11 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

11 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış Siyasa Te HABER — Akşam postan Yarı resmi bir murahhas daha... Yazan : Şekip Gündüz U günlerde ikinci bir yarı res- mi İngiliz murahhasının Lon- dradan hareket edeceği ve orta Avru- panın muhtelif merkezlerini dolaşaca. | ğ haber veriliyor. Önümüzdeki Çar- şamba günü yola çıkacak olan bu zatı yarı resmi bir İngiliz murahhası and- doden biziz, yoksa ne İngiliz hüküme- ti, ne de İngiliz hükümeti İle yakm- dan temas halinde bulunan siyasi mahfeller ona göyle veya böyle bir sa- lâhiyet verilmiş olduğunu yaymış de- ğillerdir. Londra onun, sadece bir tet- kik seyahatine çıkmıya hazırlandığını bildirmiş bulunuyor. İngiliz işçi partisinin sabık lEideri Göorges Lansbury'den bahsetmek isti- yoruz. Bu zat bir müddet evvel de böyle bir seyahate çıkmış ve muhtelif mer- kezlere uğradıktan sonra Romada Mu- solini tarafından iki defa kabul edil- mişti. O zaman da yine ne resmi, ne » . yart resmi hiçbir salâhiyeti olmadığı söylenmiş ve fakat Musolini ile tema- aından sonra İngiliz Başvekili Cham- beriyn ile Musolini arasındaki gizli konuşmalar başlamıştı. İşçi partisinin sabık liderini bu yeni seyahatine İngi- Tiz başvekllinin teşvik etmiş olduğunu açıkça iddia edecek sebeblere malik bulunmuyoruz. Fakat çok yüklü bir si- yast hayatı olan ve pek yakm bir ma. zideki seyahatiyle bazı mühim tenas- lara ve konuşmalara yol açmış bulu- nan ve çok yaşlı olduğunu bildiğimiz bir İngiliz sryasa adamımım böyle kara kış başlarken keyif için bir orta Avru- pa yolculuğunu göze alacağını da sa- namıyoruz. Hele bu orta Avrupada şimdi Fransa hariciye nazırımım dolaş- makta olduğunu gözönlinde tutarken.. Londranım mühim siyasi gazetele- rinde okuduğumuza göre George Lansbury evvelâ Prag'a gidecek, Çek cumhuriyeti reisi Beneş'le, Çek başve- kili ile ve hariciye nazırı ile konuşa- cak, sonra Lehistana gidip Cumhüurre- isi Moscicki ile hariciye nazırı Albay Beck tarafmdan ayrı ayrı kabul edile- cektir. George Lansbüry avam kamarasın. da, sulh dostü mebuslar grupu hüzü- etrafımda izahat vererek demiş ki; “—- Bu seyahatimde de ticaret ser- Istanbulun çöp derdi İstanbulun çöpleri ötedenberi büyük bir dert teşkil etmektedir. Belediyecoo bunları yaktırmak için çöp fırmları inşası hakkımda tetkikler yaptırılmak. taydı; bu tetkikat neticelenmiş ve fı- rımların inşast için 2 milyon liraya ih- tiyaç olduğu görülmüştür. Belediyenin çöpler için bu kadar ifından, bunların gene denize dükülme- si muvafık görllmüştür. Erzurumda Kar dindi Erzurum, 10 (A, A.) — Kar yağışı dürdü. Hava açık ve güneşlidir. Trab- zon - İran transit yolunda kar arıza- ları kâmilen kaldırılmış ve münnkale norma)| halini almıştır. Yamruğu kâfi gelmeyince... Beşiktaş, Hasfırın caddesinde otu - ran Etemle goför Tevfik bir alacak macakosindea dolayı kavga etmişler - dB Yımruğumnun para etmediğini gören T Etemi üç yerinden vur mus, kaçarken yakalanmıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmıştır. -f ihakikattir. İstanbulda bunu bilmiyen İyoktu ama, belediyenin de Hasmgeldiği için HARER birkaç ayi Tunda Varşovada yapacağı temaslar |İ, 4x terkiklere başladı; mesele encü- |3menlerden geçli ve karar verildi: —: İren, ince kâğıflara sarılarak satıla- para vermeye bütçesi müsait olmadı- İ |iortaya çıkması endi. bestisini ihya etmek imkânlarını ara- mak maksadiyle çalışar bir adam ol - duğumu unutmuyacağım. Bununla be - raber Lehistanda yahudilere karşı ya- pılan fena muameleler et-afında Var-- şovadaki yüksek devlet adamlarından Izahat aramıya da büyük bir ehemmi- yet vermekteyim. Sonra Viyanaya gi- deceğim. Avusturyanm mühim bir ede bi cemliyeti olan Vienna Kulturbund huzurunda bir konferans vereceğim. Viyanada bulunduğum mlüüddet zarfm- da başvekil Sehusehninz tarafından da kabul edileceğim.,,, Fransa hariciye nazırının peşinden Prag - Vargova - Viyana arasında da- laşacak olan buü zatm seyahatinde si- yasi bir mana aramâmak için insanım gok safdil olması Jâzımdır. -Geörge Lansbury'nin Vargovada Fransa hari- ciye nazırı tarafından tatmin edilemi- yen bazı arzuları îıum'n etmiye çalı- şacağı, Prag ve Viyanada iso devam edip giden endişelere bir nihayet ver- mek vazifesiyle hareket edoceği söyle- nebilir. Geörge Lansbury'nin seyahati İn- gilterenin ancak kendi memurlarma İ- timat etmek itiyadından bir türlü vaz- geçemediği ve Loodra konuşmâ&mda kendisine İngiltere namma bazı siya- ı Si salâhiyetler verildiği rivayet edilen | Detbos'un İngiltere tarafından kabul edilmiş olan esasların ruhuna nö de- receye kadar sadık kalmış olduğunu anlamak istediğine delâlet eder, Şekip GÜNDÜZ eee sesermenen n rreree seseear ee Doğru Değil mi ? Altı ay daha Ekmeği temiz göremiyeceğiz Ekmeklerin umumiyetle ne pis ve! me berbat şekilde satıldığı hepimi- zin iğrenerek gördüğümüz feci bir : : İ lrı'lmnıi cvvel şiddetli neşriyat yaptı ve nb-i hayet belediyo de işin farkına vara-: “Ekmekler, filân - tarihten itiba- baktır.,, Fakat bu kararın -tatbik, nedense, üçer aylık fasılalarla ı'kıi defa tehir edildi; bu günlerde tatbi- kına başlanacaktı. Dünkü gazeleler-i don öğreniyoruz ki, bu müddetin al-i tı ay daha uzatılmasına lüzum gö- rülmüş. Esbabı muoibe şu mealde: “Ekmeklerin: kâğıtlara garılması, jekmek fiatları üzerine tesir edebile- inğl cibetle bu mahzurum önüne ge- Şeccek tedbirleri tetkik etmek üzere... Mantıksızlığın hangisine işaret © delim? Ekmeklerin tertemiz — satılabilme- #wini temin bir lüks değil, kaPi bir ih- tiyaç olduğuna göre ve bu ihtiyacı bizsat kendisi de farkettilsten sonra îçımıw.—ı Derbat vaziyetin altı ay da- jha devam etmesine nasıl göz yuma-! tcak? Buna “ekmek İiatlarıma zam ya- îuılmmıınıı temin için,, cevabı ve- #Filemez. Çünkü böyle bir meselenin sine —Mmahal ]vukher. Firimcının ekmeği müşteriye femiz vermesi meseld sucunun müş- ferisine suyu temiz bir bardak içer- iv*ndf vermesi kadar tabii bir hıldüe-î idir. Sucumun bardağı temiz tutmak Rülfeti dolayısile fiatlara sam vap-i ması nasıl mümkün değilse, fırıncı-: nm ekmeği müşterisine temiz bir; halde satması dolamsile fiatlara zam Yöpması mevzubdahs olamaz, Belediyonin bu basif hakikati keş- fodebilmek için altı ay — istihareye vatmak mecburiyetini duymas isel şayanı hayrettir. —— —I: CENEVRE TARAFTARLARINA — Şu harbi biraz rahat brrakım Hâdiseler ve fikirler... canım ! — Alman karikatürü — Milli gazetecilik Ve “ Cumhuriyet ,, le “ Son posta,ya düşen bir vazife... Yazan: Nizamettin Nazif Yazık! Hastalanmış olmamız Baş vekil ile temas eden gazeteciler ara- amda bulunmamıza mani oldu. Yok sa sayın Celâl Bayar; e Mülli tüccarı tarif ettiğimiz gi bi “milli,, — gazeteciyi de tarif ot- mek lâzımdır.,. Dediği zaman — bu tarifi evvelâ koendisine yaptırmak İmkânlarını a- rıyacak ve böylelikle hükümet Trel- sinin kolaylıkla ortaya - atabileceği bir esası gelişi güzel münakaşaların ve neşriyatın çamuruna düşmekten ve anlaşılamaz bir hale girmekten kurtarabilecektik. Ve bu hem gaze- teci için, hem de — halk için cidden faydalı bir hareket olacaktı, zira Ahmet Eminin rivayetine bakılırsa sayın Celâl Bayar — yukardaki sözü göyle bir neticeye de bağlamış bu- Junuyor: “— Bu tarife uygun olmıyan ha- reketleri işliyenler gazeteci sıfatını kaybedorler.,, Bir gazetacinin böyle elim bir â- kibete uğraması, hem kendisi için hem do her sabah veya ber akşam coplerine, evlerine ve — kafalarına girdiği okruları için bir hayli azap verici Olsa gerektir. Gafetecilik sanatinoe kendilerini nezretmiş olanlar için, ömürlerinin Yyarısını Masa ve makine başlarında uykusuz geçirmiş olanlar için, hâdi- seleri herkesten evvel sezmek ve bu pun yalnır heyecanını döğli, ayni za- manda manasını ve istikametini her rakipten evyol cemiyete sunmak ille tine tutulmuş olanlar için böyle bir #kibet idam edilmekle birdir; sanı- rım, Sevdiği, boğendiği, giyaben dost olduğu gazetecisinin böyle seametli bir tecelli ile neşriyat — sahasından ayrılışmdan okurların tutulacakları azap da sadece “bir itiyadı kaybet- meden doğan azap,, olmat, okurlar, Adeta müşterek bir “millit matem,,e tutolurlar, Gazetecinin okunması kendisine karşı belirmiş bir itimadın — ifadesi. dir. Çok basit sebeblerle ve derhal kaybedilebllen bu itimadın elde edil Mesi için yıllarca çalışmak,son derece muğlâk şartları başarmak, birçok zorluklart yenmek, yelse düsmeden, korkmadan, yorulmadan didinmek, Ççabalamak ve okumak lâzımdır. Ga zeteci, İlmini hergün bir başka, te- kemmül noktasıma ulaştıran “Profe sör — Hâdige,nin — talebesidir.. Ve gomiİiyet içinde “itimat,, adını taşıyan diplomasını kazanabilmesi hiç de Üniversiteden diploma almak kadar kolay değildir. Hattâ denile bilir ki bir cemiyetin tçinde en güç filiz veren sanat gazeteciliktir. En kıymetli göründüğü devirde ba t bir hâdiso bir gazeteyi verem e- dor ve bir gün evvel en geniş itimada mazhar olan gazetecinin bir gün son ra izsiz, belirsiz kaldığını görebili- riz. Yani bu filiz çok naziktir, efkâ- rrumumiyedea esecek ılıkça bir lodog bile bunün Üzerinde sam yeli tesiri yapr, gazeteyi kavurur, ve gateteci yanar. z Binacnaleyh ortada gazeteci vas- fmir resmen kaybetmek kadar “fiilen kaybetmek,, tehlikesi de vardır. Bu meselenin gazete sütunlarına intikal etmiş bulunması bizim, ötedenberi üzerinde dikkatle durduğumuz bu esaslı mevzua tekrar temas etmemi- zi zarur! kılmıştır. Bir diğer maka Temisi buna tahsis edeceğiz. Bugün sadece mill! gazoteci vasfının başlıca şartlarından olan — “MİNf Sinirlilik,, ve "Devamlı Dikkat,, etrafında kısa- bir misal göstermek istiyoruz. Pariste çıkan Voix Europeennes adlı mecmüanın ikinciteşrin — sonu tarihli ve 22 numaralı sayısının 674 rakamlı sayfasında 42 inci satırda gu cümle başlıyor: *Türkiyedeki naşiri efkârının bu hücumunu perde arkasından idaro eden Alman istihbarat bürosu bu re- zaletten hlasedilir derecede mem- nun olmuştu; vebu — münakaşanın gizlenecek bir tarafı — kalmadığını göstermek için Voelkiseher Beobach ter gazetesinde İstanbul husust mu- habirinin bir Mektubunu neşretti. Muhabir bu mektupfa Türk gazetele rinin ya Yahudiler tarafından idare edildiğini veyahut Yahudi mücssese- lTerin kontrolü altında bulunduğunu 1dâla etmiş olan Cumhuriyet gazete sinin Türkiye matbaatma savurduğu bütün hakaretleri, iftiraları ve delil- leri aynen tekrarlıyordu.,, Demek oluyor ki 'Avrupanın mü- him merkezlerinde Cumhuriyet ya- zetesi Için yapılan teşhis şudur: 1— Bu gazote Alman nasyonal - Sosyalizminin ve Alman istihbarat |- bürosunun naşiri efkârıdır. 2 — Son münakaşalardaki neşri- yatmnır Aljman istihbarat dalrasi 1da- re etmiştir. Biz bu kanaate iştirak etmek iste- Miyoruz. Bu satırların Cumhuriyet. ton hentiz lâyık — olduğu — şiddette bir cevap alamamış — bulunmasını Cumhuriyet tahrir heyetinin Avrupa matbuatınr dikkatle takip ödeme- mekto bulünmasına atfödiyoruz. Ayni gazeteyi okumasını “Son Poz ta,, tahrir heyetine de tavalya etmek isteriz. “Devamlı dikkat,ten mahrumiyet mesleğin bir teknik hatasıdır. Fakat *millf sinirlilik,, teâ — mahrumiyet bir prensip aksaklığı olur ki Celât Bayarın müsamaha etmek İstemedi. & aksaklık da bu olsa gerektir. Nizameddin NAZİF I1 BİRİNCİKÂNUN — 1937 ze | ei « Hulya Rum görmek gibi hulya ö Mük da insan dimağınm mf — faaliyetlerindendir. GU"": bazan aldığı hale bakılırsa W.:ıor rın da, gerçekte olmıyan B':)'M bi re daklıkları sgöylenebilir; fakat belki sadece bizima bir tasavvurul | dan ibarettir. Kedilerin, hulya kurup kurmadıklarınt le bilemeyiz ama mulııkk;kı bildiğimiz bir gey varsa o ça uım-hı;.-nllendırdınmd’m':, man zaman hulyaya daldığıdır. H:u. denilebilir ki onu, idare ç diğimiz zaman durdurup stedilimi? zaman kendimizi ona , brrakmak €© mizde değildir. Elbette dikkat etMİF Binizdir: bazan bir kitab hatta çok ehemmiyet MW'; an önce bitirmek - istediğiniz —:.ııh"' yaparken bile zihninizden bi gşeyler, “mevhum hatıralar,. başlar. Silkinmeğe, şimdilik kurtulup da bütün düşünme £ niz; kabil değildir, bütün O h"”'w_ © mevhum hatıralar sizi klM. brrakmaz, her türlü hareket E77 Za mâni olur. v Bu nevi hulyanın başlıca 1% rmdan biri insanda, tasayvur Şeyi tahakkuk ettirmek faret” öldürmesidir. İnsan omı olmu? VA Ş î—î ayırıyor: biri realiteden kaçl yacak şeyler tasavvur etmeki . de realiteye hükmetmek, onu j etmek arzusu, Dünyada her w"“* hiç şüphesiz ki bu ikinci neVi ğ z nn eseridir. Gerek sanatte, ilimde, gerek açti sahastmda- —i yayı, neticelerini düşünerek bÖY ikill> ye ayırmiak bölki doğrudur aml ğin hulyanm esasen Kkendisind? b ğil, kavradığı adâmdı n!duğun':nau._, v yorum." Yüni Hulyasmı sirf KeTİĞE £ cide Baklâym'da onu tâhakkuük ÇiT B 4 Miyen “alelâde veya küçük, ,3”:_ kurduğu hulya He tasavvur! hulyi” hakkuk ettiren büyük adamin y st arasında bir ktş:lyet farkt wı::: duğuna kani değilii. Ancak 6t ki büyük adam dediğimiz, YS0 v hangi bir sahadâ eser h”kî:n- kimseler - görünüş ne olursa ”d"u hiç bir zaman tamamile benci atf lerdir, kendi kendilerine kâfi £ e ler, etrafa, bütün dünyaya eh”" rirler. Hiç olmazsu ona bÜkME L onun tarafından takdir. olunm terler. Zaten ambition da bunüun C. yapıcı ihtiraslardan değil m*î'î;i çük adam İse kendi kendine lir; hakikf hiçbir yükselme, S . hırsı yoktur; kendi ynkstkw pr di kabul eder ve bu öna )9“"'_ "dıa nun içindir ki tahayyül ettiği göt, ri tahakkuk ettirmeğe — İliztiM n Nuııılhlil'rAç Kırkçeşme suları mba günü ü esiliyo ihâîa;

Bu sayıdan diğer sayfalar: