8 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

8 Temmuz 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mikinin Kangurus! Boksör İŞTE VAMŞI GORİL HAKİ TEN...MÜTMHİŞ İMİŞ TERİ KOKUYÜ Fidrol derhal keser, Vücuda zarar W€İ elbise ve çoraplarmı gürül” kurtarır, Eezanelerde 40 ADEM! İKTİDAR BASURA ÇARE ÇARPINTIYA Fortestin Hedensa | Nevrol keler © gereki ihtiyarlıyan | gır, Ameliyatsız memeleri kurutur, | birebirdir.Bütün sinir nöbetlerine, gençlik, yorgun vücutlara dinç Kanı, ağrıyı derhal keser, Bütün| teessürle bayılanlara hayat verir. lik verir, Yalnr i ikkat N ri MÜNM dünyada tanmmış bir ilâçtır. Evlerinizde mutlaka bulundurunuz. her tene tevafuk eden yegâne kremdir. Lâtif kokusile sevimli bir hava yaratır. Cilddeki leke, sivilce çil ve buruşuklukları Okâmilen gi” derir. Gençlik taravetini haiz yumu şak ve cazip bir ten yaratır. EREM BALSAMİN YAĞLI Gece için pembe renkli KREM BALSAMİN YAĞSIZ Gündüz için beyaz renkli KREM BALSAMİN ACI BADEM Gece için pembe renkli KREM BALSAMİN BADEM Gündüz için beyaz renkli Bütün tanınmış itriyat ve tuhafiy mağazalarmda vardır. Doktor Süreyya Atamal Muayenehane: Beyoğlu * Parmak kapı tramvay durağı, Roma Oteli yanında 121 birinci kat 3—8 Her gün 15 — 20 ye kadar. 490 ,FAUSTA FAUSTA 491 pek acıdır. Fakat ne yapalım? di- yordu. Biraz sonra açlıklarmı biraz gi- dermiş bulunuyorlardı. Akılları başlarma gelmiş, dilleri açılmıştı. Pikvik arkadaşma Monmartr manastırını göstererek: — Ah, bir zamanlar ne mes'ut- tuk! Buraya zengin olarak gelmiş” tik. dedi. Ksoas bu söz üzerine kafasına bir yumruk indirerek: — Monmartr manastırı!,.. Aca- ba ben burayı neden daha evvel düşünmedim? dedi. — E, düşünseydin ne olacaktı? — Ne olacak, orada bizi şu dertten kurtaracaklar var — Aman kardeşim, galiba ak- İmı kaçırıyorsun! Açlık zihnine dokundu. Fakat böyle olan yal nız sen değilsin. Ben çok adamlar gördüm ki bir iki gün aç kaldıktan sonra delirdiler, — Hayır Pikvik, ben deli deği- Tim! Sana kurtulacağız diyorum. Çünkü orada Filomen varda © nun için.. Anlıyor musun? — Yazık, sayıklama başladı — Hayır canım, bilmiyor mu-| sun? Filomen... Ah Filomen! | Pikvik yanmdaki ağaca baka” rak, Kroas boğazma sarılırsa ora”| ya çıkabileceğini düşündü. Kroas ise sevinçle: — Evet, Filomen.. Bu iri yarı ve neşeli bir kızdır. Bizim gibi iki herifi besler, bize yiyecek, içecek ve yatacak yer verebilir, Gel, Filo meni bulalım, — Peki amma, şu Filomen bize neden yiyecek, içecek ve yatacak yer versin? ” Kroas: — Çünkü o, beni seviyor. dedi ve hemen koşmağa başladı. Pikvik de arkasmdan fırladı. Yarım saat sonra iki ankadaş ma” nastırın harap duvarının yanına vardılar. Onlar oradan bir kere da” ha manastıra girmişlerdi. (| isiğgi zi FAUSTANIN SARAYI Papas Jak Kleman tarafmdan verilen emre Pressüvar dö Fer ©- teli sahibi olan iki kadın tarafır» dan derhal itaat olunmuş ve ken disi gayet süslü bir salona sokul- muştu. Pspas bu salona girer girmez titredi. Burada bir kere daha bu lunduğunu hatırladı. Buraya ik girişi zevk ve eğlencenin son had- dini tatmak içindi. Şimdi ise bır raya Allahın emirlerini almak çin geliyordu. Bu oteln birbirine tamamen zıd şu iki iş için ayni ş« kilde vasıta oluşuna ve her iki iş içinde Düşes dö Monpansiye'nin rehberlik edişine şaşıyordu. © Bu salona girince kadmlara bir kere daha teşekkür etti Ruset: — Hepsi bukadar mı? diye sor» du. — Buraya kadar geldim. Fakat daha ileriye gitmek istiyorum. Şu işaretime bakınız! Papas müselles şeklinde bir işa- rette daha bulundu. O zaman Ru set bir perdeyi kaldırarak: — İşte burası! Kapmm nasıl vurulacağını bilirsiniz değil mi? dedi. Jak Kleman: — Bilirim, cevabını verdi. Otelciler odadan dışarıya çıkt lar. Jak Kleman hususi bir şekil- de kapıyı vurdu. İçeriden kend'si- ni bekliyorlarmış gibi kapı derhal açıldı. Papas içeriye girdi. Lâmba ışığiyle aydmlanmış bir odaya girdi. Buraya hiç bir taraf- lan güneş ışığı girmediği için gün” düz olduğu halde lâmbayla aydın” lanmıştı. Beyazlar giyinmiş, ze niş bir koltuğa, kendisini gölgede bırakacak şekilde oturmuş bir ka- din ilerlemesi için bir işarette bu” lundu: — Jak Kleman siz misiniz? — Evet madam, — Yanlış olmasın, Jakoben ma- nastırından papas Jak Kleman siz» #siniz değil mi? — Evet madam. Bu kavalye el- bisesiyle buraya gelmem reisimin emriyledir. — Burguvanynin değil mi? — Evet madam. — Benim kim olduğumu biliyor musunuz? — Prenses Fausta ismini taşr yan kimse olduğunuzu tahmin edi” yorum. Fausta, yanma ilk girenleri ür” kütmemek için gösterdiği bir yu” muşaklıkla: — Evet, oyum! dedi. Jak Kleman: — Muhterem reisim Burguvany size mutlâk bir itaat göstermemi emretmişti. Fausta yavaşça: — Evet, bana itaat edeceksiniz. dedi. — Ben de buraya onun için ge liyorum. Keşiş bakışını tereddütle Faus* taya dikti, Fausta, itimat veren bir tavırla — Korkusuzca her şeyi söyliye* bilirsiniz. dedi, Delikanlı titredi. Jak Kleman kendisini kaplıyan bu ürperişe aldırış etmiyerek: — Evet, anlıyorum; hissediyo* rum, ve seziyorum ki her şeyimi çekinmeden #ize söyliyebilirim. dedi, madam, kafamda müthiş bir düşünce taşıyorum. Hattâ lânete uğrayacağımı bile bilsem gene bu düşüncemi tatbik edeceğim. Fakat reisim Burguvany'den günahlarr

Bu sayıdan diğer sayfalar: