25 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

25 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 NİSAN — 1938 Rober Taylor günde üç defa traş oluyormuş! “Oksford'da bir dekor içinde Rober Taylor, Metro Goldvln Me- yer film şirketi hesabına yeni bir film geviriyor. Bu filmin ismi “Oksfodda bir Arnerikalı,, dır. Şirket bu filmin tabif dekorlar içer. Binde çevrilmesi noktasına çok ehem - Miyet verdi. Rober Taylor ile beraber birçok aktörleri İngiltereye gönderdi. Bu aktörler Oksford üniversitesinin tabil dekoru içersinde, bakiki İngiliz talebesinin de iştirakiyle, filmi çevir« Srdte L A irnA- de İngiliz ve Amerikan sinemaları a. rasmda mevcut milnasebetleri araş . tırdı. Bu film, ilk defa olarak Holivutta hususi surette sinema direktörleri fle gazetecilere ve film sanatkârlarma gösterildi. Çok beğenildi. Şirketin bu uğurda sarfettiği yüksek paranm boşa Zgitmemiş olduğu anlaşıldı. Bu sıralarda Holjvutta bulunan bir Fransız gazetecisi, fırsattan istifade ederek Rober Taylorla yaptığı mülâ» katı şöyle anlatıyor: Sanatkârın nudyvdığkğh;;kâ :ıl: Tesine iğim vakit Yordu. î::.g:lî olduğu için bu saatte- ki traşınm sebebini sordum: ğ — Acaba sabahleyin studyoya gö « lirken traş olmayı îmıı mi ettiniz? Sanatkir yüzünü sabunlıyarak C6 « YVab verdi: — Hayır. — Eğer gece trag oluyorsanız vakit henüz erken değil mi? * 'Taylor yüzü sabun köpükleri içer . Sinde cevab verdi: ÇA — Bu gece dışarı çıkacak değilim. — Öyleyse niçin traş oıuyomunu!; — Ben günde iki defa, bazt günler Üç defa traş olurum. Traş oluşumdan iki saat sonra yüzüm adetâ gür bir Sakalla çerçeyelenir. Ve beni bu ha - limde gören birisi bapishaneden KaC- Tiş bir cani zanneder. Nihayet traş bitti. Göğslndeki Bav- luyu çıkardı. Üzerinde kar gibi beyaz N bir gömlek vardı. Kolumdan tuttu Ve beni taraçaya doğru sürükledi. Bu 'aça ihtimal ki dünyadaki taraçala” Tn en küçüğüdür. İçersine iki koltuk Ve bir masa konunca kımıldanacak Yer kalmaz. Söze başladım: — İşte nihayet Holivuda Göndü- Tüz. Görüyorum ki, İngiltere sizi de- irmemiş. Bu nokta filmlerinizi se. Ve seve seyredenler için çok ehemmi- Yetlidir. Fakat filmi gördükten sonra Sime hafif bir korku düştü. Acaba Okaford üniversitesinin İngiliz talebe- Rober Taylar Okaford kayık yarışlarında .». çanarlerarEYEN KLereN L aa enan eee İ Rober Taylor ve arkadaşları, “Garp cephesinde yeni bir. gey yok,, mer harriri Remark'ın “Üç arkadaş,, l romanını filme alıyorlar, __' leri bu film yt!ılnd:I size bir parça (yscekllfnl. MW“ neşeli neşeli güldü, bu gülüş ikumu izaleye kâfi gelmişti: — Belki, fakat İngiliz talebeleri . gpor hayatmı yakından gör dükten Sonra bu hayatı olduğu î:: mırmmek sinemacılık Siğnl bir kusur olacağını hlkmet - eselâ çevirdiğim filmde bir sah. var: talebe bir kayık yarışından nom zafer neşesile O kadar coguyor. | ıwr ki, dümen kullanan arkadaşlarını, a , #vixYgocuklar :o Amerikalı, Iİsiml! fllm hakiki çevrildi ve çok beğenlidi yani benl çırılçıplak soyuyorlar ve Taymise atıyorlar, Filmi seyredenler ihtimal bu sahneyi sun'i bulacaklar ve benim gibi çimdiye kadar çevirdiği bütün eserlerde ciddi davranmış bir aktörün bu sahneyi çevirmeye nasıl muvafakat ettiğine şaşıracaklardır. Fakat bu sahne çok tabiidir. Ben film- deki bu sahteyi düşünmemiştim bile, kayık yarışımda bu sah- neyi yaşadı. Arkadaşlarını nohre atan kadar coşkun, o kndar iç, ten hareket ettiler ki, bu sahneyi fib mime ilâve etmeyi o vakit düşündüm, Size çok samim! olarak söylüyorum. Hiçbir filmi çevirirken bu kadar içten Oksford, bir neşeli olmamıştım. — BSize başka bir hâdiseyi anlata- yım, Filmimizin bir sahnesini Vest. ministerdeki camılı köşkte çevirecek . tik. Ben patinaj yapmayı bilmem, fa- kat bu bilgisizliğim bir nimet oldu. Çünkü çevirdiğimiz filmde rolüm kay- gan zemin üzerinde yürümesini bilmi. yen bir ncemi talebeydi. Sahne başlar başlamaz o kadar tabli şekilde ayağım kaydr ve öyle tabil yuvarlandım ki, benlmle beraber film çeviren Morin O Sülivan kahkahalarını tutamadı. Bu hata başka bir filmde yapılmış olsay- dr bu sahnenin yeniden çevrilmesi 1â- zımgelirdi. Rejisör bu yanlış çevrilen sahneyi o kadar beğendi ki, onu değiş. tirmeye kryamadı. Fakat bunu takip eden sahneyi beş defa çevirmeye mec. bur olduk. Beğinci çevrilişi de rejisör beğenmedi. Altmcı, yedinci çevriliş » ler de bozuldu... Sahnenin bhir nokta- sında, “oh, kurtuldum,, şeklinde derin bir nefes almam icab ediyordu. İgte bu noktada bir türlü muvaffak olamı. yordum. Fakat sekizinci defada o ka- dar yorulmuştum ki, bir dakika durur gibi oldum. Ve filmi bitmiş, kendimi kurtulmuş farzettim. “Oh kurtuldum,, diye içimi çektim... İşte bu defa mu- vaffak olmuştum. — İngilizleri nası! buldunuz? — Orada birçok kimselerle dost ol. dum. Maamafih açıkça söyliyeyim ki, İngilizler bizim Amerikan filmlerini beğenmiyarlar. Hattâ Oksford üniver. Bitesi direktörünün Üniversite binası fçersinde film çevirmemiz için bizo e- Tinden geldiği kadar mlülşkülât gıkar- masını da bu zihniyetle izah etmek mümkündür, — Şu halde Amerikaya dönüşünüz. den çok memnunsunuz, — Sevincimi anlatmak için mem- nun kelimesi kâfi gelmez. Çünkü bir defa Amerikada çevrilecek yeni bir film bekliyordu. “Garp sephesinde ye- ni bir gey yok,, müellifi olan Erih . | Amerikada garlb bir müessese Dükkâncıla_ra_' “Satış dili,, Satılıyor ! Hiç bir satıcı, müşteriye "ister misiniz?,, sualini sormamalı, “hangisini istersiniz ?,, demeliymiş 19 milyon müşleri üzerinde tecrübe edilmiş 105 bin satış cümlesi Amerikada Elmer Vhecler adında bir ) len müşterinin neden bir şev almadığını müteşebbisin açtığı gatip bir — müessese | bulmakta zorluk çekmemiştir. O, kabaha vardır. Bu müesesenin işi dükkâncılara | tin tezgâhtarların mihaniki — ve gilişigü- ticaret erbabına “satış dili,, öğretmektir. | zel konuşmalarında olduğunu anlamış ve Elmer Vheeler, satış dilinin — frtansızca | hemen bir “satıcı dili, meydana getirmek veya japonca gibi baslı başına bir lisan | için etüdlere girişmiştir. — İşte bugün A- , ticaret erbabının mallarının sü- | merika ticaret erbabırim pek iyi bildiği rümünü temin etmek için en evvel bu dili | Elmer Vheeler müessesesi bundan on se- öğrenmeleri lâzımgeldiği — idiasındadır, | ne evvel böyle doğmuştur. Meselâ bir pastacıda çay içerken hiz: Bir ayakkabı mağazası, elinde stok kal met görenlerden biri gelip de pasta ister | mış çocuk patiklerini — satmak için bir misiniz derse ekseriya “istemem,, diye | çok çarelere başvurmuş fakat muvaffak cevap verirsiniz. Halbuki iki pasta yeti- | olamamıştı. En nihayet Vheeler mücsse- şir mi? diye sorsa hemen “bir tane ge- | sesinden akıl sormuş ve şu cevabı almış- tir,, emrini verirsiniz. Vheelerin yetiştir- | tır: diği satış memurlarını İstihdam eden ve- | — Mağazanıza çocuklarile gelen müş- ya onun ortaya koyduğu satış lisanını | terilerinize daha fazla çocuğa işiltirecek kullanan müesseseler satışlarını o kadar | gibi: “Sahici — kırmızı derili - patikler arttırmışlardır ki Vheeler psikolojisi şim | vari,. deyiniz. di Amerikada meşhtir olmuştur. Tezgâhtarlar mağazada bu kısa cümle Vheelere göre hiç bir satıcı müsteriye | sayesinde bütün patik stokunu satmışlar- "ister misiniz,, sualini sormamalı, dai- | dır. “Sahici kırmızı derili,, sözünl işiten ma: çocuklar ne yapımp yapıp — annelerine bu — Hangisini ister siniz? demelidir. patiklerden aldırmışlardır. Müşteriye hiçbir zaman bir şeyle hiç Gene Vheeler müessesesinde yetiştiril. bir şey mukayese ettirilmemeli, kolayca | Miş hir—tezuhtır sadece: menfi cevap verilecek sualler sorulma- | — — Üstünüze çıkmaz! cümlesini sarfe- malıdır. Müşteriye sorulacak — suallerin | derek bir mevsimde geçen senelerin üç istenilen cevabın verilmesini intaç ede- | misli beyaz ayakahı boyası satmıştır. Bir cek şekilde evvelden tertip edlimiş olması | müessese “fenni,, kelimesini kullanmakla lâzımdır. Broklinde gazoz satan bir dük- | milyonlarca diş fırçası satmıştır. kânda müşterilere: “Büyük şişe mi, küs | — Vheeler: çük şişe mı?,, diye soruluyordu. Bu dük- | — — Bahçenize kimsenin girmemesini is- , kân Vheeler usulile 4 başlâyın- | tiyorsanız ğ t eat danla adat 5 leilenantz, Cöpektm sakmız.. lerbart — Büyük gişe değil mi? diye sorulma- | diye bir levha asarsanız netice daha mü- Ba başlanmış ve büyük şişe sarfiyatı bir essir olur, diyor. mislinden fazla artmıstır. 1927 senesinde Vheeler bir Amerikan | yacı lerde odaların fiyatları - sorulduğu Kati =ı meselâ 3,5 dolardan başlar deme- Birmwmmı“&nım.'dl “fiyatlarımız, 6 dolardan aşağı doğ- Raza sahibi mecmua idarehanesine gel- | © CAĞ X miş, ilânm güzelliği — sayesinde Vheelerin tavsiye ettiği cümleler uzun sentön blr BN möüşteri .ddwn,_"hm tetkiklerin, tecrübelerin muhassalasıdır. bunlardan ancak ufak bir kısmınım alış | Mallarının sürümünü arttırmak istiyen veriş ettifini söylemiş, buna bir çare bu. herhangi bir müessese ona müracaat eder. lunmasımı rica etmiştir. Vheeler hemen | O: © müessesede asistanlarile birlikte bir bü mağazada tezgâh başına geçmiş, müş- | Tmüddet bilflil çalışır ve tecrübeler yapar terilerin mağazada ne süaller sordukla- | V© ©© nihayet orada kullanılması lâzım- rını, tezgâhtarların önlara — nasıl cevap | Selen satış lisanmı tesbit ederek bu lisa- verdiklerini not etmiştir. Vheeler her ge- | T! müesseseye satar, Bu iş için ona para ——— — —— ——— ——— | Verip de bu parayı artan satışlarile belki Mariya , Remark'ın son kitabı olan | bin defa çıkartmamış bir tek — müessese “Üç arkadaş” romanını filme alıyo -| Yoktur. Onur dosyalarında 105.000 satış ruz. Şüphe yok ki bu film de bir şa- | Sümlesi vardır. Bu cümleler — 19.000, heser olacak. müşteri üzerinde tecrübe edilmiştir. Rober Taylor Kaliforniyanın sıcak | — Bir gün Nevyorkta cadde tzerinideki güneşi altında gerinip duruyordu. Bir. | binalardan birinin onuncu katından sar- denbire saate baktım, aktörle konuş - | **" dimağen biraz zayıfça bir adamım a- maya başlıyalı bir saati geçmişti. Bu | #ağıdakileri atlamakla tehdit etttiği gö- müddet zarfında kimse gelip aktörü | 'Ümüstür. Bu adamı oradan atlamaktan aramamıştı. vazgeçirmek için ne söylendi ise para et- — Bugün film çevirmi; -| Pemiş, o tam atlayacağı sırada köşeden üü d,—,fu eei ŞOR musu- | V pelerin yetiştirmelerinden biri imdada O da aranmadığına koşmuştur. Vaziyeti hemen kavrayan bu şırmış gbıumiıı?,tm M Bd n adam intihar arzusunda olana evvelâ sor- — Sahi, dedi, bugün film çevirecek. | TÜfur: tik. Acaba ne oldu da beni henliz ça. | — — Pir kahve içer misin? gırmadılar? Ncğğkbmummf! geldiğini görünce katf Sonra kapıya doğru dönerek | PS armıştır: ııııeııqıııı:Wl ŞA — Orada elâleme maskara oluyorsun? — J0e, telefon et.. Sor, beni film Ya karın seni bu halde görürse? çevirmeye niçin çağırmadılar? Bu, adamın en zayıf damarıma, sahte Bir lâhza sonra uşak cevab getirdi: ııunını.rııumı(mıııırlmihırdmvu— — Hayır Mister Taylor sizi umut. | Stcmiş, mahcup bir çehre ile hemen aşa- madılar. Fakat bu sahnede - kuluçka | ©YA İnmiştir. H Tudibi bir tavuğun civciv - çıkardığı görüle Vheelerin bulduğu “lisan,, — itsanların cekmiş, civeiv çıkabilecek halde on ;':ğf“dnnmmmmhiupedi- HABER Istanbulun en çok satılan hakiki$ akşam - gatetesidir. İlânlarını HABER'e verenler kâr ederler.|' | döndüğü halde daha vakit gelmemiş olacak ki, tavuk yumurtaları kırmı. yor, piliçler çıkmıyormuş. Piliç çıkma sahnesini kaçırmamak için makine mütemadiyen çalışryor. Bu sahne bit- tikten sonra gizi çağıracaklar!..

Bu sayıdan diğer sayfalar: