5 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

5 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g ginekli, 116 ve Kabia, kapının eşiğini atlar - sen, Osman Abdülhamidin marşı- nı çalmağa başladı. Koltuktaki zembereklerine basıl -| mış gibi ayağa kalktılar, Sabiha! Hanım değneğine dayanmış, göz- leri yerde; paşanın başı havada, gözleri uzaklara dalmış. Omuzla- rmın yükselişinde, göğsünün öne doğru atılışmda, kafasnm dikli - ğinde eski zaptiye nazırını can - landiran Bir hal var. Bilmem Pa - ihtiyarlar şanın o dakika gözlerinin önün. den bir selâmlık resmi geçiyor.| Padişah camie gidiyor. *Renk,| hareket ses şaşamsı! Ve bunları hazırlıyan, tertip eden hep kudret ve azamet sahibi bir) zaptiye nazırı! İhtiyarm hafifçe sakalı titredi, başı biraz daha dik. İeşti ve marşın son mısraı kalm | sesiyle söylemeğe başladı. ve Sabiha Hanımın küçük omuz - ları sarsılmağa, buruşuk yanakla- | rma yaşlar dökülmeğe başladı. Selim Paşa silkindi. Haberi ol. madan içine giren devlet ve kud: ret tayfını çıkardı attı. Son gün-| lerin hafif ruhlu, lâubali ihtiyarı oluyordu. “Ne ağlıyorsun ya? Seni deli kız seni! Bu mevlit değil, şenlik!,, Rabia fısıldadı. “Belki bu padişahın son şen - lik günü!,, “Şimdi ondan bahsetmiyelim, Rabia. Osman Efendi, çal, Bu pi-| yano yarın Bedestana gidiyor. Se. lâmlıktaki de gidiyor. Bize Dür. nevin odasındaki kuyruksuz piya. no yeter,,, Bu piyano nasıl Bedestana gi: der? Nasıl yabancı ellere ge. çer? Osman, Rabianın yıldan yıla! çam fidanı gibi uzayışını bunun - la ölçmemiş miydi? Osmanın göz. | İeri karardı. “Bunu yabancılara satma, Pa. şa!,, “Ya kime satayım?,, “Benim böyle elden (düşme bir piyanoyu almağa hazır kaç tane talebem var.,, “Sen onu Şevketle konuş, hal- let. Yarın Bedestana götürmesin.,, Rabia ile Osman selâmlıktaki piyanoyu da tetkik için çıktılar, gittiler. Sabiha Hanim arkalarm- dan seslendi. “Geç kalmayın çocuklar, er - ken yemek yiyeceğiz.,, Yarı yarıya boş bir selâmlık. » Soyunmuş bir pehlivan gibi güzel. liği daha aşikâr... Perdesiz camlara göğün son kı- zıllığı ve akasyaların yeşilliği vur- muş. Renkli cami pencereleri gibi ışığı renk süzgeçinden geçiriyor. Birdenbire yere inan akşama şaşmış gibi bir süküt. Akasya dal. larında bir tek bülbül uzun uzun! dem çekiyor... Rabiaya bu birisi içini çekiyor gibi geldi. Hiç şüphe yok ki, ogün selâm lık tekin değildi. Rabia, babasma gittiği gün bu odada Selim Paşa ya meydan okumuştu. Tevfik yu. muşak kestane renkli gözleriyle belki şimdi burada... Belki Ta - if zindanlarında Rabiasını dü- (Nakil, tercüme kal hakkı mahfuzdur Ö: ve ikti YO şünüp bir kadın gibi ağlıyor. O - gün Rabia ile el ele bu merdiven- lerden inmişlerdi. Nasıl olmuştu da Tevfik Rabianın kafasında, kalbinde sönük bir hayal derece - sine inmişti. Kız gözlerine topla. nan yaşları tutmak için yutkundu, göz kapaklarını sıktı. Fakat katı mütehakkim bir el parmakların .! dan yakaladı. “Nen var, Rabia? Elin titriyor. Yüzün sapsarı. “Piyanoya bakacaksan, çabuk bak, Buradan gidelim. Boş ev fe- nama gidiyor.,, Fakat Osman hiç de acele et - mek istemiyordu. Oda kapısını açtı, Rabia karşıdaki aynada ken. İ dini gördü. Osşmanm yüzündeki, hareketindeki hayat, şiddet ayna! da bile barizdi. Bir parmağiyle çalarken Rabi- aya diyordu ki: “Sana çok memnun olacağın bir şey söyliyeceğim... Benim bir plânım var....,, “Peki, peki, çabuk söyle...,, Rabianın sesi sabırsızdı, dü - rüşttü. Osmanın ardı arası gelmi. yen plânlarını burada konuşma - nın ne münasebeti vardı. “Hilmi Beyin piyanosunu ben satın alacağım.,, “İyi ammına nereye koyacaksın”? Dükkâna mı?,, “Yerden çok ne var, sevgili Rabia? Ben bu selâmlığı kirala - mağa karar verdim. Bir döşeye - ceğim ki... Bayılacaksm. İtiraz et- kuzum, kuzum... Paşanm azatlılarından birini tutarız. Bir - me, az rahat yaşıyalım Rabiacığım... Azıcık nefes alalım. Kendimiz için yaşıyalım. Bebekteki gibi....,, Elleri Rabianm omuzlarında gözleri gözlerinde. Kız Osmanın ellerini omuzla - rından koparır gibi çekti, itti, Âr- kasını çevirdi. Pencereye yürüdü. Dürüşt bir sesle: “Olamaz, ama diyordu. hiç olamaz, ! Tuşuyordu. (Devamı var) HABER — Akşam poslağı ... 3 KOCALI YAZAN: Ea Nesrin, Celâlile nişanlanarak Ana- F doluya gitmişti. Celâl önce Büyükadada *'ek ba| şma çamlara çıktı.. Sonsuz boş| luklara doğru: — Nesrin.. Nesrin.. Seni sevi- yorum! Haydi gel, Anadoluya se- | ninle birlikte gidelim..! | Diye haykırdı. Nesrin Beykozdan bu sesleri! nasıl işidecekti? Zavallı Celâl, yeni tanıştığı! genç ve tecrübesiz kızın, yeni ay- rıldığı kurnaz kadının kız oldu.! ğunu bilmiyordu. Ve Nesrin, Ce- lâle anasndan bahsederken: | - O uzun yıllardanberi Ana | ilüdü bulunuyor. Tarzında bir yalan savuracak kadar tedbirli davranmayı ihmal etmemişti. Nesrin, Leylânın kızıydı... Leylâanını kızı nereye gidiyor ? 25 kocalı 1 SS Celâl, Leylâdan iki yüz lirayı! aldıktan sonra tekrar Beykoza git. mişti. Zaten Celâl iki gün sonra da Büyükadadan Beykoza taşındı. İskele caddesindeki otelde bir o- da tuttu, Beykozda Nesrinle'her gün bu- Nesrinin babası Nevzat bey ö- leli bir buçuk ay olmuştu. Nevzat beyden Nesrine epeyce mal ve para kalmıştı. Nevzat be- yin ölümünden Leylânın haberi yoktu. Leylâ çoktanberi ne Beykoza uğ. ramış, ne de kızı Nesrini görmüş- Celâl bir hafta içinde Nesrinle anlaşmıştı, Kendi aralarmda u - fak bir nişan yaptılar. Nesrin Celâl ile birlikte Anadoluya gide- cekti, Bir ay sonra da gittikleri yerde düğünleri olacaktı. Ne Celâl Nesrine Leylâdan bahsediyordu; ne de Nesrin, Celâ- İe ânensinin adını vermişti. Nesrin büyüdükçe annesinden nefret etmeğe başlamıştı. dı: bede HSGPRE BD FERDİ ; ŞUBAT — 1996 Leylâ, Beykozdan kızını görmeden dönmüştü... Ertesi. günü prensle Mısıra gidecekti. Leylânın gönderdiği iki yüz| lira Celâlin çek işine Kendisine yeni bir elbise yaptır! mış ve Nesrine birçok hediyeler almıştı. | Celâl Nesrinle tanıştıktan son- ra Leylâyı unutmuştu. Celâl Beykozda on beş günden çok kalamadı. Mezuniyet müdde- ti bitince Nesrini aldı.. Haydar-| paşadan trene bindiler... İstan- buldan ayrıldılar. * m» yaramıştı. Prens Ömer bey, Leylâyı Mısı- ra götürmeğe karar vermişti Bu- İ yük harp mütarekesi yeni yapık mıştı. Aradan henüz bir yıl bile| geçmemişti. Mısırlı Prens uzun! yıllardan beri yurdunun hasreti. ni çekiyordu. Harp müddetince İstanbulda kalmıştı. Leylâ o gün Beykoza gitmek fırsatını buldu.. Vapura atladı.. Nesrini son defa olarak görmek istiyordu. | Leylâ, Beykoz sikelesine ayak atar atmaz Nesrinin arkadaşların» dan birine rasladı: — Semahat.. Nasılsın yavrum? Genç, Nesrinin annesini gö- rünce şaşatadr. — Teşekkür ederim teyzeciğim. Siz nasılsınız? Çoktan beri Bey- koza gelmiyordunuz! — Vaktim yoktu, yavrucuğum | Bugün fırsat bulabildim de... — Gezmeğe mi geldiniz? — Ben Beykoza Nesrinden baş. ka ne için gelirim a kızım? Oyu görüp, gideceğim. Semahat hayretle dudağını bük- tü. Acaba Nesrinin Anadoluya gi- dişinden annesinin haberi yok muydu? — Nesrin, babası öldükten son- ra çok yalnız kaldı, teyzeciğim. . Semahat sözünü tamamlıyama- dı. Leylâ gözlerini açarak bağır- — Ne diyorsun, Semahat... zat bey öldü mü? - Bir aydan fazla oluyor, öl€ li.. Siz duymadınız demek..? — Vah, vah,vah.. Zavallı Nev” zat. Çok iyi bir adamdı. Vallahi öldüğünden haberim yoktu. halde Nesrin yalnız kaldı.. Ab yavrucuğum... Semahat gülümsedi: — Hiç merak etmeyin, teyze! Nesrin nişanlısiyle Anadoluya git” ti. Leylâ bu haberi işitince büsbü" tün şaşalamıştı: — Ne diyorsun Semahat? Nef rin kiminle nişanlandı? O dah evlenecek bir çağa gelmemişti... — Ne yapsın? Kendisini temiz ve asil bir genç sevdi. na izdivaç teklifinde bulundu. — Ah benim toy kızcağızım-” Demek ki onu da göremeden dö neceğim.. Öyle mi? — Bana inanmazsanız, bir ke!€ (j Nev e e | eski evinize kadar gidip komşul#" | ra da sorabilirsiniz! v Leylâ, Semahatin sözlerine ina" £| madı.. Yalıköyüne doğru yürüdü” Tepeye çıktı.. Nevzat beyin evi nin önünde durdu. O sırada komşulara su tan mahalle bekçisi rördür — Nevzat bey öleli ne Müdü 2 | du? — Bir ay kadar.. — Kızı Nesrin de Anadoluyf gitmiş, öyle mi? — Ne yapsın, zavallı kızcağı?-7 Çok yalnız kalmıştı. Gene tai ii i imiş. İyi bir kısmeti çıktı. Evi W raya verdi.. Anadoluya gitti. Leylâ düşmemek için kendifi güçlükle tutuyordu. — Demek ki evi de kiraya ve” di ba..? — Evet hanımcığım.. İyi bir müf teri bulduk. Nesrin hanım gideli ken bana: (Sende göz kulak eve, Mehmet ağa!)) dedi. Ev yi ralarını ben toplayıp ay son kendisine göndereceğim. (Devamı var) iraz kızarmıştı. w çalan ve annemin kızı Gasbedilen haklarınızı akyorsunuz.. —.Gasbedilen hakkım! Gasbedilen haki mırıldandım. Daha doğrusu teabeğileni Azametli — Gene mi sizi beklediğini olduğunu söy o sefil kadını düşünmüştüm. mi keşfetmiş gibi söyledi: a ilk girdiği vakit bu resmi: Portre vakit kayıtsız cevabı bu meselede dığını hatırlıyorum... tenvir etmeliydi. Kocam ancakbu kadının #ki kısmını w olduğu mukaddes şeyleri gözönü ım, Sordum : ikten sonra onun ot » bu yerleri hiç & iğu Sükü: metle in için döşenmiş. sebeiyet düşünüyordu. Halbuki ve onun için rmeğiniz mi? faza etmenize çok teşekkürler ederim. Biraz evvel hiç de gö. orada yaşamak için kendisine beni ver- kuvvetlendiren. — Evet! Fal Hayır hiç bir şey değiş. tirmedim, Beni Ektem Toklarla birleştiren bağı bir. denbire parçalamak temedim, Halbuki şimdi tereddüt ec Daha sade bir odayı mevkii mi tercih edecektiniz.! dedim. Bizi ayni çatı altında birleşti. nüni bağı ve ne de aramızdaki kararı kim- e yaşayabilirdik. n açık veya &vime zevcelik stfatından gayri hangi yecekler... serbestliğim.. — Çünkü siz istikbali yalnız bir zaviyede rüyorsunuz:; Sizin fikrinizce bu macera kaç sy sürecek... benim için muha. yordum Yüzüm kızıl bir renk almıştı.» sadece şu kısa zaman van içerisinde pas! Ğ betmeden, görülmeden yaşamak isti * pi Ben böyle düşünmüyorum. adımı taşıyan ve belki de sonuna kadar vi lan kadının vaziyeti hiç bir dedikoduya yol aç! hıdır, Bunun için size rita ederim her şeyde, b” karşı benimle ebediyyen bağlanmış gibi davr ap Yaptığım zdeki zevcelik #ifatımı daha silik bir düşünmüyorum. kapalı — ölmalıdır. Ahmetağaya tün emirlerini orsunuz? Sirin rine gene devam etti? — Belki de işler di mez.. Hiç olmazsa ilk günlerde istikbali tekeli bareketlerde bulunmıyalım. Anlıyor musunu#? . yö — İstediğiniz gibi olsun. Beni İstanbuld# yi. nıyan var ne bilen var. Bunlara sizin daha Ö” etmeniz icabeder. Saatini çıkararak baktı: — Yarım saat sorira yemeğe ineceğiğ- işi gayri ihtiyari bir ititaz hareköti "1 “ im gibi olmiyacak! j eği öyliyebilirsiniz. Hiç çekinme ya zi seve seve yapacaktır. Hem 9€ ğın âdetleri hakkında size melimat verecektir” (Devamı var) yortunuz ya... İsabet etmişim. Mademki siz geldiniz. “kelepir, ele geçirdiğinizi söyl ikin ME. ökk İ İlik, Kin ğe

Bu sayıdan diğer sayfalar: