8 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

8 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış Siyasa: Iç kavga yılanının zehri ... Yazanı: Şekip Gündüz D le meşgül oladursun, Almanya UNYA, İtalya ile İngütere drasında bir andlaşma yapılıp yapılamıyacağın:ı düşünmek Çekoslovakyaya karşı ağzanı açmış, dişlerini bile mekte devam ediyor. Esasen bir hayli keakin legmiş olan bu dişlerin epey uzun zamandan. beri Çek vatanmın tir budu olan Büdet'leri kavramış bulunduğu malümdur. Ban günlerde Alman — matbuatından bir kısmımın bu'doct devlete karşı şiddetli neşci. yata başlamış olması Almauyanın Çekoslo vakya üzerindeki emelişrinden ve Kidialarıd. Gan asla vazgeçmek miyetinde olmadığını bir daha göze vurmaktadır. Zazetesin den aldığımız şu cümleleri okuyunuz: peşreden “Voeikisehe Beobachter.. Hitlerin — fikirlerini “Almanyada, Yugaslavyada ve TLahlastanda mevcut bütün komünist teşkdâtları oy. zatan ipler hep Pragdadır. Komünist enternaxyonalın Çakoslörakya bükümetinden yar. dim görmediğine İnanmak mümkündür, fakat bu memlekette bir Komünist merkezin hulun masına müzamaha edilmesini Avrupa devletlerinde ihtiüâi uyandırmak için “Çekoslovakya hükümeti tarafından bolşevikliğe bahşedilmiz gizli bir yardım,, suretinde tefsir etmek te ka bildir.Bolgevikliğe karşı gözterdiği bu müsamala ile, bizxat Çekoslovakya, bir tehlike toşkil etmektedir.,, Komşuları için Bu satırlarr okuduktan sonra İnsanın hâtırına çu gual geliyor: "— O halde Almanyanın vaziyeti -ve vazi ti ne olucaktır..? Hudütları dibinde ken. Gisi için tehlikeli gördüğü bir halin devamına müsaade edecek midir?., Almanyada hâkim olan ideolojinin, “bir memleketi botşevikliğe * egi müzümahakü; olmakla,, itbâm ettikler aonra nasıl bir bareket tarzı ihtiyar ettiğini Tapanya — hâdiseleri bugün açııça göstermiştir. Çekoslovakyanın bolşevikliğe yardım etmekle ilhamı, Prag hü. kümetinin sen yıl içinde mütemadiyen şikâyet ettiği gizli Alıman tahrikâtmın daha şidde'li kir gekle gireceğina mi işarat ediyor? Bunu tahmin etmek mümkündür. Zira bu Neşriyat ile ayni anda Almanyanın yukarı Bileziyasında giddetli bir tathiş hareketi başgöstermiştir.Hindenburgün torunu olan bir mü. Tâzim Larafından idare edildiği söylenen bu Lethiş, Yaküdilere ve Jüğvedilmiş olan xol par. tilerin esiki mensuplarına tevcih edilmiştir. Almanyanm Silezya vilâyeti Çekosloyak hu. dudundadır. ve caki Prugya Krallığına ait topraklardandır. Umumi Marpten sonra bu vilâ. yetin küçük bir kınmı Çeköslovakyaya, bir kumı dâ Lehistana bağlanmıştı. Berlin hükümetinin Çeköslovak hududundaki hu Bazi Lethişine müsamaha ettili gün. Jerde Alman gazetelerinin de Çekcetovakyayı bolşevikliğe müstamaha ile itham etmesi, Çe. koslovakyada bür İç kavga uyandırmak — istiyenlerin boş durmadıklarını ve dalma bir fır. gat aramakla meşgul bulunduklarımı $ddla ettirebilir. Temenni edelim ki bu zan yanlış öl. Bun. Zira böyle bir hâdisenin zararı İspanya faciasından daha büyük olur, Çekaslovakya Avrupanın kalbindedir. Orada kuyruğuna hasılacak bir iÇ kavga yılanızehirini, Avrupanın tam kalbine akıtır. Bu mühim yazı 93 harbinde tüfek taşımış, harp etmiş bir büyllk annenin Şikâyetidir y — Maliye Vekâletinin halkla olan tensiı sıkı bir kontrale ihtiyaç hissetüiriyor. Vaka Beşiktaş Malmtidürlüğünde — cereyan eder — Yazan : Kara Davut Müaliye Vekâletine ait gişelere maaş almak'veya yapılmış bir işin bedelini istemek için gidenlere bazı memurla- rın - hiçbir suretle mezun addedilemi. yecekleri bir gekilde , fena muamcle. lerde bulundukları anlaşılıyor. , Birkaç gün evvel bir vatandaş, Çor. Juda, bir taahhüd işinden hak kazan- dığı parayı, (vazifesi bu parayı sayıp vermekten ibaret olan bir memurla a. rasında mevcut gahsi münaferet) yü. zünden bir türlü alamadığını bize bil- dirmiş, biz de bpu gikâyeti lâzımgelen yerlere duyurmuştuk. Bugün şekli ve manası bakımından daha mühim bir Başka fena hâdiseyi öğrenmiş bulunu, yoruz. Şişlide Acemyan apartımanının ikinel katında oturan Bayan Hatice. nin bize gönderdiği gu mektubu oku. yunuz: HABER GAZETESİ DİREKTÖRLÜĞÜNE Bu geler haziran — maaşımı alırken bana “küsürat,, vermemişlerdi. Ceçen gün gaze. telerde “tekalit, aytam ve eramil küsüratı,, nın verileceğini, alâkadarların malmüdürlük lerine müracaat etmelerini, yaşmıştınız. Pa ram yoktu; tramvaya, otobüse binmek için borç aldım; Şişilden kalktım, Beşiktaşa git tim. Ben yetmiş yaşmda ihtiyar bir kadınım. Malmüdürlüğüne girip derdimi — anlatınca banl öyle Bür terelediler ki yaşırdım, kaldım. Malmüdürü, memurları bir ajtızdan bana ha Kırdılar, gazeteleri yalancı çıkardılar, “onlar Atmasyoncudur,, — dediler — “Gazetelere inanılır mı? biz küsüretr zuten — haziranda maaş dağıtırken vermiştik,, diye bana çıkış. tdar, Halbuki çok iyi biliyorum, bana hazi. randa “küsürat,, verilmemişti: Bvime döne. cek param yoktu. “Bari bana 25 kuruş veri. niz de evime döneyim. Bize evden bir adamla lade ederim. İnanmazsanız — kuponumu size rehin bırakayım,, dedim. Bentmle slay elti. ler. Yetmiş yaşında hir asker karısma, bir haker anasına hiçbir insana yapılmıyacak mu amcleyi yaptılar, Ağlayarak çıktım. Bekle. ae yerinda İnaan aaven bir ganç — hiletimi Alâr da evime döneblidim. Şimdi — Beşiktaş malmtidürlüğünün bana yaptığı hakaretten Ben utanıyorum. BİN altmış yıl bu memleke. te hizmet etmiş bir zabit affesiyin. Doksan ©t harbinde harbe girmiş, nakero yardım e*. Talş, tüfek, , ekmek taşmmış bir kadınım. Hudutlarda dolaşırken küçük — çocuklarımı e lll ll ve acıdır ! sepetlerde taşıdım. Bana böyle bir hakaret reva mıdır? Ben memleketime, mülletime ve devlete dua ile meşgul bir kadınım.. —Hem niçin gazetelerin yalan yazdığını söyledikle. rine bir türlü akıl erdiremiyorum.. Bütün in. sanlar onları okuyor, olanı bitemi anlardan öğreniyorlar. Şu malmüdürlüğünden hakkı. mı aramanızı istiyorum... Maliye Vekilinin bu mektubu okudu. ğu anda bizden çok müteessir olacağı- nı, bu fona maceraya esef edeceğini sanmaktayız. Zira hakaret gvmı in. san şu vasıfları haizdir: , 1 — Türkiye vatandaşıdır. 2 — Yetmiş yaşındadır. 3 — Büyük annedir. 4 — Asker kurısı, asker anası ve hiç şüphesiz asker kızıdır. 5 — 93 harbine girdiğine de bakı. İtrsa bir tarih hatırasıdır da.., Bu vatandaş malmüdüründen bir lü, tuf dilenmeye gitmemişlir..Bir hak a- ramıya gitmişlir. Esasen bir malmü. dürü hiç kimseye Ilütfetmeye salâhi- yettar bir prens değildir, kendisine her müracaat edenin işini görmiye memur bir fâni ve mütevazı zatlır. İnsanlık hali bu... Olabilir a. Yet. mişlik Hatice ana hata da edebilir. O. nu terslemek, ona çıkışmak, onun su- ratma haykırmak bir memurun haddi olmamak şöyle dursun, bunun aksini yapmak, yani böyle yaşını, başımı al. maış bir hatuna nezaketle muamele et- mek, saygı gösltermek, güler yüz gös. termek bir malmüdürlüğü kaleminde bir mesa basırda oturabilmek için ya. pılması lüzimgelen ilk vazifelerdendir. Maliye Vekil'nin (Türk rejiminin en hassas vasıtası, efkârı umumiyenin en sadık tercümanı ve halkın hükümete hükümetin halka bildirmek — istodiği işlerin aynası) olan Türk gazeteleri hakkmda bu memurları tenvir etmesi- ni istiyoruz. Çok fedakâr olan, hiç de ticari, hususi ve ferdi mahiyette bir müessese olmıyan Türk gazetecili; nin Türk inkılâb bünyesindeki mevki- inden haberdar bulunmıyan kimseleri cezri surette ıslahla çalışmak da ay. I Hatıralar ve muşahedeler... ı W Sait Halim Paşanın riyasetinde çete ! Monarşik bir devletin bazan ne kadar gülünç olabileceği beyanındadır ! — - Yazan : Aka Gündüz Ekmeklerini yedikten, — şatalatlarını sürdükten, eteklerini — tabanlariyle be Taber — Öptükten sonra; Edirneli Talât paşaya, Manastırlı En ver paşaya, Üskülarlı Cemal paşaya u Tuorta ve ağız dolusu küfür edenler, başlarını birazıcık, daha arkaya çevirmiş olsalar, ettiklert nankörlükten dibine batarlar. Öyle yerin dibine ba tarlar ki, burada batsalar bacakları San fransisko kıyılarından fırlar. Yakın tarihimizin gürültü, entrika, çoküş ve kepazelik devri sadece 1908 1918 devri değildir. (Yakm tarih) de HMiğimiz şeye en az yüz elli senelik bir zaman ve mesafe vermek gerektir. Ya kın tarih en az yüz elli baklalı bir zin çirdir ki her şeyi 6 zincirlemeye göre incelemelidir. Aradan bir veya bir kaç bakla atlanınca hepsi karışır, Sebepler müessirler, amiller, cereyanlar mantıki akışını kaybeder, realiteler güme gİ der, Örnek meydanda: Bütün kötülük ler 1908 den bu tarafa olmuş! 1908 den arka tarala doğru her şey güllük gü- listanlıkmış! Eser meydanda; Abdül mecid siyasi pehlivan, Âli Paşaya kaz kanadiyle künde oyunlarını öğretip e Hine tanzimat aklında bir güreş kitabı vermiş, Adamcağız çok çalışmış çaba lamış amma ne yapsın ki boyu cüce, İri yarı Avrupanın göğüs çaprazından kurtulup da kündeden atamayınca, memleket çiviyukarı (şimdiki adı tüş) yenildi. Abdülâziz kuzu dolması pehlivanı. SAynı semmanda biğ aaf Lahrldaype. açi kendisi olduğu halde herkes fıstıklı ku- zu dolması, sütlü irmik helvası, çilek yağlı imam bayıldı yermiş. Bugün Kâ- gıthanede fabrikalar var, Herkes gidip tek başına bunları yiyecek zaman ve mekân bulamıyor. Öyleyse o devir çok ucuz ve rahat devirdi. Habire dolma yut, ha bire atıştır, ha bire Abdülâzizin elensesine boyun kapdır.. Deli Murad masum bir akıllıdır. Ah şu Harbiye mektebi nazırı Süleyman paşa ah!, Ah şu serasker Hüseyin Av ni paşa ah! Adamcağıza padişah oldu ğunu kandıra kandıra, alıştıra alıştıra ydlire yedire söylememiş olsalardı, sevin cinden çıldırmazdı da şimdi memleket cenneti alâya dönerdi. Hele Abdülhamit efendimiz, hele sul tan Abdülhamit elendimiz hazretleri, hele o! Tefrika tefrika, sütun sütun, sa. hife sahife,“kitap kitap okumadık mı?.. Hetm hangi devirde? Bizim cumhuriyet devrinde. Meger Abdülhamit efendimiz hazretleri, kitaplı kitapsız — yedi kere yetmiş bin peyğamberden — üstünmüş, öyle üstünmüş ki, eh Tanrı Tealâ ile aşa Kt yukarı bir sedirde oturabilirmiş am ma tevazuu dolayısiyle yarım basamak aşağıda oturmuşmuş. Bu memleketi otuz üç sene hem üç ay, hem üç hafta, hem üç gün, hem üç saat öyle idare et miş ki Allah Allah! Meşhut cürüm değil. Fakat pek a. yıp olacağını bilmesek ikinci Abdül - mecide kaside, Vahdeddine destan düze ceğiz. Mürteci, hain olduğumuz için de- ğil, sadece tarihi tetkik ilmini yaymak hastalığına tutulduğumuz için, İnkılâba yete sadık olduğumuzu gös termek için de abalı Talâtın yad eller- de kalan mezarına vur tekmeyi.. Bu kadar ince eleyip #ık dokumak kudretimiz varmış da neye birazıcık da rıca bir lüzumdur. Kaldı ki Hatice ana “ben haziran. da küsurat almadım,, diyor. Beşiktaş gubesindeyse “biz küsuratı haziranda dağıttık,, deniliyor. Bu basit münaka- şanın hakikatini tebarüz etlirmek dahi matbuatın işidir. Maliye Vekili bu ha. kikatin tebarüzü için matbuatm vazi.: fesini elbette kolaylaştırmak ist'ye. cektir, Kara DAVUT yerin | 1908 den önceki devirleri geçirmiyotuz?. Osmanlı imparatorluğunun en kötü devri Vahdeddinin düştüğü çirkef çu kuru devridir. En çok üç sene sürdü. *Halbuki bundan bin kat beter, daha çirkef, daha çukur bir devir vardır: Abdülhamit devri, 'Tam otüz üç sene sürmüştür. Ye « ni nesle ve gelecek nesillere, yalnız bu devri öğretmek yeter. Onu öğrenenler bu - yüksek şerefli, izzetli — cumhu- riyet devrinin ne olduğunu anlarlar ve buna taparlar. kılhurd.ıg ... »»» bunları neye damdan düşerce sine söylüyorum? Nıçın sinirlenidim? Ben de pek farkında değilim ama, not defterime bakınca biraz anlar gibi olu yorum. Şunlari yazmışım:? Çoktandır yaz mehtabının Boğarda ki cünbüşünü görmedim. İki çifte, ay na kıç sandallar yok.. Bebekli Yani kal- fanın elinklen çıkma üç çifte mahun kik ler göç etmiş. Sırma çepkenli, bürüm cük gömlekli,beyaz dizlikli, geniş omuz lu, katmer enseli, yaşmaklı hanım sul tanları çaldıran gaytan bıyıklı kürekçi delikanliların süzdükleri dört çifte pi yadelerin yerlerinde dalğalar geçiyor. Yaşmaksız, piyadesiz, hamlacısız, def siz ve haşlanmış mısırsız. Boğaziçi... Birde bunu göreyim. Dört arkadaş se kiz kâğıda bir motör tuttuk Geziyoruz Dünyada seyrine doyum olmiyan, eşi örnegi bulunmiyan iki mehtap vardır: Ba$ğazici hir, Mardin iki, Eskiden (tek kürekle mhubı Çık- tı) deyip gülüşürlerdi. Meğerse alaya sığmazmış. Tek kürekle mehtaba çıkı. Jırmış. Bunun için de — medeniyeşmek gerekmiş. Çocuklar, delikanlılar. genç kızlar, kadınlar, buruşuk baylar, hep birer kepçemsi tek kürekle biblo tekne lere binmişler, Havadan gelme pera ile yapılan mahun kiklerin yerini alın teri ile yapılmış sporcu kayıkları almış. Eş- kiden kürek çeken delikanlıya külhan- beyi, tulumbacı derlerdi, şimdi gümüş kupa veriyorlar. Beyaz motörler, afili motörler, kü - bik motörler cayır vızır.. Donanmış va purlar, Zurna, saksefon, dünbelek, ban co. İçi saçmalı meksiko şakşağı, kalın saz, ince sar, caz, orkestra, bando..... Asayiş, gündelik jurnal kâğıdı üzerin de değil, suda, karada, havada berke mâl, Polis motöre dur, dans edene © tür demiyor. Öyle “bir nesil mehtap sefası ediyor ki içlerinde hiç biri bir te ki hafiyelik ne olduğunu, curnalm ne idüğini bilmiyor. Biz arda kalan neslin bir öğüntüsü, bir zevki var: Böyle bir nesil yetiştirip göçüyoruz. Bebek.. Geç., O artık bizim oldu. Ço cukluğumlda bizim değildi. Orada bu runları havada, dişlik frenk kırmalarile koltukları kabarık, kırmızı fesli mabey ni hümayun erkânı oturabilirlerdi.. Bir de ömürleri boğaz tokluğuna geçen za vallı balıkçılar. Valde paşanın — ki Mısır Hidivinin anasına böyle derler di — sarayma kimse sokulamazdı. Yük sek duvarlarının dibinden geçeni Ab dülhamide curnal ederlerdi. “Valde pa. şa hainletle fiskosediyor, senin yerine padişah olacak!,, Rumelihisarı.. Bizimdi amma içinde bir dane bikl'at vardı; Macar Osman pa şanın kızt ve o devrin meşhur şairi Ni gâr binti Osman hanımfendi. Böyle ha tun mu olurdu hiç? Hem fransızca ko nuşuyor, hem erkeklerle dizdize, karşı kaşıya oturuyor, Bir de Nışantaşındaki Leylâ hanımfendi böyle idi, Bir de kar şıki Kanlıca koyunda Suphi paşa sülâ- lesirklen Sami beyin yalısı tekin değildi. Abdülhamide mensup olanların karıla ti bu hanımfendilerle konuşmazlardı. Hoş yasak olmasaydı da karşılaştaydı” lar ne konuşabileceklerdi. Hiç, ya gı « Konuşm! ANATLARIN ü t konuşmak ak sanafidir | memleketlerde bile len kimselerdir. Fakat konuşmasımı, leyip bir söylemesini, hit keri bir suale de mi tib F sını bilmek daha guç;w : nu, saatlerce çalışıp kâye anlatmaktan h”hrj onları her anlatışında letir, nihayet tahı getirebilir. Fakat Zırlık olamaz: o WM nuz adamın sözlerini Sohbetleri tatlı ol zi kimseler - tanıdım. zevkle dinlenirdi, Flh’ nuşmaz, kendi kendilerin? Monolog, konuşmak W Karşılarındakini düren, mütemadiyen Bi nükte adamları da pok sevmefi bucak yoruverirler. KM mek istedikleri de pli onlar, çok defa, kendi $87 kendi zekâlarını isbata M vakalardan bahsederler- Konuşma sanatkârı Ki setmez, size kendi ettirmeğe çalışmaz, Nfıd ni bile belli etmez. Fakat nuştuktan sonra ondan V ler öğrendiğinizi, h:ı':ı bilgini: " Şez et sedersiniz. lf Dalkavuk, yani karşısif söylediğini tasdik edip y » nun hoşuna gidecek DİF mesini bilen adam, kon" rı değildir. Onun başkâ vardır (fazilet demiyorum) ? pek kolay bir sanat konuşmanın, lnıı-ııııııüıi U Altı ıııî/j Bir kâğıt alarak, üzeritt santimetrelik bir murâbbü Jardan her birisini dörde ta koyun ve vu noktaleri | ,ı todin. Böylelikle yeniden O7 Tabba elde etmiş oluyorı"* dardan her birisinin ortasıl, Tnti yan. Şimdi, mesele, alti zerek bu on ait noktayi kat bu işi bir kalendt bu nitr hat çizilinceye Kadi ";;,“» içinden t.:l“ı | bir Vo',,a (Dünkü Arap saçmıı bf AÂyni yotdan bir tek Gd ) bütün bu yolculüğu . Bastığımız şomaya Lakip ediniz: 1—18— gırlı sakızdan, ya den, ya kıymalı börektöt * dı. Geç. . l(.ıluıder Hani tistat gü şaheseri (aşkı memnu) yer, İşte o kalender de ” Frenk kızları çalğı ve frenkler keyf çatafl mekten korkmıyanlar zaman için kaçamak Şimdi mektep mi olmus ""_

Bu sayıdan diğer sayfalar: