25 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

25 Ocak 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A 7 : | Çi ii iğ | —m “ Demirhisar. 90) ie s sir bi v salâhiyet tin biz yanlarını tarihe b so, hisar, botu ii Sıkışma döne- hareket etti Ayin memuru ) delâletiyle tanzim ek Türk fi Ni HZ 2 NK EİD İ cereye yaklaşarak. şöyle bir bahçeye bakir. YY b. | Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu ın heyecanlı Sergüzeştleri düşman gemilerini görünce arı üzerinde mevzi almış, Pusu kurmuştu. | gününe dönmüş, bir paniktir başla. mişti: Şimdi filkalar mayna ediliyor, am- bar kapakları sal vazifesi görmek ü- zere denize atılıyor, vapurun hâmil olduğu askerler çılgın bir halde öteye beriye koşuşuyordu. Hattâ bu asker-: lerden bazıları ne yaptıklarını bil. mez bir hale gelmişler ve göpeşte - den denize atlamıya başlamışlardı. Nihayet “Demirhisar,, m vermiş olduğu on dakikalık mühlet bitti. “Demirhisar,, staper (o vaziyette (Manitu) ya ilk torpitosunu da at tw. Bu torpitoyu Fon (Kayzerling) kendi eliyle atmıştı. 1 Herkes düşman nakliye vapuru - nun bordasında infilâk alevinin ve su sütununun yükselmesini bekler - ken torpito elli metre kadar gittikten sonra battı. Fon (Fiks) ile onun mağrur hem ırkı, Türk zabitlerinin bir defa daha haklı çıktıkları görüyorlardı. Şa - yet bu efendiler, İstanbuldan şimen-! diferle gelmiş olan bu torpitolar hak- kmda Türk meslektaşlarmın: — Belki sarsıntıdan âyarları bo zulmuştur.. Yolundaki haklı ihtarla rma: — Almanların âyar ettikleri tor pitolar bozulmaz!.. Gibi münasebet- siz ve deniz işlerinde yeri olmıyan bir cevap yerine torpitoları endaht ile tecrübe etmiş olsalardı düşmanın ! asker yüklü bu koca nakliyesi kar- gısmdâ mini mini "Demirhisar,, böy. İs âciz Vaziyette kalmazdı. (Devams var) 4 5 ayi” — Spik beklemekten üsanarak kalktı, pözr Fakat birdenbire Gitredi. Bir çalılığın arasın dan, bir ayak görünüyordu. Hareketsiz bir &yak. Spik kendini toparlar toprlamaz dışt» İm bahçeye fırladı. Çalılığın yanma gelince. durdu, donakaldı. Kriger, gözleri yar: aradık, elleri muhteliç İ bir vaziyette sırtüstü yere uzanmış yatıyor- du. Ellerinin hemen altında, yeleğinin içir ön, parlak bir yeşiilikte bir okun ucu gö rüntiyordu. Spik, Krigerin ölmüş olduğunu anlamakta gecikmedi. Eriger Arl olarak (o vurulmuş ve İ ciduğu yere yıkılmıştı. O zaman, cesedi bı” rakarak etrafına bakmdı. Bahçe, ormanlık.! tan bir çitle ayrılmıştı. Biraz çevik bir a- dam, kolaylıkla buradan atlayabilirdi, Spik çitin Üzerinden atinâr ve etrafı araştırınağı, başladı. On adım ilerde Iri bir meşe ağac: vardı, ve ağaç tam okun atılış istikametin. de idi. Spik meşe ağücınm yanına varınca, yerde, yeşli bir ok gördü. Spik eve döndü. Gelmiş olduğu (taksinin şoförünü polis çağırmağa ( gönderdi. Biraz sonra resmi bir polla, onun arkasından İki sivil polis geldiler, cesedi kaldırttılar. Daha polis gelmeden evvel (o Spik kendi hesabıma evda bir araştırma yaptı. Krigerin hususi mektupları da dahli olmak Üzere, 0 de be var ne yok karıştırdı. Krigerin büz mi evrakına göz atmca güzeteci, demin gör düğü fotoğrafta anlayamadığı ünllormanmn ne Unlforması olduğunu öğrenmişti. Pa ünl forma haplzhane gardiyanı üniforması idi, Kriger yirmi bir sene gardiyanlık etmiş, & mirteri ondan dalma memnun O olmuşlardı. Evrakı ürüzmda, buna dair bir hüsnühn va. yakası vardı. Pakat Spikin anlamak istediği şay, Krigerin Bellami İle olan münasebetini anlamaktı, Belki bu münasebeti ifşa edecek olan küğhtlar, bir türlü açmağa muvaffak olamadığı ve zorlamak İstemeğiği kDM bir dolapta 341. Gazeteci, başka bir o çekmeceyi| karıştırırken Krigerin banka defterini tu'- da ve bu adamın zengin denilebilecek bir vaziyette olduğunu gördü. Banka Gefterinden Krigerin her ay başında, bezabına kırk İn aniz rası geçirildiğini edu. Spik notlarını bitirirken polisler gelmiş ti. Derhal oüları karşıladı. Vasiyeti anla! şı | Biraz sonra gelen dökter, Kriçerin bir snat/ evvel öldürülmüş olduğunu söylemişti, Spir, sivil memurlardan birine, mapa ağı” cnn divinde bulduğu yeşil oku tevdi etti, ve bulduğu yeri gösterdi. Polin hafiyesi: y $ Macera ve aşk romanı —72— Yazan :(Vâ-N0) | Safiye Sultan, Papanın elçisine bir mektup yazarak, ona arzı sadakat etii. Hizmet görmek istediğini bildirdi Geçen tefrikaların hülâsası: Safiye Sultan, aslen Ceneviz asiiza delerinden bir Italyandır. Uçüncü Mw radın başkanı olan bu kadma, Dareni ağalarından Noaim ağa; “Hasun İsmine! de bir adamın ihtida olaniş annesi Hriş tiyanlara casusluk yapıyor?,, diye his ber vermiştir. Safiye sultan'da, &nne oğulun saraya (gizlice alınması hek“ kında, Nesim ağayn tenhihat veriyor. Başkadmla valde sultan, ayni zamar» da, devrin meşhur veziri olan Sokullu» Mehmet paşayı da ortadan kaldırmak) emelindedirler. ». » 4 Safiye sultan, Nesimin gözlerinin İ- çine bakarak: — Hulâsai kelâm! - dedi. Hidayeti de bularak, ona bu sandığın içine gir - mesini söyliyeceksin! - dedi. — Aman sultanım... Beni dinler mi? Mutlaka başına bir iş açılacağını sanır ve girmez. — Een, onun çaresini bulurum. 3 Biraz sonra, Nesim, kendisine tah. mil edilen bu ağır vazlfelerin yükü! altımda eğilmiş gibi dalgın ve perişan, divan odasından çikti. Safiye sultan da, kendi bölüğüne geçtikten sonra, divit, kaz tüyü ve kâ- Zıt istedi. Lâtince upuzun bir mektup yazarak, en emniyetli adamlarından bi rini çağırdı. Kıyafetini değiştirerek papanm elçiliğine bir satıcı sıfatiyle girmesini ve bu mektubu bizzet elçi- ye vermesini söyledi, Bu mektubu birlikte okuyalım: Muhterem peder, Ben müslüman padişahının : birini kadını olmakla beraber, adımın Safi ye sultan haline getirilmesine rağmen, YAZAN: | Edgar Wallace ÇEVİREN: fa — Bu iş! yapan, dedi, öyle siclâde bir a. dam değil, öldürmek maksadile buraya gel miş. Bu, hayatımda gördüğüm, ok (la yapır miş lik cinayettir. Spir, sonra gelip bizi gü, rünüz. Zannediyorum ki derhal (o gâzeteye gitmek istiyorsunuz, hakkmız da var. Fakat daha evvel buraya niçin geldiğinizi anlatır. MAESRIZ. Spik bütün bildiklerini ve (sabahki hâdi- #eleri anlatir. Yeşil hayalet hikâyesini de ia. ve edinen, polis hafiyesi şaşırdı, kaldı. Hafif Bir istihza be; — Yeşil kemankeş mi7? dedi. Bu cinayeti yapanm bir haynlet olduğunu mu iddla edes| Gokuiniz? Bu takdirde, bu haynletin oldukça kuvretli olduğunu, bu mesafeden oku hede.i fina isabet ettirebilmek © için çelik gibi bir bileğe sahip olması lizımgeldiğini söyleme me rtsade ediniz. Haydi, gidip (Bellamiyi görelim. Bu teklif üzerine Spik gazeteye gitmeden evvel Ballamiyi görmenin faydalı olacağma karar verdi ve gittiler, Abel Bollami, polislerle gazeteci | geldiği vakit, Gar şatosuna hareket etmek Üzere i di. Aldığı haberler onu hiç de Bayrete dişür medi, sadece: — Evet, dedi, onu kapı (dişar: ettiğim doğrudur. Krizer vaktlle bana bir bizmetie bulunmuştu. Bir sehirde motörüm ( devrüs! mişti, Denize atılarak bayatımı kurtarınıştı. Polis hafiye sordu: — Bu sabahki kavganızn sebebi neydi? — Buna pek kavga diyemeyiz. Dirkaş zo. mandır, onun yanında olan shaziyi satın ak mak İçin benden ödünç para istiyordu. Ben de vermedim. Bu amtah geldi, terbiyesizlik etti, battâ tehdit etti, Belâmı acı acı güldü ve Hüve etti: — Tehdit etti de denllemet ya, edebaizlik! etti, ben de yakamdan tutup (o kapı dışarı! ettim, — Sizi nerede kurtarmıştı mösyö Bellami? — Bundan yeği sene evvel Henleyde. Epik içinden #iiyle düşündü: — Hâin herif bu tarihi muhakkak kasden söylüyor ve evvelce (o hazırlamıştı. Çünkü Krigerin banka Hesabında, ber ay kırk lira Böfu hanedanın bir kızı olduğumu! unutmadım. Katoliğim ve katolik has! lacaijym. k | simdiye kadar bütün hiasiya tım uzaktan uzağaydı. Yani fil bir siyaset oynıyamıyordum. Ancak ıurt, daşlarım olan Venddikliler meviubahs edildiği saman onlara elimden gelâi- ği kadar az çok yardımda bulunabili - AN . Fakat son bir tesadüf bana bapta| bir şey öğretti: Meğer bu kadar foda- kârlik kâfi değilmiş. Meğer hıristi - yan analar daha ne evlâtlar doğurmuş. Onlar, İstanbulun bağrına sokularak, bizim gayelerimizin, menafiimizin ta - hakkuku için çalışıp dururlarmış. Me. selâ bunlardan birinin Mariya isminde bir dindaşımız olduğunu öğrendim. Bu kadın, nice seneler evvel Türklerin a- yasına karıştığı halde ve kendi boyun- dan büyük müslüman evlâdı olduğu halde, katolikliğini unutmamış. Unut mak şöyle dursun, bilâkis, din ev mil- Testine on fili yardımlarda bulunmuş... Hattâ, en müşkül vasifeleri alarak bunları vapmış... Fakat şimdi o, büyük bir tehlike ge-! çirmektedir. Oğlu meselenin farkınc varmış; onu ihbar etmek niyetindedir. Bereket versin ki, ihbar, bana vaki ol. du, Bon, Hidayet ismiyle yaşıyan Mo-| riyanın sizinle temas halinde olduğunu öğrendim. Bu dıyndursa, o ilam kemen dini boynunda hisseder, siz de Yedika- We zindanına atılırsınız. İşte, ben iki - nizi de himaye etmek emelindeyim. Hattâ bununla da, kalmıyacağım. E - Hmde bulunan iktidar, bilin imkân, - evvel bağlıyor, Polls hafiyesi sorgusuna devam etti: — Zahnedersem o tarihte Kriger haplha, ne gârdiyanı idi. Bellami iç bozmadan tasdik etti: — Zannedersem, fakat o gün mezunmuş. Tahkik ederseniz anlarsınız £ Zannedersem siza başka söyliyeceğim yok. Yalnız bir gey soracağım, Kriger Mr ok fe katledilmiş des diniz, değti mi? — Evet, yeşli bir ok ile. Biran Bellâmi soğuk kanlılığını kaybeti ve: — Yeşil bir ok mu, vay canma. Diye mırıldandı. Yüzünde (garip bir xW lümseme oldu ve gazeteciye: — Holland, dedi, sizin hayalet masal: mü himleşiyor. Yeşi hayalet, yeşil o kermankeş, yeşli ak. Demin gazetede okuduklarım: siz mi yazdınız? — Azişm möeyö Bellim!, © gazeteciler; mühim havadisleri nhâlren kendi gasetele rinden başka gazetelerde neşrederler. Fakat #min olunuz ki, yârm bizim gazetede güzel ve mühimi bir Havadis okuyacaksmız. Ve #* ziz dostunuz Yeşiİ hayalete, tam bir sütün tahsis edeceğim. ABEL BELLAMİ VE KÂTİBİ Bellami elindeki gazetede şu satırları okvs| yordu; . KRİGERİN KATİLİ YEŞİT, HAYALET Mi? Yeşli hayaletin göründüğü şatonan sahibi kimdir ? Pentonvll hapishanesinde — vakiile gardiyanirk etmiş olan Kriger Ho ne alikası vardır? İşte “Skotland Yar'ın meralda sor duğu sazller. Kriger, dün, bahçesinde bir ya-| zeteri tarafından maktal olarak © bulundu. Ayni günün sabahı, Kriçer yeşll o bayaletin göründüğü şatonun sahibi ile münakaşa ee mişti. Mrigeri öldüren yeşil ok, bundan altı yüz sene evvel kullanılan oldarın ayni idi, Böllürs! elinden gazeteyi Oattı, kâtibine baktı. İ — Bu mesele ile ne dereceye kadar ali” kadarsın bilmiyorum, diye homurdandı, f5-, kat Savini şunu bi ki, seni Okovarım. Senj yalancının, kürnazan, ve bu sebepten hoşus! mü gtliyormun. Unutma ki seni sokak örter! amdan nizp bu vaziyete getirdim. Serseri hes rifin Miri olduftunu biliyorum, zaten bana dx senin gibi atlâksmm biri Mzrm olduğu için seni yanıma aldrm. O zamanlar, tir kumar. baz çetesine mensuptun. Ve polis nerede 159 zediyorum — Bu Bajulu kısın asla müslüman ve Türk olamıyaoağunı bülün tarih öğ « renmalidir. Dindaşlarımdan gelişigü - zel bir Mariyalan aşağı kalmak beni müteessir eder. Fedakârlıklarım her halde onunkileri geçecektir, geçmeli - dir. Fakat onumla rekabete kalkıştığımı sanmam. Bilâkis kendisini tebrik ederim. Mariya ile teşriki masali etmek istiyorum, Onunla birlikte hristiyan. hk âleminin lehine çalışmalımz. Pek çok işler yapmalınz. Her şeyden evvel, oğlumi ortadan kaldırmak lâzımdır. Zira bu çocuk, gevezelik edecek, elde ettiği esrarı sağda, solda yayacaktır. Halbuki bu, hiç işime gelmez... Onu yok edeceğim, Fakat omi vok ederken bir taşla iki kuş vurmak istiyorum. Hem Mariya- nın akldranlaki metaneti bir de besi tecriibe etmek istiyorum, hem de Ha. san vasıfasiyle başka bir tehlikeyi » bizler için tehlikelerin en büyüğünü - ortadan kaldıracağım... Bunun ne suretle yapalcağın ban bırakınız. O saman, biltün sarayın & daresi benim elime geçmesi demek, sis zin müfuznman geçmesi demektir. Bu mektubumla sizden edeceğim is ca, Miriyun tehlikeden haberdar et « menizdir, Kendisine söyleyiniz, Renim vereceğim ker türlü emirlere, işaretle» re hasır olsun. Bunlardan birincisini Nesim adh bir senci ile gönderdim. Hakkımdaki teveccühünüzün deva- me rloa eder, muhlerem ellerinizi ö- perim, aziz peder! v Size de diğer bir mektup takdim edi- yorum. Bu mek Mariyoya veriniz, Ne suretle hareket etmesini istediğim içinde yazılıdır. * . Aradan birkaç gün geçmişti. Safiye sultanın huzurunda, Nesim? den, elçiye haber götüren akağndağ” ve keza sultanın en emniyetli adamla” rından mürekkep bir ocmast duruyor” du. Ortada yerde büyük sandık vardr. Bu, padişah sarayım kapılarına veri” len talimat mucibince, içeriye muaye- nesiz alınan “büyü” tetümmatile dolu sandıktı. 2 İçinden çıkarılan Hasan, rükü eder” cesino, büyük bir ihtiramla, başkadı. nm huzurunda duruyordu. Heyecanm- dan titriyordu. Zira, bunca esrarengiz bir seyahat ten sonra kendini padişah sarayında ve göhreti dillere destan Safiye sulta- nm huzurunda hissetmek, onun mane- viyatını altüst etmişti. Daha ikinci sul tan Hamid zamanında bile, padişalı, “Allahm yerdeki gölgesi” idi. O devir: de, bir gehirlinin dimağındaysa, padi. şah, padişah sarayı, padişah karısı, pek daha milessir geylerdi. Onun için, zavallı Hasan, Allahm huzuruna çıkarılmış bir mümin gibi, tiril tiril titriyordu. Bizim bildiklerimizi, oharemağası Nesim'e anlattıklarını, hepsini, hepsi- ni elifinden yesine kadar anlatir. z — İşte bu kader efendimiz! - dedi, - Annem, bir cazustur... O, bizim esrarr- mızı hıristiyenlara haber veriyor; Ben de bunu huzuru devletinizde ikrar edeyim... Her şeyi, her çeyi siz de öğ- reniniz... Ona göre, Csğütinı veriniz. Ben, annemi çok severim... Fakat işte, hakikat bundan ibarettir! 4 Safiye sultan kaşlarını çattı: — Başka bir söyliyeceğin yok mu? Safiye sultan İ Hakikat bundan mı ibaret? (Devamı var) z amam —— zeni enselemek Üzereydi. Dün Krigr ieselevi #l İçin yanıma gelen polis iemüru, seni gök rTünce bana, masin halkında malömat verdi; ve sana k£rş: tetik davranmamı teabih etli, Buna ne dersin: (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: