25 Aralık 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

25 Aralık 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Birmdkinan 1940 CUMHURÎYET S O HA B E L E Italyan milleti ne cevab verecek | ister Çbrçil İngiliz milletinin raiimessiü ve İngiliz mukadJeratının tarihte eşi görüln... eu bu^ranlarla savaştığı bır sırada en büyiık mes'niiyeti deruhde edcn İııgiliz lideri sıfatile evvelki akşam İtalyan milletine hitab etti. Birbirile harbeden iki milletin sözii yalnız silâba bırakmalatı icab ettiği halde Mister Çörçil'in İialyan milletine hitaben söz söyienıesinin sebebi, bu milletin harbe islemiye istemiye süriıklenmiş olmasına inanması ve bu milletin bu sırada vaziyetini bir kere daha düşünerek karar verıııesi lâ2im geldiğini hissetmesidir. Mister Çörçil'in, psikolojik bir anı seçtiği besbejlidir. Çunkii rngiKzler bu sırada, Italva\a karşı her bakımdan üstiin bir vaziyettedirler. ingiliz donanma,sı, Akdenize hâkimdir. İngiliz kuvvetleıi, Italyan kuvvetlerini Mısırdau çıkarnuş ve Trablusgarba girmişlerdir. \unauıstan Italya harbi, Yunanistanın kazandığı zaferlerle tetevvüc etmektedir. İtalya ile müstemlekeleri arasındaki irtibat kesilmiştir. İtalya dabilinde ordu ile faşist partisi arasmda derin bir ihtUâf huküm sürmektedir. Sonra İtalya, Franfadan bir karış toprak »lamamış ve harbe girmekten yalnız zarar gorrnüştür. Bu zararlar giinden güne büyümektcdir. Bu vazijet karşısmda halyanın harbe niçin girdiğini sorarak Italyan mületini düşünmeğe ve bir karar vermeğe davet etmek, bir İngiliz Başvekili için gajet tabiidir. Mister Çıirçil de Italyan milletine bu Buali sordu ve Italyan milletinin önünde iki şıktan biri bultmduğunu izah etti. Şıkların biri İngiltere ile harbe devam etmek, İngilterenfaı ve bütün Brrtanya inıparatorluğunun tazyikı altında ezilınek, netice olarak da bütün Italyan imparatorluğundan mahrum kalmak. Ikincisi, Brenner geçidinden İtalya} a karşı japılan istilâ akınına karşı gelmck. Mister Çörçil, bn şıkhui izah etmeUe beraber İngiltere ile İtalya arasmda harb çıkmasına sebeb olacak hiç bir dava bulunmadığmı da anlatü ve dava olarak ileri sürülen Habeş meselesinin, daha doğrusu zecrî tedbirler meselesinin harb açmağa değer bir toymeti obnadığını tebarüz ettirdi Vaziyct bu merkezde olduğuna göre İtalyan milleti buna ne cevab verecektir? cBiz Habeş harbi esnasmda zecrî tedl\lerle karşılaşmış ofanayı attetmejrz. diyerek harbe mi devam edecek? Ve bu harbe devam kararuu verdiği takdirde ne gibi bir netice beküyecek? Ingiltereyi istilâ etmek sözii gerçi bu güıılcrde gene dolaşıyor. Belki de İtal>a bu istilânm tahakkukunu bekliyor. Iakat İngilterenin bu istilâya mukabele içm herşeyi yaptığı da tamamile tavazzuh etmiştir. İtalyanın bütün ümidlerini bn istilâya biiğlamasmdan bir netice alruası, pek şııplıeli olduğuna göre acaba İtalyan milleti lüzumsuz bir harbin felaket ve ıstırablarına son vermek istiyerek mi, yoksa herçibadabad harbe devam etroeyi mi tensib edecek? Bu noktaiar henüz mcçhuldür. Fakat Misıer Çörçil'in de cevabsız bırakılınıyacağı mihver kaynaklarından gelen haberlerden anlaşılıyor. İhtimal ki mihver kaynaklan gene zecrî tedbirler üzerinde ve bn tedbirlerin teşkil ettiği .nnutulıuaz ve affolunmaz hakaret» üzerinde ısrar ederek İtaljanın harbe devamını ileri sürecek ve İngiltere imparatorlnğumm son nefeslerini çekmekte olduğundan bahsedecekler. Fakat bu cevab, İtalyan milletinin değil, mihverin cevabı olacak, İtalyan milletinin asıl kararı daha ileriye kalacak ve bu teahhur İtalyan milletinin vaziyetini güçleşürecektir. Elhasıl İtalyan milleti lüzumsuz bir harbe sürüklenmenin mnhasebesini japmak için bir fırsatla karşılaşmış bulunuyor. Bu fursattan istüade edip etnıemek, şiiphe yok ki yalnız »na aiddir. Müstahsilin himayesi 20 nci asrın en büyük için verilen kararlar Türk dostıı: Lamartine T Müstahsilden tütün ve zeytinyağı mubayaası için dört milyon liralık kredi tahsis olundu Ankan 24 (Telefonla') Hükumetin, müstahsili korumak ve fiatlarda ııâznn rolü ifa etmek için tütün ve zeytinyağı piyasasına müdahale yolunda mühim tedbirler abnakta olduğunu bildirnıiştim. Buna dair olan Koordinasyon Heyeti kararları Vekiller Heyetince kabul olunarak bu günden itibaren meriyete konuldu. 82 numarah karara gore, doğrudan doğruya müstahsilinden tütün mnbayaası için Ticaret Vekaleti besabına ve Yerli Tütiinler Türk Anonim sirketi ve Türk Tütün Limited şirkeli namına Ud milyon üraya kadar bir krcdi tahsis ohınmuştur. 83 nunıarah karara göre. doğrndan doğruya mustahsinnden zeytinyağı mubayaası için Ticaret Vekaleti hesabuıa ve Ziraat Bankası namına bir milyon Uraya kadar bir kredi tahsis olunmuştor. Gene bu gün mer'iycte giren 84 numaralı karar da ş»yWir: «Hükumet namına Tiraret Vekâletince tespit olunacak esaslar dahih'nde azami iki milyon liralık çuval, kanaviçe ve sieim mübayaa edip bunları, maliyet fiatına mutad ve zarnri masraf ve faizlerle yüzde Ud nispetinde bir komisyon ilâve eyleyerek Ticaret Vekaletinin direktilleri dairesinde alâkadarlara tevıi etmek için ZiraM Bankasına mezuniyet verilmistir . Eski dünyanın üç kitasını devir den devre ve boydan boya istilâ eden Türk ırkı tarihi yaparken, ülkeleri ellerinden giden mağlub milletler de yazıyorlardı: Bugün Türk taribinin en mühim membalan sayıian bu ecnebi vesikalan millî kinler ve dinî garezlerle yazıldığmdan, muhteüf milletlerin Türk düşmanlığını ifade eden birer husumet âbidesi şeklini aldı. Bu suretle Türk düşmanlan kılıela yapamadıkiannı kalemle yapmışlar demekti. Her yere hâkim olan bir ırkın Ker tarafta husumet izleri bırakmasından tabiî bir şey olamaz: İşte bunun için dünyada Türk dostu parmakla gösterilecek kadar az. Çin, İran, Bizans, Arab, Lâtin. Ermeni, Süryânî ve bilhassa Ehlisaiib müverrihleri içinde Türk düşmanlığını akla sığmıyacak iftiralar şekünde ifade etmiyen zor bulunur. Bu hal yalnız tarihî vesikalarda değil, dinî ve edebi menbâlarda bile böyledir: «Zend Avesta» da fenahk ilâhı Ehrimen'in şeytanlar ordusuna mensub gösterilen Türkler, Arab tefsirinde ve meseiâ mesıur müfessir (Hâzin) in kalemınde üç zümreye ayrılır ve birinin eniyle boyu yüz yirmi arşm, bir diğer zümrenin cüssesi bir karış ve diğer bir Türk zümresirun de «bir kulağını yorgan, bir kulağını yatak gibi kuilanan» bir ücube olduğundan bahsedilir! TÜRKOLOJİ BAHİSLERİ Esref saat! r lsmail Hami Danişmend Ziraat Bankasının 939 bilânçosu Banka hesabını 2,274,215 lira kârla kapadı Yabancı dil inttihanı Muvaffak olan memurlarm isimlerini yazıyoruz Ankara 26 (Telefonla) Devlet iktısadi teşekklilleriııin umuml heyeti bu gün de Mecliste toplanarak Ziraat Bankası ve Emniyet Sandı$ınu» İP:!!1 büânçolanru tetkik etmiştir. Bankanın öi inci hesab senesine taalluk eden bilânço6u ve 1930 yılmı 2 milyon 27 I bm 215 lira kârla kapattıgmı tebaniz ettlren rsponı umuml heyetçe tasvib ve bilânço kabul olunmuştur. Emnij'et Sandıgı hakkındalü müzakereler de San dıgın bankava bağlı kasasının tevdiat sahiblerine itimad telkin eylemesl ve sandık bünyesinin takviyesi mevzuu bahsolmuş ve 72 nci hesab deTreslni teşkil eden 1P30 bilânçosu kabul edilmiştlr. Ingriltere ile yapılan ticaret anlasmvv Ankara 24 (Telefonla) İngilizlerle yapılan son malî ve ticarî anlaşmanın tasdikina dair kanun lâyihası bugun Meclis bütçe encümeninde görüşüldü. Hariciye Umumi kâtihi Nuraan Menemencioğlu da encümende bulunarak anlaşmanın tetkik ve müzakere si dolayısile izahat verdi. Ankara 24 (Telefonla) Yabancı dil İrarun meşhur müfessiri (Kadı Beyhilen memurlar arasmda bareme gore bir derece terfi için İstanbul Üniversıte zavî) «Ye'cuc ve Me'cuc> ırkma nispet sinde yapılan imühanların neticesi belli ettiği Türklerin yamyamhğmdan dem vurur! (Süryânî Mikâil) Türklerde yılan, olmuştur. Bildiriyorum: böcek ve lâşe yemek âdetinden bahseİngilizce imtihanını kazananlar: Feyder! Ehlisalib tarinlerinde «kopek», zullah Ülgür, Muammer AJp, Agob Lafvahşi» ve saire gibi hakaret kelimelecıyan, Muzaifer Gürsel, Sabiha Bilgin, rine tesadüf edilir! Gaznevîlerin sarayınŞehab Karazincir, Aydın Cankardeş. da Türk ekmeğile beslenerek «ŞahnâFransızca imtihafcTii kazananl&r: Os • • me» sini yazan büyük (Firdevsi) bile man Bölükbaşı, Rauf Öğüd, Kâmili ÇeTürk ırkma şâirane küfürler savurarak lebiler, Muiz Eskinazi, Muhsin Eke, Sumılli gayzını teskin eder! Eski dünyayı ad Hiknel, Salâhaddin Güvendiren, İhkaplayan bu ezelî Türk düşmanhğırun san Yapaner, Nizameddin Bedertekin, bir tarihi yazılacak olsa, Arahlardan Meliha Erge, Perihan Barkınay, Kâmil (Câhız), (İbnülEsîr) ve (Mes'udî), Sidal, Selim İlkgelen, Şerif Kısakürek, Bizanshlardan (Kritovulos) ve HaçlılarMekki Zafir, Zekâti Boyer, Mecdi Serdan (Gesta) ismindeki tarihin anonhn dengeçti, Celâleddin Erkal, Şevki Kayamüelufi gibi Türklerin meziyetlerini han, Salâhaddin Üzel, Üveyda Boyate takdir eden pek nadir bir kaç dost ismipek. Asfan Tuğcu, Samih Ünüvar, Niya zi Özbeken, Safa Pekyeliban, tısan Kâmil Üner, Arif Akdoğan. ömer Rıza DOĞRUL I Kısa Haberler I I İC Ankara 24 (Telefonla) Polis mektebine stajyer olarak sevkolunan ların da tam nıaaş alabilmelerini teminen bir kanun projesi hazırlamaktadjr. İf Ankara 24 (Teîefonla) Maarit Vekaleti Kırıkkalede bir biçki ve dikiş kursu açmaya karar vermiştir. + Bize 21 (a.a.) Yardım sevenler cemiyetinirı Rize şubesi teşekkül eylemiş ve idare heyeti seçimini yap mıştır. Bir çocuk gibi ağladığım ve gözyaş. larımı ona gdsterdiğim için utandım. Adeta kendi kendime kızcbm. Gaza bastun. Otomobil hızlanarak ileriye difru atıldı. Teyzem: «İşte, şimdi de deliliği tutru. Inşallah başımıza bir kaza gelmez» diye, sovleniyor. Aldıran kim?. Biraz sonra teyzemi bırakıp dönerken gözyaşlarımı izah etmek mecburiyetindeymişim gibi mahcub mahcub gülümseyerek Yusufa dedim ki: Ser; benim ağlamarm filân kakma Yusuf. Dsha pek yeni de qlışarnadım Babamı fazla arayorum. Fakat s<nra alışınm. Benim ne kadar kuvvetli olduğumu hepiniz göreceksiniz. Sakın eğ!adığ:mı nineme söyleme; zaten üzgim. daha fena olur. Yusuf, gözleri ileriye müteveecih. hiç k;pırd<ıinadan: Söylemem. kürijk hanım. de*. peçer. ahşırsm, ben de biliyorum. Sende deder.in kanı var. Elbet cesur. dayanıkh olacaksm. Deden ne adaTidı. ne adfm! Otomcbilin sür'atinı kestim Simdiye kadar ne Yusufla, ne babasile konuşmava fırsat olmamıştı. Dediğim gibi, babam (»ö'ce gibi daima vammda bulanurdıı. Ve b?ba oğul bu iki adamsa onun yanında dudaklarını oynatmaya İtalyanca imtihanını kazananlar: İsmail Hakkı Balamir, Kemaleddin Akçakoca, Fazıl AsaJL, Necati İşçil, İbrahim Katib Yüceoluk, Asım Bağcı, Lutfi Göçer, Üvener Mayatepen. Alraanca imtihanını kazananlar: VeBorcları taksite bağhvan dad Erinç, Rauf Eken, Hayri Ilmen. Afif Vatikan 24 (a.a.) Papa bugünkü Erzen, Nureddin Çuhadar, Mecdud nutkunda yeniden kurulacak herhangi lâyiha bir nizama esas şart olarak şunları ileri Ankara 24 (Telefonla) Bedeli tak Mansuroğlu, Sürhan Civanşir, Selim sürmüştur: Boykır, Ziya Aral. sitle ödenmek üzere hazinece 25*3 '931 1 Şimdiki halde miDetleri birbhintarihine kadar satılan meskenler, ziralen ayırmakta olan kine karşı zafer, ate mahsus arazi, toprak mahsulerrni Karşahkh itimadsızlığa karşı zafer, hazırlavan ,imal ve tasfiye eden veya Bütün haklarm esastnın menfaate faaliyeti torjrak mahsulerile alâkalı buistinad ettiği prensipe karşı zafer, 4 lunan imalsthane. fabrika ve mümasfli gayrimenkullerin borçlan bakiyesi 1938 Bütün devletlere uygun bir yaşayış vaKahire 24 (a.a.) Akdenisdeki va sıtalan verebiknesi için dünya ekono ma!î yılından itibaren 1958 malî yılına kadar 3524 numarah kanun hükümleri zıvetin inkişaiı Suriyede pek yakmdan misinde mevcud çok şiddetli Lhtilâflara takib edilmektedir. İtalyan prestijinın dairesinde müsavi taksitlere taksim o kınlması, Surıye halkının Beyrutta bu karşı zafer, 5 Kardeşçe bir işbirliği lunacaktır. Bu borçlan daha 20 senelik lunan İtalyan komisyonuna kar§ı alsamimî tesanüde kalbedilebilmesi bir mühletle taksite bağlayan lâyiha bu mış oidu§u tavrin degisnıesinde gayri Lçin hodbinliğe karşı azfer. : pün Meclise verildL kabili içtinab bir surette müessir olRuzvelt'in mesajı Siyam Fransıa Hindiçinisi muştur. Vaşington 24 (a.a.) Ruiveit, Noel Bundan bir kaç gün evvel şehir dahududunda çarpışmalar hilinde bir otomobil gezintisi yapan İ lünasebeüie Amerikan halkına radyo Bangkok 24 (a.a.) Siyam. başku Ulyan konsolo&u Sbrana bir çok knn Je yaptığı bir hitabede demijtir ki: «İnsanlann ekserisi, fütuhat ve kıhcla mandanlığı aşağıdaki tebliği neşTetmiş senin kendisine gülerek ve kollannı uzatarak selâm verdigini görmüş ve bu mtcburen tahmil edümiş olarak değil, tir: teveccühün sebebini aniamak için o fakat kendi arzularile dünyayı iyileş Hududu çizen Mekong nehri boyunca tomobilden inmiştir. Konsolos. bu esürmek için kendilerine sulh içinde bir dün Siyam ve Fransız Hindiçinisi kıt'a nada otomobilinin arkasına büyük bir ians verilmesidni istiyor. lan arasmda beş saat süren bir çarpışma Yunan bayragı resmedilmiş oldugunu Daha iyi bir dünya elde etmek için chnuştur. Silâhlı bir Fransız ftraıisi, bir germüştür. çabşmakta devam etmeliyiz. Bozguncu motörbot ve asker taşryan iki vapur SiSuriyedeM Pransız idaresinde yapı zihniyeti taşımak, bir lekâ alâmeti delan değişiklik'.er arasmda Beyrut emyamlılar tarafmdan batırılmıştır. ğildir. Buhranlar birbirini takib edebiFransızlar bazı zayiata uğramışsa da niyet müdüni Colombani'nin Fransaya • Fakat bunlarm altında terakki tama. olması zikredilmektedir. Siyam kıt'alan hiç zayiat vermerniştir. men durmamakta ve filen ilerle"iekteFransız tebaası Siam'ı Japonya ile Siyam arasmda iir.» terkedemiyor Tokyo 24 (a.a.) Domei ajansma A'man başkumandanının mesajı Bangkok 24 (a.a.) Mahallî gazeB?ngkok'dan gelen haberlere nazaran teler Fransız tebaasmın Siyam'dan Berlin 24 (a.a.) D. N. B. büdiriyorî çıkmasına müsaade edilmiyeceğini yaz Japonya ile Siyam arasında 12 haziranAlman orduları Başkumandanı Maremaktadırlar. Bu tedbirin Bangkok'a da imzalanan dostluk muahedesinin ıl Von Brauchisch, noel bayramını dönmek istiyen Siyamua Saigon kon tasdiknameteri dün Bangogk'da te»ti easkerleri arasında geçirmiştir. sdosunun Hindiçiniden hareketine izin dihniştir. •WBilmemiş olması üzerine ittihaz oMareşal Von Brauchisch, Manş sa İsühbarat dairesi reisi. Siyamla Jalnnduğu söylenmektedlr. ponva arasmda akdedilen dostluk mu hilinde bir mahalden Alman askerlerme Şiyam hükumeü. FransB elçiligi He she<î«;i hakkmda bevanatta bultmarak bir hitabe irad etmiş ve radyo ile neşkonsoloshanesi memurlannın da Siya âkld taraflardan biri bir harbe girdi*! redilen bu hitabesinde demiştir ki: mı terketmeleriıü menetmiştir. takdirde d»er taraftn mütecavi» veya cGeçen sene noelini Maginot hattı ömütecavizlere bir vardımda bul\mmı nünde geçirmiştim, bu hat Fransızlan Kont Csaky iyileşiyor yaca&mı sövlemistir. himaye edecekti, fakat etmedi. Bu noBudapeşte 24 (a.a.) Doktorların raMuahede bes sene mücîtfptte akde^ilporlarma göre. Macar Harieive Nazırı mis olup Uri memleketi alâkadar ede" el bayramını, deniz seddi önünde geçiKont Csaky'nin sıhhî vaziy«ti iyileş iPtihbaratı. iki hükumetin birbirine bji riyorum. Bu sed de. Ingiltereyi, Almannıiştir. Fakat henüz ziyaretçi kabul ede dirmesini ve lüaumlu Misarelerde bu yanın müsaade edeceği dakikaya kadar tıimaye edecektir.» lunulmasım da derpîş etmektedir. cek halde değil dir. Noel mimasebetile Papa, Ruzvelt ve General Brauchisch birer mesaj neşrettiler Suriyedekı italyan konsulosunun otomobilire Yunan bayragı resmetmişler ziyarete gslen îrlanda mültecilerinir reisi (O'Brien) açıkça söy'.sırnş ingiltere aleybinde ne tesadui edilebilir. Eski zamanlarla l İrlandaya yardımı en kat'î ifadelerle Ortaçağlardan kalan bu ırkî ve dinî hu reddetmişti. sumet an'anesi zihnî bir miras olarak Zaten bütün milletleri ve netice iti Yenizamanlara kadar intikal etti: Türk barile bütün insanlığı seven romantik lenn lehindeki hakikatlerin bile aleyhi bir zihniyetten başka türlü bir siyaset ne istismar edilmesi işte bu zihniyetin çıkmasına imkân olamazdı. (Lamartine) pek tabiî bir netcesiydi. Siyaset adam Irlanaayı nekadar seviyorsa, İngılizi de lan Türk ırkının Avrupadan tardı lüzu o kadar seviyordu: İşte bu hisle haric muna aid bir nazariye uydurui'larken, siyasetinde «mütekabü masuniyet» prenihm adamlan da bu ırkın bütün kabili sıpini ilân etti. Bu siyaset yalnız Avruyetini askerliğe münhasır gösterecek paya değil, bütün dünyaya şamil olamecnunane üadeler kullanıyorlardı! Bu caktı. Tabiî (Lamartine) bu suretle ilmî ve siyasî propagandaya bir kaç kurtla koyunun müsavatını iiân etmiş, Fransızla bir iki İngilizden başka oluyordu. herkes kapılmış gibiydi! Ondokuzuncu Bununla beraber, kalbindeki insanhk asır, bize bu isüsnaî simalarm en büyük aşkını devlet siyaseti haline getiren bu lerinden birini verdi: Fransız şiir tari idealist diplomatm, müsavatını ilân ethinde cklâsik» devre nihayet verip tiği milletler arasmda birbirme tercih •Romantisme» i kuran (Lamartine) in ettikleri de vardı: Türkiye seyahatleri alevlı kalemi muhtelif eserlerinde Türk onun nazarmda Türk milletini bu rücleri müdafaa etti. han silsilesinin en başına Bu büyük Fransızın şiiri gibi fikri de 1790 da doğan (Lamartine) in yüz ellinci «lirik» ti; 1848 ihülâli onu Harıcıye Na yıldönümü münasebetile büyük dostum Dediğim gibi benim bu ara'Ia en çok zırhğına çıkardığı zaman, bu fikır lııız Reşit Saffet Atabinen'in Üniveısite Hu hoşuma giden eşref saattir. En çok simi devlet siyasetine bile esas oldu: kuk fakültesinde zarif fransızcasile ver nirlendiğim guguklu saat Gİdui^ıı gibi. 4 mart tarihli bir tamiminde (Lamar diği güzel konferansta o temız yürekli Lâkin bunlarm ikisi de enderdir. Bif tine) mazivım ve mustarıb milletler te Türk dostunun Türklük hakkındaki fi kere eşref saat ne cebe sığar, ne kola cavuze ugradikiarı takdirde, isıer Av kirleri muhtelif eserlerinden toplanmış takıhr! rupada, ister başka yerlerde milietlerin bir demet teşkil eder. (Lamartine) in Guguklu saatler ise artık antikad milliyetlerine hürmet edilmediği tak Türklüğe olan büyük hizmeti, ilmî kıy dükkânlarında tozlanmaktadırlar. dirde Fransa Cumhuriyetinin milliyet ni"tinden ziyade dostluğundaki samimiİstanbuhın kaç yerinde umumi saat prensipi namına silâha sanlmak mecbu yeun unutulmaz bir âbidesi olan Osriyeünde kalacağuu üân etti! Gene o manlı tarihini yazmıs olmasında değil, vardır. diye hiç düşündünüz mü? Adaayır> on dokuzunda Fransadaki Polonya muhtelif eserlerinde muhtelif vesileierle ma kolay gibi gelir ama bir kere denemiiltecdlerinin gonderdikleri muıahhas ifade ettiği işte bu temiz fikirleıindedir. vin de bakin! Bahçekapıdan Galataya kadar i,keleları kabul ettiği sırada: Avrupanın gafil diplomatlan Türklerin er de dahil olduğu halde ondan farla Biz Polonyayı da severiz, bütün A\Tupadan tardı teranesini terennüm ıt oltinğumı ve bnnlarm zama'i hakedip dururlarken (Lamartine): .Türkiye mazlum milletleri de severiz! kmda ekseriya hemfikir olmadiklarmı Demişti. Fakat (Lamartine) in kafa Avrupa hürriyetinin ileri karakoludur!. öylersem inanır mısmız? sından ziyade kalbinden doğan bu in diyr; haykınyor ve: «Türk düşmanlarının İstanbuiun eşref saati süphesiz yesi! sarıî siyaset, mahkum milletleri hâkim bâkimiyeri. sâlim bîr nizama karşı menlerinin aleyhine tahrik edecek bir politi fi bir mutavaat prensipmin galebesini mertner siitnna oturtulnraş olan Emininîi saati îdî. ka degildi: Fransanın bu romantik ve temin eder!» diyordu. lirik Hariciye Nazırı yalnız kuvvetli Lâkin, biçare bu seneld kış mevsîmiO zamanki Avrupada hakkın ve hakidevletlerin zayıf devletlere hücum et katın bu tektük sayhaları hadisatuı ce nrn çiddeti ve meyd'anda tramvay bekmek ihtimarme nihayet vermek istiyor reyanı üzerinde tabiî hiçbrr tesir bıraka erken muttasıl ona bakarak içini çeken du. Onun maksadı ötede beride ihtilâl mazdı ve bırakmadı: Yalnız Türk ırkının yolralarm iğbiran yinrnnden işlemez olyanglnları çıkarmak değildi: Bu fikrini ma'şerî hafızasında ebedî bir minnet in rnuş. Ne diy elim! Biz bile arasıra işlemez dt 3 nisan tarihi nde Pariste kendisini tıbaı bıraktı. olnyoruz. Yalnız bir nHnil» a4am biçarenin JTΫ üne bir beyaz kâğıd yapıştırmı». Meak edip sordum: Bu kâğıdı neden yapıştırmışlar acaba? Gdrenler doğrn samp aidanmasın iye! cevabını verdiler. Güzel çare! Lâkin doğrn samp aldanığımız yalnız Eminönündeki yeşil diekli saat mi? Eğer bu usulü tamim etsek ben de Londra 24 (a.a.) Harbiye Neza lahil olduğum halde bir ha>li çehreye retinden ayrılması münasebetile Eden, kâğıd yapıştırmak icab ederdi; görenler İmparatorluk kuvvetleri Genel Kur aldanmasın diye! may reisi General Dill'e gönderdiği meBen Eminönü saati ne yapılan bu istissajda. Hitlerle görülecefe niha! hesabda ordunun kat'î bir rol oynıyacağına naî muameleden şekvacıyını doğrusu; isaret etmiştir. Hem nedir bu kâğiddan çektiğimiz caEden. Harbiye Nezaretinden aynl nım! makla duyduğu teessürü izhar ettikten Namık Kemal Bey merhumun vaktive hazirandanberi ordunun yeniden le: teçhizi için sarfedilen çetin gayretleri hatırlattıktan sonra diyor ki: *Ne efsunkâr tmifsin âh ey dtdân « Nil ordusunun batı çölündeki hürriyet* parlak zaferi. çok sabırlı gayretlerin ve tEsiri aşkın oHu!c gerçi kurtulduk keza hamle ve cür'etin ilk mükâfatıdır. esârefteîi» Mısırdan dönüşümde. ^'.aşark orduDediği gibi biz de herşeyden kurtulduk sunun muvaffak olmas; için icab eden bütün vasıflara malik oldugunu ^îzç da geldik kâğıdın esiri olduk. söylem'ştim. Bu vasıf Afrikada ken • Bank kaimesinden tutun da hardal dini göstermtştir. Bir gün gelecek kenTnrhan Tan merhum yakısına, kese kâğıdından nüfus kâğıdma dini Avrupada da gösterecektir.» kadar bütün işimiı gücümüz sıhhat ve Hayaünın en olgun verimlerile karçılaşmak üzere olduğumuz bir sırada tarihî roman yazmaktaki hüneri. eşsiz reukadderatımız kâğıda bağh. Kâğıda karşı bu meclubiyetin hele gazeteciler ebediyyen kaybetmek felâke;ile karşıdi ve bu yüzden bıraktığı yer boş kaliçin ne kadar derin olduğıınu sormaym! laştığunız M. Turhan Tanın ölümdnden bugün tam bir sene geçiyor ve mıştır. B. FELEK Turhan Tan hakikaten sevimli ve seTürk karii, tam bir senedir, onun yazılarmdan mahrumdur. Ölümü. tam ol vâlmeğe değer bir şahsivetti. Sohbet' gun genclik devrine rastgeldiğı için. çok tetlıydı. En zarif nüktelerîe sii^leMecliste bu gün görüşülecek Türk karii, birçok eserler yqzmış ve diği konusma'.an, haz ve neş'e verirJi. kanunlar kendini sevdirmiş, geniş bilgi'i ve hünerli bir muharriri kaybetmekle kal ArkEdaşîıgı, çok samimî idi ve arkaAnkara 24 (Telefonla) Meclis yamamış, daha birçok kıymetli eserler daslarma karşı son derece vefakârdı. nn saat 15 te toplanacaktır. Bazı kayazacsk ve bilhassa bu eserlerile milli Onun ailesine ve çocuçuna karşı mu nun ISyihalarının ikinci müzakeresi yakütübhanemizde kendine bir ebedî ihKorunma Kanununu habbeti. hayatınm bütün muhassalası pılacaktır. Millî tiram kösesi ayıracak bir muharriri de tâdil eden lâyihanın müzakeresi de kaybetnüştir. Bu yüzden M. Turhap olan şöhretini, oğluna devretmesinden yarmki ruznamede müstaceliyetîe görübellidir. Çünkü Turhan Tan oğlunun siilecektir. Tanıa ölümü, iki kat acıdır. adıdır ve merhum Samih Fethi oğluM. Turhan Tanın en büyük emeli. bir Diyanet İsleri müşavere Osmanlı tarihi yazmak, ve hayatının nun admı kullanmakla ve ona getıiş en olgun devrini bu büyük ?sere has bir şöhret ve muhabbet terr.in etmekle heyeti retmekti. Mukadderat ona vâr olmadı onu vaJıuz neslinin teselsül vasıtası deAnkara 24 (Telefonla) Diyanet İsîeve bu yözden bu eserden mahrum kal ğil, bütün maddi ve manevî varhğınm ri reisliği teşkilât ve vazifeleri hakkmdık. daki kanunda bir değişiklik yapan lâtemadisi saydığını göstermiştir. Turhan Tan hakikaten Vuvvetli bir yiha bütçe encümeninden çıktı. Bu lâyiBizira tesellimiz de budur. Cünkü muhaırirdL Bilgisi çok genişti. Muh^vha ile Diyanet Işlerinin müşavere he yilpsi engindi ve kalemi kıvrak ve iş gene Turhan Tan yaşıyor ve babasmı yeti azalıkları ihtısas mevkiîeri olarak lekti. Tarihî hkra, tarihî rau^ahsbe ve da yaşatıyor. pö?terilmektedir. Yazan: ıflî Hasan Efendiyi Enderondan çıkarıp asker ocağına verecekleri zaman: Hangi alayı istersin? diye sormuşlar. Sürre alayını isterim! demiş. Canım ne münasebet? dedıkleri zaman da: Efendim! Ben hayatımda mevlud alayile sürre alayından başka alay görmedün. Sürre alayında develer falan vardır. Ötedenberi hoşuma gider. Onun için sürre aLajını isterim, cevabuu vermiş. Cana. da: Saatlerden hangisini seversin? diye sorsalar: Eşref saati severim! cevabuu ve» ririm. Saat diyip geçmiyelim. Frenklerin Chercher midi â quatorze heures dedik» leri tarzda vakitsiz ve münasebetsiz ha« rekette bulunanlann en hüsnuniyet sahibi, en sabırlı müsaviri saattir. Saat var, saat var! En eskisi Piryol saattir. Dedelerimiz kullanırlardı. Kubbeli bir camı, fincan gibi çukur kapağı vardı. Ceb saati, kol saati, duvar saati, çalar saat, guguklu saat, hamam saati, güneş saati ve elektrik saati, su saati, gaz saati, taksi saati ilâhare... Hatırınızda olsun, saat çoğalmakla zaman nzamaz. Büyümekle dakikalar artmadığı gibi. ÖLÜMÜNÜN İLK YILDÖNÜMÜNDE: Eden'in raesajı «Ordumuz kendini Avrupada da gösterecektir» M. Turhaıt Tan cesaret edemezler, konuşsalar bîle doğrudan doğruya yüzüne bakamazlardı. Efendilerine öyle bir saygılan vardı. Yusufla böyle yalnız ilk defa konuşuyoruz gibi bir şey... Sen dedemi nasıl biliyorsun Yus u f dedim. o zaman daha doğmamıştın bile belki. Yusuf hep övle kıpırdamadan ve vüzünıe bakmadan: Ofta sönmez oğullannı tanımıyan var mı? dedi, orada Sönmez oğuliprını çocuğa sorsan biür. Ya ağasından duymustur. ya mas?l gibi destanlarını 6inlemiştir. kücük hanun. Gpvriibtiyari hevecanlandım. Yusufu ürkiitmeden, şüoh^^en^irmeden konustıırmak istevorum. Belki ondan bir şeyler öürepebilirim. Benlm orada akrabalanro var mıdır r.caba? dedim. Gsrib bir giii">"iseyişle: Do'udur. dedi Ac*ba arar"^ sırada buraya gelmp^ler mi Yusııf? Yusuf arük konuşmak istemiyonnuş gibi sıkmtılı: Geürler zâhir, dedi. Peki. bizi niçin aramazlar? İzirizi kavbetmiş. olacaklardır da ondan. Rphmetli ağsmız babarna ağa diyordu onlardan hoslanmazdı sanı CUMHURİYET » İN EDEBÎ R0MAN1: 11 chfı zaman onu görenler yolundan kaçarlarmış, öyle mi Yusuf? Yusuf, hem konuşmak, hem de konuşmamak isteyen adamın tereddüdile dudaklarını oynatarak, ellerini sıkarak, bir an cevab vermedi. Sonra yavaşca: Dedeni Ofta tanımıyan yoktur, dedi, merddi, cesurdu. Üzerine, silâh kulSapsarı oldum. Babam bana, dedemin lanan, ata binen yoktu. Babam söyler; Başını çevirdi. Gözlerini hayretle kırihtiyarlığmda bile değme gencler onun öldürüldüğünü hiç söylememi#ü. Ninem pıştiKiak yüzüme baktı. Hiç aldırmıla boy öleüşemezlermiş. Sertmiş ama de bundan bahsetmemiştl. Demek sakyarak devam ettim: zalim değilmiş... Öyle de güzebniş ki lamışlardı. Demek benden daha çok Dedem nasıl adammıs Yusuf? Cok şeyler saklamıslardı. Allahım, neydi bu Yarı şaka: iriyarıymıs. Şehirden uzakta büyük bir Desene bana benzeyormuş! dedim. sırlar'î çiftliği, sürü ile mandaları, inekleri, koyunları varmıs. Cok iviymiş ama, kızYusuf ciddiyetle: rım. Oftan kimseyi görmek istemezdi. Yusuf sustu. Fazla konuşmak istemediği belli. Ben de bir miiddet sesimi çıkfrmadım. Yusuf: Avukata dörtte söz vermissiniz, dedi. saat üç buçuğa geliyor. Acele etmemi ima etmek isteyor. İşitmemiş gibi sordum: Yusuf, bana Sönmez oğuUanndan biıaz bahsetsene! Ben de onların destanlannı dinlemek Uterim. Yazan: Peride Celâl Babam da öyle söyler ,dedi, sana benzfrmiş. Gene gene ölmüş sayılır. O kadar kuv^etli, dağ gibi bir adam içüa elli sene yaşamak pek az doğrusu... Bile bile ölüme gitti, küçük hanım... O kadar pervasızdı ki vurulduğu zaman sğzından gık çıkmamıs. Zaten yanındakiler bir şeyler anlamamışlor. Çiftliğe dönüşte evin kapısmm önünde attan yıkılmca iş anlaşılmış. Babamı öldürenler, dedemi vııranlar mı acaba? Bu cinayetler ayr.ı eller ta ' rafmdan mı hazırlanıyor? Babarnm ölürken, kendimi korumamı sövlediği insanîar da avnı kimseler mi? Yusufa hiç hir şey belli atmeraek lâzım Bütün soğukkanlıhğımı toplayarak gayet tsbiî, her şeyi bildiğimi zannettiren bir sesîe: Zcivalb. dedeciğim! dedim. Yuîuf: Suç, Sönmez oğlundaydı. dedi. O ^ün ava çıkacakmış... Tanıdıkları çıkraamasııu, düşmanlarının rıusuda olduklarını söylemişler. Dinlemenıiş, vanına adEmlarını alarak eıkmış... Kepdi nerva.iziığına kurban gitti. Ama o eün değil de varın olscaktı: o da başka. Eunu bildi de çıktı. sanınm. Dprrek muhakkak bir gün öldürecek'erdi? Ama niçin, bir fenahk mı yapmıştı? Yusufun kaşlan çatıldı. Gene yüzü sıkmhlı hatta öfkeli bir mana aldı, dudağmı bükerek: Fenahk filân değil. dedi. Oîta büyük eşraParm düşmanı çoktur. Z=îten orads erkekler hastalıktan ölmez'er ki... Havretten ağzım bir karış açık: Hep birbirini mi öldürürler? dedim. Tuhaf tuhaf gülümsedi: Merdce ölürler ama, dedi. Yüzümü buruşturdum. Onun bunu mağrur bir tavırla söylemesi sinirime dokunmuştu. Her halde bu. dedemin zamanmda olan şevlerdi. Şimdi uslanıp akıllanmışlardır. Aman Allahım, ne vahşilik!.. Şimdî uslanıp akıllandılar ama. gene arada sırada vukuat olmaz değil... Akıllarını başlarma toplavıp da bu kötü sdetienni, huylarını bürbütün unutsalar daha iyi değil mi? dedim. Yusuf cevab vermedi. Bsn de artık fazla bir şey sormadım. Yusuf ne de olsa orada büyümüş, o zihnivoti almış. Birbirini vurmavı. öldürmevi kahramanlık te'â^k'" edivor. Bu telkin altmda vetişmiş. nihavet cahil bir insan. Onu mazıır görmek lâzım. Bu mevru üzerinde braz daha konuşursak belki aksi bir şey'ıer söyler, beni kızdırabüirdi; ona hiddetle fena bir mukabelede bulunacağım muhokkaktı. Yusufun. dedemin ölümü h=kkmda tafsilât vermekten kacınorak, düşmanlan çok*u dive sözünü kı;a kesmesine bakıhrsa. onun da bu mevzııda fazla sövleyecek bir şeyi yoktu. Ol=a bile. söylememiye kar^.r vefmiş cörünüvordu. Avukat Azmi Beyin vazıhanesi Karıküydeydi. Oraya kadar hiç konuşma dık. (Devam edecek)

Bu sayıdan diğer sayfalar: