17 Mayıs 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Mayıs 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Tııtmak! Tutmak güç şeydir Patlıcandan kaç türlü yemek plur? Tutan tutana Köşk, hizmetçi, bahçıvan tutmak Babası tutan taya Rumanyahnın vaziyeti Güçtür efendlm güç! Ağzile kuş tutmak; insan dilinl tutmak; lâdes tutmak; bahis tutmak; miş imiş. Arasıra niyet tutmak; aşçı, (babası tutardı). hizmetçi tutmak; Hiddetlenir, gözleri metres tutmak; yazdöner, bambaşka bir lıkta ev tutmak; şey olurdu. Hâlâ kaloriferli apartlman tutmak: anlıyamamıDaha var ya! İik hatırıma gelenler şlmdır. Neden sifcunlar güçtür. Kim tutuyorsa Allah yahların babası tuyardımcısı olsun! tar da beyazların Bu güç ola dursun, şu • tutmak. mas tutmaz? tarının da ettiğini görüyor musunuz? Ben tavşana kaç, (tazıya tut) diyenSaymadım ama galiba ylrmi beş, olerden hoşlanmam. Insan dobra dobra tuz tüılü kullanıllşı var: Patlıcanm 19 olmalı. Verdiği (sözü tutmalı); ama türlü yemeği olduğu gibi. (Bunu da kâr, ama zarar. Lâkin nerede öyle kayazar dururum. Acaba gerçekten 19 badayı şimdi? Eskiden (bir tutam ot) türlü yemeği var rru? Gelin şunu saya deveye hendek atlatırmış. Şimdi, henlım: Karnıyarık, imambayıldı, oturtma, dekler düzeldiği halde develer atlamaz musakka, silkme, sağyağlı dolması, zey oldu. tinyağll dolması, kızartması, hünkâr Ben bu tutmaların içinde en çok debeğendi, bastl, çöp kebabı, patlıcan ke niz tutmasından pek yılarım. babı, patlıcan püresi, salatası, patlıcan Aman size bir deniz tutma vak'ası anböreği, güveci, türlüsü, turşusu, reçeli. latayım: Tamam on dokuz türlü. Aşkolsun paı1931 senesinde Rumanya kumpanyalıcana. Gördünüz mü zamane sebzesini! sının vapurlarından birile Pi Her kalıba giriyor.) reden İstanbula geliyorduk. Bir spor Dün biraz fazla çalıştlm. Hava da a seyahatinin avdeti idi. Bu münasebetle caktı. Bıraksam iyi ya! Lâkin (inadım tanıştığım Rumanya tenis şampiyonlatu'tu). Sıcağa soğuğa bakmadan ça rından Mişu ismindeki zatla vakit gelıştım. (Başım tuttu). (Tuttum). Bir çirmek lçin şatranc oynuyorduk. Ne lokum yedim. Vay sen misin şeker yi ben, ne de o bu akıl oyununda pek kuvyen. Arkada bir a a dişim var, o (tut vetli olmamaklığımıza rağmen ben onu biraz sıkıştırıyordum. Arada söyliyeır.az ml?) yim: Deniz de sallanıyor, ben aklırru gece yaüncıya kadar ağndı. Muharebe de aldı yürüdü. Almanlar şatranca verip salıntıyı farketmemeğe Rus mevzilerini, Ruslar da Alman mev çalışıyordum. Oyun devam ederken sızilerini (topa tutuyorlar). Allah yar kışan rakibim: Vaziyet fenalaştı. dımcılan olsun. Lâkin bu Rus kışl belâ Kötülcmeğe başladım, gibi mağlubir şeymiş efendim. Uçaklar bile (buz tutuyormuş). Acaba bu savaşm sonu ne biyet itiraflarında bulunup dururken reye varacak diye geçende (bahis tu birdenbire hazmettiği ve edemediği bütuştuk). Ben gelecek sene biteceğıni tün midevl mamulatı (gür!) diye şatBöyledim, arkadaşlar bu sene bitecek ranc tahtasına bo^altmadı mı? Aman dostum ne yaptın? diyecek dediler. Bakalım hangimiz kaybedeceğiz? Muhakkak bir şey varsa iki taraf oldum. Demindenberi £enalaştığımı söyletan hangisi (cepheyi sağlam tutamazsa) dim ya! hapı yutacakür. Ben onu şatrancdaki vaziyetinizin Bu sene sayfiyelerde (köşk tutanlar) kiralardan şikâyet ediyorlar. Sade pa fenalaştığını söylüyorsunuz sanmıştım. Hayır! Oyunu ben çoktan bıraktım. halıllktan değil, malsahibleri, (diiini tutmıyan) kiracıya ev vermiyorlarmış, Kendi halimle meşguldüm, dediydi. O gün bu gündür bu vak'ayı aklımda kiranın pahalılığını söylüyor diye. Bu günkü hayat şartlarlna göre orta tutanm. B. FELEK halli bir ailenin bir mevsim yazlık masrafı, yemesi, içmesi hariç bln beç yüz, iki bin (lira da tutmaz mı? Bizim arkadaşlardan biri vardır. Günlük sarfiyatını kuruşuna kadar yazmak üzere (defter tutar), ona nazaran yaz mevsüni, kış mevsiminden daha masrafhdır. Yazm iş sade köşk tutmakla bitse öMeşhur Polls Hafiyesl püp başmıza koyunuz, bir de (hizmetçi, aşçı tutmak) derdi vardır. Hizmetçilerin kimisi köye gelir, kimisi gelmez. Kimisi Suadiyeyi ister, kimisi Boğan. (Tut) da bunlara güvenip yazlığa git! Derddir efendim, derd! Eğer bahçe de varsa buna bir de bahçıvan derdi biner. Dostlarımdan birisi Müthlş sahnelerle dolu büyük bahçeye meraklıdır. A\Tupadan aşı film. Baş rollerde: getirtmiş, bahçıvana vermiş. Yüzden fazla fidan aşılamışlar. Bir tanesi bile WALTER PIDGEON (tutmamış). Ne dersiniz talihe! Halbuki Florence RİCE John CARROL geçen sene ben, fasulye sınğı olsun diye akasya dallarını diki dikivermiştim. YaJOSEPH SCHİLDKRANT rısı (tuttu idi). A Y RICA : Bu sene de inşallah blraz bahçede çalışacağım. Hem idman olur, hem istifade. Lâkin ellerim (nasır tutuyor). Ona bir çare bulsam pek iyi olacak. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Allah rahmet eyliye, babamın bir tayası vardı. Küçükken ona süt ver Yazan: Burhan Fetek Bugün İPEK'te Son Naceraları NİK KARTER in Renkli MİKİ Bugün S Ü M E R SİNENASINDÂ Calibi dikkat mevzuu, beşerî ve haldkî sahnelerile heyecanı umumiyeyi uyandıran GECE NOBETÇISI ELHAMRA'da Güzel ve emsalsiz dramı mutlâka gidip görünüz. Baş rollerde: CAROLE LOMBARD ANNE SH İRLE Y Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine ışın, yeni kurulan Doğan sigorta şirketinin açılış türeninde bulunmuştum. Orada, ilerisi için, pek faydalı ve hayırlı şeyler vadeden bu sigortanın kıınıluşunda en mühim âmil olan Şeker Şirketi Umuuıî müdürü Kâzım Taşkendle tanıştun. Bu zat, sigorta şirketinin teşekkül malssadını ve ileride yapmak istediği işleri Yüz ifadelerinin tiğimiz nokta mi anlatırkcn o kadar güzel konuştu ki bir tefsiri hakkındaki zacla karakter ara tam münevver, bir tam iş adamı karşıtecrübî tetkıkini gesındaki münasebetin sında olduğumu sezdim. Şimdiye kadar ne bu sütunlarda izah edilmemiş ol Alpullu şeker fabrikasını görmemiştinı. 28 eyiul 1941 de emasıdır. Eğer karak Baharda fabrikayı ziyaret etmeme mühemmiyetle bahset ter mizacın ayni ise saadesini diledim. Bir maksadım da, gütiğimiz istanbul ÜniverEİtesİ tecrübî sında karışıklar vardır. Görüiüyor ki bu denecek bir şey yoktur. Fakat değilse zel konuşan, parlak fikirler ileri süren psikoloji doçenti doktor Mümtaz Tur tasnü karakterieri iki ana istikamete bu cihet aydınlatıhnış değildir. Herşey bu umumî müdürün faaliyetini yakıııhan bu sefer meşhur psikiatri ve nö irca etmek suretile meseleyi hem basit den önce bir doktor olan müellifin be dan görmekti. Çünkü iyi konuşmak ve Sürmeneli Ahmed adında bir tüccar, roloji âlimlerinden doktor Ernest leştiriyor, hem de sarih bir hale getiri den yapısına çok büyük bir önem ver iyi iş başarmak ayn ayrı meziyetlerdir. Nihayet, üç gazeteci arkadaş, mayıevvella gece Taksimde Rumeli köfteci Kretschmerin «Beden yapısı ve ka yor. mesi tabiidir. Fakat beden yapısından sinde rakı içerken Melâhat ve Servet rakter» adlı çok kıymetli ve dünyaca Dr. Mümtaz Turhanın türkçemize tak doğan mizac, bütün çağlarda, her türlü sın ilk haftasmda Trakyada bir otoadında iki Jsadınla tanışmış ve şoför tanınmış eserini almancadan diümize dire çayan bir sadakat ve titizlikle ma meslek ve kültürde, ve geçirilen hasta mobil seyahati yaparak Alpullu fabrikaHalilin taksisine binip Maslak yoîunda çevirmekle ruhiyatçı, doktor ve terbiye lettiği eserde karakter ilmi araştırma lıkiar sonunda dahi karakterin yegâne sını, bu fabrikaya pancar tohumu yebir kazinoya giderek içki âlemine devaın cilerimizi bilhassa memnun edecek bir lara daha elverişli görünen micazla ta hâkimi olabilir mi? İşte meselenin dü tiştiren Sarmısaklı çiftliğini, Kırklarehizmette bulunmuş oluyor. Kısa bir za rif edilmek istenir. Fakat müellifin asıl ğümlü noktaları buradadır. Fazla olarak lini, İstanbuldan bu şehre kadar uzanan etmiştir. Şoförün muavini olan Bedri de Ah manda 1112 defa basılmış ve bir çok kıymeti karakteri evvelce de denenmiş yaşanan tecrübeler ve kazamlan teem yollar üzerindeki kasabaları, Lüleburgar nıedin masasına oturmuş ve Ahmed ha dillere tercüme edilmiş olan bu eser olan mizacla tarif etmesi olmayıp evvelâ mül iktidarlarının karakterde hiç bir civarındaki Kepirtepe Köy Enstitüsüııü, lâya gi;tiği sırada iki kadına bu adamın ayni zamanda mütercimin dediği gibi: mizacların genel tasnifini ruh hastalık payları yok mudur? Bütün bu soruların Alpullu fabrikasının yanındaki ilkokuhı paralarını çalmağı teklil etmiştir. Ka «Iimî hüviyet ve kıymetinden kaybet larmın tasnifi üzerine kurmayı dene varid olması karakter ilminin vücud gördük. Aldığımız ilk intıba, hattâ dets dmlar bu teklifi kabul etmemiş, Ahmed meden en çok okuyucu kazanan kitab miş olması, sonra da bu hastalıkların bulması için marazî ruhiyatın bu kıy şu oldu: Gazetecilik, artık Ankara cadhalâdan dönünce, Bedri, sarhoşluğun lardan biridir ve en mühim kültür eser muayyen beden yapı tiplerine bağlı ol metli verimlerinin Oe kâfi olmadığıru desinde, masa başuıda yapılan bir iş dan istifade ederek Ahmedin cüzdanm lerinden biri olmak üzere yüz kitabdan duğunu göstermesidir. Hastalıkla sağhk gösterir. Bununla beraber İstanbul Üni olmaktan çıkmıştır. Gazeteci, her veda bulunan 200 liradan 180 lirasmı çal müteşekkil şu meşhur listeye ithal edil arasında mahiyet farkı olmayıp sadece versitesi yayımları arasma katılan bu sileden, her fırsattan istifade ederek hattâ bunları icad ederek memleketin her miştir.» Eser, konu iübarile çok eskidir. mıştır. derece farkı bulunduğuna göre sağlam eserin karakter meselesinde son zaman tarafını gezmeli, görmeli, öğrenmeli, halk Fakat rneseîeyi koyma ve inceleme tarSabaha karşı kazinodan aynlan Ahtipler hasta tiplerden ancak daha az ların çok sağlam ve ciddî bir adınıı ol la temas etmeli, her meseleyi yerinde zı itibarile bir hususiyet ve yenüiği haiz duğunda şüphe yoktur. medle kadır.lar gene ayni otomobile binincelemeli, ancak, ondan sonra, yazmalı, olduğu için büyük bir iigi uyandırmış bariz ve daha az saf olmakla ayrılacakEserin herkesi ilgilendirecek ikinci mişler ve şehre doğru yola çıkmışlardır. ür. lardır. Bunun için müellif ruh hastalıkçizmelidir. Böyle yapmadıkça, için,Ie Otomobil tam jandarma karakolu önünlarının başlıca iki grupa ayrılması nok kısmından • Dünyaya yabancı kalan ide oturduğumuz şehirden ve başında çaKarakter meselesile başta Aristo ve tasından hareket eder. Bu gruplardan alistler» in tasvirinden bir parça ahyo lıştığunuı masadan ayrılmadıkça kuden geçerken Servetle Melâhat otomobili durdurtarak jandarmalara Ahmedin pa onun şakirdlerinden olan Theophrast il birincisi olan «Şizofreni» realite duygu rum: laktan dolma malumatla neşir vazife«Bunlar, kendileri için sessiz, dünya mizi tam yapamayız; fikirlerimizin, miirasını çalan Bedriyi ihbar etmişlerdir. giiendıkleri gibi eski Yunanın komedi suna yabancı hayalî kuruntularla, Yapılan aramada 180 lira otomobilin müellifleri dahi karakter tiplerini sah «Manyak depressif, denilen ikinci grup, dan uzak, felsefî fikirlerden örülmüş talealarınuzuı, tenkidlerimizin veya takminderi altmda bulunmuştur. Bedri ya nede göstermişlerdir. (Karakter tabiri çökkün melânkoli (hüzün) ve Manyak bir âlem meydana getirirler. Bu âlemin dirlerimizin mutlâka bir eksik veya kalanarak Adliyeye teslim olunmuş ve bazan mizac tabirile karıştınlır. Fakat taşkınlıkların nöbetleşe tevali etmeleri içinde bilhassa sürdükleri fikirleri İşle fazla tarafl bulunur. İki gün süren bu yapılan muhakemesi sonunda tevkif e bunları ayırmak lâzımdır. Mizac, bil le temayüz eder. Sonra bu grupların her mekle meşgul olurlar; yahud büyük bir gezmeden, arkadaşlarım gibi, ben de hassa karakterin biyolojik unsurlarına birinde de üç derece ayırır: Birinci de fedakârlıkla sarılmış oldukları meslekî çok istifade ettim. dümiştir. denilmelj lâzımdır.) Yeni zamanlar baş rece açıkça marazi.ür; ikinci derece Şi ideallere sahibdirler. İnsanlarla esasen layınca karakter meselesile evvelâ ah zofreninin marazimsi bir hali olup buna pek seyrek olan münasebetlerinde, uAlpullu şeker fabrikası, uzun yıllar lâkçılarla terbiyecier uğrafmıştır. Daha • Şizoit» denir; üçüncü derece, devirli tangac, acemi ve beceriksizdirler. Taşısonra muharrir ve romancılar kendi sez olan manyak depressif hastalığının mara dıkları fikirlere büyük hararet ve istek bakımsız kalmış, istilâlar görmüş Trakgilerile canh karakter tipleri çizmeğe zimsi bir şekli olup buna «Cyklo'it» de le sarıldıkları halde, onları, ancak tek yamızın ovaları ortasında, insana, Türkçalıştılar. Daha sonra meseleyi ruhiyat nir. Müellif, bunlardan her birile muh tük ve uzun müddet tanıdıkları insan lük adına ferah, iftihar, hattâ gurur Beyoğlu Halkevi mühim bir teşebbüse çılar ele alarak birbirleri ardından bir lara, samimî olduklarma açarlar. Deru vercn bir mamuredir. Kendimi, garbın girişmiş, her yılın haziranını san'at ayı çok karakter tahlilleri ve karakter tas telif dereceleri hakkmda tarihî meş nî vaziyetleri, reel hayat karşısında du en güzel, en ileri sa\Tıyelerinden bişahsiyetlerden canh misaller rinde sandım. Orası, yalnız bir fabrika ittihaz etmiştir. Her senenin bu ayınifleri denediler. Ribat'tan tercüme etti hur verir. Saf tipler bulmak kolay olmamak yulan emniyetsizlikten doğma, muba ile çıplak arazide müdür, memur ve san'at ve teşebbüs hareketlerine hasro ğim «Hissiyat ruhiyatı, nın II nci cillâğalı bir gerginlik ve benlik şuurile, la beraber bu istikametlerden birine lunacaktır. dinde karakterler, cins, nevi ve fasıllanefsine itimadsızlık arasında degişmek işçiler için kurulmuş birbirine benzer Bu haziranda flgür, peyzaj, desen ol ra ayrılmak suretile tasnif ve tasvir edil doğru azçok bariz galib bir temayül da tedir. Hayatın süs; ziynet ve haricî ra evler ve barakalardan ibaret bir yer ima mevcuddur. mak üzere 3 resim sergisl açılacak ve miştir. hatlıklarını istihkar etmek, korkunc bir değildir. Bahçeler içine yapılmış güzel bunlara tahsis edilen haftada halkı Müellifin bu meseleyi incelemedeki şekil, hatta bazan tam bir bakımsızlık köşkleri, iki tarafı ağaclı muntazam Hekimliğin babası sayılan Hippocrat hususiyet ve meziyetlerinden birinin halini alabilir. Bazılannda dıştan gözü yolları, su tesisleri, korulan, çiçck, tenvir için konferanslar da verilecekîir. Sergilere şimdilik müstakll ressamlar, ve Galien (Cilinos) ların mizaclan de mizacla beden yapılan arasındaki mü ken taraf, haricî kabuk, keskin, sert, yemiş, sebze bahçelcri, küçük fakat cD grupu> mensublan ve serbest san mevî, melankolik, safıavî ve lenfavî ol nasebetleri tayin etmeğe çalışması oldu iğneleyici bir istihza, asabiyet, hiddet, mükemmel hastancsi, bundan ayrı bir mak üzere dörde tasnif ettikleri malum ğunu söylemiştik. atkârlar iştirak etmektedirler. Araştırmalannda somurtkanlık ve isteksizlik tezahürlerile eczanesi, diş tcdavihanesi, yağ, pejnir, Sergiler için tertib olunan dalml ko dur. Karakterin bu hayatî unsurları vardığı neticeye göre beden yapıları kaplıdır. Diğer bir kısmın dünyaya ço yoğurt imalâthaneleri, zcngin ve ucuı miteye Cevad Dereli, Nurullah Berk, acaba karakterin kendisi midir, yoksa «astenik» (cılız yahud çelimsiz), «atle cukça yabancı kalışmda, tam manasile bakkaliyesi, berberi, gazinosu, memur Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şefik Bursalı karakterde zekâ, hassasiyet ve iradenin tik> (pehlivan yapılı), «displasik., (gay Stoikler tarzında, hiç bir ihtiyac ve ar lokantası, işçi mutfağı ve yemekhanesi. seçilmlşlerdir. San'at ayı münasebetile de bir rolü var mıdır? Meselenin karak rimuntazam) ve «piknik» (tıknaz) ol zu göstermemelerinde, fedakârlıklarında terzisi, kunduracısı, ruhafiyecisi. her Beyoğlu Halkevi bir de broşür çıkara terlerle uğraşan müelliflerde ihtilâflar mak üzere dörde ayırır. Bunların arasın insana dokunan bir hal, hatta bir nevi türlü atölyeleri, ilkokulu, spor sahasL, doğurduğu da malumdur. Bunları mü da da mutavassıt yahud karışık tipler büyüklük vardır. sinemasile kendi kendine yeten ve orada caktır. nakaşa edecek değiliz. 'i'alnız hepsinde gösterir. Piknik yapı ile manyak depBu idealistlerin hepsi insandan kaç çahşanların bütün medenî ihtiyac'arını Halka kolaylık için müşterek olan metodsuzluğa ve görgü ressiflerdeki ruhî haller arasında biyolotatmin ederek onlara büyük şehirleri Bölge İaşe müdürlüğü, ia§e maddeleri lerin verdiklerile iktifa etmiş olduklan jik bir ilgi bulduğu gibi diğer üç beden maz, bir kısmı kanaatlerini açıktan açı asla aratmıyan, ihtikânn semtine bile ğa ilân etmeğe ve taraftar kazanmağa tevziatında halkın en yakın bakkallar na işaret etmekle iktifa edeceğiz. Ka yapısile şizofrenlerdeki ruh halleri arauğrıyamadığı modern bir kasabadır. Bir daima hazırdırlar. dan kolayca pirinç, yag ve peynir alma rakter meselesinin asıl hedefi her ferdin sında ayni ilgiyi bulur. Bu entelektüel idealimiz yanmda, kasaba ki civar köylere bir medeniyet lan ve kanşıklığa meydan verilmemesi karakterini müspet esaslara göre tayin örneği oluyor; onları bu günkü hayatın Kitab, bunları göstermek için iki kı ekseriya ona çok yakın olarak, reel imiçin Toprak Mahsulleri Ofisinin pirinç etmenin yolunu bulmakhr. Buna erişinkânlan da gözönünde tutan, hatta sat maddî ve manevî ışıklarile aydınlatıyor; ve Ticaret Ofisinin pejmir tevziatını ik ceye kadar karakterierin genel olarak sım olarak tertib edilmı;tir. Birinci kı hi uzlaşmalardan bile çekinmiyen mü fennî ziraati öğretiyor; hastalarıru tcmal etmesinden sonra bakkallann tevzi herkes tarafından tahkik olunabilir sım beden yapılarına, ikinci kısım mi cerred apriori fazilet mevzularım temsil davi ediyor; Kızılay, Çocuk Esirgeme ata başlamasma karar vermiştir. müspet esas ve şartlarmı meydana koy zaclara tahsis edilmiştir. Mütercimin eden, kâh yüksek tutulan canh bir mes ve Hava Kurumları şubelerile sosyal Halka tevzi olunacak tur yağın kat'î mak merhalesi geçirilmsk icab eder ki dediği gibi: «Beden yapısı tiplerini tas lek gayreti içinde hayranhk ve heyecan yardunlar yapiyor; gebe kadınlannı dofiatı yarın toplanacak olan Fiat Mura Kretschmer'in eseri bilhassa bu vadide vir eden birinci kısım tamamile tıbbidir. la, kâh dervişçe bir kanaatkârlık, kâh gurtuyor; çocuklaımı okutuyor. Kışın kabe komisyonunda konulacaktır. Ko gösterdiği bir takım muvaffakiyetlerle Bununla beraber doktor olmıyanlar da iğilmeden çelik gibi bir diklikle dos buram buram kar yağarken bir saat ötemisyon evvelce verilen fabrika hesabla temayüz eder. Bunu söylemekle karak sathî bir okuma neticesinde bile tıbbî doğru ilerliyen ve hayat prensiplerini deki köylerden mektebe gelip giden ter ilminin artık vücud bulmuş olduğu teferruatı bilmeden kendileri için lü havi olan ahlâkî bir idealizm ve şiddet köylü çocuklan vardır. Bu yavrulardan nnda bazı yanhşlıklar görmüştür. nu değil, müspet denemeler devrine gir zumlu olan malumatı alabilirler. Dene görülür. muhtac olanlara da, işçiler gibi, ücretİthalât malları miş bulunduğunu anlatmak istiyoruz. bilir ki bu kısım, meselenin okuyucu tasiz yemek yedirilmektedir. Kepirtepe Şimdlye kadar ithalât blrlikleri tara Bunun için karakter tipleri evvelâ sahih rafından daha iyi anlaşılmasmdan ziyaBu neviden, müsaid tesalüb şartları fından tevzi olunan ithalât mallarmm ve itinah zaptedilmiş monoğrafilerle de nasıl tetkik edildiğini, bu hususta dahilinde, büyük bir. tehalük ve ahlâkî Köy Enstitüsünde müdürle müfettiş, elyeni kurulan Dagıtma Ofisine devri için tespit edildikten sonra bunlarda müşte hangi metodlar kullanıldığım ve netice bir enerjile işe sarılan asil ve temiz lerini, kollannı bağlıyan bir takım ince kırtasiye usulleri arasında, şekerle emir gelmlştir. rek olan ruh halleri yani her tipin han nin ne suretle elde edildiğini, bu hu düşünceli, muhteşem. kat'î ve bariz ka kuru bamyeden başka bir şey bulamasusta bu Kadıköy Kız Enstitüsünde gi ruh hallerile münasebetli oldukları sahadahangi metodlar kullanıldığım isti rakterli büyük insanlar cıkabilir.» mış olan Lüleburgaz piyasasından çoaraşhrmalarda bulunmak M. Sekib TUNC cukların gündelik gıdasını nasıl temin meydana çıkarılmak tecrübeleri yapıldı açılan sergi ğı gibi psikiatr denilen ruh hastalıkları yenlere göstermek için yazılmıştır. Biedeceklerini çünkü başka yerden bir Kadıköy Kız Enstitüsünde, talebenin bilginleri tarafmdan bu hastalıkların naenaleyh başlangıcda tesadüf edilecek Bükreş elçimiz şey almağa kırtasiye formaliteleri mâııi el emeğile yapılan rop, manto, tayyör ve verimlerinden faydalanmak suretile de bazı güçlüklerden yılmamak, tabib olBir müddettenberi şehrimizde bulun imiş düşünüp dururken Alpulluda zagece elbiselerinden mürekkeb olarak ha bu yönde ilerlemeler yapılmıştır. Bun mıyanlar için daha enteresan olan ikinmakta olan Bükreş büyük elçimiz Ham manında alınmış tedbirler sayesinde, ne zırlanan sergi dün açılmıştır. ların başında gelen yung (gayrişuura aid ci kısma kadar kitabı takib etmek lâfabrikada çalışanlar, ne de okulda okuTörende ve bunu müteakıb tertib edi olan eseri bay profesör Mustafa Hayrul zımdır. Buradan itibaren ise eser daima dullah Suphi Tannöver önümüzdeki sah yanlar için, böyle bir mesele yoktur. ilmî karakterini muhafaza ederek bir günü vazifesi başına hareket edecektir. len defilede Vali ve Belediye reisi Lutfi lah tarafından türkçeye «Lâşuur» adile İşte Alpullu şeker fabrikası böyle bir Kırdar, Ticaret Vekilinin refikaları ve çevrilmiştir.) un karakterleri «İçedö roman kadar çekici ve sürükleyicidir.. Valinin ziyafeti yerdir; fakat orada görüp beğendiklerim Kadıköy muhitinin bir çok tanınmış nük», cdışadönük» olmak üzere iki tipe Mizaclan muayyen beden yapılarına Vali ve Belediye re:si Dr. Lutfi Kırdar. bundan ibaret değildir; bu konuya tekşahsiyetleri hazır bulunmuşlardır. ayırdığını biliyoruz. Birinci tip kendi bağhyan ve bu yapıların muayyen ruh üçüncü intüıab devresinin neticelenmesi rar geleceğim. Defilede, talebe tarafından vücude içine katlanmış, dalgın, kararsız, aksi hastalıklarına bağhlığını gösteren bu münasebetile Şehir Meclisi azalanna dün getirilen 60 kadar muhrelif tip ve şekil yona az meyillidir; ikinci tip gergin, açık sistemde dokunulacak hiçbir nokta yok saat 17 de Taksim kazinosunda bir çay de kadın elbisesi teşhir edilmiştir. ve dış dünyay'a dönüktür. Bunlarm ara mudur? Burada eksik olduğunu zannet vermlştir. Sehir iıaberleri Beden yapısı ve Bir şoför = karakter = = ntuaviiiimn CUMHURIYET 17 Mayıs 1942 1HEM NALINA MIHINA Bir medeniyet örneği yaptığı marif ct Taşıdığı bir yolcunun 180 lirasmı çaldı ve tevkif edildi r Prof. M. Sehib Yazan Tunc Beyoğlu Halkevinde san'al ayı ORDULAR CARPISIRKEN ^HB T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü Yiizbinlerce kişilik ordulann İştirakile* milyonlar sarfile çevrilen dehşet, ihtiras, harb filmi. N O T : ' Fllmin 15 kısmı birden gösterilecektir. Mevsimin en son zaferi, en büyük harikalar Clmi SEYTAN OKTOR BEŞİKTAŞL1LARA E m s a l i P a r i s t e MÜJDE! b u l u n m ı y a n Kara Sihirbazhk: Sinemada BEŞİKTAŞ Bahçesi BALIKÇININ KARISI Süper fiimile açılmıştır. Bütün İstanbul halkına Bahçeyi ve Fiimi görmeleri tavsiye olunur. Bu haf ta S A R A. Y Sinemasında Büyük bir muvaffak;yetle gösterilmekte olan ve LEW AYRES LIONEL BARRYMORE Dilber H E L E N G İ L B E R T tarafından yaratılan IJırtma, görünmez yumruklarile kapıyı dövüyor, ağaclann dallan çatırdıyor, gaz lâmbasınm alevi titriyor, bacadan içeriye korkunc bir homurtu akıyordu. İhtiyar Stamenko^ça iğilmiş ocağın son ateşlerini küllemeğe uğraşırken kocasına: Hayri, dedi, artık yat.. vakit geceyarısını geçiyor.. bu saatte böyle deccal gibi oturmakta ne mana var, anlamıyonraı» Baba Stamenko tespihini sedirin üzerine bırakarak kocaman mendilile gözlüğünün camlarmı sildikten sonra buğlanmış pencere camını da sol avucile temizleyip dışan baktı. Titrek bir sesle kansına cevab verdi: Haklısın, yaünak zamanı geldi.. fakat fırtma beni sinirlendirdi. Baksana bu ne uğultu.. ne gürültü.. bir çeyrek, yirmi dakikaya kadar ekspres geçecek.. etrai öyle karanlık ki sorma.. Göz gözü görmüyor.. Ömrümde bu kadar dehşetli bir fırtına görmedim.. Stamenkoviça kızdı: Sen istersen otur, dedi, ben gidip yatacağım. Fırtına ile, trenle neden bu kadar me;gul oluyorsun, aklım ermiyor. O işleri artık ilgililere bırak.. Eğer onlara faydan dokunmakta devam ettiğine kail olsalardı, seni öksüz bir kuş gibi kaldırıp atmazlardı, artık ihtiyarladığım, gözlerinin feri azaldığını yüzüne karşı söylediler ve tekaüd ettiler. Allaha çükret ki, işe yaramıyanları boyunlanna birer taş bağlayıp denize salıvermiyorlar.. Kapıyı hızla vurdu ve çıktı. Baba Stamenko yalnız kalınca düşünmeğe başladı: Kazın ayağı öyle değil. Ben, pekâlâ daha bir kaç sene mükemmel çalışabilirdim. Ama, onlar bunun farkındalar mı? Zannediyorlar ki yaşlandığım ijin Dr. KİLDAREln SIRRI Güzel, müessir ve hissî dramı mutlâka görünüz. 1 Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine mur ağacından birkaç adun ötede olduğunu pek iyi biliyordu. Eyvah.. Rüzgâr büsbütün kudurmuş ve istinad edecek nokta bulamıyan genc makasçı gerideki kurumuş nehir yatağına doğru yuvarlanıp gitmişti. O vakit Baba Stamenko hızla ileri atıldı. Bir iki saniye Çeviren : Nuri Refik <= emekleye emekleye süründü. Bir kör gözlerım i^aretleri adamakıılı seçemıyeO akşamki ekspres, sanki maddî, ma çıkarabilirdi. Ya, o külhanbeyi bir de gibi iki elile etrafı yoklaya yoklaya cek. Hiç böyle şey olur mu? Saçımı, nevî bütün benliğindeki kuvveti, kud üstelik işareti şaşırır da trene yanhş makasın kolunu buldu. Senelerin verdisakahmı ayni istasyonda ağarttım, öm reti, göğsündeki gurur ve iftiharı da yol verirse yolcuların akıbeti ne olur ği alışkanhkla onu varkuvvetile geriye rümde bir defacık olsun, yanlış bir ma beraber alıp götürmüştü. du? doğru kanırdı. Tren bir canavar gibi nevra yaptım mı? Artık yiyor, içiyor, yatıyor, kalkıyor.. Saatine baktı. Ekspresin geçmesine homurdanarak ve iki yanına ıhk salyaBir sonbahar akşamı istasyon müdürü fakat hayatta olduğuna bir türlü inana daha bir çeyrek kadar vardı. Kalbi hızlı lar saçarak yolunu şaşırmadan geçip onu çağırmış: cağı gelmiyordu. Yalnız demir tekerlek hızlı çarpıyordu. Uzaklardan bir kam gitti. Baba Stamenko, demişti, artık yo gürültülerini, lokomotif düdüğünün se pana sesi katarın hareket halinde olBu zaferin sevinci ihtlyarın soğuktan runldun.. istirahate muhtac görünüyor sini duyduğu vakit yaşadığını hatırlı duğunu haber veriyordu. Dolabdan kodonmak üzere olan kanını kamçılamış, sun. Seni emekliye ayırıyoruz. Aydan yordu. cuğunu çekip sırtına giydi. Usul usul onu damarlarmda bir elektrik cereyanı aya tekaüdiyeni al, millete dua ederek Birkaç kere yerine alınmış olan genc merdivenlerden eşağıya indi. Yavaşça sür'atile döndürmüştü. Yoksa Stamenko afiyetle ye.. Sakın gücenme ha. Bak, za makasçıyı ziyarete gitti. Hatta bir kere kapıyı açıp dışanya çıktı. Evvelâ rüzolduğu yerde yığılıp kalacak ve dizlemanı gelince aşınmış, paslanmış raylan sir.de ona bazı nasihatler vermek istedi. gâr onu arkadan itiyor, yürümesini, hatrinde evine dönecek takat bulamıyada deği'tiriyoruz. Halbuki onlar demir.. Kıvırcık saçları kasketınin kenarların ta koşmasım kolaylaştırıyordu. Lâkin, caktı. bizim vücudümüz ise etten ve kemikten. dan taşan, sivri burunlu, zayıf yüzlü biraz sonra yel önünden esmeğe başlaBaba Stamenko son defa fenerini delikanlı onu alayh bakışlarla baştan yınca aüna mania atlatan bir süvari gibi Genc makasçı, istasyona dönmekte yakmış, kalbi sıkışarak, ruhu üzülerek aşağıya süzdükten sonra: öne doğru İğildi, kamburlaştı. gecikmişti. Çıktığmdan ancak yarım sagelen eksprese yol vermek için makaZifiri karanlıkta etrafmı pek İJT se at sonra büfenin kapısmdan içeriye gir Babacığım, dedi, başka işin gücün sın bulunduğu noktaya doğru yürümüşyok mu Allahaşkma.. Ne diye ikide bir çemediği halde kırk senelik alışkanhk di. Bakışları vahşileşmişti, elleri titritü. gelip burada beni tıraş ediyorsun. O da yüzünden yolu hiç şaşırmadan takib e yordu. Sunulan kaynar çayı yudum yuVazifeye, mes'uliyete veda etmek, dum içtikçe canlanıyor, kendine geliyorbitmiyor, üstelik ukalâlığa da kalkışı debiliyordu. evinde kollannı kavuşturup ölümü bekTren hattına yaklaştığı sırada biraz du. Bir aralık garsona: yorsun. Ben de bu işi, senin kadar, bellemek ne güç bir İş olacaktı? On beş ki senden daha iyi bilirim. Yok, mak ileriden genc makasçmın elinde fener Arkadaş, dedi, Baba Stamenkoyu yaşındanberi çalışmağa alışmış bir insasadm beni lâfa tutup bir aksilik çıkar geçtiğini gördü. Bir sarhoş gibi iki ta biraz evvel yolda görür gibi oldum. Bunın böyle muattal oturması, diri diri maksa gözünü aç da iyi bak.. karşında rafa yalpa vurarak yürümekte olduğu raya uğramadı mı? mezara girmesi demekti. Halbuki o, her ki öyle lololoya gelir takımdan değil nun farkma vardı. Muhakkak, fırtına Garson mahmur gözlerini kırpıştırayaptığı makas manevrasile kendi hayadir. Haydi, çek arabanı. Yoksa, gider bu toy delikanhy! sersemletmişti. Baba rak güldü: tını kazanmakla beraber sade milletine Stamenko da arkasma takıldı. Yere baskarakola haber veririm ha!. Rüya mı görüyorstm yahu, dedi, değil, bütün insanlara büyük bir hizBaba Stamenko başım önüne iğdi, du maktan korkar gibi adımlarını yavaş ya Baba Stamenko bu saatte buralarda ne met ettiğine kanidi. Çünkü işaret gösvaş atıyordu. Genc adam daha makas terdiği, yol verdiği katarlar, sade yük daklarım ısırdı, yanaklarında ılık yaş yerini bulamamıştı. Fakat uzaklardan arar.. Zavalh ihtiyar, akşamdan girdiği damlaları, arkasına bir daha dönüp yatağmda şimdi horul horul uyuyordur ve memleket halkını taşıyan yolcu trenda lokomotifin iki yana kızılhklar saçan muhakkak.. Böyle fırtmalı havalara oleri değildi ki.. Bir hududdan girerek bakmadan evin yolunu tuttu. kanh gözleri göriinmüştü.. Şimdi ne o nun gibi moruklar dayanabilirler mi 3J5 5jî 3JC öbür hududdan çıkıp giden ekspresler lacaktı? hiç?.. de onun gözlerindeki dikkat, ellerindeki Fakat bu akşam, ömründe mislini pek Rüzgâr hırçm hırçın esiyor.. tecrübeDelikanlı çaymın son yudumunu içerkuvvet sayesinde hedeflerini şaşırmı az hatırladığı fırtına ne müthişti yarabsiz maka?çı sağa sola saldırıyor, heyhat ken derin derin düşünüyordu: yorlar, kazaya uğrarnadan, tehlikeye bi.\. Pekâlâ, damları kaldınp uçurabieline tutuîacak bir şey geçmiyordu. Peki, bu mucizeyi yapan, n.akası maruz kalmadan varacaklan yerlere lir, vagonları yan yatırıp devirebilir, Halbuki Baba Stamenko makasm şimdi açıp eksprese yolu veren kim öyle isevâsıl oluyorlardı. telgraf direklerini diplerinden söküp dayandjğı ş u kendisi gibi ihtiyar ıhla Acaba, Huar mıT, '= Eulgar hikâyesi ihtiyar makasçı

Bu sayıdan diğer sayfalar: