29 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

29 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müzenin yeni açılan salonlarındaki HABER —— Alişam postası » Eski ve yeni tarihe ait HAZİNELER ARASINDA PARA Kolieksiyonlarının değeri HAYIRI Ne derece güzel yapılmış olurlarsa olsunlar bu maden parçaları hayatımızın seyrine; insanlığın taliline bu derece hükmetmeğe müstahak olamamalıdırlar | vezrereranerveondilivemsancz ın bugüne kadar olan tarihi, şim mumyası gibi hareketsiz duran şu tucın bu para yığınlarına ve bu para yığınlarının şu taca benzer taçlara hükmetmesinden doğmuş hikâyelerin koleksiyonundan ibaret değil midir ? bir firavun ! Yazan: Nizamettin Nazif Dün, cümhut mez kıymetlerini bir kat daha yüksel ten para kolleksiyonlarımızı gezdim Dikkatli bir tasniften sonra öğretici bir şekilde teşhir edilmiş olan bu kolleksi yonlar, paranın medeniyetler yet müzelerinin ölçül | de | ki ve medeniyetlerin paralar üzerinde. | ki karşılıkir tesirlerini ne canlı, ne va- zıh bir şekilde gösteriyorlar! Vitrinler arasında dolaşarak bir pa- ra kolleksi wi tetkik etmek, tarihi materyalizmi, ekonomi politiği hatmet- mek gibi bir şey. Müzeler Umum Müdürü Aziz İle milli müzenin ikinci katında, kütüpba» Benin, yanıbaşındaki salona girdiğim zaman kendimi insarlığn son 25 asrı- nr dolduran #ayısız maccraların kâsır- gasına tutulmuş sandım. Politikanın, aşkın, kumarın, harp ile sulhun, refa- hın, saadet ve iktidarın, efendilik &le &sirliğin, kahkaha, gözyaşı, neş'e, bay- Fam, matem ve hüznün'her şeyin sebebi vasıtası ve hedefi para olmamtş mıdır ve hâlâ para değil midir? Şimdi, herbiri, çelik kenarlı bir ca. mekânda mini: kadife yastıklara yapıştırılmış olan, kimi altın, kimi gü- Şoliş, kimi bakır, kimi küşük, kimi bü- yük, bir kısmı dört köşe, bâzıları beyzi, varlak şu madeh pazçaları eseden keseye, İzzineden ikçe fakir zengin, zengin r olmuş, ya düz ovanm ortasında bir şehir belirmiş veya yakılıp yıkılan koskoca bir şehrin yerinde yeller vet ini sonat kıymeti hakkında isahat veri. op | l İşte Bergama paraları... Büyük İs- kender ölür ölmez hazinelerini o alıp kaçan adamın kurduğu şehirde kulla- ndan paralar. Güzel Bergamanın yanı başında yükselen harabelerle dolu dağ- da bir de eski “agora” vardır. Demek ki orada şarap içmeğe gelenler saki- lere bunlarla bahşiş verirlermiş. İşte Maveraünnehir beylerinin para- ları, Edirne Hükümdarı Yıldırım Be- yazıdın “Topal Köpek!” diyerek haka- ret ettiği Timur, genç iken avenesile yol keserek, at üstünde dağlar, tepeler aşıp uğruluk, haydutluk ederek hey- belerini bu paralarla doldurmuş demek. Ve yine bu paraları çıkın çıkın dağ» tarak sakalları kınalk, kasıkları bitli mollaları satınalmış ve onların propa- gandalarına dayanarak Maveraünnehir beyliklerinin yerinde bir başka salta- nat kurmuş. Bir başka saltanat ki Orta Asyadin Küçük “Asyaya uzanmış, mağrur Yıldırımın yıldızmı söndürmüş. Tarih Ankara meydan muharebesin- de Edirne sultanmın bir kısım hazine- lerini Timurun zaptettiğini ve babası- nn hazinelerinden bir kısmının da Şehzade Süleymanın elinde kaldığını yazar ki bu son kısmı Bursâdan Edir- neye götüren Süleyman, orada Edirne ile ve Hahâyatı ile birlikte kardeşi Mu- sa Çelebiye teslime mecbur kalmıştır. Beş buçuk asır önce yüz binlerce inyı- n: biribirine katan, birçoklarını kızgın bir ovada susuzluktan çatlatarak, bir kısınını da düşman palalarma parçala tarak yok eden kanlı ihtirasın mikrop- İarınr, yani hem Timurun hem Yıldırı- mın ağlarını taşıyan sikkeleri (o şimdi yanyana görüyorsunuz. Halbuki onlar 0 zaman karşı karşıya cephe tutmuş iki düşman idiler ki'birinin bir keseye diğerinden önce girmiş olması mutlaka Yıldırımın siyast inhizemnda büyük bir rol oynamıştır. Faraza, Yıldırım Karaman oğlunu Ortadan kaldırmak istiyeceği yerde ona Şu gümlş sikkelerden hürmeyite bir yığın göndermiş olsayd: Timur'un ya- nma tehlikeli bir düşman göndermiş ol- maâz, yanımda İşe yarar bir dost bulun- durmuş olurdu. Karaman Oğulları... Müzemizde on- ların da bastırdığı paralardan bir Xol- Jeksiyon var ki karşısında insan hay- retle duraklıyor. Nasıl hayret edilmez ki işte daha on gün evvel bu hanedan- dan bir prensin Bingazide Mussoliniye dalkavukluk ettiğini ajanslar bize öğ- retti. Bir zamanlar Osman Oğullarına uşak olmamak için kendi damgasını ta Şıyan akçeleri kese kese dağıtarak ta- raftar toplıyan, bu âilenin derebeylik devrini düşününüz, bir de şimdi Hum» betto'nun veya bir Viktor Emanllelin büstü ile damgalanmış İtalyan altınları. na avuç açan Prens Karamanlıyı Libyalı müslümanı Vatikanı Kâbe ağ- dedecek hale sokan bu paralatdan da imüzemizde bir hayli var, tepsi Lâpsekide bıdunmuştur. Fevka, lâde Taymettardır. Üstteki vitrinde ise Fenari İsa mes- cidinde müze tarafından yapılan haf- riyat neticesinde bulunmuş Teymetk bir eseri görüyorsunuz. Hazineler! ile mağrur olan Lidyal Büyük Krezüs'ün altınlarına gözlerimi daldırdım. Bunlari avuç avuç dağıtarak Garbi Anadoluda ılık bir zevk ve aşk ülkesi yaratan bu bedbaht adamın alevli odunlar tutuşurken hatırladığı Yunan Hakim Solon gibi içimde pa- raya karşı bir nefret duydum; kendi kendime söylendim: — Hayır! Nekadar güzel işlenmiş o- Yurlarsa olsunlar bu maden parçaları hayatımızın seyrine, insanlığımızın tâ- Mine bu derece tahakküm etmeğe müs- tehak olamamalıdırlar | Fakat ne güzel işlenmişleri de var me. retlerin! Faraza 1869, 1870, 1871, 1872, 1873 numaralı beş altın sikke gördüm ki, bunlar elden ele dolaşacak birer mübadele vasıtası olmaktan ziyade bi- fer güzel san'at nümunesi idiler, Mik li müzemizin kıymetli nümizmatik ryi- tehassısı Fuat, alikamın derecesindeki yüksekliği hissedince bana şu izahatı verdi: — Bunlar Pontikapion paraları. İsa- nm doğumundan tam 300 yıl evvel kul. İanılan bu paralar, para kolleksiyoncu- luğunun tanıyabildiği sikkelerin oOen gürellerindendir. Bunlarla ancak Sira. küza pâraları bir zarafet yarışına girebi- Birler. Kıztizos paralar: da bir hayli gü- zelâir. Pontekapeon Kırımda Gerç'e yakın bi yerde çok eski bir devirde kuruk muş küçük bir Yunan shüstameresinin adıdır. Acaba bu güzel para Ponteka- peon'un muhteşem bir medeniyet için- de yaşadığını mı, yoksa tesadüfen orü- da bir büyük san'atkâr yetişmiş oldu- ğunu mu ispat edebiliyor?.. Kim bilir, Eğer hakikat ikinci şıkta $se bu ince san'atkârın pek bedbaht, pek azaplı bir hayat geçirmiş olduğunu sanmak doğ- ru olrr, Büyük âlim Arşimed'in vatanı olan Siragüzadaki paraların da güzel yapılı olmalarından Hocam Salih Mi- rad'in hesabına pek sevindim. Zira Ar. şimet onun pek sevgilisidir. D paraları arasnda güzellik üçün alan Kızikos altınları İstanbulun bur. nu dibinde basılmuşlardır ki bunlardan yapılmış güzel bir kolleksiyonu müze- mize kazandıran Büyükalak bir o vi tandaş olmuştur. Bulduğu defin sarraflara, eski eser hırsızlarına veya komisyoncularına kaçak olarak satma- yı düşünmiyen ve ke doğrudan doğruya hükümete bildiren bu vatanda- şa 8.000 lira ikramiye verilmiş. Kızikos, Bandırmaya yakı de, yani Kapıdağı yarrmadası üzerinde» dir. Altm para' kullanmış olması bü- gün “Belkis Harabeleri” adını verdiği- miz bu yerin bir zamanlar çok inkişaf etmiş bir ticari merkez olduğuna deli- Jet ediyor. Müzemizde teşhire değerli görülen diğer paraların ait oldukları beylikler, krallıklar, imparatorluklar ve... devlet- lerden bazıları şunlardır: Safeviye, İranda Afgan sülâl şari, Zind, Kacarlar, İranşehi nistan, Hindistan, Delhi, Celâyir' İranda Muzaffer Oğulları, Erdana Oğulları, Serbedariyeler, Kıpçak ova- sı hanları, (Gi Kıpçak - Gökorta), (Şarki Kıpçak - Akorta), Mogol, Ça- gatay, Timur Oğulları, Maveraiinnehir, Buhara Emirleri, Beni Şibyan, Gürcis- tan, Selçuklar, Bizans, Karaman Oğul- ları, Denizli beyleri, Aydın Oğulları, İzmir Oğulları, Saruhan Oğulları, Menteşe Oğulları, Germeyan Oğulları, İsfendiyar beyleri, Büyük Mogol, İran Mogolları, İlhaniler, Selânik Krallığı Nikaya, Trabzon İmparator adası. ı, Eğine Nümizmatik mütehassıslarına göre | insanların kullandıkları ilk parayı bas- mak şerefini ya E yahut Lidyaya vermek lâzımdır. Egine Korentin yanında bir adanın adıdır ki Elektiron adı verilen ve üze- Pora kolleksiyonlarımızdan bir kısm bir yer. İ ve bir işi resmi bulu” rinde bir kaplumbağa tanlst parası gümüşter Li ilk paranın ise bir tarafında bir kafası, diğer tarafında bir aslan yaf vardır. Egineliler paralarma kaps ynbaği resmini basmakla eski insanları” vete ne büyük bir tahammül! ve ”€ bir çalışma ile ulaşabildiklerini izAf gerek, Eğ ğ devrin İnsanları zamanımızda Yö olsalardı Elektronlara mutlaka tavşan resmi basarlarâr. mek istemiş olsalar Eğer içinizden biri: — Ya kalpazanlığın ts | da ne buyrulur? İ ona da cevat” i Diyecek olursa haztrdır: Kalpazanirk ta Elektron kadar © > kidir. Eginede ilk para basıldığı kalpazanlık ta (başlamıştır ve zanların piri olan adı meçhul #8 kârın ilk mahareti som gümüş PA geçtiği piyasaya gümüş suyuna ş bakırı sürmek olmuştuf- şiki hakiki” pi batır .* « Müzemizin bu kii güzel gok kıymetli üzük kollessiy9”” r, küpeler, bulunmuş 8 kullarını çelik lıklarla Lâpsekide âvâni ve Bargemadı taç ve ikli) var Bu taç ve iklilin karşısında: çerçeveli camekânlarâ ki Yirlenmi$ paralar bir hayvanat bahçesinde hafaza altına almmış yırt 8) çakallar, sırtlanlar gibi duruY9 diği Bu taca benzer taçların yi şu paralar insanlığı asırlard3 e bi parça etmiş ve bazan parâ tacı 5» rar zan taç parayı boy unduruğa tarih ciltler doldurmuştur- Salondan çıkârken onlara yon bakış attım: Çelik kenarlı camekânlarâ taçlarla paralar bana birer “ numan: kadi kdreteiz, SERER cür'etsiz göründüler, id “ | Velhasıl para müzesi bir SE. İ gidip gören seyretmiş olur cih Nasil | Nizamettin * pir a eren ve nfüzenin çok matik mütehassısı Bay Fuat

Bu sayıdan diğer sayfalar: