16 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

16 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı ,)_ EYLm — 1937 xm görüşüm: totun sonu Kİ reaktiyon.. Aksiyon, reak- '"! atarsınız, yere — Sıçrar... Patlatırsınız, karşılık görür- y S alırsınız, ter - basar.. Haz- h'nîkıi seda olur. — Bunlar ta- wudurlır. A i“bumk rejimleri istipdadı azıt b'mqp oldu, demokrasi — zuhur Tasi hodbinleşip Crvıttı, sos 'tketleri baş gösterdi. komü- tlak verdi. Komünistlik bü- l;]f":'î tehdit etti, karşısına fa- * Slizm?.. O mu cihana hâkim %0 ki bunca aksiyonlar yapı- m&“ Muahedeleri dertop - edip Habeşe, Çine dayağı attı; leılcn Nh*ılma.ı. barığır banğır nu- ı""'_ bir de reaksiyonu olmiyacak temadiyen ( Geç yeğitim Tenecekti? Gocunmasından ge dün korkarak. beşeriyet, mü el ? €nsesini uzatıp boza mt pi Sayır: İlk reaksiyon, büyük , — Para farklarımı ortadan kal- | q!:İhmu.ald iktisadi muarhe- irmaları ve menlaatler nok- g bitibirlerine daha fazlı bağ- i“ Türetiyle zubur etti.. Fakat Mi reaksiyon Tâzımdı. Nite- ' Ücaret gemilerine atılan tor- L*;'k!l Sedası her yerde duyuldu. Kü ü | Sükünun taraflısı devletler, E-'Yü'ı bir zabtı rabıt cephesi “er. Bu hâdise — İngiltereyi, SOvyetleri ve içlerinde Bul- bulunmak üzere, Akdeniz- " bütün devletleri elele ver- da, 1914'ün müuazzam İhti- Kibi, Amerika, bir Lozl- Atmaması için kulağı kiriş- hS ğı B heybetlidir. — Reâlsiyor ru Ü eti ir, C ll)on ik ler, siyasetlerinde ki- #tmişlerdir. Yapyalnız - kal- reaksiyonu- olacak- - me taksi otâmobil Çünkü karşılıklı ay- &N: 'Tkn ler gibi, reaksiyonlar ilâ X İnüfrit vicdanlar da olsun. Bu x'ıımz““ı“ kendi haklarında bile dığını, kesbin sirkenin za- Olduğunu anlasınlar.. K ( Vâ-Nü) ,Bir aile K W"İk cereyanile sahvoldu !ı& #*reyanla öldü, 'x_hd:llanı çıldırdı X. i #imdiye kadar misli gö. _*ı N'fırıı cereyan etmiş ve bir N efradı bir elektrik cere. x*—l den mahvolmuştur. | g k*? Ve uzun bir kordona bağ- imbasını bahçeye çıkarır. | 'k[_" a kapılmış ve hemen kö. | N*"n Zirmiştir. V: Ahesi ve hizmetçisi bu vazi. '“İR derhal bahçeye fırla. '“ kld ’;c yaklaşacakları sırada â cereyana kapılarak N_ğın :'lu’“lrdır k'%m T Odasında oturan Alinin İhde bir genç bahçede otur. | gğ“hçcye çıkanların dön. irünce meraka düşmüş Şlqâî Sikmıştır. Zavallı. adam “ Ve hizmetçisinin bahçede ©& kömür halinde uzanıp —ı ce çıldırmıştır. hkem Bleni Trfea aç €ye golürıllılıkeıı İgçan eroinci t * İsini görmüş, ’%;., *slim oldu is, nqm“d! bir eroin kaçakçısı. İlp n k'“ılâ" mahkemesine sev- Ün Stiğini yazmıştık. Sabi- Mühg İN sabah jandarma kara- nhima teslim olmuş ve y 4 ir:l"“dk:ı. Acele bir işim var. L0 lc“;'îl olduğu için göreme. h Halledip geldim! ağ, SAk Necdetin do gelip tes görülmektedir. Siraserviler cada vin Taksimden g örünüşü... İstanbul konuşuyor ! Taksimden sıraselvilere... Burada yeni yapılacak umumi abdesthanenin etrafa rahatsızlık vermemesine çok dikkat edilmelidir Geçenlerde bir mektup aldım. Bun da, mutlak Sıraselv'lerde, bilhassa Türk « nemasının karşt sırasındaki dükkân, ların bulunduğu yeri gelip görmem, rica ediliyordu. Mektupta, bu vıradaki bir tavukçu dükkânının etrafa tahammülsüz koku- lar saçtığınldan da bahsedilmekte idi. Üç gün evvel arkadaşım foto Aliyi bermutad yanıma alarak Taks'me git . kânlardan İâalettayin birisine uğradık. Bizi tatlı yüzlü, tatlı dilli bir zat karşı- dadı. — Evet, diyordu, burada komşu b'r tavukçu var.. Btrala koku yayıldığı da Moğrudur. Bu dükkânın, hele kahve yanında oluşu işin en fena tarafıdır. Fa. kat ne yapsın bu adam, temizlife ne kadar itina etse hayvanlar kokuyor iş- te.. Sanra bir dak'ka sustu, Garip bir gü- lümseme ile: — Zaten kaldıracaklar biçaren'n dük kânını buradan, dedi., Cümhuriyet mey. danmdakj aptesane yıkıldıktan sonra, şimdi tavukçu dükkânının — bulunduğu kısım istimlâk edilecek -ve orada yer al tında asrt bir helâ yapılazakmış . Hele bu yeni helâ, asri b'r tarzda, ta- mamen yere gömülmüş olarak — yapıl- mazsa, o zaman tavukçudan şikâyet &. denlerin hali, yağmurdan kaçarken do- uya tutular insanlara dönecek. Burada biraz sustu. Ve mevzuu de- ğiştirerek : — Caddemizde ne gâr'p vaziyet ne- dir bilir m'siniz? Sular İdares'nin bura- da yerleşmiş olmasına rağmen, Sırasel. wiler sulanmağa hasret bir yer olmuş. tur. Sular İdaresi binası hemen karşı - mızda duruyor.. Gidia de orun önünü şöyle br görün, Bu gözlerden sonra, kaldırımm kar- şı tırıhııı geçtik. Türk sinemasının Sulıı İdaresinin önüne | Etrafa bo!a& Mğxıdm bBahsedilen Takatmde Sıraservilerdeki tavukçu ğ dükkânı Çocuklar arabalara bindiril miş, hava almıya çıkarılmışlardı Kapının önünü, yani yaya kaldırım ter. tem'z, fakat onun biraz ötesindeki cad- - de, hayvan pislikleri; Ve toz içinde idi. Bu variyet bir £ hassa tem'zlikle alâkadar ._ı)ılı.ı.lccık bir işle gul dairenin önünde göze timi arkadaşımna söy © daha insaflı Cavran - Ben, düşün lediğim zaman dez — Sen de ama yaptın ha, dedi. Bu. rası, yolu temizlemek iç'n emri altında bir çöpçü bulunduramaz ya, hayvanlar pislemişlerse, sonra caddenin göpçüsü gelir temizler. Sulamak işine gelince, birader İstan- bulün zaten neresi sulanıyor ki burayı Va sulasınlar.. Yani ne iİstiyorsunuz, Sular İdâresi bu caddede diye Sıraselvi. lere bit imtiyaz verilsin der bu yol gün de bir kaç kere sulansın mı? Bunu bari biz düşünmemeliyiz.. Çünkü İstanbulda yüz bitlerce insanın bir lokma içecek su bulmak için bile ne büiyük sıkımtılar çektiğini en iyi bilen, en yakından gö- ren sen değil m'si! Baktım dostum, tamamen haklı idi. Onun için hiç sesimi çıkarmadım.. Heri biraz -— doğru yürümeğe hazırlandım.. Tam bu sırada önümüzden bir yük arabası geçti ve hayvanlar, sanki inatlarına ya pıyorlarmış gibi, Sular İdaresi önüne gelince yolu tekrar kirlettiler. Ali birtaraftan resim çekiyor, bir ta- raftan da: —Nasıl gördün mü, şimdi gel de bu na bir çare bul, diye alay ediyordu.. Gene ses çıkarmadım.. Yanıma gel. mesini bekled'm.. Beraberce Siraselvi - lerin Cihangire inen istikametine doğru Kerledik... Yürüdüğümüz cadde geniş, munta . zam, ve temizdi.. Çocuklarını ufak ara- balara koyup Taksim civarındaki bahçe lere doğru götüren ailelerden başka nazarı dikkati celbeden hiç bir şey yok- tu.. Sıraselvilerin karşılıklı apartıman. Jarla darlaşan kısınına kadar gelmi'ştik ki | eski bir ahbapla karşılaştım.. Bu, Türk ginemasının karşı gırasındaki dükkân - lardan b'rinin sahibi olan Hilmi kaptan dı. Ketdisi bir çok harplere girmiş, se. nelerce Hintte, Hindi Çinide esaret ha- yatı geçirmiş, ceki bir iht'yat zab.ti idi. Buraya dönüşte, esaret zamanında öğrendiği kaynakçılığı kendisine san'at yapmış. en iyi kayna nevver bit adamdı. memleketin bugünkü ustalarından biri olmuş, n iyi tanıdığını bildiğim için, hemen o daki. Bu civatt pek kadaki meşguliyetim'zi kendisine an- Jattım: — Ben, dedi, zaten sizi görür gör. mez anlamıştım. Malüm ya HABER okuyucusuyum. Fakat siz neye bu tara- fa gidiyorsunuz anlamadım.. Dertli, ba kıms'z bir mahalle görmek istersen z, geri dönünüz, sizi hemen bu yol üzerin de öyle bir yere götüreyim ki, şaşıp ka. lmız, Bu teklifi derhaj kabul ettik. O za- man Hilmi kaptan: — Bir dakika mlsaade ederseniz, dükkâna uğrayıp, Üzerimdeki iş elbi. — SAa aelilgi olüyorlar 3 . 4 TU CUMHURIYE Devl2t Dam ryo ları afla Vekâleti, â Ü adile aylık bir mecmu: mecmuanın son sayısımda, De Yarının 10868 937 Baziran aylarındak kayeseli takrı Mridat cetvellerini iaştrah'a okudum Bu ce€vellere göre, 988 hasiranında 2,026,.310 tira iken 937 liraya yükesli fazlalık vardı Yalnız yolcu nakliyatın o'mak Üz cu taşmara haziranmda 2,620 Rrada 602,811 liralık tmın artması demek sialüğdükeri o'e ların artması demektir. Bu 34 ysadi. vaziyetin Cü mün, kündür. Memlekette taşmacak mal olmaz ve Halkte yolculuk edecek para bulunmazsa trenler tabil boğ gidip gelir; varidat da arte maz, eksilir.. esile ABİDİN DAVER KURUN' da Bir ispat Ayrı, ayrı menfaatlerin bir noktada top, lazmasının ne kadar güç olduğunu takdir #deriz. Dürnyayı yalnız kendi plânlarına görs Kalkedilmiş bir mahlük farzeden irlli ufaklı Gevtetlerin aralarındaki kiülçük de olan mem.' - fant rabıtaları, çatlaklıkları ekseriya müşte. rek hareketleri folce uğratmakla, — bühasya küçük devletler bu vaziyet önünde dalma Ih« tiyatir olmaya, hatta çekingen davranmaya mecbur kalmaktadırlar. Bu vaziyet bir harp tehlikesinden daha razla ve Gaha zarariı bir şekilde — milletler #rast münasebetlerinde hüküm sürmektedir. Nitekim mütecaviz rolünü alanlar da enerjik hareketten mahrum septik bloklar karştarı. da seslerini sırf bu yüzden yükseltmektedir. ler . Beynelmilel şantaj mületler arasındaki sözde dostluktun ve sözde iş birtiğinden isti. fade etmektedir. Milletler cemiyetinin gerçekten bir k olabilmesi ve yekpâre bir kudret — geklinde beşeri hizmetler Hasına çalışması uncak Mil letler cemiyeti- kadrosuna giren milletlerin görünür, görünmez tehlikeler hakkında tam bir şuura sahip olmasile mümkün olacaktır. Akdeniz kanforansı bu birleşmenin müm. kün oltabileceğini isbatet miştir. SADRİ ERTEM eelerini değiştireyim, dedi. Vakit kaybetmemek için bunldan vaz geçip bize olduğu gibi refakat etmesini kendisinden rica edince, bizi kırmadı.. Razt oldu. Beraberce tekrar Takstim meydanı istkametine yürüdük, Sular idaresinin yanına geldiğimiz zaman:; hemen ora- dan aşağı doğru inen dik bir yokuşu gösterdi: — İşte, dedir Taksimin meşhbur Ka, zancı yokuşu... Şimdi buradan aşağı sa- pacağız.. Ve üçümüz birden, bu dik yokuşun, arnavut kldırımı döşeli biçimsiz yolun, dan aşağı doğru inmiye başladık. HABERCİ YARINA: Kazancıyokuşu,, Beyoğlunda bazı milesseseler Hâ'â ecnebi garsonlar mı çalıştırıyorlar ? Geçenlerde fena halde sinirlendiği halinden belli olan bir genç matbaada gelip beni ziyaret etti: — Ben, dedi, bir Türk çöcuğüyum.. San'atim garsonluktur.. Epey zamandır işsizim.. İş bulmak için bir çok yerlere baş vürdüm.. Her taraf dolu. Bunda şa- şılacak bir şey yok. Amma, Beyoğlu cihetindeki müesseselerden biz çokları. nın küçük sana'tlar kanununa rağmen hâlâ bir çok ecnebileri çalıştızdığımı ya- kinen biliyorum. Bilhassa Tepebaşında hem otel, hem de gazino işleten bir essese vardır ki, burakla biri İngiliz, İtalyı isi de Yunan olmak üzere tam dört tenebi çalışmaktadır. Biz Türk gençleri iş bulamazken, kanun yasağı nt da hiçe sayarak hâlâ ecnebi çalıştı . ran bu müesseseler hakkmda nazarı dikkati celbetmenizi rica ederim. Bize bu şikâyeti yapan zat; sözleri arasında bazı İsimler de söyledi. Fakat işin esasını bilmediğimiz için isimleri yazmıyoruz, yalnız alâkadarların bu şi- kâyet! üzerine nazarı dikkatini celbet - mek isterir e

Bu sayıdan diğer sayfalar: