25 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

25 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Malatya civarıı Malatyadan sonra Hürüyı da gidip görmekten kendimi alamadım; biri “A siz,, ötekisi Hâmit tarafından yapılan bu ayrr iki hârâ Malatyaya otomobil ile Bir buçuk saat sürüyor. Hârâ müdürü Şevket, at şubesi mü- 1 Fikret Alkan, sığırcılık ve ko yunculuk şubesi mütehassısı Ekrem ga- zeteci olduğumu ve hârâyı görmiye gel diğimi öğrenince enküçük teferrüata ka dar malümat vermiş olmak için, ellerin den geleni yaptılar. Uzun seneler boşu boşuna birakı- lan Sultan suyu hârâsına ancak üç se- ne evvel yeni bir hayat verilmeye baş- Tanmış ve topu topu on dört hayvanla işe girişilmiş iken bu kadar kısa bir za man içinde hayvan mevcudu on mizlin- den fazlasına çıkarılabilmiş; hem hepsi de el emeğiyle. Hayvanlar için yapılan pavyonlar © kadar mükemmel ki âdeta bir insan için de bu kadar konfor kâfi gelir; tehi erkek atlara, onun karşısındaki kısrak- lara mahsust. — Bahusus doğumhanesi bütün fenni <cihazlarla hazırlanmış, yapılması icap eden her şey yapılmış... Eskiden kalma ahır gezili';e arada. ki bakım, besleme, yetiştirme farkı he- men göze çarpıyor; burası serbest; at. ların her çeşidi bir arada, Harantn lâboratuvarı âdeta asrt bir hastahaneninki gibi. Sunt tohumlama için istihzaratta bulunuluyor. Ve bü- rlik muvaffakıyetler görülüyor. Evvelce bu sun? tohumlamaya civar köylüler hiç inanmazken bu vasıta ile elde edilen güzel tayları görünce şimdi müracaat- lerin ardı arası kesilmiyormuş. Meydanda gezen bir sürüye, yakın köylerin Çocukları bakıyor ve bir talebe gibi çalışıyorlar. Kendilerine binici- Jik, hayvan bakımı, hastalıklarda ilk tedbirler gibi elzem olan şeyler ders ha- linde gösteriliyor ve yiyip, içip leyli br mektep koğuşu kadar temz ve rahat ya- takhanelerde yattıktan maada ayda be- şer lira da ücret veriliyor. Malatya hayvan sergisine evvelce köylüler elimen alırlar korkusiyle ge- tirmezler iken, son sergide, hârâda ya- pılan sun'i ilkahla yetiştirilmiş birçok güzel atlar ve taylar getirmişler. Übe- yan adında ortaya çıkarrlan bir buçuk metre yüksekliğinde saf arap kanı bir at âdeta bir kız kadar güzel ve zarifti: Cumhuriyet hükümetinin bu husustaki büyük gayret ve himmetine şu da delâ- let eder ki, vaktiyle Bombayın en bü- yük yarışlarında birinci gelmiş olan 1. Seklavi adındaki at nasılsa sakatlan- mış olduğundan satılığa çıkarılmış ve hükümet ilk vasıta ile istenilen parayı hemen göndererek bu kıymetli atı hârâ- ya mal etmiştir. Şimdi bu emsalsiz atın nesli civar köylerin pek çoğunda görülmekte, on. lar da ayrı nesil yetiştirmektedir. Hârânın dişi keçilerini dağlarda ot- tatırlarken bunu gören bir erkek yabani geçi — hani Nasrattin hozanın meşhur bir hikâyede “bu kadar tavuğa bir de hororz lâzımdir.,, diyerek ibi aralarına katılmış, hârâya kadar — gel- miş; şimdi hârâ meydanlıklarında ser- Seyahat intibaları SF YA TFT AU AU DENI “Sultan suyu,, harası nasıl çalışıyor ? Malatya köylerinde, Bombay yarış'arını kazanan emsalsiz bir atın nesli yetiştiriliyor Malatya harası civarı ihya eden bir müessese oldu nda “Sultan suyu,, harası pavyonlardan biri üç yaşından itibaren * | « | balınre haziri Üstte: Bombay yarışlarında birinci gelon ve hükümetimiz tarafından satın alımarak Malatya — harasında dölünden istifade edilen Seklavi, orta- da ve şağıda harada yetşitirilen halis arap kan bir kısrak ve bir tay. best serbest geziyor, yiyor, içiyor. Bu hayvancık ne kadar da kuvvetli? Beş, al tr kişi boynuzlarından tutup çektikleri halde yerinden bile Kımıldatamıyorlar; bıraktıkları zaman ise sanki onlarla is- tihza ediyor gibi iki ayakları üzerine kalkarak ve kendilerine yan yan baka- rak üstlerine yürüyor. Türkün küudretine, zekâsma delâlet eden bir hikâyecik naklettiler: İlk yapıldığı sıralarda a'.çvuş kilomette ile- rideki bir suyun hârâya nakli icap et- miş; yol uzak olduğu kadar — arızalı, dolambaçlı. Alaylı bir binbaşı baldırı, — naçayı sıvayarak başına topladığı amelelerle işe girişmiş ve suyu seviyyesini hiç kay- bettirmeden dağl'arı, tı hi mus; bugün bu hark sayesinde bol bol suya sahip olmuş. Hara bir taraftan hayvan meslini de ekip bi &' kliçük kü- rleşerek toplanmaları es- ya kadar getirmiye muvatfak ol- hârâ Çik köylerin el5ztte pek büyük oldzaktır: zira köy- ler böyle ka'abalıklaştıkça — mektepler açmak, köylü çocukları okutmak imkân Malatya köy toplama işinde çok böyük bir arzu- bayı İbrahim Etemin bu su ve muvaffakıyetleri var. Nitekim | vt toplanıştaki fayda Vei I €ivar sırtları gezerken bir tarafta ter. [ Konya ovası ' sulanacak Göksu ırmağı kurak ovalara akıltılacak Konya, (Hususi) — Geniş ve mün- bit bir ziraat mımtakası olan vilâyeti- mizin esaslı surette kalkınmasını ko- Tumak için arz tekevvününün bilinme- &i ve bu bilginin daima gözönünde bu- Jundurulması için vilâyetin jeolojik haritası yapılmıştır. Bu harita, bilhassa vilâyetin muh- telif mımmtakalarında su, arteziyen ve salr hususlar için yaptırılmış olan son dajlarla elde edilen neticeleri, vilâye- timizin arazi tekevvünü ve toprak te- gekkülünü ameli olarak aydınlatmış- tır. Göksü Irmağınım kurak — ovalara a- kıtılması işinin de faaliyet sahasma geçebilmesi için su ve sel miktarmı öğrenmek üzere ilkbaharda Göksuya limnimetrolar konularak suyun rand - manımın köntrol ödilmesi de takarrüt etmiştir. Eskişehirde 75 okul açıldiI Beakişehir, (Hususi) — Vilâyetimiz- de yeniden 75 köy okulu açılmıştır. Bu okullarda ay başında derslere başla- nacaktır. Okullarda bu sene köy eğit- menler kursunu muvaffakıyetle ikmal eden eğtimenler vazife görecektir. Bu okullar hususf durumlarına göre 9 bölgeye ayrılmış, bu bölgelerin başla- rma gezici haş öğretmenler tayin e - dilmiştir. Bu öğretmenler en az hafta- da bir olmak üzere okullarına giderek tedrisatı yerinde göreceklerdir. Kastamonide doku- macılık kontrol altına alınıyor Kastamonu, (Hususi) — Ticaret O- dası tarafmdan 932 yılımdanberi tat- bik edilen dokuma talimatnamesi vilâ- yot içindeki dokuma sanaylini olduk- ça intizama koyduğundan yıllardanbe- ri unutulmuş olan Kastamonu doku - rülmeğe başlanmıştı. Bu tekâmülü gö- rülmeğe başlanmıştır. Bu tekâmülü gö ren oda meclisi 988 yılında dokuma- lar üzerinden kontrolunu kaldırmış, yalhız paâmuk bezleri üzerinde kontrol ve muayene işi bırakılmıştır. Odanın muayene ve kontrolu kalkım- ca vilâyet içindeki dokumacılık sana- yil düzeni maalesef bozulmağa başla- mış Olduğunu hisseden oda moeclisi tflmır Müayene ve kontrol - tatbikmı Tüzumlu bulmaktadır. — ktaletin Gird e e| Tnaz istihsalâtı artlı İ 'â"'- (Hususi) — Bu sene havaların y? gitmesinden Çamaltı tuzlasında is- tihsalât şimdiye kadar hiç bir sene gö- rülmemiş bi şekilde fazlalaşmıştır. Ya. pı:n tahminlere göre, bu seneki istih - SÜt geçen seneden elli bin ton fazla o- Tarak yüz seksen bin tondur. 'Tuzladan ihracat ta artmiştir. — No istediğinizi anlamıyorum, bir z sağırım. kedilmiş, öte tarafta başka bir köyün yanına kurulmuş yeni yeni mahalleler görüyorduk. Ayrı ayrı yaşamak; esasen bu hal insanlara mahsus bir şey değiklir. Hüseyin Rifat Fırtınayı bastırmış — Dün geceki fırtmayı duydunuz mu? Ne müthişti, değil mi? — Hayır!,. — Saat sekizde yatmış mt idiniz? — Hayır! O sırada karım bir şeyler anlatıyordu da ondan duymamış olaca - ğım., Artıran var mı? Müzayede salonunda satış memuru, yanına gelen birinin kulağıma söyle - diklerini dinledikten sonra: — Bayanlar, baylar, dedi, buradaki- lerden biri içinde 500 lira olan cüzdanı- nı kaybetmiş.. Kendisine getirene $0 Hra hediye eklecek.. Salondakilerden biri bağırdı: — Ben 100'veriyorum!. . arhoşlar rasında Beyoğlundan gelen son tramvayda biri yanmdakine sordu: — Saat kaç efendim?, Muhatabı cebinden cıgara tabakası- nı çıkarıp bakarak cevap verdit — Eylülün on beşi!.. — Teşekklür ederim. Ben e orada inecektim!. . Unutmak için — Yahu, sen pok çok içiyorsun.. — Evet, unutmak için.. — Neyi? — Kederim var da. — Kederinin sebebini anlat baka - lım. Derdini anlatmayan dermasımı bu- lamaz. . Adam duraladı, epey düşündükten sonra Cevap verdi: — Unutmuşum, hatırlayamıyorum!. a NU (a //, OJĞİ EZ &A Futbol oyuncuları tiyatroya erken Erkek — Bir kilo kazanmışım. v Kadın — İyi ama piyankoda bir *” * çuk lira kaybetmişsin! Sütçü mahkemede , Sulu süt satmak suçiyle ımi"f“ ediliyordu. Mahkemede kendisini $Öf müdafaa etti: — Süte biz su karıştırmayız J; | dim, ne karrm, ne de ben,. Yalnif sefer çocuklar oyun oynarlarken tırmışlar, Tam o sırada Hâkim çocukları çağırarak sordu! — Size hiç bir cera verecek dei yavrularım.. Yalnız işin doğrusun siy lemeniz şart., Çocukların büyüğü cevap verdi? — Evet efendim.. Süte suyu karıştf ran biziz. Oyun oynuyorduk. — Ne oyunu oynuyordunuz? sütle oynanır mı? — Sütçülük oynüyortlık efendifi tıpla babamla annem gibi sahici sütü olmak istedik te, Yağlı yemek — Garson, yemeğe yağı kim yor?. — Aşşçırbaşı efendim.. — Peki tonra kim tekrar çikarıyor! N

Bu sayıdan diğer sayfalar: