17 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

17 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ben yarım asırdan ii Papel imanlı casu- suyum! - diye itiraf etti. - Ona daha bir çok hizmetlerde bulnumak istiyorum Geçen kısımların hülâsası Senelerdenberi sarayda fesatlar ka. rıştıran Sünbill ağanın bütün kuv. veti, kadınlar üzerinde nafiz olma- sıydı. Nihayet, ihtiyarlıyor, bu kuv. vetini kaybediyor, İstanulda kendi sini tehlikeler tehdit ettiği için Hi- casa gitmeye karar veriyor. Biz de maiyetindeyiz. Fakat, hristiyan do. nanmasnnın baskınma uğruyoruz. “Sünbill ağa, bisim gemileri hasırli- sız olarak yola çıkmeya teşvik et. miştir. Gemisiler, onu bağlıyorlar. Sünbül ağa da, itimat ettiği bizlere “bu donanmayı ben pers rafında er Öl metre tir istilâ etti. Demek ki bu adam bu Fakat işte, bizim hamiyet vatan- bütün tedbirlerine rağ. men, Sünbül ağa, emellerinde muvaf. fak olmuştu. Bunca 'Türk, bunca Ha- cı, hoca, hep, düşmanın ağma düşmüş. leri. Bumün sebebi neydi? Bunun sebebi, başta Ayşenin teşki- lâta karşı ihaneti İdi. Sonra da, benim ihanetimdi. Kendi şahsi felâketimden müteessir olarak yurduma, milletime, dinime sadık kalmam icap ettiğini, unutmuş, bu zenciye kul, köle olmuş. tum... Halbuki onun nice nice dalaverele- rini görmüş, anlamış değil miydim? Niçin o zaman bir tedbir almamıştım ? Bundan dolayı kabahatli olduğumu hissediyordum. Onun hışımla Yüzüne baktım. “— Mel'un” diye haykıracaktım. O, sanki bu ahvali ruhiyemi anla, muş gibi gözlerini bana çevirdi: — Beraber iyi günler gördük... Şim di fena günler yaşıyoruz! Mustafa... dedi. Bu sözlerin manası o kadar derindi ki... Göz göze geldik, Bir şey söylemek şöyle dursun, bakışlarımdaki sert ifa. deyi yumuşatmak mecburiyetinde kal dım. — Mustafa. — Efendim. — Sen iyi gün dostu musun?... İn- #anm kara günlerde yardımcısı olmaz mısın? — Siz bana birçok iyilikler ettiniz, efendim... Herhalde size karşı dost olmak isterim. Kaşlarını çattı: — Sade istemek mi?.. Yeminlisin.. Unuttun mu? — Fakat $ Sustum. Bi hiyanetlerini gözle. rinden okumak istercesine onu-süz- düm. —E... Ben.. — Düşman donanmasmı üzerimize yürüttünü — Olabilir... — Bizi sattınız... — O da olahilir... — Öyleyse nasıl istiyorsunuz ki da İma eizinle beraber olayım.. — Fakat, Mustafa... Sen bana vefa yemini ederken, dilnyanı bana vazde. derken kayıt ve sart koşmamıştın.. Zira o zaman iktidardaydım... Astı. ğım astık,: kestiğim kestikti,.. Sen herkes koğmuşken ben sana zahir 6) muştum... Seni. herkesin kıskandığı mevkilere yükseltmiştim... O zaman i. Yi idim, şimdi fena oldum, şimdi ten- kid ediliyorum öyle mi?.. Hattâ o za. men, senin başına bazı felâketler ge- tirmeme rağmen İyi idim, mahzurum Zincirlerini şakırdattı, $ Muharebe tertibatı almıyordu. Za. bitler, kumandalar veriyor, neferler harbe hazırlanıyorlardı. Barut fıçıla. ri taşınıyor, toplarm içelri yağlı pa- çavralarla siliniyordu. Geminin dire. ğine işaret bayrakları asılıyordu. Bi- Tİ, bunların manasmı söyledi: — Asla teslim olmuyacağımızı, ka. nımızın $on damlasına kadar çarpışa- cağımızı düşmana bildirdik. — Allah müinimiz olsun... Zira, bir çocukla bir pehlivanın kuvvet nispet leri neyse, bizim de bu düşmanla kuv. nispetlerimiz vet odur... Bizi bir s0- JJukta yutacak... Hepimiz öleceğiz... “Batacağız, . Gemilerimiz. le beraber... Sünbül: — Benim param varkeh bu gemiler batmaz! « dedi. Ya — Zira, onlar batırmıyacaktır. Mak- satları hazineleri ele geçirmektir. Siz de batırmıyacaksınız. Çünkü müslü, manlıkta intihar yoktur, Haramdır. Bu mantık pek yerindeydi. Esasen bu mantığa İstinaden, Sünbül, böyle bir macsraya girişmişti, En mahrem, en emin adamı telâkki ettiği için, bana dedi ki: Meraklı tetkikler Helium gazı ve evsafı nedir? Hindenburg kazası üzerine artık hava gemilerinde yükseltici gaz ola rak hidrojenin kullnalmasma katt bir surette nihayet verilecektir. Helium daha pahalı ve hidrojen den daha az yükseltici olmakla be" raber yolcu taşıyacak hava gemile- rinde artık bu gaz kullanılacaktır. Maamafih heliumun kullanılması hava gemileri kazalarını büsbütün ortadan kaldıramaz. Nitekim “Ma. con” ve “Akron” hava gemileri fa- yang like el yangm en ne asgari Helin nedir? Helium evvelâ güneşte kesfedi- len, şimdi de gez sahalarmn tabii gazlarından, maden kuyularından ve “Monazit,, adiyle tanılan radyo aktiviteli bir cins kumdan istihsal edilmekte olan nadir bir gazdir. Helium şimdilik yalnız. Birleş- miş Amerika cumhuriyetleri dahilin de istihsal olunmaktadır. Hava gemilerinde yükseltici gaz olarak Heliumun kullanılması hidro jenden sonra en bafif gaz olması, ve hidrojenin hilâfına katiyen ve ta mamen ateş almaması yüzündendir. Kimya unsurları" içinde nadir gazlar serisinin yegâne vasfı bil- kimya atıl olmaları, yani yanmak da dahil olduğu halde herhangi bir kim yevi kombinezon şekline girmeme" leridir. İşte Helium da bu nadir gaz ların en hafifidir. Heliumun tabii gazlarda bulun. makta olan diğer gazlardan ayni. ması ameliyesi oldukça karışık ve güçtür, işte bunun için helium fiyatı 1920 senesinde beher kadem mıkâ- bı 104 dolar (bizim paramızla 130 lira) idi. 1933 senesinde heliumun mono zit kumunu ısıtmakla basit bir su- rette elde edilebileceği anlaşılması üzerine fiyat beher mikâbı için 7 dolara (bizim paramız" 1000 kadem | yoktu... Benimle dostluk eğilebilirdi... | la 875 kuruşa) * düşmüştür. Şimdi | Değil mi7. Ah şu insanlar. helium fiyatı hâlâ bu seviyededir — Sizi behemehal diri yakalıyacak- lardır. Yalnız ne yapmalı ki, şu Deli İbrahim çelebi"beni öldürmese... Sağ salim 0 tarafa geçtikten solra, göre. ceğimiz itibar, herhalde Osmanlı sa. Tayında gördüğümüz rağbetten, itibar dan fazla olacaktır, Çünkü ben yarım asırdanberi bu adamların hesabına ça Yaşıyorum. Safiye sultan, doğuşunda Venedikli olduğu için, İstanbulda Pa. panm adamıydı. Beni de âlet olarak emellerine kullandı. Gel zaman git za man, o mevkiini kaybettikten ve son. rada öldükten sonra, İstanbulda, pa. panın birinci derecedeki adamı ben oldum. Bana sakın ta'netme Mustafa, Emin ol ki Türklere de pek 6 kadar kıymadım, İki tarafı mümkün mertebe idare ettim. Bütün casüslarm ayni mazereti ile ri sürerek &Yni tarz sözlerle öğündük. lerini biliyordum. Onun için, Sünbül ağaya huşunetle baktım, o: — Emin ol idare ettim. Birçok fe- lâketlerin önüne geçtim, Bu sebeple. dir ki, papa, behim kıymetimi daima bildi. O sulh ve müsalemet taraflısı. dır. Beni büyük bir tantana ile karşı. lıyacaktır, Onunla neler peler yapaca. Zız! Fakat ah sağ salim vu vartayı at latsam... (Devamı var) Fiyatın bu kadar düşmüş olma- sına rağmen Hindenburg çapında bir balonu heliumla doldurmak için bizim paramızla 63.000 lira lâzım- dır. Bütün helium stokları Birler miş Amerika hükümetinin kontrolü altındadır. Ve sön zamanlara kadar bu gazım Amerikadan ihracı yasak- tr. Almanların Hindenburg balo. nunu heliumla doldurmamak için verdikleri karar üzerinedir ki balo- nun yolcu taşıma yerleri 50 den 60 şa çıkarılmıştı, bu da heliumun ba londa ne kadar yer işgal edeceğini gösterir, Şimdi İngiltere için de Hindistan daki Monozit kumundan helium is. tihsal imkânları doğmuştur: A.E DIŞ TABIBI Necati Pakşi Hastalarmı her gün sabahtan akşa- ma kadar Karaköy Mahmudiye cadde si No 1.2 kabul eder. Salı ve cuma günleri 14,20 ye kadar parasız muayene eder. HABER AKSAM POSTASI “ IDARE EVI Istanbul - Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgrat adresi; Istanbul HABER Yazı işteri telofonu : 2972 idörevelân , -94376 ABONE ŞARTLARI Türkiye © Eenehi 1400 Kr. 2700Mn 730. 1430 Senelik Sahibi ve Neşrigat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası ZN wv. ! Yazanlar! 1 çesterton — 2 Sayers —3 Agata Kris — 4, Vils Kirofta — 5. Vaytçörç 6 Henri Ved — 7, G. D, Fi, ve M Köl — 8 Müvard Kennsdi — ?, Gen Royd — 10 5 Aknoks — 11. Edğür Jepsan — 1. Klemips Dan — 18. Antoni Herkeley. Çeviren: fa, Valter Fitzgeraldi Vinmüta gören vardı. Herhalde önü bülmak lizrmdi; Bu yz Rac doğru Vinmuta gitti, Lâ. kin yolda, aklı fikri cinayetle meşguldü. İlk cinayetle değil. . İkinci cinayetle, Fakat “ikinci,, demeğe hakkı var mı? Yani madam Muntun ölümünden bah- sederken bu ölüme cinayet demeğe hak kı var mı? Müfettiş, müdür muavininin sözlerine zağmen, bir türlü intiğir fikri ne yanaşmıyöordu. Nasıl olur da irtibâra karar vermiş birisi erik yer? Racs göre papazın karısı herhangi bir suretle olur sa olsun amiralin ölümü ile alâkadardı. Herhelde bu ölüme dair bildikleri vardı. ve “intiharı, suç veya suçluların. pek İşine yaramıştı. Hem bu intihara (Otam birçok kimseleri davet edip onlara cina yete dair malümat vereceği bir sırada olmuştu. Yoksa, kocası, Holland ile ka- rısını ve Sir Vilirid Defniyi sdece, on lara cesedini göstermek için mi davet etti? Eğer böyle ise; bu gok. fena bir şa- ka idi, Halbuki madam Müunt, hassas, terbiyeli, nazik bir kadındı. Hayır. Ha. yız. Onun ölümlü Valter Fitzgerald için tam zamanında olmuştu. Lâkin, Valter bunu nasıl yapabilmişti? İşte bu nokta. ya gelince, mülettiş duraklıyorüu. Bü- tün evi altüst etmişler, bir şey bulama- muşlardı. Sonfa, kendisi kapıyı © uzun müddet gözetlemişti. Eve kimse girme miş ve kadının feryadını işittikten sonra Holland ile karısından başka'evden kim s€ çıkmamıştı. Eğer cinayeti hakikaten Valter yapmış ise, muhakkak ki bu a. dam harikulâde bir adam idi. Vinmuta gelince, müfettiş araştırma. larına başladı. Kahve, gazino, otel, lo- kanta bırakma t tarafı aradı. Lâkin bir türlü Vajterin izine © rastlayamadı. Hoş, bunun bir ehemmiyeti de , yoktu. Amiral, Velterle sözleşmiş o olabilir, o da'Vinmuta sâdece müâyyen bir saat *e gelmiş telerar dönmüş olabilirdi, Bu- nun için, önün izine, Vinmutla İesâ- düf edetemlesi pek kabildi... Müfetliş, Völter hakında fazla malümata sahip olamadığına teessüf “ediyordu. Vakia kiz kardeşinden mülümat alabilirdi ama söyler miydi? Başka kire sorabilirdi? Hal.. Evet. Sir Vilirid Denniye hem o, nunla.da görüşmesi lâzımdı. Rac doğ. Tu önün evine gitti. Sir Viltrid:Denni, bahçesimieydi ve çiçeklerini soluyondu. Müfettişin de çi- çeklere, bühassa güllere merakı vardı. Bu itibarla, Sir Denninin bakımsız bah çesinin bir köşesinde gayet güz“! gül ler görünce, müfettiş alâkalardı. Sir Denni müfettişi selâmladı ve: — Bakınız, ne gürel değil miz. Yi Diyerek bir “Emme Rayt,, | gölünü gösterdi. Müfettiş; — Hakikaten, dedi, nefis! 7 — Yalnız açılır açılmaz rengi Solu. yor. Yeni güllerin kabahati de (budur. Renkleri pek tutmuyor. Halbuki nerede eski güller? Meselâ şu! Müfettiş o tarafa döndü: — Evet. Hakkınız o var. “adam Abl,, en sevdiğim güldür. Sir Denni müfettişe mşariniyetde baktı: — Görüyorum ki siz de gül meraklı. sısımır. Pek memnun oldum. O halde size güllerimi göstereyim. Size en pon aldığım gülü göstereyim. — İsmi “Mrs G. A, Rosem,,. Pek o kadar o Memnun değilim. Zira renkleri Pe£ moda fenkler. Ben “Mabel - Mort€,€ hiç Mi şeyi değişmem. — Hakkınız var. “Mabel Morse, em- |, salsiz bir güldür. Yalnız, sizinle bugün başka bir gey görüşmeğe gelmiştim. — Hal Evet. Zavallı amiral Bana bir şeyler soracağınızı söylemiştiniz. — Yeğeni hakkında malümat rica © decektim, Siler; fıkı tanımış da değilim, eskidenberi tanışırız. Ara mera görüşün yüz. Hepsi bu kadar, Elem zanneden onurla samimi olan pek bir Si yok. — Hong Kong'dan önü ayari nuz zannedersem? — Evet, Tanıyorum. * Hattâ bİr e meselesi olmuştu. Ben de orada idim. "Tefrika numarası — 45 — emi ru a Fakat eminim ki; bu mesele hakkınd” malümat. almışsınızdır. — Evet. Amiral size hiç bu mesel deri bahsetti mi? | — Evet, Sık sık bahsederdi. — Eğer yarimıyorsam, o amiral b mesele ile pek meşguldü. Aleyh'ne vi takım şeyler uydutulduğunu iddia edi duruyordu. — öyle. Daima bündan şikâyet eğer di. Fakat hâdiseler o kadar sarihitı Kİ Esasen o zaman yapılan tahkikit di inkâr edilemiyecek hakikatleri mey Şıkardı. Bana öyle geliyor ki, amiral, w hatasını bir türlü kabul etmek isti Yor, gururunu da yenemiyordu. Esas bu hâdise onun hakikaten lekesiz olaf hayatınm yegâne kusuru SN Fal dediğim gibi. — O halde sizce amir alin bu iddi sadece bir inattar ibaretti. Me — Zannedersem, — Lâkin ya birisi onun am girmiş ve bu işi yapmış ise? Böyle $ey olamaz mı? — Dünyada olmaz şey yok. Me. beraber, benim pek inanacağım gel Yor. Zira,, orada, amiralin evinde bul ile gemici vardr. Hepsi örmüşler, barda nasıl sarhoş olup eti fa sarkıntılık ettiğine şahit kle Hepsi de yanılmış olamazlardı ya! — Şüpphesiz. Hayır, maksadım, pl noktayı tesbit etmiekti. — Anlıyorum, Hem bu mese'esin Ü” zerinden birçok seneler geçti, değil Cidayetle ne alâkası olabilir. — Evet. Demek sizin Valter Fiztg€ tald hakkında başka malümatınız yek Kendisinin o sıralarda Hong Kong'di olup olmadığını biliyor musunuz? — Doğrusu hatırlayamıyorum. Vat ter Fitzgerald uzun boylu, yak:şıklı vi gençti. Bir defa bize yemeğe gelmli Sonra, işi serseriliğe vurduğunu... di dum. Acıdım. — Valter imiydı? Sis Denni şaşırdı? — Sakal mı, dedi, vallah bilmem. den sordunuz? — Hiç. Teferrüat (o kabilinden, EV sonra hiç görmediniz imi? A — Hatırlamıyorum. Bir defa yemi geldiğini hatırlıyorum. Belki sonra gelmiştir. Lâkin kat'i olarak < söyliyf mem. Soframız daima kalabalıktı; — Teşekkür ederim. Bir'sual - da” soracağım. Sair günü akşamı, tesaj fen bahçenize çıktınız mı? — Amiralin - katledildiği gece gi Evet. Esasen her.akşam çıkarım «YAR mür yağdığı günler müstesna, vi güllere bir bakarım. Zannedersem yak şam yağmur yağmamıştı. değil mi? diye sordunuz? — O akşam amiralin Vinmuta get” ğini öğrendik. Sandalla inmiş, Saat". bire doğru, sizin bahçeden liman gö nüyor da, belki, tesadülen, amiral g© ği vakit görmüşsünüzdür diye sordu” — Hayır. Görmedim. Çünki V çede bu kadar geç vakte (okadar ” ğım vaki değildir. Hem o akşam misafir vardı, zannedersem. Du bir düşüneyim.. Evet, evet. Şimdi hs ladım. Ne tuhaf değil mi? İnsan üç şam evvel ne yaptığını unutuveiyii | Yal, demek amiral o gece o Vi gelmiş. Peki ama, onun; evinden dah? gtrilerde, nehirde katledilmedi mi? — Neden buna hükmettiniz? — Neden mi? Basit, (Sandal bulunmadı mı? Başka türlü nasıl © Müfettiş, seyler bilen < taplarma kar: ametle bakti! battrladı, Sir Derni yüksekten bl Deni Var'dan med ve cezir h Aldiği malümatı — anlatmağa Fitzgeraldin sakar Atasagun / lig gün 16,30 dan 20 ye * Tayyare aj pi 3 de hastalarını kabul | Cumartesi günleri 14 den 20 ye MMAYENE Baramızdır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: