5 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

5 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y erRErotTA Ça M -— Vti dft!ırllııkla ı gç aya, meraklı bir maç sey- 8 İspa iyor. &2 trak ,? Var. ) inyo! ve Çin hâdisele- Avrupayla Asyanın bi ve zıd noktalarında de bi de bı_r futbol maçı, Amerika- bile, etrafında bir alâka İ TI ayrı renktekilerin ta- © aa / Mtarları olur. Yüz bin- A in işti %—_My #tirak ettiği bu Avru- Tmp , APişmalarının da ayni .“rîluı olması tabildir. a îv“lde de var; fakat: H Pranko bir yense! - de- âr y b ç *denlerin SÜ Vet aklına iz'arına ö- y ŞN söylemiştim; hay- Rig Stikçe büsbütün artıyor İktden çS birader?... Bu gale- Hayıey Y #ey mi kazanacaksın? . Bak ; *i at Franko Avrupayı İşevizmle mücadele edi- su- | U Faşist dolmasını *Meşhur bir teker- t nedir?,, demişler. "Ulan » demişelr İ€vik —olsa ne yapar? ** yakar.. Ensemizin di- evik olmuş, olmuş da ne dünyanın — öte sert olsan ya da İspan h mucidi Üğür ki i q'_"';:îlı(;;;_ v B Pküyo, r rejim müfrit- ük, d“ı" Hem onun ne y landa! Fransa gibi sol ğ Vırı:ldu;fıg_ halk cephesi x;h'î:ı; d_“ğlıp gidiyordu. Fakat 'NÖ"L n'fwhun. KÇA "_L']' Ralebesini mi? x"';““ biş Serlin - Roma mihveri ş_:h,,! mfy Çıktı. Bir masa, iki *k S MA fjura:naı ama, Berlin * l!kn TÜ Tit mihveri olursa bir NŞ ld"' altında —maazallah *1_.% _1:(“ edilebilir! Dahili .':»._ık' GyeSe reğimleri uğurlu ğ ğ%rğnîı Aj.de_n;ıd: faşiz- ıık ,,şh:â.a müthiş istinatgâh ğ '*—'"iı im ve bu meyanda sulh KöÇÜR Yağamak istiyen kü- ._1?*5 Pt Milletlerinin hakkında aıî’îrumuı? Yahul kü- , “Oyup da şu işi adam N, Bt i'_*l 5».':““': da * böyle A tpr dedim ya, bu tıpkı î&,:aı:"'*ke benelğükci bij hî,"'ı'ki- ş;hun siz, ben, Hasan, ? U Yo &İ Şuna veya buna ? Olmamışız ne - çıka- * » Oluyor ğ ”Yaşa Madrit!,, ,?h“" Japondan, Çinden Sak, gesimiz, stadyum o 'q': haykırışmaları kadar tarafından işiti ı:' ,_wd. başka lan işitilecek Kh K& u::' ;ı':btr_ dünyanın etrafın N'hh Niğy, YI Nesimi varsa, bir de M S kkhş, ” Var.... B h 4 5, h,_. « Bu manevi ha- ::%Wk" d'ğm, galebe İçin lü. İ li N Olan ızş! Mi? Nitekim, ta- İ Nir. lüpler, ekseriya kal- ki— 'o.,:*'fkrlı galip çıkarlar.... Si- İN a '1"’ 9 çi * ayni şey belki va- & * Tülmün, tagallübün, , Küvvetlere dayanıp "e ve haşa milliyetçi- Yi Tuharebe etmenin ta- “ Öman sakın! KA U Y3 TT iplikter Ümrükle Gti a B DA Benel ithalât rejimi “Bin “î'l.— -:_î'"ddelerinı değişti . öa Tatn , Btnej .'j'“"'" çıkarmıstır. "'*En,n lalât rejimi karar- Tİ takasa tâbi memle N6 : 2ük indiği W * JÜt ıpliği, incir am L le ;" kaba zembil ka. ©Toyo covizi de ilâ. ye kadar yalnız nda tatbik edil. tarife bu karar. & tellş ipli iklere de teşmil | * Beyoğlu caddesine 100 metre mesafedeki Keresteci Receb sokağının h İstanbul konuşuyor ! Beyoğlu caddesinden 100 metre ötede Tasavvurun fevkinde bozuk kaldırımları, zifiri karanlığı ile geçilmez yollar dolu Yazan : Haberci Beyoğlu denince herkesin hatırma, İstanbulun en lüks, en rahat yeri ge. lir. Halbuki içinde, Beyoğlu kadar se. fil, harab, ve kötü mahalleleri toplı. yabilmiş bi t daha hemen hemen yoktur. Beyoğlunun İatiklâl caddesinde, ve ya bu caddenin Üzerindeki #sokakla . rında oturanlardan çoğunun yüz adım Ötele başlıyan bakımsızlık ve se- faletten zerre kadar haberleri yoktur. Nasıl olsun ki, mesleğim itibariyle, berkesten bin kere daha alâkadar ol. mam lâzımgeldiği halde, benim bile haberim yoktu. Geçen gün İstan onuşuyor rö - F yapmak için, bizim fotoğraf. çı Âli ile Beyoğluna çıktık, Sabahle. r n yağmur yüzünden elimde bu Tunan pardösümü evde bırakmak için Mis sokağına sapmıştık. İşimiz bittiği zaman, Âli: — Geri dönmiyelim, sü'senin sokak. tan asağı doğru inelim. Geze geze, Ye nişehir denen yere kadar gideriz. Ve zannederim ki, çok enteresan şeyler gö Bu teklifi derhal kabul ettim. Zaten Yenişehiri ben de görmek istiyordum. Dostum'a beraber, Mis sokağından a. şağıya doğru yürümeye başladık. Tarlabaşı caddesinde Mis sokağıy- la ayni istikamette, oldukça dik yokuşlu bir yol asağılara doğru |- niyordu, oraya saptık. Etraftaki man. zara, yürüdüğümüz yol, bir an içinde bambaşka bir şekil almıştı. İki taraf eski ve oldukça harap ev- lerle kaplı, aklın almıyacağı kadar bö- Zuk, berbat bir yoldaydık. Bu sokağın i"mini gösteren levhaya bıkt'm. (Keresteci Receb sokağı) ya- Yokuşun sağından, solundan muhte. lif yollar ayrılryor ve bunların manza. rası da kerezteci sokağından aşağı kal mıyordü. Sağa sola ayrılan bu sokaklardan, Altınbakkal sokağının karşı tarafına düşen Dernek sokağı köşesinde yeni bir apartıman, bunun altında bir bak - kal dükkânı vardı. Burada bir şey gö. züme ilişti. Yeni apartrmanın, bakkal | dükkânından sonra gelen duvarı üze. rine kocaman ve çirkin bir yazıyla: *“Buraya işiyen eşektir.., Yarılmıştı, Aşağıda resmini de gö- z bu manzara garibime gitti. - | Karanlık y sünden abdestkhaneye çevrilen bir köşe başındaki duvarda “Buraya işiyen cşektir,, yazısı okumnuyordu. Biraz ötede bir karpuz arabasından a. higveriş edan üç admın yanma sokul . dum. Bunlardan birisi hakkal dükkâ. | nının sahibiydi. Kendilerine duvarda. | ki yazının sebebini sordum: — Aman efendim, aman, diye dert yanmıya başladılar: — Karanlık yüzünden geceleri bu. rası abdesthaneye çevrilmiştir. Yollarımızın bozukluğu, bakımsızlı: ğt yetmiyormuş gibi, bir de karanlık. tan istifade edip evlerimizin, dükkân. larımızın önünü ayakyolu yapanların kokusu doğrusu çekilir sey değildir. Belki kırk defa istida verdik, müraca. &t ettik. “Aman efendim, kuzum efen- dim, bizim sokağa bir lümba koyun.,, diye rica ettik. Hiçbir şey cıkmadı. Sonra şu yolların haline bakın, de. ğil ki zifiri karanlıkta, gündüz bile in- san zor yürür buralarda. Bu sırada önünde durduğumuz evin penceresinden, ihtiyar bir kadın başı göründü ve şunları söyledi: — Abdest edilmesin diye o yazıyı yazmışlar ama, ne faydası olabilir an. lamadım. Yazı ancak gündüzleri görü lüyor, halbuki o zaman zaten kimse gelip de abdest bozmaz. Geceyse zifi. ri karanlıkta, oraya fosforla yazmalı ki, işe yarasın. Maamafih, başka bir çare de, bu ya zınınm bulunduğu duvara bir kandil a. sarak aydınlatmaktır. Baktım, ihtiyar kadın, yaşından ve vaziyetinden umulmaz bir serbestlikte alay edip duruyor. Beyhüde vakit kay | betmemek için buradan ayrıldım, ya- rı İnsan boyunda çukurlar, çöküntü . lerle dolu bozuk söküktân aşağı döğru inmiye başladım. Fakal tam bu sırada yanıma baktım. Bizim foto Âli kayıp. lara karışmıştı. — Ne oldu! Nereye gitti? Diye sağı solu aradım, Nihayet bi. zim arkadaşı yan sokaklardan birinin başmda dalgın dalgım dürürken bul . dum. — Hayrola, ne oldu yahu! Diye sorduğum zaman, adetâ uyku. dan uyanır gibi yerinden fırladı. Sağ kolunu ileri doğru uzatıp, sokağınn ö. bür başına uzaklaşan garı elbiseli bir bayan gösterdi. — Bak allah aşkına, dedi. Şaşryo. rum! Bu yollarda, bir karış ökçelerle bacaklarını kırmadan nasıl yürüyebi . Jiyorlar. Mübareklerin hepsi sanki can ba HABERCİ z Motosiklet kazası 3 kişi yaralandı Dün Altınbakkalda — bir motosiklet kazası olmur, motosikletin üzerinde bu- lunanlar ve yoldan geçen bir makinist yaralanmıştır. Enver adında bir genç 832 numara- İt motosiklete binmiş ve — makinenin arkasına da arkadaşı Hikmeti oturtarak Harbiyeden Taksime doğru motosiklete yol vermiştir. Motosiklet Fransız hastahanesinin önünden geçerken yolun üstüne maki- nist Cemal isminde biri çıkmı Enver, Cemale çarpmamak için der- hal motörü sağa çevirmişse de kaza- nın önüne geçememiş ve olanca hıziyle makiniste çarpmıştır. Cemal yere yuvarlanarak — yaralan- meş, motosiklet de devrilmiştir. Enver- le Hikmet vücutlarının muhtelif yerle- rinden yaralanmışlardır. Yaralılar teda- vi altına alınmışlardır. Ankorada yapılacak devlet binaları Ankrada yapılacak yeni devlet — datreleri çin büyük mimari müssbakası — açılmıştır. Bu müsabakaya Cumhurrelaliği, Büyük Mi let Meclisi, Başvekâlet ve Hariciye binaları dahildir. Müsabaka ağustostan ilibaren beş ay müd detildir. 1 Mütyon lira tahsisatı vardır. | KURUN'dE Trabzondaki Atatürk köşkü Asını U, san memleket seyahatinde Trab xzondan geçerken Atattirk köşkünü — ziyaret etmiş. O larihi manzarayı anlatıyor: Tahsin Uzer çiçeklerin güzelliğine, bahça. nin letafetina hayr an misafirlerini bir kat daha memnun etmek için eğildi, — türlü begonyalardan birer tane çiçek — kopararak berbirimize ayrı ayrı hediye etti. Bonra köşkün dahili kısımlarını gördük. Bilhassa Atatürkün çalışma odasında dür. duk. Atatürk Trabzona son gelişlerinde mı. ar, buradaki yazıhane Üzerinde galışmışlardı. Herhalde bu odada, bu yazı. hanede yüksek varlık'arından pek kıymetli tir hatıra berakmışlardı. Tahain Uzer de her iyerden ziyade Atatürkün bu odadaki krymet armı olduğu gibi muhalazaya ça. Alatlirk bu yambanede çalıştığı zaman. sol taraftan bahçeye açılan pencerenin pan. curlarını kapattırmış, buradan — fazla ziya girmesini istememiş. Onun için Tahsla Uze. rin emri ile pencerenin o gündenberi o vaziye t hiç değişmemiştir. Yazıhanenin üstünde duvara bir — seccade asılmış. Seccade üzerinde kalemle rezmedil. miş bir lehva kadar güzel mmuş bir (Ça Hakkale), haritası var. Seccadenin Üstünde Atatülirkün güzel bir fotoğrafı 'Türk bayrağı. na sarılmış olarak duruyor. Nihayet yazıkane Üzerinde Tahsin Uzerin yatına ait en kiymetli bir mükâfat or: Atatürkün son Trabaan seyahat leri gxnasında kendisini taltif eden bir yazı. ları. Büyük bir ilina ile çerçevelenilmiş olan bu yazıyı ayni A tarihi bir vesika ol duğu için buraya naklediyorum Şark vilâyetleri üçüncü umuml müfrttişi Tahsin Üzer'e 'Trabzon 12—8—087, anat 12 Ekselins, Sizin mıntakanızı görmek ve orada bulun. mak için düşündüğüm plâna göre çok gün. lerin geçmesi tahmin olunabilirdi. — Ancak benim müfettişlik mıntakanızın içine girme olmadığını ve bunu karşılayan senin çok geniş va yüksek tedhir ve zekâna tetabuk eden vaziyetleri Trabaan. da gördükten sotra artık bir — dakika dahi seyahat ve ikametimi uzatmakta mana gör. medim. me mevsimin müaait Sizi takdir ederek ve sizinle iftihar ede. rek 'Trabzondan şimdi ayrılıyorum.. Ben ay. rilirken sen Trabzondan bülün şark vilâyet, lerina benim derin muhabbetlerimi ve Türk şarkm 18 seno evvel bana gösterdiği itimadı Caha yüksek ve daha feyizli kuvvet ve kud. ret memba: olarak tanıdığımı anlara benina tarafımdan bildiriniz. K. Atatürk CUMHURİYET"'de: Radyoda med çekenler Berver Bedlin bugün pek neşesl Üzerinda,, diyor kiz Râadyoda söylenen sözlerin çoğunda, bamı konferansçılar, ağızlarından çıkan her keli. menin son hecesini uzatmak itiyadındadır. lar.. .Mosolâ göyle bir cümle söyliyocekler: “Bugün, vatanın her köşesinde, büyük, kü. Çük herkes her işin başı sağlık olduğunu an. lamağa başlamıştır.,, Bu basit cümle, kon. feransçının ağrında macun şekeri gibi uzaya uzaya şu hale geliyor.: “Bugün.Ün, vatanı.ı «n her köşesinde.c...c, büyü;;;ük, külçü;;;ü; iŞük, herke;;;e,.x, her işi. iç;m başı sağtı..r iak olduğunu anlamıya. a. â. başlamıştır., Biz de sestmizi Radyo idaresine iştttirmek içine ayni tecvitle gunları söylemek — İstiyo. rüz; “Allah aşkına. m.a..RA, yeber arti; Çi k, biraz lakırdı;çı.r, söylemesini, Bilenleri Mikrofo;;oçn başıma a — getiriniz, ama;; Aan, el'ama..a. an!,, Okuyucularımızın hatırlarında olsa gerek. tir; bu mevzuu birkaç ay evvel Osman Ce, Mal Kaygılı Haberde yazmıştı. Böylece mesa l6 yalnız kelimelerin uzatılışından ibaret kal mıyor, ayni zamanda müteaddit defalar ya. zılmak suretile mevru da uzatılryor. AKŞAM'da: Eski ve yeni köylünün yüzü “Dikaktler,, sütununda ekunmuştur: Hafızanızı yoklayınız ve etrafınıza dikkat ediniz. Şimdi aakere alma ve nakerden terhis etme mevsiminde bulurmaktayız. Şehirlerin sokaklarında ikişer ikişer olmuş delikanlılar, omuzlarında çıkınlar, yahul ellerinde paket- ler, geçiyor. Geliyorlar yakut gidiyorlar. Eskiden köyden gelenlerin — benizleri çok sarıydı, köye gidenler de bu derece iyi bes. Tenmiş değildi. Hele kılıkların mukayesekla. Ce, teki yeninin yanında ağlanacak bir mam zaraydı. Mazideki o müthiş pejmtirdelik ye. rina, şimdi, aağlam ve hattâ ekseriya soluk olmryan kumaşlardan elbiac kaskatler, deliksiz pabuçlar... Yırtık, yağlı, yamalı, hey belerin yerine, küçük çantası olanlar, temiz ini bavulu olanlar var. Bunlar, köylülerdir. Memlekelti geden ar, kadaşlarımızda, köylülerin sıhhat ve kılığın d gaşılacak bir salAh olduğunu söylü yor Onlarm söylemelerine de hacet olmadan, işta enki He yeninin itiraz kabul etmez muka. yesesil.

Bu sayıdan diğer sayfalar: