14 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

14 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşem Postası Abdülhamit Gözdeleri Tarihi tefrika: 65 Yazan: Ishak Ferdi Nuri Bey, Fehim Paşanm yaz | feyi neden bu güne kadar ihmal dıklarını tasdik ederek: ettiniz? Neden bize şimdiye kâdar — Maalesef doğrudur, şevket: | müspet ve hayırlı bir haber gön- | dermediniz?. Bizi bundan - fazla ! bekletmiyeceğinizi ve çok yakmda lim! dedi. Padişah düşünceye dalmıştı. Celâl Beyi birdenbire feda €- demezdi.. Ona yaptırdığı bir çok mahrem işler vardr. Celâl Bey der hal kolundan tutulup atılacak bir adam değildi. Nuri Bey huzurdan çıkınca doğ * ruca odasına gitti, Abdülhamit. o geceden sonra Nuri Beye daha fazla iltifat etme- ğe başlamıştı. Kızıl Sultan ertesi gün Fehim Paşayı çağırttı: — Kâzımın evini bastmız mı.. Köşeyi bucağı araştırdınız mı? Diye sordu. Fehim Paşa: — Ev halkımı fazla şüpheye dü- şürmemek için yalnız Kâzım Be- yin evde saklanıp saklanmadığını sorduk ve odalarda sathi bir araş- tırma yaptık; Dedi. Padişah bunun sebebini | sorunca, Fehim Paşa derhal şöyle bir yalan uydurdu: — İkinci defa esaslı bir araştır- ma yapacağım için, evde gizli bir şey varsa kaçırmamalarını temin etmek maksadıyle ihmalkâr gö- ründüm, Ferman buyurulursa, bu- gün hemen ikinci araştırmayı yap» tıracağım, şevketlim! Abdülhamit, Fehim Paşanın bu liyek ve bodbisinden delayı bem disini tebrik ederek: —Haydi, dedi, hemen yola çık.. Memurlarla tertibat al.. Evin her tarafını adamakıllı taharri et! Bu hainin alelâcele kaçtığına bakılır- sa, evinde “evrakı muzırra,, bu- lunması muhtemeldir. Fehim Paşa, kendi evinde, sa- dık bendesi hafiye Servet Efendi- ye, masanın: başında şu satırları yazdırıyordu: Paris: 15 mart... “Azizim Kâzım Bey! “Şu Abdülhamidi hâlâ devire- mediniz yahu, Size evvelce gön- derdiğimiz talimat mucibince ken disini zehirlemek ve mülevves vü- cudunu ortadan kaldırmak vazife sini deruhte etmiştiniz! Bu vazi- Tefrika numarası : 77 (Kızıl Sultan)ın canmı cehenne- me göndereceğinizi ümit ediyo- ruz... ilâh,, Pariste Gizli Komite Reisi Doktor Şinasi Fehim Paşa Servet Efendiye sordu: — Nasıl,. Güzel mi? — Enfes paşam, enfes!.. Zatı Şahane bu mektubu okursa, küp- lere binecektir. Zekânıza hayra» ! nim doğrusu, paşacığım! Fehim Paşa elini şakağına da- yadı.. Düşündü.. Ve sadık bendesine işaret ede- rek: — İkinci bir mektup daha 'uy- | durmak lâzım, dedi, haydi, al ka- lemi eline! Fehim Paşa anlatmağa başladı: “Bu gece Merkezi Umumi Pa | riste Sara Bernar Caddesindeki hafi içtimagâhında toplandı ve İs- | tanbulda fedai'ler grubu reisi Kâ- | zım Beye şii talimatı göndermeğe karar verdi: 1 — Galata'da Perşembepaza- rmdaki cemiyetimizin bomba İ- malâthanesinde bulunan “börmba- | larm daha emin bir mahalle nak: ! li 2 — Yaver Kâzım Beyin. Yıl | dradaki yidlandan birini bel mehal elde etmesi; 3 — Halk arasında (hürriyet ve meşrutiyet) hakkında gizliden gizliye yapılmakta olan propagan dalarda Tıbbiye ve Mülkiye tale- besine de vazifeler verilmesi. İstanbulda bu maddelerin tatbikine Yaver Kâzım Bey . me- murdur!,, Paris: Ahmet Rıza Servet Efendi bu mektubu baş- ka bir yazı ile yazmıştı. Zaten bu meşhur hafiyenin yegâne meziye- t muhtelif yazılarla tedhiş edici jurnallar kaleme almaktı. Efendi- si de bundan geri kalmıyordu. — Vallahi bu vesika öbüründen daha yaman oldu, paşam! Dedi, (Devamı var) mı, Servet mi? Nâkili: (Vâ - Nü) Faket, bu yüzden dolayı obüyük bir cezaya uğrumayayım... Sakın maaşını kestirmeyin.... © Fikret, gülümsedi. Hademenin o- muzunu okşadı: — Bilâkis, çocuğum!.... dedi. Man- şinı kesmek şöyle dursun, sana bir iyi- Dik yapacağım... Biliyorum ki, baban öldüğü için, tahsilini tamamlıyamadın, mektepte birinci olduğun halde, oku- imağı terkederek buraya girdin.. Hal buki bir sene sonra orta mektep şaha- detnamesini alacaktın... Öyle değil mi? — Evet, efendim... — Öyleyse, derhal yukarı çık... İs- “tifanı ver... Yallah mektebe... — Aman beyefendi. Buna imkân) vür me?... Sizinde pek o kadar pars- Hademe, delikanlının elini öpmek istedi, Sevinerek dışarı fırladı. Fikret, arkasımdan seslendi. — Oğlum, buraya bak... Bana şair Nuri beyi gönder. — Başüstüne... Biraz sonra, şair, yağlı uzun saçla” rmı sallıyarak geldi: — Efendim. — Bizim hademeden birşey öğren - dim, Nuri Bey... Siz, benim gönderdi. ğim bir mektubu onun elinden kap - mak istemişsiniz.. Üstat, sıkıya girdi: — Vallahi billâhi yalan.. — Canım, efendim, susun... Tek » zip etmeyin... Sizin aleyhinize olacak.. Bunun böyle olduğuna gayet emi - nim.. Hattâ mektubu kapmak ister - ken, kücük bir kâğıt parçası kopmus, elinizde kalmış... gr eg ş ia kilit iza Çocuk Sahifesi bilmecesinde-he- diye kazananların listesi 30 Ağustos 1934 tarihli bilmece - miz: o KANDİLLİ idi. Doğru halledenlerden Kadıköytün- de Kuşdilinde Sâim Behzat Bey 1 in- ci ve 13 üncü mektep (o talebesinden 470 Ayşe Şevket H. 2 inci hediyemi - si kazanmışlardır. Kakao kazananlar 2 — Gelenbevi ortamektep 333 Sü. | keyl, 3 — Şişli Halaskâr Gazi Turhan B. 4 — Pangaltı (o 10 Güzin Hanm. 8 — Pangaltı 5 Maide H.6 — Bo- manti Cemal ap. 1 Mehmel B.7 — stanbul erkek Ksesi 830 Sami Bey. 8 — Şehremini Zühal H. 9 — Demir- kapı Sabri B. 10 — Üsküder 481. Şükran H. 11 — Üsküdar 344 Hatice H. 12 — Kandilli lisesi Feriha Ha » nım. 13 — İstanbul erkek hisesi Nuri Bey, 14 — Gelenbevi orta mektep 608 Turhan B. 18 — Bostancı Ülker Hanım. 16 — Fatih 11 Cemal B. 17 — Galata sihhiyesinde Raif Bey kızı Ay Ten H. 18 — Büyükada © Naci Bey. 19 — Beyoğlü 135 Reşat © Bey. 20 — Pangaltı orta mek. Belkis Ha- sım. Çokolata kazananlar 21 — Harbiye 10 Güzin — Hanım. 22 — Ordu Tüccardan Cevdet mah » dumu Fuat B. 23 — Medrese sokak 13 Mithat B. 24 — Şemsülmekâtip 4 Cezmi B. 25 — Çatalçeşme 12 Doğan B. 26 — Lüleci hendek 132 Davut. 27 — Gedikpaşa 30 Dikran B. 28 — Aksaray bakkal sokak, 35 Salâhattin B. 29 — Belediye kâtibi oğlu Fuat B. 20 — Bostancı ilk mektep 139 Emel H. 31 — Şehzadebaşı 14 Şakir Feyzi B. 32 — İstanbul merkez postahane- si Münevver H. 33 — Adapazarı Zi- raat K. K. Muhasibi Nahit B. 34 — Kadıköy 1014 Fuat B. 35 — Galata - İ saray lisesi 40 Suat B. 36 — Nişantaşı kız orta mektep 874 Sabih. 37 — Da Hanım. 40 — Çengelköy o Melek İsmail 39 — Kadıköy 12 Canan H. Ereğlide Merfua Garip Hanım. Kitap kazananlar 41 — Beyoğlu Tonton sokak Vik- toriya 42 — Şişli 7 Suzan H.43 — dördüncü vakıf H. başı Canan H. 48 — merkezinde Safer. 49 Şeref Esat B. 50 — Pangaltı 10 Naci B. 51 —Beykoz 549 Aliettin B. 52 — 53 — Gedikpaşa 30 Karabağyan Bey. 54 — Türkdili tetkik cemiyeti baş - kâtibi oğlu Çetin Bey. 55 — Atik Ali | ameliyat göz ağrılarını tedavi etmek için Paşa 11 Fatma H.. 56 — Adapazarı tatbilka konuluyor. çeşme meydanı 20 Reşat B. 57 — Ka- dıköy 13 Şükran H. 59 — Sultanah - |. asri operatörlerin bile yapmakta tered- 60 — Büyükada | düt ettikleri trepanasyon'dur. met 396 Hamdi B. 10 Pilafida. ! Kumkapı Sen Jandark Fazilet Hanım. le iyi ederlerdi. En vahim © yaralarda | 44 — Unkapanı Faik B. 45 — İstanbul bile tavassut etmekten çekinmezlerdi.. e İm halde çe şifa; p öke — Üsküdar Kenan B. 47 — Tepe yap a tetani telgraf | dır. Baş yaralarının vehametine rağ - — Fort Garaj men bu devir insanları kafa tası üzerin - Tstanbül 25 inci ilk mektep Muhlis B. | ameliyesi izâm üzerinde iz bırakmıştır. İ ları da zikredilmiştir. i münasebatı bulunmadığını İnsanlar daima cilâlanmış taş kul. lanırlardı. Fakat bu zamanda (bakır; bulunmuş olup insanlar bununla satır ve biçak yapmağa başlamışlardı. Bun - dan başka zinet eşyasını altınla yapar - lardi, Bu zamanda yine şarkta hiyeğlif yazısı başladı. Bu devrin tebabeti: — Evveles gör- düğümüz tebdili şeklettirici rumatizma, fena tesirlerini yapmağa devam ediyor zira insanlar mağaralarda yaşamıyorlar sa dn rutubet içinde vakit geçiriyorlar» dı. Mafsalların kuru iltihabı nadir de- gildi. Kemik veremi de omevcut idi: Maldepot vakası ile iltisak eden kemik- lere tesadüf edilmiştir. £ Firengi vaka- Liyon tarihi ta- bii müzesinde bulunan ve doktor Lor - tet tarafından mütalea edilen kafa tası! buna şahittir. Sönjerunen müzesinde bulunan ve Marn mağaralarından çıka-' rılan kemikler arasında doktor Ray -| mond bir adut ve bir sait kemiği buldu ve bunlarda gördüğü &fetlerle firengi teşhiri koydu. Halbuki bunun alelâde bir iltihabı! azımdan ibaret olduğunu ve firengi ile! iddia eden| müellifler vardır. Son zamanlarda umu- miyetle kabul edildiğine göre eski za « manlarda Avrupa firengi hastalığı yok » | tuş Amerika Kristofkolomp tarafından keşfedildikten sonra hastalık, memleke - timizde yerleşmiştir. Bu zamanda dişlerde çürük gözük - meğe başladı; & her halde zamanımıza nisbetle çok daha nadirdi. Bulunan dişlere nazaran bilhassa kâhillerde gö « rülüyor, çocuklarda pek azdı. o Dişin umkunda görülen bu çürükler © esnanı darsiyede görülüyor... Evvelki devir - de de, bütün dehşetiyle hüküm sürdü. Bu hastalıklarla beraber, eski de - virde olduğu kadar, çok görülen, yara - lar da mevcuttur. Ecdadımız kıtıkları yerine yerleştirerek tedavi etmekte çok usta idiler. o Hattâ tehlikeli olanları bi-| de muhtelif ameliyatlar yöparlardı. Kafa tası üzerinde yapılan dağlama Bu ameliyatın ne için yapıldığını anla -| mak kolaydır. Bugün bile Sudanda bu | Fakat yapılan ameliyatların en çoğu, tarihten önceki çağlarda göten oüdeki Yğia Hangi hastalıklar vardı. doktorluk nasıldı? Yazan: Pr. Mustafa Santur 14 Eylül 193 4 ne edilmiş bir kafa tası bulduğu zaman umumi bir hayret uyanmıştı. Bundan sonra hemen her memlekette bu devre ait trepanasyon ameliyesi yapılmış kafa tasları bulunmuştur. Çok ihtimali var ki bu ameliyat bazı sinir hastalıkların! tedavi oetmek maksadiyle yapılırdı. Sar'a vb belki'de baş ağrıları için bile bu ameliyat yapılırdı. Arnavutlar, Sırp* hlar çok zaman, bu usulü tatbik etmiş” lerdi. Hakikaten mütalea ettiğimiz de" virde ayni 5 - 6 delik görülen kafa tas“ larma rastgelinmiştir. Dr. Lucas Champiounier bir çilekt. parçasiyle yarım saatten evvel bir tere” panasyon ameliyesi yapabilmiştir. Taf kullanmakta mahir olan adamlar hiç şüP besiz bu ameliyeyi daha süratle yapar! Vardı, | 6000 sene evvel yapılan bu ameliye" ler cidden insanı hayretten hayrete dü“ şürüyor. Maden devri | Maden devri Bronzla başlar. Yuka! rıda insanım sileks ile gayet nefis silâh“ lar ve alât yaptığını gördük. Halbuki bar nü yapmak için büyük bir say sarfet mek lâzımdır. Bakır, bilâkis kolaylık” ln dövülür; halbuki, baleırm yumuşsli olması bir mahzur teşkil ediyordu, için bakırı 100 de 10 — 18 kalay ile karıştmarık sertleştirmeğe o muvaffak oldular ve bünün üzerine taş artık iti * bardan düştü. Bunun üzerine eski silâ$ ve âletleri bronzdan yapmağa başladı" lar, Bundan başka halı imal ettiler, Ar” tık yazı taammüm etmeğe başladı. Ya” ni tarih devrine geldik! Keldanile; Asuriler, Mısırlar, Giritliler bunların başındadır. bağ ge a MR —— Beyhan valiği Ankara, 13 (Hussui) — Sey» han valiliğine tayin edilen emni* yet işleri umum müdürü — Tevfik Hadi Beyin emri yüksek tasdiks iktiran etti, l Türkiyeye iltica edenler Ankara, 13 (Hususi) — Mub telif memleketlerden vatanımız# iltica eden 900 Türkün vatandaf” Irğa kabulleri Vekiller Heyetinc# kararlaştırılmıştır. RONALD COLMAN Pek yakinda Sinemalarımızda göriü- necetkir. (2560) tiniz... Demek ki, hatırınza geldi. Emin olun ki, sizden davacı, şikâyet - | Beyefendi. Zararmız çok mu oldu? gi değilim... Yalnız, o şunu söyleyin: Dikkat ettiniz mi, o küçük kâğıdın ü- zerinde ne yazılı idi? — “ma! » diye Şair ağzından ka- gırdı, Fikret, gülümsedi: — Peki, düşündünüz mü? OoBu “ma” neyi ifade edebilir? i — Düşündüm. — Neyi? — “Aşkıma”, yahut “ruhuma”, ya- hut “madam” gibi kelim'srin bir he-:| kulağıma birşeyler fısıldar... cesini... i — İşte burada yanılmışsınız, Şa- ir! Ben, bir borsacıya “filânca esha - mı alma!” diye emir vermiştim. Hal- buki, siz, “ma” hetesini koparmışst- niz; “filânca eshamı al” diye olermwş.. almış. Binaenaleyh, muamele tama - miyle aksine dönmüş. Gördünüz mü ölün işi. Nuri, şair olmakla beraber, ayni Gözü korktu: — Beyefendi... « diye kekeledi. » Fikret, alay etti: — Çok.. Hattâ, buntu size ödetme- ği bile düşünüyorum.. — Ne yapalım, bu suretle & Şaire Hanmla evienmenizi bir müddet son. raya talik edersiniz.. — Ay, siz, bunu nereden biliyor- sünuz? — İlham perisi yalnız sizi ziyaret etmez ya.. Bazan bana da uğrıyarak İşte, © söyledi... o Fakat, ayni zamanda, çok paraya ihtiyacımız olduğunu da haber verdi! — Ah, evet. Çok paraya ihtiya - cım var.. Çok.. Şimdi bir de size taz- minat vermeğe mecbur ( kalırsam.. Ziyân kaç para oldu? — Yazayım da bakin.. Fikret, cebinden çek defterini çı - kardı. Buna beş yüz lira yazarak Şai- zamanda bankacılıkla alâkadardı. Bis | re uzattı: neenaleyh, böyle yanlış yapılan bir kolaylıkla tahmin edebilirdi. — Buyurun. — Fakat... 3 J — Alım, gidin, evlenin işte.. i — Alay mı ediyorsunuz?.. Hari ben size borçlu olacaktım. Şimdi ü* telik bana beş yüz lira mı veriyorsu * | nuz. İl — Bunu size hediye ettim, — Niçin? i — Üzümü ye de bağını User” diye, Türkçede bir darbimesel vardi”. Unuttunuz mu?.. Haydi, alın gidin” Şair, afal afal bakıyordu. ) Kendisiyle alay edildiğine kanid” Fikret, onu bileğinden yakaladı. Ve” ne dairesine götürdü. Çekin sini yaparak: — Atın şuraya imzanızı, Şair, imzayı attı: ağa — Haydi, alın beş yüz iran Bi din artik... © 3 "Teşekkür. ederim, teşakkür #1) derim. Size asl teşekkür 5 bilemiyorum. Ben size bu kadar f€

Bu sayıdan diğer sayfalar: