2 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

2 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Necip Bey Diş Macunu Yüksek ailelerin ve bilhassa gençlerin lezzet ve kokusunu se wa seve kullandığı yegâne diş ma cunudur. Dişleri beyazlatı mik ropları izale eder. Türk malıdır Her yerde bulunur. Fiatı 15 kuruştur. Umum Mektep kitaplarınızı Yorulmadan tekmil olarak İstanbul Ankara caddesi İnkılıp kitaphanesin den alırsın, | Kitap satın alıyoruz Eski ve yeni harflerle her nevi kitap lar ve okunmuş yeni harflerle lise kitap ları iyi fiyatla satın alınır. İstanbul An- kara caddesi 155 No, | Inkılâp kitephanesi | Gildiye mütehassısı Muayenehanesi » Kadıköy Süreyya sineması karşısında İn önü sokağı numara 8 ber güni beşten dokuza kadar.. AEİİESİE Baez aza 304 HABER «— Akşam postası ADEMVi ve BELGEVŞE i K LiGiN OR M Tabletleri gı bor eczanede arayınız 2 Mektep kitapları Mektep kitaplarınızı kolaylıkla almak isterseniz Ankara caddesinde “VAKIT,, Kitap Evinden geçiniz. İstanbal Asliye birinci ticaret mah- kemesinden: 1/4 hissesine mutasarmi ve kaptanı bulunduğu 14 rusum tonluk Nimet mo- tör varkası 28 eylül pazartesi (günü Yedikuleden İzmite götürmek üzere al- mış.olduğu-kömürün hamulesile birlikte hareketle evrakını hazırlamak üzere is- tanbul limana gelmiş bulunduğu sıra da gece saat yarımda İlyas kapta MAĞLÜP FAUSTA Telefon: 24370 var olduğu Bozcaada motörile vukubu- lan müsademede Nimet motörü batmış olduğundan Deniz raporunun alınması kaptan Kasımoğlu Bayram (tarafından baarzühal talep edilmiştir. Raporun alı- nacağı 12—10--936 pazartesi saat 14 de gemi ve hamule ilc alâkadarherkesin muhakemede hâzır bulunabileceği T. K. nunun 1065 inci maddesi (o mucibince ilân olunur. IŞIKLI NEON masa REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECiP ERSES Galata : Sesli Han Istanbul Komutanlığından: Aşağıda yazılı şeraite göre müstala ve o mütekait İs. ve Mu. Yab. ile Güezl Sanatlar Akademisi Mimari Şubesinden, Yüksek Mühendis Mp. den ve Yüksek Fen Okulları mezunlarından Fen memuru veya Mühendis alınacaktır. Bu gibilerin dilek kâğrdile mensup oldukları askerlik şubelerine veya İst. K. lığı 2 ci Şubeye müracaat etmeleri ilân olunur. Müracaatlar 10 Birinciteşrin 936 gününe kadardır. 1 — Dilek kâğıdı. 2 — As, Sıhhiye Heyetinden mu ayenesile raporları. 3 — Hariçte geçirdiği müddetçe hiçbir mahkümiyeti olmadığına- bulunduğu mahalli Şube Reisilklerinden ve Vilâyet Emniyet Md. lü- ğünden tahkikat kâğıtları. a | 4—2. yıl bilfiil ordudan gösterilecek hizmette kalacağına ve bu müddetten önce ayrılacak olursa üç maaş nispetinde tazminat vere- ceğine: kadro ve başka düşüncelerle hizmetlerine son verildiği tak dirde hiçbir bak ve tayin olunacağı yere kadar harcırah istemiyeceği- ne dair Noter senedi. il 5 — Çanakkale ve Kocaeli Mst.Mv. ler için Yüksek Mühendis; | Güzel Sanatlar Akademisi Mimari şubesinden ve Yüksek Fen Okul ları mezunu olmak şartiyle ve kadrolarındaki ilk ücret miktarına gö- re birer fen memuru alınacaktır. ğ 'MAĞLUP FAUSTA 301 kağıdı çıkardı ve Düke uzattı, Giz tallaknameyi kapar gibi ala- rak hemen mumun yanına gidip oku- mağa başladı, İçindekileri okuduk- tan sonra başını iğerek düşünmeğe başladı. Yediği darbe pek şiddetli idi. Gizi bu kadar korkutan, titre ten, hareketten meneden ve yüzüne bir ölüm sarılığı veren şey düştüğü derin hayretti, Bu kadının karşısında kendisinin pek âciz kaldığını hissediyordu. Bu kadar cesaret, sürat, düşüncedeki genişlik ve yıldırım gibi harekete geçmek onu deli ediyordu. Fakat işl gon kerteye gelmişti, Fausla, masadan aldığı bir tü- yü mürekkebe batırarak Düke uzat- t. Bir parmağını da tallaknamede ki imza yerine basarak; — İmzalaymız!., Dedi. vi Giz, gözleri fırlamış Favustaya bakıyordu. O kadar müthiş bir hid. dete kapılmıştı ki.. 0, Katerin dö Klevi, kendisinin Fransanm en alay edilecek kocası yapan karısını boşa- yacağına kızmıyordu. Sadece bu va- kadan sonra tamamen Fasustanın tahakkümü altına gireceğine hiddet- leniyordu. Faustaya diktiği gözleri o kadar büyük bir nefretle parlıyordu ki Fa- usta, aralarındaki bağın hemen kop- mak ve Dükün bir anda boğazına sa. rılmak üzere olduğunu anladı, Fakat kendisi büyük bir oyun oynuyordu. Ya tamamen kaybedecek, ve yahat hepsini kazanacaktı. Ya ölmek, veya hâkimiyeti tama- men ele geçirmek lâzımdı. Parma- ğını imza yerine daha şiddetle bastı-! rarak; — İmza ediniz Dük!.. Dedi. Imza ediniz!. Yoksa bir kaç dakika sonra her şey bitmiş olacaktır. Balafre dişlerini rıcırtattı, Ya- vaş yavaş masuya iğilerek titrek bir elle ve kocaman harflerle imzasınt attı... Fausta o zaman koşarak büyük sa- lonun iki kapısını birden açtı, İçeri- si derhal aydınlığa boğuldu. Giz bu anda gayet garip bir şey gördü. Salonun dip tarafında bir mihrap konulmuştu. Burası trpkı bir kiliseye benziyordu. Mihrabın ön ta- rafında Kardinal dö Burbon ayin yapmak üzere hazır bulunuyordu. Kardinal dö Giz, Dük dö Mayen, Düşes dö Nemur, Düşes dö Mon- pansiye koltukiara oturmuşlar, ev- velden bildikleri hâdisenin vukvunu bekliyorlardı. Fausta dönerek Gize baktı. O İse hayretle gördüğü şey leri süzüyordu, Fausta: — Dük,! Dedi. Nişanlınıza eli- nizi verin ve mihraba doğru götürün! Dük, geri geri çekilmek istedi. İnliyordu.. Faustaya ölüm saçan bir gözle baktı. Fakat bu hal, Fans- tanın siyah gözlerinin parlaklığı kar- şısında hemen kırıldı, kuzu gibi ol- du, Yüzü Sapsarı, kalbi nefretle dolu olarak kolunu Faustaya uzattı. İkisi birlikte mihraba doğru İlerledi- ler. Faustanın ilk işi elindeki boşan- ma kâğıdını Kardinal dö Burbona u- zatmak oldu. Bunun üzerine Gizi Faustaya bağlıyacak olan âyin baş- ladı. Fauwsta; — Işte, diye düşündü. Şilan — Nihayet papayı görebildim. Son- radan dört kere daha kendisile ko- nuştum. İlk seferinde beni idam et- mekle tehdit etti ve yakalatarak bir zindana attırdı, Ertesi gün beni gör. meğe yelerek sizin kendisine ne söyle- mek istediğinizi sordu. Ben de, kendi- lerine sulh getirdiğimi f4kat zindan- dan çıkartılmadıkça bir şey söylemi yeceğimi ve zaten bir elçi olduğum için, tabi olduğum zatın haysiyetile mütenasip bir muamele görmemi söy- ledim. — Bunun üzerine, eski domuz çoba- nr ne dedi? — Bana arkasnı döndü ve “köpek gibi geberirsin!,, diyerek kapıdan çık«| tı!, Fakat ertesi gün muhafızlar zin. danra kapısını açarak beni Sikstin hu- susi salonuna götürdüler, Kendisi| orada İdi, beni yukarıdan aşağı bir süzdükten sonru: Söyle, serbestsin! dedi. Bunun üzerine sizin iddiaları. ruzdan vazgeçtiğinizi söyledim. Dik- katle dinliyordu, Sizin bir daha Ro- maya gelmek istemediğinizi ve kendi- sinin nüfuzunu muhafazaya çalışaca- ğınızı bildirdim ve bu hususta yazıl- mış bir senedi emin bir yerde sakladı- gımi bildirdim. Bütn bunlara mukabil sizin, ne İstediğinizi sorunca, onü şu cevabı verdim: Sadece Katerin dö Klev ile Dük dö Gizin nikâh mukave- lelerinin bozulması. Bunları işitince hayret etti ve üç gün sonra tekrar gel memi emretti. ÜÜç gün sonra giderek tekrar kendisini gördüm.. Uzun müddet, hiç yüzüme bakma- dan odanın içinde bir aşağı bir yuka- rı dulaştı. Sonra birdenbire karşımda durarak: Bana vereceğiniz senet ne-| rede? diye sordu. Aramızda tam bir anlaşma olunca ğetireceğimi söy leyin-) ce ufak bir sandık açtı, içinden gümüş mahfaza çıkardı. İçinde mahut talâk. name vardı. Mahfazayı bana doğru uzatarak : “Ben senin hanımından da- ha fazla itimatkârım, dedi. İşte iste- diği şey, fazla olarak kendisini takdis ediyorum. Bana vaadettiğin kâğıdı hemen getir!,, Ben de bunun üzerinde koynumdan vermiş olduğunuz kâğıdı çıkartarak kendisine takdim ettim, Kâğıdı açarak ehemmiyet vermiyor. muş gibi bir gözden geçirdi. Fakat ne kadar memnun ve heyecanlı olduğu belliydi. Bundan sonra hemen Vati- kandan çıkarak dolu dizgin buraya geldim. Adam bunları söyledikten sonra koynundan çıkardığı mahfazayı Faus- taya uzatir. Fausta bunu, memnun mu veya müteessir mi olduğunu katiyen belli etmiyerek aldı. — Peki, artık çekil ve dinlen! Pek güzel ve diplomatça hareket etmiş- sin! Adam Faustanın önünde eğildikten sonra dışarı çıktı. Fausta elindeki gümüş mahfazaya dalgın dalgın bakarak düşünüyordu. Nihayet üstündeki mühürü sökerek kâğıdı çıkardı ve okumağa başladı, Bir daha okudu. Bu kâğıt hakikaten postacının dediği gibi Giz ile Katerin dö Klevin nikâhlarını feshediyordu., Okumağı bitirdikten sonra Mirtisi ça» ğırarak: — Geldi mi? diye sordu. — Heniiz gelmedi madam! — İhtiyar Burbon? — Saat on bir buçukta gelecek. — Geldiği zaman onunla beraber kardinal dö Gizi de bildiğin yere alır- sın! Büyük salonda her şey hazir mı? — Evet, emrettiğiniz geyleri tama» bir kere

Bu sayıdan diğer sayfalar: