28 Mart 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Mart 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURnfET 28 Mart 1941 .IDoğru değil mi?|, Temizlik amelesine vâzıh talimat vermek lâzım { Şehir ve Memleket Haberleri ) Üskudar Halk Tramvaykrı Bir senede 97 bin NALINA MIHINA Kabahat generallerde mi? arbin başındanberi Arnavudluktaki İtaiyan kuvvetlerine başkumandanlık edenler haja çoğaldı. Geueral Presca, General Geleso, Geueral Soddu, Maıeşal Badoglio, General Ugo Cavallero, nihayet bizzat diktatör Sinyor Mussolini bu cephede, birbiri peşisıra, başkumandanhğı deruhde ettiler; fakat hiçbiri Yunan cephesini yarmağa muvaffak olamadı. Rivayete gore, biitün İtaiyan ordulan başkumandanı ikcn ayni zamanda İtal / yan cephesindeki barekâtı da idare eden General Ugo Cavallero da Arnavudluk ordusu başkumandanlığından azlolunarak bu vazifeye 11 inci ordu kumandanı General Soddu tayin edilmiş. Arada Onikiadadaki kumandan General de Vecci de, Mareşal Badoglio nun başkumandanlıktan affını istemesinden bir gün sonra, arzuyu vicdanisile adalar kumandanbğından çekilmişti. Nihayet, ayni zamanda ordu genelkurmay başkanı olduğunu da öğrendiğimiz Mareşal Rodolfo Graziani de hem bu vazifesinden, hem de Libya umuntl valiliğinden ve şimali Afrika kuvvetleri baskumandanlığından istifa etmiştir. 1936 da Habeşistanda bir yıldırun ta« arruzile N'egelli j i aldığı zaman bir İngiliz usulüne tevfikan kendisine «Marld do Negelli» asalet unvanı tevcih edilmiş olan bu kumandan, mnkadderatın garib bir cilvesile Negelli İngilizlerin eline dttştüğü gün bu üçüzlü vazifesinden affedilmiştir. Sinyor Mussolini, ttalyan kumandanlannı neden böyle sık sık değiştiriyor? Onların kabahati nedir? Ordular sevk ve idaresinde hakikaten âciz olduklan anlaşıldığı için mi, yoksa bir türlii muzaffer olamadıklan için mi? Halbtıki bizzat kendisi Yunan cephesini 150,000 kisile zorladı; 40.000 den fazla zajiat verdiği halde yaramadı. İtaiyan kumandanlan, ttalyan harbiye mektebinden ve harb akadentisinden çıkmış, 1911 denberi İtalyamn giriştiri bir sürü harbde tecriibe görmüş insanlardır; sevk ve idare bakımından âciz olduklan kabul edilemez. Muzaffer olamayışlanna gelince, bu da, onların kabahati değildir. ttalyan milleti, haksıı lıir dava için, sevmediği bir müttefikin yanında, harbetmek istemiyor. ttalya halki, ileride bir Cermen tahakkiimti ve tabiiyeti altında yaşamağa mahkum olacağını düşündükçe iştahsız, heyecansıı ve neşesizdir. Muzaffer olmak için ise, muhariblerin ruhunda sönmez bir yenmek ateşinin hiç sönmeden, panl parıl yanması lâzımdır. Bu hakikate rağmen, «vur abalıya!. kabilinden kahahati hcp baskum?ndanlara veya ccphe kumandanlanna yüklemek doğru değildir. İhtikâr davatart Mahkemeye verilen maznunlardan bir kısmı hakkında ceza kararları verildi misyonundan fiatın kilo başına 23 kuruş olduğunu öğrendiğini ve komisyon memurları tarafından cürmümeşhud yapıldığını anlatmıştır. Baki Tezcan ise, kendisinin 240 kilodan çok daha fazla demir talebile karşılaştığuu ve hattâ bu itibarla verilen paranın, fiatı kilo başına 18 kuruşa getirdiğini söylemiş, «resmî bir daire adına mal satın alındığına göre, memur tarafından daireye karçı evrakı müspite mahiyetinde, benden fatura istenilmesi icab ederken, istenilmemiş ve para, daha mal tamamile tartılmadan masamın üstüne bırakılıvermiştir. Bütün bunlar, hâdisenin müretteb olduğunu gösterir. demiştir. Kendisi hakkında, geçen hazirandaki bir galvanize demir satışı işinde de kilo başına 40 kuruş almaktan ihtikâr tahkikatı yapıldığı, o işte istediği bu fiat ihtikâr mahiyetinde görülmedîği, yalnız o satışta fatura vermemekten evrak haGüneş marka ^assı ve komple eeb zırlandığı, mahkemeye yeni gelen bir fenerlerini 75 er kuruştan satmaları lâ dosyadan öğrenilmiştir. Bu fatura dazımgelirken 80 er kuruştan sattıkları vası da diğerile birleçtirilmiştir. iddia edilen Beyoğlunda İstiklâl cadTevhid olunan davalarda, müddeiudesinde tütüncü İranlı Mehmed Hiiseyin ve çıragı Rıza haklanndaki dava mumî, iddiasını söyliyerek ceza isteda, ayni mahkemede dün karara bağ ğinde bulunmuştur. Vekil tutmıyan talanmıştu. Sübut şekline göre, ışıkları cir, müdafaasım kendi yapmıştır. Mukarartma zamamnda Rıza, komsu esna hakemenin devamı, karar bildirilmek üfın ısrarile bunlara satmak üzere, sey zere, 31 marta kalmıştır. yar satıcılardan tiç tane komple yassı Müddeiunnanniğe verilen îıtikâr ceb feneri alarak dükkânına getirmistir. maznunlan Biraz sonra da bir if için dışarıya çıkmıştır. O sırada fiat murakabe memurFiat murakabe komisyonu, 50 kuruşa ları gelerek, bu fenerlere müşteri çık satılması lâzımgelen pulluk demlrini mışlardır. Çırak Rıra da, beherine 75 95 110 kuruşa satan Galatada tünel yerine 80 kuruş istemiştir. Mahkeme, caddesinde 83 numarada Memduh, 190 o sırada dükkânda bulunmıyan mal sa kuruşa yüzde 50 den fazla nohudlu hibi Mehmed Hü«evnin beraetini, çı mahlut kahve satan Arabacılar cadderağı Rızanın da 25 lira para cezası 6 sinde 11 numarada Mehmed Tan, 120 demesini karar altına almıstır. kuruşa satılması lâzımgelen fotograf filmini 170 kuruşa satan Sirkecide HaGalatada şarab iskelesinde 501 numamidiye caddesinde fotografçı Nıkoli, deralı mağazda demir ticareti yapan Şummir fhtikârı yapan Beyazıdda Taha Basnulu Baki Tezcan, Belediye mezarîıklar maetnın Cumhuriyet müddeiumumilimüdürlügünün Merkezefendi mezarfığığine verilmesine karar vermiştir. na parmaklık yapılmak üzere satın alGalatada kundura malzemesi antan dırdığı köşebend demirlerini fazla kârla satmaktan ikinci cezaya gönderilmiş, sor Dimitrinin 120 kuruşa satılması icab eguyu müteakıb tevkif edilmlçti. Bu den kundura çivislnl Beyazıdda Ali amuhakemede, dün Belediye mezarhklar dında bir kunduracıya 160 kuruşa satkontrol memuru Rifat. şahid olarak tığı tespit edilmiştir. Dimitri millî kodinlenilmistir. Rifat, Bakinin 240 kilo runma kanununa muhalif hareket sudemiri kilosu 40 kuruştan aşağı ver çundan müddeiumumiliğe teslim olunmediŞini, kendislnin fiat murakabe ko mustur. Zmcirleme suretile satış yaparak fiat yukselttikleri iddia olunan baharat taciri Smuel Sapurta ile Mısırçarşısmda baharatçı Sıtkı ve kardeşi Cemalin millî korunma kanununa muhalif hareketten muhakemeleri dün bitmiştir. İstanbul ikinci asliye ceza mahkemesi, elinde ancak bir çuval yeni bahaı bulunan Samuel Sapurtanın bunu Cemale normal fiatla sattığı, Cemalin elinde mal olduğunu öğrenen ağabeysi Sıtkının ısrarla ve üstelik 12 lira kadar kâr vermek suretile bu bir çuval yeni baharı kardeşinden aldığı ve sonra da bir komisyoncu vasıtasile bir başkasma sattığı neticesine varmıç+ır. Samuel Sapurtamn berae*ine, elden ele satışla fiatı yukselttikleri anlaşılan Sıtkı ve Cemal kardeşlerin yirmi beşer lira para cezası ödenjelerine ve dükkânlarının bir hafta müddetle kapatılmasuıa karar vermiştir. Alemdar hâdisesi Yazan: SALAHADD1N GONGÖR Kabakçı Mustafa bir gecede temizlenivermişti Hükumet «mütecasirleri» yakalamağa çabşırken Alemdar ordusu da İstanbul surlarına dayanmıştı 6 Son günlerde şehrin ekseri taraflarında temizlik amelesinin sokakları süpürmek için çok geç kaldıkları gorülüyor. Herkes igine gücüne gitmek İçin dışarıya çıkıp eaddelerin kalabalıklaştıgı bir sırada amele var kuvveıle süpürge sallıyarak buram buram toz kaldınyor. Bir de gündtiz muhtelif tneydaniarda ve durak yerlerlnde de amele ayni şekllde temizlik yapmaya kalkıyorlar. Kışm ortalık kendiliğinden yaş oldugu zaman tatbikında pek de mahzur görülmiyecek olan bu işin baharın ve yazın kurak günlerinde yapılması hiç $üphesiz temizli|e de, sıhhate de muzırdır. Çünkü yerdeki bir kaç kâğıd ve çöpü toplamak pahasına bütün klrler ve mikroblar havalanrp üzerlerimize konmakta, agzımıza, burnumuza dolmaktadır. Binaenaleyh Temizlik İslert müdürlügünün, güne$ erken doğduftu için sokaklarm kalabahk halk kütlesi tarafından istilâ edilmeden temlzlenmesi ve gündüzleri de evvelce «ulanıp ıslatümamı? caddelerde uluorta süpürge faallyetlne girtçilmemesi hakkmda ameleye vazıh emlrler vermesi lcab eder. * lira kâr temin etti Usküdar ve Kadıköy Halk Tramvayları lenelık heyeti umumiyeai dün şirketin Üsküdardaki merkezinde top lanmıştır. Toplantıda Vali ve Belediye reisi Lutii Kırdarla İstanbul Kvkaf müdürü Hüsemeddin, belediye teftiş heyeti reisi, belediye muhasebe tnüdürü, belediye memurin ve tahsil ve varidat müdürleri hazır bulunmuşlardır. Şirke» tin bilânçosu tetkik ve eski idare heyeti ibka edilmiştir. Şirketin bir senelik bilânçosuna göre masraf çıkbktan sonra geri kalan safî kârı 97,000 liradır. Yalnız bu paradan ayrıca amortisman için hisse ayrılmamıştır. Maamafih r ev\ elce şirket tamamile ziyan . etmekte idi. Bu sebeble şimdiki vazivet memnuniyeti mucibdir. Öerde tasfiye muamelesi ikmal edildikten sonra elektrik cereyanı doğrudan doğruya İstanbuldan verileceği ve hesabı İstanbul tramvay idaresine aid olacağı ve iki idare bir elden idare edileceği cihetle kâr miktarının daha zdyade artacağı umulmaktadır. Şirketin tamamile tasfiyesine aid karar Evkaf hissesinin satısma aid olan lâyiha Büyük Millet Meclisinden çık tıktan sonra davet edilecek heyeti umumiyeee verileeektir. Doğru desıl mU Zabıta vak'aları Cibalide T ü t ü n fabrikasında calışan Hasan, ayni fabrikada caîısan ve Hasanla beraber ya^ıyan 26 vaşl a r m d a Azime adındkki dostunu ağır surette yaralamıştır. Azime, h a s tıaneve kaldırılmıştır. Vak'ayı müteakıb kaçan Hasan a r a n m a k t a d ı r . Topkapı sarayında Selimi Salisin odası ir Peshane fabrikasında çalısan Bekir, maklnede calıarken dalçınAlemdar, ordusunun yürüyüş llsti Ağayı gözlerimiz önünde öldürüyorlar lık neticesl elini maklneve kaütır kametlerini, yolda konaklanacak yerle da, hlç birİRüzin haberi olmuyor. El , mıs, p a r m a k l a n kesilmiştir. ri, önceden tespit etmişti. Fakat hazır bette bu işi işleyenlerin, ettikleri kârı | .. Beyoğlunda Kumbaracı yokusu Lklar gayet gizli tutulduğu için or yanlarına komayız!.. diye söyleniyor Kuyu çıkmazı sokaftmrta o t u r a n İkdunun hareketini pek aı kimseler ha lardı. Fakat bunlar kuru gürültü idi balin S ya^larmdaki tazı Cansan, ber alabildiler. «Vak'al Selimiye» de tafKabakçtnm gık demeden ortadan kalEİlâüle anlatıldığı gibl, Alemdar İstan dırılmaıı, etrafındakilere o derece deh odada valnız kaldıÇı bir sırada m a n bula doğru yola çıküğı günün sabahı, şet vermiştl ki, kale kapılarmı kapatıp aralm üstüne düjmü?, muhtelif yerordudaki kâtib smıfından bazı kimse kendini müdafaaya hazırlanan Uzun Ali leri yanmıstır. , , . , . , .,. , , . . ı * Kumkapıda o t u r a n Hldayet isler hâlâ bunun farkında değillerdi. Her Azamankl gibi esneye gerine uykuların Agaya cldd! bir hücumda bulunmak ce j m } n d e b W s l K u m k a p ı l s t a s y o n u n jda trenden atlarken m u v a z e n e s i n l can uyanmışlardı. Derken ortalıkta bir saretinı hiç biri gösteremedi.. Şehirde, Kabakçının kellefi gittiği o kavbederek düşmüg, başından ve afısıltı peyda oldu: «Ordu, yola çıkmış!» yağından ağırca yaralanmıstü*. Fakat «ketebe» efendiler, buna inanma gün geç vakit haber alınabilmişti. Hükumet erkanı telftşa düşerek, öteye bedılar, bir yandan çubuklarının dumanına katık ettikleri »abah kahvesini hö riye adamlar saldırdılar. Hattâ, KabakÜnîversite haftası pürdetiyor, bir yandan kahkaha ile gü çıyı öldürenleri hayyen veya meyyiten teslim edenler» mükâfatlar vadedildi. lüyorlardı: Ikincl Üniversit* haftfesmm bu Delirdiniz mi be? Ordu nereye Pakat, atı alan çoktan Üsktidarı geçmiş sene DiyarbakıMa açılmasına ka gidermiş.. Keyfinize bakın arkadaşlar.. ti. Alemdar ordusu mümkün olan sü rar verilmi? ve keyflyet Vilâyete ratle İstanbul surlarına yaklaşmakta idi. bildirllmistir. Eylul ayında açılacak Bizi aldatmak istiyorlar... ADUYEDE Tevkif edildi Sırkeci rıhtımında bir motörden esya çıkanlmasına yardım ederken bir tek rampa lâstlgi asırdığı ve 6 liraya sattıgı iddla edllen İhsan adlı biri, Adliyeye verilmistir. Sultanahmed birincl sulh ceza mah kemeslnce, dün hakkındtı tevkif müzekkeresi kesilmiştir. 39 gün hapse mahkum oldu Anastas isminde bir gence elle sarkıntılık ederken, bu gencin mümanaatı üzerine bıçak çektiftl ve gelen polLs Hallle vazlfe ifası esnasmda sövd'üğü iddia olunan Kej^ork adlı orta yaşlı bir adam, mahkemeye verilmişti. İstanbul yedlnci asllye ceza mahkemesi, dün Kegorkun bir ay, dokuz gün hapsini, 35 lira para cezası vermesini karar altına almıçtır. ONIVERSITF.DE ŞEHİR tSLERÎ Ekmek îçîn yeni bîr çeşni Belediye Sıhhat müdürlügünün verdiği izahata göre, subat ve mart ayları içinde tahlil edilmek üzere gönderilen ekmeklerin tahlilleri neticesinde oeşnl itibarile muvafık görülmüş, yalnız lmal noktasındaü görülen noksanalrın izalesi lüzumu alâkadarlara biidirilmiştir. Badema ekmelker bu sekilde imal edilecektir. Pazartesi günü İstanbul fırın larından birinde btr nümune ekmeği imal edilecektir. Fakat, asıl buna inanmamakla aldanmış olduklannı öğrenmekte gecikme diler. Ordu, çoktan, Edirne sahasını aşmış, (Havza) istikametinde ilerliyordu. Yolda, Alemdarın bazı esrerh vaziyetleri, Sadrazanu belli bellrsiz surette kuskulandırdı. Çelebi Mustafa Paşa, ortada b a a şeyler dönmekte olduğunun farkına vanr gibi olmuştu. Fakat, İstanbula kavuşmak üıere bulunmanın verdlğl hakh nes'e ile bu şüphesini tamik etmeğe lüzum görmedL İşin daha ilerisine varırsa,. belki de Alemdarın canı sıkılacak, arada «nahoş» sözler teati edilerek iki tarafın da ağızlarının tadı kaçacakh. İki ordu, böyle birbirinin izi üzerine basarak ağır ağır yol ala dursun, Alemdar kafilesinden sessizce ayrılan Uzun Ali Ağa da, malyetile birllkte yollarda at çatlata çatlata (Cemaziyelevvel) ayının 19 uncu gecesi, saat 6 7 sularında Rumeli feneri kalesinin önüne vermışü. Ali Ağa, yanına aldığı Ketencioğlunun kılaguzluğile kaleden içeri kolayhkla girmeğe muvaffak oldu. Köy kahvesind«, bir kaç Hayta horul horul uyuyorlardı. Kahve basılarak uyuyanların elleri ayaklan iplerle bağlandl. Uzun Hacı Ali Ağanın bekliyecek vakti yoktu. Neye uğradıklannı bibniyen Haytalara: Çabuk.. dedi, bize Kabakçının evini gösterin!.. Haytalardan bir tanen, Kabakçınm nerede oturduğunu biliyordu. Ali Ağa •mir verdi: Öyleyse düş önümüze!.. Kollarını tekrar sımsıkı bağlayarak herifl Snden saldılar. İki yanında Ali Ağanın adamları her ihtimale karşı Haytayı tarassud altında bulunduru yorlardı. Kaçmağa teşebbüs ettiği gibi, hemetı ÜZernie saldmp isini bitireceklerdi. Ali Ağa, kaleden içeri girdiği zaman, sabah olmasına ancak bir kaç saat kalmıştı. Güçlükle farkedilir bir kızıl3)k perde perde boğazı aydınlatıyordu. Uzun Ab Ağa sessizce Haytanm gösterdiği kale dışındaki eve doğru jrürüdü. Kabakçı Mustafa, başına geleceklerden habersiz «camehâbında yatur bir halde» idi. Uzun Ali, karşısına uyku sersemllğile çıkan Kabakçının adamlarını ko layca savdı: Çekilîn oradan.. Padişahm emrlle gelirim. Ağa ile görülecek kârımız var! Sekbanlardan biri, o sırada sessızce Kabakçınm yatak odasına dalraıştı. Korkunc sergerde, bir serçe kadar kolaylıkla öldürüldü. Sekban, elinde onun kanh kellesile kapının önünde göründüğü zaman, Ali Ağanın vüzünde geniş bir tebessüm kımıldadı. İşin bu kadnr çabuk biteceğini doğrusu ya, kendiâi de pek ummamıştı. Şimdi bu kesik başl, hemen Alemdar ordusuna yetiştirmek lfinmdı. Ketencioğlu, muvaffakiyetle başarılan kılağuzluğunun mükâfatını almak üzere, dolu dizğin, Rumeli fene rinden uzaklaçırken, Uzun Ali Ağa da maiyeti halkile kaleye kapandı ve ya maklan dışarı çıkartarak he"r ihtimsle karşı, kendini müdafaaya harırlandı. Yamaklar, vak'anın tesiri altında seraemlemişlerdi. Kimse, Kabakçınm 81 dürüldüğüne inanamıyordu. Her tarafta eli olan bu kuvvetli adamın, küçük bir gürültü dahi çıkartmadan kafast nasıl kopanlabilrnişti? Kabakçınm lutfunu görenler, çuraya buraya seyirierek: Subhanaüah bu no azim dnayettir?, Kabakçı İle uğraşacak vakit yoktu. HUkumet erklnı, slmdi hep birden tDevletlÛ» başlarınm kaydlne düşmtişlardı. Baftdadlı Hacı Ali isminde biri, üstü başı toz toprak içinde Edlrnekapıdan atını koştura koştura şehre girmlt, Alemdar ordusunun yolda olduğunu haber vermlşti. Hacı Aliyl, .hemen saraya davet ettiler. Şeyhülislâmla sadaret kaymakamı da huzurda ldiler. Hacı Ali, Alemdar ordusunun nasıl önüne geçilmez bir kuvvet olduğunu dilinın döndüğü kadar anlatmağa çalıştı, Padisah, elleri çakşırının cebinde, dflşünceli düşünceli dolaşıyordu. ŞeyhülislAtn da dahil olduğu halde bütün tnukavemet taraftarlan, çabucak yelken leri fuya indirdiler. Sadaret kayma kamı, şmidi zoru görünee ordunun is tikbal edilmesi lüzumundan bahsetmeğe başlamıştı. Padisah da derhal bu mü taleaya lştirak etti. Mademkl Rumeliden iki ordu birden gellyordu. «Padişahı zaman ıin bizzat gidip sancağı şerifi karşılaması gerekti. Sultan Mustafa: Elbette giderim... diyordu, ve bir yandan (Rikâb) hazırlanması için emir veriyordu. Alemdara karşı düşmanlık besleyenler, korkularından hemen birer tarafa sinmişlerdi. Alemdarı Utikbale gidenler arasırda Şeyhülislâm Ataullah Efendi de vardı. Alemdar, temmuz sıcağı altında cayır cayır yanan hava almaz bir çadınn içinde misafirlerini karşilamışü. Şeyhülislâm, Alemdarın karşısuida bir yandan korkunun, bir yandan sıcağın tesirile durmadan ter döküyordu. Köşede kuytu bir yer seçrnis, ayaklarını bitiştirerek, mlnderln üzerinde yan oturmuştu. A mlnderin Alemdarın yürtine bakamiyor ve Ikide bir? onun şlm$ek gibl çakan bakışlarmdan kendini gizlemeğe çalışıyordu. Fakat, Alemdar. çoktanberi onu tetkik etmekle meşguldü. Sözünü sakmmaz bir adam olduğu İçin (müftiyül'enam) ı öy:e bir köşeye büzülmüş görünce: A be efendi... Şüle buyurun.. dedi, siz hem başı büyuk, hem de işi büyüklersiniz! Elbette. sizi ağırlamak gerektir.. Bu sozler Ataullah Efendinin büsbütün vehmini arttırmışb. Alemdar Paşa acaba ne demek istiyordu. Oturduğu yerde, tekrar soğuk soğuk ter dökmeğe başladı. (Arkası var) olan Üniverslte haltaama istirak edecek profesörlere vasalelert çlnadiden tevzi edllecektir. İkinci hafta, geçen senekindea daiıa zengin bir programla açılacaktır. Profeağ^er, Diyarbakınn tarihî, içtimaî, iktısadî vaziyeti hakkında konferanslar verecekler, etüdlerde bulunacaklardır. Ayrıca Tıb Fakültesi profesör leri, meslektaslarile meslekî hasbıhaJler yapacaklardır. Fi?t Murakabe biirosunun verdiği kararlar Fiat Murakabe komisyonu dün Mmtaka "Pcaret mildttrtt Sattl Sarperin riyaseti altında toplanmış, böreklik, baklavalık ve sair hamur isleTl ldn un satan mutavassıt uncularm k&r nispetlerl üzerinde tetkikîer yanmıs ve bunlar İçin yüzde 6 gayrisafi kâr kabul etmlştir. Fiat Murakabe komisvonunun vabancı malı yünlü, ipekli ve narauklu kuma'şlarla yerll ineklileri sa^an ma&azaları yeniden üc sınıfa a^nrmak hususunda verd^i karar üzerine bir çok ma^azalar müracaate baslamıstır. Müracaat eden maŞa'^ların vaziyet. masraf ve hesabları Fiat Murakabe bürosunca tetkik olunmaktadır. Şimdiye kadar lüks Mnıfa ayrılıp da kendilerine yüzde 50 kâr verilen maeazalar üzerinde yeniden tetkikler yapılacaktır. Bunlardan bir kısmınm ikinci sınıfa indirilerek vüzde 35 kâr hakkı verileceği görül mektedir. Üniversitenin ısmi reklâma vesile olmıyacak Üniversite adının bazı fotoSrafhane, eczane, lokanta, terzi, kahveha' ne ve saire gibi hujsusî ticaret müesse<:elerinde reklâm vasıtası oHrak kullanılması doğru bulunmadığmdan, bir müddet evvel bu kabil müesseselerde Isimlerln de|lstlrilmesi için Rektörlük a'âkadarlara müracaat etmişti. Buna raŞmen bir çok müesseselerde isimler muhafaza e Defterdar geldî Bazı vergl lâyihalan hakkmda Maliye Vekâletlle temas İçin ^ n karaya giden İstanbul Defterdan Şevket aehrimize donmügtür. Terim tarama esasları Bdebiyat Fakülteai profesörierl tarafmdan hazırlanan terim tarama esasları ikmal edimlistir. Her fakülte terim tarama heyetinde kıla vuz olarak kullanılacak olan bu prensipler önümüzdeki haftadan itlbaren Üniverslte meclisinde mü zakere edilmege baslanacaktır. Profesörlerin tesoit ettikleri bu eşas lar, aynca Maarif Vekaletine de gönderilmiîtir. Mesire mahalleri îçin yapılacak tarife Belediye geçen sene yazlık ve mesire mahalleri için hususl bir tarife yapmıstı. Bu sene bu tarife doğrudan doğruya kaymakamlar tarafmdan yapılacak, yalnız tasdik edil mek üzere Belediye İktısad müdürlüğüne gönderilecektir. Belediye bu tarifelerin en nihayet 10 nisana kadar hazırlanması lüzumunu alâkadarlara bildirmiştir. Meccani okutulacak talebeler VÎLÂYETTE Vilâyette yapılan toplantı MÜTEFERRIK Fen Fakültesi ıınaî kimya profesörlüğü Önümüzdeki ders yılı lçlnde leylî meccani okutulacak talebenin say:sı 1500 olarak tespit olunmuştur. Bu t?lebeden bir kısmı umumî müsabaka i'e, Üniverslte RektörlüŞü messleyi bir kısmı da lise olmıyan vilâyetlerv" î profesörlere. ticaret ve idare ka matlub şartları haiz talebeler arasında açılacak müsabaka ile alınacaktır» nunları bakımından etüd ettirmlş ve neticeyi Maarif Vekaletine bil ölü doğan çocuk dirmistir. Bu yüksek ilim ocaSmın Alemdarda Cankurtaran mahaî admı baskasmın kullanması caiz ol lesinde oturan Fatma, 9 ayhk çocrmadı^ından, degi^tirilmesi için, Ve ğunu ölü doturmuştuT. Adîiye h e k kâlet alâkadarlar nezdinde teseb mi Enver Karan, vaziyeti şüph^îi görmüştür. Cesed Morga kalrlırıl büste bulunacaktır. mış, anasi hastaneye yatınhnıştır. İKTISAD Tahkikat yapılmaktadır. Dün, Vilâyette Vali ve Belediye reis muavini Ahmed Kmıkın baş kanlığmda iki toplantı yap.ılmış, Üniversite Fen Fakültesi sınaî pasif k o r u n m a hazırlıkları ve î>arakimya profesörlüğüne, İngiliz pro şütçülerle mücadele için çalışın.a ufesörlerinden Leg tayin edllmistlr. 8Uİlerl görüşülmüştür. Profesör yakmda memleketimize Bazı gazeteler pazar günü Üskügelecektlr. Münhal bulunan astro darda p a r a ş ü t denemesi yapılacanoml, matematik ve İngüiz filolojlsi ğını yazmışlarsa d a bu haber doğkürsüleri için de Maarif Vekâletlle ru değildir. Deneme on günden evbam İngUlz profesörleri arasında vel yapılamıyacaktır. Yalnız ^ y ı n temaslar devam etmektedir. Gele on beşine kadar bütün kazalar h a cek ders senesi basma kadar bu zırlıklarım ve tecrübeyi ne zaman kürsülere yenl tayinler yapılmış o yapacaklarmı Vilâyete bildlrecek lacaktır. lerdir. Vaktile bir fındık ağacmın dalı üstünde yerleşmi? bir bülbül allesi vardı: Anne, baba ve yavrular! Asıl gövdeye yakın diğer bir dalda da büyük babalar, büyük anneler, amcalar, halalar, teyzeler ve dayılar ve çocukları oturuycriardı. Hepsi, sarı ile kırmızı arası acayib renkte elbiseler giymişlerdi. Akşamın alaca karanlığı ortahğa çöker çökmez Ötmeğe başlıyorlar, sabah etrafı aydınlatıncıya kadar hiç durmadan, soluk almadan şarkı söyluyorlardı. Bu mükemmel orkestrada herkes uhdesine düşen vazifeyi almıştı, yakuz bir tanesi müstesna! Sürüden ayrılan .ailenin en küçük evlâdıydı .Yuvanın dibine büzulmüş, suratını asnuş, sesini çıkarnuyor, ağzını açmıyordu. Ne diyeceksiniz? Tabiat lşte.. Ya\Tucak musıkiden hoşlanmıyordu. Fakat ötmesini sevmiyen bir bülbülün sudan nefret eden bir baUktan ne farkı var.. Ötekiler, şakıdıkça küçük bülbül kulaklarını tıkamak istiyor, yatağının içinde bir sağa, bir sola dönerek uyumaya gayret ediyordu. Heyhat! Zannetmeyin ki sesi fena idi de, onun için böyle hemcinslerinden aykırı bir yola sapmıştı. Hayır.. Ötmekten ve ötenleri dinlemekten zevk almıyordu vesselâm! Arasıra, her bülbül yavrusu gibi o da ahenk ve makam üstadı büyük oıkestra şefinin derslerine devam ediyor, lâkin orada çekingen ve mütereddid bir taiebe tavrını takınıyor, mahsus koronun birÜğini bozacak yanhş nağmeler çıkarıyordu. Tabiî hoca bu vaziyet karşısında müthiş sinirleniyor, hiddetinden saçını, basını yolacak hale gellyordu. Bir gün küçük bülbül, dersten dSnerken durgun bir suyun kenarına kondu. Şimdiye kadar gölün bu kadar sessiz, Dünkü ihracat Dün şehrimizden 650,000 liralık İhracat yapümıştır. Bu ihracat meyanmda Almanyaya yaprak tütün, halı ve başta Divanül lugatit türk olmak üzere bir çok kitab, İsviçreye deri ve Rumanyaya tütün gönderilmiştlr. CUMRURİYET Nüshası 5 kurusror. tki yangın başlangıcı Küçükmustafapaşa caddesinue Ali Basm idaresindekl 37 numaralı hamamın külhanında kurumla.r tutuşarak yanpn çıkmış, vaktinde yetişen İtfaiye, genişlemesine meydan vermeden söndürmüstür. Tarlabasmda Altmbakkal soka gında Argirinin 25 numaralı evinin bacası tutuşmus, ev sakinleri tarafından söndürülmüştür. Abone şeraiti Senelik Alü avhk Üc avhk Bir avhk 1400 750 400 150 Kr. 2700 E r > 1450 > . 800 • » Yoktur. Altın f iatlarl Altm fiatlan yükselmektedir. Dün bir Reşadiye altmı 2490 kuruja ve Gazetemlze eönderilen evrak ve yazılar külçe altını da 327 kuruşa yüksel nesredilsin edilmesin iade edilmez ve miştir. zivaından mes'ulivet kabul olunmaz. kuşla meşgul oluyor, dersine çalışmıyordu. Annesi: Yavrum, dedi, çocuklar mekteb» gitmek ve derslerine çauşmak için yaratılmışlardır. Niçin böyle yapıyorsunT Turgud kaşlarını çattı, başuu kaldırdu Gözlerini bülbüle dikerek: Anneciğim, diye cevab verdi, bül« bül de ötmek için dünyaya gelmiş ama, bak ötmüyor.. O ne zaman şakımaya başlarsa ben de o vakit derslerıme çallşırım!.. Küçük kuş bu mükâlemeyi işitine» derin bir iç geçırdi. Kuçuğün hakkı var» dı. Evvelâ, uzun müddet kenara atılarak metruk kalmış bir çalgıya dönmüş sesini akord etti. Sonra hafiften mütereddidane ötmeğe koyuldu, Gittikçe perdeyi yükseltti ve saatlerce tatlı tatlı şakıdı. Ertesi sabah Turgud bir melek kadar uslu oturdu, bir büyük adam gibi çalıs.tı. Aile Anadolunun o köşesine muvakkaten gitmişlerdi. İstanbula döndükleri zaman gözyaşiarı içinde kuşcağızı azad ettiler. Küçük bülbül bir havalanışta aile yurduna vardı. Annesinin, babasının, büyük anne ve babasile diğer hısım akrabasının önlerine mahcub ve pişman bir tavurla çıktı: Beni affediniz, dedi, bu dünyayn insanların çalısmak, bülbüllerin ötme': için gelmiş olduklarını hem acı hem de tatlı bir ders neticesi öğrendim. Hemen, aile orkestrasında boş kalmış yerine geçti. Yavru kuş, şimdi her gece ay lşığına dalarak durmadan şakırken genc annenin kendisine vazifesini öğretmiş olan cümlesini de şükran ve minnetle hatırlamaktan geri kalmıyor. Dikkat ; = KUçük HSkSye Ötmek istemîyen bülbül sakin olduğunu hiç görmemişti. Sahıldekl butün kurbağalar derin bir Uykuya dalmış gibiydiler. Balıklar kuşcağızm önünde sanki geçid resmi yapıyorlardı. Gümüşlü sırtlarını iftiharla kabarta kabarta birbirlerinin arkasına süzülüp gldlyorlardı. Derken, bunlardan bir tanesi suyun yüzüne çıktı. Başını hafıfçe kaldırdı. Uzun uzun kuşcağızı seyretti. Küçük bülbül kendisine verilen bu ehemmiyetten çok memnun oldu, Aşinalık etmek arzusuna kapıldı: Merhaba balık efendi! dedi. Balık, hiç ses çıkarmadan iki üç defa dudaklarını kımıldatmak, gö^lerini kırpmakla iktifa etti. Bülbül kızdı ve çıkıştı: Yahu amma kaba adammışın, selâm veriyorum rüşvet değildir diye almıyorsun! Balık gene dudaklarını kımıldattı, ydzlerini kırptı ve gölün içine daldı. Yavru kuş, o zaman kendi kendine düşünceye daldı: Demek balıklar ses çıkarmadan sade isaretle konuşuyorlar, ah.. ne iyi.. Ne iyi.. Keşki ben de balık olsaydım, ne ağzımı açmaya, ne de ötmeğe hacet kalmazdı. Annem, babam ,hısım nkrabamla da aram bozulmazdı, derdsiz kaygusuz yaşardım! •** Bir gece yavrucağın korktuğu başına geldi. Sade aile erkânından değil, bütün 1 kabile halkmdan müthlş bir zıngıt yedi. Çunkü o akşam büyük annenin yufflurtadan çıktığmm yıldönümü idi. Mükellef bir tırtıl ve sinek ziyafetinden sonra mükemmel bir konser başlamış, herkes çesid çeşid makam ve perdelerden dem çekmeğe koyulmustu. Küçük bülbül şene yuvanın dibinde somurtmuş, kulaklarını tıkamış oturuyordu. Halaları, dayılan, amcaları, teyzeleri gelip zorla yavruyu çektiler. Toplantınin merkezine doğru sürüklediler. İlle sen de öteceksin! Diye ısrar ettiler. Kuşcağızın büsbütün kan başına siçradı. Sert ve asi bir tavırla haykırdı: Ötmiyeceğim işte.. Bülbül dogacağıma keşki balık olarak dünyaya gelseydim! Aman, ne rezalet, kabileye ne hakaret!. Hazır bulunanların hepsi bir ağızdan bağlrdılar: v Pekâlâ.. Mademki bizi beğenmi yorsun, haydi defol, bahklann yanına git! Yavrucak hüngür hüngür ağlayan annesini kucaklampya ancak vakit bulabildi. Teessür içinde çalkanan ruhuna sonsuz bir cesaret, minimini kanadlarma kırılmaz bir kuvvet vermeğe çahşarak «pır!» diye uçup gittl . *** Küçük bülbül, burnunun doğrusuna, rasgele ilerledi Geceler ve gündüzler süren uzun bir seyahat yaptı. Fakat bu yolculuk onu hiç şüphesiz balıklann yanma değil, lâalettayin bir vatan toprağma gotürdü. İnce dallı, yeşil yaprakiı ağaclarla süslü bir balıçeye girdi. Minimini bir fidanın üstüne kondu. Gözlerini kapadı: Benim halim ne olacakT Diye kotü kötü duşünmeğe başladı. Bir aralık vücudüne yabancı bir şeyin dokunduğunu hissedip gözlerini açtığı zaman iş işten geçmişti. Kocaman bir erkek eli kendisini sımsıkı yakahmıştı. Bir çocuk sesi neseü neşeli etran çmlatıyordu: A., Babacığım.. Bülbül yavrusu.. Muhakkak İstanbuldan gebniştir!. Bir kadın sesi tatlı ve hazin ona cevab verdi: Zavalh kuşcağız, çok halslz ve yorgun! Onu bir kafese mi koymak, yoksa evhı içinde serbest mi bırakmak icab ettiği hakkında uzun uzadıya bir milnakaşa cereyan etti. Fakat baba: Bülbül kafeste ötmez! Diyince akan sular durdu. Yavnıya hürriyeti verildi. Küçük bülbül sevinc içinde sağa, sola uçuyor, açık duran pencerelerden kaçtnayı akhna bile getirmiyordu, buradan daha iyi yer ml bulacaktı, lâkin onun aile yuvasını böyle sade mevcudiyetile şenlendirmesi kâfi gelmemişti. Her gece konuşma mevzuunu yavrunun niçin ötmediği meselesi teşkil ediyordu. Üç dört aksamdir küçük Turgud hep Ktsa Haberler II >• * İktısad Vekâleti Küçük San'atlar müdürü şehrimize gelm'stir. Küçük San'atlar müdürü Vekâletin meccanen köylüye tevzi ettl^l el dokuma tezgâhları için yapılmakta olan çıkrıklarla me^gul olmaktadır. Bu cıkrıklardan 3030 tane vaoıla cak ve bunlar da köylüye tevzi olunacaktır. • Zabıta altıncı şube memurları dünkü kontrolları esnasında Eminönü mmtakasmda muhtelif beledî suclardan 36 esnafı ceaalandtrmışlardır. '•«smda da bele.il. sine avkırı harekefr ten 12 tolör tecaiye edilnüftlr. Hadiye tCLÂL

Bu sayıdan diğer sayfalar: