4 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

4 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Geçen sene, Amarikada tüyler ür. pertici bir hâdise olmuştu. Genç bir kadım, katlarında tuttuğu küçük bir gocuk ölüsüle polis karakoluna koş. müş, hüngür hüngür ağlayarak: — Çocuğumu öldürdüm! Diye haykırmıştı. Derhal — tevkif edilen ve mahkemeye verilen bu Kunç Kkadınm, 036 senesi mart ayı içinde Ydamına karar verilmişti. Fakat, bil. ahare muhakeme aafhalarınt tetkik eden jüri beyeti, mahkeme kararım: naksetmiş ve idam — cezasını 10 yıl hapse çevirmiğti. Şimdi Booford ha. pishanesinde bulunan genç — Kkadın, kendisini ziyaret eden bir gazeteciye sefalet ve sstirapia dolü hayatımı ân. latmıştır. Aynen naklediyoruz. APİSHANENİN karanlık odasın- da, çok ağır ve acı tinayeti işle- meden evvelki hayatımı düşünüyordum. Ben Amerikada İllinnois'de doğdum ve şimdi 38 yaşındayım. Babam malüldü. Fakir idik. Bütün ev İşlerini benim yapmaklığım, yemeği- de benim pişirmekliğim icap ediyordu. Dokuz yaşında iken annem öldü. Bir müddet sorıra da babam asker oldu ve askere gitmeden evvel beni Teksasta bir darülitama yerleştirdi. Darülitamda 12 yaşından büyük ço- cuk yoktu. Çocuklarn en büyüğü oldu- ğum için bana birçok işler vermişlerdi. Küçük arkadaşlâarım uyandıktan sonra onların bir kısmının yüzlerini yıkamak, saçlarını taramak bana düşen işlerden- di. Gündüzleri de kendileriyle meşgu! olmaklığım icap ediyordu. Böylece günler geçti. Bu geçen gün ler içinde çok defa kendime şu sualleri soruyordum : Ben niçin buradayım? Annem niça ölmüştü? Nçin pek çök kızlar gibi benim de Bir evim yoktu? Bir sene kadar darülitamda kaldık- tan sonra harp bitmişti. Bir gün babam darülitama geldi ve askerden döndüğü- nü, bana yeni bir anne bulduğunu ve be- raber yaşamak üzere onun yanına gide- teğimizi söyledi. Wvey annelerim Yeni evimize geldik. Önte babam kapıdan girdi, ben de onu takip ettim. Üvey annem içerdeydi. Babam beni işaret ederekt — Bize yardım etmelisin! dedi. Üveyannem hakkında bir fikrim yok. Çünkü ben eve geldikten sonra babamla üvey annem sık sık kavga edi- yorlar ve ben de bu kavgalar esnasında diğer bir odaya kaçıyordum. Kavgalar © kadar çok tekrar ediyor ve ben o ka- dar onlarn yanından 'kaçryordum ki, ü- vey annemi daha fazla görmeğe imkân kalmıyordu. Nihayet, kısa bir müddet sonra bo- şandılar. Ve, babam beni tekrar da- rülitama gönderdi. Aradan ancak bir kaç ay geçmişti ki babam dariülitama gelerek bana baka- bilecek kadar para kazandığını, tekrar eve döneceğimizi söyledi. Bir daha eve döndüm. Bütün ev işleri benim omuzlarım- daydı. Ve bu esnanaı on bir buçuk yaşında bulunuyordum. Evde yapılacak o kadar çok iş var- dr ve ben bu yüzden o kadar yorgun düşüyordum ki, kendimi düşünecek ne vakit ne de kuvvet bulabiliyordum. Böylece, beş ay geçmişti. Bir gün babam eve yeni bir kadınla beraber geldi ve bana : — Öp, yeni annenin elini... dedi, Fakat, bu evlilik de uzun sürmedi. Mlitqndî kavgalar, günün birinde bu yeni izdivacı da bozmağa kadar vardı. Babam artık bana bakacak, ve bir ev idare edecek kadar kazanamyordu. Bundan dolayı bir ailenin yanma yar- dımcı olarak girdim. Ve Üüç yıl zarfın- da bu aileden diğerine geçerek altı veya daha fazla kapı değ'ştirdim. *Ya'nız kalacak yaşla deği's'n', Ön beş yaşna gelmiştim. Başkala arasında (yetim bir kız) olarak kalmak | bana ağır geliyordu. İstiyordum ki be- | nim diyebileceğim bir evim, benim d'ye- l bileceğlm eşyam ve yatağım olsun. Bir gün büyük — şehirlerden birine gitmeli ve orada çalışıp kazanmağı tasarladım Ve bir gece bulunduğum evden kaça- rTak, biriktirebilmiş olduğum az bir pa- ra ile Şikagoya gitt'm. İş arıyordum. Müracaat ettiğim bız iş bötosu, hi kâyemi diııledıln:ı ve yaşımı öğrendik ten sönra, henliz yalız kalacak yaşta olmadığımı söyliyerek veni tekrar eski yerime iad> ettirdi. Butunduğum evin sahibi fena halde — daha orada kaldıktan sonra, | Ü kızmıştı. Bununla be'ıbtr İlş ıy kıdır 3 Diyor.. Fakat, hakikatte onu öldüren budur: IZTIRAP ve SEFAL Senlui şehrine kaçtım. Orada, otuz beş gilin haftalıkla bir iş buldum. Artık, ben de para kazanabilen bir insan olmuştum. Bunun sevinci ile o ka- dar mesuttum ki.... İlk işten sonra bir lokantaya girmiş- tim. Bir sene kadar çalıştım. Bir gün kendimi çok yorgun ve hasta hissettim. O halde çalışamazdım. Demek, benim için gene fena vaziyetli bir devre baş- lamıştı. Bir tiyatro kumpanyası kız arıyor . Bir gün gazetelerin birinde bir ilân gördüm. Bir tiyatro kumpanyası çalış- tırmak için kızlar istiyordu, evvelden tiyatrolarda çalışmış olmak şart değildi. Müracaat ettiğim vakit tiyatro mü- dürü beni baştan aşağı süzdü: — Pek alâ... dedi, hiç dans bilmiyor musun? ö “— Bilmiyorum. — O'halde öğtetirir. Bir saat sonra gel ve işe başla.... Bir saat gonrat iyatroya döndüm. Aktörlerden biri ile piyanist oradaydı. Hiç bir merasime lüzum hissetmiyerek işe başladım. Girdiğim tiyatro, küçük şehirlerde muvaffakıyetler temin eden ve ekseri- yetle gittiği yerlerde bir geceden fazla kalmıyan nevindendi. Bu tiyatro kumpanyası ile beraber bir hayli şehiz gezdim. Bir gece, kumpanyanın dağıldığı anlaşıldı. Bir çoklarımızın ertesi günü kendilerini besliyecek — parası yoktu. Ben de bu vaziyette olanlardandım. Kumpanyadaki — arkadaşlarımdan Mac, vaziyetimi biliyordu. Bana, kendi- siyle birlikte, Şikagoya yakın bir yerde ot“san hemşiresinin yanına gitmeği Ve Bütün düşuncelerln perişan hale geldiği, bütün hislerin anlaşıl maz bir karışıklık Iktl- sap ettiği ölüm evinin dar höcresinde, bu Ççe- llilk parmaklıklar ara- sından hayatımı görüyorum Çocuğu oradan da Şikagoda kolaylıkla iş ır:ı. mağı teklif etti. Yapacak başka bir eşy yoktu. Artık ben de bir yuva sahibiydim Şikagoda diğer bir kumpanyaya gir- dim. Üç sene de bu kumpanya ile şehir şehir dolaştım. Kumpanya elektrikçisinin benimle yakından alâkadar olduğunu görüyor- dum. Nihayet bir gün, adr Fred Şer- vud olan bu elektrikçiyle evlendim. Ev- lendikten sonra yazı Nevyorkta Predin annesinin yanında geçirmeğe karar ver- dik. Ve Nevyorka gittik. Fredin annesi, beni büyük bir şef- katle kabul etti. Artık benim diyebile- ceğim bir yuvam vardı. Yaz bitmişti. Fred başka şehinde bir kumpanyaya girdiği için bizimle bera. ber değildi. Bu esnada Dorothy'yi doğurdum. Bir gün Fred ;rhıe!mw Kmnyzn * ya dağılmış, işsiz kalmıştı. Yeni bir i$ buluncıya kadar çok sıkıntı. çekmiştik.. Fred bir sinemada elektrikçi idi. Ben de ona yamaklık yapryordum. Vaziyetimiz okdukça düzelmiş olduğu için ben bir müddet sonra evde kalmağa başlamış - tım. Aile saadeti denilen şeyi hissediyor gibiydim.. Kayınvaldem, Dorothy'yi çok seviyordu. Dorothy'i âdeta onun ço. cuğu idi. Bundan dolayı yalnız - benâm olacak, ikinci bir çocuk istiyordum. 1933 genesi mayısındaCimiyi doğur- dum. Cimi bana büyük bir saadet ve bahtiyarlık vermişti. Fakat benim saadetlerim hep muvak- kat ve geçici idi. Adeta Huyabilöiğim kısa bahtiyarlıklar, uzun süren acıların yükünü ve ıstırabını bana duyurmamak çin geliyor gibi idi. Filhakika, Fred hastalardı, buna rağmen çalışıyordu. Bir yılbaşı gecesiydi. Bütün şehir, bütün Amerika ve tekmil dünya yeni seneyi tes'it ederken, Fredin çalıştığı sinemada yangın çıkmıştı. Ve Fred tek. Tar boşta kalmıştı. Kısa bir müddet son- ra sinema tekrar yapıldı amma, bu seler de romatizmal: olduğu için Frod'i işe almadılar, Para kazanamıyorduk. İş bulmamıza imkân olmamıştı. Kimse ödünç para vermiyordu. Kara ve acı günler Kara ve acı günler geçiriyorduk.. Fred'in hastalığı gün geçtikçe artıyor- du. Bir gün doktar, Frodin hastalığı. nın mühim olduğunu, kendisine çok dikkat etmemizi, iyi yedirip, güneşli ve sağlam havalı bir yerde oturtmamızı söyledi. Biz açtık; fakat doktor, bize iyi ye. mekten, gezmekten bahsediyordu. Körkörüne mücadele etmek istediği. miz meşum âkibet bir gün geldi. Fred, hayata gözlerini kapamıştı. , Kayınvaldem, Dorothy'nin kendi ya. nında kalmasını istediği için Cimi ile beraberdim. Evlenmeden evvel yalnız kendirı için gçalışıyordum. Şimdi yanımda bir de gocuğum vardı. Para kazanmak için tekrar bir lokan. taya girdim. Lokantaya devam eden müşterilerden biri bir gün Cimiyi gör. dü; yaşında? Diye sordu... — İki yaşında, dedim. Cimiyi yaşmma göre, o kadar zeki ve © kadar güzel buldu ki, tevincimden göğsüm kabardı. Bu adam, benimle alâkadar olmak . ta, Cimiyi sevmekte devam ediyordu. Bir gün, beraber yaşamamızı teklif etti. Söylediğine göre, evli imiş, fakat karısiyle geçinemiyormuş, ayrılmak ü. zereymişler, Karısından ayrılmcaya ka- dar beraber yaşayacağımızı, sonra ye. ni yuvamızı kurmak için Kaliforniyaya gideceğimizi söyledi. Bir gün gene buluşmuştuk. İki gün sonra Kaliforniyaya gitmek üzere hazırlanmamı ve o geceyi benim le beraber geçirmek istediğini söyle - di. Hazırlanacağımı, fakat evlenmeden bir arada kalamıyacağımı söyledim. Ertesi günü, lokantadaki işimi terket . tim, yo hazırlığına başlamıştım. Göti röteğimiz ne kadar az şeyimiz vardı!. " Gideceğimiz gün geldi. Fakat nişan. hım gelmedi.. Belki işi çıkmıştır, diye düşündüm. Geceyi bekledim, gene gel- medi. Ertesi günü de gelmedi. Aramağa karar verdim ve aradım. Bir gün evvel şehri terketmiş oldu . ğunu öğrendim.. Onun hakkında malü- mat istediklerim, bana yarı merhamet, ve yarı istihza ile bakıyorlardı. Haki - kat şu idi: Bu adam, dul kadınlara musallât olur, ve onları evlenme vadiyle iğfal eder, vakit geçirirmiş: Bende de ayni tecrü - beyi yapmak istemiş, fakat muvaffak ola mamıştı. Kaliforniyaya yeni yuya kur- Mmak için gideceğimizi söylemesi, artık her şeyin ilerlemiş olduğuna inandır - mak İstemesinden irkiş! Bütün ümitlerim, bütün hesaplarım altüst olmuştu. Ümitlerim kendimden xiyade Cimi içindi. Onun da hayatta bir babası, bir evi olncaktı. O da, diğer çocuklar gibi gül. mek, koşmak, oynamak hakkından isti- fade edebilecekti. O da, okuyacak, Çü- hışacak, kazanacak, annesinin çektiği ıstırapları çekmiyecekti.. Işsiz, parasız ve ümits'z.. Başım dönüyordu. Bütün bu ümitlerim kırılınca: iş için tekrar lokantaya koştum. Fakat başka. sını almışlardı . Attık, işsiz ve parasır, ümitsizdim. Kiş ta gelmişti. Soğuk, çok soğuk bir günde kira veremediğim için otur.- duğum odadan çıkarmıt e rdi, Sevgili Cimim ile sokakta — kalmış- tık. Soğuk, çok soğuk bir gün, sokak ottasında ve yenilemiyen bir sefaletin içinde'idik. Cimiyi bağr:ma basarak parka doğru ilerledim. Yoldan bir çok başka çocuk. Jar, başka anneler geçiyordu. Fakat onlar bizim gibi değildi. Parkta bir straya oturdum, Cimi: — Anne, ben Üsüyorum! .. Diyordu,. Bütün hayatımı düşün - düm. Sonsur ıstıraplarımı hatırlarken, hiç bir şey veremediğim ve veremiye - ceğim Ciminin de benim gibi betbaht olacağını tahmin etmemek iİçin hiçbir sebep yöktü. Kafamdan şu fikir geçi . yordu: — Cimi hıyıuı uunıı gctmımıul ıt olmamalı! — Cimi B izi 'ıxı ai w yoksulluk içinde Bu düıun:e içinde ıMM Tiyormuş gibi şu sesi du — Anne, üşüyorum, 200f üşyorum!.. y Çocuğumu öldürdüü — O, üşüyordu. $ Sefaletin, ıstrabın v!“w içinde yanan kollarımla onü çi gun yaktığı kalbimin üzt! sıktım. Boğuk bir ses duyduğumü". gibi hatırlıryorum. Aradan #7 — Fakat Cimi ktmuldı buz gibi soğuktu. Kalbind b tu. ı O, ölmüşüt. Onu, ben öldürmüştüm. sevgili Cimiyi kalbimin Üz! rak öldüren bendim.. Çocuğumun ölüsünü kucAl gıyarak ağlaya ağlaya kara Polis, Ciminin göğsümt başına bakarak sordu: — Hasta mı? — Hayır, ölü! — Ölü mü?, — Evet, ölü, ben öldürdüm İdam hükmü Tevkif edildim ve mahkemti” dim.. Hdamıma hükmedildi. 936 g/ martında elektrik sandal; Mmaklığıma karar verilmiş. ’ “Ölüm evi,, denilen yerin ne götürüldüm. Artık günk" demek! düşüncelerin periştfi bi geldiği, bütün hislerin anla: karışıklık iktisap cttiği bü çelik parmaklık arasından bayât yorum. Esasen ben bütün müddetçe hayatı böyle 8€ Saadetle benim aramıda daimlâ bir parmaklık vardı. Ben dol’ vel talihim beni ldıırıı miş miydi?. / Martın 12 sinde beni ölübt #f çıkardılar, Jüri son wp!ıntü","l kararını nakzederek beni " se mahküm etmiş. B!”'J' Singsing hapisanesinden BE& dınlar hapisanesine naklı Şimdi bu hapisanede Düşünüyorum, Ben çocuğumu öldürmüştü?” Cemiyetin kanunları beni mâ mahküm etti. Sonra da ölümden kur!ııÜ " Niçin?. Çünkü; Çocuğu — hakikal bm değildim. Onu sefalet Sz'ıletl eektrik ıındıb')f. tamayacaklarını anlayan j a beni de oraya oturtmak nu haksızlık saymıştı. M bütün Ümitlerimi, bütün bütün saadetimi bağladığım | mun hesabını soruyor. Fakat, ne yazık kit Şnd' boş, kollarım boş, dımıbıı o heşabı sorabilecek bir gı atıyorumu, — YS

Bu sayıdan diğer sayfalar: