6 Ekim 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

6 Ekim 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

z 6 II.KTBŞR!H — 1937 Benim götüşüm: aa S Sabrdksek Pat rakıne aşkı ai u' Zamanlar Nazım Hikmet şu tarz #ürler yazmıştı: ineleşmek İsti. B',n' da 4 ynrıfm: 4ü yı: b:v' etimden ,iskeletimden Her dinamoyu T?ı:ıî: k;lmd.lı için çıldırıyorum; Ü dili, I Dikkil .hmk:.lm telleri yalıyor zi Sift — uskuru taktığım trum, Bwnl gün! tika, tak! İstiyorum! Bu B « -Nîl;;;.ıî.mq gülünç, mana- di bile manası M'(“ Böyle izah edilsey- — Nazım B zdı; 5 ::ıî" Rusyada yazmış- hiyesl vardı; h,lu:""' bir haleti ru- fabrikaları tsnasında bütün :::' Ve esasen daha ev- cesinde inkişaf “: TMemleketleri dere- 5 eli o Bi Ş Olar Rusyada a m__::"h'ü_ıu.- etmişti. Ma T Cemiyesi, Vet aşkı derece- lardandır. p, “Yette hissolunur sevda- x’d:m'ı inkılâbr tesirlerini 'en de nazl biz » ':i“"a Türklerin kalbin 'Yet aşkı Bi *t aşkı uyanmuşsa, bü Muş; ilade !.:“d_;ı_, çmakine aşkını duy “1 İster beğenin, ister İSsiyatmı | iş. İişte yukarki Trum, Tila, B ER ti Bi aşkı! büyük mik Çökçende "ğ“ğ Mikyasdasını Sabiha Yastaama yeç YOruz, Küçük mik- h—'unh:dı r:ı;I“ 81 ötomobil kul- dikkati, miha yi ÜZ! Çoök — şayanız TeRNİkt oyuncağı söküp içine Tğraşan çocuklar da var- a ;[lr Ona karşr çoğumuz lakay- xcr;:ı taksiye binmişizdir ön nasıl kaldırılacağına mdığıını bile, ikinci vitesle u:vün etmiyeulrn'n:' arkın ne olduğuna dikkat ğğ me'nu €kseriyettir. Lise meru sela ta €Pte dinamo İle turbinin ak'e onları biribirine karıştı- euıe.'lıu asrın püf noktası tW“kF:-mm'ılııevıuıu-iıı-ıjıin. yarı ea zin doğrudan doğruya İsiği K ::nlan_nı vız gelir, y e istibdad zamanında | — mistikleştirerek gerektir. Bunun Maarif cihazımızda ya bahsolup da hâlâ müna M inkılaptır. :My:&;teplerj bir çok gençle- surey, CeĞinden makine aş- yifliğe, © TOğacaktır. Türk gen- Tk vatan,” Bücidliz. yükseltecek, ie S5k 0 aşk ola “X:,hı daha yüceltecek * Hicaz Defte, Hı)fri kızı ve z::ı;; merhum Mehmet fettişlerinden Alaç d:ı kuımr ümüm mü- asan Kemaletddin, hreddin Hayri hem - met,"“î»eıiyk temayüz et - Hayriye üç in bir Türk kadını olan Ku hayatsğ; < tdenberi müptelâ oldu. Z, Canhıraş hastalıktan kur- Tahmeti rahmana kavuş - 3 Ti gircel )'üîu:e Pa tu!anuy;,_,k müştur, Ci ; v ;;:î"ı Yatraki perşembe günü saat llli Be?'ağluııdı Haramalbaşı cad ü Yeniyol Kordelâ sokağındaki “'”'ânh evinden kaldırılarak na WilldNııama.mdı Teşvik'ye camiinde kilm Ndıktan sonra Feriköy kabristanın - Muı:ık metfenine tevdi 1 ümeye rahmet diler ve keklı : :: zilesl feradına taziyetle: şebağ TİMİZİ suna. Pangaltı çarşısı Hamamdan, Kurtuluşa g'den geniş cadde üzerine yerleşmiş olan Pan galte çarşısı, tstanbulun —en temiz, ea işlek çarşılarından biridir. a Foto Ali ve ben, Dolapdere civarı - nı dolaştıktan sonra — Pangaltıya çık. tık ve Pangaltr çarşısını gezmeğe baş. ladık, İlk uğrakığım dükkün, cadde üze « rindeki bir kahve oldu. Burada, kıyafetlerinden, önlüklerin- den; bakkal, kasap, berber oldukları- nt tahmin ettiğim bir çok adam oturu. yor, bazrsı iskambil, bazısı tavla oy » narken, bir kasın: da biribirleriyle çe- ne yarıştırryorlardı. Benim kahveden girişimi soğuk na- zarlarla karşıladılar. İçlerinden : — Bu yabancı kim? Medikleri açıkça belli oluyordu. Fakat, ben vâziyeti fazla uzattırma. dım. Hemen kendimi tanrtarak, konuş- mağa çalıştım. Fakat sanki burada otu- ranların hepsi dut yemiş bülbüldüler. İçlerinden kimse, tek kelime söylemek istemiyorlardı. Benim israrım üzerine, nihayet tavla oynamakla meşgul hir genç oyunu br - rakıp benimle konuşmağa başladı: — Bura esnafının derdi, her semtte pazarı haftada bir kere kurulduğu hal. de, bizde hafta da iki kere kurulması- dır, Onun bu sözleri, etrafa birdenbire cesaret vermiş olacak ki, demindenberi tek kelime söylemek istem.yenler, ya- vaş yavaş açıldılar, ve uzun uzun dert yaridılar. Bir kasap şöyle diyordu: — Parar yüzünden haftada iki gün hiç iş yapamadığımız bertaraf, zaten pazar kurulmıyan günlerdeki işler de bozuldu artık. Buradaki zenginler, ya- vaş yavaş başka semtlere göç edip gidi- yorlar, tabil biz de mütemakliyen müş - teri kaybed'yoruz. Kasabın sözünü, bir bakkal tamam- hadı: p — Kalan müşterilerin de çoğu ae resiyecilerdir. Burada v".ııiye 2'1 'z_' le bir hal almıştır ki, esnafın Yi mayesi müşterilerde kalmaktadır, de- sem mübalâğa etmelmş olurum. Hele bazt veresiyeci müşteriler, tatırım ki, bunların içinde esnafa taktığr paralarla sayfiyelere gidip keyif edenler "“ş"- Masalardan birisinde - oturan - dör - Güncü bir adam Mfa karıştı? — — Sayfiye deyince dertleniyorum, doğrusur dedi. Çünkü bu çarşıda yazın işler büsbütün kötüleşiyor. semtimizin iyelere taşını . yarısı hep birden — sayfi yor. andaki Tayyareci Feh mi sokağında disilmiş bir tağın seyyar satıor vardt... lstanbul konuşuyor ! # Pangaltı çarşısında... Esnaf veresiye satıştan ve pazar yerinin haftada iki kere kurulmasından şikâyetçi... Yazan : Haberci Burada, hep birden bir dakika sus - tuları sonra ölk konuştuğum adam: — Bakalım, dedi. Şimkli sabah pa - ratları kurulmağa başlanıyor. Yeni va- ziyet ne şekil alacak? Daha konuşacaktık, fakat bu sırada kolunda — çantasiyle — kapıda i göründü, ve —her kes — birdenbi- re sustu. Artık konuşmaktan gekindik- lerini anladım. Ben de burada daha fazla durmadan, sokağa çıktım. Foto AV zaten demindenberi kayıp - tı. Etrafıma bakınırken, onu karşı sıra- rada Tayyareci Febmi sokağının köze- sine dizilmiş bir alay seyyar satıcımın yanında gördüm.. Dostum, bir köşede kestane tezgâhında taze taze kızaran mısırlarlar bir tane almış, büyük bir iştiha ile kemiriyordu. Ben yanma so - kuluncaya kadar hiç istifini burmadı. Adamakıllr yaklaştığım zaman: — İşte, dedi, burada hemen hemen daimi bir pazar yeri varmış.. Bu adam- larla konuşursan, İyi olur, sana söylü - yecekleri var.. Sokağın başından itibaren sıra sıra dizilmiş, balıkçı, Ürümcü, sebzeci e$ - nafının yanına doğru yürüdüm. Bun - ların içinde, o gün en dertlisi balıkçı idi. Tablasına yerleştirdiği 10 — 15 palamutu göstererek — Bolluk varmış! Simsarlar pala - mutları denize döküp duruyorlar, hem mal bulunmuyor, hem de dün beş ku - ruşa sattığımız balığı, bugün 15 ku « ruşa vermeğe mecbur oluyoruz. Olur mu bu bayım? diye söylendi.. Bu gırada iki şişman kadın balık - çıdan fiyat sordular, ve (15) kuruşu duyar duymaz, kocaman bir hayret nidası koparark yürüyüp gittiler. Ba. — Görüyor musunuz? Müşteriler ka çıyor, diye tekrar söylendi. AE Pangaltıda esnaf boş vakitler ini Benzin tutuşmadı CUMHURİYET'de: Türk - Yunan dostluğunun yeni bir tezahürü Yunus Nadi, Genelkurmay — Başkanımız Mareşal Fevzi Çakmağın Yugoslavya dönü. şünde uğradığı Yunanistanda gördüğü bü. Yük dostluk tezahütründen bahsederek şöyle diyor! “— Milletlerarast münasebetlrrinin asker dilinde aldığı sağlam ifadeyi görmek istiyen. lere bundan dört beş gün evvel — Atinanım Büyük Britanya oteli salonlarında söylenilen nutukları bir daha dikkatle gözden — geçir. melerini tavsiye edebiliriz. Bu — nutuklarda sarahat ve samimiyetle okunur ki Türk ve Yunan ordularının müşterek hedefleri sulh. tor, bu sulh bu orduların süngülerile müey. yet ve müecmmendir. Cemiyeti Akvama iş. tirak edan milletlerin hepai bu hakikati bu kadar vuzuh ve kararla görebilseler — dünya bir ebedi sulh ile mübegger ve mesut olur gi. derdl İnsanlığın çetin darbelerle aklı başıma gelerek ba seviyeya yükmselmesine intizaren Türk . Yunan zallletlerinin pişva oldukları Balkan antantı bütün dünya memleketlerine medeniyet, iyi muaşeret ve emniyet örneği olmakta devam edecektir. Filhakika Ba'kan antantı yalnrz sulhü ayakta tutmak maksa. Gle kurulmuş yüksek kırymetli bir teşekkül. dür, ve ona önayak olmuş olmak şerefi 'Tük 'vye Yunan miülletlerine kâf! ve haklı bir tfü. bar vesilemidir. Mareşal Vevzi Çakmak Yunan ordusunu kahraman ve kardeş ordu diye vaafederken €en samimi hislerine ve fikirlerine tercüman olmuş olduğunda şüphde yoktur. Biz Yunan ordusunu bizzat harp meydanlarında görercik takdire fırsat bulmuşuzdur. Kendi maemla. ketinden deniz aşırı bir diyara giderek onun da kalbgühi olan Anadolu — yaylalarına ka. dar ilerlemek esasen kolay bir şey değil. di. Varılmış olan netice ne olursa olsun bu ordu kendizine tevdi olunan vazifeyi başara. bilmek için imkânın ve fedakârtığın en İleri derecelerini göstermiştir. Osmanlı imparator lduğunun taafiyesine taallük eden hatalı gö. rüşlerin bir safhasını teşkil — eden bu kanir mücadele iki milleti ayıracak yerde — anları birleştirmeğe salk olmuştur. Bunun hikâye. sini o seferin bellibaşlı kahramamnı — olduğu kadar 'Türk . Yunan dostluğunun da başarı. cılarından biri olan müteveffa Venizelosa bı. rakahiliriz.,, KURUN'da Istanbulun kurtuluşu u. beşlikir yazmımda, kurtuluşun yeni bir ftarihe başlangıç olduğunu eöyledikten sonra ganları yazıyor: *— Dünyada hiçbir mektep, “rulüm,, Ka dar uyandırıcı ve bileyici değildir. Zekiyı, ruhu, hrzt onun çarkları biler.. Onun kamçı. ları kanatlandırır. Bu uyanıştan sanradır ki, 'Türk kendi fer. manımı, kandi süngüsü (le siyast — ufuklara yazdı. Topraklarını top alevlerile aydınlattı. Bini birle yendi, vart yokla ezdi, — başarılam gey, gerçekten büyüktü. Tarihte eçi yoktu. Kanımıza susamiş düşmanlarımız — bile, bu aaferin parıltasma hınçlarınm gölgesini dü. güremediler. O zaferler destanı ta Hind sula. rinda, Nil kıyılarında alkışlanarak okundu. Bunu ürnek tutanlar çoğaldı. Bizim istik. Y1 gavaşımız, ruhlarda adeta yeni bir “in. klâbıkebir,, uyanışı yaratlı. Yarınki tatihçi. Jer dünya simasında bu uyanışın bütün izle. Haf görüş yanısallşıdır.... Yahın yünu Ör unutmıyalım ki, alkışladı. Hımız, kutluladığımız bayram, bir kurtuluş şenliğidir. u Kurtaluş ise, kaybedilen tir dağerin tekrar kazantlmasından doğan hir — sevlnçtir ve bu sevinç, iki kere kıymetlidir. — Çünküü, anda hem bir zafer neşesi, bem de geçmiş esirliği hBatırtatan uyandırıcı bir mana vardır.., Iskenderun konsolo- sumuz Hataya gidiyor Halep 5 (Husüsi) — Türkiyenin İs- Xenderun konsolosu Firuz buraya gel- di. Buradan Hataya gidecektir. böyle kahvelerde geçirir.. Üzümcülerin, filân yüzüne baktım, onlar halinden memnun görünüyorlar- dı. Tekrar Âlinin yanına döndüm. De- min uğradığım kahvenin önüne doğru yürüdük. Biraz evvel konuştuklarım . dan bir kısmı, dükkânın önüne çıkmış - latdı, Arkadaşım burada bir resim alır: ken, ben de tekrar yanlarına gittim. İlk andan'beri aklıma gelen bir emali sordum,. — Hepiniz, burada kahvede vakit geçiriyorsunuz., İyi amma, dükânları- nez ne oluyor sizlerin? O zaman, hep birden güldüler, içle . rinden yaşlıca birisi — Bayım, dedi. Bizde bütün iş, gün- de iki saat olur, Bir sabahları 8 ile 9 aTası, bir de akşamları 18 ile 19 arası- dır. Sonra ne iş vardır, ne güç. Eh biz de gelir böyle kahvelerde vakit öl- dürürlür. , — HABERCİ Üniversitede Hukukta 800 talebe dörndü Dönenler Vekâlete başvurdular Üniversite hukuk fakültesinde ele- me imtihanları neticesi talebeyo tob-. liğ edilmiş ve bu tebliğden bu #ene Üüniversitede imtihan — neticeleri- nin şimdiye kadar görülmemiş derece- de kötü olduğu anlaşılmıştır. Hukukta talebenin elemeler sonun- da aşağı yukarı üçte ikisi yani takri- ben 800 kişi dönmüştür. Dün bu vaziyet kargısında toplanan dönmüş talebe Başvekâlete ve Maarif Vekâletine birer telgrafla müracaatta bulunmuşlardır. En çok okunan sabah gazetesi KURUN'da Bugün mevsimin en güzel Yalmnız motör kaptanının elleri yandı Dün gece Beykorda sarı burunda gaz yüklemekte olan Teshane ismin-İi , - öyk vüsünür Vağlei, deki motörün makinesi ansım ates | Çevei UYanınca )lausı:lupl-ınıYuıu! hemen icap|| Gayet tatlı bir üslüpla yazılmış olan Bu çok güzel tomanı Derhal okumağa başlayınız eden tedbirleri almış, bir yandan da düdük çalarak sahildekileri haberdar etmiştir. Gaz tanklarının - yanında- bulunan KURUN bir şirkete ait yangım söndürme ve- Sayısı her yerde 100 para saiti jile alevler, motördeki benzinlere | ! KURUN'un senekik abone bedeli, sirayet etmeden söndürülmüştür. diğer sabah ah - gazetelerinkinden B00 * Yalnız motör kaptanınm elleri yan- kuruş ü 3 mıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: