16 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

16 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Mustasım şimdi odasına gidecektir. Siz kapıyı açtırmağa çalışın! Bende onu odasında karşılayayım. Hayret! Hüseyin, bu g006 hislerinin) böyle birdenbire galeyans gelmesine hayret ediyordu. Ne olmuştu? İçinde- ki hislerin manası ne idi? Yoksa, yok- si. Hayır. Buna imkân yoktu. Böyle bir iş, böyle'bir şey olamazdı. Eğer olsa, bir dakika bile düşünmeden böyle bir his beslediği için kalbini deşmekte te- reddiit etmezdi. y Züböyde de heyecamlanmıştı. Her ç an halde saraym içinde ve dışmda cers- yan eden bu fevkalâde hadiselerden! olacaktı. Hüseyine sordu: — Ne yapmalı? — Benim kanaatim halife Mustası-| mı bu işten derhal haberdar edebil mektir. Ve kanaatımca kendisi bu an- »da Güzidebin odasinda bulunmakta dır. Zübeyde gayri ithiyari — Canavar! diye mırıldandı. Sonra: —Haydi bakalım! diyerek omuzları- na bütün vilcudufu örten bir örtü aldı. İİ Erüseyin önde,'ö arksda odadan çıktı- Jar. Dışarida selâmlık kısmının kori- dorlarında bir sürü vezir ve kumandan birikinişti. Hüseyin kendilerine: — Biraz beklesinler! Halife biraz! sonra gelecek! Haberini gönderdikten sonra Güzidenin odasına doğru gitti- Ter. Oraya Yarınca Hüseyin durdu. Zü- * beydeiçeri kapmın önüne vararak kü pıyı açmağa uğraştı. Kapt içeriden sürmeli olduğu Için © açılmadı. Bunun üzerine Güzide kapıyı vurmağa başladı. i Köpinm vurulması o üzerine oda. feerisinde hir telaş farkeğildi, Güzide hem kapıyı vurmakta devam et- 5. Hem de: — Şu kapıyı açım! diye haykırma- ğa başladı. Az sonra odanm içinde bir dolap kapısının O kapanması gesi işidildi, ” Hüseyin bunu işidince Zübeydeye — Mustaşım şimdi odasına gide- cektir oSiz kapıyı açlırmağa çalı şim. Benonu odasında karşılıyayım. Kapıyı kırmadan içeri girmek ister #eniz pencereden bir askeri odaya 80 - kum, İçeri girerek kapıyı açabilir. DS- » di. Ve deha Zübeydenin cevap verme- #ine imkân vermeden yanmda bulu. nan adamlardan birineişaret etti. Kendisi de tam gitmek üzere iken ZU- beyde: — Dür Hüseyin! diyerek kendisini « durdurdu. Hüseyin durdu. Zübeyde bir müd- > det hiç bir şey söylemedi. Sonra: > — Seninle konuşmak istiyorum di- © ye mırıldandı. KADINLAR BENİ ATALI A ER Z — Emrinize muntazırım. — Bu akşam işini bitirdikten son- ra odama geli, — Olur, — Fakat... Hüsyin ne demek istediğini anla- mak için Güzidenin gözlerine baktı. Güzide bir müddet kelime bulmak için tereddüt etti. Sonra: Hatıralarını anlatan * EFDAH TALAT © Gizli raporu öğrenmek için | plânımı tatbika başladım Hem yürüyor, hem de bir taksi anı) yordum. O gamanlar İstanbulda taksiler bu kadar bol değildi. İngiliz sefarethane sinin önüne gelince Hamalbaşı caddesi) ne sapılan köşede bir araba ( buldum. Şoföre: Ni — Ortaköy! diyerek içeri atladım. Şimdi tenha 80 KAR —199— #ız etmezdik, demem üzerine kuvvetlil miyordum. O bu telâşım üzerine bir : — Estağfurullah, bastırdı ve: — O halde siz şu küçük salona teşrif edin, Şimdi kendisi hazırlanır, — gelir, dedi. Ev sahibinin kapısını açtığı küçük salöndan içeri girdim. O da telâşlı telâş İk yukarı kata çıktr. Teşebhüsün cn güş — Fakat benim odama göriiğini| kaklarda rüzgâr gibi uçuyoruz. Araba-| merhalesi muvaffakiyetli olmuştu. Şim- kimsenin bildiğin! istemiyorum, Hüseyin kısa bir tereddüt anı ze- çirdi: — Olur, Zübeyde birdenbire fikrini değiş - | trdi. Sanki söylemiş olduğu seylerden dolayı pişman olmuştu: — Yahut neden? hayır gizli gel- mene lüzum yok, Esasen gizli gele- bilmene de imkân yok ya! daha mühim bir şeyden bahsedeceğim.. Babam hak. kında... Hüseyin hiç bir cevap vermedi, ba-! şını (o teyit makamında eğdi. “Sonra Halifenin dairesine doğru süratle yü- rüdü. Zübeyde Hüzeyine ne söylemek !3- tiyordu? Haydi hâkikati söyliyelim. Bunu o da bilmiyordu. Hüseyinli gör- mek istiyordu. İşte bütün fikri, dü- güncesi bu idi. Bunun için de ufak ve masum bir hile düşünüyordu. Bunu düşündü. nın bir köşcesine büzülmüş, kızın evine geleceğim zaman oynıyacağım rolü dü- şünüyorum. Eve nasıl olsa bir dalavere ile girerim, asıl mesele onunla yalnız balip konuşabilmekte... Matmazelin evinin önüne geldiğimiz zaman, henüz yatmamış oldukların an- Tadım. Salon olarak kullandıkları odada ışık vardı. Ve oradan gecenin sessizli- Zi içine güzel bir piyano sesi dağılıyor- du. Şoföre beklemesini tenbih © ederek arabadan indim ve kapıyı bililtizam acı! acı çaldım. Bir dakika geçmeden hiz - metçi kâpıyı açtı; beni tanıdı ve İçeri vererek kapidan girdim ve hizmetçiye: — Bana derhal Mösyö T... çağırınız, dedim: ğ — Yukarıda oturuyorlar buyutunuz. — Hayır kızım. Rahatsız olmasınlar İşim acele... Yalnız Mösyö bir o dakika aşağıya teşrif etsin. Hizmetçi koşa koşa yukarı — çıktı ve bir dakika sonra ev sahibi merğivetiden ünden, böyle bir hülâye tenezziil etti | acele acele indi, beni görünce: ginden dolayı kendi kendisine kızdı. Fakat yapıcak bir gey yoktu. Aşk, — Vay Efdal beyciğim. Ka senisin de neden yukarı çıkmıyorsun. Hayrola ne en ağır saydığı geyleri bile insana yap. | var? trip, , «Hüseyin az sonra Halifenin 'oda'- sının önüne geldi. “Kulağını kapıya da- yadı. Önce - bir gey: duymadı. Fakat sonrö, hafif bir gürültü duyuldu. Hü- seyin dolap kapağının açılıp kapan- ma gesini gayet vazıh olarak duydu- Bundan #onra hiddetli ayak gesleri ka- pıya doğru yaklaştı. Sürmeler çeki)- di. Neticede kapı açıldı. Hüseyin ka- pi açılırken o beş on adım geri çekil- mişti, — Sizi geceyarısı rahatsız ettim. — İstağfurullah, çok mernun oldum. Yukarı buyur, Hepimiz oturuyoruz. — Yukarı çıkmayayım, işim açeledir.|” Sizi memnun etmiyecek bir şey oOama kusura bakmayınız. — Meraktan çatlıyacağım nedir? — Ortalığın hali mallm. — Malüm! — Son günlerde işlermiz çok arttı. Miralay Ballar bu gece bâzı yerlere giz- li ve mühim emirler tebliğ etmeğe mec- Öyle ki Halife kapıyı açtığı zaman bur. Bunları daktilo ile yazmak için Hüseyini kapıya doğru yürür bir vazi- yette gördü . Hüseyin Mustasımm ş hiddetini (o yatıştırmak © ve önlemek için » daha o bir şey söylemeden hemen söze atıldı: — Size büyük bir felâket habe- ri o getiriyorum. mukterem Halife. Ne tesadiif 'ne vardığım zaman siz de kapıyı açtı- BiZ (Devamı var) Hissi Roman Nakleden: Hatice Süreyya Enis, bu geceki kadar bayatta yal- » miz kalmış olduğunu hatırlamıyor. A- cele ile yürüyor. Lâkin her adımı at- mak için büyük bir gayret sarfettiği- “min kendi de farkmda, Hem maddi hem manevi büyük bir yorgunluk, agır gül- eler halinde -kollarma, bacaklarma » asılmış. Niçin vürüyor? Kime gidiyor? © Kasabanın bu saatte açık olan biricik “lokantası dünyanın ta öteki ucunda- dır. © Bir fenerin önünde, elinde mendil; garip bir adamin kendi kendine söy- — endiğini duyuyor: — Ah, yalnizlik! Yalnızlık. Ne fena! “gey. Bu adam, galiba Enisin geçtiğinin de fariuna varmamış; kendini hayat- “te olduğu gibi sokakta da yalnız sana- i « cektir. Delikanlı, rak böyle haykırmıştır. İniltisi duvâr. larda akisler yapıp büyüyor: — Yalnızlık, Ne felâket, - diye men- dilini, alnımda, belki de ıslak gözlerin-| yanı de gezdiriyor. sl Enisin yolu, onun yanmdan geçe altındaki adam, a onu kolundan dı: : ve — Sende yalnız mısın?. Sende #eliyor. Bir fikri sabit gibi, Enisi ta- kerimenizi derhal alıp getirmemi emret Herif bu söz Üzerine biraz afalladı; — Geceyarısı da iş olur? diyerek iti- râz etmek iştedi, Fakat akabinde kendi- sini topladı. Bu aileye her halimle fev- kalâde itimat telkin etmiştim. Bu itibarla; Mösyö T...nin tereddüt ve şüphesi biran! tam sizin kapmızın önü-|* devam etti, benim: — Eğer çok mühim bir şey olfhasay dr ve Biz muztar bir vaziyette kalma» saydık sizi böyle geç vakit elbette rahat kip ediyor. Delikanlmın kulakların dan kalbine doğru akıyor. Ve kalbin. de kara bir iz bırakıyor. — Ab bu yalmızlık, ne feci gey. Pnis, kendi kendine: — Evet, doğru! - dedi. Hayat, onun nazarında, 'buak- $am, sonsuz ve tahammülsüz biri sahra gibiydi.- Sarışm ve penbe Zeh- ranın hayali, biran, gözleri (önünde beliriyor, Lâkin, © bir fidan gibidir . Bir fidansa, bütün bir böş ve ağır sah manazrasmnı <değiştirmeğe kâfi değildirki... — Zavallı kızcağız, ne iyi kalpli ve ne sadık! ben ona karşı bazan pek haşin o davranıyorum. ve bundan dö - layı çok kabahatlıyım. Göz yaşlarına boğulmuş kirpik - hayatımı benim gibi feci mi buluyor) ler arasından bakar o yalvarıcı bakış” Sun?. Ah, ben mahvoluyorum, mahvo-| ları, O karşınmda canlı bir şekilde gö | YA keridini yalnız ve metruk sayarken luyorum... i Enisin yüzüne bir ispirto kokusu! rüyor gibi oluyor. Hesapsız olarak ona kendini veren bu kadını düşününce den sonrâ da İşim rast giderse meraktan beni çildirtması pek muhtemel olan şu mahut Benetini raporunu öğrenecektim Salonda dolaşıyor, aralık kapıdan yu karıdan gelen sösleri duyuyorüm. A- na, baba, kız ermence konuşuyorlardı. Baba: — Efdal Bey gelmiş. Tiralay kız istiyormuş, Yazılacak bazı mühim yazı İar varmış, diye işi anlatıyordu. Ana, buna derhal itiraz ederek: — Hiç de böyle şey görmedim. Gece yarısı yazı yazılacak da ne olacak. Bur- Bun yarmı yok mu? Kız hastadır, gece | kenara çekildi. Halime sun'i bir telâş! sokağa çıkamaz der geçersin, diyordu. Ben de aşağıda (hınzır karı ısrar © derse işimi bozacak) diye (o helecan ve sabırsızlık içinde kıvranıyordum. Bu aile münakâşası çok uzun sürdü. Nihayet, kiz; — Miralay çağırdıysa gitmemek ol - maz. Durun ben işi öğrenirim dedi. Ben ecel terleri dökerek dolaşıp du- ruyorum. Bir dakika geçmeden, Mat - mazel T...nin yüksek ökçeli terliklerile merdivenlerden köşa koşa indiğini his- sadiyorum. Bulunduğum küçük salona| kızla girdi. İlk sözü şu oldu: —Aşkolsur, Efdal Bey! Bu O saatte mektup yazdırmak nereden ( imiralayın akkına geldi? |. dek “Bana”reden işkolu diyorsunuz.) Ben miralayın bir emrile sizi rahatsiz ettim, — Yarm yazılmasını temin edemez- miydiniz? — Sizi gece yarısı râhatetz etmemek içini kendisini kandırmağa çalıştım. Pa- kat, iş çok mühim ve aceledir deyince ses çıkaramadım. — Bereket versin ki dahâ yatmamış- tım. Beni sonra kim getirecek? — Ben! — Yanlacak şey çok -uzun süretek mi? — Zannetmem. Fakat siz derhal ha- zırlanın ,geç kalıyoruz. Bir ayağınm üzerine basmış, diğeril” garip figürler yaparak ve parmâklarile! çenesini okşayarak çapkın hareketlerle beni dinliyordu, Ben yarı tebessüm, ya- rı ciddi bir tavırla konuşuyor fakat hiç ber kininleri yutturdu? Bütün gece süren buhranımın sesi budür işte.. Du. dallarının çıkıpta kizm bir nevi sırdaş Yık telâkki ettiği © kelimeler de bu buk Tan esndsında — sarfolunmuştur, İşte bu yüzden, Zehra, delikanlının en mahrem taraflarma aşina olmuştur Doğrusu, bu ince hislerine vakıf o- lan Zehrayı birtürlü af edemiye- cek. heme mana; gimidi kiz, onu teselli etmeğe kalkışıyor her mevcudun yerine Kendisinin geçebileceğini sına - rak birtakım telkinlerde bulunmak is- tiyor, Enis'in o her geyi oymuş, me But olması için kâfiymiş., “ Of, bir kadında ne kadar 5! kıcı olabiliyor. Hem de ne potlar kırı yor... Lâkin, karlı gecelerde, bütün din kalpler hicran içinde sıkılır ve vücutlar üşürken, bir kadın, ne tatlı ve iyidir. inlellicemsferyis e | :BirTURK | çarpıyor... Rakı, şarâp, bira, hepsi ka-| Enis, kalbinde bir şefkat duyuyor. Kızı| Bu akşamda, bir kadının elinde elini! rışmış.. Silkinip kurtuluyor, cevap ver.| ağlattığı için şuanda pek muztarip-İ gezdirmek, bir kadının! göğsüne başın, möden yürüyor. Lâkin sarhoşada-| tir. run şikâyetlerişarkadan da yetişiyor. Peki ama, oda niçin tehlikeli mev-i dayamak, Enis için re iyı curdu. dr keğo dikkat ve ihtimam, gösteren. bir Yükseliyor, sağır semalara doğru yük-| zulara temas ediyor ya?.. Hem sonra kadm, . yumuşak ve beyaz vücüdiylej ilikin Klik ibni 16 EYLÜL — 1936 Yazan: IHSAN ARİF — Bari vesait bulabilecek miyiz? 8 — Piyanonun osesinden (Ol 0. gürültüsünü duymadınız galiba. Ka“ da araba bekliyor. — Ya öyle mi? Ben bir dakikeye Mİ dar hazırlanır gelirim. Siz şu İn gazetelere hir göz gerdirin de siki yz. A Bdnç kız bire gibi tiçreyarak od0NÜ fırladı. Ben de rahat bir nefes ald” Ne kendal, ne de ailesi oynadığım den şüphe etmemişlerdi. Bir defa çıkıp otomobile binsek... Otomobile sek ne olacak? Kızı nereye © götü Fin? Nasıl söpleteceğim? İşin “önü da İyi getirebilirdem! Ben bular düşüDÜ 1! ken matmazel T.. de mutat sokak KP” tetile çıkağeldi. Babası onu takip edifii du. Adamcağıra tekrar itizar beyan ©. tim? 2 — Kusura bakmayınız. Askeri WÖ böyledir. Sağı solu, gündüzü gecesi SİTU maz. Sizi de rahatsız ettik. Ben mat” fl zeli tektar getirir, size teslim ederin” / i İhtiyar sdamcağız avuçları pe tuttuğu elimi sıkarak ; — Ne demek nedemek. Siz varken Bİ merak ederiz. diye söyleniyordu. annesile de acele acele veda ettikten #” ra otomobile atladık. Şoför | araban” baba evin kapısını kapadılar, — Met” işlemeğe başladı. O sırada kız fari” yatmadan goförün kulağına eğildim “© yavaşça: Ri şi SETİ — Hürriyeti Ebediye tepesine &' diye fısladım. # “Araba hareket ettikten sonra kız BEP” > İlay döndü, sitem ve iğbirar dolu Me ag “ar üzerimde gezdirdikten serra”? ün — Neye beni aldınız? z r uz — Ne demek? © e < — Yani bu gece işl için neden beni i çi tihap ettiniz, va — Kimi intihap edecektim. “eN — Öbür, arkadaşınızı, daha do sevgilinizi... — O Adada oturuyor. ği — İyi ya, bir motörle alır getirirdi niz. Hem bak mehtap var. Ne gü âşıkane bir gezinti olurdu. Mevzu bana güzel fırsatlar veri; du. Derhal hararetli bir lisanla mağa ve öşıkane Toller yapmağa b dim. Kalıbımı değiştirdim; dedim — Yavniğuğum! Sana şimdi bir itirafta bulunsam, bana kis — Söyle! — Faydasız. — Söyle inanırım. (Devamı var), i sokulan: “bir kadın... Fakat hakrli” rmdâ ihtirasın pusu kurması ge” Kalbinde bir daussrla hissedin)ö”” “onu, , dilşünüyer... Burunda, but” İn, mıyan “onu;,... 0 kadın!.... de J agi t — Cidden fenalaşıyorum.. kadayı . Latif Berkin'm da fikridir, | ye PN « Bu, sofra konışumu ve mektep — Gene kızla mı beraberdin? Vİ. gidi vay!'hem âşıklık-hem de olur mu'ya?... Fakat sahi! fona yasi lanıyorsun galiba. Bir şey yemeni” olmaz, Lokanta sahibinin . hizmet gö kızıda Yâfa karıştı: — Sahi ağızına bir gey koyuyo” Ldtif bey! - dedi - bütün vene yemekleri ağzma koymadan tabaği nin tersiyle itiyor. Olur şey mi bü Vallahi en iyi parçaları da Ens için © ayırıyorum. Üç günden bir haftadanberi öyle bir iştihasisiği var ki sormayın! galiba büyük bir ge di var, gönül . acımı çekiyör- Bu şişman; güler yüzlü ve dul # İliği, hastalık, ancak aakisiiiM Din Gelicesi olabilir. ve (Devamı var) nk JE

Bu sayıdan diğer sayfalar: