve seklik derecesini gösterir. gelecek zaman sigortasını ancak iç birliAçık söyliyelim; hepimiz bu bakımğile kahramanhk gibi iki baş vasıf için dan çok esef verici hatalar edilmiş oldude topladı. Gene birkaç gün evvel Ata ğunu görmekteydik. Ve bundan daima türkün hâlâ gözlerimizi yaşartan ihti pek pash bir teessüf dilile bahsediyor H E M MIHINA Biraz heyecan, biraz hamle NALINA Disiplin demek, hür insanların şerefle ve muvaffakiyetle yaşayabilmeleri için gözetmeğe mecbur olduldarı kaidelerin heyeti mecmuası demektir ve bundan hiçbir ferd müstağni olamaz değil ki çocuklanmız! Fazü Ahmcd duk. Nasıl unuta ahraman orduya kış hediyesi biliriz; bu günkü vermek fikrini ortaya attığımTürk camiasmın iç danberi iki ay ve hediye topmuvazenesi iki temel üzerinde dur Ianmağa başlayalı iki hafta oluyor. t s muyor mu? Hürri tanbulda iki haftalık faaliyctin bilânyetseverlikle, a çosu şudur: Şişli Halkevi: 63 vatandaş 4617 parnarşi sevmeilik! Bu neyle kabil ça hediye taahhüd etmiş ve bunun bir dir? Hem hakkı kısmını vermişlerdir; ayrıca kadın aza nı, hem haddini pamuklu gömlek dikmeğe başlamışlarbilmekle değil mi? dır. Gene evlâdları Beyoğlu Halkevi: 785 çift çorah, 174 mız neresi için ye çift eldiven, 28 kazak; sosyal yardun kofijiyor? Evet, biz pek haklı o lu ay sonuna kadar 1000 kazak vcrmeyi cansız, korkak ve taahhüd etmiştir. larak pısırık, sünepe kafaya ve ruha karşı isyan Eminönü Halkevi: 180 çift çorab, 25 bayrağı kaldırdık. Seciyelerimizden çift eldiven, 11 gömlek. eski hayat anlayışının bu gibi tortulaFatih Halkevi: 42 çift çorab, 38 çift nnı gidermeğe savaştık. Lâkin hiç gaf eldiveu, 3 kazak. let etmiyelim; kaldırdığunız şeylerin yeKadıköy Halkevi: 50 çift eldiven ve rine, tembellik, arsızhk, nezahetsizlik ve bilhassa haddini bilmezlikle arsız bir lâ çorab. Üsküdar Halkevi: 1 çift çorab; bu ev übalilik koymak zihnimizden bir saniye bile geçmedi! Şu sebeble sayın öğret teşkilat yapmağa başlamıştır. Kahraman orduya sevgisiııi göstermenlerimiz hatırlayacaklardır ki muallim herşeyden evvel, bir mürebbi de mek, şükran borcunu ödcmek için yemektir. Ve çocuklarla gencler, tıpkı, di yüz binden fazla nüfusu olan İsianfirik gibi, kozmografya gibi itaati de, ni bulun ilk iki haftanın bilânçosu, hiç zamı da, nizama hürmet hissini de hem de iftihar edilecek bir şey değildir. Heüğrenmeğe, hem duymağa muhtacdırlar. le bazı Halkevlerinin hâlâ teskilât yapÇünkü mektebin yalnız okul değil, ayni makla meşgul olmalan, bu büyük işin azmar.da en geniş ve ilerlemiş manasile ne kadar hafif ve zayıf tutulduğunu bir (eyitme) lâboratuarı olduğu çoktan göstermektedir. İstanbul halkı vazifçsini idrak etmemiş değildir; bilâkis oranlaşılmıştır. duya karşı sonsuz bir sevgile mütehasMuhtelif gazetelerde hayli defa yaz sis olan İstanbul, yalnızbaşuıa, bUtün simıştık. Pek çok çocuk ve gene evlâdımı lâh altındaki askerlerimize birer kış hezın, bugün yalnıa sokaklardaki manza diyesi verebilecek kadar, cömerdlik etmeğe hazırdır. Fakat, hediypl»rin toprası bile, terbiyelerinin hayli bakımdan lanması için halkın ayağına gidilmemesi, nekadar ihtimamsız kaldığını gösteriyor. Kızılay vasıtasile kış hediyesine çcvBunu gösterince de o şartlar içlndeki rilmesi çok kolay olmasıoa rağmen pakafa ve ruhlardan nekadar istenilmiye ra kabul edilnıemesi, bazı muhtekiriecek aksülâmellere intizar edilebüeceğini rin bu mukaddes işten fazla para kagözlerimizden saklıyamıyoruz! zanmak gibi menfur bir ihtirasla kısVekâletle talim heyetlerinin disiplin hk hediye olacak eşyanın fiatlannı armefhumunu, tam terbîyevî hududları için tırmalan ve bunlan saklamalan, bu de tatbik etmesidni gönülden dilememek yüzden çorab ve bilhassa eldiven bubu cürümlerine mukabil mümkün değildir. Bugün her çocuk, her Iunmamast, mnhtekirlerin hiç bir ceza görmemegene ve hatta herkes vazıhan bilmelidir leri, YerH Mallar Pazarlan vc Kızılay ki disiplin demek, hür insanların şerefle gibi müesseselerin kışlık hediye stokve muvaffakiyetle yaşıyabilmeleri için lan vücude getirmemelen gibi sebebeözetmeğe, saymağa mecbur olduklan ler, sevgili askerlerimize kaışı şükran kaidelerin heyeti mecmuası demektir ve borcumuzu, işin ve mevsimin icab etbundan hiçbir ferd müstağni olamaz de tirdiği sür'at ve intizamla yapmanuıa ğil ki çocuklarımız! mâni oluyor. Fazıl Ahmed AYKAÇ Yunan Salibiahmeri için bir konferans Orta mekteblerin imtihan neticeleri Hasılatı Yunan Salıbiahmerine tah Maarif Vekâleti, lise, orta mekteb sis edilmek üzere şehrimizde paralı lerin imtihan neticelerini ve muvalfabüyük bir konferans tertib edilmekte kiyet nispetlerini tespit etmiştir. Yeni dir. Saray sinemasında verilmesi muh imtihan talimatnamesinin ilk tatbik setemel olan bu konferansta Yunan me nesi olması münasebetile alınan randıdeniyeti hakkında tanınmış hatibler manla, talimatname hakkında alâka söz söyliyeceklerdir. darların mjiitalealan üzerinde tetkikler yapılmaktadır. Her ne kadar, imtihanlara girenler arasında muvaffakiyet nispeti normal ise de sımf mevcudlarına nazaran bu nispet oldukça düşüktür. Kısa Haberler Şehrin içinden Başa çıkan ayakkabı! Halk muhtekirin en şiddetli cezaya çarptırılmasını hasretle bekliyor Yazan SALÂHADDİN GÜNGÖR ai ve: Yalan! Diye bağırdı. Sonra cebinden çıkarehğı bir kibriti çaktı ve beyaz tozun bir infilâk maddesi olmadığım ispat içir, alevli kibriti toza uzatmak istedi. Birdenbire bir kaç polis, bir kaç komiser, on sivil, ve bir sürü kadın. Noel'in üzerine atıldılar ve polis karakolu ile içindekiieri mahvolmaktan fcurtarmak istiyormuş gibi hareket ettiler. Noel'in ezilmesine ramak kalmıştı. Yalnız belediye reisinin gelmesi vaziyeti değiştirdi. Köy halkı üzerinde çenis bir nüfuzu olan belediye rei"u. akıllı ve cesur bir adamdı. NoeVin e v rakmı tetkik ettikten sonra her şeyîn yolunda oldueunu görmüş ve Noel'i kurtarmak icm onu en yakın askerî rnerkeze teslimden baska bir çare huhınmadığını anlamış ve bu şekilde harrVet etmisti. Mangala düşerek Öldü Eyübde Babahaydar Cami sokağmda oturan Şahende adında 50 yaşlarmda bir kadın, kahve pişirirken birdenbire bayılarak mangalm üzerine düşmüş ve muhtelif yerlerinden yanmak suretile ölmüştür. Kundura fiatlarını bu ara hıç tetkik ettiğiniz var mı? Sizi bilmem, aına, etiketlerine bakarken benim, adeta gözlerim karanyor. Ayağımıza giydiğimiz şeyrn böyle bir gün gelip başımıza çıkacağını tahmin edebilir mijdik? İyi cins malzeme ile yapılmış, dayanıklıca bir erkek kundurasına tezgâhtarlar. kapıyı yirmi, yirmi beş liradan açıyorlar. Demek aşağı yukarı bir düzine ayakkabı parasile Ediınekapıda bir ev satın ahnabilecek!.. Size burada, bir olmuş vaka hikâye edeceğim: Şeker bayramından bir gün evveldi. Arkadaşlardan biri, çaJıştığı matbaaya telefon etti: «Cürmümeşhud mahkemeHikâye bu kadarla bitseydi ne âlâ sindeyim. Biraz gecikeceğün. Hâdiseyi idi. Fakat en feci kısmı daha sonra vu geldiğimde anlatırım» dedi. k" bulacak. Sabırsızlıkla bekledik. İçeri girdiği Biz harb muhabirleri, bir kaç gün zaman, hiddeti çoktan yatışmış olmalı önce Carnbraiye vardığımız zaman is ki: «Merak ettiniz galiba?. diye güliitirahatimize en büyük ehemmiyeti ve yordu. ren, bize bir büro hazırlıyan, bize bir Iskemlesine yerleşip, ütreyen ellerile teîefon ve daktilo temin eden bir mi paketinden bir sigara yaküktaıı sonra ralayla karşılaşmıştık. (Çünkü yirmi müsterihane mırüdandı: F) jnsız gazetecisi içinde yalnız ikisi, Bir kunduracıyı tokatiad'm! yazı makinesini kullanabiliyorlardı.) Amma yaptın ha... Dünyada inanNoel. daha önce de bu miralayla tanış mayız. Sen kim, tokat atmsk kim? mış olduğu için araları çok iyi idi. Bu Haklısınız, benim gibi halim selim defa da onun yanma gönderileceği için bir adamı hiddete sevkedip kendisini son derece meranundu. Fakat, Noel tokatlatabilmek herkesin elinden gelen miralayın yanına götürüldüçü zaman bir iş değildir ama, ben de bugüne kamiralay her şeyi unutmuş gibi davran dar ömrümde bu derece hırslandığımı mış ve Noel'i de, evrakını da tanıma bibniyorum! Hâdiseyi kısaca anlatayım: d"*'nı söylemiş. üstelik Noel'in tevkifi Karım ve çocuğumla birlikte Beyoğiunr.; de emretmişti! da meşhur bir kunduracıya girdik. İçeVaziyet hakikaten fecidi. Fakat er risi hmcahınc kalabahk!.. Tezgâhtarlartes1' sabah Noel tahliye olunmuş ve is dan biri gelip, ne istediğimia soracak tedisi yere gideceği bildin'lmiş O da diye boşu boşuna dakikalarca bekleniralava ^Allaha ısmarladık» deme dik. Ne gelen var, ne giden; ne de müşA*n çıkm gitmisti. teriye aldıran... Buna benzer bir çok hâdiseier vuku Neyse önünde reveranslar yaparak buldu ve hnlkın bu hSdiseler karşısın güç halle bizzat mağaza sahibini bu â» <*österdi§i bozgun, bir çok teşkilâtm lup bizimle iki üç dakika kadar meşf.i:,, ete ggcmesine mâni oldu. gul olmağa razı edebildik: Küçüğe bir bot çıkarmız! dedik. PShî imdadla itfnjve. halkın itidaÇıkardı. Fakat bot çocuğun ayağına lini kavbetmesi vüründen felce ııŞrıyan er< bellibs«lı teskilât arasında idi. olmadı: Müteaddid yerlerde ahali İnçiliz ve Daha geniş bir kahb yok mu?.. Fransız pilotlannın Ü7erine hüeum etNe cevab verse beğenirsiniz: miş. Fransız askerWini yabaırı savar=k Sizinle fazla vakit kaybedemeyiz. linçetmek istemişti. Bunların hepsi de Başka müşterilerüniz var!. İtidalimi muhafaza ettim: Haklısınız. Başınızm kalabahk olduğunu ben de görüyorum ama, ne yapalım... Bir numara büyüğü olursa belki de tamam gelecek! On dakika sonra, elinde bir başka botla. homurdana homurdana yanımıza döndü; bu sefer getirdiği, çocuğun ayağma oluyordu. Sordum: •k Topkapı saraymm bazı aksammın Deniz Harb okulunun esaslı bir surette tamirine karar veril164 iincü yıldbnümü miş ve bu ise sarfedilmek üzere yedi bın liralık tahsisat gönderilmiştir. TaHeybeliadadaki Deniz Harb okulu nıirata aybaşmdan itibaren başlana nun 164 üncü yıldönümü münasebetile caktır. bu gün okulda büyük bir merasim yak Lisan bilip de baremde bir derece pılacaktır. Merasime, her sene olduğu terfi etmek istiyen memurların imti gibi, muvazzaf ve emekli bütün deniz hanlan, bu gün Üniversitede başlıya subayları davet edilmiştir. Davetliler caktır. İlk imtihanlar tahrirî olacaktır. sabahleyin saat 8,45 vapurile Adaya gideceklerdir. Merasime saat 10,30 da •k iki gece evvel Nisantaşmda Zenne başlanacaktır. sokağmda paket içine sarılmış bir kız çocuğu bulunmuştur. Yeni doğmuş ol Bir çivi tüccarı tevkif edildi duğu tahmin edilen yavrucak DarülâSirkeci civarında hırdavatçılık yapan cezedeki kreşe gönderilmiştir. Yusufyan adlı bir tüccarm mühim mik •k Şoför Fahrinin idaresindeki taksi t^rda çivi sakladığı tespit edilmiş ve otomobili Fındıklı Dereiçi sokağından mahallinde yapılan ani bir araştırma geçerken İhsan oğlu beş yaşlarmda neticesi çivi sandıkları meydana çıkaMuvaffağa çarparak yaralanmasına se rıJmıştır. bebiyet vermiştir. Millî Korunma kanununa muhalif •* Dün yapılan teftişler esnasında hareket eden Yusufyan, eVTakile bir Heybeliadada iki, Beşiktaşta iki ve lıkte dün sabah Adliyeye verilmiş ve Fındıklıda altı esnafla 19 şoför muhte nöbetçi cürmü meşhud mankemesi, lif beledî suçlardan dolayı cezalandml yaptığı ilk sorguyu müteakıb maznu mışlardır. nun tevkifine karar vermiştir. Yukandaki rakamlara bakılırsa, hediyelerin matlub olan yüz binlcri bulması, ancak yaz sıcakları bastırdığı zaman mümkün olacak gibi güriinüyor. Bu işi, bchemhal karakış bastırmadan evvel basarmak mecburiyetinde ohluğnmuz unutuluyor galiba. Geçen kış, zelzele felâketzedelerine yapılan yardun, ne geniş bir ö'lçüde, ne kadar süratle yapılmıştı. Vali ve Belediye reisi muhterem Lutfi Kırdar, İstanhulun hamiyetli halkından, bir ay içinde, biı milyon liradan fazla para toplamif.tı. Geçen kış yapılabilen şsy, hu yıl ne den yapılmasm? İstanbul Belediye re'i!>i. böyle ulvî bir vazifeyi neden bizzat kendi üzerine almasm? Neden, Kızılay, bamiyetli insanların vereceği parayı, fakir Türk kadınlannı çahştırarak hemcn kış hediyesi şekline soknıasın? Neden I'erli Mallar Pazarlan büyük hediye stoklan yaparak hamiyetli halkın, millî bir vazifeyi ifa ederken mııhtekirler tarafından soyuunasının cnüne geçmesin? Bizdm bir kusurumuz yumurta kapıya gelmeden canlı bir faaliyet gösteTemeyişimizdir. Şimdi de sanki yazın ortasında imişiz gibi ağır ağır, sakiıı ve soğukkanh davranıyonız. Halbuki yarın sabah kalktığımız zaman, kısın kapımıza dayandığını çörmiyeceğımUİ muhterem Fatin Hoca bile iddia edemez. Ve kış, şehirlerimizin sobalı evlerine, kaloriferü aparümanlanna gelmeden evvel, hududlardan, o hududları bekleyen kahramanlann caılırlarından. zeminliklerinden, barakalarından geçor. Bu işi idare edenlerden ateşli bir hamle, canlı bir başarma kudreti bekleyoruz. Rahmi, karısımn mücevher merakmKuyumcu, mücevheri eline aldı, evirdi, Ki çük hikâye dan pek müşteki idi. İkide birde, Zekiçevirdi; sonra Rahmiye bakarak cevab yenin, kulağmda pırıl pırıl, yeni bir küverdi: pe; yahud göğsünde iri bir iğna, boySekiz yüz liraya bırakırsanız alı " nunda rengârenk bir pandantifle karşırım. sına çıkması fena halde âsabını bozu Sonra, Rahminin yüzündeki hayret yordu. Hamdi Varoğlu ifadesini itiraz sanarak ilâve etti: Yakışmamasından değil, bilâkis, mü Bugünlerde piyasa biraz düşük olcevherat, esasen çok güzel bir kadın olan berle geldi. Muhasebecisi bulunduğu şir çısmda kalmış gibi, şiddetle itiraz etti: Fiatı kaç Ura bunun?.. Sen akhnı kaçurdm galiba. Bir defa roE.sa, bir parça daha fazla eder. Fakat Zekiyeyi daha güzelleştiriyor, daha açı ket iflâs etmişti. Bu esasen pek cılız olan Bıçak gibi kesti attı: yordu. Fakat, bütün bu küpeler, yü aile bütçesinin de iflâgı demekti. Hatıa o mücevherlerin para eder şeyler olma emin olunuz ki tam fiatını veriyorum. Dokuz hra. Rahmi, hiç bir şey söylemeden, ku zükler, bilezikler ve pandantıfler sahte o kadar ki, aldığı maaşın azlığı yüzün dığmı biliyorsun. Gayet nazikâne ve adeta sıkıla sıkıla: Canım, hiç de para etmez değil ya! yumcuya yüzüğü uzattı. Adam, onu da idi. Rabminin mütevazı bütçesi, karısma den gırtlağına kadar borc içinJe olan Pahalı değil mi?. diyecek oldum. Rahminin. ertesi günden itibaren kendi Bedava mı aldın bunlan? Elbette beş on bir muayeneden geçirdikten sonra: Yüzüme yiyecek gibi baktıktan sonra: hakikî pulanta, hatta en küçük bir elmas sine yeni bir iş araması farzoimuştu. Boş lira verdin. Dört yüz elli lira eder, dedi. Rica ederim, bizi uğraştırmayınız. almasına müsaid olmadığı için, Zekiye, geçiretek bir günü bile yoktu. Aksi Evet, beş on lira, dediğin gibi. İşinize gelirse alırsınız, gelmezse bırakır, çılgınca bir iptilâ halinde düşkün olRahmi, kuyumcunun söylediği sözler tr.kdirde, açlığa yakuı, feci bir vaziyete Bu vaziyetimizde, beş on lira, bigidersiniî! demez mi?.. Sonra da, botlan duğu mücevharata karşı bu meftuniyetiarasında, yalnız rakamları işitiyor, kafar düşeceklerdi. zim için ser\ et demektir. Bir iki tanesini elimden çekip, söylene söylene kinıbilir ni, sahtelerini olsun kullanmakla talnıin suun içinde, başka lakırdı sığdıracak yer yolunu tutmuştu. İşte Rahminin sinirleRahmi paçaları sıvadı, iş aranıağa baş satalım, inşallah elimiz genişleyince gebelki de küfür ede ede yanımtlan ubulamıyordu. Hayret tabirile ifade ediierini bozan da bu cihetti. Hakikî pırlan ladı. Fakat, çaldığı her kapıdan boş dö ne yerine koyarsm. zaklaşmağa kalkışmaz mı?.. miyecek, sonsuz bir şaşkınlık, bir akıl tadan kat kat fazla parlak taş parçaları nüyordu. Hergün yeni bir ümidle, saZekiye, sahte mücevherlerini elden çıKafam şöyle bir döndü. Elimin havaya nı, altm sansuu fersah fersah geride bı bahm karanlığmda sokağa çıkıp, yor karmak istemiyordu. Yerine konnıası ne perişanlığı içindeydi. Bir saniye zarfınkalktığını ancak hatırlayabiliyor'jm'> rakan yr'dızh madenleri boynuna. kuîa gunluktan bitab bir halde eve dönen bi kadar kolay olursa olsun, yüzüklerinden, da, bütün evlilik hayatı gözünün öııüne Burada sigarasından üstüste bir kaç ğına takıp dosta düşmana maskara olan çare adamcağız, gitgide bütün cesaretıni küpelerinden muvakkaten aynlmak fe geldi. Saün alındıkça, nereden ahndiğı nefes çektikten sonra ilâve etti: karısmm bu bayağı merakı yüzünden ve ümidini kaybetmeğe başlamıştı. Tah dakârhğma bile katlanamıyordu. Müna kendisine söylenmiyen bu membaı meç Yalnız, hayret ettiğim nokta şu: kaç defa kavga etmişler, günlerce dsr nün ve ümid edilmez bir talihsiziik içinkaşa büyüdü, o zamana kadar ettikleri hul mücevherlerin, evde, ötedenberi sePek kuvvetli bir adam değilimdir. Elimin gm durmpşlardı. Fakat ne kavga, ne de bunala bunala, tam iki ay is arsdı kavgaları çok geride bırkan bir didisme bebiyet verdiği münakaşaları; o gün, yatersile dokunur dokunmaz, o iri boylu rica, hatta ne de tehdid bir fayda ver ve bulamadı. den sonra, Rahmi, Zekiyenin vekmecesi ıım saat evvel bile, Zekiyenin, çekmeceadamın, boş bir çuval gibi nasıl olup memiş; Zekiye, bir iki ay sabrettikten Rahmi, iş buhnaktan ümidini kestiği ni zorla açtı, içinden, gözüne keslirdiği yi bağrma basıp, kendisine verınemekda yere yuvarlandığını bir türlü anlaya sonra, gene ya parmağında iri taşlı bir için, artık sokağa hergün çıkmağa lü bir pandantifle irice taşh bir yüzüğü al teki ısrarım; sonra, çok büyük bir felâmadıın! sahte yüzükle, yahud boynunda bir kol /.um görmüyor, vaktinin büyük bir kis dı ve sokağa çıktı. kete uğramış gibi dövüne dövüne ağîaArkadaşıma, bot almağa gittiği kun ye ile Rahmiyi karşılamıştı. mını evde geçiriyordu. Fakat, şirkerin Evde, hırsından tepine tepine ağlayan masını düşündü. Kuyumcuya cevab biie dura mağazasının adını sordum. Bu merak, evlendikleri zamandan, beş iflâsmdanberi evde kavga eksik olma bir kadın bırakmıştı. Fakat cebindeki vermeden, pandantifle yüzüğü a'dı, ceMüşteri kazıklamakla tanınınış bir senedenberi böyle devam ediyordu. Karı dığından, işsizliğe ve parasızlığa bir de taş parçalarile, hiç olmazsa iki gün ida bine koydu, bir sairfilmenam yürüyümağazanın adresini verince, gayriihüya koca birlikte bir yere gidecek olsalar, huzursuzluk inzımam etmişti. re edebilecek, çaresizlikten hergün, dö şile, etrafına bakmadan, bastığı yeri Rahmiyi günlerce e\\TeIinden bir üzüntü ri gülmeğe başladun: Gene parasızlık yüzünden, büyükçe \oilecek gibi ağrıyan başını iki gün olgcrmeden eve geldi, « Bir tokatçıkla herifin nasıl yere kaplayordu. İle güne karşı, boynu, ku bir münakaşa ile biribirlerini yedikleri sun dinliyecekti. Çekmeceden aldığı Zekiye, yatak odasmdaki mindere uyuvarlandığına hiç şaşma dostum! Ka lağı, yamyam kadınlan gibi boncuk ve bir gündü. Zekiye, aylardanberi devam pandantifle yüzük on lira da mı ettaş parçası dolu bir kadmla çıkmaktan •eden her türlü mahrumiyet karşısında mezdi. Sahte mücevheratuı da kendisine zanmış. yüzü bir yastığa gömülü, yatızıklanan müşterilerin birikmiş hınclan hep bir araya gelip intikam almağı, se utanıyordu, hele, balo. suvare gibi yer artık isyan etmiş, o gün, kocasına biraz göre bir kıymeti olduğunu bilivordu. yordu. Rahmi odaya girdi; cebinden çınin koluna havale etmişler!.. Yoksa bu lerde, ahpab kadmlarm Zekiyenin mü daha yüksek perdeden çıkışmıştı. Esasen. bunların satın almdığı tarihte, kardığı pandantifle yüzüğü gece dolabıçeşid muhtekirler, öyle bir tokatta yı cevheratını yüzüne karsı methetmclerine Kavga biraz sükunet bulduktan sonra, karısmm kendisine hesab verirken, on nın üstüne bıraktı; kısık dişlerinin arabüsbütün tutuluyor, bir kerecik olsun Rahmi, bu halin nereye varacağmı acı sekiz lira, yirmi iki lira gibi fiatlar söy sından, ıslık gibi keskin bir sesle: kıîacak adamlar değildir.» Hikâye burada bitiyorsa da derd bu a!ay etmelerini, taşıdığı bu lüzumsuz acı düşünürken, birdenbire aklına birşey lediğini şimdi hatırlayordu. Hakkın varmış, dedi. Kuyumcuya rada bitmiyor. Halk, muhtekirlcrin, bu süslerin sahteliğini yüzüne vurmalarım geldi. Karısma: Rahmi, Kapakçarşıda, rasgele bir ku gösterdim; fazla sahtekâr işiymiş, para tokada değil ,ondan çok daha şiddetli istiyordu. O zaman belki utanır, kuş Bana bak, dedi. ben birşey düşünü yumcu dükkânına girdi. Cebinden. kâğı vermedi. ceza dorbelerini, sizden, benden değil, teynini toplar, bu münasebetsiz merak yorum. Senin şu meşhur mücevherler da sarılı pandantifi çıkardı; kuyumcuya Soıua, gene geldiği gibi, çıktı. Karısı, salâhiyetli makamlardan yemelerini has tan vazgeçerdi. den bir iki parçasını satsak. Birkaç gün uzattı: yüzü hâlâ yastıkta, lâkırdının arkasıni Evlendiklerinin yedinci seneFİydi. için olsun bizi idare eder. retle beklemektedir. Şunu satmak istiyorum, dedi, kaça beklerken, sokak kapısının kapandığınl . Salâhaddin GÜNGÖR Rahmi bir aksam, eve, çok fena bir ha Zekiye, hiç olmıyacak bir teklif kar , ahrsıruz? duydu. Sahte mücevher

Bu sayıdan diğer sayfalar: