6 Temmuz 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

6 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 6 Temmuz 1 9 4 1 Dflşiinceler Tarihimizçfe iki medeniyet ideali Y azan : 1 L Şehir ve Memleket Haberlerij Münakalât Vekilinin beyanatı IHEM NAUNA MIHINA Karadeniz postalarınm gündüz yapılması düşünülüyor Cevdet Kerim İncedayı, «Vekâlet memur ve müstahdemlerinin vaziyetlerile çok yakından alâkadar oluyoruz» diyor Bir tenkid, üç dilek Uyük Millet Meclisi de, hiikumet de Refah faciası karşısında, gayet tabii olarak beklenilen büyük teessür ve hassasiyeti gösterdiler. Kurtulanlar, Refah şilepinin kahbece torpillenmiş olduğıında müttefiktirler. Meçhul olan yalmz caninln hüviyetidir. Bir taraftan gemiyi torpillemek cinayetini kimin işledifi tahkik olunurken, diğer taraftan facianın dahilî mes'uliyetlerl ve mes'ulleri de araştınlmaktadır. Kendi evlâdlannı kaybetmiş bir baba vazlyetinde bnlnnan millî Müdafaa Vekili, Millet Meclisi kürsüsünde yaptığı son beyanatta şu teminatı vermiştir: < Tahkikat, en ufak teferrüatına kadar derinleştirilecek, bu meyanda, bilhassa geminin nasıl intihab edıldiği, bu seferi yapmağa müsaid olup olmadığı, emniyet ve tahlisiye bakımından alâkadar makamlarca tedbir alırup almmadığı, Mersine vardıktan ve kafllenin hareketi taayyün ettikten sonra, emniyet tedbirlerinin vazifedarlar tarafından kontrol ve takviye edilip edilmedlğl, velhasıl geminin tam sefer yapabilir bir halde yola çıkanhp çıkarılmadığı tahkik heyetlerimizce incelenmektedir. Mes'uller kayıdsız ve şartsız kanun hükmüne teslim olunacaklardır.» Blz, bu facia hakkmdakl düşüncelerimizi, bn sütnnda iki defa yazdık; geminin ve içlndeki kıyoıetll yolculann emniyet ve selâmeti bakımından büyük ihmalltT mevcud olduğu hakkındakl kanaatimizi açıkça bildirdik. Mersinde, tstanbnlda, Ankarada üç komisyon tarafından yapılmakta olan tahklkata intizaren, sadece, göçmfn nakleden gemllerde bulunması mecbnrl aallann Refahta mevcud olmaması, bütün o kıymetlt genclerin hayatına mal olduğnnu kısaca tekrarlamaktan kendimizl alamıyornz. Bagün sdylemek lstedl£imiz ise, şu üç dilekten ibarettir: Denizcilik bavramı eününde, gene bu stttunda, Refah kurbanlannın httrmetle anılması lilzumunu hatırlatmıştun: o rün Ankarada oldufum için meraslmde bulunamadım; fakat gaıetelerl dlkketle okudum. Bütün hatlbler, blr çok edeblyat yaptıklan halde, bd 16S Türk genctnin hatırasını anmadılar: onlann manevî huzurunda blr daklkalık bir Ihtiram vakfesinl yapmadılar. Bu hürmet ve vazifesini ancak Büyük Millet Meclisl yaptı. Denizcilik bayramının propramını tertlb edenlerle • günkü hatlblerin gösterdikleri lftkaydinin efkârı nmumiyede pek haklı bir teessür uyandırdı£ını söylemek Taılfemdlr. Sanki ortada hlç blr şey yokmuş, 168 fencln hayatına mal olan bir facia vtıku bnlmamış gibi, mutad şekilde yapılıp giden o merasiml tertib e* denlerln, şlmdl, bu 168 ş*hid Için ayn bir Ihtifal yapmalannı, böylece Bk lhmallerinden dolayı onlardan öıtir dile« melerlnl lstiyona. İkincl bir dlle|lnılz de, faciadan kurtulanlardan bazılannın Adana mölkt idaresi hakkındakl ban şikâyetlerlnin de clddî surette tahklkldlr. Üçüncü dfleftimiz İM, facıad» şehld olanlann bedbaht allelerine v« kurtulanlann da btitün eşyalannt kaybettlkleri Içln kendUertae ta*mlnat verilmesidlr. Bn dileklerimizln alâkadarlarca tasvib edi1ece£ine zerre kadar şttphe e t ' miyoruz. Osmanlı imparatorluğunun inhitatı sebeblerini araştırırken gözden kaçmış. bir nokta var ki üzerinde ehemmiyetle durmak icab eder. inhitatımıza tesir etmi» amiller arasında hassaten bu nokta, imparatorluğun pek hususî bir vaziyetini tespit etmek suretile devletin mukadderatına müessir olmuştur. On iki sene evvel «İçtihad» mecmuaEinda çıkan bir yazımız.da bu noktayı tetkik ederken, imparatorluğun sukutunu hazırlıyan sebebler arasında bilhassa, o zamanki cemiyet hayatımızın şutırunda derin aksülâmeller vücude getinnesi itibarile miihim olan bir hâdi• seden, bir medeniyet değişmesi keyfiyetinden bahsetmiştik: «İmparatorluk tarihinin İki muazzam medeniyetin intikal zamanına tesadüf etmeai çok fena bir talih eseridir. Bu , öyle bir vaziyet ki iki menfi kutub teş! kil eden medeniyetler muvacehesinde [ bütün tekâmül ve yenileşme hareketle[•rimizi sonsuz bir taklid ve bocalamadan Fîbaret bırakmıştır. Bizi intihadan iptidalya irca eden bu medeniyet değişmesi [ keyfiyeti olmasaydı, hiç şüphe edilemez [ Id Türk cemiyeti ve onun siyasî bir ifaLdesi olan imparatorluk bugün tam ma; nasile ileri ve medenî bir hayat seviyer einde bulunacaktı.» (1) Bundan dolayı Osmanlı tarihinl esash f İki safhada mütalea etmek mümkündür. '. Bu safhaların her birinde Türk cenaiye| ti hayat, fikir, iman noktasında bariz [yasıflara maliktir. Birinci safhada, şark medeniyeti saha jve tesirtnde teşekkül eden imparatorluiğun haklı bir davranışla o medeniyeti < temsile çalışması, o zamanki medenî [cehdin teveccüh cdebileceği en zarurî [bir isükametti. Avrupada yeni bir medeniyet başladıî ğı sıralarda garba nazaran çok daha ilefri bir medeniyet muhiti bulan ve onu ftekâmül ettiren imparatorluk âlemi için ' zamanın uyanış hareketlerine iştirake jkat'l bir sebeb yoktu. Çünkü o zamanki ' Türk cemiyetinin temsil ettiği şark medeniyeti tam bir kültür ve teknik üstünlüğile bütün Avrupaya karşı imparatorluğun hakimiyetini tesis etmiştl. cViyanayı muhasara eden ordular şark medeniyetinin faikiyetini ifade eden canlı timsallerden başka bir şey değildi.» Osmanh devletinin bu inkişafı devrlnde şark kültür ve medeniyetini taklid etmekle işe başlayan Türk hayatının, kendi ruh ve dehasınd&n aldığı feyizle taklidcilikten kurtularak gittikçe şahsileşmeğe, yaratıcı bir mahiyet almağa başladığından şüphe edilemez. Vakıâ, imparatorluğun hakkile benimsemeğe başladığı bu medeniyet devrinl bitirmişti. Yeni esaslarla teşekkül eden ve gittikçe artan bir hayat kabiliyetile kuvvetlenen garb medeniyeti karşısında uzun müddet üstünlüğünü muhafaza edemiyeceği aşikârdı. Onun daha bir müddet Avrupaya karşı tefevvuk ve hakimiyetini idame edebilmesi, genc imparatorluğun malik olduğu taze ruh ve hayat enerjisile mümkün olabilmiştir. **# fkinci safha, artık tamamen üstünlük temin eden garb karşısında, imparatorluğun geniş hududlarını bekliyen orduların ricatile başlar. Bu ricat sadece orduların gerilemesile kalmamıştır. Fikir ve madde itibarile bütün cemiyet hayatımızın onunla birlikte mensub olduğumuz medeniyetin de bir gerileyişi olmuştur. Birinci safhada mükemmeli şark me CAFER SENO deniyetinde bulan ve oradan aldığı örnekleri taklid ederek Türke mahsus halis ve orijinal bir medeniyet mimarisi vücude getirmeğe başlayan imparatorluk, ikinci devrade vücude getirdiği eserlerin yıkılmasile fakat bu defa, mükemmeliyet örneklerini garbdan almak suretile yeni baştan bir taklid ve inşa devresine girmiş oluyor. Bu vaziyet imparatorluğun sukutunu İzah eden kâfi bir sebeb değilse bile, bu sebeblerden en kuvvetlisini umumî bir şema halinde bize gösterdiği için mühimdir. Vakıâ, bu arada Avrupada da yükselmiş ve sonra sukul etmiş devletler, bilhassa İspanya gibi yükselmiş ve çökmüş memleketler vardır. Tamamen Avrupa kültürii ve hıristiyanlık camiası içinde teşekkül eden bu devletlerin akıbeti üzerinde müessir olabilecek bir medeniyet değişmesi hâdisesi yoktur. Lâkin ayrı ve üstün bir medeniyet muhitinde teşekkül eden Osmanlı devletinin talihi, onu destekliyen medeniyetin mukadderatile şiddetle alâkadardır. Şark medeniyeti bütün kıymetini kaybederek yepyeni bir hayat telâkkisi ve dünya görüşü getiren Avrupa medeniyeti önünde gerilemeğe, hatta yıkılmağa mahkum olduğu zaman imparatorluğun bu modası geçmiş kıymellere dayanarak ayakta kalacağı düşünülemezdi. Bazı münevverlerimiz arasında arasıra revac bulan bir fikre göre: Avrupada ilk teceddüd hareketleri başladığı sırada ataba! Türkiyede yapılacak bir humanizma ve rönesans hareketi imparator Cafer SENO luğu sukuttan kurtarıp onu takviye edebilir miydi? Belki.. Fakat o zaman, şark U) tTaklid ve ibda» İçtihad numara medeniyeti tesirinde kuvvetli inkişaf 265. hamleleri yapan imparatorluğun böyie bir cereyana müsaid olup olmadığı düşünülecek bir meseledir. Garbda başlayan yeni medeniyet tedricî bir tekâmül safhası takib ettiği cihetle şark medeniyetine üstünlüğünü temin edebilmesi için uzun bir zaman beklemek lâzım gelmiştir. İstanbulun fethinden sonra daha bir müddet şark, garba karşı tefevvukunu devam ettirmiştir. Bu itibarla mensub olduğu medeniyete inancını muhafaza eden Türk cemiyetinin yeni başlıyan bu cereyana ayak uydurması beklenemezdi.. Zamanında mevcud olmıyanı mazide aramak ve yenileşmek mecburiyetinde kalan garba mukabil daha müsaid ve ileri bir muhitte teşekkül eden imparatorluğun istinad ettiği medeniyet garba karşı üstünlüğünü muhafaza ettiği ve cemiyetin ihtiyaclarını karşıladığı müddetçe, o zamanki Türk cemiyeti başka bir medeniyet idealine tabiatile lâkayd kalacaktı.. Şark tesir ve nüfuzunun kuvvetli olduğu zamanlarda Türkiyede bir yenileşme hareketi olamazdı. Fakat, bu medeniyet bütün kıymetlenni kaybederek imparatorluk sukuta başladığı sıralarda böyle bir harekete belki cidden ihtiyac vardı. Ama, neye yarar ki bu defa da böyle bir harekete başlamak zamanı çoktan geçmişti. Araştırma devrini muvaffakiyetle geçiren garbda yepyenl bir medeniyet bütün ihtişamı ve yaratıcı mahlyetile meydana gelmişti. Artık bizim İçin, lüzumsuz bir araştırma devrine dönmektense, teşekkül eden bu medeniyete intıbak ederek onun yeni sentezlerini kabul etmekten başka yapılacak bir şey kalmamıştı. Şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerim İncedayı dün muhtelif tetkik ve temaslarda ve bu meyanda reisi bulımduğu Şehidlikleri İmar Cemiyetinin toplantısında bulunmuştur. Münakalât Vekili, kendisile görüşen bir muharririmize Trakyaya yaptığı son seyahat ve Vekâlete aid diğer işler üzerinde şu izahatı veımiştir: « Trakyada yollar, köprüler ve bazı nakliye işlerini tetkik ettim. İstanbulda bir kaç gün daha kalacak ve bazı tetkikler yapacağım. Buradaki tetkiklerimiz meyanında Karaaenize posta yapacak Denizyolları vapurlarımn bugünkü şartlar içinde daha salim bir şekilde seyahatleri meselesi vardır. Bu seferlerin gündüz yapılmasını da düşünüyoruz. Memleketimiz çok çeşidli istihsal memleketidir. Ayni zamanda iklim icabı yurd parçaları muhtelif mevsim farkları içinde yaşar. Bütün bunları nazarı dikMünakalât Vekili Cevdet Kerim İncedayı dün Basın Birliğini âyaret etmiş, kate alarak münakale vasıtalarımızı gazetecilerle göriişmüştür. Yukanld resim, Münakalât Vekilini buna göre tanzim etmeği prensip ittiBasın Birliğinde göstermektedir haz ettik. Tarife işlerini demagojiden sıyırmak başlıca dikkat ettiğimiz nok fatla karşılamak ve prim verilmesi gibi mak şartile muayyen kömürden az maddî bakımdan tatnıin etmek progra miktarda kömür yakan kaptan ve matadır. mımıza girmiş ve tatbik yoluna ko kinistlere tasarruf edilen kömürün yüzMemur ve müstahdemlerimizin vazlnuhnuştur. Devlet Denizyollarında tat de ellisi miktarında prim vermek şekfede duygulu çahşmalarma, çok ranbik etmekte olduğumuz seferleri ta lini Devlet Demiryollarına da tesmil etdıman vermelerine müessir olacak her mamen muayyen esasîar dahilinde yap mekteyiz.» tedbiri almak en mühim saydığımız noktalardandır. Memurlarımızın ailelerile birlikte sıhhat işlerini ve çocuklarının okutulması noktasım gözönünde tutmaktayız. İşçi meselesini en esaslı nokta olarak ele almış bulunuyoruz. Vazifelerlmizin hayat ve başlangıcı atölyelerdedir. Onların sıhhatli, neşeli olmalannı, idarelerin muvaffakiyet ve tarifelerin ucuzlamasmda müessir saymaktayız. Bir buluş veya icadda bulunan teknisiyen ve Işçimizin ismini, o buluşa vermek gibi manevî bir mükâ Nark konacak gıda maddeleri Orta tedrisat muallimliği için Sade ve zeytinyağları Vekâlet senede iki ile peynirlerede defa imtihan azamî fiat konacak açmağa karar verdi Uğurdur! «Namık Kemal» şiirleri Ben böyle mi geldim ? Uğurdur! Nazara, cine, periye inananlar da vardır, inanmıyanlar da. Lâkin uğura ve uğursuzluğa inanmıyan yok gibidir. Bir kibritten üç sigara yakılmanın uğursuzluk getirdıği rivayetini kim bilir hangi kibrit fabrikasının propaganda servisi çıkardığı halde belki şimdi inanmıştır bile! Karanhkta su dökme! Çarpıhrsın! diye çıkarılan söz de, muhakkak karanhkta su dökerken, insanın üstü kirleneceğinden çekinmek İçindir. Frenkler yapı iskelesinin altmdan geçmeyi uğur saymazlar. Muhakkak insanın başına bir tuğla düşmesin diye icad edilmiş bir uğursuzluktur. Bizde de rnakası açıp kapayınca evde kavga çıktığı söylenir. Boş lâftır. Makası boşuna açıp kapayan elini kesmesin diye çıkarılmış rivayettir. Bu ve buna benzer daha sürü ile rivayetlerin hepsine bir mantıkî fakat gizli sebeb bulabilinz. İnsanlar mantıkî olmaktan ziyade gizli sebeb ve kuvvetlere karşı daha zayıf olduklan için onlara asıl sebebler yerine böyle uğur ve uğursuzluk tehdidleri yapılır; dinlerlerse! Bunlar arasmda bir tanesi vardır ki: ötedenberi cümlece malumdur: Kuş uğuru. Dün, yenicamiin, arka tarafındaki merdivenlerin önünden blr arkadaşla birlikte geçerken onun yeni şapkasına bir güvercin uğurladı. Üç kişi idik. Ben teselliye çalıştım: Uğurdur; bu ay muhakkak piyango vuracak! dedim. O: Böyle uğurun... Bana lüzumu yok! diye şapkanın üstünde duran nesneye bakarken üçüncümüz söze karıştı. Kızma canım! Tanıdık kuş İşidir Kuşun tanıdığı olur mu sen de! Bırak alayı şimdi... Tanımasa senin başına bu uğuru eder mi idi?.. O burnundan soludu öteki de kıs kıs güldü. Ben de aralarmda musademe olmasm diye usturmaçalık ederek yürüdüm. Cenabı Hak cümlemizi, tanıdık kuş uğurundan korusun! " Yazan: • BURHAN FELEK Şu da Âli Paşanın vefatına tarih imış: •Duzaha gitmiş idi suzi fuâdindan Fuad. «Sadrı da sadr illeti mahvii adim etti hele. «Hâke defnettiklerinde söyledim târihini. »Yire geçti sadriâli vardı derki esfele» Uslubu beyan aynile İnsandır, sözü boş lâf değildir. Ben böyle mi geldim? Murakabe Ko nıisyonunun ilânlarını görüyoruz. Oduna fiat biçmişler. Rumeli meşesl, kurusu, y?şı; Anadolu meşesi, kurusu, yaşı; gürgenin kurusu, yaş'. ayn ayrı tarifeye tabi. Kcmisyonun mesaisini takdir etmeliyiz. Çünkü oduna paha biçmek hayli müşkül bir iştir.. Kaldı ki bu paha biçilenler içinde meşe odunu da bulunursa. Bunun gibi dökme mısıra da perakende azamî fiat takdir etmişlerdir. Bunlar, hayat pahalılığına karsı açılmış mücadelelerdir. Geçen gün radyoda spiker: «Yurddaş ihtikâr mücadelesinde hükumetle elbirliği yap.» dedikten sonra «Ekonomi ve Arttırma Kurumu» diye bu sözün imzasını da attı. Ben de bu tavsiyeden cesaret alarak etrafa göz atmağa başladım. vermişler. Nereye gitse: Yerimiz yok! cevabını alan adamcagız kirden yosun tutmağa başlaymca en ziyade nazı geçen hamamcılardan birine gidip yalvarmış: Rica ederim! Vallahi bir şey iddia etmem. Müsaade et de yıkanayım! Pek kirlendim! demiş. Hamamcı da bir şey iddia etmemesi şartile müsaade etmiş. Ne ise adamcağız yıkanmış, kurulanmış. Giyinmek üzere bohçasını açtığı zaman bütün iç çamaşurlarile elbisesinin kaldırıldığını ve yalmz diviti ile kuşağınm bırakıldığmı görmüş. Verdiği söz mu cibince ses çıkarmamış. Kuşağı beline sarmış, diviti de kusağa takmış ve hamamdan çıkmak üzere kapıya doğrulmuş. Adama bu oyunu eden hamamcılar da hiç bozmadan: Güle güle efendim! Gene buyurun İnşallah! Güle güle kirlenin! diye te mennüerde bulunmuşlar, tam kapıya geldiği zaman adam dönmüş ve hamamcıya demiş ki: Bir şey demeyeeeğim! Lâkin insaf et! Ben buraya bu kılıkta mı geldimdi? Ben de muhterem Murakabe Komisyonuna bir şey demeyeceğim. Lâkin peynir narkma artık lüzum kalmadı, mal arttı diye kaldırdıklan zaman fiatlar bu halde mi idi? Fiat Murakabe komisyonunun, bazı Maarif Vekâleti, orta tedrisat için muhim maddelerin fiatlarının gayrıtaimtihanla muallim olmak istiyenler biî olarak yükseldlğlnl nazarı dikkate hakkında yeni bir talimatname hazıralarak bunlara azamî fiat vazettlğlni lamıştır. yazmıştık. Öğrendıgimlze göre, yeniBu talimatname ahkâmma göre, blri den bazı maddelere azamî fiat vaz'ı mukarrerdir. Bunlann başında sade haziranda, dlgeri eylulde olmak üzere yag, zeytinyagı, kaşar ve beyaz peynir senede iki imtihan açılacaktır. İmtihanlara girebümek için tam devrell 11ler gelmektedir. se mezunu olmak, olgunluk imtlhanını Dün bu hususta İaşe ve Ticaret müvermiş bulunmak lâzımdır. AjTica yedürlüklerile Fiat Murakabe burosu adi senelik idadî mezunlan ile 4, 5 veya rasında temaslar ve tetkikler yapılmış6 senellk Muallim mektebi mezunlan tır. Ticaret Vekâleti de bu maddelerin da kabul edilecektir. Muallim mektebi gayritabiî fiat yükselışi hakkında bamezunlarının kabulleri için en aşagı zı sualler sormuştur. iki sene muallimlik yapmalan lâzım Fiat Murakabe komisyonu yarm bu gelmektedir. iş üzerinde kat'î kararını verecektir. İmtihan sualleri Gazi Terbiye EnsMakine yağlan fiatlan titüsünde okutulan derslerin müfredat Petrol Ofisi, makine yağlan ağır ve programından seçilecektir. hafif sanayi yağlarının bugünkü mevLisan imtihanlarında ise, îstanbul cud fiatlanru nazan dikkate alarak bu Üniversitesi yabancı dil muallimliği yağlar üzerinde bazı fiat tedbirleri al kursu programları esas olarak alına mağa lüzum görmüştür. caktır. Petrol Ofisi umum müdürü Talha Yeni talimatname mucibince bu sene Sabuncu, dün Mmtaka Ticaret müdurlüğüne gelerek bu husus üzerinde te imtihanlar eylulde yapılacaktır. masta bulunmuştur. Odun fiatlan Üniversite neşriyatı Fiat Murakabe komisyonunca oduna Maarif Vekâleti, Üniversite neşriyayeniden nark konulmasının takarrür tının mekteb kütübhanelerine yüzde 20 ettiğini yazmıştık. Yeni fiatlar şunlar tenzilâtla satılması için alâkadarlara dır: Kuru Anadolu ve Rumeli meşesl emir vermiştir. toptan 330, perakende 435, yaş Rumeli meşesi toptan 300, perakende 400, yaş Anadolu meşe ve kuru gürgen toptan olarak teslim addolunmuştur. 278, perakende 380, yaş gürgen toptan fpliklerin kâr hadt 250, perakende 350 kuruştur. Yerli standard ipekli malların her Toptan satışlar ancak kayıkta yapı mağazada perakende azami yüzde 25 lan satışlar addolunmuştur. Fakat ka kârla ve standard harici mallann ikinyıktan odun alan halk da toptan fiat ci sınıf mağazalarda yüzde 35, birinci lar üzerinden odun alacaktır. Peraken sınıf mağazalarda yüzde 50 kârla satılde satışlar eve teslim ve yerînde istif ması takarrür etmiştlr. Acık muhabere Refah faciası hakkında «bir vatandaş» imzasile yazı yazan muhterem okuyucuma: Medenî cesaretsizliğimizden bahseden mektubunuzu yazmakta biraz istical ettiğinizi elbette siz de takdir buyurmuşsunuzdur. Ben ve arkadaşlanm vazifemizi yaptık ve yapmakta devam edeceğiz. Medenî cesaretten bahsederken imzanızı koymayışınızı doğru bulmadığımı arzetmeme, müsadenlzi dllerim. Hürmetler muhterem okuyucum. ve muteessirler. Onu azıcık sıkıştıralım da keyifiensin! diyorlar, Filozof tavırhsı hafifçe gülerek cevab verdi: Zevk anın mlrsadı ibretten temasasındadır! Delikanlı devam etti: Belki tahmin etmezsin, dostum, bu kadınların içinde çok iyi kalblileri vardır. Zannetme ki sade kaz yolmak, saf yontmak için yaşıyorlar. Hayır. Bakın, size bir vak'a anlatayım. Geçen akşam, vallahi pek iyi haürlamıyorum, bilmem hangi ha\ar cemiyetinin bir müsameresi %armış. Üçe kadar devam edecekmiş. Burası kapanırken dört, beş tanesi etrafımı aldı. «Haydi, ağabey bizi oraya götür!» dediler. Şöyle bir kendimi tarttım. Açıkça söyledim: cParam yok!» Hemen el çırparak cevab verdiler: cpara meselesini düşünme, biz aramızda beşer lira topladık!» O vakit cüzdammı çıkardım. Yegâne sakini beşlik kâğıdı da ben ortaya fırlattun: € Pekâlâ çocuklar, dedim, haydi kalkın!» Tabiî yorganımıza göre ayağımızı uzatük. Sermayemizin müsaade ettiği nispette yedik içtik. Sade bu değil, metelik tutmadığım zamanlar bana kaç defa viski, bol ve saire ısmarlamışlardır. Ne dersin? Filozof tavırh, gözlüklü adam, başıru salladı: Ruhî bir ihtiyac, dedi, malum ya, verdikleri zevk mukabili de olsa, mütemadiyen diğerlerinin parasını yemek, başkalarının sırtmdan geçinmek insanlar İçin bir «madunluk. tur. Arasıra onlar da kendi paralarile yiyip içerek hemcinslerile müsavi olmak duygusunu tatmak istiyorlar!.. Genc adam, arkadaşınm mütaleasım düşünceli dinlerken karşıdan koyu siyah saçlı bir kızın kendisini dansa kaldırması için işaret ettiğini gördü. Hemen yüzü güldü. Şakacı ve yalpak: Yoo.. dedi, bedava plmaz. Elli ku MÜTEFERRÎK Parti Genel Sekreteri fehrimizde C. H. P. Genel Sekreteri Fikri Tüzer baa tetklklerde bulunmak üzere şehrimize gelmiştlr. Pikri Tüzer, Haydarpaşada Vilayet Parti erkânı tarafından karşılanmıştır. B. FELEK Kahve tevziatı daha iyi bir şekilde yapılacak îstanbulda kahve tevziatında halen ittihaz edilen usulün bazı mahzurlan görüldüğünden bu usulün terkl ve daha sallm bir şeklin ikamesi takarrür etmiştlr. Bu hususta tetkikler yapılmaktadır. Mersinden gelen kahveler bu şekilde tevzi olunacaktır. Ankarada kahve tevziatı her isteyene 125 gramlık paketler içinde verilmek suretile yapılmaktadır. Telsiz kursu Münakalât Vekâleti deniz ticaret filomuzda mütehassıs telsiz memurlannın arttmlması İçin İstanbulda blr telsiz kursu açılmasma karar vermiştir. Bu kurs eylulün birinci günü açılacak ve yedi ay devam edecektir. Kursta muvaffak olanlara Münakalât Vekâleti tarafından telsiz muhabere memuru şehadetnamesi verilecektlr. Telsiz kursuna tercihan denizciler ve orta mekteb tahsili olanlar kabul olunacpktır. «Namık Kemal» şiirleri Muhterem Sadeddin Nüzhet Ergun, Namık Kemal merhumun şiirlerini büyük bir cilde, büyük bir itina İle toplamış. Doğrusu Namık Kemali anlamak için en iyi yol, bu şiirleri okumaktır. Çünkü ne olursa şairin daha ziyade şuuru mahsulü olan tzmir fuarında açılacak ve akıldan ziyade histen doğan bu eMaarif pavivonu serler bir adamın özünü hayatmın diğer tzmir fuannda açılacak Maarif pa bin bir tezahüründen çok daha sadakatle vivonunda, Gazi Terbiye Enstitüsü re anlatabllir. sim elişl şubesinln iştirakfle talebe Bu cildden size Namık Kemalin bir resim ve yazılarınm teshirine karar ve iki beytini nakledeceğim: rilmişti. Maarif Vekâleti orta mektebSultan Hamid hakkında: lere, kız enstitülerine ve muallim mek •Bünyânı mülke verdi hakkiyle indiıâsı» teblerine yeni bir emir göndermis. her «Abdiilhamîd Hâııın Kanunıbî esâsı» sınıf ve şubeden 10 15 yazı ve resmin •Mahvoldu dînü devlet devri şeâmetinde» temmuzun 15 ine kadar Vekâlet mek «Mülkü bitirdi gitti zulmiyle kahrolâsiv teb müzesi miidürlüğüne frönderilme'rt «Sancak kazâ değil bu, bir mülktür ri istemiştir. Daha zivade talebenin giden kim» tekftmül seyrlni &ö<=teren yazı ve resim «Kendi gazâya gitse mümkün değil ler tercih edilecektir. ] kazâsı.» Gece eğlenti yerleri, şimdi on ikide kapandıkları İçin eıkenden kalabalık oluyorlar. Çoktanberi gitmeğe vakit bulamadığım bu çeşid lokallerden birinin kapısından içeriye on buçuğa doğru girdiğim anda o hakikatten bihaber adeta bedbindim. Koskoca saîonda tekbaşıBilmem neden bana bakkal demema müşkül vaziyette kalacağımı sanı halle kahvesi senin neyine yetmiyor!. leri tehlikesine rağmen peynire karşı Diyerek uzaklaştı. Zavallı ne bilsin ki yordum. bir zâfım varTAcaaikolün bir damlası yamn saatlik uyDaha ilk adımda yanıldığımı anladım. ba ideal bir katık kumun katili oluyor, biçare ne bilsin ki Çünkü dans orkestrası, limanı terkedeli olduğundan mı? ben oraya eğlenmeğe değil, dinlenmeğe 1 epeyce olmuş, tam yolla ilerilemeğe koYoksa kaşarlanmış i ve göreceklerim, işiteceklerimle fenlenyulmuş bir vapurun makinesi gibi munbir gıdadır da onun " meğe geldim. tazam, gayretli ve coşkun sesler çıkanİçin mi? Dans durunca beyaz ışıklar da yandı. yordu. Tavanda sağa, sola yerleştirilmiş Bahkpazarının Fiat kırmızı, mavi ışıklar, ortada rakseden Erkeklerle kadınlar, eski konaklardan Murakabe Komisyoçiftlerin üstüne alacalı zıyalar saçıyor birine misafir gitmişler gibi yekdiğernuna meydan oku lerinden ayrıldılar. Şimdi muhtelif malardı. yan mostralarma salarda grup grup konsomasyoncu müfbakarken gözüme Kars mamulâtından O.. burası, ilk defa çocukluktan gencgravier ilişti. Maşallah 180 kuruşa çık liğe atlamak üzere iken geldiğim, sonra rezeslni pek iyi seçiyorum. İçlerinde renk renk kıyafetlere bürünmüş, çeşid mış. da hayatımın muhtelif devirlerinde za çeşid tipler var.. Şu habeşî; beyaz bluzOnun yanında biraz daha narin bir man zaman ziyaret ettiğim bir yerdi. la siyah etekliği pekâlâ kendisine yakışkaşar kellesi 130 kuruşa müşteri ara Fakat nekadar değişmişti Yarabbi!.. lırmış. Baştan aşağıya beyazlar giyinmiş, dığını tahriren beyan ediyordu. Bir ah Çatlak mermer masalarınm üstüne ihuzun etekli, buğday tenlisi adeta bir paba söyledim: malkârane örtülmüş satranclı örtülerile gelin tavrı takınmış. Başında beyaz çi Beyaz peyniri seksene aldım! dedi. meşhur bir birahane idi. Sonra tanmmış çekleri bile eksik değil. Kartal burunPeynir bol. Cinsleri güzel, bir kusurları okuyucularımızın balkon sahnesinden lu, kalın dudaklı esmerin kırmızılı sivar: Biraz pahah. O kadarı Kadı kızın alkol ve alaturka saz tiryakilerini mesyahlı emprimesinin üstünde fazla durda da bulunur. tettikleri bir çalgılı kazino haline girdi. madan daha lâübalilerine geçiyorum. Hâşâ! Ben şikâyetçi değilim! Bir şey Şu anda süslU locaları, Amerikanvari de söylemiyorum. Lâkin peynirlerin bu tezgâhlarile hem geniş bir kabare, hem Bir sarı saçlı, beyaz tenli, mavi gözlüsü, vaziyetine daha iki ay evvel beyaz pey de asrî bir bar olmak gurur ve iddiasını beyaz keten tayyör ve çıplak bacaklarla gelmiş. Yuvarlak yüzlü, tombul yanakh nirin elli bir kuruşa satanın yakasına ya sinesüıde taşıyor.. kumral, alelâde bir entarinin üzerine sipışan Murakabe Komisyonu hiç bir şey Üç basamak merdivenle çıkılu1, yük yah, klâsik tayyör ceketi geçirmiş. Hepsi demez mi? sekçe kısma tırmandım. Sarı saçlı genc, sigara içiyorlar, öksürüyorlar, zoraki bir Size bir fıkra: başı kabak biraz yaşlıca iki garson is neşe ile aralarında konuşuyorlar, şakaBir adam varmış, geçinmek yolunu tikbalime koştular. Biri masayı çekerken laşıyorlar ve arasıra müşterilere doğru: hamarnlarda santaj yapmakta bulmuş. öteki rahatça oturmamı temin için kolBir hamama gider, yıkanır, temizlenir Canım, bizim ne beklediğimiz, sizin tuğu ileriye sürdü. Başı kabak garson, çıkar. Tam giyinirken: buraya niçin geldiğinlz malum.. Neden kalın maroken kabh içki listesini masa Vay! Altın saatimi çalmışlar.. Atereddüd ediyorsunuz.. Masanıza davet man para kesemi aşırmışlar! diye mesele nm üstüne bırahtıktan sonra dik ve etsenize! dikkatli bekledi. Fakat benim listeyi tetçıkarır, hamamcılar da gerçek sanıp iş Der glbl hem şuh, hem riyakâr bakıpoüse aksetmesin'diye kaybolduğu id kike bile lüzum görmeden: yorlar. Bir şekerli kahve! dia edilen şeyin bedelini tazmin ederErkeklerin nazarları, bilmedikle'ri bir lermiş. Lâkin bir gün gelmiş ki; bütün Diyişim karşısmda, kapısından ^erze dil konuşulan mecliste imişler gibi dalhamamcılar bu adamı ve onun iddiala vat sorulan bir eczane saJübi kadar şa gm ve boş.. Biralarını, virkilerini içerken rını öğrenmişler ve hep birden herifi şırdı ve durakladı. Hiç şüphesiz içinden: müstakbel dansa davet edecekleri, ancak hamamlarına kabul etmemeğe karar Be adam burada ne işin var, ma beş dakika vücudlerine el değecekleri, «Küçük hikâye Barda bir gece kokularına burun açacaklan kadını seçmekle meşgul görünüyorlar. İşte, akordeonun rehberliği ve hakımiyeti altında yeni bir tangonun iç ezici nağmeleri tavanda akisler yapmağa başladı. Mikrofonun önünde uzun etekli siyah bir tuvaletin sardığı y»yvan ağızlı bir kadın vezni bozuk güfteyl besteye uydurmaya çalışıyor. Gecenin karanlığrnda hasretle inledim Sesin oeîtr diye ujuklan dinledim Pistin üzerine gene çiftler hücum etti. Son zamanların garib bir merakı.. Raksın en tecrübesizleri, müptedileri bile tangodan başka bir şey oynamaya tenezzül etmiyorlar. Inanmazsanız bakın.. Şu İri kemikli, uzun boylu adam kısa boylu, kıvırcık saçlı kızı koltuğuna kıstırmış yüriimekten ve onu sürüklemekten başka bir şey yapmıyor. Krem rengi cGandi» kostümlü sarışın delikanlı vals adımlarile dönüyor.. Arkadan bir rumba.. daha sonra başka bir tango. Balalayks.. Uzakları seyre dalmışım. Yanımda olup bitenlerden haberim yok. Komşu masaya ateşli bir delikanlı ile ağırbaşlı ciddî, kır saçlı filozof tavırh, orta yaşlı bir zat oturmuşlar. Genc adam serbest ve atılgan. Viski bardağını bir hamlede yarısına indirdi. Öteki soğuduğu pek belli kahvesini yudum yudum içlyor. Delikanlı zaman zaman kendi evinde Imiş gibi kalkıp olunıyor. Sağa sola selâm veriyor. Kadınlara isimlerile hitab ediyor. Hepsile şakalaşıyor, durmadan birini bırakıp ötekile dansediyor. Bir aralık konuşmalarına istemiyerek kulak verdim: Genc adam: Carum, diyordu, kızlar bu kadar Ahmed Hidayet asık suratla oturmanudan çok mahzun ruşunu alırım!

Bu sayıdan diğer sayfalar: