2 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

2 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Birinciteşrin — 1938 Sinemada bir dram Bayan Sacidenin küçük hizmetçileri hikâyesini hatırlıyorsunuz, belki? Ba yan Sacideyi, bu güzel kadını hatırlı yorsunuz. Hayır, unuttunuz. İşte, | kın hikâyesi nasıl! Bir cuma günüydü. Bayan Sacide- nin oturduğu sayfiyenin bir tek sine- masında bir film gösteriliyordu. Sine- ina salonu kalabalıktı. Bir çok köşkler! boşalmıştı. Sahipleri filmi görmeğe git- imilerdi.. Yalnız bazılarında hırsızları şaşırtmak için idare lâmbaları yanık bı- rakılmıştı. Evde kalanlar ihtiyarlardı, Onlar cumartesi gecesi gideceklerine, kendilerini daha az yorduğu için pazar matinelerine gitmeyi tercih ediyorlardı. Güzel ve genç Bayan Sacidenin o- turduğu köşk, etrafı açıklık, sapa bir cadde üzerine idi. Sinemayı sevmiyor- du, bu cumartesi, sair günler gibi evin- de kaldı. Mutat saatte yatmıştı. Oku- duktan sonra lâmbayı söndürmüş ve u- yumuştu. Köşk sessizdi ve bu sessizlik içinde rahat bir kalpten doğan emniyet hisse. diliyordu. Maamafih Sacide de birçok! hastalıklardan ıztırap çekmişti. Fakat zaman hepsini yatıştırmıştı. oVaktile ailesinin nasihatle! rağmen, genç yaş- ta kendisini seven, fakat Sacidenin pa- rasına konmayı düşünen ve hevesleri geçici olan bir adamla evlenmişti. Ha- yatı, kocasının gençliğinde sevdiği met- resine döndüğünü öğrendiği güne kadar fena şartlar içinde geçti, boşanmayı istedi ve muvaffak da oldu. Henüz sengin iken, kocasının israf- larına rağmen, bu küçük sayfiyede yer- leşmişti; Burada sükin, ve hemen he- men mesut bir hayat geçiriyordu. Evi- ni süslemek, aynı zamanda hizmet yap- mak için, genç, çevik, neşeli olanla- rıtıdan seçtiği iki hizmetçi bulundurur- du. Onlara, ıztırabı tanıyan bir insan gibi muamele ederdi. Onun evinde de, bir çok evlerde olduğu gibi, hizmetçiler) uzun zaman kalmazlardı. Yerleşirler, karmlarını doyurutlar, sonrada aşk bikâyeleri yaşamak hevesile ortadan kaybolurlardı. E Sacidenin hiç şikâyet etme- den tahammül ettiği bir nevi şaamet vardı, Son günlerde de, hizmetine, hür- riyet, neşe ve para İçinde Yaşamak, Yüzlerini pudralamak, dudaklarını kı- zıllaştırmak için, köylerinden İstanbula HABER — ABER — Akşam posta, |, postası Ton ton amca | gümrük gelen iki yeğeni, TmiŞtr. Bu akşam, onlar, Sâcidenin müsa-| f adesile sinemaya gitmişlerdi, Hususi mevkie kadar yükselememekle beraber, ikinci mevkii de reddetmişler, orta fi- attaki mevki biletlerinden almışlardı Salona epeyce göz gezdirdiler. Fatma; — Kimseye rastlamadım. Dedi, Ayşe de: — Burada değiller galiba! Diye öevap verdi. — Hayırı. Ne Al, Hediyel. — Halbuki, ceklerdi... tır... Biraz sonra dolup taşan salonun ışık- ları söndü. Büyük dram başladı. Bu, hareketli ve heyecan verici bir filmdi. Adı “Üç silâhşorlar,, değildi. Fakat Onun kadar enteressan, adaletle ve; polislerle alây eden külbanilerin sergü-| zeşti demek olan “Üç apaş, adk bir filmdi. Oyunun bir yerinde üç kahraman bir köşkün mahzeninde saklanmışlar, köşkün hanımın: öldürmek çarelerini düşünüyorlardı. Ayşe, bunalmış bir! halde Fatmaya: — Bodrum katının kapısını kapadın mı?. Diye sordu. — Hayır, unutüm!, Her ikisi de ürperdiler. Fakat, ge- ne perdedeki sergüzeşte daldılar. İki hırsız mahzenden çıktılar, birinci kata geldiler, güzel bir kadmın uyuduğu o- daya girdiler: Kadın ayak seslerile u- yandı, ve bağırmak istedi OHırsirlar üstüne atıldılar, kollarımdan tuttular, biri de ağzını kapadı. Üçüncüsü kadının, Bayan Sacideninkine" benziyen uzun saçlarile boğazını sekti. Ayşe ve Fatma çığlığı kopardılar, Kalktılar ve seyircilerin ssrarlarma rağ- men görültü ile kaçıştılar. “Onu öldür- düler!,, Diye bağırıyorlardı. İki hiz- metçi sokajfa fırladılar, ve koşmağa başladılar, Tamamile tenha olan k > Lik yollarda hiç kimse polise haber ver- mek üzere koşan bu iki çılgını görme- di. Karakola gidecek yerde deniz ke- nar'na koştular. Ayşe biraz tereddüt etti, Fatma onu denize itti, arkasından o da düştü.) | Ertesi gün iki sandalcı otlar arasın- da genç kızların cesetlerini bulmuşlar- dı. Haberdar edilen polis hüviyetlerini tesbit ettikten sonra Bayan Sacidenin köşküne gitti. Sessiz halde olan köş- kün kapısı hâlâ kapalıydı. Kapıyı gal dı, vurdu. Daima Ayşe tarafından w- yandırılmağa alışmış olan Sacide uzun zamandır uyuyordu. Sonu gelmiyen istisvaplardan sonrâ polis, iki hizmet. ginin yattıkları çatı arasındaki odada tetkikat yaptı. Orada imzasız bir ta- kım mektuplar buldu. Ayşe ve Fatma kendilerini ayartmağa başlıyan iki ayak takımile tanışmışlardı. Bunların yanın- da daima dostları Hediye bulunuyordu. Mektuplardan bir tanesi çok şayanı dik- katti, şöyle başlıyordu; “Size çalışmaya ihtiyacınız olmıya- cak kadar güzel olduğunuzu tekrar edi- yorum. Başkalarının parasından isti- fade etmesini bilmeli. Ev sahibenizin parası kendisine çok fazladır, onu bir- az azaltmalı... Ayge ve Fatma, bu caniyane proje ye henüz evet demiş değillerdi. Fakat, bir nevi sıkınti içinde idiler. Onları sa- ran serserilerin aşk havası, aynı zaman- da bir cinayet havası idi Kendi cina- yetlerinin hayalini perdede aksetmiş gö- rünce, vakayı sshiden yaşadıklarını zannetmişlerdi. O kadar korkmuşlardı ki, kaçıştılar ve öldüler. Bulunamıyan üç serseri projelerini de tatbik edemeyince, mesele de kalma- dı. Sacideye gelince, gene genç ve gü- zel hizmetçiler aramağa devam ctti. Hattâ, yeni bulduğu hizmetçilerinin, kendilerini öldürenler gibi, muhakeme- Ayşe ve Fatmayı al- ne Zeki, ne de söz vermişlerdi, gele- Belki de bir aksilik çıkmış- (4 | muayenesinde AKSAM POSTASI IDARE EVi Istanbul Posta kutusu : Telgraf aâri Ankara Caddesi ktanbal 214 tâanbul HABER Yazı işleri telotonu ; 24418 idâre veliön 24310 ABONE ŞARTLARI Senelik 9 aylık 3 ayi * ayi Sahibi ve Türkiye 1400 Kr s0 409 . Ermebi 2700 Kr 1430 Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı ver (VAKİT) matbaası Otobüs alıyorum Acele olarak 14 - 16 kişilik bir oto büs almak istiyorum. Satmak isti den mahrum olmadıklarını da iddia edi-, yönlerin her gün Sirkeci Balıkesir o yordu, İ telinde Bay Bedriye müracaatları. o Yazan:N 3 Niyazi / Ahmet adı 337 sene evvel bugün, 1599 yılı 2 bi- binci teşrin günü Ayasofya camiine doğru giden bir kafile birden karıştı Birçok kimse etrafa fırladı. Sonra uzun cübbesi ile yere yıkılan birini kaldırmağa uğraşanlar görüldü. Bir dakiku süren bu telâş ve heyecandan sonra etrafta toplananların başla; yere eğildi, Herkesin yüzünde derin bir yels belirmişti. Dudaklar da: — Vefat etti. Cümlesi dolaştı. Ölen Osmanlı tarihinin meşhur Sa- dettini idi, Onu tarih şöyle anlatı yor: “Saadettin ki yirmi beş senedenberi şehzadelerin ve padişahın hocası ve Muradı salis ile Mehmet salisin müftü ve müşaviri sıfalile kâlfei mesalihi mühimmei devletin tesviyesinde reyi- milnevveri ile imdat etmiş, ve padişa- hı Eğri seferinde bizzat bulunmağa imtina ile beraber Haç ova mevkii har bında sebati için teşvik ve ibram ede- rek muzafferiyet temin ettirmiştir; Sadettin ki devletin o teessüsünden Selim evpelin irtihaline kadar “Tarihi Devleti Osmaniye,, nin müellifi ve üdebayı Fersden Larinin tarihi umumi! si mütercimidir! Sadettin ki mizey yen ve mutantan üslübuna eslâfından hiçbiri yetişememiştir.., İşte bu suretle anlatılan Sadettin, 337 sene evvel bugün kalp durmasın- 337 sene evvel Meşhur tarihçi Sadetiin ansızın öldü Sadettini şairbaşı, Süheyli, Arifi, Basiri, ilmi, Valahi, Talikçi zade, Müverrih Ali ve Selâniği takip etti Bu ölüm silsi'esine “Ölüm yılı,, verildi bugün dan öldü, Bu ölüm o kadar mühim biri hadise oldu, ki, Hammer; Saadetti- nin ziyaı ölümünden İki sene evvel üçüncü Mehmedin halalarından ve kız larından olup taundan ölen on altı sultandan mühimdir,. diyor. Sadettin “Mevlüdu peygamberi günü ölmüştü. Ayasofyayı dolduran yüzlerce kişi dışarı fırladı, Büyük bir hüzünle müverrihin cenazesi kaldırı). $ dı. Saadettinin ölümünü, birçok meşa Bu yüzden | Osmanlı tarihleri “Büyük adamların ölüm yılı, diye ayırdıkları bir fasla hirin ölümü takip etti, Sadettinin ölümü ile başlarlar. Tarihçiyi şair Bakı takip etmişti. Bakıden sonra Süheyli, Arifi Basiri, Pafos kadısı İlmi, Üsküp kadısı Va- Wfhi, üçüncü Mehmet zamanının kasi- decisi Nalıncı zade ve Mesadettinin ziyar kadar, hatta daha fazla ehem- miyet verilen tarihçi Ali öldüler, Manzum ve mansur İS eser bırakmış ı olan müverrihin ölümü Osmanlı mü- a f iğ v verrihleri arasında büyük bir boşluk | doğurmuş iken değerli tarihçilerde: olan Selâniği de arası çok geçmeden. Aliyi takip etti, ğ İşte bu ölüm silsilesi, ki üç asır ev- vel olduğunu göz önünde tutarsak, o vaktin görüşü ile tarihçilerin buna “Ölüm yılı, demelerine hak verilir. A Uzak şark hududundaki 360 000 Sovyet askeri geri çekilmelidir! Jjaponyanın Rusyaya karşı takpi edeceği siyasetin esas noktesi | bu olacakmış. Mançuride Japonların teşriki mesa- isile çıkan "The Manchura Daily Ners,, güzetesinden; Japonyanın ilerde Rusyaya karşı takip edeceği siyasetin esas noktası. Sovyet Uzak şarkında toplanmış olan 200,000 Sovyet askerinin geri çekilme- sini ve Mançuko - Sovyet hududu bo- yunca gayri müstahkem bir mmtaka ihdas edilmesini istemek olacaktır. Bu talepler yerine getirilmediği tak bini ızah etti. Bu askerlerin orada milli müdafaa noktasından muhaki surette lâzım olduğunu; çünkü, İcap ettiği zaman o havaliye siiratle asker göndermenin gayri mümkün bulundu. Zunu söyledi.,, im güzeli dirde Japonyanın tasavvuru, bu hu. dut yakınmdaki Japon askerlerini, Sovyet mücadele kuvvetlerinin derece sini buluncaya kadar artırmaktır. Moskovadaki Japon sefiri Tameki- eki Ohtanın Tokyoya dönmesile siyasi) * mahafil, Japonyanın Sovyetler birli- harici siyase- te dikkatlerini çevirmişlerdir. Son de- fa üzerinde karar kılınan üç nokta, hudut meselesinin tesviyesi, balıkçı- lık işinin halli ve iki memleket ara- sında muallakta duran diğer mesele- lerin ortadan kaldırılmasıdır. Japonyanın Moskova elçisi, Japon! hariciyesine verdiği bir raporda ikin- ci beş senelik Sovyet plânının muvaf-| fakiyetle ilerlediğini bidirirken, Sov- yet eskerleri Uzak şarktan çekildiği! takdirde Japonyanm da Sovyetler ta- rafından teklif edilen ademi tecavüz misakını imzalamağa mütemayil ol- İğ ması lâzım geldiğini ileri sürmüştür | | Japonyanın Meskova elçisi, Soryet-! lerin Uzak şarkta niçin bu kadar as | ker bulundurduğuna duir gazetecile rin bir sualine evaben demiştir ki: *— Ben Moskovadayken harbiyeko-| şiş «© 6 misevi mareşal Voroşilof bunun gç)€- silyanın Abaza. şelrinde iğ Sikrij !5 Bettini yaz amm ng 7 ve ha;. . kt lik tacı “Biydirilmiştir. Gri

Bu sayıdan diğer sayfalar: