17 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

17 Temmuz 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYGIN... NERDE SE İKİNCİ Ra- YUND BAşLıyacax Miri BiR. sABuN ARapı SUADiYE PLAJI —.m Küçük Çiftlik Pari | 18 temmuz cumartesi Mikinin Kangurus! Boksör E SABUNU YuT VE KENDİNE GEL .”, “YAHU NEDEN ONU YUTTURDUN p - l A KENDİSİNİ Faik işimi GELİYOR -GiLim vESSE- i Yİ 2 m ındaf akşamı saat 10 ve 11 de Münir Nurettin... EMÜNİR NURETTİN Fahire, Refik, Bir çok eğlenceler, pazara başka program ei abiieeeeii Artaki ve Arkadaşları süeriimnzzm zin ŞAŞSARASSALEZI Taksim Bahçesinde Yerli Mallar Sergisinde Elektrik Şirketinin Paviyonunu geziniz Fahire Refik Artak Her hafta PERŞEMBE — CUMA — CUMARTESİ — PAZAR Günleri Akşamları Konserlerine devam edeceklerdir. Telefon 41992 Taksim Bahçesinde Yerli Mallar Sergisinde YEDİKULE GAZHANESİNİN PAVIYONUNU GEZiNİiZ 526 FAUSTA du. Artık kaybedecek bir saniyesi ” TR e e a Peissis Deposunda l İ | Mevcut kadın şapka levazımatı mevsim sonu dolayısile büyük tenzilâtla elden çıkarı Lez-Panama -Bakü-Sizol-Bangkok ve sal' ADRES: Tünelbaşı Beyoğlu şubesi: İstiklâl caddesi Sent . Mari kilisesi karşısında No. 40 FAUSTA 527 ——— — amaaa ladı. Bu anda kulağıma bir ses gel sldu. Gülümsedi, gözlerini yumdu. bile yoktu. Hemen ellerile döşeme. yi tuttu. Ayaklarını aşağıya sallan. dırdı. Biraz ayaklarile öteyi beriyi araştırdı. Nihayet bir direk buldu. Kendini bıraktı. Artık deliğe gir. mişti. Burası saraya bitişik nehrin üzerine ve direklerin üstüne tuttu. rularak yapılmıştı. Bu salonda idam olunanlar nehrin akıntısına bırakılırlardı. * Şövalye genişlemesine bir direk bularak oturdu ve: — Biraz dinleneyim! dedi, son. ra dalıp karşılara çıkar ve bu uğur suz yerden kürtulurum. Şu Fausta kaplanmın pençesinden bu sefer de yakayı Sıyırdım galiba!.. 'Tam bunları söylerken Şövalye. ye yumuşak bir şey dokundu. Elile yokladı. Bu, boğuştuğu adamlar. dan birinin cesedi idi. Acaba bun- Jar neden akıp gitmemiş diye şaştı. Birbiri peşinden birçok cesetler daha geldi: Pardayanı tuhaf bir korku kapladı. Elile öldürdüğü bu heriflerin cesetleri onda vicdan azabına benzer bir duygu hasıl edi yrodu. Tekrar yukarıya çıkmak, ne olursa olsun başka bir kapı ara- ak istedi. Tam doğrulmak üzere iken tepesinden bir takım sesler duydu, Hemen suyun içine gömü. lerek büzüldü. Ellerile direğe sarı. Ip bütün vücudunu ağzı ve burnu dışarıda olarak suyun içinde sak- di: — Mahküm ne oldu? — Sa Sentöte görüyorlar ki, Şö. valye dö Pardayan adamlarımız tarafından şu delikten aşağıya atıl. mıştır. Fakat bu bize çok bahalıya mal oldu. Herif, iki düzine kadarı. mızı öldürdü.. Yakaladıklarmı da delikten aşağıya fırlattı. Bakmız!, Pardayan başını kaldırdı. Delik. ten bir takım karartıların aşağıya doğru bakmakta olduklarını gör- dü. Biraz sonra Fausta doğruldu. Demin Faustaya cevap veren herif: — İyi oldu da Sa Sentöte şu ağı attırdınız! dedi. Pardayan yeniden titriyerek: — Acaba hangi ağ? diye mırıl. dandı. Herif sözüne devam etti: — Klet gibi bunun da kaçmasına imkân kalmadı. Birkaç saniye kadar bir sessizlik oldu. Pardayan kendi kendine şun. ları düşünüyordu: — Şimdi bunlar gider... Ben de yukarıya çıkarım. Mademki beni ölmüş biliyorlar, kaçmanın imkânı vardır. Fakat şu ağ ne olacak? Salonun içinde geziniyorlardı. Nihayet uzaktan Faustanın sesi duyuldu: — Yarm ağın kapaği açılsın, ce. setler akıp gitsin... Fakat şimdilik deliği kapatın! Pardayan tepesinden bir parç: aydmlık veren deliğin kapandığın: duydu. Artık kaçmanın kurtulma- nm imkânı kalmamıştı. Hiçbir mu. cize omu kurtaramazdı. Zavallı Şö. valye büyük bir ümitsizliğe kapıl. dı. Nehir yolile kaçmanın imkânı kalmamıştı. Fausta ihtimalki ken- disininkine benzer bir takım vaka. lar yüzünden buradan kaçmak im. kânmuı anlamış olduğu için bir ağ yaptırarak o imkânrda ortadan kaldırmıştı. Son bir gayretle inmiş olduğu genişçe direğe kadar yükseldi. He. men oturdu. Çünkü artık dermanı kalmamıştı. Arkasını başka bir di- reğe dayayarak istirahat ihtiyacını duydu. Bu anda hissetmiş olduğu korkular ve endişeler birden kayb. Kafası artık yorgunlukla mücadel8 edecek bir halde değildi. Bununla beraber, kendi kendine şaka et“ mekten de vazgeçmedi: — Ağım içinde ha!.. Tıpkı Ser nehrinde yakalanan balıklar gibi- Fakat madam, ben balık değilim! Ah, madam... Beni balık yapmak ne tuhaf bir düşünce .. Ah, ms dam... Ağ... Balık... Birdenbire şu mırıltılar kesildi: Yalnız muntazam bir solukla a$“ ğıdan ipek gibi fışırdıyan nehrin hafif hafif aktığı duyuluyordu. Bs zan cesetlerin direklere hafifçe d kunduğunu, sonra tekrar suyU? akıntısile dönmelerine devam et tikleri görünüyordu... PARDAYAN UYUYORDU!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: