27 Şubat 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Şubat 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 27 Subat 1941 oo değil mi? Berberlik mektebi lâğvedilmemelidir! Senelerdenberi mtıvaffakiyetie ıdare olunan ve memleketimizde saç kesme, düzeltme ve sakal, tıra§ etme usullerini fennî surette kullanabilecek uzuvlar yetiştiren «Berberlik mektebb son defa toplanan berberle kongresinde bir kanşıkhğa kurban olarak lâğvedılmiştir. Fakat ortada mücbir bir sebeb olmadan verilen bu kararm isabetsizliği Maarif ve Ticaret müdürlüklerinin nazarı dikkatıni celbetmiş oldukları için işe el konmuş ve tahkikata girişilmiştir. Berberler kongresinde bu lâğıv fikrine taraftar olan aza, mektebin devam ettirilmesi için lâzım olan tahsi^atın noksanlığından bahsetmektedirler. Hiç şüpheslz bu, boyle faydalı bir müessesenin ortadan kaldırıl mai için kuvvetli bir sebeb teşkü edemez. Çünkü bir kere ortada azanm sırf bu mektebe sarfedilmek üzere ödediklerl senelik bir meblâğ vardır. Sonra gerek Belediyenin, gerekse Maarifin yardım faslından «Berberlik mektebi> ndeki kurslaruı temadisi için tahsisat verilebilirdi. San'at mekteblerinin günden güne çoğalmasını iktısadiyatımızm tanziml ve halkımızın refahı için kendisinc esaslı bir gaye ittihaz etmiş olan hükumetimiz elbette «Berberlik mektebU nin bu şekilde kurban edilmesine rıza gösteremezdl ve göstermiyecektir. «Berberlik mektebi» tıin lâfvedilmemesi, bilâkis tekâmül ve Inkişaf ettirilmesi için alâ^adar makamlar maddî, manevî teşvik ve muavenet ibrazından geri kalmamalıdırlar. [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Adliyedeki suiistimal Maznunlardan dördü hakkında mah Mmtaka farkı ka^dırıldığından yolcuW kumiyet kararı ikinci mevkide 5, birinci mevkide 7 verildi kuruş ücret verecekler Adliye suüstimali davası; İstanbul birinci ağır ceza mahkemesinde dün karara bağlanmışhr. Bir kaç senedenberi muhakemesi devam eden bu davada; mutemedlflc işlerinde avans olarak alman paralarm ihtilâs edildiŞi ve muhtelif senelerde devamlı surette yapılan işlerin ayni zamanda sahtekâılik mahiyetinc'e bir takım hareketlere îstinad ettiği. bu yfizden de hazinenio 33 000 kücur lira zarara uğradığı ileri sürülüvordu. Reis Burhaneddin Ögenin riyasetinde tepelckül eden mahkeme heyetinin ittifakla verdiği karara göre; mutemedİprden ^min. Fpnnî, A<=ım aleyhlerindeki ihti'^s ic'^iası ve avans kâtibi Neeminin her üç mutemedin bu fiillerinp istiraki, sabit olmuştur. Emin. Fennî. Asımın ceza kanununun 203 üncü ve Necminin64 ve 203 üncü maddeleri mtıcibince be^er sene ağır hapse konıılmalanna. kanunun bir maddesi defatla ihlM olunduğundan 80 incî madde gözönünde tutularak beşer sene cezanın onar av artırılmasma karar verilmi«tir. Taraflarından öıti'âs ediidi&i sabit görülen 20.408 lira 91 kuruşun Eminden. 2150 lira 28 kurufun Fenniden, 4,000 liranın Asımdan ve her üçünün fiilerine iştiraki dolavısile bu meblSgların mecmuu olan 2fi 55!> lira 19 kuruşun Necmiden yüzde bes faizle tahsili. ihtilâs edilen mebISâlsrın birer mislinin de ağır para eezası olarak kendilerine avnca 5detilmesi karar altına ahnmıştır. Amme hizmetlerinden müebbeden rammı butundurulacak ve ceza nviddetlerince kanunî mahcuriyet altında tutulacak olan bu dört memurun, üçer sene 9İtışar ay memuriyetten mahrum kalmalan da kararlastırılm'stır. Bütün bunlardan basVa, 40.818 kunış nisp! harc Emin ve Necmiye, 4.301 kuruş nispî harc Fennî ve Necmive, 8.000 kunış neru harc Asım ve Necmiye, 353 lira vukuf ehli ücretile 80 lira müdahil avukatı ücreti de dördüne müştereken ödetilecektir. Diğer dava edilenlere gelince; o zaman Istenbul besinci asliye ceza mahkemesi bsskâtiblieinde bulunan mutemed Tevfik Sühra Topçuoğlu ile mutemedlerden İsmail ve Serifin, bu yolda isnad olunan suçlardan hiç birisile kat'iyyen alâkadar olmadıkları neticeeine vanlmıs. bunlar ve kontrolda ihmal gösterdiği iddia edilen levazım memuru Hasan. beraet kazanmıslardır. Bu ara'U, ib*;i5<!tan mahkum edilenlerden Emin. Fennî, Asım sahtekârlıktan ve Necmi de ihmalden beraet etmMerdir. Yazan: W. Churchill tngiltere Başvekili 1915 felâketlerine miincer olan hâdiseleri ve mağ lubiyetleri bıırada urun nzun tetkike lüzum göımüyorum. Fakat bu sene rarfında müt tefiklerin, hepimiz birden kalkınmasını bümediğimiz bir çukura düştüğümüz ınııhakkaktir. Yalnız bütün bu felâketlerin Joffreun dk kafalılığından doğ duğu da gene aynı kuvvetle muhakkaktır. Tramvaylarda tek bilet kabul edildi IHEM D ° NALINA MIHINA «Mare Nostrum» değil, «Our Sea»! ngiliz donanması, İtalyanm harbe girdiği 10 haziran 1940 tanberi geçen 9 aya yakın zamandanberi, bilmem, kaçmcı defa, İtalyan donannıasuu aradı; fakat bulamadı. İngilizlerin Akdeniz fılosundaki Reuter ajansı muhabiri, bu son araştırmaya aid yazısını föyle bitiriyor: Mareşal Haig Ona Vellington'la mukayesede asla mübalâğa yoktur Felâketler üzerine ben dahi Harb Meclisinden istifaya mecbnr kalmışum. FransadaJd alayima iltihak etmek üzere yola çıktığım zaman vapurda, bir hafla evvel siperlerdcn memlekete izinle gelip gene aynı besu? çehre ile gene aynı siperlcre dönen birçok efrad ve zabitanla görtişüyordtrm. Bu insanların olup biten hiç bir şeyden haberleri olmadığını gürntek, hem zevkli, hem de biraz meraret verici bir Lâdise olarak gözüme çarpmıştı. Fransız toprağına ayak basar basmaz, beni İngiliz başkumandanı Sir Jahn French'in nezdine götürmek iizere, bir otomobil beklediğini haber verdiler. Birkaç saat sonra karargâlıında, Sir Jolın'la karşı karsıya iştahlı bir yemekten sonra tekrar münaknşalara dalmış, talii harbi ve bilhassa ikimizi şahsan alâkadar eden hâdisatı gözdcn geçiriyordıık. Bütün bu sözlerinden çıkan hakikat şu idi ki: Sir John French topal bir atla yarışa iştirak ettirilmişti. Kcndisine taraftar olanlar, aleyhtar olanlara nispetle çok azlıktı. Hatta ortalığı velveieye vermeden, tnünakaşa etmeden kumandanlıktan istifa etmesi üzerinde de ısrar edenler vardı. Diğer tara'tan Ftansızlara söz geçirmek değil; söz anlalmak bile kabil değildl. *** Sir John French'in başkumundanlıklan Utifası günii de onunla beraberdim. Sağanak halinde yağan yağınurun alünda,karargâh karargâh beraber dolaşarak silâh arkadaşUnna teker teker veda etmesi, gözleri yasartacak kadar bazin oidu. Sanki o en sevdiği Dİr âlemden, belki de bir sevgiliden ayrılan bir delikanh kadar mağmum ve mükedderdi. Fakat bir teseüi vardı: Sir John mutekid ve dindar bir insandı. Bu hayattan sonra, ikinci bir hayabn başlayacağına inamyor, ve ebedî sfikutu ve saadeti o hayatta bulacağına itminan besleyordu. İşte bu biiyülc asker, İngiiiz ordusundan böylece gelip geçmişti. Kader ve kısmet ona ne vaziveti kurtarmak. ne de ıslah etmek fırsatını vermeden yerine başka birinl, belki daha zelii fakat aynı kalitede asker olmıyan diğer birini terkederek sahneden çekilmeyi reva görmüştü. Ne denir? Ne denebilir?., *** Sir John Frenchi istihlâf eden Lord Haig 1919 da, Alman mağlubiyetini raüteakıb tamamile ortadan silinen ve umumi hayattan tagayyüb eden İngili* (ahsijetleri arasındadır. Birkaç ziyafet. birkaç madalya ve birkaç taltifname ve ondan sonra nisyan!.. Bunlan muzaffer bir kumandan için, Içine sindirmek, epey bir sinir kuvvetine lüzum gösteren bir mesele olsa gerektir. Fakat Benersyde'deki köşkıine çekilmek suretile kendini adeta bir sürgün bayatma katlandırmak hususunda zahiren hiç bir güçlük çeKtneıniş gibi görünmek isteyen muzaffer kumandanı bu sefer halk, niçin aralannda götmedlklerini blrbirlerine sornıağa başlamışü. Bu bir müddet devam ettiyse de, mareşab ihtifagâhından çıkarınağa kâfi gclmedi. O gene inzivayı tercih Cdiyordu. Bu tercih tenkldlere yol açtı. Harb giinlerinin sansüründen kıııtulan kalemler bu sefer Haig'in Fransa seferindeki harekâtını tenkide koyulmuşlardı. Onu hırpalarcasına ve esassız olarak uzun uzadıya tenkid ettiler. Halbuki o, buna da aldırmadı ve gene inzivasmda kaldı. Ve nihayet ortabk büsbütün sükun bulduktan sonra Mareşal Haigin memlekete yapmıs olduğu büyük işler, parlak bir surette kendiliğinden efkarı umunüye muvacehesinde tecelli etınis bulunuyordu. Filhakika Mareşal Haig az söz söylemesi nispetinde büyiik işler başaran ve sessizce hizmeti seven karakterde bir askerdi. Bir kumandan olarak onu F.vh'la mukayese etmek asla hatalı değildir. Gerek harb tabiyeleri, gerekse disiplin tesisi hususundaki kudreti ikisinin de aynı kuvvette idi. O da Foch gibi askerlikte en mükemmef usulün duşmanın üzerine olanca kuvvet ve kudretle yüklenmekten ibaret olduğuna İnpnırdl. Esasen asker! terbiyesi çnk sağlam bir insandı. İlk okuldanberi devam ettiği mektcblerde daima birineiliiji kazaıımış, daima çalışkanlık, zekâ ve açık rihinlilikle temayüz etmişti. Bir asker ve küçük rütbede bir zabit olarak bilfiil defatla sfingü hücumlarıns girnıiş, çıkmiî, ve nihayet İngilterenin o zaman toplayabildiği en büyiik orduya iiyakatle kumanda etmişti. Bir etfcânıharb olarak kudreti Fransızlar tarafından da daima medhüsena edilmiştir. Hiç bir zaman kendisini dev aynasmda gören mütekebbir ve mağrur insanîardan olmadığı için herkes tarafıadan ilk görüste •evilen Douglas Haig, Haig küçük ordusile en güzide Alman kıtaatına öyle darbeler indirmişti ki onların 919 için hazırladıkları en büyük kıtale mâni oldu bilhassa 1916 dan sonra İngiliz ordusuna, zabifanına ve efradına kendisini o kadar sevdinniş ve eiyle bir hürmet karan nustı ki onu sevmiyenler yok gibiydi. Gerek liyakat vc gerek kudreti ve askeri kabiliyeti, gerekse şahsî dürüstliiğü ve centlmenliği onu madun, mafevk herkes tarafından hürmet ve sevgile andırıvordu. Bu hürmet ve itinıad o derec^yi bulmuştu ki, mağlübiyet, makus talih, lıatta hatalı hareketler karşısında bile askerin kuvvei maneviyesi sarsılmıyordu. Bu itimad 191$ sonbaharında o dereceyi bulmuştu ki, lıiikunıetin ve erkânıharbiyenin aksinc emir ve ricalanna rağmen hüyük taarruza giriştiği zaman dahi, adaıu kırdırmak, fakat mutlaka muzaffer olmak hususundaki inancına; bütün maiyeti, küçük zabitlerden generallere vannca>a, sıhhiye efradından tutun da Afrika harblerinin en tecrübediıle askerlerine kadar sarî bir sekilde, bir itikad halini almıştı. Eğer Haig'in Anıiens ile Somme ve Somrae ile Selle arasındaki anudane hücumlan nıuvaffak olmasaydı, bence; Foch'un bütün askerl dehasına ve var kuvvetile hücumlanna ve taarruzlarına rağmen muviffakiyeti her halde bir istifham şeldini alırdı. Küçük, fakat harb kudreti çok yüksek ordusile Mareşal Haig, en güzid: ve en cesur Alman kıtaat ve istihkâmlanna öyle müthi? darbeler indirmişti ki; Almanlann 1919 yılı için hazırladıkları ve cihan tarihinde en büjük kıtali teşkil edecek taarruzlarına nıâni olmak hususunda mareşalm hissesi hakikaten alelfımum zannedildiğinin fevkinde parlamışbr. Nahkum olan muhtekirler Bir tüccar, 500 lira para cezasına ve iki sene sürçüne mahkum oldu Bu itibarla onu İngiliz tarihinde en büyük bir kumandan olan YVeUington'la mukayese, asla bir mubalâga olamaz. Haig'in müstakbel nesiller için en güzel ve mümtaz bir nümunei imtisal olacağmda da asla şüphe yoktur. (Arkasi var) Zabıta vak'aları Anadoluhlsarında Kandilll cad desl 40 numarada oturan ve o clvardakl halat fabrikasında çalışan 35 yaşlannda Osman km Didar, çalı^tığı makineye kazaen kolunu kaptıraralc yaralanmış, Nümune hastanesine kaldırılmıştır. if Kazlıçeşme Güdericl sokak 13 numaradaki kösele fabrikasında çalışan Murad, dalgınlık neticestode Idaresindeki slllndlr makineslne elini kaptırarak yaralanmış, Yedlkule hastanesinde tedavi altına alınmıştır. k Kandiliide İskelearkası sokak 16 numaıalı evde misafir bulunan 12 yaşlarında Murad, evin merdl venlerlnden inerken ayağı kayarak düşmüş, muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Yaralı, kazayı müteakıb Nümune hastanesinde tedavi altma alınmıştır. • Halic Fenerinde oturan Ahmedin bir buçuk yaşlarındaki kızı Gülseren, odada klmsenln bulunmadıÇı bir sırada kazaen mangala dü$erek muhtelif yerlerinden yanmıştır. Yanıkları çok ağır olan Gülseren kaldırüdığı hastanede ölmüştur. Tüberküloz cemiyeti Tüberküloz cemiyeti mutad ay^1* toolantısmı 5 mart çarşamba e : ; ' saat altı buçukta Cağaloğlundaki Etıbba Odasında yapacaktır. Düğün şehrin en büyük salonunda yapılacaktı. Memleketin muhtelil seviyede insanlan günlerdenberi hep onlardan bahsediyordu. Erkek, şöhreti yurd sınırlarını aşmış bir san'atkardı. Kız ise şehir halkmın yüreklerine ateş düşuren güzelüği ile harikulâde bir şeydt Müzisyen, belki bir çok san'atkânn tahayyül ettikleri halde kalemleri veya fırçalan ile yaratmağa muvaffak olamadıkları bu güzellik karşısmda birden esir olmuştu. Onu gördüğü dakikadan itibaren gözleri ve ruhu kamaşmış gibi idi. Hayatından gelip geçen kadınların sayısını çoktan unutmuştu. Uğrunda ocaklar sönmüş, yavrular terkedilmiş. şerefler ayak altma ahnmıştı. MaTİsine dönüp bakacak olsa, bir zamanlar kendisinde müstesna heyecanlar yaratan, ihtiraslar tutuşturan bir sürü güzel arasmda gerçekten sevilmi$ olanı belki bulamıyacaktı. Belki böylesi de vardı da unutmuştu. O daima sinir hamleleri ile hareket etmiş, ne aşka, ne de ızr tıraba inanmıştı. Sanki kadın onun gözünde kristal bir kadeh içinde bir kaç yudum içkiden ibaretti. Rengi ve kokttsu ile göz alan, tadı ile haz uvandıran ve baş döndüren bir içki... Ve son yudumuna bu içkiden sonra bu zarif kadeh terkedilir. Ama kırıhr, parçalanır ve belki derinden derine ıztırablı sesler de verebilir. Lâkin sanatkâr bu seslere yabancıdır. Çünkü eline bir başka kadeh sunulmuştur. Fakat şimdi gözünde kadın bir yudum içki olmaktan çıkmif, onu varüğının en ince noktalanndan kavramıştı. Mes'ud ve mağrurdu. Belki şimdiye kadar yeryüzünde kimsenin kurama PU ihtikân yapmaktan tevkif edilen toptancı tacir Yako Gabayla Baruh Gabaym, pili fahis fiatla sattıklan ve bu suretle millî korunma konununa muhalif hareket ettikleri, İstanbul ikinci asliye ceza mahkemesince sabit görülmüştür. Mahkeme, dün her ikisinin de beşer yüz lira ağır para cezası ödemelerini ve ikişer sene müddetle Eskişehire sürülmelerini karar altına almıştır. Mevkuflar, kararla beraber serbest bırakılmışlardır. Bu iki tacirden pil alarak fazla fiatla, lâkin nisIKT1SAD peten az kârla sattığı neticesine varılan pilci Salamon Eskinazinin de yirmi Dünkü ihracat beş lira para cezası ödemesine ve dükDün şehrimiaden 600 bin liralık kânınm bir hafta müddetle kapatılmaihracat yapılmıştır. Bu ihracatın sına karar verilmiştir. en mühim kısmını İngiltereye ihrac Diğer taraftan, Fincancılarda ecza olunan tiftık, Almanyaya ihrac otaciri Raşid Sevil, kilosu 320 ile 350 lunan tütün işgal etmektedir. kuruş arasmda satılabilecek jelâtini eczacı İbrahim Nezihiye 750 kuruştan İnönü Ansiklopedisi için sattığı, Rıza Tütüncüye de böyle fazla hazırlıklar fatla satış yaptığı ve çekle bedelini İnönü Ansiklopedisinin hazırlanaldığı halde fatura vermediği ileri sürülerek, Sultanahmed birinci sulh ceza ması için şehrimlade de çalışmalara mahkemesine gönderilmiştir. Raşid Se bişlanmıştır. Bu maksadla' dün vil, millî korunma kanununa muhalif Maarif müHürlüğünde müze mü hareketten sorgusunda, ihtikSr yapma messilleri ve mütehassıs muallim dığını, bu iddialarm asılsız olduğunu lerin iştlrakiie bir içtlma akde söylemiştir. Hâkim Reşid Nomer, Raşid dilmiştir. Toplantıda çalışma progSevil hakkında tevkif müaekkeresi ramı ve vazife taksimi yapılmıştır. kesmiştir. Kendisi, tahkikat tekemmül İlk mekteblerin 100 üncü ettikten sonra, tstenbul ikinci asliye yıldönümü ceza mahkemesinde muhakeme edilecektir. İlk mekteblerin kuruluşunun yüzüncü yıldönümü münasebetile şeh riml?de bir sergi açılması için teZiraat Enstitüsü talebesi şebbüslere girişilmiştir. Sergide teşhir edtlecpk eserlerin temlni için Ankaraya gitti Maarif müdürlüğDe Eski Eserleri Sömestr tatili münasebetile on Derleme müdüriüğü tetklklerde bugündenberi Uludağda kayak kur lunmaktadır. Mekteblerin kurulu iunda bulunan Ziraat Enstitüsü ta şundan bugüne kadar geçen devrelebesi evvelkl gün Ankaraya dön lerde kullanılan ders aletlerini ve grafikleri müştür Muallimlerînin mura'cabe t^drisa^a aid muhtelif si altırda çalışan talebeler kursu toplamak üzere yakında bir toplantı yapılacaktır. muvaffakiyetle bitirmislerdir. «Harb gemilerii7iiz yollanna devam ederek İtalyan jilosunu bulmağa çaitjintîlardtr. Bu araştırma, bizi Ztaiyan sahilleri ydkınlanna göturmüştür. Bütün toplarımız ateşe hazır bir halde idi, fakat İtalyan denizcilerinden eser Tramvaylarda tek bilet tarifesi kiler için ücretli paso ayda 840, görülmemiştir* nin Nafıa Vekâletince tasdiki için ikmci mevki 600 kuruştur. Talebe •Yer yarümış da yerin dibine geçmiş Ankaraya gitmiş olan Tramvay ve için birinci mevki paso 480, İkinci gibi» sözünü «deniz yarılmış da deniElektrik idaresi umum müdürü Hul mevki 240 kuruştur. ki Erem dün şehrimize gelmiştir. Aktarma biletler bir saat için mu zin dibine inmiş gibi» şekline çevirerek Nafıa Vekâleti, yeni tarifeyi tasdik teber olacas, bu biletlerin içinde İtalyan donanması için kuUanabiliriz. etıniştlr. Buna nazaran mıntaka u saat işaretini gösterir rakamlar bu Ifizim gazetelerin ilân sahifelerinde bazan «Gaib çocuk aranıyor» diye küçük sulü kaldırılacak, birinci mevki lunacaktır. ilânlar çıkar, hatta bazan metnin yatramvaya binen her şahıs nereye Biletçiler bu saatlere zımba üe 1giderse gitsuı 7 kuruş, ikinci mev şaret etmek suretile yolcunun kul nına siük bir resim de koyarlar. İtalkie binen ise 5 kuruş verecektir. lanacağı aktarma bilet müddetini yan donanması da o kadar ortadan Talebe, birinci mevkide 4, ikinci tayin edecekierdir. Tramvay ve kaybolmuştur ki insanın <Gaib donanmevkide t kuruş, zabitan mevki Elektrik idaresi müdürü, bir ma aranıyor» diye bütün dünya matfarkı olmaksızın 5 kuruş verecektir. kısım tramvay malzemesinin Ka buatına bir ilân vereceği geliyor. Biraz denizcilikten anlayan bir adam Asker, talebe biîetine tâbidir. tabükten temıni kabil olup olmaBundan başka aktarma biletleri djğını anlamak üzere Karabüke gi sıfatile, dünyanın en sür'atli gemilcriihdas edilmiştir. Aktarma biletleri decekti. Fakat Ankarada fazla kal nin arada sırada bir akın bile yaı>mabirinic mevki 11, ikinci mevki 7,5 ması dolayısile buna imkan hasıl diklarına bakıyorum da, milyırlar sarolamamıştır. Tramvay idaresi Mü Gle vücude getirilraiş olan bu güzelim kuruştur. Talebenin aktarma biletl ise bi nakale Vekâletinin yaptığı anlaşma gemilere acıyorum. Mcselâ, İtalyanlarut rinci mevki 5. ikinci mevki 3 kuruş ile Rumanyadan İstanbul Tramvay Incrociatori leggeri yani hafif kruvaklaresi için temin edilen 800 ban zöricr dedikleri gemiler arasında Contur. Aktarmasız yeni tarifenin tatbi daiın yakında gelmesine intizar et dottiere sınıfı kruvazörler vardır ki teckma martın onunda başlanacaktır. mektedir. Bunlar geldiği takdirde rübclerinde 42 mil sür'at yapmıs, biAktarma biletleri yeniden tabedl bütün arabalar harekete geçirile rer muhrib kadar hızh genıilerdir. Bunleceği için bunlarnı tatbikına mar rek yolcu nakliyatmda ferahlık te lardan 5,607 tonluk Alberico di Bartm onu ile nisanm onu arasmda min edilecektir. Müsaadesi alman biano'nun sür'ati 42 mili de geçmiştir 200 bin liralık dövizle de Amerikaya ve gemi, tam sekiz saat, aynı yüksek başlanacaktır. Bunlardan başka ücretli paso u bandaj ve ray siparişlne çalısılmak siir'aü muhafaza etmiştir. sulü ihdas edilmiştir. Birinci mev i tadır. Lugat kitablarma göre Condoltiere •MiUs kumandanı» ve •Usul ve kaide dinlcmez adam» demekmiş. Bu aJı taŞEHtR tSLERI MÜTEFERR1K şıyan kruvazörler, pek yaman akıncısmıflannm Kaymağı alınmış sütler Dokumacılar cemiyeti idare lar olabiHrlcrdi; fakatyüksekliğine ismine ve sür'atlerinin rağLstanbuida satılan sütlerin kısmı heyeti istifa etti men, hiç bir iş göremiyor; kim bilir, azamımn kaymağı almmış olarak Son ipllk tevziatında el" dokuma hangi hücra limanın durgun sularında, satılmakta oldugu yapılan kontrollardan anlaşılmıştır. Belediye, alâ tezgâhlarına beher tezgâh başına Taranto faciasının tekerrürü korkusukadarlara gönderdigi bir tamlmde verilen miktar kâfi görülmediği ve nu çekerek haranlıklar içinde yatıyorbu kabil kaymağı alınmış sütleri bu hal dokumacıların şiddetli iti lar. Sultan Hamid ihtilâl korkusundan satanlann ellerinden ruhsatiyeleri razlarını mucib olduğu için Yazma Osmanlı donanmasım Halirdc çürütmüştü; Sinyor Mussolini de İngiliz koraiınmaa lüzumunu bUdirmiştir. ve Dokumacıiar cemiyeti idare hekusundan, İtalyan donanınasmı, limanOtobüt biletçileri hakkında yeti reisi Ayni Yılmaztürkle doku larda çürütüyor. Fakat, Duçe, bu ihtiOtobüs biletçilerinin elleri kirli macılar kooperatlfi idare heyeti is yatkârbğında pek de haksız değildir. ve bunlardan bir kısmının ayni za tifa etmiştlr. Av'ustralyanın Sidney kruvazörü, bit manda şoför muavinliği yapmakta Şehrimizde yapılan toplantılar gün bu seri kruvazörlerden ikisine teoldukları görülmüş, bu gibilerin ça dan sonra t«spit edilmiş olan esas sadüf etmiş ve bunlann 16 tane 152 lik lışmalarına müsaade edilmemesi lara göre büyük sanayi müessese • topuna karşı, 8 tane 152 lik top taşılüzumu Dahiliye Vekâletinden alâ lerine geçen senekl iplik istihl&k masına rağmen, kendisinden bir misli kadarlara bildirilmistir. lerinin ayni miktar ve el tezgâh üstun olan düşmana saldırmıştı; netilarına da çözgü için blr ve atkı İçin cede Bartolomeo CoUeonı'yı batırmış, Tecziye edilen esnaf Dün şehrin muhtelif semtlerinde de bir paket olmak üzere ayda iki öteki eşini kaçırmışn. O vakittenberi yapılan kontrolda şüpheli görülen paket iplik verilmesi takarrür et Condottiere'lerin dizlerinin bağı çözul32 muhtelif gıda maddesinden alı mlstir. Dokumacı esnafı evvelce bu müştür. Bu hastahk, sonra 30 milden nan nümuneler tahlilhaneye gön nun iki mlsll olarak verilmesi ta fazla sür'atleri olan 35.000 tonluk Litkarrür ederken son dakikada yarı torio sınıfı zırhlılara da ânz olmuşderilmlştlr. Bu meyanda Eminönünde yapı yanya tenzil edilmiş olan bu mik tur. Onlarm 9 tane 38lük ve 12 tane 152 lik toplanna rağmen, denizde dölan kontrolda 12 kadar muhtelif tarı kâfi gönnemektedirler. e.snafın Belediye talimatnamesine Diğer taraftan dün dokumacılara vüşmektense limanda yatmayı cana minaykırı hareket ettikleri görülerek İplik tevziatıria başlanmıştır. Bu net bibnişlerdir. haklarında ceza zaptı tanzlm edil tevziat dolayısile Halk Sandığı müHalbuki İtalyan denizcileri, Büyiik miştir. dürü ve İktısad Vekâleti memurlan Harbde epey cür'et, cesaret ve mabaİstanbulla Beyoğlu arasında lşll <ooperatif merkezine gelmişlerdir. ret göstermişlerdi. Birkaç defa küçük hücum botlarile, müteaddid mania hatven altı otobüsün de istlab haddinADL1YEDE larım asıp Avusturya harb limanlanden fazla yolcu aldıklan görülerek na girmişler, bir kere de, böyle ırdniotobüs biletçileri tecziye edilmiştir. Demir hırsızları mini bir tekne ile Avusturyalılarm koca • Sultanahmedde San'atlar mekte bir dretnotunu torpilleyip batırmışlardı Çekmece yolunda bir bi yanında depo olarak kullanılan Bu defa anlaşılan ustalanm buldnklan otomobil kazası mahzenden hurda demir calan İb için, böyle tehlikeli işlere teşebbüs bile Çekmeceden Yeşilköye gelmekte rahim, Sultanahmed birinci sulh etmiyorlar. Onlar, limanların köşesine olan bir otomobil, asfalt yolun kebucaçına saklandıkça Ingılizler de, Aknarmdaki çukura yuvarlanmış ve ceza mahkemesinde dün 5 ay, 25 denizdeki hakimiyetlerini gittikçe artıotomobilde bulunan Muammer is gün hapse mahkum olmuştur. Ayni rıyorlar. Bir gün Taranto'ya> erteri gtin minde blr çocuk agır surette yara yerden hurda demar çalan Hasan Napoli'ye, daha ertesi gün Cenova'ya anmıştır. Çocuk hastaneye kaldı da 7 ay, 15 gün hapse mahkum e hücum ediyorlar; bütün cenubî İtarya dilmlştir. rılmışsa da ölmüştur. kıyılannı mayin tarlalarile dolduruyorlar; Pantelleria ile Sicilya arasindald 18 seneden 3 seneye Denize düştü Çatalcada Cukurbostan çiftliğin boğazda mekik dokuyorlar; cıuilan isBeyoğlunda Şimal sokagında oturan Yunan tebaasından 65 yaşla de bahçıvan Bayramm bostanından teyince Adriyatiğe giriyorlar; her tarında Andon dün Göztepe vapurile Hüseyin Ercan isimli gene bir ço rafta İtalyan donanmasını arayarlar; faKadıköyüne giderken Sarayburnu ban bir salatalîk koparmış, buna kı kat bu Zümrüdü Ankayı koydunsa bul! ön.'erinde gözleri kararmış ve mu zan bahçivan, çobanı tokatlam^tı; Anlaşılan İtalyanlar, Roma İmparavazenesinl temin edemlyerek denize torluğundan miras kalmış tabirile «Mare Hüseyin Ercan da, bu sebeble BaydüşmüşAür. Nostrum Bizim deniz» diye kabullenramı öldürmüştü. İstanbul birinci dikleri Akdenizi, İngilizlere kiraya verHâdiseyi görenler, derhal kaptanı AŞırceza mahkemesi, Hüseyin Er haberdar etmişlerdir. Fakat vapu miş olacaklar, iyi bir ev sahibi sıfatile run müdahalesine lüzum kalmadan canı tehevvüre kapılarak ödürmek kiracıyı rahatsız etmemek için, hiç göAndon, oradan geçen blr sandal ta ten 18 seneye mahkum etmR hak rünmüyorlar; hatta kira bile btemiyorrafmdan kurtarılmıştır. Andon bay şjz tahrik dolayısile cezayı 12 sene lar. gın bir halde hastaneye kaldırıl ve ve maznun henüz 18 yaşını biBu gün artık Akdeniz, .Mare Nosmıştır. tirmedigînder. 3 seneve indirmiştir. trum» değil; İngilizlerin göğüslerini gere Ayrıca aktarma biletleri ve ivretli pasoiar da ihdas edüii KUçUk hlkâye Kaçan kadın Açılamıyan kapınm önünde, gelinin nefis bir görünüşü vardı. Kahkahalarla gülüyordu. Mermerler üstüne bir köpük gibi kabara kabara dökülen duvağı ve saçlarının altınını saran çiçekleri ile göllerin üstünde uçan su perilerini andınyordu. Şoför gönderildi. San'atkânn kardeşi gelerek bir cam kırdı, içeri atladı ve parmaklarından kan süzülerek yeni evlilere yuvalarmm kapısını açtı. Gene kız, evini, peri masallarmda büyülü odalan dolaşan hulyalı kızlar gibi dolaştı. Karsısmda hiç bir duygulu kadının alâkasız kalamryacağı yüksek bir aşkı kendisine veren erkek, paranm ve selim bir cevkin ölçüsuz bir sekilde harcanmasile meydana gelen bir ev de veriyordu. Rengin, kokunun, ipeğin, kristallerin, gümüşlerin ve pek güzel bir çok şeyin füsunu içinde gözleri süzülmüştü. Bir çocuk neş'esi ile kocasmın kollarına atıldı: Mes'udum, dedl Gerçekten mesudum. Ama bu saadet gecesinin ferdası olmadı. Bu birleşme kadının hayatında bir yıldırım tesiri yaptı. Bir hayal sukutuna uğradığını pek çabuk anladı. O, san'atkânn görünüşüne ve föhretine kapılmıştı. Onda bu topraklarda yasayan insanlarda mevcud olmıyan bir şey bulacağım vehmetmisti Onun duygu' MUkerrem Kâmll Su dığı bir yuva örneği ile insanların karşısına çıkacak, derin bir aşkın ateşi içinde şaheserler verecekti Bu ilâhî gene kız, her gün ruhunun. şimdiye kadar herkese meçhul kalmış. köşelerini birer birer açacak ve ona tadına doyulmaz incelikler, zevkler, müphem renkler ve eşsiz heyecanlarla saadeti yudum yudum içirecektL Tam seven bir erkeğin taşkın ve orijinal arzulan içinde yuvasım hazırladı. Evin her köşesine sevdiği kızın gözlerinin ve saçlarının rengi serildi. Düğun gec vakitlere kadar devam etti. Bir zamanlar bir çok göz ve gönlü ayrı ayrı üstlerine çeken karı koca. şimdi gene derin bir heyecan havası yaratmışlardı. Gene üstlerine deydikçe kararan bakışlar, gözlerine daldıkça ürperen gönüller vardı. Onlar, yüksek bir saadet kasırgası içinde güluyor. dansediyor, misafirlerini ağırlıyor, içiyorlardı. Artık elele girecekleri cennetin eşiğinde idiler. Sabaha karşı yuvalarına geldiler. Bahçeyi koşarak geçtiler. Bir kaç basamak merdiveni iki mektebli hızile çıktılar. Erkek bir eli karısının elleri içinde, diğer eli ile anahtan çıkardı. «Gec sevgilim, diyecekti. Kalbimin ve bütün hayatımın sınırlarından olduğu gibi!» Fakat konuşamadı. Çünkü anahtar kuılmıştı. ları, aşkı, heyecan ve ihtirasları mutlak ötekilerden ayrı olmalı idi. Bir kan koca hayatı içinde onun da diğerlerinden farklı olmak elinden gelmiyecekti. O da bu topraklann, bu iklimin çocuğu idi. Ve gene kadın buna tahammül edemiyordu. Bir ay sonra aşkın ve paranın nihayetsiz bir cömerdlik içinde kurduğu yuvayı terketti. Zamanında çok şımarülmıştı. Fazla sevilmiş, uğrunda çılgınlıklar yapılmış, önüne füsunlu âlemlerin parlak vaidleri saçılmıştı. Sevilmek onun için gayet tabiî bir şeydi. Bu harikulâde güzelliği ile yalnız yaşadığı şehirler halkını değil, dilese yeryüzünün bütün duygulu erkeklerini peşinden sürüyebilirdi. O buna kuvvetle inanmış bulunuyordu. Giderken kısa konuştu: Sende umduğumu bulamadım, dedi. Aynlalım. Ve bu iş ne kadar mümkünse o kadar çabuk bitsin!.. San'atkâr büyüyen gözlerle ona baktı, baktı. Elleri ve bütün mevcudiyeti buzlaşmış gibi idi. Kadın o ilâhî, o heykel güzelliği ile yürüdü, gittt. Bundan sonra erkek için elim bir hayat başladı. Onu tam ve rnutlak bir sekilde seviyordu. unutamıyordu. Ne olursa olsun onun tekrar hayatına dönmesi lâzımdı. Onsuz yapamıyacaktı. Iztırabı korkunc bîr hal almıştı. Halini gören bir kaç dostu gene kadma gittiler. Onu bu müthis karanndan ge = çirmek için dil döktüler. Ve bir akşam bir zamanlar gururu dillere destan olan san'atkâr, vefasız sevgilisinin kapısına düştü. Ağlıyordu. İnkâr ettiği aşkın ve ıztırabuı pençeleri .içinde kıvranıvordu Gene kadın ona bakü, baktı. Nereden estiği belli olmıyan bir arzu ile ayağa kalktı. Bir kere daha onunla yuvanın kapısından elele geçtL Ama nihayet bu da bir kapristi. Çünkü göğsünün altmda bu erkek için birdenbire boşalmış, duyguları son damlasma kadar tükenmiş bir kalb çarpıyordu Gene baraber yapamadılar. Kadın gene bir kaç gün içinde ve bu defa bir daha dönmemek üzere çıktı, gittt Şehir halkı onlardan harareüe bahsediyordu. San'atkâr için: cÇok ah aldı, elbet gülmiyecelcti.» dediler. Kız için de: «Güzelde vefa arama!» diye hüküm verdiler. Onu «kalbsiz güzel» diye vasıflandırdılar. «Göz kalan maldan hayır olmaz!» diyenler bile çıkh. Ama kim ne derse desin, âlem ne söylerse söylesin gerçek olan bir şey vardı ki. hiç bir kuvvet onu değiştirecek mahiyette görünmüyordu: San'atkâr kaçan kadını çılgmca seviyordu, Iztırabı hududsuzdu. Bedbahttı. Havatmm bütün ışıklan sönmüş gibi idi. İçinde tutuşan ve bir türlü mahiyetini tahlil edemediği bir şey vardı ki, ondaki san'at aşkını da sanki yakmış, kül etmişti. Sonsuz ıztırabını eserlerine vererek yaşamak istedi. Bu onun için bir teselli, bir yaşama kuvveti olabilirdi. T^yin çahşamıyordu. Şimdiki halde kadın onun yaratıcı kabiliyetlerini de beraberinde kaçırmışa benziyor ve saaatktr bundan dehset duyuyordu. gere söyleyebilecekleri gibi «Our Sea Bizim deniz» olmuştur; fakat İngiliz denizcileri eenÜmen adamlardır; faşistieri müteessir etmemek için bu tabiri kullarmıyorlar. Akdeniz, sözle İtalyan denizi. filen îse İnpiliz denizidir. Bu taksimden de. her iki tarafuı memnun olduklarma şüphe yoktur. Şoförlerin kongresi Şoförler cemiyeti dün öğleden sonra saat 15 te Beyoğlu Halkevinde senelik kongresini akdetmiştir. Kongrede idare heyeti raporu okunmuş, 940 senesi hesablarile beraber tasvib edilmiştir. Müteakıben yapılan yeni idare heyeti seçiminde eski idare heyeti azalan aynen ipka edilmiştir. Dünkü kongrede, şoförler bilhassa issizlikten şikâyet etmişler. ihtiyaclarmın temini için seri çareler bmunmasını istemişlerdir. Şoförlerin dilekleri, tetkik edilmek üzere encümenlere havale edilmiştir. İçtimada bir teavün sandıgı teşkili için azalar tarafmdan vaki olan teklif ekseriyetle kabul edilmiştir. CUNHURIYET Abone ş e r a i t i T ^ ^ c Senelik Alü avlık Üç ayhk Bir ayhk 1400 Kr. 2700 B> 750 > 1450 » 400 > 800 » 150 • Yoktur. Nüshası 5 kıınıştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: