26 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

26 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

araba Burada anlatacağım hikâye, tama. men hakikattir. Şahsa başımdan ge. çen bir maceradır. Hâlâ bu günmlş gibi hatırlarım, Halbuki âradan yir. mi sene geçmiştir. Yirmi senedenberi bu hikâyeyi hiç kimseye - bir ferdden başka hiç kimseye - anlatmamışım. diri Bugün işte arlatıyorum.. Yalniz netice hâkkında karşımda fikir yü- rütmemenizi sizlerden rica ediyo. Tum. Münskaşa etmek niyetinde de. Zilim, Kararım verilmiştir ve kendi hissimi, kendi bükümlerimi âlemin tenkidlerine, itirazlarına müreccah buluyorum, Tam Yirmi sene evvel, av mevsi. minde bütün gün tüfeğimle civarda ve hiçbir şey avlıyamamış- tm, Kânunuevvel rüzgürr pek sert ©. siyordu. İngilterenin gimelinde bu fır tma son derece soğuk oluyor. Yerim- den epey uzaklaşmıştım. Dolaşa dola. şa nihayet yolumu da tamamen ksy. betmiştim. Burası hiç de hoş bir yer değildi. Üstelik müthiş bir- borayı haber veren' bulutlar da “semalara yayılmıştı, Akşam erken olduğu için her yer daha şimdiden kapkaraydr. | Elimi gözümün üzerine giper alarak etrafımı görmeğe gayret ediyordum. Uzıkta sezebildiğim “dağları ve du. manları esas tutarak, yirmi kilomet- re kadar evimden uzaklaşmış olduğu. mu anlıyordum. Civarımda ne bir kulübe, ne bir iş- lenmiş toprak, ne bir sürü izi vardı. Yeğiine çarem, karanlığa rağmen hiz. Ni hrzir yürüyerek, yolumda tesadüf edeceğim melcee sığınmaktı. Tüfeği. “mi omuzuma Yurdum. Yorgunluğuma rağmen yürümeğe basladım. O sabah şafakla kalkmıştım. Ve bü. | , MEK de yek kicik, İM di artık kar da iri iri, Jâpa Yâpa yağ. mağa başlamıştı, Anbean soğuk artı. yor, karanlık daha izbe oluyor. Kal. bim de, fikrim de sema-gibi kararı. yor. Yüteğim” datlanıyordu. , Çünkü evde bıraktığım. genç kartımı düşünl. yordum. Bu uzun kış gecesinde döne- mezsem kimbilir o nasil sıkılacak, Pencere arkasında beni ne helecanla bakliyecekti. S Dört aydanberi çevliydik. Biribiri. mizi çok severdik. Çok men'uttuk. E vimiz, işte demin söylediğim o dağ- cıklarm eteğindeydi. Sabahleyin sy. rılırken akşam olmadan dönmem için bana sikı sıkı tenbih etmişti. Ben de bunu kendisine vandetmiştim. Ah, sözümde durabilmek için şimdi ne fe- da etmezdim. Yorgunluğuma rağmen biliyordum ki şayet bir şey yesem. szıcık din. lensem, bir de Kılavuz edinsem, hiç olmazsa geceyarısmâz eve varabilir- dim, Fakat bunları nerede balacak. trm?... Kar yağdıkça AN Kayır bastıkda basıyordu. Stk sil si s sesleniyordum. Fakat sre bir süküttar buşka birşey cevap vermiyordu. N vi İ İçime bir garip hüzün gi Altında saatlerce yürüyüp ki a? rak donan yolcuların m al Irma geldi; Bütün gece Vo iy kuvveti kendimde bulabilecek d dim? Yoksx yorulup bi nacak ve orada kelaes rada uykuya, yeni ölüm uykus dalacaktım? Ürperdim. Hayi unda ölmek, odğrusu P Ie bu, sevgili karım için k wstirap olacaktı? / Hayır, ölmiyecektim. Te kapılmak bile doğru dime cesaret vermek İçi daha uzun bağırmağa ba kulek kesilerek etrafı, dinledim. Se | #ime bir cevap gelir gibi oldu. acan aksiseda mıydı? Yoksa bana karşılı una TU atımım en mes'ut 8. pek acıydr, he- imbilir ne Böyle fikirle. değildi, Ker- in dake bizin | ışlağım. Dört | bir ses işittim, Ve birdenbire trek bir isik karanlığı deldi, Kâh görünü Yor, kâh kayboluyor. Kâh yakınlası” Yor, kâh uzaklaşıyor” Hortlayan i 1? Yine bağırdım. Yine |. Ka O istikamete doğru koştum ve se. vinçle, kendimi, #linde bir fener olan bir ihtiyarın karşısında gördüm. Gayrlihtiyeri bağırdım; — Çök şükür, yarabbi! : Adam, suratını ekşiterek, fenerini doğru kaldırdı. Homurdana homurdana: — Neye gükrediyorsun * — Size rasladım diye! Karların or- tasında kaybolduğumu sanmıştım. — Olur, olur. Karlarm ortasında kaybolan çok olur. Arasıra böyle va. kalars çok Taslanır.. Mukadderat Dvoling' mesalei ? çi ERE yarı Yrm ilemi. — Buraya en yakın köy neresidir? — On iki kilometre. - Peki, siz nerede oturuyorsunuz? Feneriyle müphem bir yeri işaret e ime « âdi. — Evinize mi dönüyorsunuz? — Olabilir. “5 O halde ben de sizinle beraber iyorum. in başmı salladı. Burnunu ka. vedâit bir sesle: şıdı. v sizi sokmaz Kİ. - dedi. - Zahmetinize değmiyecek. Sert sert cevap verdim: : — Görünüz. Girer miyim, girmez miyim... Hem kimmiş © beni içeriye sokmıyacak olan?. — Benim efendim... — Kimdir o? — Her halde giz değilsiniz. biyesiz cevap bu oldu. gisi SEN göster, Efendinin be- ni bu gece misafir etmesini, kernemn: doyurmasını temin etmek benden. Yol arkadasım lâkayt bir eda İle: - Tecrübeden zarar hâsıl) olmaz! «- dedi. Sonra, basmı sallıyarak, ağır ağıt kıçtarm içinde yürüdü. Birkaç adım öte*e, bir köpek, havlıyarak, üstümü- ze hücüm etti. «— Eve yaklaştık mı? . dedim. — Evet Ve gkebinde köpeğe hitapla: — Sus, Tomi: Adam, cebinde bir anahtar araştır. &. Ben de akabinde içeriye atlamağa İ aleste hazır duruyordum. Fenerin 1. sığında Kapının hâpishane kapısı gi. bi iri iri çivilerle mıhlanmış olduğu- Tam o aralık şiddetli bir zil çelm- dr. İhtiyar adam, müstehzi bir sesle | bana: ; — Ba zil sizin için çalmdı. Odası Kızıl sacayak Çelik yüreğin müceraleri © vazan : 3317 yazi Ahmet sene evvel bugün Anadolu hâkimi Kara Yazıcı üzerine büyük bir ordu sevkedildi sma asıldı. 2 — Hasan paşanın çengele asıldı.. — Kiranın başını isterük... Bu istek İstanbulu altüst etti Kira, sarayın yegâne hâkimiydi. Bu yahudi karısı istediğini yapmış, bü- tün hükümet adamlarını elde etme- ğe muvaffak olmuştu. Onun başını | istemek büyük bir cesaretti. Çünkü Kirayı bütün saray baştan başa mü- dafna ediyordu. Fakat sipahiler karar vermişler. di. Onu parçalıyacaklardı. Kadını sadrazamın sarayında yakaladılar. Üzerine hücum ederek - parçaladık. ten sonra henüz titremekte olan et | rçalarını aralarında taksim ettiler, | İçinden biri: — Bu et parçalarını bu kadın va- srtasiyle mansıp satanların kapısma asalım Yüzlerce sipahi bağrıştı: ” — Asalım, asalım... İstanbulda sipahiler haksızlığa is. yan ederek memleketin başına belâ. lar getiren yahudi kadınmı parçalar. ken Anadoluda padişahı tanımıyan Karayazıcı hüküm sürmeğe başlar mıştı. Padişah Hasan paşayı: — Git, isyandan haber al... diye ! göndermişti. Bir daha gelemedi. Çünkü o da Karayazıtıya iltihak et | t. Bu haber üzerine Mekmet paşa büyük bir ordu ile Karayazıcının ü- zerine gönderildi. Karayazitı Urfa- ! daydı. Mehmet paşa ordusu ile şehri sardı ve harbe başladı. Karayazıcı ile yeni taraftarı Hü- seyin paşa pek çabuk mühimmatla. rmı bitirdiler. Kurşun yerine kuruş- lar eritip kullanmak o mecburiyetin- | de kalıyorlardı. Fakat bu ne kadar sürecekti, Büyük, kuvvetli ve daj- ma kuvvet alması mümkün orduya | nasıl karşı duracaklardı? Bütün bunları düşünen Kara yazıcı Meh- met paşa ile anlaşma yollarını ara. mağa başladı. Kendisine Amasya hükümeti verilmek şartiyle teslim | olacağını, H İüseyin paşayı teslim e- kabul ederek Hüseyin paşayı aldı İstanbula gönderdi. “hb üseyin paşa esi: , bar şına bin bir İeilmtisi en yakıla anlatacak, kendisini kurtar- tanbulda sorgu yerine muazam bir sopa ile karşılaştı ve bununla kemik- leri'korilmağa “Kemikleri kırılıp şehirde bir at üzerinde gezdirildikten sonra enda- mr büsbütün bozulmuş olan İeşi o- e kapısında demir çengele asıl le, Kara yazıcı sözünde durmadı. Sivas taraflarını talan etmeğe başla- dı. Bunun üzerine 1600 yılı 26 ni- | san günü 337 sehe evvel bugün Ha- | DÜŞEN 1 — Yahudi kadını Kira parçalandı ve her parçası bir paşanın kapı- kemikleri kırıldıktan sonra naşi Odunkapısında san ve alımcı vezir İbrahim paşalar büyük bir ordu ile üzerine yürüdü - ler. İki vezir Kayseriye geldikleri vakit Kara yazıcınm yirmi bin aske- ri ile kargılaştılar, Kanlı bir muha vebede vezirlerin kuvvetini müthiş surette mağlüp etti. Kumandanlar, ancak canlarını kurtarabildiler, Kara yazıcı bu muvaffakıyetten sonra karsısında hicbir kuvvetin tutu namıyacağıma inandı ve kendisini A- nadolunun yegâe hâkimi ilân etti, emirler çıkardı. Bu emirler, Osmanlı devleti kus rulduğru gündenberi ilk defa görülü- yordu. İşte bu hükümlerden biri: “Kayseriye sakinlerinden işbu hamili hükmü şerif Mehmet nam :imesne Osmanyan tarafından bina” yetüllâhi taâlâ münhezim olan ser- dar Hacı İbrahim paşa muharebesin" de bu canibe kemali ihlas ile itast | etmekle cemi tekâlif ve rTüsumdan mutlak muaf eyledim, ve eline bu büksmü hümayunu verdim. Ve buyurdum ki desti Osman. yan bu taraflardan bilkülliye mün- kati ve saltant bilâ niza bana mukar- rer ve mukadder oldukta tarafımdan tayin olunan mera işbu hüküm mu cibince mezburi müaf Ve müşellem tutup rüsum ve tekâliflen bir nesne teklif eylemeyeler. Her kim bu hükme itvat o etmezse cezası verilir ve bu hükmü şerifi elinde ibka edüp mazmunu hümayunı ile amel eyes yeler, şöyle bileler.,, Kimyager Hüsameddin 'Tam idrar tahlili 100 tur. Bil umum tahlilât, Eminönü Emlâk ve| Eytam Bankası (karşısında İzzet Bey Hani, Telgrat adresi: istanbul HABER Yazı işieri telotonu . 23899 arevetiân > , 2sağ, ABONE ŞARTLARI Türkiye © Benek 00 Kr 27008 730 . “asp «00 Ye 0 . 308, Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Masan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası “İLİNİN TAYYARESNİ DOOGRuLDU'VE TAARRUZ EDEN KIZIL TAYYARENİN PEŞİNE TAKILDI

Bu sayıdan diğer sayfalar: