29 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

29 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, tağradı: Abdü Ihamit HABER — Akşam Postası 'e Gözdeleri Tariht? tefrika: 49 Necmiseher harem ağasının ko- | lundan yakaladı: — Beoşir ağa, bilirsin ki ben: seni çok severim! Senden kırk yıl- | da bir defa bir şey istiyeceğim... | İstediğimi benden esirgemiyecek- | sin, emi? Beşir ağa koltuğun kenarıma çöktü: — Bu gün ne kadar yorgunum bilseniz... İstintak, istiçvap.. Sor- | gu, sual, Usandım artık bu çetre- | fil işlerden. Söyleyin bakalrm, | benden ne istiyorsunuz? Necmiseher, Beşir ağanın boy- nuna sarılır gibi bir vaziyet aldı: — Seninle Kâzım Beye ufacık bir pusla göndereceğim! Bu zah- metimi yapacaksın! Beşir ağanım gözleri dışarıya — Allah göstermesin.. Bu yaş- tan sonra beni Nuri Beyin eline mi düşüreceksin? — Nuri Bey de kim oluyor, ca- nım?! Kâzım Beye gitmekten kor- kuyor musun? Beşir ağanımn elleri titremeğe başlamıştı: — Siz zavallı Kâzım Beyin üç gündür zindanda Nuri Beyin elin- den neler çektiğini bilmiyorsu- nuz! Hakkınız var! Nuri Bey sa- rayda Padişah tarafmdan bilâ istisna herkese işkence yapmak salâhiyetini almıştır. Allah onun oline düşmanımı düşürmesin. Necmiseher şaşaladı: — Dönlek "Kâzim Beye işkence yapıyorlar ha...?! — İşkence yapıyorlar demek de lâf mı? Biçarenin kaburga ke- miklerini sökmedikleri kaldı, Vü- cudünü pestile çevirdiler. Necmiseher hayretle sordu: Doktorun hakkı varmış.. Ağzı- mı açmadan çıkıp gitti. Fakat, Kâ- zım Beyin suçunu anlamak müm- kün olamadı. Padişahı güya şa- rapha zehirlemek istemiş.. Hiç sen Kâzım Beyden bu alçaklığı ümit eder misin? Beşir ağa kaşlarını kaldırdı: — Ümit etmem amma.. Dünya bu, iki gözüm! Her insanm kal- binde bir aslan yatarmış. Kâzmm | Bey görünüşte çok iyi bir genç.Lâ- | kin Nuri Beyin de hakkı var. Pa- dişah: “Ağzından lâf almadan serbest bırakma!,, demiş. “dının fendi, erkeği yendi!) v Yazan: Ishak Ferdi Necmiseher hiddetlendi: — Ona vur derlerse, insanı öl- dürür.. Nuri Bey dünyanın en in- safsız bir adamıdır. Kuzum Beşir- ciğim, Kâzım Beyi kimseye dirmeden git, gör! Ben onu nasıl ölsa, efendimize yalvarıp affetti- receğim. Hiç olmazsa, ona baka- cak yüzün olur. Nuri Bey de yap- tığıyla kalsın. Maamafih ben onun da yanma bırakmıyacağım. (Ka- der- ler.. Malüm ya! Alacağı olsun ©o gaddar, ahçı kılıklı harifin.. Beşir ağa bu sözleri işitince, yarın Kâzım Beyin affedilmek ih- timalini düşündü.. Yavaş yavaş yumuşadı: — Ne yazacaksın bakayım? — Kendisinden hakikati sora- cağım.. Yazacağım puslayı itimat ettiğin bir başkasına da okutabi- lirsin! Beşir gülümsedi: — Canım, benim sana dım vardır. Beni tehlikeye d recek bir şey yazacak değilsin yı Necmiseher ayak üstünde, bir ufak kâğıt parçasına çarçabuk şu satırları karaladı: sez- “Kâzımciğim! “Nuri Beyin tuzağına düşdü- günü haher aldım. Çok müteessir oldum. O akşam Padişah bana ze- hirli şarap içirdi.. Fenalaştım. Ö- lüyordum, Bereket versin doktor- lar beni ölümden kurtardılar. Nu- ri Bey senden ne anlamak istiyor? dir? Çok rica ederim, bana düşün- celerini açıkça yaz ve Beşir ağa- dan çekinme|! Vaziyeti kavradık- tan sonra Zatı Sahaneden affımı istiyeceğim! Metin ve sabırlı j ol!,, Neemiseher Necmiseher bu mektubu Be- şir ağaya yüksek sesle ve şu şe- kilde okudu: “Kâzım Beyefendi “Başınıza gelen felâketten çok müteessir oldum. Efendimize kar- $t ihanet edeceğinizi kat'iyyen ha- tırımdan geçirmezdim. Benden yardım istemişsiniz.. Maalesef şimdilik elimde bir sey yoktur. Si- ze muavenet edecek vaziyette de- itima- | | | akikaten tehlikeli mi- | Tişar araştırmaları 4000 yıl önceki tari- Yeni nsri!ıt 3 güzel kitap Dil doktoru M. Şükrü Bey Ankara - da üç güzel kitap bastırmıştır. — Tür - kiyat üzerinde iyi çalışan bilginlerden biri olan Dr. Şükrü Beyin bu üç telifin- den biri (Osmanlı devletinin kuruluşu) dur. Şükrü Bey, Osmanlı tarihini, hele bu tarihin ilk — günlerini — araştırma için Bitlisli Idrisin) Heşt - Behişt) ad- lt tarih eserini eşi olmıyan bir. hazine saymaktadır. Bunun için bu — kitabın salmı kendi doktorluk tezi olarak Al « manca yazmış, bir Alman mecmuasında bastırmıştı. — Bir çok Alman profe - sörleri bu eseri alkışlamışlardır. Şimdi tercümesini elde etmiş oluyoruz. İkinci kitap (Orta Anadoluda bir do- laşma) nin intibalarıdır. — Ankaradan Samsuna kadar uzayan bir tanıma ge- zintisi, her yerde eski Eti an'aneleri - nin, eski Oğuz âbidelerinin bol bol ya- | şadığını gösteren vesikaların toplan - masına yardım etmiş, — gençlerimize, böyle gezintilerden nasıl faydalanacak- Jarını gösteren bir küçük örnek, re. simli bir kitap, bir hikâye, — bir masal gibi zevkle okunur. Eserin üçüncüsü (Eti tarihi ve me - deniyeti) dir. — Boğnzköy, Gültepe, A- hi daha aydınlık görmiye başladıktan sonra, bu eser,, berkesin merak ile edin- mesi icap eden bir kitap değeri almış - tır. Kitap son forma basılıncıya ka - dar Eti tarihi üzerinde yazılan — bütün cserlerin özünü benimsemiştir. Doktor Şükrü Beyi bu yoldaki ça « lışmalarından dolayı kutlular, kitapla - yını okuyucularımıza tavsiye ederiz. ———M—LE—T—M—ELELE—ELL— — — Bir kadın aranıyor Kalabalıksız bir aile nezdinde ev işlerinde çalıştırılmak üzere bir kadına ihtiyaç vardır. Şeraiti anlamak üzere Akşam gazetesi çinkografi şubesinde Fu- at Beye müracaat. Dr. Süleyman Şükrü Babıâli, Ankara caddesi No. 60 Telefon, 22565 gilim, Beşir ağa çok namuslu bir adamdır. Size benim hakkımda şifahen izahat verecektir!,, Beşir ağa gülümsiyerek: — Güzel yazmışsın, yavrum! dedi, Kâzrm Bey şimdi tehlikeli bir adamdır. Kendisine yardım etmeğe kalkışmak doğru olmaz. Ben yavaşça kendisine bu mektu- bu verir ve vaziyetin nezaketin- den bahisle sizi müşkül mevkie düşmekten kurtarırım.. Merak et- meyin! Beşir ağa mektubu koynuna soktu.. Odadan çıkıp gitti. (Devamı var) Tefrika numarası : 62 Aşk mı, Servet mi? Nâkili: (Vâ - Nü) Fikret bu mektuba gönderdiği ce- vapta İlhami beyin ümit etmediği bir tavrı hareket takınmıştı.. Diyordı ki: “Ancak bana karşı kullandığınız ev- Tâdım, oğlum sözlerine teşekkür edebi- lirim. Bunun haricinde... Tavsiyelerini- ze riayet etmiyeceğim gibi, fikirleri: de iştirak etmem... Biz, Türkânla birbi- rimizi seviyoruz, ayrılmamızı niçin mevzuu bahsediyorsunuz. İnsan, evlâ- diyla damadına hayir tamennisinde bu- Tunur, böyle şeyler yorar mı?. Gön- derdiğiniz bin lirayr da kabul etmiyo - rum, geri yolluyorum. Türkân, bunu iş- temedi... Tavsiyenize rağmen, mektu « bunuzu gösterdim.. O, bana hakikaten böyle bir parayı alamayız, ben hizmet- çilik ederim, yemek pişiririm, — csasen başkası için değil, kendimiz için çalı- geyorum... Mesele; memnun — olmaktı.. Maarzallah Cemal beyle evlenseydim de | bir düsine ahçım, işçim olsaydı, haya? 'gene bana zehir olacaktı. Ben, servet izdivacı değil, aşk'izdivacı yapmak e - melindeydim, buna muvaffak — oldum, dedi. Bilhassa ayrılma — tavsiyelerinde bulunmanızı Türkân hiç te muvafık bul madığı için bin liranım iadesini istedi... Ben ise, başka bir noktayı nazardan bu karara geldim. Cemal beyle yaptığınızı söylediğiniz ticaret, haddi zatinde tica- ret olmaktan çok uzaktır. Ben bü İşin iç yüzünü biliyorum.. Bir zengin tüc- car, kızmızdan asla ümidini kesmemiş, onun, benimle evlenmesine tağben, bir gün gene ayrılacağını, kendisine nasip olacağını tevehhüm etmek hamakatına kapılmış. İşte Hcaret namı — atında size ettiği yardımın mahiyeti budur!.. Beyefendi, aklı sıra, büyüklük gösteri- yor. Türkânı himaye ediyor. Ben böyle- le bir parayı zevcem için kabul edebilir miyim? . Bir çok aileler servetlerini kaybetmişlerdir, refaha alışmış nice ni- ce paşa kızları, bir daha çıkmamak üze- re mutfağa girmişler, ve bir daha bırak- lardır. Gerçi bugünkü şeraitimiz altın. da Türkân da ev işleri görüyor.. Fa - kat, bu, ilelebet çalışacağı manasına de- gildir.. Ben, gencim, iş adamıyım, tah- silliyim, bugüne kadar talihim yâr ol - madı.. Son zamanda bir de iktisadi dar- beye uğradım, buna rağmen suyun üs - tüne çıkacağıma, hayatın fırtımalı deni- zinde boğulmıyacağıma eminim... O za- man, kızınız da, belki de Cemal beyin temin ettiği hayattan daha iyisine ka- vuşucaktır. — Siz, dünyanın bugünkü şerailinde bir tüccarın vaziyelini sağ- lam mı addediyorsunuz. Bütün dünya- da, tüccar amıfı aleyhine kanunlar, ve umumiyetle hayat şeraiti 6 kadar müte- havvil, o kadar berbat bir hal arzediyor ki, bugün milyoner olan bir sermayeda- rın, yarın, eli böğründe, sokak ortasın- da kalması çok mühtemeldir. Bu nü « münelerin nicelerini gördük... Siz de, nice, nicelerini şahsan tanırsınız... Yal- nız klüpteki azanm bir cetvelini göz ö- nünden geçirmek kâfidir... Cemal bey, eğer servetini kaybedecek olursa, mus- takil bir meslek bulacak iktidar da de- ğil... Omuzlarına kabak bağlamadan yü- zemiyen insanlar gibi o da hayat deni- zinin üstünde sermayesiz — kalamaz... * Nakıl ve tercüme hakkı mahfurdt? Yazan: M. Gayur — Ti e Bu tortu kibritiyeti çinkodur. Böyle- ce mahlülde çinko olduğu meydana çıkar. Dördüncü Grup İyonlarının Araş « tırılması: — İptidai mahlül koyu değil- se isitarak koyulaştırılır. Saonra Klar- amonyum, karboniyeli amonyum, mah- lülleri ile amonyak ilâve edilir. Eğer bu muamelede rüsup husule gelmezse mahlülde dördüncü gruba nit bir basit cişim olduğu anlaşılır. Eğer mahlülde kalsiyam, baryom varsa klorü amonyom — müvacehesinde karbaniyeti amanyam mahlülü ile beyaz venkte bir tortu verir, Bu tortu ya karboniyeti kalsiyom — Ca CO” ya kar- boniyeti baryom — Ba CO”, yahut ta karboni stronsyom — St CO" dir. Bir plâtin tel alırız. Tortuya ba « tarır ve bir miktarı ile ucunu bulaştırı- rız. Sonratelin bu — ucunu hafif asid Kloridrik'e batırarak şuleye gösteri - riz. Eğer tortu stronsyomlar gibi ise şula karmen kırmızısına, — baryom mürekkebi ise yeşile, kalsiyom mürek- | kebi ise sarı kırmızıya boyanır. stransyom — iyonları Beşinci Grup İyonlarının Araştırı! - ması: — Bu gruptaki cisimlerin her bi - risi başka başka araştırılır: Mağnezyom — İptidai mahlüle Klor amonyom, fosforiyyeti sodyom ve bir miktar amonyak ilâve ederiz. Eğer be- yaz bir tortu husule gelirse terkibinde mağnezyom vardır. Amonyom, potasyom ve - sodyom — | Iptidâi mahlülü yahut sulp cismi maiye- | ti sodyom ve kireçle ısıtırız. Eğer bu sı- | rada amonyak intişar ederse “kokusun- dan ve buharlarının karmazı — tüvnsol | kâğıdını maviye Boyamasından anlaşı - her,, €isimde amonyom milhi var de- mektir. Sulp cisimden bir miktarını suda bal- ve kesif bir mahlül yaparız. Bu mah- lülü ikiye ayırırız. Bir kısmımna hamı- zı tartr mahlülü e - halliyeti sodyom ilâve ederiz. Ve bir cam çubukla ka -| bın iç kenarlarına süreriz. Eğer mah - lülde potasyom iyonu varsa beyaz bir torta hasıl olur, Bu tartariyeti potas - yomdur. Mahlülün ikinci krsmını antimoniyeti potasyom ile muamele ederiz. Eğer be- | yaz bir tortu hasıl olursa sodyam — iyo- nu var demektir. Bu tortu anlimeniyeti sodyomdur. Evvelâ cişmi iptidai bir müayeneye tabi tutarız: Iptidai mahlülü sulu hamızı kibritle ve asıl cismi kesif hamızı kibritle mu - ayene ederiz. İptidai mahlül hamızı kibritle mua- mele edilince: Karboniyetler kireç suyunu bulan - dıran hamiızı karbon gazı neşreder. | - posolfitler kibriti neşreder we sarı renkte kükürt tortusu husule ge- lir. Halliyetler hamızı hal — asid asetik neşreder. “sirke koku Dünyanın şimdiki va: şeraiti içinde kendilerine yüksek — bir mevki bulabilmiş yahut bulmak istida- dında olan münevverler için elverişlidir. İşte ben, bunlardan biriyim... Devletin sermayesini bütün bu bankaları kendi- min de hissedar olduğum âzim bir çirket açacağız... Her halde, bu, Cemal beyin vaziyetine nazaran ben daha iyi bir hal- deyim. Lâakal nazariyece böyle.. Farze- diniz ki, mensup bulunduğum ve ser -| mayedar loduğum şirket henüz icabeden ve hakkım olan temettüü vermiyor. Lâ- kin bu hal ebediyen böyle devam ede - cek değildir... Söylediğim gibi, beheme- hal zengin olacağım... İşte o zaman be- yefendi.. Emin olunuz ki, gönderdiğiniz son mektubun muhteviyatını unutma - makla beraberğ, size karşı — beslemekte olduğum hürmeti, bir an unutmiyaca - gtm; aileye karşı olan borcunmu ifadan çekinmiyeceğim. Bilâkis, Cemal bey - den daha iyi bir damat olmağa çalışaca - BüM.. İ Fikretin mektubu bu maaldeydi. O- nu getiren iadeli teahhütlü zarfn - de bir de çek vardı... Bu, aynen İlhami beyin gönderdiği bin liralık çekti.. Siyanürler şiddetli bir — zehir olaf hamızı kiyanusma neşreder. Bu düyulunca tecrübe borsunu Jâboratu * vardan dışarı çıkarmalı. - Ferrosiyanür” ler ve ferrisiyanürler acı badem rayi * hasında hamızı Kiyanosma neşreder: İpo kloriyetler, klor gazı neşredef Nitrit milihleri esmer kırmızı hamızı ahiri azot buharı neşrederler. Cismi kesif hamızı kibritle 11ttıl” miz zaman: Klorürler klorlü idrojen gazı nef”” derler. Bu gaz islatılmış mavi ti kâğıdını kırmızıya boyar. Bromürler turuncu venkte buharları neşreder. İyodürler menekşe renginde — iy9? buharları neşrederler. flüorlü Flüorürler ıslak camı oyan idrojen buharları neşrederler. Nitrat — milihleri sarı, yahut esmef kırmızı renkte humuzu ahiri — azot b" harları neşrederler. ANYON GRUPLARI: — Anyof” lar yedi gruptur: a — Birinci grup azotiyeti — gümüt mahlülü ile sod ve hamızı azotta erimtf bir tortu verir. Klorü baryomla tortü vermez. Bunlar: Kloridrik, bromidrik, iy” didrik, ferosiyanidrik, ferisiyanidrik * sülfosyanidrik ve ipoklorö — dodi hamızlardır. B — İkinci grup azotiyeti — gümül mahlüliyle erimez. Fakat hamızr ta erir bir tortu verir. Klorü tortu vermez. — Bunlar — sülfridrik * H 2, nitrö H NO”, asetik CH' COOH, siyamik — HCNO hamiz* larıdır. € — Üçüncü grüp, azotiyeti gümüf mahlüliyle tuda erimez. Hamızı az0l” ta erir, beyaz bir tortu verir, baryomla suda güçlükle, hamızı azotlf kolaylıkla erir bir tortu verir. A Bunlar sülfüro — H'SUr, karbölüfk * HCO:, — oksalit & COOH - C borik — H'BO, — tartrik — C*O*H" sitrik — C, O'H', Metafosforik * HPO , piroafosferik — H* P* OT hami * larıdır. D — Dördüncü grup azotiyeti gümüf mahlülü ile suda erimez. Hamızı erir renkli tortu verir. Klorü baryom İf de hamızı azaotta erir tortu verir. Bunlar: fosforik — H* PO”, tiyosüf fürik — H:StO”, arsenik — H* arsenyö — H'ASO', Kromik — H*C*0* ipofosförö — H'PO* hamızlarıdır. E — Beşinci grup azotiyeti ve klorü baryomla tortu vermez. Bunlar mitrik — HNO>, — klorit ” Hce0, perklorik, — Hee0O* permans” mik * HMmO* hamızlarıdır. F — Altıncı grup azotiyeti .ü# tortu vermez. Klorü baryomla azot ve sair hamızlarda erimez, verir. di H:SO:, flüorid brom Bunlar sülfürik rik — H'F” hamızlarıdır. Türkân, ©o akşam Fikretin karştf” ma suratı asık çıktı... — İyi hoş amma, bu hal böyle d7 vam edemez, dedi. — Hangi hal? — Oh efendim, oh... Hangi yor, şuna da bak... Korkarım, benim halimi tabii ve ebedi zannediyı Evvelâ şakadan yamlrta pişirresik di ken, bagün költe yapmuğılda aı..ıı?: sebze pilâv da pişiriyorum... Y nüme hamur tahtası almak, Rumeli K Hüleri gibi inca yulkadan Vaklaralör ğ vinmni bekitriy b el YA rusu... Haftadan haftaya ağır işler içif güöndelikçi:. yeletiyorduk,: peresı MA teğay ğöretekk; buba kamıt . olt söyledim, dağrusa kat't bir suretie Bi testo etmeni bekliyordum... —H meseleyi gayet tabii telâkki ettin: ki... Sahi...,, dedin, evimitle — mu! kaplatmak şöyle dursun, ı.ıuıın/, rengi attı.. — Bari heccmhîııeydiî’ bir kova dolusu sodalı su ve bir bezi alarak ayaklarımla umğ d ııılvı ortalığı silseydim... Artık pedikül min bozulmasından korkulmaz.. manikürlerimi bile kendim yapr: (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: