February 20, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

February 20, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— Maber vereyim. Eğer barmız için “Konser ,YAZAN: Edgar Wallace Marakı o kadar kuvvetli ii ki, kalktı, merdiven başma gelerek eğildi, baktı. Fakat eğer trabaani tutmamış olaaydı, muhakkak! ki merdivenden yuvarlanıp düşerdi. Zira, sk. katta, aralık kapıdan zan aydınlığın tam ortasmda, korldorde, Valeri Hovet, Yeşi! bayaleti görmüştü. Korkunç hayaleti görür görmez, Vüleri odama kaçtı, kapısını arkadan kitledi. Bu Hmkânsızdı, Babası? Hayır, bu #hiima'lerin hududunu aşan bir şeydi Sonra, babdsile görüşen kimdi? Valer! bir otomobil gürültür! #ü duydu. Fakat kalkip bekmağı o lakatı yoktu. İnsiyakile bu gidenin kim olduğunu anlar gibi oldu. Evet. Tiçkırıklar duymuştu Fakat buna da ihtimal veremezdi. Babası”. Başı dönüyordu. Kendini bir firtınaya kapde muş hissediyordu. Riaşı etlerinin arasmda öye İce duruyordu. Ve babasının odamna gire rok kupsnı kapadığnı duydu. Sabahleyin genç kız kahvonltr etmek üze re erkonden indi. Bası sğriyordu Mütniş surette yorgundu. Fakat babasınm vereceği izahütr pek mernk ettiği İçin bu zaaflarını yentyordu. Valeri sofrada kendini bekliyen babasinin karşımna otururken: — Dün akşamki misafir seni pek geç al koydu, baha! Dedi. Mösyö Hovetin rengi Onün da tyumadığı belli tar, - Evet. diye merrldemde-Her galiba oda” na gelip seni görmeği de (o vaadetmişiim Evet. Fakat çok heyecank idim, Hem undan biç bahsetmiyelim. teren babacığım. — Ben tin Tondraya gideceğim. Bim delfiyadan gelmiş olan birisini görmeğe ib Uyacım var. Bütün bu izahat Valeriye, babasının ken) dlsinden hir sey sakladığını gösteriyordu. Pakat gehr kız bir sey sormadı. Hem bir bakıma, babasının özün evde olmaması işi Be geliyordu. Ritrafta tahkikat yaparak, gece sapsarı ie ati, Onun gittiğini Spik de Valeriyi #iyarete gelmişti: — Mis Hovet, gayri tabii bir şey olma & ya” — Bir muhafız tanıfından böyle bir sun doğrum tukaf, Niçin sordunuz? Gazeteci sualinin sebebini anlattı. Sabaha Karşı birer dinlenmek için oturmuştu. Fa Mat örücilii ruya kalmıştı. Uykumu arma» dm bir gey olup olmadiğınr öğrenmek iste yordu — Hayır, bir şey olmadı, yalnız, sabaha doğru bir otomabli gördünüz mü? Evet. Zaten o uyandırdı. “Delage,, mar kalı, iki Melik bir spor otomobili (di. Har) vam Üzel olmasa rağmen Üstü de ön nü #4. Bunun için nazarı dikkalimi ce| betti. — Evet. Ben dn görün de. Acaba kim yardı içinde, görebildiniz mi? — Hayal meyal. Otomobilin fenerleri gös züme geldi de uyandım. Sizin nası) uyandr ğmıza hayret ediyorum. Zira ötemobii kiş yürükü çıkarmıyordu. İçinde, geniş bir man toya bürünmüş bir kadın vardı, — Yalnız mıydı? — Bunu söyliyemem. Ne oldu? Bir şey mi var, — Bayır. Yalnız merak ettim. O saatts Mir otomobil. Gateteci gitti, Veleri aşağı inerek hizmete glerden bir şeyler öğrenmek İstedi, Fakat hiçbirini bir şey duymamıştır. Salonu muaye me etti. Bir iz yoktu. Gidip hahasınm od mni yoklamak İstedi. Fakat, babasına olan Mirmeti buna mani oldu FAY BİR TEKLİF KAKŞISINDA Kolöharbur Smit kapıyı çaldı Fay Kiey- ton açtı ve şaşırdı: — Savin! burada yok Diyerek kapamak istedi. Fakat Smit: — Biliyorum, dedi, doatlarımdar Bellami nin yanımda çalişiyor. — Dostlarından mı? Olur şey değil Smit, Me olursa olsun sizi kabul edemem. Herkes ns der? — Şimdi herkesin pa diyeceğini düşünecek samanda değiliz, Sizinle muhakkak görüş mem lzrm. Ta kalkıp Tinebouseden buruya geldim. Maksadım sans ve kocana para ka» sandırmaktır. o Na dersin? Puy kapıyı bire açtı: — Giriniz, deği, fakat fala o katmayın Hizmetçi kadın mutpaktadır. bir şeyden şfip holenmesin. — İsterse Kentarbur! bagpiskoponu burada olsun. Maksadım sadece bir işlen © bahset- mektir. Hem Savini ön beş dak'kaya kadar burada olacak , — Nereden biliyorsun * — Bellemi onu Londraya bir iş için göne| derdi ve gelip seni o görebileceğini de tihve| etti, Şimdi, beni dinle, gayet ehemmiyetsiz bir iy için mann dört yüz İngiliz Tirası kazan» Arrabilirim, Pay ona dikişatle baktı: — Biz dedi, ehemmiyetsiz bir iş için kimse ye santim bile kazandırmazamız. Ne istiyor. , Şuna emin olunuz ki, kötü vie İş yapmama ihtimal olmadığını da peşin görmüştü, ve mârayon,, kadını ârıyorsanız, başka kâpıya. Tefrika Numarası; — 31 — ÇEVİREN: Ja Fakat benim sizden istiyeceğim şey, gayat dürüst bir İştir. Mis Hoveti tarıyor musunuz? — Evet. — Farzediniz ki gidip onu gördünüz. Bizi derhal kabul edeceğine eminim. Onunla gö Filşeceksiniz. Fakat bunu kopanıza söylem” yere'xsiniz. Bon Saviniden gizli kapaklı bir şey ya. Pamam, — Bü enler yaparaksınız. Fayın merakı hiddetine galip çıktı. Böyteyir'2 bakalım, nedir? — Gidip onu bir dost gili | göreceksiniz. Bu gerç kız bir kadını arıyor. Hoş biraz da kaçık ya bü kız. Annesinin ölmediğini, Gur şatosu civarında bir yerde saklandığını zan» nediyor. Siz ona, arnesinin Golden İstte oldu Hunu söytiyeceksiniz. İsmi madam Helddir. Bu İsmi unutmaymız. Ona, madam © Heldii tesadilen gördüğünüzü dalma Reraret altin da bulunduğunu söyleralniz. Eğer Fitere ha ber vermek İsterse, kerdinine deyiniz Ii, por. Wise haber verirse, mâdum Heldi ktöpten ki çırmak için birçok vastalar olduğunu, bir daha görmek imkân: kalmıyacağını söyler siniz. Anladınız m? — Ey, sonra ne olacak. Genç kıza ne yö parakamz? — Hiç. Onu sadece klibe © getireceksiniz Orada dahmilicekiz. © Fay başmı'salikdı: — Ben böyle #ey yapamam. Hem annesini arıyan bir genç kız la böyle eğlenmek #içak | uk olur. - İşter deli olmun, İster olmasın. — Ne diye korkuyorsunuz * Ona bir fona lık yapmıyacağız. Sndeoo bu gigirl vazgeçmesi İçin bir oyun oynıyaraj — Ben şakadan anlarım Smit, fakat bu isin 1âtife weresinde, bir türlücenlayanı rum, Heri Kaliba Sayini de geliyo: Pilbakika kup: acılmın, Bavini İçeri es mişti, Orada © © Smiti görünce şaşırdı. Smit — Savini, dedi, karmıza tir isten bahs miştim. Belki teklifi kabul (o etürebilirsiniz., Benim için bir iş yapmeni: telif ettim. Be na mukabil dört yüz İngiliz lirası var, Görü ş#ünüz, kararmızı veriniz. (Devamı var) | Asiler; M-cera ve aşk romanı Geçen ktsrmların hülâsası: Muradı Salis zamanındaki bir yeni- çeri isyanında âsilerin ölümünü is- tedikleri iki şahsiyet idam olumuyor. | , . İ Fakat Mahmud efendi, atıldı: — Benim canımın ne kıymeti olur... Sizin gibi bir paşanm bağıyla beraber benimki de urulsun.. Maksat, efendi . i mize hizmet olduktan ve taht ile hü- külmdarımızın vüvudunu himaye olduk. tan sonra hiç güm yemem... Padişah, ikisini de almlarından öp. tü. Yeniçerilere; Sonra cellâtlar ikisini de aldı. — Sahbrediniz... Kelleler gelecektir! - diye haber gitmişti. Akşam oluyor, vakit ilerliyordu. — Çabuk! çabuk! . diye hisykrdı- İsr; gecenin karanlığında bir baskına uğramaktan, bir hileye kurban gitmek ten korkuyorlardı. Cellâdlar, abdest alan, namaz kılan; iki mahkümun başı ucunda beklediler. Duadan sonra, Doğancı Mehmet pasa, seccadede diz çökmüş bir halde geriye döndü; : — Cellâd! - dedi, Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. Cellât!.. Kârını çabuk itmam et... Benimle birlikte mahküm olan bir adamın gözümün önünde can vermesi bana kendi ölümümden büyük bir işxencedir Elinde kementle bekliyen cellâd us-' tası titriyordu. Sesi pürüzlenerek: — Efendim! — Kârını itmam et... Benim duam bitti... LAilâheillallah... Gözlerini kapadı, Cellâd, Mehmet paşanın dizini öp- tükten sonra, kemendi boynuna geçire! di. Ayakkabısını çıkardı. Temiz cora-' biyle ayağını omuzuna dayıyarak çr| raklarınım yardımıyla, ilmiği sarktı. Mahmud efendi: — Bu manzarayı bana seyrettirmek günahtır, cellâd! Muavinlerinde be nim kârımı ilmam etsin: - deği. Cellâd; ! — Bu iş bitti... Onlar çabuk yana -* mazlar... Şimdi de sana geliyorum e - fendiciğim... - diyerek, yeni bir ip çı- kardı, Çıraklarına: — Siz, Şahin pasanım İlmiğini sık- makta devam edin. Beş dakikadan ev- vel bırakmayın! « deği. Mahmud efendinin de dizini öptü: — Hele sen haksiz gidiyorsun... Ba- na hakkını he'âl et... Zavallı defterdar: — Helâl olsun!... - dedi, O da bir kelimei şehadet getirdi. i ilmiği, ayni sekilde bu zavallı” İ hat işleri daha iyi gittiği içim Vvahşiler saldırışlarında ikinci defa durakladılar ve korkunç bir vaziyetle kerşılaştılar Yabaniler birdenbire bu güc düşmana yeni baştan harekete ge-ti- ler. Şimdi sopalarla değil, uzun ve ağır harp mızraklariyle saldırıyorlar. dı. Onlar Tarzanla ormanın arasını! tutmuşlardı. Bir yarım ay biçimin-) de ilerliyorlardı. Büyük ( ve keskin! uçlu mizraklarını hep birden Tarza-| nm üstüne fırlatacak, sonra da s0- palarla saldıracaklardı. Tarzân Vah: şilerin bu mızrakları nasıl hızla attık larını, bunların hiç şaşırmadan atı- lan yere saplandiğmi pek âlâ bilirdi. Kaçacak da yer yoktu. En azon beş mızrağın çıplak gövdesine saplanaca ğını anlamıştı. Sonra da bu on beş yabaninin topuzlarma hedef olacak- tı. Bu kötü durumdan kurtulmak için ya düşmanlarmı geçmek, yahut da denize kaçmak lâzımdı. Gerçekten fenâ bir vaziyette idi. BirdenBirdenbire kendisini kurtara" bilecek bir şey hatırladı. Yüzünde”! ki ince gülümseme de geniş bir gü” lüşe çevrildi. . Düşmanları daha epeyce uzakta idiler. İlk duydukları korkudan ve bir saniyede aralarndan üç; dört kişinin yerde yıkılmış olmasından ürkmüşlerdi. Yavaş. yavaş ilerliyor lardı. Hem karşılarmdakini korkut” mak, hem de yüreklerine cesaret vermek için acı acı haykırışıyorlar,! hep birden ayaklarmi yere vurara harp oyunu oynuyorlardı. ' Bu hareket, onlarm . yasalarına göre düzgün, tam yolunda bir sak dırıstı! Maymunların çocuğu başmı bir denbire göğe kaldırdı. Çok körkunç bir takım haykırışlarla ortalığı ve! ilerideki ormanı derin derin onlat Ti vahşiler şaşkınlık içinde oldukları yerde kaldılar ve bunun ne demek olduğunu anlamak istiyorlarmış gi“ bi birbirlerinin yüzlerine baktılar. İşittikleri korkunç haykırış da kendi ba , acı gü lerinin bayağı bir çocuk ağlaması bi sönüp gittiğini görmüşlerdi. Bukadar çirkin ve yüksek haykır rış hiçbir insan boğazından cıkama” yacağını biliyorlardı. Halbuki bu be yaz derili adamın gırtlağından çık" tığını işte kendi gözlerile görmüşler ve kulaklarile işitmişlerdi. Bununla beraber heriflerin duraklamaları çok sürmedi . Aralarında geçen bir iki sözden sonra, yeni stan o görülmemiş savaş oyununa başladılar ve yavaş yavaş evvelki gibi Tarzanm üstüne yürüdüler . Fakat daha iki adım atmadan ar kalarındaki ormanda birdenbire bir takım dalların çatırdağını, kırıldığı” nı isittiler. Vahşiler saldırıslarında ikinci defa durakladılar ve bu gü” rültünün ne olduğunu anlamak için arkalarına dönünce öyle kofkune bir şey gördüler ki bu yalnız Vagam bi adlı bu vabşi kabilenin değil, dün yada en yılmaz insanların bile kan- larını dondurma, yüreklerini çat latmağa yeterdi! Ormanların yüksek ağaçları altın- dan, vzun otların ye sarmasıkların arasmdan fırlayıp çıkan bir koca nars, gözleri atesler sacarek, iri diş- lerini serimi arâasmdan göstere“ rek üzerlerine atılıyordu. P; ar kasından da bir bucuk adam boyan da, görülmemiş kadar uzun kollu, korkunc yüzlü yirmi kadar mavmun eğri ve kisa bacakları üstünde kos- mağa uğraşıyor, bir kısmıda Yere kadar uzanan kollarının o ucundaki ellerile ye dayanarak, koca” man gö rinin ağırlığını azaltma” ğa çalışıyorlardı. i Tarzanın canavarları, onun hay arışını isitmişler, arkadaşlarına yar dıma geliyorlardı. , Vagambi kabilesi daha şaşkınlık- larından kurtulmadan, bu azgın ca navar sürüsü, o kara derili, boyalı üzlü iplere orman tarafin dan çullanmışlardı. O anda, maymunlarm Tarzanı da deniz tarafından yabanilerin içi" ne atlamış bulunuyordu. Kara derili savaşçılar ağır mizrak* İarma, topuzlarma davrandılar; kan lı bir savaş başladı. Maymunlardan birkaçı yüreklerinden vurulup düş- tüler. Fakat beş altı yabani adam da parça parça olmuş bir halde kumla” rin üstüne serildiler. Pars Şitanın keskin tırnakları ve acımaz dişleri vahşilerin kara deri" lerini boy boy yırtıyor, ayırıyordu. Maymunlar kralı. Akutun büyük sarı disleri en azı iki vahşi savaşçı nin şah damarlarmı konarmıstı. (Devamı var) Yeni Tefrikamız Papas Osman Haremağası Silnhül Ağanın cariye- sinden doğarak Papanın himayesine Yazan: (va-N0) Cellâd, gözlerinden yaşlar : na geçirmek Için sarığmı gi vinlerinden birinin kafasına Sonra: siri millâh... . deyip mam” eyledi. Bir çeyrek sonra, iki cesed, yi bodrumuna naklolundu. Orsd# £ lar göğdelerden ayrıldıktan gön niçerilere teslim edildi. oi Asiler, gövdeleri köpeklere Kelleleri de, sırıklar üzerine Sg a i ini, lerini VE muzafferiyetlerini, kuvveti aya ray Üzerindeki ei : lân için, gürültülerle sokağs lar. Vaktin geç olmasma niği sün bellibaslı caddelerden tasi” Evtesi gün, gene, kellelerle , dolaştılar. * Ecmi meh yetti” sünvü! > Artık isyanların arkası ke i du. yi Yeniçeriler büsbütün azdıla” yy defa daha kıyam ettiler, Her si sadrazamlar, yeniçeri ağa yl duruyordu. Sonradan, buna sip if yamları da katıldı. Öyle ya: niş y kipleri olan yeniçerilerden aşil sınlar... Onlar da, bir para m behane ederek defterdar Emir kellesini istediler. Bu sıralarda” »* , iç hazineden kendilerine yüz Wi, yolladı, Bunu kabul etmediler: “ yf te gelenleri taşa tuttular. Si si ye ve küçük Ayasofya vüizleri “gi” tiler, Fakat gene fayda yermeğir nun #zerine virmi kisi kendileri” derlidi, Bunlar; / — Defterdar, peygamberin “ Fakat isin içine entrikalaf * köskoca vezir Doğaner Meb gitsin... sıvan bir mübarek zatı Öl İ zarlık cerevan eden zat gi. cağını hevecanla bekliyordu. ölümden ri # li, Mehmet pasayla Mahmut si da iyi nam bırakmalıyım...» i gözünden çıkarmıştı bile... ye” — Kellesi urulsun... sun..Zaten bu can, bu kar — Elveda... — Helâl olsun! - ceva! vakit ” sintendir.. Biginah nası! Kati - dediler. $iyordu. Siysvis papa: edi — Bü sahsi nitin yanı yi nuz? Geçende padişahım e yı verdiniz! - dedi. . Bu ise dır. Fitneyi dağıtmak için Fakat kazasker; N ui, — Burası Yezid divan Peygamberin kanmı banane - dedi, Fekat isin garibi, kafası “i hazır bulunuyor, encammın . 4. Mademki e yok, nafile yere cobanet bi ben de kahramanca ölmeli yi diye nüyordu. Çoktandır kararınt vermiğı Saray kadınlarının tesiri. i az sonra, padişahın fermani &— a Emir paşa ayağa kalkti: şe — Can'm bu mülkü nimetiyle yoğruldu... Eivedi lar! - dedi. Bütün dostlariyle öpüst . dedi — Hakkınızı helâl edin! Kapının önüne vardığı dm ve muavinlerinin

Bu sayıdan diğer sayfalar: