15 Aralık 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

15 Aralık 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 | Pm Abdullahın s Hazinesi OTOMOBİLİN İLE DO.İ. AĞGÖTÜR ORNAPANDA HİÇ. BiR TESADÜF OLARAKİİ JORJ.. ONU BURADAN GEÇİYOROVM Bu, | GRu AEVYORK ÇOK BASİT TUZAKDAN sil FLORiDAYA , zı KURTARMA YA KARARİ | HAREKET Ebi 7 VERD eu E BURADA İKı Po. LiŞ VAR 8&izZı BAĞLADILAR, DIKKAT EDİNİZ. UK. YE TIŞELİM... BU ER KURTULAMAZLAR..İ z BE 4 ie MARONİYİ İKİDİ KAÇIR gi ÜRÜNLERDE eyer Polis hafiyesi X:9 yahud Dekster ıslahıhal etmiş bir haydut olan Mişelden bir mektup alıyor. Bir o haydudun Nevyorkta bulunan Prens Abdullahın milyonlar değerindeki hazinesini çal « mak üzere olduğunu haber vermektedir. Fakat Maroninin adamları Mişeli öldürüyorlar. Ve sırlarını bilen Mişelin kız kardeşi Şilâyı da takip etmsğe koyuluyorlar, X:9 Prens Abdullah: haydutların elinden kurtarmayı kararlaştırıyor. Bunun için haydut kıyafetine girip onlarla beraber çalışmağa başlıyor. Fakat Şilânm hizmetçisi Mari abtallıkla x4 u ele veriyor. X:9 kaçıyor. Prens Abdullah da bu sırada mücevherat kolleksiyonunu teşhir etmeğe karar vermiştir. Polisler bundan endişe ediyorlar. Fakat bu endişelerini belli etmek istemiyorlar, Halbuki Maroni Prens Abdullahın vekilharcı olan Aliyi de elde etmiştir. Şimdi de X:9 u ortadan kaldırmak çarelerini araştırıyor Oturduğu evin altma bomba koyarak onu havaya uçuruyorlar. Fakat X:9 yanında bulunan şişman - Jorjla birlikte paraşütle evin üstünden O atlıyarak ölümden kurtuluyor. Fakat kendi. sini ölmüş gibi bildirerek (o haydutları kandırıyor. Bü esnada haydutlar bir (tuzakla hem Şilâyı, her şişman Jorju, hem de Şilâyı muhafaza eden polis hafiyesi Bili Monkov çiftliğine celp etmişler. Ve her üçünü de yakalayıp bir odaya hap” setmişlerdi, X:9 da uzaktan uzağa kendilerini takip etmiş olduğundan o da meyve satan bir satıcı kıyafetine girerek ilç kişinin hapsedilmiş olduğu eve gelmişti. İki muhafız hırsız X:9 m tanıyamadıke Jarından hiylesine aldanıyorlar, X:9 bir hamlede ikisini de yumrukla yere sererek Şilâ, şişman Jorj ve Bili kurtarıyor. 26 PARDAYANIN ÖLÜMÜ PARDAYANIN ULUMU 27 olan fakat temasla vücude geçen bu müthiş esansı bulmak için belki yüz kere zehirlenmek tehlikesine uğradım. Bunda ne hastalığın hasıl olmasma sebep verecek bir yara; ne de yenile- bilecek, içilecek bir şey var. Bu kutu. ya; görünmez, duyulmaz, ve hissolun maz bir şekilde ölümü kapattım. Bu - nu almız haşmetpenah. Sizindir. — Onu alıyorum! Kraliçe kutuyu dikkatle kapata » rak aldr. Ve iki elile gözlerini hizası. na kadar kaldırarak bir ân seyretti. Sonra: * — Allah öyle istiyor! diye mırıl - dandı. Bu belki bir komedya idi. Belki! Çünkü kraliçe büyük bir komedyacı idi. Fakat belki de bu kadm, taassup ve cahilliğin verdiği bir hırsla Tanrı -. nın egemenliğini (hâkimiyetini) insan Yar üzerinde mutlak surette kurmak İçin bazı müthiş şeyler düşünüyordu. Müneccim, camekânı dikkatle ki. Titledi. Sonra ikisi de (O lâburatuvar - dan çıktılar O gece Kraliçe kendi ko nağında yattı ve uzun zaman hasret kaldığı rahat, tatlı bir uykuya daldı. —İ KRALIN EMR: Fransuva dö Monmoransinin kızı İle karısını bulduğu günün ertesi gü. nü Monmarter sokağındaki evde otu ranlar için mes'ut bir gündü. Bir çok hislerle duygulanan Mar- şal kalbinin genişlediğini, ferahladı - ğını hissediyordu. Kızını o gördükçe bütün sevgisi taşarak dünyada bun - dan daha güzel bir şey olamıyacağını düşünüyordu. Jana gelince onun kısa sürecek olan bir buhrana tutulmuş ol Muğuna ve yakın zamsda iyileşeceği.' ——.——————— ne inanıyordu, Delinin gözlerinde ara. sıra bir zekâ ışığı görür gibi oluyor - du. Fakat bir kayayı oyan dalgalar gibi bu kadının kalbinde açılan yara. nm hiç bir zaman kapanamıyacağını bilmiyordu. Herhalde onun tekrar akıllanaca. ğma ümidi vardı, Bazan ona bakarak kendi kendisi- ne: — Her şeyi anladığı zaman ona evlenişimi nasıl anlatacağım. . Gerçi kendisinin sadakatsizliğine kanaat ge tirmişsem bile gene benim sadık kal maklığım lâzım değil mi idi? diyordu. Fakat onu pek az değişmiş ve Mar jansi ormanmda beklediği zamanlar « daki kadar güzel gördükçe heyecan - lanmaktan kendisini alamıyordu. Luize gelince, annesinin bu saade. ti tadamamasından doğan acısını bir tarafa bırakırsak © da çok büyük bir sevinç içinde idi. Onun da, bir ay kadar sürecek bir tedaviden sonra annesinin iyileşeceğine kanaati vardı. Şimdi bir babası da vardı. Onu pek kuvvetli ve pek büyük buluyordu. Bundan başka hükümetin en büyükle. rinden biri idi. İsmi bir yıldırım gibi gürlüyor, ve tanrmadığı Konnetablin gölgesi onu korüyordu. Gerçi annesi deli ise de sağ de - gil mi idi. Hattâ haba ile kız, bu ka. dını seyrettikleri zaman onun sıhha - tinde bir değişiklik olmadığını görü * yorlardr. Gözleri sevinçle parlıyordu. Yüzü pembe bir renk almıştı. Luiz an. nesini o güne kadar böyle güzel ve ne. şeli görmemişti. O artık Marjansideki Jan, küçük çiçek prensi olmuştu. Marşal ayni giin ihtiyar Parda » yanla fanışt. o Biribirlerinin elini dostça sıktılar, Ve Luizin kaçırılma. sından hiç bahsetmediler, Bu eski ha- tıra da unutulmuş oldu. Şövalyeye gelince, o da her xa - man eski halinde, biraz soğuk ve ka. yıtsız bir halde kalmıştı, Bundan sonra gelen gece de pek sakin bir surette geçti. Bununla beraber bu gecenin baş- Tangıcmda sokakta mühim bir hâdise geçmişti, Marşal dö Damvil evi muhafaza eden karakolu yoklamağa geldi, Ya - nında bulunan kralm muhafız asker. lerile Danjunun askerlerini değiştir - di, Kral muhafızlarından bir subay da bunlara kumanda etmek için (gelmiş olduğundan (Jan dö Piyenin kefaeti ni kabul eden yüzbaşı artık oradan çekilmeğe mecbur oldu. Damvil geceyi sokakta geçirdi. Ve sabaha karşı askerler arasında bir te Jâş göründü. İçlerinden yirmi tanesi tüfekle - rini doldurarak ateşe hazırlandılar. Ö bürleri de kapıları yıkmak için kulla- . ndan bir kalas, kazıklar vebirto. mar ip getirdiler, Kapıyı kırmağa (o hazırlandıkları belli idi. Jan dö Piyenin kefalti artık hü - kümsüz bırakılmıştı. Burnunu odanm hava giren deli - Zine dayayarak hazırlıkları seyreden ihtiyar Pardayan böyle düşünüyor du. Hemen Marşal ile şövalyeyi ça - Zırdı. Ye onlara da olan biteni gös - terdi, Pek neşeli olan ihtiyar asker göz. Jerinden ateş saçılarak: anama maa Sü mm — Eğer bunlar bize saldırırlarsa bizim de artık sözümüzde durmamıza bir sebep kalmaz. Burada madam dö Piyenin kefalti altında bulunuyorduk, Hücum etmeleri bizi bundan kurtarı- yor ve kaçmak hakkını kazandırıyor. Açık bir kapı vardır. Oradan kaçalım, dedi, Marşal: — Onlar eğer hücum (edörlerse benim de düşüncem budur. Mademki onlar sözlerinde durmadılar. Biz de öyle hareket ederiz sözlerini söyledi. İhtiyar Pardayan: — Hücum edeceklerine şüphe et. meyiniz. dedikten sonra oğluna dön. dü: — Senin düşüncen nedir şövalye? — Marşal iki kadınla birlikte bu rTadan kaçsın, Fakat biz kalalım. Bun- Tara karşılık verelim. Oğlunun aklından geçen şeyleri sezen ihtiyar Pardayan: — Ah, ah!.. İşte tuhaf bir düşün. ce! diye homurdandı. Ve o şövalyeyl bir köşeye çekerek; — Ölmek mi istiyorsun? diye sor. du. — Evet haba! — Öyleyse birlikte öleceğiz. Bu « nunla beraber ihtiyar oObabanm son bir nasihatini dinlemek istersin de ğil mi? — Evet baba! — Mademki bu şeytan alası Luz. siz yaşıyamıyacaksın ve ben de sensiz yaşıyamıyacağım. O halde ölmeği is « terim. Fakat ondan evvel küçük Tui - zin senden ebediyyen ayrılacağına e min olmak lâzım gelmez mi? Şövalye ümitle sarararak:

Bu sayıdan diğer sayfalar: