31 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

31 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| T o va © © şına çikmes, sabit bir hedefe ateş edi- o İma bir isabet vaki olarak orada bü-| X —a— Yazan: As Cemalettin Saracoğlu ' Beyrutta “JAAvniilâh,, Ma şanlı âkibeti © “Avnillâb,, ın top menzili baricine çıkmış olan düşman, gemimizin bilhassa top bataryasını hedef tutmuştu Bilhassa Şemsettin kaptanm ce- vabı zabitan ve efradın kuvvci ma neviyesini en yüksek dereceye kadar! çıkarmıştı. Yiğit Türk denizcileri, kahbe| düşmanm kendi ellerindeki | silâha nisbetle elli defa daha kuvvetli clmü- sina reğmen döğüşmek istiyorlardı. İki İtalyan zırhlı kruvazörü "Av. ni İlâh,, ın beyaz teslim bayrağının dalgalanmasını beklemekten usandı lar verdikleri mühletin bitmesinden evvel, yani saat sekizi elli geçe ateşe başladılar. Eski, fâkat cesur ve feragat" “Avni İlâh;, bu ateşe dethal iiakibe, leye başladı. Vakıa attığı mermileri düşmana kadar yetişmiyor, yarı yol da denize düşüyordu. Lâkin bayra”i gn şerefi, Türk denizcisinin ölmez “ namı için #uramadan vurulmayı bile çi vi » taryasını hedef tutmuştu. teslim olmağa nazaran cana minnet! bilen bu bir avuç kahraman Türk düş “manınım ateşini cevapsız bırakmıyor” du. Ezici faikiyetten istifade eden düşman, gemimizin top menzili dr ! | yormuş gibi bütün ateşini bahtsız “Avni İlâh,, a döküyordu. Daha ilk Mermilerde korvet fena halde zedelenmişti. Müteveli isabet- lere rağmen © yiğit bahriyelilerimiz düşman ilerine ehemmiyet ver miyorlar, sonuna kadar mukaveme-| te özmetmiş bulunuyarlardı... 45 #YANGIN ME ÖLÜM “Avni İlâh;sin top menzili harisk “dme çıkmış Olan Odüşman, mesafeyi lâyikiyle tyin ve tesbit er “miş ve gemimizin bilhassa top ba- Binaenaleyh ateşe başladıktan beşi altı dakika sonra korvetin baş tara” yük bir iştial yaptı. Baş tarafta çikan bu yangını sön 'dürmek için yalnız geminin o tarafı! da bulunanların çalışması Kizım geli- yordu. Gerek batarya" ve gerekse kaç torafta bulunanların baş tarafın imdadına koşmalarına imkân yoktu. Bu sebepten bu-yangm söndürür” lemedi ve baş taraf muharecbnin son dakikasına kadar alevler içinde yan- dı. Geminin diğer tarafları ile müne- sebeti kesilmiş olan bataryanın yan” gından haberi bile olmamıştı. Sancak baş ornuzluğundaki. 15 Tik'top diğer 7,5 santimetrelik iki topla birlikte a- a devam ediyordu. O vakit ikinci bir mermi batarya nım içine gifip, cephane kapağını per çalıyarak aşağr gitti ve top başmda bulunan bir neferi yaraladı. © Zabitan ve efradın metaneti “bu! müşkül dakikalarda şayanı takdirdi. İ Yüzbaşı Fuat kaptan hiç bir şey ol- mamış gibi kumanda verdi: -— Numara değiş! ve elrat numara değişerek' vazi” felerine devam etüler: — Doldur! — Hazır... —Ateş!... Bu esnada iki düşman kruvazö- ründen atılan bir mermi batarya ile baş bölme arasında patlamış ve bü- yük bir iştinl ile beraber cesim' bir rahne açmıştı. Hemen ayni zamanda sancak baş oruzlağundan giren bir mermi ba” tarya içinde patlıyarak korvetin kut- vei tedafüisine nihayet vermişti. Birinci topta yüzbaşı Fuat kaptan 4 oda dahil olduğü halde hemen hiç kim- s8 kurtulmamıştı. Birinci topun kar" ie. şısmda bulunan ikinci top kil “efrat da tamamiyle şehit düşmüş, yali Ma nız kumanda eden mülâzim Burha- wettin köpten yaralanarak o kurtul. muştu. Dalia ilk isabette cephanelik ka” pısı kapanmış olduğundan cephane- likte kalan efrat, üçü müstesna ok mak üzere boğulmuş ve bu üç neferi" miz de gemi battıktan sonra, güçbelâ, tahlis edilmişlerdi. Artık “Avni İlâh,, ın baş tarafı alev alev yanan bir cehennem olmuş- tu. Nihayet saat dokuz buçukta süva- ri Şemsettin ka, .....: “Terki sefine!,, emrini vermişti. Süvari bizzat kapor” talardan bağırarak vazifenin tamam! olduğunu bildirdi. Bataryada sağ kal- mış yiğit Türk denizcileri âdeta zorla toplarmdan ayrıldılar. Babrâlinin kayıtsız ve düşüncesiz kurban etmiş olduğu “Avni İlâh,, ya: vaş, yavaş batıyordu. Ankara torpitobotunun da deniz man eline geçmemesi için batırılma-! sına karar verilmişti. “Avmi İlâh,, dan en sonra süvari Şemsettin kaptan ile çarkçı başı çık- ular, Gemi batarken şanlı Türk san- <cağını kurtarmak vazifesiyle tavzif edilmiş olan iki vardabandra şehit ol“ duklarından, Şemsettin kaptanın em riyle “Ankara, botu zabitlerinden mülâzım Tevfik kaptan, düşman ge- miletinin ateşi altında yüzerek alev alev yanan korvetc kadar gitti ve bayrağı alarak karaya çıktı. “Avni İlâh,, m bu bahtsız, fakat cesur Türk gemisinin gazi buğün bahriye nunda, müze zairlerine Türk denizci” Emir aldık. Bir casusa bundan tezla yumuşak Polis satmuru tereddütsüz, apartıma.. mn yanındaki dükkânm telefonuna sa- rildı.. Polis müdüriyetinden imdat iste. di ve gözü sarılı meşhur İngiliz hafiye. sinin İzi üzerinde durduğunu heyecanla söyldüi, Birkaç dakika sonra (o otomobillerle apartımanın önünü saran sivil! memur” Jar sevinç içinde polis memuruna sor-' dular: — Sen nerden tanıyorsun onu? — Kıyafetini gazetelerde < okumuş. tum, Yanında duran Hansı göstererek: — Bu adam da yüzbaşı (Ştankeile| birlikte onu takip ediyormuş. Dedi. Sivil memurlardan birkaçı dok. totun atelyesine çıktılar. Bir karı da kapıyı kesmişlerdi. Hans: — Bina inahınız memür ben onu gazetelerden değil, tanıyorum. Alacağınız hissem vardır ha.. Memurlar gülüştüler. Biraz sonra ellerine geçecek olan İn. giliz casusu aylardanberi Berlinde mü- him bir dedikodu mevzuu olmuğtu. Ar. &k zabhanın göstereceği bu siyasi zafer le, sonsuz dedikoduların da önüne geçi- tecekti. Gözü sargık kadın doktorun atelyesi ne henüz girmiş bulunuyordu. Polis hafiyeleri de arkasmdan yeye girdiler. Doktor birdenbire şâşaladı: , e Ne istiyorsunuz, efendiler? — Sizi ve müşterinizi tevkife geldik. Kadın göğgünü tutarak koltuğa attı: — Tevkif mi ediyorsunuz? eterlğiler, atel. muslukları açılmış ve geminin düş) ©5i yine de dikteti calbetli. yakından| ikremiyede ds züne balayordu: i kendini bir; Macera ve aşk romanı —aB— yazanı :(va-Nü0) Harem ağası olduğun için ağlama kardeşim! Senin yok; benim de ha var, ha yok.. Çünkü ibu sarayda bin kadına bir erkek bile isabet etmiyor. Ben, üstelik nöbelimi atlattım. Geçen tefrikalarm bülâsası: Esir taciri hast Mustafam yedi par çadan, mürekkep humuz! filosu İstanbula geliyor, gelirken bir'de Venedikti tüccar gerisidi esir etmiştir. Ayni za manda filoda bir düşen vardır ki, gelin gidiyordu. Esir taciri, Istanbula küçük haremağalarını getiriyor. o Bunlar yeni hadım edilmişlerdir. İçlerinde — yalnız Sünbül isminde biri, bu felâketten bir mucizeyle kurtulmuştar, Bunu (yalnız Beşlrağa isminde büyük bir baremağası Ie Sünbül bilâhare kendisine koca diye almak istiyen Salık gözdelerden İsveçli mühtedi Havva bitiyor. Ikinci kısım Elmas “tozu O zamanki İstanbul çok hareketli “İ bir gehir olmakla beraber, sekiz parça geminin Marmâra ufuklurımda görün- Birçok İ insanlar, Kumkapı sahillerine dökül- lerinin canlı bir şehadet vesikası ha- linde teşhir edilmektedir. “e Bu nisbetsiz kuvvetler arasndaki bu harp neticesinde "Beyrut,, un sa- hil ciheti bir hayli hasar gördü. “Av-| ni İlâh,, mürettebatından da iki za- bit almak üzere 39 kişi şehit oldu, 19 denizcimiz yâralandı. L$kin bu vaka Türk . denizcilik tarihine kıymettar bir fasıl daha ilâ- ve etmiş ve bilhassa Türk sancağnm şerefi, çok gayri.müsait , gaztlar ak sancağı üzesinin. bii lş- tında, bir kere daha kurtarılmış oldu; P ipin. bir sal İ Ş O N davranamayız. Memutler genç kadınm koluna gir diler: — Fazla konuşmağa (vaktimiz yok. madam. Buyurunuz polis müdüriyeti- ne... — 'Tevkilimin sebebini anlayabilir. miyim? Diye '#orarken, memurlar koluna “giriğiler: (© — Sebebini polis müdüriyetinde an- larsın! — Fakat ben bu memlekette tanip- m;ş bir operatörüm.. Şimdiye © kadar hiçkimsenin vefatma sebebiyet verme, dim. Hiç kimseye fenalığım dokunme- dr. Bilâkis haftada bir gün fakirleri mec cacen tedavi ederim.. : — Alâ.. âlâ. Bunların (hepsi güzel, Fokat, bizim elimizde bir şey yok. Şid- detli emir aldık, Bir casusa (Obundan fazla yumuşak davranamayız. Doktor şaşkın şaşkın memürların yü | doktorun — Ne diyorsunuz. Casus o mu? De. mek ben'casususm, öyle mi? düler; hayallerinde, gelen hazinenin kıymetini tasarlamakla beraber, göz- lerini yelkenlerin ve telmelerin çekilen kllreklerin güzel manzarasile zevklen- dirdile, Aymı zamanda, çeneler işledi, dedi- kodular aldı yürüdü! Coğrafya bilen kim? Diyorlardı ki: — Hacı Mustafa, Tahrana ynnaş- mış, Acem padişahinm kızımı saraym- dan kaçtrmış.. Oradan da Nemselinin payitahtına uğramış kralm tacmı ba- şma geçirmiş. Öyle zengin olmuş, öy- le zengin olmuş ki, padişahla aşık ata- cak haşa sümme haşa neredeyse. — Fazla yükselen başı keserler. Dur hele.. Onun da zamanı yakmdır! Çoktandır unutulan Hacı Mustafa- nm haromsaray gemisinde yaptığı 8€- fahatler bire bin katılarak anlatılıyor- du. Fakat bilhassa merakı celbeden bu seferki hamule idi. Gemiler yedi git- miş, sekiz gelmişti. Demek ki epeyce faaliyet olmuş.. Acaba içlerinden ne çikscak?.. Esir pazarı, yeniden dolup boşanacaktı. Bir çelebi: — Bizim hatunu boşayayım da şu yeni gelenlerden bir'tane alayım! - dedi. Arkadaşı: — Oğlumi on dördüne bastı! Anasr- ra Söyliyeyim de şuna bir iyi odalık düşürsün! Bir diğeri içinden düşündü! — Ben de bir köle satm atıjr'çölâk hemişireylevevlendirey'im: bari; Çünkü, TEZ Benna sean sa 9 a m dam Yazan: iskendar . Sertelli bahişişleri neden verdiğinizi şimdi anlı- yorum. Bu paraları nerden buluyordu- Miz? Kadm'cevap vermiyordu. Bir aralık memurlara döndü: « — Müshade etseniz de doktor gözü. mün pansımanmı yapsa. Memurlar genç kadını zorladılar: — Polis müdüriyetinde de lfboratu- “varmıs var. Döktor pansımanmız: 0- rağa yapabilir. Merdivenden süratle indiler... nın önüne toplanan halk; — İngiliz casusu yakalanmış. sözlerini biribirine fısıldayıp duruyo Zabıtanın “bu: müvaffakiyetini Hans temin etmişti.. Memurlar Hansı da ot0- mobile aldirr ve doktorun (o atelyesin- Kapı. .den ayrıkirlar, * * Ingiliz casusu — Casus olmıyabilirsiniz, Her doktor! sorguya çekilince... Fakat, bir casusa yataklık ediyorsunuz. Hans muzaffer bir kumandan edasile kollarını kabartarak murıldanıyordu; — öyle ya.. Bir casus (o yatağısmız! Geçen gün sivri (o sakallıydınız.. Şimdi #akalınızı'da uzatmışsınız! Hani o mavi gözlüğünüz nerede? Vallahi yaman &- damsin #€n, doktor! Hele bir bak yüzü- / « Beni tanıyacaksın oo canım! Kem-| piniki lokantasının elektrikçisini ne çar bük uduttunuz? Haas merdiven başında iki memurun kölar arasmda söndeliyon İogiliz casu. suna döndü İ — Ya siz Mis, Ya 6ir?1. Bana bol bol! Gözü sarg:lı kadınla şüpheli kocası polis müdüriyetine getirildiği ozaman,! — hâdiseden bütün hükümet erkânı ha- berdar edilmişti. Hans polis müdürüne heyecanla an- atıyordu: — Ben bu kadını Kempinski lokanta. sından tanırım, Gözündeki sargı sahte- dir. Yüzünde hiçbir Oyarası (Oyoktur. Geceleri yatarken sargısını çözerdi. Ko “yesinde, padişahı sakalından, Diğer biri: — Bir ev yaptıracağım. Acaba us esirler var mı? Dört beş tene ği Bir bağkâsı: — Bizim ağaya hoş ürk iç birkaç küçük harem ağası sotm al hediye etmeli., Hülâse, İstanbul, seyyah gemisi gö müş yamyamların duyduğu adam işl hasını hissediyordu. Kadınlı, erkekli, çocuklu . adaml satın almak.. Onairı en rakik aşk hi metlerinden en kaba yapı hizmetleri kadar her şeyde kullanmak... Herkesin dimağını bu tırmalıyordı Öyle ya: Böyle sekiz gemi yükü satılık insa Hem de en #eçmelerinden., Zira cn u ta esir tacirinin iki sene süren sefer nin semeresi.. Bütün İstanbul bunun alâkadar olmaz mı?.. Eski medeniye ler demek, esirlere gördürülen işlerde hasıl olma medeniyetler değil midh Ehramlar ve büyük mabetlerde bun! ra dahil olmak üzere! Bir feylesof: — Esirler.. Esirler!.. - diye söyle di. - Elleri bağlı, zincirli esirler. Yah da ipeklere büründükleri halde yi zincirliler kadar “mal,, olan esirele Geliyorlar, Fakat kim bilir, içlerin bazıları, belki de İstanbulun müsta bel öfendilerinden olacaktır! Hakikaten de tarih muhtelif mise) lerini vermiş değil miydi? Bundan bi on Serie evvel'naçar bir vaziyette şeh getirilen bir yebaner, aradan bir det geçince, saraylara hulül pi J kad sultanları da saçlarından yakalam istediği tarafa doğru çekip sürük mişti.. Devletin mukadderatını da berabel İşte, bu gemilerde de öyle şahsi lerden birkaç tane olduğu muhakk: tr.. Netekim, biz, bir tanesini şimdid tahmin ediyoruz: Sünbül! Müstakbel kızlar ağest.. Ve ondan doğacak çocuk. Maazallah! Daha büyük bir âfet olmuştu.. niz Osmanlı devletini değil, bütür rupayı biribirine katan yaman bir İşte, sekiz geminin İstanbula 3 laşmast, böyle tarihli bir mevzua min hazıri:yordu. Küçük Sünbül, müstakbel zevci Havvanm kamarasında, pencereye şını dayamış, yolda #epet sepet alırj tatlı limonları yanı besma yığ bunların tepelerini deliyor, deliy ağzına götürerek emiyor, emiyor, ra, posalaşan kabuklarını denize £ırl tiyordu. Gözü karşıki muhteşem , binal idi, Bunlar Saray burnundâki sarayi Topkapı sarayları; Önlerinde iri vuklu yeniçeriler dolaştyor.. Durup Tup onlar de bakıyorlar.. Hatta, sarayın pencerelerine de dmlar, kızlar üslştü.. Onlar da b yorlar.. (Devamı var) sokuldu: — Adm ne? — Keti. — Nered: oturuyorsun? — Fredrik Ştrasede 1$ numarad — Ne dedin? Frökirik Ştrasede 1 marada mı? — Evet. Niçin şaştınız? — Ozası Dahiliye nazırının casına gelince, otelde uzun müddet ay-| Sen me cesaretle böyle bir adresi rr yattıklarına bakılırsa madam ha. kiki kocası olmadığı muhakkaktır. Polis müdürü casus kadınm yanına gâh olarak gösteriyorsun? Sivil memurlar gülüştüler: (Devamı

Bu sayıdan diğer sayfalar: