22 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

22 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

âj mevsimi münasebetile GÜNEŞ Hem kurtarıcı, hem de katildir ı Fııkııl güneşe ilâhi bir şahsiyet nl]ıdrrn no Ülk çağın insanları gibt ona ! $ fapmak ve ne de yeni Dir putfperestiye dönen yürminci asrın “heliyoman. $ güneş çılgınları” gibi ondan hay atın büfün sırlarını beklemek dağ. $ ları W Bu yakınlarda çok âıcak tir gün öğleder, #ozra iki hekim arkadaşımla Urükte » İ0Eyu $ plâjının Kızgm kumları de ayr, ayrı gübede sırtlarını güneşe çevirenları, unba oyun yoruz. Seneler. lerinde potikli. nik heklinliğini yapmış olduğumuz — cihötle bu gedikli plâf midavimleri içinde bazı e. ki hasta aşinaları tanımamak imkAnsızdı..... İşte eski hastalarımdan biri: — Muhiddin Apak kadar şişman fakat onun gibi ömründe kiçbir spor yapmıyarak ve kafa işlerile uğ. raşan ve ünümüzden geçip beni gülerek se. Mamlarken “tanstyanumu düşürüyorum dok. torlur JAtfesini de unutmıyan — tper tansi. yonlu bir memur.. Bu çok iatifadeli resmi. geçitte dahiliyeci dostumun nazarı dikkatini gelbeden tip bir sene evvel “verem başlangı. ct!.., teşhisiyle aakerlikten tecil ödilen kal. kık omuzlu. çökük göğüslü ve iskelet bacak lt bir gençii. Öperatör arkadaşmmızın Önünden — geçen fnman Kkalabalığı içinde topallar, iğri kemik. Hlor, bacaklarında ordu bozan olanlar çok, tu; fakat bunlara bir kaymet — vermiyordu; | nihayet o da aylardanberi böbrek ağrıları geçiren ve ağlebi ihtimal taş düşüren alko. Uk bir hastasına rastladı; ve sıhhatini so. rarken “sıcak kum banyosundan istifade e. diyorum..,, Cevabınt aldık. Tablatile bu mü. gahedeleri çoğaltmak ve hergün kızgın gü. neş kamçısı altında Afrikanım veyahut A. merikalmnın İptidmi siyah ve bakır renkli ta. sanlarma benzeme modaama mülbtelâ olan tnasanlar arazında daha bir gok hastalar bul mak mümkündür. Çök şkür, ne plâjlara, ne güneşe ve ne de modern spora düşmanım; ve bilâkla ben de fırsat ve imkân bulunca Ftorya plâjına ko. şar; açık hüvadan, deniz — banyosundan ve güneşinden İstifade ederim. Fakat güneşe Kâhi bir şahalyot atfederek ne Ik çağın in. sanları gibi ada tapmak — ve ne de yeni bir putperestiye dönen yirminci asrım “beliyo. manları — güneş çılgınları,, gibi ondan ha. yatın bütün serlarmı beklemek doğrudur, Güneş, no kâh taltif ve kâh tazip eden bir Apollon ve ne de bütün illetlere — karşı bir panzehirdir. O da yüce külinatın sinirleri I, çinde bir damla su ile bir çakıl taşınm tabi olduğu ayni hayat kanunlarına hağlıdır; ica. binda bir hayat kurtaran ve icahında da ayni hayatı mahveden bir damla su gibi gü, neş de bugün bir halâakâr, yarın da bir ka, tüldir; bir dakika içihde yaprağı yeşertip ve başağı olgunlaştırırken bir dakika sonra ku rutabilir. Fakat yağmur yağınadıyan, insan. Jar önceden tedbir almadıysa — güneşin bu bayat! vetiredeki kabahati medir? Çok defa ölçüsüz hareket ederek ve his. lerinin, modanm baziçesi olarak çıplak vü. cudile kendin! güneşin yakıcı teşirleri altın.. n bırakan insan da büyük — zararlar gör. mektedir. Bir senenin üç çeyreklik zamanı. 1 ekseriya havasız gehirlerde ve kapalı ha. valarda geçirirken yaz gelir gelmez — bakır gekreli görünmek, (Klark Gebi)e veya Lü. Pt Velez)e benzemek hirsiyle cildimizi bir. hamlede güneşe göstariyoruz. Gerçi İlkK ood. lerimizde nüdime — çıplaklık — em — tabil şeydi; fakat onlar bile dalma orman kenar. larında, ağaçlar sitında ve meağarir içinde yaşarlardı. Bugün bile scak marmleket insan Jart güneşe karşı datma tedbirler Almakta; veyaz yünlü ve hafif bezler giymektet baş. Jarınt korumaktadırlar, Tapanya, İtalya, ca, nubit Fransa gibi #scak Avrupa memleketle. ri gehirlerinde gülge veren dar sokaklar gö, rüyoruz. Güneş arızalarından dolayı — aeme. lerdenberi Fransada büyük remmigeçitler ve bu meyanda 14 temmuz resmigeçidi sabah. leyin erkenden yapılmıyor mu? Güneşin öldürücü yakıcılığını birçok hay. van tecrübeleri de gösterir. — Afrikada bir kuş mutat avı olan yılanı kendi — gagası ile öldürmez; çünkü bizzat cellât olmuamnı iste. miyecek kadar haasastır; onun için onu Af. Tikanm kızgın güneşi altında bir müdde! bı. rakarak kendiliğinden ölmesini bekler. Bi. canlar, fareler, kobaylar güneş altında çol çabuk ölürler. Tancadaki Pastör Enetitüsü tecrübe hayvanlarını rüneşte bırakarak öl. yürür. Beyaz bir sıçan güneşte 18 dakfkada; diyah fare 37 dakikada; bir tavgan da bir büçuk saatte ölür. Riç şüphe yok ki biz insanlar güneşe kar. #T gürek tabtat ve gerekse aldığımız tedhir. Tef #üyarfle nisbeten mukavimiz; fakat yu. Karda yasdığım gibi senenin en büyük kız. mnt kapgir ve karanlık apartıman!'ar içinde | geçiren Biz şekirliler çok daha Dağlık mmtakalarda ve kırlarda giyim ta. Bi olduğundan güneş cilda o kadar tesir et, sdeyiz, uçünlüz ce İstanbulun büyük hasta: ' ertüRecERELNEKAMA ASA NAE DALACERAAALEEELEKALEECEREEERALELECE. Yazan: KeAKAMSİZ, Bulda | ; İ Dı. Rasim Adasal mez; halbuk! deniz kıydlarında baştan aya. Ra kadar Çırılçıplak duran insan bütün gün bütün vücudde güneş banyost içindedir. Güneşin tedhirsiz insanlarda ve — bilhassa ilk plâj günlerindea mucip olduğu güneş çarp | ması, şiddetli baş ağrıları, yalancı rüenenfit ve genlş cilt yanıkları gihi nAd artzalarını tavsif daha ziyade trbbi kitapların harcıdır. Bu yazının tik faslındaki müşahedeler banun en canlı misalidir. Sağlam böbrek, — sağlam ciğer ve sağlam yilrek taşımayan ve dahili uzuvlarının fiziyolojik vazifelerini — kontzol ettirmeden kâh moda, kâh #por — merakı ve belki de anpirik bir zihniyetle tedavi kasdiy. le kızgın kumsallara bir yengoç gibi - yapı. | şanlar daima tahilfke WUN0NUSlAr. — Mahur güneş tedavisile kapanabilen verem yarası, BAgI güneş ziyası altında Gdört nalla yü. rür; başka bir inmanda hafif tansiyon yükse. lir; kan damarları kanamalarına ve dolayı. Bile felçiere Jatidat kazanılır; — Mübalâğalı Bgüneş kafaları ve sinirleri çok yorgun olan. Jara büsbütün hırçınlık verir; onları şiddetle yorar ve bir çok entatlara ve bu — meyanda tifoya hazırlar, Kızgın güneşin bilhassa sarışmların daha hassas olan ciltlerini ne bale soktuğu gözü. zünde olan en müsbet bir misaldir; — güneş bu gihi ciltleri kurutur; sertleştirir; zaman. Ja ve bilhassa mütevali bir iki sene geçtikten aonra artık kışları da kaybolmayan bir ta. Xam sütlü kahve lekelerini; müz'iç sivilce. deri Teucip olur. Estetik bakrmından da yumuşak elidin ta. Taveti yerine buruşukluklar kalm olduğu ci. hetle vakitaiz bir ihtiyarlık ve dolayışile çir. Kinlik Manzaraat da mevzuubahatir, “Bana kalırsa güneşin böylece ileri derecede kurut. tuğu, sertloştirdiği bir elit şehvi tomasların mcak dalgalarını aşkan makarı olan rüh um. Manma İâlkile ulaştırdmaz va Sexa appeal dediğimiz cinsi caziheyi de sade simsiyah bir Göri manzarasile yaratamaz.., O balde diğer nimetleri olduğfu kadar had dizatmda faydalr olan güneşde —kulistimal> Uğratmamak ve onun HAhi gazabından ziyı. de maddi zararından, yakıcılığından ; kork. mak gerektir. D YHsasen cildin — ösmerleşmesi; — vücudun Ültra Viyole gualar tarafından islilâya uğ. ramasına kargı ortaya çıkardığı bir — nevi müdafaa yasttamdır. Binacaaleyh güzel ve Mihibate uygun olarak esmerleşmek İçin un! Küneş Çarpmalarından ve yanıklarımdan ko. runmalıyız. Bunun için de plâflardan mah. Fum olmak icap etmez, PlAJa gidince ve pil. basaa fik günlerde kumut üstünde uzun Mit Get hareketsiz olarak uzanmaktan çekinme. H; bilâkis bedeni hareketler — yapınalı; çok Yyürtümeti; memalâ top oynamalıdır. Birkaç gün açık denir havasında yapıınn büu egzersizlerden soora kunisalın — Ustünd- ve hareketsiz vaziyetlerde güneş banyoları. | Da başlanır, Tabiatile bunun için de zaman ölçüsü çok Mühimdir; vücudun —tahamnıt'! derecenine göre plâj Üztünde — katmalı; Ve le&inmı.—nm“—“ neşe karşı mahfuz olmalıdır. mmımııuwıım zarfmda gök makul, çok tatlı ölan ve einei enzibesi. | Bi mubafaza eden bir e&mer cüde sahip ola. biliriz. Hele tedavi eihetinden günesin şifa. kâr tesirlerine muhtac olan — kansızlar, za. yıflar, vereme müstait olarlar güneş ban. yolarını mütehassıs hekimlarin kontrolü a. Hmda mart ve nisan aylarında yapamlar; o zaman fmkân bulamadıkları takdirde, yaz Aylarında rararir rüzgarlardan ve cehenmem'! scaktardan Mahfur olan güzel kırlar; yeşl! .yAyIRlAr seçsinler. Türkiyemiz tabil ve aın! | kanı muhterem general Nediç ve solu. Manevralardan sonra Edirne lrak heyeti başkanı : yor, Mareşalın sözleri işidiliyor bir hayli Çorlu, £1 Ağustos Dün hepimiz General Küâzım Di. rik'in davetlileriydik, Saat dokuza doğru Çorludan hareket ettik. Muhte. rem Mareşal ile misafirlerini Tekirda- gından getiren otomobil kafilesine Müratlı ile Lüleburgaz arasındaki âs. falt yolda katıldık. Az sonra yine Çor. Yudan kalkan bir ikinci otomobil kafi. lesi ardımızdan gelip yetişti. Bunlar da kolordu binasında ikamet eden ge- neralleri ve saylavları taşıyordu. İlk arabası ile son arabası arasında tam iki kilometre mesafe bulunan bu SA4 arabalık kervan, saatte (80 , 100) ki. lometre güratle Lüleburgaza — daldığı zaman bu güzel kasabacağızı baştan başa donanmış buldu. — Kasabayı or. tasından ikiye ayıran ana caddeye | halk iki keçeli sıralanmış, çılgın bir sevinçle geçenleri alkışlıyor ve küçük çocuklar; — Meyhaba! Meyhaba! Diye haykırıyorlardı. Bu kafile Babaeskide, Havzada ve ara yerdeki bir iki köyde de ayni se- vinç, neşe, ayni alkışlar ve umumi sempati jle karşılandı. Edirneye va. rinca bu sevinçli alkışların daha yük. sek bir mikyasta tekrarlandığını gör, dük. Trakya Genel Müfettişi General Kâzım Dirik misafirlerini, Edirnelile. tin pek hakiı bir gürur duyarak eös. * terdikleri büyük fidanlıkta kabuül etti. Çorludan Edirneye kadar, tek ağaç. la gölgelenmiyen çorak topraklar ara- sından 150 kilometrelik bir yolu geç. tikten sonra, insan, birdenbire Kar'a. ı ağacm sık ve yüksek ağaçlı koruları Arasına girince bu tezat insanı Edirne. ye derhal ısindiriveriyor. Fidanlıkta birkaç adım ilerleyince gördük ki Trakya umum müfettişi or. dumuzun çok kıymetli misafirlerini davet ederken onları harikulâde bir Burette ağırlamayı da ihmal etmemiş ve bu mühim işi eldden büyük bir zevkle ve itina ile başarmıştır. Kâzım Dirik Mareşali, Türkiye ve dost devletler generallerini ve ataşe. militerleri evvelâ soğuk bir büfede a. peritif almıya davet etli. Sonra, Edir. ne mtfağının en güzel, en lezzetli ye, meklerine geçit resmi yaplırılan mü. kellef bir sofranın başma geçtik, Safra tam bir murabba şeklindeydi. Muhterem Mareşal bu murabbamn bir | dü'ı üzerinde kendine bir yer seçince | sağıma Yugoslav Genel Kurmay Baş. Misafirlerimize mükellef bir - 2iyafet veren Kâzım Dinik | | viriyor ve yemek başlarken ilk İş ola. X rak garsönların koca kı yoğurt ça- naklarını taşıdıkları gö yordu. İki gün evvel Trakyanın bir başka noktasında, Saray kazasınımn belediye dairesinde, vekiller, generaller sefir. ler, ataşemiliterler, yüksek Tütbeli subaylar ve gazeteciler arasında halk. la konuşarak dinlenen Atatürkü ay. ran ve pişmiş mısrr ikram ederek tam Trakyalı işi ağırlamış olan - general Dirik, bugünkü yemek listesini de ay. ni dikkatle tertib etmişe benziyordu. Evvelâ soğuk et suyu içildi. Bunu listeye nasılsa karıştırılmış bir Beyoğ- lu böreği takip etti, sonra Bsıra güzel bir Edirne güvecine geldi. Mareşalm gülümsiyerek genarel Nedice temiz bir fransızca ile şöyle dediğini İşittim: — Sizin güvece benziyör mu? — Tamamiyle, Zaten yalnız güveç. lerimiz değil, çorbalarımız, baklavala. rımiz da tamamen biribirinin aynidir. Zaten isimler de birdir. Güvece güvecç, çorbaya çorba, baklavaya baklava di. na Romanya Genel Kurmâay Başkanı oturdular. Yunanistan Kurmay Baş. kanı muhterem general ise Romatıya. — Fıstıklı baklavanızı çok bilirim, dedi. yoruz. Mareşalm tam karşısında - oturan Kâzım Dirik atıldı: — Size bugün vereceğim baklavayı çok beğeneceğinizi sanığorum. Fıstık: ı Edirne baklavası... Buna İrak heyeti başkanı mukabe. Je etti: — Fistıklı baklavanızı ben iyi bili. rim. 29 yıl önce burada bulunurken bir hayli dadanmıştık. Hem o zaman hayat ne ucuzdu efendim. Bir “zabit” 60 paraya karnını doyururdu. — O zaman nasıl bir vesile ile bura. ya gelmiştiniz? Bu guali İzmirin eaki valisi gimdiki saylav emekli general Ali İhsan sör- muştu. Cevabını o vakur edası, o ha. Tim ve tatlı sesiyle general Aşım Gün. düz verdi: — Paşa hazretleri ilk kıt'a stajları. nı burada yapmışlardır. $'mdi sol cenahımda general Kemal Balıkesir yanmdaki Alman ataşemili- terini işaret ederek tok sesiyle diğer İt ile saylav ve general ÂAli Fuadın a. rasıma yörleşti. General Nediç'in aağt- na Örgeneral Ali Said, İrak heyeti ve, isi, Genel kurmayımız ikinci başkanı Asım Gündüz, Yugoslay beyetine men sub bir getçral, jandarma umum ku. mandanı Naci Tmnaz, Efgan prensi Esedullah, Alman ataşemiliteri ve Ge, neral Kemal Bahkesir geçtiler, Sofranın bu kısmı üstünde öyle muhteşem bir asmalı çardak vardı ki, ötesinden berişinden sarkatı koca koca salkımlariyle, temiz yeşil yapraklari. le tam eski Trakyayr hatırlatıyordu. Esasen general Kâzım Dirik bu x1- yafete tam Trakyalı bir mahiyet ver. moök için en ufak bir detayi bile İhmal etmemişti. Faraza tüyleri pırıl pırıl yanan sıhhatli bir at masaların ara. sında mavi boyalı bir su dolabını çe, | deniz kıydarı kadar bu kabilden — hosapsız kırlara ve köylerö maliktir. Daha veciz bir tabirle söylemek Jâzımsa “Türkiye başlan başa bir güneş mamleketi; güneşin kendisi. dir.n Dr. Rasim ADASAL v” 22 AĞUSTOS — PZ fıdanlığ_frıdal(i jiyi 300 kişilik ziyafet General Kemal Balıkesir Alman ataşemiliteri ile ko"'fî Fransız ataşemM yanındaki Iraklı genç subayı Fas lehcesi Arapçö? yoruyordu. | Sabiha Gökçen tren yolculugunu nıçın sevl_“_*’z İunarrrtasi rüRamllii e? T rahya öekeyralarında seyyar Yot yanında bir generale şunları BÖYİM w — O zaman bu WIA'M miz de mülâzimdik. Bell j Sizin bir âmiriniz vardı. A& nun ? # Alman'ataşesi — rond'::;ı Yıllar ne çabuk geçiyor, wqâ Yanmdaki generallerdel s mecrasını değiştirerek gett Je hitab etti: — Siz burada hartıtmiştii o*İ Saylav general Ali lhmn 'J”.' mu hatirliyorum, Düşmâni F mıstınız. Kartal tepedeydi w Bu sırada Mareşalin O " erkek sesivle karşısındı s hatı verdiği iş b yf — İnemez ki ta)war(' UM se gördünlüz ya ıppcd:kı m / ri... Derhal ateşe büşlar ve verir... Genç Efgan prensi Aİt6$ fa'” hın gel Naci Tımaf dan Ve ll' # genel kurmay bâşkanını! l neral Ali Fuattan çok .ııu k'arını tahmin ediyot yanlarına dU! gilin? münhevver asker fransığ çok güzel tesahüh odno'"’d i': — Pransiz dili dedim de het ,,w!', Tamara'yle beynelmile VW, sıy1ıî bir mahiyeti hrılf“" g İ ziyafetin üç yüze yakın dınd""rı,dl: de Türk ve Fransız dillef? Köst bir dille konuşan yalnız (l ei Di 1 — Fransız ataşemilit Tyir 2 — İrak heyeti u—'le Bubay. , Bunlar benim tam S0l t.!f“w rfıîll. İstikametinde ouırdıı):l—'” gel yi sız ataşesin'n (idgam) İh I’N’.j“ (tenvin) li bir arabca € bu' ı—ıY tab ettiğini ıeılı)nrdum / Yyorduğunu da uıhmm İraklıya Fas lehçesinin gelmediğini hissediyı ““;'ı pikti ge Güveci bir etli pilâV, et ğ fıstıklı baklava, güzel mutlar, renk renk Lıul"';mı ' kib etti. Bir ara Kâzım bir misk elmasını ııır “alJF I'd' reşalin önüne koyup ) — Tam 750 gram çeker kilo çekenini de 'E"!“ıîîğı dd’ Dediği duyuldu ve kalktı, nutkunu okumf M neral Kâzımın nutkü, 0'. ' kınma faaliyetinin hl k dık bir bilânçosu ldl yük bir ordunun mll“ 'Trakyanm sulh klıuk bulunduğunu ve neler ğ Minde olduğunu — rakal

Bu sayıdan diğer sayfalar: