17 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

17 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Kuşlar için ingilterede. uçuş öğretecek bir mektep açıl Londradan yazılıyor: Kuşlara uçmasını öğretmek için dünyanın en acaip ve eşsiz mektep- İ lerinden birisi şimdi “İngilterenin yvanları himaye cemiyeti tarafın dan Ditton şehrinde tesis edilmek- tedir. Kuş sevenlerin sadece bir kap risi olmaktan çok uzak bulunan bu mektebin cok pratik gayeleri vardır. Şir di bir İngiliz: 7 — Ben kuşumu bu yaz mektebe ” göndermek istiyorum! Dedimi onun ne İngilizlere mah- sus ve bize soğuk gibi görünen şa- kalarından birini savurduğunu, ne de bütün İngilizler gibi kendisinin havacılık ve tayyareciliğe bütün gile bağlılığını göstermek iste” diğini zannetmeyiniz, bilâkis besle" mekte olduğu kuşu tabii hayatına iade için hazırlıklar yapmakta oldu ğunu anlayınız. İngilterede yabani kuşları ev hay yanları gibi beslemek sevdası gittik- çe şiddetlenmektedir. İngiliz kanun” lari da buna müsaittir. Bununla be- taber yabani kuşları kafeslerde bes- liyenler, günün birinde hayvancık- lara biraz serbestlik vermek istedi- ler mi bunların uçamadıklarını gör” mektedirler. Esarette doğan kuşla- tın birçoğu nasıl uçacaklarını hiç bilmedikleri gibi, henüz (piliç iken yakalanan diğer birçokları da uçma” ğt unutmaktadır. İşte bunun için za” vallılar azad edildikleri zaman, kedi ve diğer hayvanlara av olmak tehli- kesinden kendilerini kurtaramamak tadırlar, Bundan başka esarette Zir yemeğe alışan bazı kuşlar da hür i kavuşunca yiyecek tedariki | dı! nedir bilmedikleri için açlıktan öl MR mektep işte bu müşkülüten önüne geçmeğ* uğraşacak. > yi tebin avlusunda herbirisi &. üksekliğinde iki tane açı Ni inşa edilmektedir. Ka feslerin içinde ya ü i anlarla tıpkı kırda meye ar vardır. Kuş h leri olduğu şibi yi da kaş icin rsıtilmiş kuş evleri buluna” caktır. Uçmağı yahut yem bulmasını ar, kendi kendilerine üne KK aceye kadar bu ka- feslerin içine sahverileceklerdir. “Mektepte kuş mütehassısı olan insanlar muallim olarak bulunacağı gibi kafeslerde uşmasım bilen kuş- ia da öğreticilik için bulundurula” akları. Kuşları hiç rahatsız at X yerek müşahede altında lar icin de bir gözetleme odası vardır. © Mektepte muhtelif tp kuşlara öt- mesini öğretecek Demeli ve var- dır. Papağanlara daha iyi konuşma sm, evde beslenen ! hileler yapmasını OE! tasarlamaktadır. Bununla bera AİN isil az huylarından vazgeçmesini Si ği meselesi pek şüpheli- öle ki bu kuş yere yu- murtlayıverir ve etrafi gözetlemeğe başlar, herhangi bir yuva #ahipleri- nin bir saniyelik dikkatsizliklerinden istifade ederek, şal Kek eleri isin yumurtayı götürüp oraya verir, kr evlâdını başkalarının merdivenleri üstünde bırakan analar gibi değil mi? retecek kısımlar “Bir âlim çıldırdı Zavallı 23 sene çalışmıştı, eme- "dinin boşa çıktığı Amerikada çok garip fakat ayni anda hazin bir hâdise vukubul. ve bu hâdise, Amerika İlim âle- Minde büyük bir teşssür uyandırmış» t Kdmond Kraning adında Amerikalı bir fizik Alimi, bundan 23 sene evvel bire ortadan kaybolmuştu. Aile. #vla dostlarına bıraktığı bir mektup. t5, böşeriyete büyük faydalar temin e. decek olan bir keşifte bulunmak Üze- Te tenha ve ıssız bri yere gittiğini, 0. Trada yülnız başına çalışacağını ve an- cak bu keşfi kat'i netice verince döne- “eğini bildirmiştir. Filhakika, âlim, Meksikaya gitmiş VS öranın en ücra bir yerinde lâbora. tüvarını kurarak çalışmıya başlamış. tır. Hiç kimseyle görüşmüyor, ve in. San namına ancak kendisine günlük vi Yeceğini getiren bir köylü kızının yü- ini görüyordu. —. Seytan Incili nı Aradan uzun seneler geçmiş, âlim durmadan, yorulmadan, gece gündüz çalışmıştır. Bu âzim ve irade nihayet bir müddet evvel semeresini vermiş ve âlim müthiş bir keşfin projelerini hâmilen çılgın bir sevinçle Amerika. ya hareket etmiştir. Fakat heyhat!.. Bu sevinç uzun sürmemiş Ve âlim daha köyden ayrılıp da Meksikanın büyük bir şehrine ge ince, yeryüzünde duyulabilecek inki- sarı hayallerin ea elimine uğramıştır. Çünkü indiği otelin salonunda gör. düğü garip bir musiki âleti nazarı dikkatini celbetmiş ve küçük bir tet. kikten gönra bunun, yirmi üç senelik ve srkıntı dölü bir faaliyet ne. ticesinde keşfettiği “telsiz telgraf, yani radyo olduğunu anlamıştır, Çılgın bir hale dönen zavallı âlim İ- zahat istemiş ve bunun Markoni & » dindeki meslekdaşı tarafından bun- dan bir hayli sene evvel keşfedildiği- gi ğğrenriiştir. Stokhölmin | * Bu feci inkisarıhayal karşısmda, bü El kütpnhane - sinde o mevcut birçok (o şayanı dikkat kitaplar arasmda birde | “şeytan inli,; adiyle (o maruf bir manuekri vardır. Ona ayni z8- manda “kitaplar devi,, de diyorlar. Bu kitabım kalınlığı 90 santimet- redir ve bunu ancak kuvvetli üç ki: *i kaldırabilmektedir. Halihaznda 309 sayıfası vardır. Yedisi kaybolr. muştur. Her sayıfada iki sütün ya: Zi mevcuttur, Yapılan hesap neti- cesinde, bu maruskrinin parşömeni için yüz altmış eşeğin derisi kullanıl mıştır. Yazılar gotik harflerle yazilmiş- İ tır. Majesküller ise altın veya yal | dız ve üzerinde de resimler vardır. Kitabın kapı meşe ağacından mü muldür ve kalınlığı dört santimetre- dir. bir de madeni kilidi vardır. yük bir teessüre düşen âlim, , biraz sonra şuurunu kaybemtiş ve trmarhâ. neye gönderilmiştir. Bu hâdise, bütün ilim dünyasında büyük bir teessür uyandırmıştır. Dünyanın garip evi Dünyanın en garip binası'da, garibeler diyarı olan Amerika - da, Ohio eyale- tinin yil şehrindedir. Her sınıftan ve her meslek - ten bir çok kim- selerin girip çık tıkları bu evin İ inin kal mağazadır. İlk katta bar bara ikinci katta bir porotestan eser, üçüncü katta ise bir dansing vardır. küçük ağaçlardan kargalara birçok | ber Kuku kuşunun | HABER — Akşam İ “Yaşım i lerliyor,, diye üzülmeyiniz ! Yaşınız artık sayılmıyor! Fen şimdi tatmak kudretine, sinirlere ve kanın koyuluğuna göre yaş tayin etmektedir Sadece yıl bakımından yaşlılığın hiç bir ehemmiyeti yoktur. Bâzt insanlar yardır ki yirmi beş yaşlarında iken ihti yarlamışlardır, diğer bir çokları da sek senine vardıkları halde gençdirler. Asıl ehemmiyefli olan iş, wicudun muhte, lif uzviyetleriyle . sinirlerin ve zihnin gençliğidir Son keşiller ihtiyarlığın başlıca em maresinin yavaş yavaş yıpdanma olduğu nu meydana çıkarmıştır. Bu aşı n dar ilikten çıkıp bütün vücuda yayı lan #'nir elyafının, yani sihir köklerinde ki tellerin birer birer yıpranmasıdır. Böyle bir yıpranmanın sinir höcerele rinde ve beyin elyafında da vuku buldu ğunda hiç şüphe yoktur. Fakat asahi cümlenin içinde milyarlarca dahili irti bat ve muvasala tertibatı o kadar karma karışıktır ki hervir hiç bir kimse orasını iyiden iyiye anlıyamamıştır. Beyi bi iktiyarlıyınca beyinsinirlerine ni Gağını henüz bilen yoktur. Mali Yaşlılık — Garip bir iddiada bulun imuyoruz — nisbeten yeni bir mesel Çünkü bundan 50.000 sene evvel'si: kadar ihtiyar erkek, yahud yaşlı bir ka dın, Kanadanın beşizleri kadar nadirdi, öğrenince... O vakitleri insan oğlu bacaklarının ihti yarladığı nisbetçe yaşlanırdr. İnsanlar yersiz yurdsuz dolaşınaktarı vaz geçin ce, hareket vasıtaları artık vücuda kadar dayanamaz oldu ve daha evvel ihtiyar lamağa başladı. Avcı insanlar avladıkları dört ayak k sürülerle teması muhafaza edebilmek İçin boyuna harekette olmak mecburi yetinde idiler. Birisinin bacakları kendini taşımaz o lunca bir ağaca tırmanıp açlıktan ölün ceye kadar orada beklemek, yahud et yiyen canavarlardan birinin pençesine düşmekten başka iş yoktu. İnsanlar ma ralarda ve diğer daimi meskenlerde yerleşmeğe başlayınca vaziyet değişti. © ©G zaman kırk yaşındaki dede ile ni nenin hiçte alil olmadıkları ve belden yukari kısımlar için © tecfübe, gi ve muhakeme bakımından genclerden çok üstün oldukları keşfedildi, Böylece hayatlarını bol bol ka. sandıkları gibi daha sağlam bacaklara malik genclere şeflik ve doktorluk gibi işlerle buyruk sürdüler Daha tarih doğmadan, gençlik ve ihtiyarlık arasında mücadele başlamış ve bu dava dini bir mahiyet alırıştı, Mısır Firavunlarının ortaya çıktık farı zamanda, bir hükümdarın ihtiyar yaşda olmas: hiçte aykırı değildi. Fakat emniyette olabilmek İçin, dalma isyan kâr gençliği sevk ve idare etmek Üzere, birde veliahd bulmak lâzgeldi. Turan zamanlarında ise © İnsanlar kendilerine lider seçmekte yaşa ve teç rübeye ehemmiyet verirlerdi. Musa pey gamber öldüğü zaman yüz yaşını epi geçmiş bulunuyordu ve Sahyun dağın dan “Evamiir aşere,, ile indiği zaman seksen yaşında idi. Yaşlılık bacaklardan yukarıya doğ ru vücudun diğer kısımlarına çıkar. göz ler zayıflamağa başlıyabilir, fakat bu nun çaresi gözlüktür. Kulaklar aksarsa | bu daha ehemmiyetli olmakla beraber, işitmemezliği gidermek için de âletler vardır. Kötü bir kalp insanı mezarır yasında bulundurabilir, fakat bu kalbin | sahibi ölümüne kadar sanat veya mesle | ğinde devâm edebilir. Bunların hiç biri sinin ehemmiyeti fevkalâde değildir. Yaşlılık kafa tasının içine giripte | beyni zedelsmege başlayıncadır ki felâ | Fakat bir beyinin yaşlandığı nasıl | ket kendini göstermiş demektir, tayin edilebilir. Beyaz saç, kabak kafa, | zayıf ses gibi harici emmareler ihtiyarlı ga delil değildir. Beyinin ihtiyarlamış olduğunu şudur: Yaş ileriledikçe bir adam uslu akıllı ve gösteren oemmare öğır başlı olacağına gençliğe mahsus'â varelik ve hiffet göstermeğe başlar: w İyi Medeniyetin başlangıçlarında insunlar hayvanlarla boğazlaştığı çağlarda adalelerin ehemmiyeti beynin ehemriyetinden çok daha büyüktü ve insan- lar ihtiyarlayıncaya kadar yaşamazlardı. Fakat medeniyet ilerledikçe * tec- rübe ve olgun muhakeme, âdaleye galebe çaldı ve yaşlı adamlar kabilelere gsf oldu. Burada mikroskopla büyütülmüş şeklini gördüğünüz dildeki tat alma tomurcukları ihtiyarlığın başlıca mi- yarlarından biridir. “Bufa ikinci çocukluk çağr,, denmekte dir, İhtiyarlık emmareletinden biri de ağız tadının gayıp edilmesidir. Bir çok laboratuvar araştırmalar: gençlerin tat almakta ihtiyarlara isbat etmiştir. Son araştırmalar, ibtiyarlığı tayin için kalpten çıkan ve adına “Aorta,, de nilen böyük şiryana bakılmak icap etti ğini ileri sürmektedir. Alman mütehas sislerinden doktor S. Kreusfuchs, bu vanın başla birlikte büyümekte oldu hu iddia etmektedir. Tokyo tıp fakültesinden ve meşhur Japon & ojistlerinden profesör Tat sujiro Sato kan lüzuciyetinin, ihtiyarlık için wiübim bir emmare olduğunu ileri ye sürmektedir. Bu zat kanın serum de diğimiz sulu kısmının ibtiyarlıkta daha aşağı bir lüzuciyeti olduğunu ve su gibi kolay aktığını, gençlikte ise daha koyu olduğunu ve kalm şurup gibi hareket et tiğini söylemektedir. . e & Tarih de bir insanın yaşının, zihin kudretini gösterecek itimada şayan bir delil olam'yacağını isbat etmektedir. Adet nazariyesini ve Hendeseyi icad etmiş olan Pitagor 52 yaşmda öl wind söledi iie ii üstün olduklarını | düğü güne kadar muallimlik yapmaktan geri kalmamıştı. Kendisine “Doktorlu gun babası, adı verilmekte olan Hip pokrat 80 yaşında bile doktorluk yap mıştı, seksen beşinde öldü. Elektrik ve mıknatısiyeti keşfeden ve güneşin hifsu funu vukuundan evvel söyleyebilen ilk adam olarak tanınmış Thales doksan dört yaşında vuku bulan vefatına kadar çalışmaktan geri kalmamıştı. Romalılarm meşhur devlet adamı Kato seksen yaşında iken baba olmuştu. İleri'yen yaş Sara Bernar ın mesle ğine hiç engel olmamıştı. Yetmiş sekiz Yaşında ölen bir Fransız sanatkârı, ölü münden bir sene evvel genç bir adam rolü olan “Laiglon,, u ibda'etmişti. Gladston seksen dört yaşmdar dördün» vi dela olarak İngilterenin baş vekâle €ne çikmr;ve milletine büyük hizmetler görmüştü. Mareşal (Fon Hindenburg umum! harpte yeni usuller için çok ihtiyar ennedilmişti ; Fakat bu kumandanı Al manlar altmış yedi yaşına varmış oldu ğu bir zamanda kendilerini Ruslardan kurtarmak için iş başına çağırdılar ve tekrar yetıniş sekseninde iken Cumhur teisliğine davet ettiler, Doksan birinde ölen büyük Hâmldi miz son günlerinde bile güzel şiirler söylemiştir. Demek ki yaşla beyin ihtiyarlığı a rasında biç bir münasebet yokmuş ! Z.7.

Bu sayıdan diğer sayfalar: