29 Ocak 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

29 Ocak 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Ikmc&ânun 1941 CUMHUP.lYEl Siyasî icmal İtalyan İmparatorluğunun izmihlâline doğru imali Afrikadaki askerî haıekâtın mühim neticeler vermek iizere inkişaf ettiği bu sırada gene Afrikanın ıçuıde çok ınühim ikinci bir hâdise vuku buLnakta ve bu hâdise Italyayı Alrikanın şarkmdan söktip atmayı istiMaf etıaektedir. Bu ikinci hâdisenin başlangıcı, Sndan hududu dahilinde olan Kassala'mn İtalyanlardan istirdatüdır. Kassala, liabeş jaylalarınm eteğinde ve İtalyan nritstemlekesi olan Eritre nln hudııdu yakınında mühim bir askeri istasyondnr. Ona en çok kıymet veren amU. bir taraftan Sudan'ın mcrkezi olan Hartumdan 500, diğer taraftan Eritre'nin Şap denizi üzerindeki limanı olan Maanvva'dan 401 kilometre mesafede bulunması ve bir taraftan Hartum'a, diğer taraftan orta Afrikaya demiryolile bağlı olmasıdır. Bu yüzden İtalyanların Ktssala'yı isgal etmeleri çok miihim bir hâdise teşkil edeceği zannediliyor ve İtalyan kuv\etlerinin bir taraftan Hartum'a, diğer taraftan Port Sudan'a ilerleyerek Mısın bu taraftan da tehdid etmeleri yani İtalyanlann bir ordusu Iibya hududunda iletleyerek Mısır üzerine yürürkcn diğer bir ordularınm da Sudandan ilerleyerek Mısırın müdafaasını imkânsu bir hale geürmesi bekleııij ordu. İtalyanların bu plân dairesinde hareket ettikleri, Kassala'yı işgal etmelerinden anlasılmakta idi. Bir tepedett Rüyâ gibi bir akşamı seyr etmeğe geldin, Çok benzediğin memleketin her tepesinde. Baktım... konuşttrken daha bir kerre güzeldin, tstanbtdu duydum daha bir kerre sesinde. Irktn seni, iklîmine benzer, yaratirkeri, Kaç fethe koşan tuglar ufuklarla yarışmış! Târîhini aks ettirebilsin diye çehren, Kaç fâtihin altın kanı mermerle karışmiş! Sahici Kitab Ibnülemin Kemalin on Türk Sadrıazamları" Sahici kitab, kendi neslindeki biografların son üstadı İbnüleminin Son Sadrıazamlar'ıdır. Yazüarıru inanarak. | kâtibi Âli Efendinin sefarethane bahokuduğıımuz müellif bu eserini de bize çesindeki büyük ağacın altında frenköteki kitablarmdaki yazı namusile ver çeye çalıştığını bugün ılık odamızda di: cMeçhul» ü, «müphem» i, «takri ne pahasına öğreniyoruz, biliyor muben» i brtmek için üslub hilesi yapmı sunuz? Üsküdarda Sadrıazam Âli Paşayarak ve bildiğini büdiği kadar yazarak. nın oğlu Reşid Beye İbnüleminin bir Zaten bldiği o kadar nisabında ki kış titreyerek gitmesi pahasına. Şu anda gözümün önüne otuz beş yıl kitabma edebiyat dalaveresinin ilâve edeceği sahifeler yoktur. Dünü yazmak evvel müellifüı vasıtasile gittiğim misalâhiyetini bugünün y a a vasfile bir safü^iz ev geldi, ve o evdeki ihtiyar: leştiren bu kitabı itina ile okuyun, Sultan Azizin başkâtibi Atıf Bey. Egöreceksiniz ki müellif önceden veril fendisinin kanlı gömleğini unutamıyan miş kararlara Tanzimat sadrıazamlarını kırmızı gözlerle bu beyaz sakallı adam sakallarından çekerek sokmamıştır: yalnız İbnülemini gördüğü zaman bn"az Kısa satırlar içinde her vak'a kendi gülümsüyordu; ve evinin kapısından kendisinin mahkeme ilâmıdır. Ve gene evrak çekmecesinin kapağına kadar her göreoeksiniz ki bu yazıda bizzat renk şeyi yalnız Mahmud Kemale açıktı. Son oknıyan satjrlar çok değildir ve birçok Sadrıazamlar'm bü: mehazi biraz da satırlar vak'a yığınlannın arasından bu ihtiyardır. Bir başka mehazi de. Bilmem nasıl cunbızla toplanmıştır. Zaten bu, onun yazıdaki mizacıdır. Son Türk Şairleri'n söyliyeyün?. Kaldırımlardır. Müellif Sadrıazam Mustafa NaiM Paden de biliyorıız ki onun nesrinde merhametli bir Tanzimat vezirinin çeh şanın hüviyetini kısmen sokakta buldu. resi bazan iH harfe sığar, tve> harf (Son Sadrıazamlar, s 80). •' lerine. «Zeyneb ve Kâmü Hastanesi» Öteki cildleri de basıhnca bu kitanin adındaki «ve> yi unutan gamsız nesilleri Ibnülemin ite kaka bu «ve> bın sayesinde 34 sadrıazam kütüphayi bulur, bulunca da sevgilisinin kaybo nemizdedh. ve Son Sadrıazamlar, Halan tek taşh yüzüğünü bulmuş kadar dücatülvüzera'nın son zeyli olan Versevinir: Her yazdığı mevzu onun o dülhakayik'ın zeylidir, fakat sade zeyli geceki maşukasıdır. Ve kelimenin mana değil, devamıdır da. Çünkü, meselâ kadar tamam olmasına o kadar ehem Verdülhakayik, bittiği zaman Âli Paşa miyet verir ki kitabında, hemen her henüz ölmemişti; ve o kitabda bu Sadsadrıazamın dünyaya gelip gitmesi rıazamın 15 yılı, halbuki ibnüleminin «doğdu» ve cöldü» dür. «doğmustur> eserinde 58 senesi var. Fakat kitabm bu kronolojik meziyeve *ölmüştür> değildir. Çünkü bu kelimelerin birinci yansında mana ta tini bırakalım. Çünkü eserin kıymeti mamdır ve manasız kalan ikinci yarı bu kadar değildü; çünkü eserde her sından Ibnülemüı rahatsız olur. Onun vezirin yüzünü maddî gözlerinizle göiçin kitabmdaki bazı satırları, zam> rüyorsunuz. Ve bu muvaffakiyetin bünımı unutarak Mecelle maddeleri saı yüsü şudur: Bir yüzün ne kadar teaddım. <Âdet muhakkemdir> deki dışı kısa, içi uzun yazı bünyesini hatırlatan kitab. Hayat kavgası ayat mücadeleden ibarettir. Biyolocyada hücrelerin birbi» rini yemesine fagositos derler. Yunanca hayat kavgası demektir. Ingilizler buna Struggl for life derler. Aynen hayat için mücadele demektir' FransiTİar buna La lutte pour la vie diyorlar. İngiiizcesinin aynıdır. Eski türkçede Gavgayi hayât denirdi ki; şimdi hayat kavgası demekle bunu ifade etmiş ve öteki dildekilerden geri knlnıatnı» OİUTUZ. Tahya Kemal Belçikada açlık başladı Memlekette ancak bir ayhk gıda maddesi Yunanlılann işgal ettiğisiperler cesedlerle kalmışbr dolu bulundu Nevyork 28 (a.a.) Beş küçük deManastır 28 (a.a.) Röyterin Arnavudluk hududundaki muhabiri bildiriyor: Şünal cephesinde şiddetli muharebeler olmaktadır. Yunanlılar yaptıklan taarruz neticesinde mühim tepeleri ele geçirmişlerdlr. Şknmbi vadisinde Yunanlılar tazyiklerini idame ettiriyorlar. Fakat İtaljranlann şiddetli topçu ateşlne maruz bulunuyorlar. Develi mıntakasmda da şiddetli sungü muharebeleri olduğu bildirilmektedir. Ostroviça ve Borbiç dağlan arasında İtalyanlar fevkalâde gayretler sarfettiklerine rağmen hiç bir netice elde edememişlerdir. Her ikl tarafm hava kuvvetleri faaliyette bulunarak cephedeki mevzüere ve ateş hattmdaki kıt'alara hücumlar yapmışlardır. ttalyanlann zayiatı çok ağır Atina 28 (a.a.) İtalyanların son günler içtnde verdiklerl zayiat harbin başmdanberi verdikleri zayiatın en ağırıdır. Yunanlılar İtalyan mevzilerine girdikleri zaman bu mevzüeri cesedlerle dolu bulmuş lardırElbasan jiddetle bombalandı Atina 28 (a.a.) YunanLstandaki İngiliz hava kuvvetlerinin bugünkü tebliğl: Bombardıman tayyarelerimlz dün Elbasana yeniden muvaffakiyetle taarruz etmlşlerdir. Bir çok yüksek infilâk kudretli bombaların askeri binaların ortasma düştüğü müşahede edilmlş ve teşekltüİTimüz şehirden ayrıldığı zaman bu binaların dumanla muhat oldugu görülmüş. tür. İka edilmiş olan ziyan agır olmalıdır. Hava dafl bataryalarmın mul.alefetile karşılaşılmıştır. Bütün tayyarelerimiz sallmen dönmüşlerdir. Yunan tebliğî Atina 28 (a.a.) Yunan ordulan Baskumandanlığı tarafmdan 27 iklnclkânun akşamı nerşedilen 93 numaralı resmi tebliğ: Mevziî faaliyet olmuştur. Bazı düşman mevzileri işgal edilmiştir. Doksana yakın esir almmış ve bir kaç otomatik silâh iğtinam edilmiştir. Düşmanm bir tank hücumu tardedilmiş ve tanklardan dördü tahrib olunmuştur. i italyan zayîatı çok fazla Yazan: Mîthat Cemai mokrasi için yiyecek tedariki ile meşgul olan miilî komitenin bürosunda beyanatta bulunan Hoover demistir ki: < Nazarî olarak Belçikada bir günde adam başına düşen yiyecek miktarı pek azdır. Hiçbir millet bu kadar az gıda ile yaşayamaz. Beyanatım Belçikada bu hususta tahkikata memur edilen eksperlerden gelen raporlara istinad etmektedir. Belçika milletine lâzım olan esaslı gıda maddeleri bir aya kadar tükenecektir. Belçikada adam başına düşen yiyecek miktarı İngiltere ve Almanyada herkese isabet eden miktarm üçte biri nispetindedir. Önüâmüzdeki şubatm 15 ine kadar BelçikalılaGeri dönüş: rm ekmekten vesair hayati gıda madFakat İtalyanlar Iibya hududundan delerinden mahrum kalmalan müm» Mısır üzerine yürüyeceklerine geri dön kündür.» raeğe mecbur olduklan gibi Sudan'ın Kassala şehıinden Hartum'un üzerine jürüyeceklerine de geri donmeğe mecbur olmuşlardır ve bu dönü>leri yalnız perlak bir rüjaya veda etmelerine de^ü, Afrikadaki bütün varlıklarının izmihlâline bir başlangıc teşkil etmiştir. Kassala'nın İtalyanlardan istirdadı üjcerine bir müddettenberi muattal kalan derairyollan yeniden islemeğe başLondra 28 (SLA.) 1 9 2 0 ikincilamakla kalmadı. Bundan başka bir taraftan Eritre'nin işgaline, diğer taraf kânun gecesi biten hafta zarfmda düştan da Habeşistamn istihlâbina girişil man faaliyeti neticesinde deniz ticaredi ve bilhassa Hindistan oskerlerinin tinin uğradığı zayiat cem'an 58,212 ton hacumlan sayesinde dokuz giin için hacminde 11 vapurdan ibaretür. Bu yede, Eritre dahilinde 100 mil ilerlemeğe kun şöyle aynlmaktadır: Cem'an 34,772 tonluk 5 İngiliz vave askerî kıymeü haiz olan Beşya mevKîi işgal edildikten sonra daha ileri git puru ve cem'an 58,212 rakamı geçen tneğe inıkân hasü oMu. Beşya, Musav va haftalar zarfında kaybedilen rakamlarlimanına demiryolile bağlı olduğn için dan daha yüksektir. işgal kuvvetleri bundan böyle bu deKaybedilen tanaj miktarmın Almanmiryolundan da istifade ederek hare lann batırdıkkrını iddia ettikleri mikkâtı hızlandırabileceklerdir. arla beraber her hafta Londrada neşİtaljanın Eritre'de bu tazjikle kar redilmeğe başlanması üzerine Alrnr.n şıladığı sırada İngiliz knvvetleri ve Ha yuksek kumanda heyetinin rakamlannı beş vatanperverleri de Habeş toprakları tedricen azaltmağa başladığı müşahede içinde İtalyanlara yüklcnmekte ve ah edilmiştir. Geçen hafta içinde Alman lutn son haberlere gore İtalyanlar, daha kumandanlığı cem'an 41,600 ton batıçımdidcn tası tarağı toplayarak Habe rıld'^ını ilân etmiştir. şistandan bir an evvel çekilmeyi düş.inmektedirler. düd ettiğini bilmek. Meselâ ben sanırdım ki sahici devlet adamlarının dargınlıkları bile bü devlet işinden çıkar. Halbuki İbnüleminden öğreniyorum ki Koca Reşid Paşa ile kocaman Âli Paşanın bozuşmalarına sebeb iki çocuğun kavgasına sığacak kadar ufak bir şeymiş, bü <çizme> meselesL (Son Sadrıazamlar, s. 8). İki sadrıazamın sırmab. rubalanna gizlenen iki çocuğu, müellif, bize tarihçinin bükülmiyen şehadet parmağile gösterir: Hem de bu vezirleri başka satırlarda mazi hicranmın gizlenmiyen heyecanile yazdığı halde. Onun içindir ki İbnülemini bâzan kaside, bazan hiciv yazıyor, sanırız; halbuki kitabı bıtirince görürüz ki tarih yazmıştır. Ve bu tarihte Tanzimat vezirlerinin mütemadiyen büyük olduklarını okuyacaksmız, sanmayın. Müellif çok büyük adamlann bile her gün 24 saat büyük olmadıklarını unutmıyacak, ve meselâ gene Koca Reşid Paşanın «Saferin uğursuzluğuna inanarak Safer ayı çıktıktan sonra sadrıazamlığa getirilmesini padişaha yalvardığını> yazacaktır, ve bunu atalarsözü kuvvetinde bü cümleyle ayıbhyarak: «Şeamet, teşe'üm etmektedir.» (Son Sadrıazamlar, s. 80). Kitabın en keskin rengi şudur: Tarihe sadık kalmak ve kalmıyanlan hırpalamak. Sadrıazam Rüştü Paşanın babası kayıkçı Hasan Ağayı «tüccar> diye yazan Verdülhakayık'ın rahmetli müellifini İbnülemin affetmiyecek ve bu yalanını toprak olan suratma earpacak: «Sen bu yalanı Rüştü Paşa makamda iken yazdın.» (Son Sadrıazamlar, B. 101). Bu eser hem bilgi, hem seciye vak'asıdır. İki kelimeyle: S?hici Kitab. Hayat kavgasuu Biyolocyada mikroskoblar gösterirler. Bugün bunu en iyi ve en vâzıh feklile İstanbulda görebiliriz .İstanbulun Eminönü meydanında. Lâtife etmiyorum. Bu pek ciddî mevzua karçı olan hürmetün isi şakaya bozuşturmama mânidir. Filhal »IrMmlan saat altı buçukla yedi buçuk arasında Eminönü meydanında halkın tramvaya binişıni gören en yabnkat görüşlü müşahid bile hayat kavgasının ne ezeli bir kanun olduğunu kabolde tereddüd etmez. Bu müthif mücadele, en ziyade karşıdan gelip de Eminönünde bir lâmelif çevirdikten sonra tekrar karşıya gitmek özere benzin deposunun önünde duran arabalarda en hâd şeklini ve en ahramanca kıvamını abyor. Dün aksam yarım saatten fazla bir müddet hem bu enteresan manzarayı tatmak, hem tramvay beklemek üzere orada kaldım ve nelere sahid obnadım! Hayat mücadelesine atüraış her insan gibi, Eminönü yolcusu da derhal iptidai şekline rücn ediyor. Ne kadm, ne çocuk, ne hasta ve ne ihtiyar tanıyor. Ne terbiye, ne nezaket, ne muaşeret adabı, hatta ne korkn biliyor. Tepiyor, dğniyor, itiyor ve kakıyor. Ba kısa zaman zarbnda en az on arabanın dolup bosaldığını gördüm. Yetmişlik bir ihtiyar yere yuvarlandı, bir kaciının kombinezona yırtıidı, bir yolcunun kurufasulye kâğıdı patladı, bir kızcağu sapkasını kaybetti; birisinin sağ galoşa yırtıidı, bir pehlivan bir yolcuya küfretti; bir yolcn bir vatmana «Yabıncısın!» dedi. Beş defa kadın fer> adı, üç defa erkek haykjrmas; oldu, Ve bütün bu macera esnasında Eminö« oünde meydancılık eden eli düdıildü, paçası poturln bir tramvay memuru uıtizammı temin edemediği bu iniş binişten sonra her arabanın kapısuu bir muhacir bavulu kapatır gibi ite kaka kapadı ve düdüğünü çaldı. Gene meydanda doUsan tevrüsefer memuru da mümkün olduğu kadar hâdisesiz peçmesini istediği nöbeüni tatlılıkla imrara bezli dirayet etti. Büyük d e n aldnn. Ba müşahede bana, hayat mücadelesine giren insandan, her türlü yıldızın siündiğini gösterdi ve bu mucadeleye aülmayı göze alaınadığım için tam kırk dakika sonra ancak bir arabaya binebildim. Her tarafta tramvay sıkınüsı var. Lâkin ba kavga sahneleri neden yalnjı Eminönüne münhasır? Herkesin sorabilecegi ba sualin cevabmı vereyim: Çünkü, Eminönünde tramvay arabalaruun tersine döndüğü bir istasyon icad tdilmiştir. Bu isabetsu icadın kime aid oiduğuna bumiyorum. Bildigim bir şey varsa, H«im» aağdan binUip inilen traınv»y arabalarmın burada bem sağ, hem soldan kapüan açüdığı için halk kar«üıkh birbirine girerek, ne inende, ne binende hayır kaldığıdır. Eminönönden dönecek olan ba arabalarU oraya gelenlerden bir kısmı, bioecek yolcuhum hücumuna uğramamak ve bu kötü havalarda koca meydanı tekrar yürümemek için Yemcanü önünde makas değiştirilirken atlayor ve derhal Belediye zabıtasmm eline düşüyor. Yani burası durak değil, tuzak oluyor. Üstelik ba hatta sol tarafında Uapısı olmadığı için büyük ve kapah arabalar da işleyemiyor. Ve nihayet iniş binişi nizammı kaybettiği için ba arabalara binmek bir (hayat kavgası) şeklini ahyor. Göniil ister ki, hele bu havalardaİstanbul Seyrösefer müdürü, İstanbul Tramvay müdürü, İstanbul Fen Hejeti müdürü, hatta bu meydanın pederi manevisi olduğu söylenen üstadunız Bay Prost, bir akşam dediğim saatlerde benim şahid olduğum manzarayı görmeye gelseler de bu kadar Uün, bu kadar medeniyet, ba kadar istimlâk, bu kadar gayret ve bunca milyondan sonra Eminönü meydanının açümasından aldığnnız bu menfi neticeye benimle beraber acısalar, ve bir yanlış kararın muazzam bir teşebbüsü nasıl bcrbad edebildiğine şaşsalar!» Hulâsa: İnsanlan bu hale geürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bir haftada Almanlar, 58 bin tonluk müttefik ticaret gemisi batırdılar MtTHAT CEMAL l Pasif korunma ekipleri teftiş edildi J Holandanın hali! İtalyanın Habeşistana vedaı: Habeşistandaki İtalyanlan buradan çekilmeyi düşünmeğe sevkeden amil, Adisababa ile Cibuti arasmdaki demiryoluııun kesilmesinden evvel, Fransız Somalisine üticaya imkân buhnak ve böylece İngiliz ve Habes kuvvetlerine tesara oltnaktan kurtulmaktır. Gerçı, Fransız Somalisinin en bellibaşlı limam olan Cibuti bngün İtalyanlar tarafından kullandmaktadır, fakat Fransız Somalisı hâlâ Fnnsaya aiddir ve İtalyaniarm bir an evvel buraya iltica ederek İngiliz ve Habeş takibinden kurtoLmaları muhtemeldir. İşte bu sırada Afrikada cereyan etnekte olan tarihî hâdise bu ınahiyettedir ve her gün bu hâdisenin yeni tafhasile karşılaşmaktayız: Hâdisenin tesirllri: Bu hâdisenin İtalya dahilinde mihverin vaadyeti ÜTerinde tesiri «lacağı gibi Afrika ve Asyanın mukaddeıa'ı üzerinde de geniş bir tesiri olacağı aşikardır. Onun İtalya dahilindeki tesiri, faşizmin nüfuzunu sıfıra indirmekte olacaktır. Belki de faşizm, bu vaziyet karşisında bütün mukadderatını Almanyaya bağlanıak isteyecek, Almanyanın işgal kuvvetlerine dayanarak bütün harbhı sonuna kadar iktidar mevkiini ımıhafaza etmek ve Abnan yardımı sayesinde vaziyeti mümkjin mertebe kurtarmayı umacaktır. Fakat bu son üraidlerin de boşa gideceği sıra uzak değildir. Çünkfi İtalyanın Tunustaki Biterta'yı alarak bir taraftan Akdenizdeki muvasalayı kesmesi, diğer taraftan İngilBaşımı kaldırdım. Fakat gene gözlerine bakmaya cesaret edemıycrdum. Bakışlarım, odarun bir köşesine dogru kaydı. Gayet alçak bir sesle: Rıza, dedim, bir müddst için küçük eve gelemiyeceğim. Rica ederim, gene sinirlenme, sükunetle bem dmle. Sual sormanı, sebeb sormanı istemiyorum. Yalnız şunu bil ki seni boyle uzun zaman görmemeye ben de güç tahan.ır.ül edeceğim. İrkildi ve garib bir şekiide gülerek: Alay mı ediyors\ın? dedi, yoksa ben; yeniden çıldırtmak mı isteyorsun? Gözlerim yaruyor, kendimı yorgun, hatta hasta hissediyordum. Güçlükle keke'edim: Hayır, makul ol, beni dinle. Başka türlü yapamam, ninem hasta. Onu uzmemek lâzım. Anlayor muusn? Seni nasıl sevdiğimi biliyorsun. Fakat onu da severim. İhtiyar bir kadın, göıüşü, düşünüşü başka. Münasebetimiz devam etüği takdirde onu elimle... Sustum. Devam etmek için kelime bulamıyordum. Hayretle: Demek her şeyi biliyor? diye sordu. Yaklaştı. Elini omzume koydu. Üzerime doğru egildi, gözleri parlayordu: Nicin susuvorsun? Gene sesimi çıkarmadığmu görünce, tekrar yanıma oturdu. Çenemi tutup Memlekette sükân Atina 28 (a.a.) ümumî Emnlyet Londra 28 (a.a.) Holandanın şimdi Nezaretl tarafından 27 iklncikânun kendi sahillerinde Ahnanların istilâ ha akşamı neşredilen resmî tebliğde zırhkları için yaptıklan masraflara ve memleket dahilinde sükunet hüküm ağır işgal masraflanna katlanmak raec sürdügü kaydedilmektedir. buriyetinde olduğ\ı, Londranın Holanda Bir İtalyan tayyaresi Zagreb'de mahüllerinde söylenmektedir. yere indi Almanlar, bundan başka yiyecekleri Belgrad 28 (a.a.) Dün bir İtalve iptidaî maddeleri de yağma etmek yr.n bomba tayyaresi Zagrebde yere tedirler. inmiştir. İçinde bulunan 6 kişi bir Bundan başka Alman endüstrileri he otelde mevkuf ka'acaklardır. İtalsabma zorla çalıştırılmak üzere 100 bi yanîar yollarını kaybettiklerlni söyne yakm Holandah. Almanyaya gönde lemişterdir. İtalyan tebliğî rilmiştir. İtalyada bir mahal 28 (aa.) İtalyan ordulan umumî karargâhınm 235 numaralı tebliği: Londra 28 (aa.) İngiliz BahYunan cephesinde mevziî mahi riye Nezaretinin bildirdiğine gore, yette harekât esnasında düşmana cTriton» denizaltısı vaktinde üssüagır zayiat verdirilmiş, esirler ve one dönmediği için, batmış olarak tomatik silâhlar almmıştır. Hava telâkJ'J edilmesl lcab eder. müfrezelerimiz, motörlü vesait kollan, askerî tahşidat ve düşman hatereye yüklenerek bir netice ahnası ve zırlıkları üzerinde müessir faaliyetbunun İtalyaya bir fayda tenıin etroesi lerde bulunmiıslardır. lıtimali günden göne zayıflanıaktadj. Fransa, İtalyan İmparatorluğiınon xevale yüztottuğu ba sırada kendi imparatorluğunun kundaklanmasın.» müsaade etmez. Bursa 28 (aa.) Mustafa Kemalİtalya İmparatorluğu tam manasile bir paşada ve Karacabevde yeniden izauhlâle doğru yürümektedir ve bu iz seylâ') baslamıştır. Vilâvet ve kamihlâl. asıl İtalyayı da sarsacaktır. zalar her türlü tedbirleri almaktaömer Rıza DOĞRUL dırlar. Almanlara tazminat ödüyor ve halkı Alman fabrikalarmda çalıştmlıyor! Bir ingiliz tahtelbahri battı Yeni bir seylâh başladı Fakat bu kitabm ne emekle yazıldığını bilmek için müellifi benim gibi eskiden tanımalısınız: İstibdadda karlı havada Eyâlâtı mümtâze kalemi hulefasmdan Ibnülemin Mahmud Kemal Beyi kürklü paltosile Nişantaşında Said Paşanm konağına girerken görenler, kimbilir, hangi müptezel nişanı istemiye gidiyor, sannuşlardır. Halbuki o, bu konakta Sadrıazam Said Paşaya değil, Ceridei Havadis'm en eski muharriri Said Efendiye gidiyordu, ve galiba ibindeki Âli Paşa mazbatasmm bir tarafım onunla konıışmak için. (Âli Paşanın el yazısile olan bu mazbatayı sahafların «takun» manasına <alay> dedikleri yığında görünce zavalh Ibnülemin ne heyecan geçirdi. ve gizliyemediği bu heyecan beş kuruja mezadda gezen o kâğıdı onun üç yüz yetmiş kuruş altın parayla almasına nasıl sebeb oldu, hâlâ gözümün önündedir.) Kırk beş yılın eseri olan Son Sadnazamlar'ın müellifî yansına yakını yazma dört beş bin cildli kütüphanesinin önündeki bir hokka kalemlik küçük masada eserine eğilmekten yoruldukça yazmanın yorgunluğunu. toplamanın hamlesile dinlendiriyordu ve o zaman bymetlerini ancak onun bildiğı adamların ziyaretleri başlıyordu, isimeri bile ilhn kokan adamlarm: Meseıâ Âli Ramazan oğullarından Abdünnafi Efendinin, meselâ Ceridei Havadis muharrirlerinden Ahmed Zarifî Beyin. Ve İbnülemin cebindeki ufak not defterile bir cuma Abdünnafi Efendinin Ayasofyadaki evindeydi; Bir başka gün de Ceridei Havadisin eski muharriri ve eski Maarif Nazırı Münif Paşanın Süeymaniyedeki şömineli konağında. Ve Sahici Kitab biraz da bu defterlerden çıktı. Hâlâ gözümün önündedir, yefil kablı defterin yapraklan 100 yaşındaki vak'anüvis Lutfi Efendinin Horhordaki evinde kararıyordu. (Ahret kokan bu eve bir defa da beni götürdü). Kırmızı kablısı Yeni Osmanhlar Cemiyeti azasından Nuri Beyin Kıztaşmdaki konağmda dolacaktı, bilmem hangi renklisi de Damad Mahmud Paşanın Pendikteki köşkünde. Sinirli, sakallı bir adamm sükutun» ve lâfına katlanmak; resmî kütüphaneerden göğsünde kitab tozu ile dönmek; birkaç aylığını, birkaç ayını buruşuk bir kâğıdı almak için vermek... O eser bu emeklerle yazıldı. Ve Vryana elçi Ekipler, alâkadar memurlar tarafından teftiş ediliyor İstanbul Vîlâyeti Seferberlik müdiriyeti pasif iorunma denemesine aid bütün hazırlıkları tekrar göz den geçtrmekte ve muhtelif ekiplerin teftislne devam etmektedir. Dün sabah Beyoğlu cihetinde vazi. fe görecek olan ekiplerin Taksim stadyomu sahasında teftişten geçirildiği gibi bilâhare Şeref stadında da bir teftiş yapılmıştır. Öğleden sonra ise, evvelâ Eminönündeki ekipler, bilâhare Fatih meydanında Fatih ciheti ekipleri alâkadarlar tarafmdan teftiş edilmiştir. Bu suretle dün sıhhî Imdad, teknik onarma, poîis yardımcı, ltfaiye yardımcı, gaz temizleme ve saireden mürek keb olmak üzere efradı üç bini mütecaviz yirmi yedi ekip teftiş edilmiştir. Bunlara ufak mlkyasta tecrübe de yaptırılmıştır. Dahiliye Vekâletl Seferberlik umum müdürü yarın sabah şehrimizde bulunarak denemeyl görecektir. lacaktır. Şimdi yapılacak deneme yalnız pasif mahiyette olacaitır. Muayyen zamanda düdükler öterek alarm lşareti verilecek, muhtelif yerlere konacak Işareüer inhldam, yangın, boruların tahribi ve gaz atıldığmı gösterecek alâkadar me murlar en yakın yerdeki korunma âmirlerine keyfiyeti haber verecekler, ekipler derhal faaliyete geçe ceklerdir. Bu işaretlerin mahalleri pasi: korunma âmirlerlnden giali tutulacaktır. Üeride pasif korunma işlerinde çalışan eklpler efradmm hepslne yerli malı kumastan tulum şeklinde yeknasak elbiseler yaptırılacak ve bu gibi resmî bir teşekkül mahlyetini alacaktır. Pasif korunma lşlerinde kullanılmak ve muhtemel hava bombardımanlarmda çıkacak yangınları söndürmek üzere şehrin muhtelif yer2 30 tane su deposu inşa edilmektedir. Bu depolarm şimdiye kaDeneme esnasmda polisln emrine dar ylrml tanesi ikmal edilmiştir. riayet etmiyenler, gece denemesinde ışıklannı iyice maskelemiyen veya Egede 26,5 milyon kilo söndurmiyenler hakkında pasif kotütün satıldı runma talimatnameslnin gösterdiği cezaî hükümler tatbik edilecektir. İzmir 28 (a.a.) T ü t ü n satışı Aktif korunma başka bir zaman düne k a d a r 26,500,000 kiloyu bulda ve daha geniş bir mikyasta yapı muştur. tüm. Fakat şimdi beklemeye imkân olmadığmı görüyorum. Emenim ki biz evlenir evlenmez senm ve benim tanıdıklarımızın aklma derhal «acaba parası için mi aldı?> diye, bü şüphe girecektir. Kimbüir daha buna benzer neler diyecekler. Fakat bütün bunlara aldırmamak lâzım. Başka çare yok. Benim istediğim sensüı. Mademki sana, kimseyi muazzeb, muztarib etmeden endişesiz, kedersiz malik ohnak için evlenmek lâzundır, öyle ise, evleneceğiz. Yalnız kanm ohnayı kabul ettiğin takdirde bazı şeyleri şimdiden konuşup kararlaştırmamız lâzım. Benim kuracağım evin mütevazı damı altında yaşamayı kabul edebilecek misin? Paranı yahıız kendi şahsi zevklerüı için kullanmanı istiyorum. Senden bana bir pul geçmemelidü. Yaklaştı, elüü omzuma koydu. Ve yavaşça fısıldadı: Benim nasıl bir adam olduğumu biliyorsun Azize. Kusurlarım yok değil. Fazla kıskancım, asabî, haşin olduğvun zamanlar da vardır. Fakat şunu da biliyorsun ki seni seviyorum. Benimle evlenir misin Azize, kanm olur musun?. (Arkaa var) B. FELEK vüzümü kendisine doğru çevirdi. GözJerine endişeli bir mana gelmişü. Azize, diye devam etti, doğru yapmıyorsun. İkimize aid olan şeyi benden saklamaya hakkın yok. Bak, dudaklarmı inadla birbirine yapıştırıyorsun. Her halinden, bana biç tnr şey söylenıemeye karar verdiğin anlaşılıyor. Izahat vermeye mecbursun, vermesen bile deminki sözler kâti, çok şey anlamış bulunuyorum. Elini çenemden çekip, mukabele etmeme vakit bırakmadan, kaşlannm arası buruşmuş ve biraz heyecanlı: Dur, sen konuşma, dedi, itiraz, yahud münakaşaya kalkmanı istemiyorum. Deminki sözlerinden şu anlaşılıyor: Büyükannen birbirimizi sevdiğimizi, hatta belki daha fazlasını biliyor. Üzülüyor. Münasebetimiz gizli kaldığı müddetçe onu üzmekte devam edeceğiz. Yalnız bü mesele var. Münasebetimizi meşru şekle sokmaya kalksak, araba memnun kalacak mı? Bu da meçhul, Selki seni bana lâyık görmemektedir. De'kı büsbütün ayrılmamızı isteyor. Boğuk bir sesle: Rıza! dedim. Bırak, sözümü bitireyim, dedi, büyükannen haksız da değil, Sen zengin, ffüzei her cihetten mükemmel bir kızsm. Bense parasız, kazandığını yiyen bir adamuru Açık konuşmak lâzım ge CUMHURİYET » İN EDEBÎ ROMANI Fransız Adliye Nazırı değişti Vichy 28 (a.a.) Resmen bildirildiğine göre, sıhhî sebeblerle istifa eden Adliye Nazırı Albert'in yerine profesör Joseph Bartelemy tayin edilmiştir. trtihal Şehrimiz tüc carlarından ve eski gazetecllerden Mehmed Eren tutuldugu hastalık tan kurtulamı yarak gene ya şmda dün hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi bugün saat 2 de Harbiyede Vail •konağı caddesin . Merhum Mehmed deki Ülkü apartıEren manmdan kaldırılarak namazı Teşyikiye camiinde kılındıktan sonra Üsküdardaki aile makberesine defnedilecektlr. Merhum haluk ve kıymetli bir gencimtzdi. Uzun müddet «Yeni Gün> gazetesinin İdare müdürljk ğünü ifa etmişti. Kendisine Cenabı Haktan rahmet diler, kederfl aüesine taziyetlerimiai Urse. mesleğüıde şöhret yapmış, cebi dolu, işd başından aşkın mimarlardan da değiUm. Çahşbğım şüketten aldıgım para ile mütevazı, kendi halinde bir aile kızını belki geçindirebilirim. İstikbalimden ümidvarım. Fakat bunlardan senir gibi zengin bir kıza bahsetmek bile gülünc. Çok zamanlar seni karım clarak düşündüm. Fakat senin gibi zengin bir krzla bunun imkânsız olduğunu biliyordum. Kalbim çarparak, sevinc içinde: Beni kann olarak düşünürdün öyle mi? diye mu^ldandım. Güldü, elimi avuclarının arasına alarak dudaklarına götürdü. Sonra parmaklarımı yavaşça sıkü: Neler söylüyorsun? dedi, cannn gibi sevdiğim kedını kanm olarak dübu Vi»fjaT şaşılacak şey midiı? şüneceğine emmim! Torunumun parasına göz dikti, diyecek. Elimi elinden çekerek nefes gibi bir Yazık ki sana elimi uzatacak vaziyette sesle: değiUm. Bütün gayretim bir iki sene Aynialım mı demek istiyorsun? sabrederek biraz daha fazla para ka dedim, zanmaktı. O zaman çekinmeden seni Tekrar ayağa kalktı. Beyaz dislerini ailenden istemek kabil olacaktı. Ne gösteren bu tebessümle güldü: ise bunu bırakahm. Dinle, şimdi tekrar Çocuksun Azize, dedi. Seni kolay vaziyeti hulâsa edelim: Büyük annen kolay bırakacağımı aklm ahyor mu? rahatsız. Eğer birbuünizi görmekte devam edersek çok muztarib olacak, belki Hem de böyle bir vaziyette? Demek?. demin söylemek istedigin gibi zavallı ihtiyarm üzüntüden, kederden büsbüYüzü tekrar ciddileşmişti: tün hastalığı artacak. Haksız da değil. Senin gibi zengin bü kızla evDünya yüzünde torununun yabancı lenmeye kalkan bir erkeğin çok dübir adama gidip gelmesini hoş görecek günmesi lâzımdır, dedi. Biraz evvel aklı başmda hiçbir büyük anne yok dediğim gibi ben evvelce para kazanıp, tur. Vaziyeti düzeltmek için evlenmeye mesleğimde ilerleyip, şöhret yaptıktan kalktığımız takdirde ise onun şöyle dü sonra sana elimi uzatmayı dü§ünmü§ Yazan: Peride Celâl sunarız,

Bu sayıdan diğer sayfalar: