29 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

29 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1935 2') MAYIS 4 AYIS S-ıs — 12 ORMANIN KİZİ Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikanın balta görmemiş orman| larında geçen aşk- ve kahramanlık, heyecan, esrar ve - tethik romantı me No: 13 gaa Yazan: Rıza Şekib. we HABER — Akşam Pnshsı Yedi gün sal üzerinde ölü gezen mahkümlar! Koca deniz ortasında bir damla sü Kral: — Bana, dedi, şimdi Mara'yı buluı_ı ve getirin... Bü bağırış bütün çalan davul ve zurnaların sesini aşmış ve adeta onları susturmuş - tu. Filhakika Kiratanm gelişi ha- beri içeride yayılır yayılmaz dans. edenler — yerlerini Kirataya-bı - rakmıya hazırlanmışlardı. Kirata, doğru haşmetlü Medk- yonun bulunduğu — mevkie doğ - ruldu. Kral, arpa suyunun tesirile mahmurlaşan gözlerini onun yak- laşışına hıhlamıştı. Bu bakışile güya uzun zaman kayboluşunun sebebini anlamaya — çalışıyordu. Daha Kiratanım lâkırdıya başla - masına meydan vermeden: — Nerdeydin Kirata? Diye haykırdı. — Bunu haşmetlü kralıma-an- latmak için huzurunuza geliyo: - rum. — Ne var? — Kabilemiz içinde gençliğini! bir başkasma veren — kadın var. Onun peşindeydim. — Bu kadm kim ve kime genç-| liğini vermiştir? — Bu kadın Horamanurun kizı Maradır. Onu Kata ile- beraber yakaladım. Böyle bir kızım kabi - lemiz arasında; bulunması 'doğru, döğildir. Onu , öteki kızlara ib-| rat oalsun diye öldürmemiz gerek- tir. Bize bunu yapmak için emir verin. Kral Medkyo, Kiratanın bu iste- ği karşısında azıcık durakladı .. Sonra: — Sen mi gördün? diye sordu . — Evet, haşmetli kralım ben gördüm, . — Ne zaman?. — Büğgün. . Kral, kararını vermiş gibi görü- nüyordu.. Başparmağını önlüğü - nün kenarına iliştirerek kendisine büyük bir kurulma durumu vere - rek yanlarındakilere: — Bana dedi, şimdi Marayı bu- hıp getireceksiniz... Oturanlar yerlerinden fırladı - kuvve(ilıı sine kollarından izbandud gibi iki adamın yakaladığı — genç bir kız girdi. Bu Mara idi. Titrtir titredi- ği açıkça görülüyordu. Ölümden — kurtulmanın imkânı olmadığımı bildiği için ne yapa - ğinı şaşırmış bir haldeydi.. Okralınönüne — yaklaştırıldığı sırada Kirata hâlâ dansını bırak - mamış ve Marayı görmemezlikten bile gelmişti.. Fakat kralın işareti” susuverince o da çaresiz kalakal - dı.. Kral Maranın — kendisine iyice yaklaştırılmasını söyledikten son - ra: — Kata ile yakalanan sen mi - sin? diye sordu... Mara-korkulu — bir sesle cevab verdi: AŞT — Hayır. Kim söylediyse yalan | söylemiş.... Fakat kral Medkyo, Kiratanın yalan — söylemeyeceğini bilirdi. Bu yüzden Niyam Niyam kızının bütün göz yaşlarını sanki görmi - yor ve onu ilham eder yollu Jâkır dr söylemekte devam ediyordu. Kralınm kararı kat'i idi. bütün kabile halkının önünde par- | çalanacak ve eti dağıtılacaktı. —T7 Karşa ormanın baş — kilametre kadâr cenubunda Müaya kabilesi o- hlarm bir kolu halindeydi: Bimo Naçinin emri altındaya- şayan bu kabile, Bimolarının Ni yam Niyam kralr haşmetlüMedkyo ya bağlılığı yüzünden uzun sene - ledenberi kendileri de Medkyoya bağlı sayılıyorlar ve savaşlara on: larla beraber gidiyorlardı. — Bu- günlerde hiç eksik olmıyan kav - gaları artık bir sona ermiş gibiydi. İşte günler vardı ki bütün yaptık - larrakm avdan başka bir maksatla yapılmamıştı. lar ve Horamanın kulübesine doğ- ru yöl aldılar. .Bu sırada Medkyo bitişiğinde oturan Mamarinin dizi - ne şiddetle vurdu ve yavaş sesle: — İşte, dedi, bu gece başka bir eğlence daha çıktı.. — Evet... — İç arpa suyumdan . Mamri kralm içerek kendisine uzattığı bardağı aldı ve — içtiği nokatyı güya temizleyecekmiş gi - bi kirli ve uzun tırnaklı parmağiy- le sildikten sonra bir devrimde son yudumuna kadar midesine indirdi Marayı aramağa gidenler daha kapıdan çıkmadan — zurna ve da- vullar yeniden başlamıştı.. Kira - ta artık yapacağını yapmış, iste * ğine kavuşmuş — bulunduğu için dansını büyük bir zevkle yapıyor. yaylı bir palyaço gibi yerden her sıçrayışında en az bir buçuk met- reye yükseliyordu.. Kiratanın dansı Medkyo ile kah: raman Mamriyi coşturmuştu.. Dur- madan arpa suyu — içiyorlar ve gittikçe kendilerinden geçiyorlar- dı. Onun tam kızgın, kralın tam ol - güun bir zamanmda dans kulübe - Bimo Naçi, Karşi ormanımma yakın oturan — biricik reis olduğu için, bütün avlarını Karşi orma - nında yapar ve ayni zamanda eski düşmanları Aslanlı Hükümdar - dan öç almaya çalışırdı.. Üç gün önce yaptığı bir-sav akı” mnından daha dönmemişti.. Tam el- li kişinin vücude getirdiği bu av kafilesi — kendilerini bir. nefeste Karşa ormanında bulmuşlar, pu - sular kurarak fil avma başlamış lardı. Avaikigün için git- meleri ve üçgün — geçtiği halde | hâlâ dönmüş bulunmamaları köy - | de kalanları meraka düşürmüştü. Ihtiyar Maçi kulübesinin önün - de oturmuş yanındaki iki kadınla konuşuyordu. | Maşi dört seritdenberi, ne sava- D şa, ne ava gidemeyen biriydi .. İh- tiyarlığmı öne sürerek vücudunun parçalanıp dağılacağı zamana ka' dar rahat etmesini Bimo Naçiden istemiş o da iki yiğit evlâd babası olan bu adamın isteğini yerine ge - tirmişti. . (Devamı var) ledavul ve zurnalar birdenbire | Mara erteşi günü akşam- üstü, | tururdu.Bu kabilede Niyam Niyam | bulamadıkları için, dudakları kapkara kesılmıştı... “Deniz Kurdu,, adını verdiği- miz dünya görmüş kaptan — bize hatıralarını pek seyrek. anlatır.., Fakat ne vakit anlatsa muhakkak yüreğimizi ağzımıza getirecek bir şey söyler. Ya bir büyük fırtınada puslalarını şaşırmış bir halde de- niz ortasında, hem, başkalarına yardım etmek mecburiyetinde ka- lışlarınınakleder,... —Yahut, — bir yabancı limanda azıcık gezme- ğe çıkmışken, — ağzında, - bi- çaklı insanlarla kovalanıp gemiye kendisini zor atması gibi heye- canlı bir vakayı bütün ilgisiyle sayıp döker... Ve siz; gözünüzün önünde bir tehlike. canlandığını gördüğünüz halde âdeta hu mace- raların kendi başınızdan geçmiş olmasını istersiniz.. . *« » “Deniz Kurdu,, adını verdiği, miz gün görmüş kaptan bize bu defa bundan bir kaç yıl önceki bir macerasını anlatmağa razı olmuş- tu. Onun üzerine düşmediğimiz gün yaktur.. Aramıza gelmiye görsün... — Sapı eğri ve tütün dol- durulacak yeri eski tabirle “okka- lı,, piposunu cebinden çıkarıp ar- ka cebine de tütün kesesini çıkar- mak üzere elini uzattı mı, “otura- cağın anlaşılıyor, kaptan., Koca kurt!.. Bize deniz ve firtina ko- kan maceralarından birini anlat- madan buradan çıkamazsın...,, di- ye ısrar eder ve istediğimizi de almadan bırakmayız... . » * Kaptan bu defa razr oldu am- ma, “— firtınalı bir şey anlatmı- yacağım, dedi. Bu sefer, size da- ha bir şilepte ikinci kaptanken Singapordan Bankok'a yaptığım bir deniz yolculuğunu anlataca- ğim... k Bankok, biliyorsunuz Siyam'ın merkez şehridir. Yolculuğum çok sessiz ve hiç hâdisesiz geçiyordu. Bundan âdeta sıkılmağa başlamış- drm ki aradığım çıktı.. “Bir öğle sonuydu.. Kaptan | köprüsünden etrafı gözlüyordum. ! Geminin iskele yanında ilerde gözümün alışmadığı bir şey gör- düm. Deniz cam gibiydi. Küçük bir çırpıntı bile yoktu. Rüzgüâr es- miyordu, Fakat suyun üzerinde yüzen o şey akıntıyla ilerleyip gi- diyordu: “Dürbinle baktım. Ve o vakit gördüm ki bu bir saldır. Üze- rinde bir takım gölgeler de göze çarpıyordu. Her ne kadar bu göl- geler insan biçimini pek andirr- yorsa da; kendilerinde hiç bir ha- yat izi görünmüyordu. Ölü gibi u- zanmıştılar. * “O yoldan gemiler pek seyrek geçerdi. Hele bir sal o kadar akla gelmez şeydi ki, vaziyeti kaptana haber vermek lâzımdı. Kaptan derhal' rotayı: değiştirerak: gördü- ğümüz insan yüklü sala doğru i- lerlemeğe başladı. Yalkaınlaştıkça, bu deniz üze- rvinde yüzüp giden şeyin pek kaba taslak olduğunu gördük. Bir ta- kım sırıkları gelişi güzel biribirle- |rine bııilıımılırdı. Ve üzerinde yedi adam ölü gibi yatryordu. “Bu adamlar çok tuhaf ve an- Taşılmaz bir haldeydiler, Ellerimi- zi salladık, seslendik, hiç cevap | gelmedi.. Hattâ kımıldamıyorlar- dı bile...,, . . * *“Çok geçmeden bunun sebehi- anlaşıldı. Bir takım yerlilerden i-| baret olan bu sal üzerindeki a-| damlar bitkin bir haldeydiler.. Olan bitenden büsbütün habersiz, ölüm halinde yatıyorlardı. Hattâ istiraplarını bile duymuyorlardı denebilir... Düşünün ne korkunç bir Kayattı.. Sal üzerinde yiyecek şey göze çarpıyordu. Fakat su yoktur. İçecek su!.. Cehennem gibi “yanan günesin altında susuz yaşa- mak kadar korkunç ve acı bir fe- lâket olabilir mi?:. Dudakları kararmış insanların bu sessiz ve bitkin halleri- başla- yındaki felâketi apaçık anlatıyor- du. . »& * “Tahminimize göre bunlar bır. memleketten koğulmuş - insanlar-| dı. Ancak Biz kendilerini kurtar- mağa da baş vursak, bu iş büsbü- tün bize düşecekti.. Çünkü adam- ların kımıldanacak hali yoktu. A- çık denizde sala doğru yanaşma- ğa çalıştık. Bunun büyücek bir gemi için ne güç bir iş olduğunu siz bilmezsiniz.. Yanaştıktan son- ra ipler saldık.. Bir saat kadar sonra, bu kendinde olmıyan yedi insanı da gemiye almış bulunu- yorduk... Ve büyük bir dikkatle kendilerine su verdik.. v 0R ü “Ancak bir kaç saat sanra dil- leri çözüldü ve konuşamağa başlı- yabildiler.. Fakat bu defa ne de- diklerini uılımıyo_rduk.. Bizim |P bildiğimizden büsb'ütün başka bir |Ş lehçe ile konuşuyorlardı. Neyse, gemimizde iki Çinli k: otun yardımiyle ne olduklarını öğrene- bildik.. Fakat hayrett&n dona kal- mıştik:. Bunlar kimmiş biliyor musu- nuz? Annam'dan bir Fransız ha- pishanesinden kaçmış olan mah: kmlar!. : * * “Hesap ettiler:, Kaçtıkları gün- * denBerı yedi gün olmuştu. Yedi| lar tam mânasiyle kendilerini ! ladıkları vakit, bizim nereye £ tiğimizi sordular.. “Bankok'a gi? yoruz,, deyince sevinçlerinden yapacaklarını. bilmiyorlardı. yam ülkesinin merkezi o Fransızların gelemiyeceğine lf* niyorlardı. Bankok'a geldiğimiz vakit; sal üzerinde ölü gibi bulöuğı/ yedi adam eni konu beılmınlly haldeydiler. Adeta i ııııını mişdiler.. Bize ne dualar ehJ h.? ler., Çıkıyorlardı.. Fakat çok. meden hepsinin Siyam'da  narak Annam'a geri verıldi' gördük..,, Yedi günlük bitirici £ susuzluk ve sıcak felâketin? $ sonra, gone kaçtıkları hapish ye kapatılmak üzere yola çık#/ mıştılar..,, © a) Ci m &d0 “Deniz Kurdü,, hikiyeıinîv rada kesti... . * İuyiasse. ah ğ ai SUO rTA KN Mercanyokuşu Valde han 5 şısında büyük yeni han ıçıııde ye, ambar ve depoya elverişli 16. numaralı odalar “ulw Görmek isteyenler mezkür dabaşısmna taliplerin Selimiye " lJasında tümen emir subayı başı Hakkı Beye müracaatları* / ZAYI # Galata gümrüğünün 16011 " marali ve 18—1—934 tarihli kinci nüsha beyannamesini » ettim, Yenisini çıkartacaği” eskisinin hükmü yoktur. Nof Mehmet Yeni Türk Musihi yaşımn kurumut” Parasız Musiki dersleri , | Adres: Belediye Binhirdirek sokak numara (35) Kuruma üye olmak şarttif- Dr. Hafız emı' / Dahiliye Mütel Cümadün Başlin ıaınk'*' (2,5 dan 6) ya kadar ıll" vanyolundaki (118) numaralı susf kabinesinde eder. Muayenehane ve ev € Kant bfj

Bu sayıdan diğer sayfalar: