22 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

22 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hlisalib müuha a'tebele'i Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabiilerinden Kenrsih Erovn Collirs, Meşhur söyyah va muharrir vovveli Tnomas Boğaza girildiği sırada | Çocuklarla kadınlar çığlığı basarak tepelerden aşağıya koca koca kayaları yuvarladılar Bu kadınlar yalın ayakdı ve sırtların-) onlar Arapları büsbütün yendiklerini | Kaya parçaları şaşa kalmış olan Türk-| & Türkler geriye döndü; fakat pek uza ün bir piyade İvasile seçme efrattan da mavi boyalı baştan geçme uzun en.| sanıyorlardı. lerin başlarına yağdı. ğa gidemezdi. Duvarlara çarptılar. Kar © Srekkep süvari alayını cenuba gönder! tarileri vardı. Ölüm taburlarmı teşkil Tam bin Türk karşılarındaki dar bo-| Kadmlardan bazısı İsis (o mâbedinin| gaşalıkta biribirini çiğnediler. Burası İir. Muntazam askerler, Loransın ba-| etmek için çosuklarmı da berabetlerin- Zaza girdi ve orada kadınlarla karşılaş.! sütunuar: arkasında mevzi © almışlardı.) tam manasile bir felâket oldu. Yukarı. k sürülerine aldırış etmiyordu. | de getirmişlerdi. tr. | Gerçi bunlar nişancı değildi; tüfekleri | daki tepelerden gözetlemekte olan Lo- kalenazam askeri pek az olan Lorans| Türkler ilerledi. Loransn Arapları Çocuklarla kadınlar çığlığı Gdlük| şişhane ve tat ları da horozlu köh-| rans vaktin geldiğini anladı. Hücum İ- efradını ikiye ayırdı. Vücuda getir.| ateş açtıktan sonra Petraya az daha ya. tepelerden aşağıya koca köca İcayelnii | İçi şeylerdi ama, düşman pek yakındı.) çin Araplara ağızdan ağıza «ör gönder. ik İl ve ii : .p İİ iki müfreze Türkleri cenahlarından eni yl iri ir yuvarladılar. Tam burada farsilin Gözleri kapalı olarak rİ di buradan da sürüp çıkarmasına meydan) Amaziah şehirlilerden on bin kişiyi te. bile muhakkak isabet ederdi verdiler. Bu manevra Türkleri aldattı;| peden aşağıya yuvarlatarak attırmıştı. —50 — Dilimize çeviren; A, E, bii Böyle toptan firar üserine Türkler) (Devamı var) Dördüncü ordu kıf'alarından biri harekete hazırlanırken... 268 GÜZEÜU PRENSES -- Niçin mümkün değil, sorabilir mi- yim? — Adamlarım seni benimle beraber görürlerse benim için bir (o tehlike baş gösterebilir, Çünkü sizin şöhretiniz var, Sizi hemen tanırlar. — Peki ama bundan ne çıkar. Kap. yanındâi onun vekilini gör- 3 olurlar, — Ne kaptan mı? Bu da nedemek? — Senin bütün Bulgaristanı titreten şu meşhur Ormanlar kralı adlı haydut olduğunu anlamadım mı sanıyorsun? Korzakof, birden irkildi. Evvelâ kıp. kırmızı sonra da mosmor oldu. o Vahşi nazarlırla karşısındaki kadma bakarak bağrdı: — Demek bunu anladın oha? Şimdi #artımı öğrendin. (Belki de beni ihbar edeceksin. O halde senin artık yaşama- man lâm. Hazır ol öleceksin! Vera, hiçbir telâş eseri göstermedi. Bilâkis karşısındaki o adamın bu kadar haşin oluşu önun çek hoşuna gidiyor. tam aradığı ve özlediği karakterde ada- im bulmuş olduğuna seviniyordu. Bunun için hemen binbaşını boynuna atılarak — Ecn mi, dedi, ben mi seni ihbar e. dermişim? Ben seni seven bir kadınım.! İstiyorum ki sen de beni sevesin.. Hele senin hayatı maceralarla dolu Esraren- giz bir haydut oluşun beni © kadar se- vindiziyor ki bilemezsin. Seni çok tak. dir ediyorum. Adeta sana hayranım, Bu andan itibaren sen benim âşıkımsın.Dün yada en çök sevdiğim bir mahlüksun.. Anlıyor musun, ,Korzakof. o Sen artık beni olacaksın. — Pakat Vera, benimle oynamak teh- Bikelidir. Dikkat et, Sonra son pişman-| ik fayda vermez. düşün de ona göre harektt ci. Karışmam ha.. Yi ilemi 1'e Öz sk elli MMiilMikeğsi di, d. Ghlmkz malin ie — İyi ama Boris, düşün ki eğer seni haber vermek arzusunda olsaydım. Sen içeride misafirinle konuşurken şu pen- cereden atlar, &vaz avaz bağırır ve ctra fıma toplanacaklara da Ormanlar kralı nın bü evde olduğunu pekâlâ göstere bilirdim. Bunu yapmaktan beni ne alı. koyabilirdi. Korzakof, şaşkın bir tavırla mırıldan- dı: — Hiç bir şey, — Halbuki ben öyle (Yapmadım ve görüyorsun ki seve seve burada kaldım. Beni sevdiğini tekrar senin Ooağzından işitmek için burada bekledim, Bu hare. ketim de seni inandırmiyor mu? Binbaşı haydut, Verayı o kendisine doğru çekerek göğsü üzerinde sıktı: — Evet, Vera, seni seviyorum. Çünkü bana lâyık bir kadınsın! Yalnız kari“- ni vermek için iyi düşün. Taliini benim âkibetimle birleştirmek istiyorsun. Gü- nün birinde ele geçecek olursak ölümü göze almalısın. Veranın gözleri parladı: — Ölümden başka o bir şey yok ya.. öldürmekten, asmaktan başka ne yöpa. bilirler, biç değil mi? O halde mesele yok. Çünkü ölümün hangi çeşidi olursa olsun bence hiç ehemmiyeti yoktur. Ni- hayet seninle beraber beni de asarlar. Şuna inan ki seninle asılırken yüzümü bile buruştürmam. Korzakof : — Bravo! Diye bağırmaktan kendini. alamadı. Verayı bir çocuk gibi yerden kaldırarak kolalrı üzerinde odada (ogezdirmeğe ve yüzünden, gözünden rastgele öpmeğe başladı? — Ormanlar kralı tam kendisine lâ- yık olan kadını işte şimdi o buldu, Sen yalnız bir kadın değil, bir arkadaş, bir a Benim istediklerimin hepsi, Storrsun dileklerinden yarısı yapılınış olduğun » dan öğle yemeği için mülükatı paydos ettik. Gece telefon çaldı. Şerif, Storrs'u ma kine başına istiyordu. Bando mazikası- va dinlemek isteyip istemediğimizi sor du. Stors hayretle; — Ne bandosu? Dedi ve satı kutsiyeipenahilerini, in oelik ve şıklığa doğru bu kadar ilerle- miş olmalarından tebrik etti. Şerif de, Türklerin Hicaz kumandanlığı karar - gâhında, her gece vali konağı önünde nöbet çalan bir mızıka bulunduğunu ve Vali Taifte Abdullah tarafından esir edilince bu bandonun da esir alındığı- nı, diğer esirlerin Mısır kamplarına gönderildiği halde, bu bandonun bir- likte ahkonulduğunu söyledi. Bando ga liplere mızıka çalmak üzere Mekkede! barakılmıştı. Şerif Hüseyin telefon a| Lâvrensin kendisini dinliyelim na giderek kırk beş mil mesafedeki Mekkede Şerifin sarayında verilmekte olan konseri dinledik. Storrs hepimizin minnet ve şükran hislerini Şerif has— retlerine arsetti. O da lütuf ve ihsanı- mı arttırarak bahçemizde bize de çal mak üzere, takımı cobri yürüyüşle Ciddeyo göndereceğini söyledi: — O vakit siz de beni telefon bağı na çağırır, konserinizi dinleterek bana da neşenize iştirak - sevincini verirsi- niz! Ertesi günü, Slorre, Abdulam Has reti Havvarın mezarı yanında kurul muş çadırında siyaretiz; hastane, kış- la, hükümet konağı ve belediye daire sini beraberce teftiş; mutasarrıf ve be lediye rewsınin masafirperverlik ve say gılarım kabul ettiler. Resmi işler görüldükten sonra da, para, Şerife takılacak unvan ve onun Arabistamın diğer prensleriyle olacak münasebetleri, harbin umumi ocreyam mer e e RE, ee üye” GÜZEL PRENSES 265 nim. Evet... Bunu sizden saklamağa ne Mizum var? Prensten ziyade bu memle. kette hükümran olan benim. Bunu siz- den saklamağa lüzum O görmeyişim de size olan sevgime bir delildir. En mü- hizm bir sırrımı: size söylemiş bulunuyo. rum. Memnun oldun mu, sevgilim? — Henüz olmadım. Elimde bulunan hayduda müstahak olduğu cezayı ver- mek isterim. Seni idâma mahküm ettim. — Kollarmızın arasında olduktan #on ra ölmeğe çoktan raztyım, — Ben de seni istediğin yerde, kolla- rımın arasında öldüreceğim! İki vücut biribirine sarıldı. Geniş se. dirin üzerine yuvarlandılar, Aradan bir saate yakın bir (ozaman geçmişti. Geniş sedirin üzerinde âdeta uykuya dılmak üzere bulunan binbaşı Korrakof, Veranın gu sözlerile kendine| geldi; — İşitmiyor musun, sevgilim? — Kalbinin çarpmasından başka bir 588 düymüyorüm. Ya sen? — Aldanmıyorsam dışarıdan — birisi pencere camına vuruyor. — Acaba kimdir? Boris Korzakof, böyle söylemekle bersber yerinden fırladı. Kaşlarını çat” m'ştr. Hemen pencereye giderek perde- yi kaldırdı. Filhakika pencerenin önünde bir 2. dam duruyordu. Binbaşı pencereyi aça- rak iğildi ve bu adamla birkaç kelime konuştu. Haydutlar reisi, gayet yavaş konuş- tuğu için Vera yabancının neler söyle. diğini ve ne cevap aldığını işitememişti. Binbaşı, Veranın yanma geldiği zaman rengi sapsarı olmüştu. Fena bir haber almış olduğu halinden anlaşılıyordu. Vera, merakla sördü; ben büyük bir ciddiyetle telefon başı- dire iüme alii ( en inen Sin vi mii, sleek mas adla Gi | İ i ez e miş e ERİ yaram — Ne var sevgilim? Böyle münasebet siz bir zamanda bizi rahatsız oedenbu adamk im? — Malümya, dikensiz gül olmaz, der ler, Gelen adam maiyetimdeki aşkerler- den; biri. Fena bir haber getirdi. — Asker mi? Üzerinde üniforma gör medim? — Etwrim altında bir takım adamlar vardır ki bunlar dalma bü kıyafette dos laşırlar. Beni dinle Veracığım, Birkaç dakika bana müsaade et. Şimdi gelirim. Binbaşı odadan çıktı. Yalnız kalm$ş olan Vera kendi kendine şöyle düşün. dü: — Bu adam bana yalan söyledi. Ge- len asker değildi. Hem asker (neden kapıyı çalmasın da pencereyi tıkırdat- sın. Yapin söylemeğe ne lürum var â- caba? Vera, bu sırada yan taraftaki yatak odasında ayak sesleri işitti, Binbaşmın gelen misafiri bu odaya aldığını anladı. Onların ne konuşacaklarını merak ede- rek dinlemeğe karar verdi, Ayaklarının ucuna basarak ara kapı- ya doğre gitti! İçeride konuşulan şey. ler mükemmel duyulabiliyordu. İçeride Boris ile gelen adam arasında şöyle bir muhavere cereyan ediyordu: — Yakın gel. Ne cesaretle buraya gel dın. Sana buraya'gelmek için kim emir verdi? — Hokar, — Wokar niçin gelmedi de seni gön- derdi? — Çünkü gelemezdi. — Niçin? — Artık dünyada yaşamıyor! — Hokar öldü mü? — Evet, — Föâkat birkaç saat evvel onu göre düm ve konuştum. Ne oldu, anlat, za aman e ep li nir aka

Bu sayıdan diğer sayfalar: