13 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

13 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T Hakik? vesikaları tasnif eden ve birbirine bağlıyan Kadri CEMiL Her bakkı mahfuzdur |—13-5-934 Geçen kısımların hulâsası Mütarakeden sonra İstanbulda A.- nadolu lehinde ve aleyhinde çalrşanlar vardı. Bunlar yorulmadan, bıkmadan mütemadiyen çalışıyorlardı. Leyhte çalışanlardan bir grupun içlerine aldık- ları Ilhami ismindeki genç Glatada Ariyan hanına tercüman diye yerleş- mişti. Park eğlencesinde tesadüf et- tiği Fatma Nüshetle aralarında bir se- vişme uyarıyordu. Diğer taraftan ev sahibinin oğlu Fatma Nüzhete Şahin kehyanın kahvesine giderek onunla ve arkadaşlarile temasa geçmiye çalış- maştı.. Bu adam uzün bir müdavemetten sonra, Şahin ile anlaşmıya fakat ,Kâhyanın arkaı dan yüz verdirilmemi mıya çalışıyordu. çalrşmış; ş tarafın- ti. Kâhya atlat. ları — Bana gönderdiğin raporlar: dan dolayı mi? — Evet.. — Birdenbire çalışmamıya ka- rar vermezden evvel, kendisine iti mat telkin etmek için çare mevcut olup olmadığını aramalısın!. — Şa- yet, böyle bir tedbirin faydasız olacağna kani olurssk ayrılmanz cevaz görürüm, — Tabit siz nasıl tensip ederse- niz o şekilde hareket edeceğim. Müracaatım daha çok fikrinizi almak içindir. — Bu tedbiri sonra düşünelim. Şimdi, bana gönderdiğin raporlar üzerinde konuşalım. Siz, okudunuz mu? — Hayır tamamiyle değil. — İçlerinden bir kaçı mühim Slmakla beraber, biri üzerinde te-| vakkuf ettim. Bu hususta bana Pantikyanın Mecır Hey'e yazdığ bir rapordan bahsetmiştin. Ben| Pantikyanın bu raporunu, bu kâ-! ğıda istinaden yazdığı kanaatin- deyim, Bunda da uzun uüzadiye Trakya meselesinden — bahsedil- mekte va kendisinden Bulgarista-| na gönderilmesini istemektedir. — Bu raporu yazan kim? — Râpor doğrudan doğruya Mecir Hey'e Ağopyan — isminde biri tarafından yazılmış. Raporun en şayanı dikkat ciheti, Harbiye nazırınm Miralay Esat Beye çete- lerin teşkiline salâhiyet verdiği ve! Esat Beyin de buna Kaymakam Yahya ve yüzbaşı Tahsin Beyleri mMemur cttiği noktasıdır. | Şimdi bunların hepsini bir ta-| Kulağıma mühim bunları Edip Bey, bekledi, bekledi,| Beklemekten canı sıkıldı.. | Kol saatine baktı: *.— Üç çeyrektir nöbette duru - yorum!.. Artık ilâllah, —diye mı- rıldandı.— Ne öluyorum, — efen- dim? Bu herifin kahrmı çekmeğe | mecbur değilim a... Gideyim..,, Fakat, intizar salonundaki müş-| terilerin beşi falcının yanına gir - mişlerdi Ancak kendisinden evvel gelmişlerin ikisi daha vardı. “— Şu adamı bana çok methet- tiler.. İnsanın mazisini, istikbalini, bir kitap okurcasına keşfedebili yarmuş. Çoğu gitti, azı kaldı. Dur hele, biraz daha sabredeyim.. Ba -» Xalım, ne diyecek?.,, 10z — HABER — Akşam Postası SAĞ AYA AEKEDE XŞ MÜTRRERR Tefrika: 60 olması icap eden bir mesele çalın- dı, Çerkes Bekir Sıtkının bir çete| teşkil etmek üzere müracaatta bu- hlunduğunu ve bu husustaki düşün- celeriyle tertibatının şeklini göste- ren yerde haritanın müzakere e- dilmekte olduğunu öğrendim. Bunun mahiyetinin neden iba- ret olduğunu öğrenmemiz ve bağ- h olduğumuz makama bildirme- miz lâzımdır. Bunu nasıl ve ne şe- kilde elde edebiliriz? Recep Beyin bunu kime bildirdi ği malum mu.. — Evvelâ Ferit Paşaya verilmiş oda tetkik ettirdikten sonra tatbi- kine müsaadesini istemek - için Ingiliz umumi karargâhma gön- dermiş. — Bunun kat'i olduğu muhak- kak mı? — Bana meseleyi bildiren biz- zat Bekir Sıtkıdan duymuş. Hattâ, ilk önce Ferit Paşa ile bu mesele üzerinde konuşmaya ve anlaşma- ya gittikleri zamanda, Ferit Paşa- nın bunun hükümete pek bahalıya mal olacağını söylemesi Bekir Sıt-, kıyı kızdırmış “zaten bu adamla iş yapılmaz ki...., demiş. —O halde bu hakikat demektir. — Şüphem yok., —Projeyi elde edebilmek - için lâzım gelen tertibatı şimdiden lıı—1 zırlamamız lâzım, — Yolunu bulmadan plân ha- zırlamaya aklım ermez. Evvelâ projenin nerede ve kimde olduğu- nu bilmemiz lâüzmm. İşi ancak on- dan sonra kararlaştırabiliriz. — Bununla esaslı surette kim meşgul olabilir, Recep Bey: — Bunu İlhamiden istiyelim. Feridun Bey atıldı: — İlhami bunu yapamaz. Bir başkasmı bulalım. Feridun Beyin İlhamiye itimat- sızlık göstermesi birinci defa va- ki oluyor. Şimdiye kadar bir çok meselelerde, Ilhamiyi — müdafaa eden o olduğu halde bugün tama- miyle aksi bir kansat beslemesi, ne Recep ve nede Mehmet Beyle- rin gözünden kaçmamıştı. Meh- met Bey: —NAasıl ol | Tefrika No, 1 13 -5-934 Aşk ve ma- cera romanı Nâkıli (Vâ-Nü) Yüreğinde, fena bir his vardı.. Bir şe'amet öğreneceğini önce - den seziyor gibiydi. Gene kararından cayar gibi ol - du: “— Gideyim .. Gideyim... ,, | Lâkin, sanki, kaderin eli, onu ©-| muzlarından tutarak, — intizar is -| kemlesei üzerine çiviledi On beş yirmi dakika kadar dal-| gin dalgın, ihtimal hiç bir şey dü-., şünmeden oturdu. Bu sırada, nö -| betteki iki kişi de içeri girdiler. — Buyurun efendim.. Falcının hizmetçisi, Edip Beye hitap ediyordu Delikanlı, kalktı. Doktor kabi "| Tarih? Tefrika: 45 SŞT N "T 13 Mayıs 1934 © Karadeniz Korsanları © EL Müellifi: İshak FERDI Geçen kısımların hulasası ( Istanbulda Sultan Mecit ve Rusyada Çar Nikola zamanında esirci Ali baba iki memleket arasında kadın - ticareti yapmakla meşguldu. Alibaba Ferhat is- minde birini küçükken hadım yapmış- tı. Büyüdüğü zaman İstanbuldaki kız- ları bu delikanlıya teslim ederek, Kal- kasyaya gidiyor. Tifliste valinin kona- igında (Fatma) isminde çok güzel bir Gürcü kızı vardır. Ali baba bu kızı kaçırmıya uğraşırken, bir gün Rüstem isminde bir gençle çalışıyor. Bu genç, Ferhadın arkadaşıdır ve Ali babadan intikam almak üzere İstanbuldan Tif. lise gelmiştir. Rüstem Fatmayı kaçır- mak ve Ali babayı ele vermek için ter- tibat alıyor . Ruslar Ali babayr tevkif ederek Pe- tersburga getirmişlerdir. Ali baba sa- rayın zindanlarında işkence görüyor. Bu csnada Rüstem Bey Tifliste Ça - rın gözdesile beraber yasamaktadır. Ali baba bu sırada zındana girip çıkmıştı. Ştanka bir tuzaga düşerek ya-| kalandı. Ve mülâzim (Petroviç) Sivas- tapol sahillerinde donanmanın başına geçerek ikinci bir Ştanka oldu. Rüstem, Tifliste bunalmıştı. Aylardan beri, siyasi bir mah-| küm gibi, Bekirofun evinde kapa- mıp kalmıştı, Fatma sinirli kadın rolü oynıya| oynıya nihayet hakikaten sinirlen- | meğe başlamıştı.. Bekirofun evin- de oturmaktan usanmıştı. Rüste- me: | — Ben burada ne vakte kadar mahbus kalacağım? Hakkında işittiğiniz yeni bir şey mi var? v — Hayır, İlhami hakkında bir şey işitmiş değilim, Fakat.. — Fakat. — Bugün Recep Beyi bulmaz- dan evvel ona uğramıştım. Bana kapısını mahut Fatma Nüzhet açtı. — Olabilir ya; bundan ne çıkar? — Bundan bir şey çıkmıyacağı- n bende biliyorum. Ilhaminin bu Casus kadına büsbü tün gönül verdiği neticesine var- dım. Bu vaziyette ona her şeyin çekinmeden açılabileceğine akıl erdiremem.. Fatma Nüzhet bana Ilhaminin karısı olduğundan bah- setti. Mehmet ve Recep Beyler manâk.bir şekilde:güldül lmdı. Bütün falcıların odalarında siyah kediler, baykuşlar, tüttsüler, | Burası senin evindir! Çocuk dün- Lâkin,| bunlara benziyen eşrarengiz şey - ler bulunduğunu işitmişti. Halbu- ki, Mısırlı Fatih Efendi diye şöh - ret kazanan bu adam, hiçle mave» radanhaber vereceğ'ne dair zahiri alâmetler göstermiyordu. Ame - rikanvari bağa gözlüklü, esmer, u- zun boylu, zayif, ellilik bir adam- dı. — Oturunuz.. —diye, müşterisi- ne kanapede yer gösterdi. Kendisi de onun yanına ilişti. Hafif arap şivesiyle ayınları çat. latıp hıları, haları gırtlaktan - çı - kararak : — Bazı sualler sormama müsa - ade eder misiniz?: — Hay, hay, efendim., — Kaç yaşındısınız?, — Yirmi bir. — — İsminiz nedir? — Edip.. e — Pekâlâ.. Kâfi efendim.. Elini. Diye soruyordu: , Rüstem şehirde bütün yolları iskandil ediyor.ve Batuma gitme-' nin çok güç olduğunu görüyordu. Aradan aylar geçtikçe Fatma-| nın karnı da büyümeğe başlamış- tı. Rüstem kendi kendine: — İşte bir felâket daha... Diyerek dövünüyordu. Bekirofun memnuniyetinden ağ zı kulaklarına varıyordu. Fatma- nın gebeliği herkesten ziyade Be- kirofu sevindirmişti. Bekirof, ço- cuk budalası bir adamdı.. Rüste-| mi ve karısını, çocukları dünyaya gelinceye kadar evinden bırak- mak niyetinde değildi. Rüsteme: — Niçin sıkılıyorsun, oğlum? yaya gelinceye kadar sen de bizim mağazalarda çalışır ve bu suretle işsizlikten kurtulursun! diyordu. Rüstem Bekirofun mağazala- rıma devam ediyor, fakat, yollarda ve gezinti mahallerinde serbest do laşamıyordu. | Aylar geçtikçe Rusyadaki taz-| Yyik eskisinden çok daha fazla artmıştı. Rüstem Petroviçin Pet- roviçin PelessLure zindanında öl-| dürüldüğünü ve oğlunun Sıvasto- pol sahillerinde korsanlık yaptığı-| nı haber aldığı gündenberi, endişe si bir kat daha artmış ve Batuma giamek ümidi tamamiyle suya düş müştü. | Fatmayı çok seviyordu.. Ve bu sevgi onu hergün biraz daha felâ-| kete sürüklüyor gibiydi. Bu işin sonu nereye varacaktı? b o Rüstem, son günlerde Ali ba- banın zindandan tahliye edildiği-| ni de öğrenmişti. | Acaba, Ali baba kendisinden intikam almak sevdasına düşerek tekrar Tiflise gelecek miydi? Eğer Ali baba Tıflise gelecek olursa Rüstemin hâli yamandı.. Delikanlının Tıfliste serbest do- laşmasına imkân kalmıyacaktı. O gece Rüstem Fatma ile konu- şuyordu: — Ali baba Tiflise gelirse ne yaparız? — Böyle bir ihtimal var mı? — Rüyamda gördüm. Gelecek galiba... — Çarm zindanımndan kolay| kolay kurtul, Gözlüğünü alnıma — kaldırarak bir pertavsızla avuçtaki — hatları muayene etti: — 92 sene ömür süreceksizin ., dedi. — Kesirlerine kadar biliyorsu - nuz, Falcı, Edip Beyin sinirine do- kunmuştu. Onun için, — kendisiyle istihza etmek arzusunu duymuştu. Elini tutan elinden omuz başlarına ka - dar bir nefret raşesi yayılıyordu .. «— Keşke buraya ge'mesiy » dim.Bu herif, benim hayatıma da- ir ne bilecek. Şarlatana benziyor.,, diye nefsine telkinde bulunmak is- tedi. Bu esnada, Fatih Efendi, devam ediyordu: — Siz, zengin bir ailenin çocu- gusunuz.. — Bunu, kıyafetimden, yüzü - gümden, bilek saatimden anlamak da mümkündür.. | mişti. Bu adam bana, yakında — Fatmacığım, o serbest bir kılalı çok oldu. Buraya gelir Tiflisten mutlaka kaçmalıyız. — Ben onun buraya geleceği kani değilim. Çünkü Petroviç ni kaçıracağı gece, senden ev” Ali baba bahçıvan odasına d İr t tanbula gideceğini söylemişti. ğer kendisine izin verirlerse, raya geleceğine İstanbula gider" — Ali baba o gece sana P viçin odasında başka bir şey * Temedi mi? — Kendisinin İstanbulun * İ zengin adamlarından biri nld“r | nu söyledi. — Bu saçmalara sen de inandf öyle mi? — Olur ya... Elbette inanıfff, O, hiç te senin iddia ettiğin # bir esirciyo benzemiyor. . .« ©* Rüstem, Tifliste Bekirofun ğazasına gidip geliyordu. Bir gün hükümet dairesi ö | | de toplanan jandarma kalab Rüstemin midesini — bulandIf' | Delikanlının kulağına şu sözler setmişti: f “— Bu kararda çok isabet V Bütün evlerde araştırma yap çok faydalı bir tedbirdir.., Rüstem kalabalığa sokuldu: Esnaftan iki erkek Iııoııuı"’J du: h -> Fatmda Tifliste olsaydı, # diye kadar mutlaka ele g — Belki bir evde kıpı“’ğ dır. Eli kolu bağlı olarak bir © ; da-mahpus ise, nasıl ele b | — Valiye bu tedbiri kim 18 | ye etmiş acaba?... | — Petersburgtan emir gelf" Bilâistisna bütün evler ıunj, İ mış. ı/ j Rüstem bu muhavereyi ii f yıldırımla beyninden vurul bi, titremeğe başladı. | — İşte bu sefer Fatmayı Yy hyacaklar!... O gün mağazaya ıidcmfy Vaziyet tehlikeliydi.. / fun evini de ararlarsa, meydana çıkacaktı. Jandarmalar kol kol a: semtlere ve mahallelere & | diliyordu. Rüstem, Fatmaya lehlikdîl'* eki nedir?. Edip, asabiyetle: — Mazimden bahsediniz di.— Bakalım doğru — söy' misiniz?. VÖA j — Bazı hastalıklar geçir niz.; Pederiniz vefat etmi$“ Bir an duraladı. Dilinin altında bir gu belliydi. i' — İsterseniz, devam a ; yim? vi W Bu sefer delikanlı mer' — Söyleyin, söyleyin» .’I! | — Efendim, — ben, “#öYlÜY dendiği vakit, avuç çi her gördüğümü .nııw”' Ö mi mukayyet ıdddııil"s.'_ için, haber veriyorum:? derinizin katilişiniz ü Edip, yerinden sıçrad! | — İşte bunda, !“Mf dar hata ettiniz.. Zirâ: V" pek küçükken bıhl(:_ et T #

Bu sayıdan diğer sayfalar: