11 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

11 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sağ kalan 3 kişinin içeceği şarap Dünyanın en tuhaf şeyleri Ame- | rikada olur derler, doğrudur. Günün birinde Niyagara çağlr | yanının başında üç adam esraren- | giz surette kapalı bir şişeden şa -| rap içecekler.. Bu çok meraklı bir hâdisedir. Çünkü Amerikada yeni bir ku - lüp kuruldu. Bu kulübün azası 75 kişidir. 75 kişi, Amerikalı ve İngiliz ol- mak üzere bir şişe şarap üzerine yemin etmişlerdir. Bu - 75 Ingiliz ve Amerikalı harbe de iştirak et- miştir. Sonra bir araya gelerek bir şişe içine şarap koymuşlar, $işeyi mühürlemişler, meşe ağacından yapılı bir mahfazaya yerleştir - mişler ve demişler ki: “Biz birer birer ölerek aramızdan üç kişi ka- Imcaya kadar bu şişe açılmasın.., Simdi bekliyorlar. Nihayet üç kişi kalınca, toplanıp — Niyagara | çağlıyanı başına gidecek, bu kapa x mahfazayı, bu şişeyi açacak ve arkadaşlarının hatırası uğruna i çecekler... İşin asıl meraklı tarafı bu şişe ile beraber, —meşe mahfaza içinde | “Amerika Cümhur Başbanı tarafın dan yazılmış bir mektup olması - dır. Mektupta ne — yazıldığı belli değildir. Son kalan üç adam açın ca okuyacak... . * * Ditencilik mektebi Avrüpa şehirlerinden — birinde | inanılmıyacak bir mektep keşfe - dilmiş ve hemen HKapatılmıştır. Bu gizli bir dilencilik mektebi | dir. Dilensilere burada ders ve - riliyor, kıyafet değiştirme usulle- ri öğretiliyordu. Bu serseri yatağı | nn on bir talebesi vardı. İki tane de hocası... .. .- * Bombalanan ağaç Belçika polisi uzun zamandan- Elleri bağlı yüzgeç beri tarihi bir ağacı bombalayan- ları aramaktadır. Söylendiğine göre, bu gayet tarihi bir meşe ağa: cıdır. İsanın doğumundan dokuz yüz sene sonra dikilmişti. Son za- manlara kadar duruyordu. Bir yaz günü, her kes tatil yap- tığı bir sırada ağaç birden hava - landı, İçerisine bomba konmuştu. Halk, kendisini güç kurtardı. Fa- kat ağaç gitmişti. Acaba bu ta - rihlik ağaca kıyan kimdir? Ayni şey Aemrikada da olmuş” tur, Pansilvanyada “Boyalı Kaya,, denen bir büyük taş üzerine gö- tülmemiş resimler kazılıydı Birçok mMüverrih'ler gidiyor ve taşı tetkik ediyorlardı. Fakat 1906 — yılında bu taş da bir patlama neticesinde | esrarengiz surette ortadan yok e| dilmiştir.., * » » İngilterenin yeni baş bakanı Baldvin isimli adamı tanıyorsu” nuz. İngilterenin üçüncü defadır Başbakanı oluyor. Bu eski politi - kacı şimdi altmış sekiz yaşında - dır, İngiliz politikacıları arasında en çok kitap okumuş adamdr. Ve bir defa bir timarhaneye gizli o - larak 200 lira yardımda bulun - muştur. . . * Konuşan asansör Hiç konuşan asansör işittiniz ŞUNDAN BUNDAN Niyagara çağlıyanının yanında içilecek şarap! | rakamının cezir murabbamı ya - —— — mi?-Londrada — böyle bir şey ya pıldı.. Bu asansöre — bindiniz mi, hemen bir ses işitiliyor: — Kapıdan uzak durunuz! Asansör çıkıp inerken kapıdan daima sakınmak usuldendir, Fa - kat bazıları bunu unutarak kazaya sebep olurlar. İşte bu yeni asan - sör, bunun önüne geçmek için ko- nuşuyor. Asansörün konuşması bir seşli filmle temin edilmektedir. Konuşan asansör o kadar söh ret almıştır ki, son birkaç gün için de 100,000 kişi bu asansöre gir - miş çıkmıştır. UC aa 11 yaşında hârika Moskova yakınında — Taşkent şehrinde on bir yaşında bir hari- ka var. Bu çocuğun kafası “fotoğ- raf gibi,, diyorlar. Ne görse unut - muyor. Bundan başka 425 raka - mınt 316 rakamına üç saniye içe: risinde darbedip neticesini ver - miştir. Gene bir tecrübede 78,400 rım saniyede almıştır. Kalem kâ * gtt kullanmadan bir çok çapraşık hesplar yapıyor. Adı İvan Dani - lofdur. #ÜĞ b Güneş banyosu İşte pek kulak vermeniz lâzım- gelen bir bahis! Yaz gelip çattı. HABER — Akşâm Postasmı 10 HAZIRAN — 1999 Yakın tarihten kanlı yapraklar ittihat ve Terakkinin eski Çankırı kâtibi mes'ulü Cemal Oğuz anlatıyor; No. 55 Yatak çarşafından bir ip yaparak hanım taraçasından aşağıya inip kaçmıya karar verdim. — Senin filâna şu kadar borcun varmış, ne diye vermedin?. — Benim hiç kimseye — borcum yoktur. Yalan söylüyor. — Borcunu inkâr ettiğin için borcunun bir misli kadar da ceza vereceksin, . — Borcum yoktur benim.. Ye - min ederim. O isbat etsin. — İnkâr da devam ettiğin için cezan bir misli arttırılmıştır. Zavallı tekrar ufacık bir protes- toda bulunduğu zaman — karanlık odaya kapanır, orada yirmi dört saat daha aç bırakılır.. Bu usul üç gün devam eder, Ondan sonra ya her şeyi kabul edip — kurtulacak, yahut da üç gün açlıktan ve - istı - raptan sonra kırbaçlanarak hasta - haneye atılacaktır. Bu her günkü eza, cefa ve işken- ce sahneleri değişmeden devam e- dip gidiyor. İlk günlerde biz de di- ğer mahpuslar gibi kapılara koşa - rak bu acıklı sahneleri yürekleri - miz parçalanarak seyrediyorduk.. Fakat sonradan — ona da alıştık. Böyle feryatlar işidince yerimiz - den bile kımıldamayorduk. Banyo mevsimi başladı. Güneşten fayda alayım derken pekâlâ hax talanmak mümkündür. Şu halde kendinizi ilk güneşe | açtığımız zaman herhalde ya sa - bah güneşi yahut öğleden sonra gün şığı altında ve pek az duru - nuz. İlk defa için üzerinizde ke- ten bir elbise olmalıdır. Her sefe- rinde bir çeyrek saatten fazla otur mayın.. Sonra yavaş yavaş açılırsı nız, . . * Hindistandan bir - tuhaf haber | geldi. Gos isminde bir yüzgeç el- leri bağlı olarak tam — altmış iki buçuk saat yüzmüştür. Hem o ka- dar keyifli yüzmüştür ki, kendisi- nin uyumasından korkarak gece vakti yanıbaşma hava fişekleri at- tırmış, gramofon çaldırmştr.. Kendisini takip edenler ikide bir, içilecek bazı şeyler vermişler- dir. v l Kadın nalband Kadından posta memuru, polis Evden hafta da iki defa ziyare - time geliyorlar, avukatların çalış- malarını muntazamayn haber vert - yorlardı. Mehmed Ali ilk teminatım üze- rine işe ciddi bir — surette sarılmış bulunuyordu. Günlerce uğraştık - tan sonra onun için de bir vekâ - letname çıkarttık ve — bunu güç halle bizim avukatlara kabul et - tirdik. Artık ikimiz de'ümid için - de kurtuluş müjdesini — bekleme - ğe başladık.. Mamafih, — bu hale rağmen, içimizdeki şüphe düğümü çözülmüş değildi. Günler geçtikçe manevi kuvvet- lerimizin azaldığını — hissediyor - duk. Şöyle böyle kırk gün geçmiş - ti. Gelen haberler hep ümidimizi tazeleyici şeylerdi. — (Az gitti, öz gitti, bir arpacık — boyu yol gitti) sözü gibi bir türlü neticesi — alın - mıyan bu çalışmalar, haberler ca - nımızı sıkmağa başlamıştı. O ka - dar ki, kendi kendime kaçmak ça- relerini bile düşünmeğe başladım. Bir gün su almak için hanın en üst katmdaki daraçaya çıkmıştık . Yanımızda muhafaza yoktu. Ora « gördük. Maden ocaklarında çalış: mak için de kadınlar arasında bir temayül var. Fakat kadınlardan bir nalbanda tesadüf edilmemişti. lngilterenin köylerinden birinde Pegi Vayt isimli 21 yaşında esmer bir kızın nalbant olduğu haber ve- riliyor. Tepen hayvanlara hikim' olmağı öğrendiği gündenberi at, | eşek nallıyor. Şimdiye kadar nal- düşmeyeceği de muhakkaktı! Ö - ladığı hayvanları saymağı akıl et | bür dünyaya gitmemi çabuklaştır - memiş.. Fakat bir nalbant deli -| maktan başka bir netice veremi - kanlıya nişanlı olduğu için, ilerde | yeceği muhakkak olan bu teşebbüs birçok hayvan daha nallıyacaktır!| düşünülmesi bile tüyleri ürperten » .» Kazaların sayısı Amerika fabrikalarında her yıl| ya inmek şekli kalryordu. l 200,000 kaza olmaktadır. * . * dan atlayarak kaçmak — mümkün olup olamıyacağını tetkike başla- dım. Evvelâ daraçanın — kenarına giderek mesafeyi ölçtüm.. Yüksek- lik on beş metre kadar vardı.. Bi - nadan başka bir yere geçmek kabil değildi. Olsa olsa aşağıya atlamak lâ » zımdı. Ön beş metre irtifadan kal- dırım üstüne atlayacak olan bir a- damın yere kedi — gibi ayak üstü bir şeydi, Ortada bir ipe tutunarak aşağı- Fakat güpe gündüz böyle bir işe giriş - mek aşağıda bekleyen baltalı Me- | cusi askerlerinin kucaklarına in - mek kabilinden bir şey olurdu. O halde, gece, herkes — uyuduktan sonra, muhafızlara — görünmeden daraçaya çıkmak ve buradan sağ - lam bir yere bağlanacak bir ipe sarılarak binanım arka tarafından sokağa inmekten başka çare yok- tu... Buna karar verdikten sonra işin tatbikatını hesap etmek kalıyordu. Aşağıya sarkıtılacak ipi nasıl te - min edecektim? Bunu Ermeni ter- cümen Edvart (efendi) den iste - mek bana iki ihtimal ile pek paha- lrya malolabilirdi. Çünkü, herif böyle bir yağlı kuyruğun — elden kaçacağını öğrenince gidip haber verebilir. Veya, beni tehdit ede - rek gene bir hayli para sızdırabi - lirdi, Bu, çıkar — bir yol değildi. Refika gelince ondan bir ip iste - mek kalıyordu. Fakat bu da ola - mazdı. Çünkü gelen — ziyaretçiler kadm gardiyanlar, erkek 'ise mah- pus muhafızlar tarafından en giz- li yerlerine varıncaya kadar ara - nıyorlardı. Odamda bunları — düşünürken gözüm yatak çarşafına ilişti. Ya - tak çarşafını parçalıyarak biribiri ne eklemek suretile — böyle bir in temin edebilir mi idim?, Mehmet Ali bir köşeye çekilmiş kitap oku- yordu. Ona hissettirmeden kar - yolanın üstünden çarşafı çektim. Güya kirini muayene ediyormu - şum gibi uzunlamasına ölçmeğe başladım. İki çarşafı birer karış aralıkla kestiğim ve biribirlerine eklediğim takdirde on — metrelik bir ip elde — edebilecektim. Geri beş metrelik bir yer kalıyordu. O kadar yerden düşsem de ehemmi . yeti yoktu. Çünkü, nihayet olsa ol- sa biraz ötem berim — berelenir, fakat ben de kurtulurdum. İşi bu kerteye getirdikten sonra Sinema yıldızı Greta Garbonun bir erkek ismi altında ve erkek kıyafetile seyahate çıklığını yaz- mıştık. İsveçli yıldızın (tebdili) kıyafeti işte budur! YeReeENELER KA KenesERAAN. döseneneren ae AAMA bir çocuk gibi sevinmeğe başla * dım. Artık, ne kapten Benet, ne Jara delisi avukatlara,ne kırbaçli çavuşa, ne de Ermeni — dostumuz Edvarda lüzum kalmıyordu. Mese- le işi Mehmet Aliye belli etmemek te idi. Bu ihtiyar arkadaşı burada yalnız bırakacağımdan — dolayı i* çin için üzülüyordum. Fakat o be- nim gibi böyle on beş metre yük - sekten ipten sarkarak aşağıya ine- cek halde değildi. Çay semaverini bile doğru tutamıyan titrek elleri ona böyle tehlikeli bir tecrübede yardım edecek kuvveti taşımıyor * du. Sonra iki kişinin firar teşebbü- sü daha çabuk belli olurdu. Gece, Mehmet Alinin iyice uyu" masını bekledim, Hasta arkada * şım mütemadi üzüntülerin verdi * ği yorgunluk içinde erkenden u * yudu.Zten gece saat dokuz olun" ca elektrikleri söndürüyorlardı. Mehmet Ali uyuduktan sonra bek- lemekliğim lâzrmgelen ikinci bir şey daha vardı: Herkesin uyuma- Ölünke Karyolama — uzandım. Dışarıyı — dinliyorum. — Hanın içinde el ayak çoktan çekilmiş.-. Etrafta çıt yok. Aşağı kattaki bü* yük duvar saati on ikiyi vuruyor. Yavaşca yataktan balktrma A * yaklarımım ucuna basarak kapıy$ kadar gittim. Kapınm — gıcırda * mamsar için gündüz menteşeler — zeytinyağı akıtmıştım. Ortalık zi firi karanlık ... Kapıyı yavaşça eç" trm, Mehmet Ali yatağında hor- luyor. Başımı uzattım, — karanlık koridora baktım. Etrafı bir daki” ka dinledim. En ufak bir gürültü duyulmıyor. Anlaşılıyor ki herke$ uykuda.., Yalnız ta aşağıda, sokak kapısının önüde eksilmiyen ayâk sesleri var. Bu sesler, nöbetçini? kunduralarından çıkıyor. Yavaşça kapıyı kapadım. Kar * yolamın başına gelerek gündüz * den hazırladığım yatak çarşaflar! nı yavaş yavaş yırtarak bir'ıhiri’_ eklemeğe bşladım. Bu iş, on daki" ka içinde bitmişti. Çarşafı belim* sardım, üstüne fanilâ ve gömlel mi giydim. Artık her şey tamam * dı. Kapıyı açtım. Ayaklarımın *” cuna basa basa koridora çl“’_"' Kalbim küt küt atıyor. Etrafı di” liye dinliye sofada ilerlemeğe ba*” ladım. Daraçaya çıkan merdivt ” nin başına gelince biraz durdu”" gene etrafı dinledim. Hi Dir $8 duyulmuyor. Ortalık gözgözü gör miyecek kadar karanlık... (Devamı var) — Daimi kuponlarımızi toplıyanlar Daimi okuyucu kuponlarıN toplayan — okuyucularımız " çok 15 Haziran cumartesi BÜ |İnüne kadar kuponlarını daim kartla değiştirmelidir. Bu 2 man içinde değiştirmemiş bııl"' nanlar gezintimize parasız işti İ rak haklarını kaybetmiş olaaİ” lardır. eei

Bu sayıdan diğer sayfalar: