28 Ocak 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Ocak 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Ikincikânun 1941 Yazan: W. ChurchİU * caktı. Loid Corc, Bizce hakikat 9 bu zavallı lanije şuaur: Dünyada . fevkalbeşer mesfaiçbir insan, hiç' uliyetler ve tabiî bir zamau kendu^f oliımle ödenmez böyle bir vaziyete, acılar atfederek yani bütün bir ciona simsiyah mafaanı kendine düş tem elbiseleri giy rnan etmek vazidirerek şüphesiz jetine düşürme ki bu şekilde ve melidir. Bundan bu ithamlarla dabaska Alman milrağacına yollayaletinin otokrasi cakü. Ve böylece denilen tatsız nes başuıdan imparaneje, sorgusuz torluk miğferini mutavaat goster çıkararak onun ye mesi ve boyun rine ve tam alnıeğmesi de gene nm orta yerine büyiik bir olgunbir fedailik damluk noksanına degası yapıştırmış Uldir. Ve Alman olaraktı. Ve ga milletine karşı yet tabiî olarak soylenecek yegâbu ölüm her kune söz, zekâ, çasuru unutturan elışkanlık, ve cesalile; bir fedainin retine mukabil mezanndan Ho bütün tarih bohenzollern ailesi junca yalnız ve yalmz barbar kuvvete sadece hayran nin tekrar ihyasına sebeb olmuş olacakolmak değil, ona taabbüd edercesine tı. saplanmış ve bu yüzden bir çok kaybet Böyle bir rasimcnin tatbikından vazgemiş ve kaybetmekte bulunmuş olmasın çilmekle sakıt İmparator, rahat, heyedan ibarettir. cansız ve emniyet altında bir ömür sür |Doğrp değil Dava eşyaya fiat koymaktan ibaret değildir ! Iktısadî ve malî haberler muharriri arkadaşımız, dün de bize şu haberi getirdi: «Beiediyenin beyaz peynir hakkmdaki raporu dün Fiat Murakabe Kovıisyonuna verilmiştir. Diğer taraftan Ticaret Borsası da komisyona bir rapor vermistir. Her iki raporda da beyaz peynir jiatlanna zam yapılması münasib görülmemiştir. Komisyon, bu hususta büârahe karar verecektir.* Beyaz peynir meselesi, haftalardanberi gazete sütunlarını işgal eden bir hâdise halini almıştır. Beyaz peynire, perakende satış fiatı olarak 50 kuruş nark konmuştu. Bu nark üzerine piyasada ve şehrin her tarafmdaki bakkallarda bir peynir buhranı başladı. Vaziyet bu şekli alınca; şehrimizdeki buzhanelerde binlerce teneke beyaz peynir olduğu, sahibleri tarafından piyasaya çıkarılmak istenmiyen bu malların komisyon marifetile satışa arzedileceği haberi yayıldı. Bellibaşlı gıda maddelerinden biri olan peynirin, varlık içinde yokluğu çekillrken, bu haber halkı memnun etti. Günlerdenberi İstanbul halkı, buzhanedekl on binlerce teneke peynirin bakkallara tevzi edilmesini sabırsızlıkla bekliyor. Fakat bugün İstanbul bakkallarında 10 gram beyaz peynir buhnağa imkân yoktur. Bakkalların ifadesi şudur: «Peynire 50 kuruş n a r t konuldu, halbuki tüccar bize teneke ile peyniri 50 kuruştan satmak istiyor, 50 kuruşa alınan bir malı 50 kuruşa satamıyacağımıza ve fazla fiatla satmak da kabil olmadığma göre beyaz peynir satmamağa karar verdik.> Bir eşyaya nark koymak kolaydır, fakat bu kararı tatbik etmek lâz^mdır. Aksl takdirde şehirde altı aylık ihtiyaca kâfi peynir buzhanelerde beklerken vatandaşlar bir dirhem peynir bulamamak aczi içinde kıvranırlar. Binaenalehy dava, eşyaya fiat koymaktan ibaret değildir. Halka o eşyayı daima ve makul fiatla bulmak imkânını etmln etmektir, Ç Şehir ve Memleket Haberleri ) Nafıa Vekilinin yaptığı tetkikler İhtikâr vakaları Hava Kurumuntfa çencük teşkilâtı Komisyon; iki hâdise Fuad Cebesoy; dün hakkmda bir türlü Mekteblerde teşkil Mühendis me'ıtsbini karar veremiyor edi'en derneklere Fiat Murakabe KomLsyonu dün öğ 41960 taîebe yazıldı ziyaret etti leden sonra Mıntaka Ticaret müdürŞehrimize geldiğini yazdığımız Nafıa Vekili General Ali Fuad Cebesoy dün nafıa müdüriüğünde Nafıa Müdürü Bedri Üner ile birlikte Vilâyet nafıa işlerini tetkik ettikten sonra Belediyeye giderek Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdarı ziyaret etmiştir. General Ali Fuad Cebesoy dün bu ziyaretten sonra kendisile görüşen bir muharririmize şunları söylemiştir: iüğünde vali muavini Ahmed KınıGencliği havalarımıza hakim bir ğm riyaseti altmda toplanmış ve bir nesil haline getirmek gayesile Türk çok ihtikâr hâdLselerinl tetkik et Hava Kurumu tarafından sarfedilen miştir. Tetkik olunan ihtikâr hâdi faallyet, beklenen neticelerini ver selerinin başında Beyoğlundaki lüks meğe bışlamıştır. Üniversite ile birmağazalardan taksit!e muamele ya likte bütün yüksek mekteblerde, lise pan bir ticarethanenin yaptığı ih ve san'at okullarında, orta ve ilk otikâr gelmekte idi. Bu hususta mü kullarda birer talebe derneği teşkil e.ssese müdürlerinden izahat alın edilmiştir. mıs. fakat gene bir karar verilemeİstanbul Türk Hava Kurumu reisi miştir. Bundan sonra 100 bin liralık bir manifatura alım satımında Rıza Oranın, teşebbüsü ile son fiç meşru kârından başka aynca 50,000 ay zarfında, 173 mektebde havacılık liralık kâr alan müessesenin sahibi derneği kurularak hepsl de faaliyete komisyonda dinlenmiştir, Komisyon geçmiş bulunmaktadır Bu güne kabu büyük ihtikâr hakkında da Ifarar dar, muhtelif mektebler talebesinverememiş, karar ge!ecek ceLseye den 41960 kişi Hava Kurumuna yazıknışlardır. Talebe arasında, Kurukalmıştır. ma taahhüd edilen teberru mlktarı Kasablann kontrolu 1 Belediye murakıbları dün Beyoğlu dört bin lirayı mütecavizdir. Türk tarafındaki kasabları tarama şek Hava Kurumu Türk havacılığınm na linde kontrol etmişlerdir. Bu kontrol sıl çahştığmı gösteren filimler haneticesinde bir çok kasaba yüksek zırlamaktadır. Bu filimler, yakında fiatla et satarken cürmü meşhud şehrimize de getirilerek muhtelif halkevlerinde ve mekteblerde gösteyap'lmıstır rilecektir. Hava Kurumuna teberAyakkabı fiatlan alabildiğine ruda bulunan talebe için Hava Kuyükseliyor Ayakkabı fiatlarının başıboş yük rumu hususi rozetler hazırlamaktaselerek fahiş bir şekil alması dola dır. Kurumun kültür teşkilâtına dayısile bunu önlemek için yapılan hil pencler, bu rozetleri taşıyacak lardır. tetkikler bir hayli ilerlemiştir. Ayakkabıcılar cemiyeti reisi is Mekteblerde her ayın ilk pazarını tanbulda, altı kauçuklu (ayakkabıla takib eden gün, havacılık günü oların azami fiatının 15 ve altı kauçuk. rak kabul edilmiştir. suz en fevkalâde ayakkabıların ise O gün, teşkılât yapan bütün mek12 llradan fazla satılmaması ve bun. teblerde öğretmenler tarafından dan pahalı ayakkabı olamıyacağını Türk havacüığı hakkında tenvir ve ileri sürmtiştür. Halbuki 35 liraya teşvik edici konferanslar verilmesl kadar satılan iskarpinler vardır. karar altına alınmıştır. İlk konferans, 29 ikincfkânun çarşamba günü MÜTEFERRtK Emir>önü Halkevi salonunda verilecektir. H E M MIHINAI Görenler, Allah için, söylesin! aponların büyük ekseriyeti, küçük vücudlü ve kısa boUıulur; fakat Japon milletinin siyasî ihtirasları büyük ve emelleri uzundur. 1853 te Amerikan Amiralı Perry, toplarının ateşile Japon adalarınm büum dünyaya kapalı olan kapılarını zona açtırmışlı. 1941de ise, Japonya, Amerikayı tehdid etmektedir. Aradan, bir asır bile geçmemiştir. AmİTal Perry, bizim Zaro Ağa kadar yaşayabilseydi, Yedo limanına ^avurduğu güllelerin doğurduğu bu aksülâmel karsısında, hiç şuphesiz, yaptığma pişnıan olurdu. 6 büyük ve 4000 kadar küçük adaya serpilmiş olan Japon milleti, 88 sene evvel 25 milyon nüfuslu küçük ve geri bir devletti; bugün, ayni adalann nüfusu 72 milyonu bulmakta; resmen Japon idaresindeki diğer yerlerle beraber, bu nüfus 100 milyonu geçmektedir. Fakat, «Uzaksarkın İngilteresi» denilen bu millet, İngiliz İmparatorluğunun bir eşini vücude gelirmek azmindedir, 88 sene evvel, cengâverlerinin boyu kadar uzun, ustura gibi keskin Samuray kılıcmdan başka silâh olduğunu bile bibniyen bu millet, şimdi, dünyanın en modern harb vasıtalarını yapmakta ve kullanmaktadır. Nüfusunun artması, silâhlanmn mükemmeliyeti, Japonyayı, bir cihangir devlet olmağa sevketmiştir. Japonya da Almanya gibi, benzetmeğe dilim varmıyoı amma, İtalya fribi dünyaya hâkim olmak ihtirasını beslcyor. Japonyanın Çinde gözü vardır; Siberyada gözü vardır; Filipin adalann da gözü vardır; Hindiçinide gözti vardır; Siamda gözü vardır; Felemenk Hindistanında gözü vardır; Avustralya ve Ycni Zelandada gözü vardır, Hindistanda gözü vardır. En az 70 inci tııl dairesinin şarkında kalan bütün dünya parçasına hakim olmak istemektedir. O kü<;iik boylu, nahif zayıf insanlarm bu sömürücü iştahına, hayret etmemek mümkün değildir. İngilterenin, bilmem kaç yüz senede, yaptığını, Japonya bir tek asra sığdırmak istemektedir; fakat, bu •celesi, kendisini nihayet bir roide fesadma uğratacak gibi görünüynr. Nîtekim, birkaç gün evvel, Harbiye Nazın, 262 tümen seferber etmiş olan Çini yutmanın imkânsızhk derecesine varan güçiiığünden bahsediyordu. Buna rağmen, Hariciye Nazın, Amerikayı tehdid etmektedir. Matsuoka'nm son boyaantında en hosuma giden şu sözler oldu: ve mügetirmek NALINA Ingiltere Başvekili Kayzer Vilhelm Onun hayatı tezadlarla doludur Menfasında o kadar uzun yaşadı ki bu gün galibler onun saltanat icra etmesini cana minnet bi lecek haldedirler! « Bu sabah Yüksek Mühendis Mektebini ve Nafıa Teknik Okulunu ziyaret ettim. Her iki mektebi de mütekâmil ve iyi buldum. Tedrisat iyi bir şekilde devam etmektedir. Bu mektebler, alınan bazı tedbirlerle geçen seneye nazaran çok ilerlemiştir. Yarın (bugün) Silivriye giderek oradaki inşaatı tetkik edeceğim. Trakyada yapılmakta olan bazı yolları da teft'şten sonra İstanbul yolu ile Ankaraya döneceğim.> Ali Fuad Cebesoy, sık sık vukun gelen seylâb felâketini ö"lemek için alınmakta olan tedbirler hakkında da şunları söylemiştir: < Hükumetin belli başlı bir su siyaseti vardır. Felâketin vukuunu bekIeyerek geçici tedbirler almakla kalmıyoruz. Su işine, ne kadar para ve enerji ayırmak mümkünse ayrılmıştır. Programımızm bir kısmı başarılmış bulunuyor. Memleketimizin sulan kırk senelik' alçalma ve yükselme devirlori takib eder. Şimdi yükselme devrini idrak etmekteyiz. Sular idaresi, sulann hareketini fennî usullerle tespit etmektedir. Elektrik etüd idaresi de, eîektrik istihsali bakımından sular etrafında bir hayli malumat toplamıştır. Fakat başanlması lâzımgelen bütün işleri bir hamlede tamamlamağa imkân yoktur. Programın henüz tatbik edüemedıği yerlerde icab eden yardım tedbirlerini alıyoruz. Edirnenin Bosna köyünde kurduğumuz sedlerin son seylâbda büyük faydalan görülmüş, nüfus ve hayvan zayiatının bu sayede önüne geçilmiştir. Edirnenin su vaziyetini esaslı eurette ele alacağız. Memleketimizin elektritleştirilıresi faaliyeti devam ediyor. Etüdler, kısmen bitmistir. Programımızm tahakkuku ile birlikte memleket elektrik istihsalâtı, büyük ölçüde artacak, sanayi ve ziraat mekanizmalarımızın ucuz ve bol elektrikten istifadeleri mümkün olacaktır. Kömür havzasındaki cüruftan istifade edilerek kurulacak olan elektrik santralma aid etüdler, İktısad Vekâ'.etine verilmiştir. Kütahyada kurulacak santral İstanbul' ve garbî Anadolunun ihtiyacmı karşılayacaktır. Gedizde kurulacak büyük barajla Ege mıntakasının elektriği temin olunacaktır. Yeni yollarda tuttuğumuz esas, kaiiteden şaşmamaktır. Yaptığımız yoîları, maddî imkân müsaade edince asfalt yola kalbederek tamamlamak imkânlannı gözönünde tutuyoruz. Normal vaziyete avdet edince her vasıtadan istifade ederek, memleketin muhtac bulunduğu yol şebekesini meydana getireceğiz.» Meselenin garibi de şudur ki bu saplanış ve tapınış onu, daima burnundan tutup istenilen yere çektirecek kadar kuvvetli olmuştur. İnkılâb fırtınalan içinde diktatörlükle faüküm sürenlere de şurada bir söz var: Onlar, daha ziyade hadisatın zorlayıcı Vak'alan içinde ve bu vakayiin hızı ve kuvveüle mütenasib surette kalkar, otıırurlar. Bir diktatör belki de anî ve şedid bir ihtiyacın doğurduğu ejder gibi bir çocuktur. Bu itibarla milyonlarca Ensanı ve hatta tarihin seyrini büe değiştirdikleri görülmüstür. Fakat bunlar buhran zail olduktan sonra iiful ederler. Çiinkü onlann vazifesi bitmlş ve kendi lerinin çekilmeleri bir zaruret halini al. mısdr. Çeldlmedikleri zaman ya diktatörlükten vazgeçmeleri lâzım olduğu. yahud da memleketi bir harabiye siirükledikleri muhakkaktır. Kayser İkinci VVilhelm modern diktatörîerin evsahnı değil, olsa olsa etvarını haizdi. Cihan sahncsinin ortasına getirilmiş öyle bir şahsiyet ki kendisine tevdi olunan rolii değil o; bir çok kiraseler dahi hakkile ojnayamazlardı. Ayni zamanda Kayser; tarihte nadir olmakla beraber, yiiksek kudret ve irade sahibi oiarak doğmıış hanedan evlâdından bir prens de değildi. Onun inkân kabil olmıyan akıllıhğı ve bir çok şeyleri birden bilmesi ve yapabilmesi, belld de hal ve etvannın hoşluğu, mizacımn canlıhği Kajser'i herşeyden fazla tehlikeye koynıuştu. Çiinkü böyle biiyiik bir işi başaracak kabiliyette olmadığım bu vasıflarile örtebiliyordu. Kayser jestleri tatbik edebilen, kelimeleri tekrarlayabilen ve imparator slilini çok iyi taklid edebilen, zamanında somurtan ve gene zamanında mütebessim ve beşuş bir çehre ile etrafındakiler iızerinde tesir icra edebilen öyle bir şahsiyetti ki onun pozlan arkasındaki hakikî benlik alelâde ve boş fakat kimseye fenalık etmek istemiyen bön şahsiyetle büyük Fredrik'in rolünü ojnamaya kalkısmıştı. Kayser'in mayasında geniş bir ihata, büyük bir ruh ve zekâ hiç bir zaman bahis mevzuu olamaz. Onda ne geniş bir siyaset ve kiyaset, ne hadisatı iyi bir şekilde tahlil kudreri olmadığı gibi uzağı görebilmek kudteü yoktu. m e ğ 4 0> men edildi. Seneler geçtikçe m a hkum fa S mda vakur bir şahsiyete sahib . .. bir telâkki ile mütalea olundu faziletlerini burada belli etti. Galiblerin evvelâ çok ateşli kin ve nefretlerinin, sonralan bu görmekliğe ve nilâkaydî şeklinde tecelli eden bir şekle inkılâb ettiğine sahld olarak müsterih olacak kadar uzun yaşadı. Bundan başka büyük bir milletin mağlubiyet karsısında çektiği acılan, katlandığı büyük ıstırabı da müşahede etmek gene ona müyesser oldu. Gene bu millet. vazifesini yapmamıs olmak töhmetinden kurtulmak için milyonlarca para vererek onu refah içinde yaşattı. Maamafih Kayser her zamanki gibi sıhhatli ve zinde. hatta neşeli ve gene her zaman olduğu gibi mazbut bir hayat sürerkcn, onun Almanyay» yadigâr bırakabileceği yegâne kuvvet, yani Alman donanması İskoç limanlarının birinin dibinde pas tutmakta ve çüriimekte idi. Ordusu da bütün ihtişam ve kudretine rağmen dağıtılmıştı. Sadık bendegân vc tevabiden ortada eser kalmamıştı, Zabitan, ihtiyar gene hepsi de fakir düşmüşlerdi. Talihin çok acı bir cilvesi! Lâkin Kayser'in talihi çok garib tezadlarla dolu addedilse yeridir. Menfasında o kadar uzun yaşadı ki, galibler bugün onun iş başında gene saltanat icra etmesini cana minnet bilecek bir haldedirler. Avrupanın büj ük bir kısmı, hele Kayser'in kendine en büyük düşman saydığı Büyük Britanya ve Fransanın o zamanlar itibar ve hayslyetinin iade olunmasını büjük bir nefretle karşılayacaklan Hohenzollern hanedanınm tekrar iş başına gelmesini, büyük Umidler doğuracak ve tehlikenin zail olduğunu haber verecek mahiyette bir falihayir telâkki edeceklerinde asla şüphe yoktur. Bu hanedanın nufuz ve salâhiyeti bazı hududlar dahilinde takyid edildiği takdirde tekrar idareyi ele alması; bütün dünyada sulh ve sükunun takarrür edeceğine ve memleket dahilinde ise, Alman ruhunun binnisbe hoş görürlük nedir yavaş yavaş öğreneceğine bir delil addolunsa hiç de bir mubalâğa sayılamaz. Buna sebeb Kayser'in şahsî yıldızının daha parlak yahud idaresinin daha teminatlı olacağına dair beslenen kanaat değil, etraftaki zulmetin günden güne çoğalraasıdır. Galib demokrasiler irsî hükümdarlık usultinü sadece ilga etmekle, terakki yoluna sapmış olduklan zehabına kapılmışlardı. Halbuki bugün daha ileri giderek, daha kötü akıbetlere düçar olduklannın da farkındadırlar. Bir bakıma garb cephesinde Alman ordulan çözüldu ü zaman f. > Kayser'e en cesur zabitlerinin kumandasında son bir mukavemet ve mukabil taarruz tavsiye edenlerin dualannın kabul edilmemesi, Kayser için; boşuna insan kanı dökmemek hususundaki fazilete isarettir. Öyle zannediliyor ld, Kayser n inci Wilhelm'in akıbetini soğukkanlılıkla ve daiyesine Afganistan, bizden muallim istiyor Tayyare şehidleri ihtifali Doğro değil mi ? Ekmek fiatı Nark komisyonu bu gün toplanarak yeni fiatı tespit edecek Değirmenciler dün Belediyede iktısad ır.üdürlüğüne muracaatle ekmeğe zam yapılması hususundaki taleblerini tekrarlamışlardır. Ekmek nark komisyonu bugün toplantıya cağırılmıştır. Bu sabah Belediye İktısad Müdüriüğünde değirmenci ve fırıncıların verdiğl hesablar tetkik olunacaktır. Değirmenciler Toprak Mahsullerl Ofisinin dokuz kuruş on para ve dokuz kuruş otuz para arasında oynadığını ve analiz neticelerinin mütemadiyen değişmesi yüzünden fiatların sabit kalmadığmı fakat syni zamanda yükseldiğini öne sürmüşlerdir. Bu suretle ekmeğe yirmi para zam yapılması istenmektedir. Diğer taraftan Toprak Mahsulleri Ofisi de son fiat vaziyetlerini bildirmiştir. Bugün bu hususta tetkikler yapılacak ve zam yapılıp yapılmıyacağı tayin olunacaktır. Ekmeğe zam yapılması takarrür ederse evvelâ un fiatlarının değiştirilmesi için Fiat Murakabe Komisyonunda kadar verilecektir. Afganistan hükumetl, yüksek tahsil müesseselerine olduğu gibi, askeri liselerinde çahşmak üzere memle . ketimizedn ehliyetll muallimler lstemiştir. Maarif Vekâleti, teşkilâ tma bir tamlm göndererek tarih, coğrafya, metamatik, fizik ve tabiiye muallimlerinden arzu edenlerln müracaatlerini istemiştlr.. Afganistanda vazife kabul edenlerin askerliklerini yapmış olmalan l&zımdır. Afgan hükumetl muallimlerle dört senelik bir mukavele yapacak, kendilerine buradaki maaşlarmın iki misli ücretten başka yol paralarını verecek, aynca oturacaklan evl de temin edecektir. Muallimlerin Afganistanda bulundukları müddet zarfında, buradaki kıdemleri ve terfi haklan mahfuz tutulacaktır. Dün sabah gazetelerinden biri tavyare şehidleri ihtifallnln her seneki glbl, 27 birincikânunda Fatih Tayyare parkı önünde yapüacağını haber vermekte idi. Ancak, bu lhtlfalin verilen blr karar üzerine, 27 birincikânunda değil, 10 mayısta yapılması mukarrer bulunmaktadır. İhtifal, gene o tarihte yapılaeaktır. Japonyanın sulhçu $EHIR tŞLERI reffeh bir şarkigpyesi, vücude Asya Yeniden kasab dükkânı açılmıyacak Et işinin tanzimi için Beledlyenln kasab dükkânlarını tahdid edeceği hakkındaki haberler doğru değildir. Yalnız mevcud 620 dükkân ihtiyaca kâfi görülmekte ve fazlası için kontrol müskül bulunmakta oîdugundan yeniden dükkân açmak istiyenlere müsaade verilmemektedir. Ayakkabıcılar cemiyetinin kongresi Esasen Doorn'daki ihtifagâhmdan yazdığı halıratile de Kayser II inci Wilhelm bunlan açıktan açığa iüraf etmektedir. Hatta o bu yazılarile ahvalin hakikati hakkında mütenasib ve rouvazaneli bir görüs ve uluorta muhakeme kudretinden de mahrum bulunduğunu ve aynca Iji yazı yaznıak gibi her büyük adamda azçok bulunması irab eden bir vasıftan da nasibedar olmadığını göstermektedir. Evsaf ve zekâsı bu derece tahdid edilmiş bir insanın tek bir sözü veya bir baş işareti karsısında. serbest bırakıldığı takdirde dünyayı altüst edebilecek kuvvctlerin otuz sene huşu ile müterafık inkıyad halinde ve onun emrinde yaşamış olmalan, insanı düşündükçe inkisara nğratan bir hâdisedir. TEŞEKKUR Maalesef kaybettiğimiz oğlumuz Gündüz Teztürkün cenazesine gelmek zahmetini ihtiyar buyuranlarla, telgraf ve mektubla veya bizzat ziyaretle taziyede buîunan dostlara merhumun annesi Kâzime Teztürk ve teyzesl Nazıma Yunus Nadi yaralı kalblerinin bütün samimiyetile şükranlannı sunarlarÇamaşır sepetleri de var hanuncığım... Pencerenin önünde duran çingene güzeli, koluna sıraladığı sepet'eri gösterdi. Aldırış eden olmayınca sözünü bir nefeste tekerledi. Bir dilim ekmek ols\ın ver, benim elâ gözlü hanımcığım. Allah gönıune göre kara kaşlı, kara gözlü bir sevgili versin sana!.. Yanmda on yaşmda bir de oğlu vardı. Kara meşin derili, cin bakışlı afacan, anasının yırtık eteğini yüzüne örtmüş, bulduğu bîr delikten pencereyi gözlüyordu. Bakışlannda bir kara keskinlik vardı. Şu yavrucağa da merhametin yok mu, abe hanımcığım. Bir lokma sadaka, binbir belâ koğar kadınım... Pencereden etrafı seyreden ev sahibi dayanamadı, çatık kaşlarıru kaldırdı, sesini sertleştirdi: Haydi çekil oradan münasebetsiz kıpti... Ne oluyorsun abe hanımcığım... Neden koğuyorsun abe elmasım.. Allah nzası için bir lokma ekmek versen olmaz mı? Ev sahibi başını içeri çevirdi. Ne olduğunu soran biri varmış ta ona cevab veriyormuş gibi şikâyette bulundu: Her gün de çekilir mi bu ayol... Bıktım vallahi... Nereden geldik buraya biz... Sayfiye senin neyine deseler... Işin yoksa kıpti karnı doyur.. Sonra çingeneye dönerek sözünü tamamladı: Ya çekil şuradan yahud seni şimdi polise teslim ederim... Çingene ağır aksak yürüdü... Bütün hafızasmı bakışlarında toplamış pencerede kendi kendine mırıldanan Hürmüz Hanımın gemasuu kafatasına i§ Ayakkabıcılar cemiyeti heyeti uınumiyesi dün cemlyetin Çarşıkapı daki merkezinde yapılmış ve bu suretle esnaf cemiyetlerinin toplantıları başlamıştır. Çok kalabalık olan dünkü içtimada evvelâ heyeti umumiye raporu okunmuş ve rapor tasvib olunmuştur. Raporun tasvibinden sonra bütçe müzakeresi yapılmış ve kabul olunmuştur. Heyeti umumiye içtimamdan sonra heyeti Jdarenin müddetleri dolan heyet azasınm yerine yenileriMaarifte tayinler nin seçilmesine geçilmiş ve eski azaMaarif Vekâletl, ldare lşlerinde ça. lar yeniden seçilmiştir. lısan muallimleri mesleki bilgilerinİKTISAD den istifade etmek üzere, bu zevatm muallimliğe iadelerine karar vermişİhracat, ithalât ti. Karar merkez teşkilâtında tatbik Dün şehrimlzden 1,5 milyon liralık edilmiş, talim ve terbiye reisliğine Resad Şemseddin, güzel san'atlar kadar ihracat yapılmıstır. Bu ihramüdürlüğüne de Şişli Terakki lisesi catın en mühim kısmmı İsyiçreye müdürü ve Pertevniyal lisesi edebi tiftik satışı tutmaktadır. Cumartesi günü yapılan ihracat yat muallimi Tevfik Ararat tayin edilmiştir. İlk tedrisat umum mü geç vakit 2,458,000 liralığı bulmuşdürlüğü şube müdürlerinden Fuad tur ki bu memleketimizde şimdiye Bayur ile Hıfzırrahman Raşid Öğ kadar görülmemiş bir rekor teşkil men de Gazi Terbiye Enstitüsü etmektedir. muallimliklerlnde kalacaklar, yerleŞehrimize 1500 ton sudkostik ve birine başka tayinler yapılaeaktır. karbonat dö sud, 1600 sandık teneke, Vekâlet kararın vilâyet teşküâtla pamuk ipliği, otomobil lâstiği, radyo rında da tatbikı İçin tetkikat yap cihazı, deri ve daha bir çok ithalât maktadır. esyası gelmistir. tir. Üç mihver devletinin emeli, daha Sditâne, daha dürüst bir Slem kurmaktır. Amerikanın Avustralya ve Yeni Zelandayı, ilk müdafaa hatta sayması, Japonya ile anlaşmasına çok büyük bir mânidir. Japonyanın garb! Büyük Okyanusa hâkim olması, yalnız Japonya namına değil; bütün insanlık namına bir zarurettir. Bu Iddlalar karsısında, «Görenler AN Iah için söylesin» demekten başka söylenecek söz yoktur. Hariciye, Harbiye ve Bahriye Nanrlannın Japon parlamentosunda birbiri üzerine yüksek perdeden konuşmalan ve Japonyanın üçlü pakttaki tnahhüdlerine sadık olduğunu ve pakt icabı harbe girmek lâzım gelince tereddüd etmiyeceğini söylemeleri, hep Amerikan milletine gözdağı vererek Ruzvelfin İngiltereye yardun etmesine mâni olmak içindir. Fakat, Amerika karannı vermistir. Bu tehdidler, daha kuvvetli bir intibah hasıl etmektedir. Dikkat tavsiye edildi! Havagazı §ebekelerinln tamirinde ve lâğım mecralarınm açılışında dikkatsizlik yüzünden havagazı bo rularınm patiatılarak geçenlerde vukua geldiği gibi bazı feci kazalann zuhuruna sebebiyet verildiğinden Belediye alâkadarlara gönderdiği bir tamimde bu tamirat esnasında dikkatli hareket edilmesi lüzumunu bildirmiştir. Ecnebi ve ekalliyet mekteblerinde Baza ecnebi ve ekalliyet mekteblerinde resmi günlerde yapılan merasime istirak etmedikleri anlaşüdığından Maarif Vekâleti alâkadarlara bir tamim gondermiş, badema bu gibi merasimlerde muallimlerin, dersleri olsun olmasın behemehal hazır bulunmalannı istemiştir. Ayni mekteblerden bazılannda da millî günlerde merasim yapümadığı görülmüştür. Vekâlet, resmi mekteblerde olduğu gibi, ecnebi ve ekalliyet mekteblerinde de türkçe, kültür muallimlerlnin idaresinde merasim yapılacağmı bildirmiştir. yeni uyananlar pencerelerden uzanıyor, el, mendil ve havlu sallayovlardı. Tren gara girerken acı acı bağırdı. Uzun uzun homurdadı, derin derin pohladı. Frenler gıcırdadı, vagonlar sarsıldı. Tren yavaş yavaş durdu. Tevfik trenden atladı. Bavuiları ve Aybeni pencereden aşağı aldı. Hürmüzle Mihriban da inmişlerdi... Etraflarına bakınıyorlardı. Birdenbire gerilerden bir takırü koptu. Havretle dönüp bakülar... Önde bir ihtiyar çingene kansı, cepkenini ve şalvarını iki yana savurarak, nalçalı pabuclarile takırtı kopararak koşuyor ve iki elini uzatmış bağırıyordu: # A benim mis kokulu has evlâdım... Toramanım... Arkadan ellerinde davul zurnalar beş, altı çingene daha geliyordu. Koşarak geldi. Çingene kansı, Tevfiğin boynuna sarıldı. Yüzünü, gözünü öptü. Mihriban da annesi de şaşırmışlardı. Çingene kansı izahat veriyordu: Baban öldü. Bugüne buşün çeribaşımız oldun abe yavrucuğum. Şaşa» cak, abdallaşacak ne var bunda... Görmüyor musun davul, zurna hep senin şerefine fidanım Abe benim cancağızım... Gelenlerin sersemliği geçmemişti... Hürmüz bir Tevfiğe bir de korkusundan annesinin dantel mantosunu yüzüne siper ederek, aralıklanndan etrafı gözetleyen torununa baktı. Daha fazla dayanamadı, sendeledi ve olduğu yere çöktü... Zabıta vak'aları Ortaköyde Muaîlim Nacl cadde sinde 9 numharada oturan Orhan Yasaroğlu, vatman İsmail idaresindeki tramvay arabasile Ortaköye gitmiş, tramvaydan inince yolun bir tarafından diğer tarafma geçmek istemiştir Bu sırada tramvay kendisine carpmıştır.. Başuıdan hafifce yaralanan çocuk, hastaneye .götü rülmüştür. Vatman hakkında da tahkikat icrasma girişilmiştir. Büyükderede Hamam sokağında Anastasya ile kızlarmm oturduğu 11 numaralı, üç katlı kârgir evin bacasındaki kurumlar tutuşmuştur. Zamanında yetişilerek, yangın ba*. langıcında söndürülmüştür. ICadıköyünde Rasimpaşa mahal lesinde Rıhtım İskelesi sokağında 25 numaralı kısmen ahşab ve sigortall evden de yangın çıkmış, başlangıçta söndürmek mümkün olmuştur.. Kâmilin mutasarnf, Necdetin müstecir bulunduğu bu evin soba borusundaki kurumlarının tutuştuğu anlaşılmıştır. Sirkecide Yahköşkü caddesinde Antanla umumî nakliyat şirketine aid Antalya hanının iknici katmdaki 20 numaralı Muammer ve Memduh kardeşlerin yazıhane penceresini birdenbire alevler sarmış, bekçi Hakkı görüp koşmuş ve ateşin önü alınmıştır. Yapılan tetkikatta, elektrik ocağı prizinin gündüzden takılıp sonradan çıkarılması unutulduğu, bu yüzden kızgınlıkla kâğıdlarm tutuştuğu öğrenilmistir. 0 = KUçUk hlkâye Çeribaşı Leman Ahıskal lemeğe çalışıyordu. Köseyi donünceye yokmuş.» Piyasadaki vazıyeti namusiu kadar dağınık saçlı başını önüne al bir gene olarak tanınmış... Tevfik yakışıkh idi. Söz kesildi. Dümadı... •** ğün çok eğlenceli oldu. Bir tatafta caz, Yirmisine basmış olan Mihribanın bir tarafta çengiler horalar tepildi... güzelliği dillere destan olmuştu. Annpsi Tevfikle Mihriban düğünden sonra MıHürmüz, kızının dilberüğini metheder sıra doğru bir balayı seyahatine çıktılar. Bir ay sonra da geri döndüler... ken: Miralayların Gültekin, mümeyyiz Tevfik işlerinin başında bu'unmak ülerin Güngör, defterdarların Nevzad zere karısile kaynanasını alarak Anakadar da müşkülpesendlerini görme doluya gitti *** dim... Bugüne bugün hepsi Mihribanım için can atıyorlar... Levend gibi tazecik Günler geçti. Seneler yuvarlandı. Bu doğrusu... sırada bir de çocuklan oldu... Ayben... Derdi.. Mihriban da hakikaten güBir gün İstanbuldan bir rcektub alzeldi. Eskilerin dediği gibi: dılar... Buna Tevfikten başka herkes şaşırmıştı. Mektubda deniyordu ki: Kaş göz, gerisi söz... Baban öleli bir hafta oluyor. HeTarafından değildi. Yanaklar kocayemişi kırmızısmda duru, dudaklar nar men İstanbula gel. Hareketini telgrafla çiçeği yanarhğmda, dişler' nefes değ bildir... Tevfik İstanbula inecektL Karısj ve memiş manolya kadar beyazdl. Mihriban da binbir hayal kuruyordu.. kaynanası da beraber gitmek isteyorKızı kendi isteğine bıraksalar ya da lardı. Hele Mihriban çok sinirli idi. vulcuya. ya zurnacıya varır, derler.. Tevfiğin " annesinden ve babasmdan hiç Fakat kızm süslü hayalleriri annesi bahsetmemiş olmasına suvrîeniyordu. nin gün görmüş düşünceleri baltala Bir ufak bavula giyecek birkaç şe> koydular, Istanbulun yolunu tutrular.. yordu... Gelin ata birlmiş te: Yol çok uzun sürdü. Nedendir bil Ya kısmet!. Demiş... Bir gün Mihribana güzel bir miyorlardı? Trenin kazanı mı iyi yankısmet çıkageldi... Bu, yirmi beş, yirmi mıyor, yoksa makine mi eski de hızb altı yaşlannda kadar kimsesiz bir genc gitmiyordu... Nihayet İstanbula yakladi... Mihribam görmüş, beyenmiş ve şıyorlardı... Evvelâ Aybeni ha7irladılar.. sevmişti. Koyun tüccarlığı yapıyordu. Sonra büyükler sıra ile aynanın karAnadolu ile İstanbul arasında gidip şısına geçerek hazırlandılar.. Tren Pengeliyormuş. Ailesi olmadığı İçin anası, dikten Haydarpaşaya doğru gittikçe babası hakkında esaslı malumatı olan hızlamyordu. Yol kenarındaki evlerde met biçilmez ifşaattan mahrum bıraka ketti ( Ântalya Halkevinin temsilleri CÜMHURİYET Nüshası i feuruştur. Türkiye Haıie tçin tçin 1400 Kr. 2700 Kr. SeneUk 750 » 1450 > Alta avlık 400 » 800 » Üç ayUk 150 > Yoktur. Bir avlık Antalya Halkevinde Andaval P a t a s Antalya (Hususî) Dumlupınar ük mekteb fakir ve muhtac çocuk. lanna yardım maksadile ayni mekteb çocuk velileri tarafından teşekkül eden yardım heyeti bto mektebdeki 40 fakir yavrunun her gün sicak yemek yemesini temine muvaff k olmuş, bu yardımını tcmadi etk için de Halkevi temsil kolu p i v e s i n i n temsilinden bir sahne flbonp nun yardımile Halkevi salonunda bir müsamere vermistir. Bir kaç gün evvel de Halkevi temsil kolu tarafından İsmail Hakkı Baltacıoğlunun Andaval Palas komedisi büyük bir muvaffakiyetle temsil edilmis ve halkın çoşkun alkısları arasında temslle nihayet verilmiştir. Hürmüz, yıllarca önce annesinin yırtık entarisi ardından ürkek ürkek ken Gazetemize gönderilfen evrafc ve vanlar dini süzen keskin kara eözleri karsı neîredilsin edilmesin tade edilme» ve sında ve kızının mantosu arkasından zivaından mes'uliyet kabul olunmaz. damadını görmüş ve artık tanımıştı. Dikkat

Bu sayıdan diğer sayfalar: