13 Haziran 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

13 Haziran 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün meseleler_iîıden Vindsor Dükü İIngilte- rede vazife alacak mı? Neler emrediyor ? Yazam : A. J. Cummings — Nowşs Chronicle siyaset mular, viri — / Vindsor Dükünlün vaziyeti ve makamlarm ona kargı takımdığı/tavır ne olursa olsun, aklı başında her İn. giliz yurttaşı, - dükün, kral adlesinin diğer efradı ile veya devletle olan münasebetini ihtilâflı bir ;ğc sok. mak tehlikesinden sakınma! e Bu mesele üzerinde İngiliz balkının lti taraf tutmasında ne gibi bür fayda hüsil olabilir? Sekizinci Edvard sıfatiyle, Vindsor Dük'ü tahttan çekilirken tahtı ebe. diyyen terketti. İngiltenede bir “Ed. yard Partisi” teşkil edilmesi mevzu. bahs olamaz. Kat'iyyen mubakkaktır İd, Vindsor Dükünün şimd! saltanat sürmekte olan İngiliz kralı ile gahsi bir rekabet vücuda getirmes: meselesi de yoktur, Vindsor Dükünün Prens dö Gal sı- fatiyle kazanmış olduğu aşhal itibar. dan veya yanlış istikamet takib eden birtakım gayretler arasımda. #üküneti muhafaza ederek kendisin! romantik bulunmuya teşebbüs etmiyeceğinden emin bulunuyoruz. Adli bir karar olup olmeadığını bil. miyoruz ama, İngiliz film tevzi idare. Binin, Vindsor Dükünün evjenmesine Bit filmleri İngilterede göstermemek yolundaki kararı ihtilâflı biz heyecan tevlid etmemek voya bir “rekabet” duygusu uyandırmamak arzusile alm. mıştır, buna hiç güphe yoktur. Daha bir müddet için resmi makam- larm kullanacağı tabiye, Virdaor Du. künl dikkat ve alâka çevresi dışmında tütmak olacağı bellidir. Bu tabiye ge. HEK telsiz istasyonunda ve gerek bazı gazetelerde dikkatle takip edilecekti bu, makul bir noktal nazardır ve ciddi bir tenkide yol açmamalıdır. Vindsor Dükü, dünyanın hangi ten. ha köşesine giderse gitsin, oranm vTes. mi makamları için dalma gaşırtrer bir meşguliyet mevzuudur. Dük, ihmal edilebilecek bir şahal. yet değildir. Gerçi kendisi, artık yük- sek siyasi ehemmiyeti haiz değilse de, » dünyada en çok tanman ve hakkmda en ziyade konuşulan adam olduğu şüphesizdir. Kendisi, dünyanım en büyük tahtımı işgal ediyordu. Gayet dramstik bir ge. kilde o tahtt terketti. Milyonlarla kişi, hâlü onun “istikbali” hakkmda tah. münler yürütüyar, İzdivacının hemen akahinde, gayet bariz bir samlmiyetle, kendisinin sü. kün ve istirahat üzere bırakılmasını istedi. Bununla beraber, kendisile hu. suz! bir şahsiyet olarak munmele ede. cek çok az bir memleket vazdır. Vind- sor Dükü bir memleketa gitsin de, oranın gazeteleri tarafındar. tamamen serbest bırakılsın veya tosmi makam. ları ©nun istirahat ve emniyeti e meşgul olmıyacak bir vaziyette bu. Tunsun. Bu, kaç memlekette höyle ola. bilir? Vindsor Dükü ve karısı içim, dünya, nn herhangi yerinde başbıka #endi hallerinde yaşıyabilmek, gayrimüm, kün değilse de, pek güç olmrya başlı- yor. Fakat Dük, kerdisinin rahatsız e. dilmemesini söylediği zaman, hayatını mümkün olduğu kadar mülahaleden masun kılmağa niyet etmişti. Halbuk! Ayrupa ve Amerika matbualı, onun sükünunu bile mükemmel bir gazate mevzuu edeceklerdir. İngiltere matbuatı, isterse, Vindsor Dükünün arzularma hürmet ederek va ona dair yazılar neşredecek Bötunları. mı takyid eyliyerek onun ümid ettiği saadeti temine yardım edebiür. Muhtelif bakımlardan Vindsor Dü. künün, evlenmesinin ilk senelerini İn. giltere haricinde geçirmesi şayanı tav, siyedir. Zaten hıııımııuıu adama- ve dae n değildir. — — Eğer Dük, icimizde bir yurttaş sıfa. tiyle (tahttan çekildiği zami&n meşhur nutkunda söylediği gibi) İngiliz mille. tine faydalı hizmette bulun'nak tasav, vurunu tahakkuk ettirmek istiyorsa, bir sükün ve Ykendi halirde yaşa mak"” devri zaruridir, Onuh için, İngiltere hükümet ricali böyle mes'ut bir neticeyi imkânsız kı» Jacak herhangi bir vaziyet takmmak. tan, onum cesaretini kıracak bir hare, kette bulunmaktan kaçınmalıdır.., v Gpraletlecinliz: tekzip hastalığı Bir gazeteniz var. Bu gazetenin ku. manda manivelâlarını tutan elleriniz gayet temizdir. Arkadaşlarınızı gayet temiz maksatlı olanlar arasından seç. mişsinizdir. Genç, fakat tecübeli ve hiç şüphesiz bilgilisiniz. Bütün heye- canmızla memleketin menfastleri Üze. Tinde titriyorsunuz, Engin bir umman olan ve adına gazetecilik denilen GÜZEL SANATI tek — giar ile hulâsa etmişsinizdir: Hâdiseleri gözden kaçırmamak, her hangi bir hâdiseyi büyük- bir süvatle haber almak mümkün olduğu kadar vuzuhla, hiçbir çapraşık yola sapma. dan efkârı umumiyeye bildirmek, Ve coğrafya “bilgin” lerinin bütün Sâdialarımna )l.mm_ zamanımızdaki “muhabere've münakale” vasıtaların. daki tekâmül yüzünden, hacmi büyü. cek ;:ıf(::lylve Bathı otuz kırk dö. nüm! gİftliğe dönen dünyadan gözünüzü ayırmıyorsunuz. Elniz bir doktor eli gibi haritanım ve hayatın nabızlarını sayıyor, burnunuzla hava- yı kokluyorsunuz, Külaklarırığ daima kiriştedir. Ve bir yerde hafifçe bir gü. rültü, umum? ahengi bozan bir aksak. Jık, bir falso sezdiniz mi, hemen bütün dikkatinizi o tarafa çeviriyorsunuz ve ne varâa, ne olabilirse, mevcudu, sc. bepleri ve takib etmesi muhtemel se. yirle hemen sayfalarmıza geçiriyorsu. nuz. Yani sanatma candan bağlı, te- miz ve dürüst gazetecinin vazifesini yorsunuz. Bu sırada rüfeka bir ykusu içindedir Aradan bir ay, iki ay geçiyor. Gil. nün birinde şezmiş olduğunuz, vukuu ihtimalinden bahsettiğiniz hâdise tam tahmin ettiğiniz gekilde meyâana çıkı. veriyor. Tabil derhal en göze vuracak tarzda bunu negre kalkığıyorsunuz, İşte o zaman diğer gazetelerde birta. kım dostane nasihatler belirive . riyor. Sizden hiçbir. ayrı gayrısı olmıyan, — sizin renginizdaki ve sizin kokunuzdaki arkadaşlar s'zin üç ay evvel vermek çalışkan!ığını gös. terdiğiniz hâdisedeki — gecikmeleri. ni, yani bir sanat hatasını dikkatli bir çalışma ile tashih edeceklerire sağdan, soldan gelen tekziplere ehemmiyet vermişlerdir. Ve sizin hakik"tlerden değil, “muhayyelât” tan bahsettiğini. zi söylemek dirayetinden çetinmezler. Netekim Soövyet Maraşalı ile 7 gene. ralin kurşuna dizilmesi hâdisesinde de vaziyet aynen böyle oldu. Biz üç ay evvol İsveçli bir silâh fabr'katörünün ifgaatımı garb gazetelerinde (*) oku. duk. Bunu sarih bir ifade ile değil, bir gayia halinde verdik. Derken hâ, diseler biribirini kovalamıya başladı. Moskova tekzib etti. Biz ısrar ettik. Zira Moskovanın tekzibine «cbeb olan (*) Ama sağ cenah gazetelerinde değil; gariptir ki, sol cenah gazetdle. rinde okuduk. 4 el ye| 13 HAZİRAN — 1937 KANUNU Işçılere ve iş verenlere Yazan: Münir Evrlnyol İş kanununun tatbildne ayın on beşinde başlanıyor. Bu kamun işçilere ve iş verenlere hir takım vazifeler vermekte, her Iki zümre nin hukukunu koruyucu hüklmler koymak. tadır .Biz, alâkadarlar Larafından — tepluca anlaşılması için bunları iki üç günlük seri makale halinde izah etmeğe Xarar verdik. Aşağtda işçiüerla ve iş veremlerin bu kunun mucdblace yapmağa mecbur — oldukları veyâ ketdilerine yazak edilmiş Olün şeyleri oku; caksınız. Makale 10 haziran tarihii sayrmızda başlamıştır. Iş verenler Neler yapmağa mecburdur ve neleri  Işçiler Neler yapmağa mecburdur ve neleri yapmaları yasaktır ? v yapmaları yasaklır ? Dinlenmeler bir iş yerinin ayni şube. | deki bütün işçileri hakkında mukannen olarak ayni saatte tatbik olunur. . *Dinlenmeler, çalışma mülddeti içinde değildir. (Yani çalışma müddetinden | sayılmaz.) İ Dinalenmeler hakkındaki bu kayıtlara riayet etmemenin Cezası S liradan 50 Hiraya kadar olup tekerrüründe cezalar artar, 19 —(B saat esasının haftanın iş gün lerine taksiminden çıkan günlük ça - lışma müddeti, bu taksimde — bulunan saatten fazla hâdlere ancak şu şartlar dahilinde çıkarılıp arttırılabilir; Mu . vakkat zamanlar için olmak, memle - ketin ekonomik menfaatleri bakımın . dan İhtiyaç bulunmak, mahiyetleri iti- bariyle ve istihsal miktarını mutat olan seviyenin yukarısına çıkarmağa ihti . yaçları olmak Ve arttırılmıya cevaz ve- rilecek İşlere münhasız kalmak (ki bu işler bir nizamname ile tesbit edilecek. tir.) Bunun tatbikinde de kanunun 37 in- ci maddesindeki altı bende uymak meş. ruttur, 20 — İğçileri, 48 saat esası Üzerin » dün veya yukarıdaki 19 numaradaki arttırma tayin eden günlük ça. lışma den fazla tırmağa da ancak şu nadir ve muvakkat haller de cevaz vardır: Gerek bir arıra — vukuunda — gerek bir arıza vuku — bulması — varid gö- rülmesi halinde makineler veya âlet ve edevat için hemen yapılması lüzım ve a. cele işlerde yahut mücbir sebepler hu- dusunda. Bunda da bir kaytıt vardır: İş yerinin normal çalışmasına halel gelmemesinin teminini icap ettirecek dereceyi aşma . mak. Böyle hallerde işçilerin bir kısmı ve- ya hepsi fazla çalıştırılabilir. Bu suretle vaki olacak istisnal çalış. malardan yalnız bir saati günlük iş | Ücreti içinde sayılır. Bir saatten fazla süren çalıştırmalar da geçecek saatlerin her bizi için nor - mal ücretin mukannen saatlere nisbeti miktarında ayrıca ücret verilir . Bu gibi haller vuku bulunca 24 saat içinde mahalli hükmetin alâkadar ma . kamına hâdisenin mahiyeti ile başladığı ve bittiği saatleri bildirmek mecburi - dir . Böyle caiz olan istisnat fazla çalıştır- mada ücretin bu şekilde tesviyesine ri - âyet etmemenin cezası 10 liradan 75 liraya kadardır, tekerrürlerinde ceza ârtar, Alâkadar makama keyfiyeti hildirme. memenin cezası 5 liraya kadardır te « kerrürlerde ceza artar. 21 — En geç saat 20 de başlayıp en erken sabah saat altıda biten işler ge - ce içidir. 22 — Gece işini (bir saatlik dinlenme ile birlikte) 11 saati geçirmemelidir. 23 — Gece postaları çalıştırırken İş- çileri, işin ortalama ramanmdaki din . lJenme müddeti sayılmadan, sekir saat - ten fazla çalıştırmamalı. 24 — Gece ve gündüz işletilen ve nö betleşe işçi postaları kulanılan — işlerde postaları bir sızaya koymalıdır. Bir haf- tâ gündüz işliyen posta gelecek haftaya gece, öbür hafta yine gündüz çalıştırı!. malıdır. En fazla iki iş haftası geceleyin ça- Tıştırılmış olan işçiler ondan sonra ge . len iş haftası gündüz çalıştırılmalıdır. Bu gündüz nöbetine, yani gündüz çalış- tırılacak iki haftaya da gece nöbeti bit. , kten sonra gelec lltllllıhhıın— ĞK e Gebe ve emrikli kadınların da 19 mu. marada çalıştırılmıyacakları — devreleri gösterdik. 25 — Genel bakımdan iş müddetinin haftada 48 saat olması esastır. Bu kırk sekiz saat haftanım çalışma günlerine taksim edilerek günde KaÇ Sâat çalışı « Jacağı bulunur. Fakat cumartesi günleri saat on üçte kapatmaları mecburi olan iş yerlerinde günde er çok 9 aati ve cumartesi günleri saat on Üçten sonta dahi işlemek caiz olan i$ yerlerinde günde en çok sekiz saati geçmemek şartiyle çalıştırılabilir. Haftada 48 saat çalışmağZa başlamağı önceden İktrsat Vekkleti Genel emirler. le bildirir, sonra İş nizamaamelere bağ- lanır . Z6 — Sağlık kaideleri bakımından günde ancak sekiz saat veya dahâ az çalışılması icap eden işler de vardır ki bu işler bir nizamname ile tesbit edile . cektir. İşçileri nizamnamesinden fazla müdette çalıştıracak işverene ceza var « dir . 27 — Cumartesi günleri sâat 13 ten itibaren tatil etmek mecburiyetindeki işlerde gündelik Ücretle çalışan işçiler cumartesi günü için haftanın öbür iş günlerinde olduğu gibi tatn ücret alaş. caklardır. Cumartesi günleri tatile tâbi tutulmak mecburiyeti işçilerin günlük, haftalık, aylık ücretleri üzerinde eksilt- me yapılmasına sebep tutulamaz. Bunun hilâfı harekette bulunan iş . verene ceza vardır. 28 — 16 yaşını doldurmamış çocuk lar herhangi bir işte olursa olsun günde 8 saatten "azla çalıştırılamaz. Bunlar dan ilk mektebe devam edenlerin iş saatleri mektep saatlerine mâni olmıya cak şekilde tanzim olunup ders saatleri 8 saatlik çalışma müddeti İçinde sayılır, yani iş saatinden sayılır. Ve Ücreti &. denir.. Bunlara aykırılık eden iş yverene ce Za vardır. 20 —« Şu aşağıdaki İakitler'de günlük kanunt çalışma müddetleri içinde sayı Ttr ve ücreti ödenir: A — Madenlerde, taş pocaklarında yahut her ne türlü olursa olsun yeral tında veya su altında çalışacak — işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmele ri ile bu yerlerden çıkmaları için geçen #amanlar, B — Demiryollarının veya sair yollar ve köprülerin yapılması, muhafazası, yahut tamiri veya tadili gibi işlerde va ki olduğu veçhile işçilerin ikamet ettik Teri mevkilerden uzak bir mesafede bu Tunan iş yerlerine hep birlikte nakledil meleri icap eden her türlü işlerde bun ların toplu ve mukannen sürette götü rülüp getirilmeleri esnasında ı'îl ta manlar, € — İşçinin; işinde ve İş vemıin her fn emrine hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve Çalıştırıla cak işi bekliyerek boş geçirdiği zaman lar. Ç — Uhdesindeki işin, asıl iş yerinde görülmesi icap eden işçinin, iş veren tarafından, başka bir yere gönderilmesi veya iş verenin evinde Meşgul edilmesi suretile asıl işini yapmaksızın geçen ra manlar. D — Emzikli kadın işçilere, — çocuk Tarına aüt vermek için tayin edileccek olan zamanlar. Bu sayılan sebeplerden dolayı — işçi Meretlerini eksiltmeye uğratan iş verene ceza vardır. 80 —- Çalışma saatler'nin ayar ve wlı ıdilıeli ıııı!ı:ı lııııunuıı 41 inci bir Hayata dair Roman ve hakikat RANSIZ — romancılarından Francis Carco, — geçen )’İ'A Acadömie'nin kızıp kendisini hiç Bf rak Paris “music-hall” lerinin biritdi tık vazgeçmiş: — O zamanlar yazmakta nıdıjni romanda “music.hall” hayatını ediyordum, vesika edinmuem lâzımdi. İnsan antak içinden gördilğü şeyi iyi ifade edebilir. İnanmazsanı: Colette't sorun, diyor. Meşhur Alman kadın romancılarıme gan Vicki Baun da bir yazısmda, iki tüç hafta bir otelde hizmetçilik ettiğini anlatır; o da bu işi Grand.Hötet adli romanı Reşad N. Nuri Darago türk* çeye tercüme etmişti; Ulus'te tefrik edildikten sonra zannoderim kitab h* lindede çıktı. Okuyun, eğ'encelidir; hem de güzel tercüme edilmiştir.) İngiliz romancısı Arnolâ Bennett ise gunu anlatır: romanlarınız birinde bir idam âahnesi tasvir emtiş; o kitab. dan bahseden başka bir muharrif, yanılmıyorsam Frank Harris: “Böyle idam mı olur? İnsanın kafas/ nasıl ke- sildiğini bir kere ben anlstayım da görün!” diyerek gerçekten tüyler Ür. pertici bir levha kaleme a!mış. Arnold kür etmiş ve: “İtiraf edeyim ki öm. rümde idam görmemiştim; siz çok canlı bir surette anlatmışsınız, ben de görmüş gibi oldum, bundan sonra bir. — daha yazarsam sizin tasvırırizden cevabında: “Şimdiye kadar ben de hiç — bir idam sahnesinde hazır hul dım” demiş. Frank Harris ile Arnold Beııııetl Francis Carco ile Vicki Baun'dan haklı olduklarını sanıyorum, Bir n mancının bir hayatı iyi tas' e mesi için otu içinden görmesine ihti. yac yoktur: anu içinden tasavvur ede. bilmesi yeter. O hayatı hayali ve ze. kâsı ile içinde yaratır ve tasavvuru şiddet, intensif6 mesiyetin! halzse ka. rilerine de doğrunun ta kerndisi diye kabul ettirir. M. Carco'nun söylediği doğru olsay. di İnsanın, içinden görmediği hayatı ifade etmesi kabil olamıyacağı gibi kendinde duymadığı hisleri de tahlil edememesi İcab ederdi. Yatı kendisi korkaksa cesür adamı, kahramanı; ci. vanmerd bir insansa halni, slçağı an. latamazdı. Halbuki açın büyük roman, cılırı oıılann eserinde her türlü ine Nurullah ATAÇ â%a!mçı-—! Hırsız çoban Bir çiftçinin 9 daireli bir umu ahırı var ve orta dalreyi ot 39 [H için — kullanmaktadır. 400 koyununu harlet sekiz lı uıyıhvıın-k-ıdınmı-rıııı- saymak adetindedir. Ve her diş B rada 101 koyun bulunmaktladır. bir y yirmi gün #iretek bir yolculuğa — çıkmıştır. genasmda da işlerin nasıl gitti ti görmek için Baman zaman çiftliğine uğra mak niyetindedir . Çiftçinin koyualarını nasil saymakta öldü Bunu bilen çoban hergün dört koyun çalıp satmağa muvaffak olmaktadır. Böylece çift / ginin ara sıra koyunları saymasınd Tağmen 50 güntük gaybubeti emmasında 200 koyunu satmıştır. Çoban bunu nasıl başarndı? Bu bilmecemiz mükâfatisir. — Hatledenler dön iki kişiye hediye verilecektir. Cevapların (19 haziran) tarihine kadar gönderilmiş o* ması Tâzımdır. Ne söyledi ? 7 hâüziran tarihli maselenin hal şekii: Çöcük (beyasdır) demiştir. ) Çünkü babas siyahsa yalan söyliyeceği için (beyazı, beyaz 34 doğru söyliyeceği için gene (beyaz) diye tektir.. Bu bilmecemize yalnız Fatikte Mehice Ke mal döğrü halletimiştir. Matbşamıza ge'ip ha diyesini alâbille . Arcıp Saçi 'ıî YNU zaman kabül etmemesini de göze Alâ” mumara'ya çıkmıştı. Herbangzı bir göle İ kacı, herhangi bir rakkase grbi.. Afe kitabını yazdığı zaman yapmış (bü ılâ tifade ederim,, demiş. Frank Harrit 1 | ha ğ 1 ka Üü Fak | Bel | tatr Tör Tal d tüe K DABE EREŞE SE kit :'Ş ha Yal ter biz BU İi Bennett ona bir mektub yazıp teşek. — ZERRENE İ K 7 a OA G TTiT öğEe N çe e O e i v y af | . vv ÖŞÜYA ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: