8 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

8 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çalişhz-; Sıgî, Na tarzım, Osmanlı r»-(-irğl/eı'ınm isimlerini İt€enmek, oturdukları JI(İ)(ZİİCH tesbit etmek », Ja da hizmetçimi Jdaliyete geçirmekti. D 4 n casas teşki Osmanlı — büyüklerin Ran tesiri altınıda ol Neye mer, 2 ü nennr edilmişti. Hizmetçi * İstanbula harsket " nede eden casux ? Yapt VUğmi kendi ağzmdan anlat <. Tf"'*FEVE ÇEVİREN: VÜRnet Münie a BZ AUA Seyahat etmek SAA "la. ue Alman ve Beyoğlu hastahanelerinin kayit defterleri gözden geçirilse yer “Dr. Franz Von Grayos,, imzası en aşağı yüz defa bulunur. Eenteli. A bana, İs- Casusun bir doktor hüviyeti altında gelip çalıştığı Alman hastahanesinin bugünkü hali, matla birlikte gelen masral ve harçlık bir kaç 'bin “Almân mar- kıtıdan maada, 5000 mark da Os- manlı bankasında hesabıma yatı- lmış olduğunu gösteren bir po- imli hizmetçi mi de be- oku Fakat ben onun yardı. almaklığım, uculara rünür nbulda bana büyük dokunacağını biliyordum. & söylediğim gi rapça biliyordu. O za- her zenci çocuğu İstanbulda bir çok bu zenci manlar, arapça bilen şeyler öğreneb Hemen het zmetçileri arasın nurdu. Ve bizim Kim de clbet bunlar arasında â zenci- vatandaş- ların; bulabilecek ve bir A nın elde etmesine imk: upalı n olmıyan bir çok-malümatı alıp getirecekti. Hemen hiç bir hâdiseye rastla- madan İstanbula vardık,. “Osman hı,, adı verilen bir sokakta gelişi Bilhassa böyle mütevazi bir yere git tim. Çünkü dikkati celbetmek i: düm. Eğer pahalı bir o- telde oturacak olsaydım, hiç şüp- güzel bir Hana indim terniy hesiz kim olduğuma dair sorgu- caktı. “Kim yabancı?,, diyeceklerdi. lar tecessüsler başlı dir bu Herhalde bu adamın parası var.. Eğer kendi parası değilse, acaba kimin parasını, harcıyor? Velha: iyi bir semtinde orta kıratte biy ev tutarak yerleşmişti, gıl hiç şüphe uyandırmağa gel- merdi. İstanbulu hiç bilmediğim için evvelâ, şehrin renmek istedim. Bilhassa selaret coğrafyasını öğ- lerin yerini ve yüksek tiyaset a- damlarınım oturduğu semtleri öğ- renmek 14 *rtesi hafta on- lara yakın | re taşındım. Ve siyasilerin ekseriyetle - çıktıkları arın temas ettikleri her nevi şahsiyetleri, onların pe- şinde dolaşan! araştırmağa gi- diğimin ikinci günü, vesi- mektuplarımı Alman ve Beyoğlu hastanelerine vermiş mim, hastancle- abri bir ak geçmişti. O gü hava yağmurlu veya iyi olsun her birkaç saat hast: kendime Günde bir hastanedeki defteri Öyle “Dr. Frâanz von Graver,, im: İstanbuldaki Alman ve B Trinin kayıt defterlerin rin cetveline gün mağı fazife defa, bazan iki defa imzalardım. zannediyorum ki bugün hastan de en aşağı yür defa yazılmış ©- Yarak bulunur tetki kat yapmak vazifesini gi ı Bu suretle, olan bir dokto: İş olmuyor dum. Nihayet, Beyoğlunun iyi semtir na gitmiyordum, Cün kü derhal şüpheyi cel bhederdi. Vazifem cidden el tü, Ancak bin itina ve bir takım yaba! denlarla sıkı bir müra sebet bu iş tam bir dü. Bu kadınlar, do kurabild H ay sür ğuş itibarile Fransız, Rus veya Çerkestiler. Yahud da . Fakat muhtelif siyaset adamlarının yakın ar * kadaşı olabilmiştiler. Bir işin başlangıcı dalma yo- rucu olur. Fakat işin baş tar azm da fazla yorulmak, benim üzerime aldığım vazifede bilhassa lâzrm- dı, Bir kere pot kırmak, bir de- fa karanlığa doğru bir adım at- mak, her şeyi mahvetmek demek- tir. $ celer ©, gözle görülebilir neti- elde edemeden çalışır. Bazan çalışmı aylarca lış yol üzerinde ası müm! dür. Asıl lazım olan, sorgu ve araştırmalarda çok ihtiyatlı hareket etmektir. Bu iş- lerde hizmetçim Kim'in bana ta- savvur edilemiyecek kadar yardı Doğr İsterseniz onsuz, muvalflak olamı mı dokunmaktaydı. sunu yacaktım. ÖO zaman İstanbul ev- ki hizmet sık görülen zenci lerânı v sanatkârların olabilmek be- yazlar için pek güçtü. Fakat Af- tikanın meşhür ve küdretli Zulu milletir “mahremi esrarı,, mensup olan hizmetçim Kim, bütün dünya y ciler arasında hâlâ mevcut olan izündeki zen esrarengiz bir farmasonluk dola- yısile en değerli malümatı topla- bana getirebiliyordu. Benim çalışma başlı Osmanlı siyasilerinin belli göz- Gelerini isimlerini oturdukları yer leri tesbit etmek, sonra hizmetçi mi faaliyete geçirmekti. Nihayet, dınlardan bir tanesi- ve nere tarzım, oturduğunu lim. İşte bizim zenci sına sırR gelmişti: k bak Kim, dedim. Şim şudur: Bu n evine kimin gelip gitti- enden istediğim Ereneceksin. Gelen adamın anı Ğ adama enu da daima ayni olup olma neceksin, Eğer hep ayni kaç günda bir geliyor. esin, Kadımın aldığt mek ında — Bğrenebild Öğreneceksin. Sonra bu kadının ettiğini de İstanbulun rereden nara temin zıredır dışında bir verden para alıyorsa nereden pera alıyor. Velhasrl hu kadına dair ne öğrenebilsen kârdır. İste Dövlece Kim vola cıkı« yor, 6 evdeki hizmetçilerle ahbap oluyor ve hemen hemen bütün istediğim malümatı cİde etmiş ol- duğu halde dönüy ben de şunü öğrenmiş oldum: Öğrenmiştim ki, matmazel Bal- tiyö namında birisi, o zaman devlet umurunda olan yüksek bir (Ahmet) ismindeki n arkadaşlış edi- şahsiyetin müşavirile yı yordular. Ozaman Berlin Osmanlı siyasi lerinin, Alman nüfuzuna - kulak asmadığı gi ma karşı bir cephe almış vaziyette olduğunu görü- yordu. Alman entellicens servisi, Fran sa ve Çarlık Rusyasının faaliyet te olduğunu biliyor, fakat hangi mecralardan bu işi gördüklerini pek kestire Onun i hizmetçim Kim" niyonun ziy matmazel kik için gönderdim Ahmedin, evinde görüp görmediğini öğren- mek istiyordum. Bu hafif meşrep kadının evine tam saat kaçta gel diğini ve geldiği zaman onunla kadar kaldığını tesbit zımdı. Çünkü Âhmedin bu kadınla sokakta gezerken gö- rüle etli değildi: bu belli başlı bir mana ifade etmez- di. Bu kadımlar bir çok O!: zadelerile her zaman gö dü. İşleri öyle icap ediyordu. On- ların üsülleri, evvelâ genç m la ndilerine bi matmazel berab etme! esi ehemmiy akıllı mef liyetli miktarda para harcatmak, sonra kendi oyunlarını oynamak- tır.O kadar para harcatırlar ki,iş, kendilerine erler hattâ o- tomobil mağa kadar varır, Neticeyi tahmin güç Gençler, kendilerini müşkül bir vaziyette değildir. Mevkilerini sarsacak derecede borçlanmışlar- bulurlar. dır. Sonra bu kadınlar, müşkül vaziyette bıraktıkları bu mühim kimseleri borçtan kurtarmağa m borçları- nı ödemeğe karşılık, mükâfat o- larak da devlet esrarını çekmeğe çalışırlar. Ahmet, bö müş olabilirdi. girişirler. Fakat on bir vaziyete düş- Zenci Kim, mat- oturduğu ev tesis etm mazel Balniyönün halkiyle müna: yolunu buldu. Böylece kolayca nin malümat elde etmeğe başladım, Matmazel Balniyönün de rzenci r hizmetçisi vardı. Hizmetçim Kim, onunla arkadaş olmuş ve on dan matmazel Banlniyöye ai€ mektuplar ve kâğıt parçaları tee min etmişti. Balniyönün hizmetçisi, rı çalıp benim hizmetçime getiriş yordu. Bundan başka, gene bu hizmetçi, Balniyönün herhangi kimse ile neler konuştuğunu da ırkdaşı olan bunla« benim hizmetçime yetiştiriyordu. Bütün bunlardan anlaşıİryor ki, dönen entrik: nü keşfetmiş zel Balniyöydü. Fakat bu kadını tehdit etmek, yahut para ile satın alıp kendisini tanrmak, estarını elde etmek imkânı yoktu; Halbuki onu faaliyete sevkeden kimdi? Ücretini kim veriyordu. gör matmı B hepsini öğrenmem lâzım ya kendi« sinden öğrenemiyecektim. dı. Ve doğrudan do Şu halde anun samimi arkadaş. lar ar la münasip kurulabile. cek kimseler araştırmak icap edi- yordu. Arada bi gazel Bal« niyöyü bir barda danseden küçük siyah saçlı bir kızla gezerken gör- müşt Sesilya Kurs: duğunu öğrendim. Ve ondan sonra artık barlara sık sık gitmeğe başladım. Bu yerler her akşam tıklım tıklrm dolardı. Sesilya Kursan'a methetmek bir tesir yapmıyordu. Çünkü bü- na alı m. Bu kızın ismini şmuştı O barlar, Avrupa veya Ameri- kadakilerden çok başka şeylerdi. Geniş bir meydan düşünlünüz. Ortası kalın bir İzmir halısı ile döşeli olsun. Etrafındaki divan- l ekli yastıklarına yerli ak« yaslanmıştır. — Yüzlerinin insanlara içe yice gör mek arzusü uyandıran bir yaş- makla örtülü kızlar.. Fakat vü- cutları ince şallar altında pekâlâ seçilirdi. Avrupalr oyuncular ise, o zamanlar en son Paris modası halde parak dolaş re giyinmiş oldukları alk arasında kur y maktaydılar. Ve kamıştan yapılı gik masa- larda da madamlar, yahut "bey,, ve “efendi,ler oturuyorlardı.Bun lar sigara, çubuk veya kehribar marpuçlu nargile i mekteydiler; (Arkası

Bu sayıdan diğer sayfalar: