21 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

21 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan Jin jozef Hin SEZ ağn €srarlı macerada Mühim, ya bir kamara penceresi çok aratan Oynar. - Bu vaka o zamanki Hajy gr iklerin en mükemmeli olan Pan dak burunda geçmişti. Ben de o va- âpur a toru idim, Na Yesvorktan bâreket etmek ü. Evveğğ Nd. oleular birer birer geliyorlar. Teo Murat'ın, on dakika son i e kadim Jak Lögran'la bera- g: *İ €ski karısı Alis'in vapura k iy üm vakit esasen bu Si İrtim, asız, belâsız geçmiyeceğini to *, een Nevyorkla Havr arasın- Wi kilerin huzurunu bozacak bir unmasından - korkulmazdı. ndah vazgeçerek, mücevher- kıymetli eşyasını, hattâ kenditine bırakıp Jak'a kaç. 0 ) âdeta memnuniyetle kabul Gn sonra da ve Alie, kat iştu, ne de Jakla. ;, #ümaya razı olmak için kül Meme istiyordu. Jak vakia Alis. Bap için deli dıvane oluyordu, RP pm Yüzünden fakirleşmişti. Mu “Sİ paranın dörtte birini bile Ara sıra Pariste : Jaka uğrardım. Sn aç isem da' Alisin ahlâksız ko. Rek Miri a İvlattığı ağır sözleri dinle. j in kalırdım. vi Müra vetli, sağlam yapılı bir adam- . Yü, “er yüzü, soluk, rengi, 2a- Beyi e düsük beyklarile şarklı bir Onlar sndirryordu. Ra meç vapuru üzerinde birleşti. Ma kii bir tesadüftü, hayatı doldu. Maç, SAMdüllerden biri.. Mu A kaç aydır Nevyorkta oturu. ağ e polisi bazı hallerinden $ fakat suçunu isbat edeme- “aj iyisine Amerikayı terketme. e emişi Mar gelince: Onlar Neyyork ser- iy Ay Yale dizere Amerikaya gelmiş- Yi >, Murat'la ayni Ovapurda N > larından bile geçme. w * Bram PA stesine isimlerini mösyö Ka ama LEE diye vermişlerdi. ba Muna, nin kargaşalığı sırasında Me İN Ayni vapurda olduğunu yi. birini iştim. Zaten onların va. ; Sİ katındaki kamaralarnda rını ve binaenaleyh dışa. İçin vakit bulamıyacak- iy” i im, in Kiks mevkide olan ka. çor, den çok uzaktı idi. Bu Rün, , “BCNİŞ bir penceresi vardı. Taşi pa arda bu çeşit (e pence- bir g2 Hemen hemen kapı Bı küle açmadan Nevyorkun tta ve Nİ bataryalarını, Broklin vay mhranae üst güverteye Alaş denizi akn Si Murat ile karşılaş İsitti itrhizi oldu, ve a in May e homurdana, ya ele leri İşitmemezliğe gel Bitti, “ebinden çıkarmadı bi- * Yaptır Komiserine şikâyet bi, li içi, ç emmi arkadaşı oldu. ki ip ei bödine çıkarmaktan deri Taka mİ nazik, fakat kati “iz, iseyi,, , öYlememi rica etti, Tak, #izusunu yerine getir. pl Transatlantikte cinayet! Bir günlük indi. O vakit Alis hiddetten boğulan bir sesle mırıldandı: — Jaka nasihat ettim. Fakat henüz öf kesi tamamile geçmedi. Sonra eski kocam da yeryüzündeki insanların belki en al. çağıdır. Size ifşa edeceğim sırrı uydurul- Muş bir şey sanmayınız, Baştan başa doğ rudur. Muratla yeni (oevlenmiştik. Bir gün bana inanılmıyacak bir teklif yaptı, Beraber iş yaptıkları zengin bir banke. rin metresi olmam için beni zorladı. Bu teklif ceddettim.. Israr ederse kendimi öldüreceğimi söyledim. Vazgeçmiş görün- dü, fakat eminim ki Jaka tesadü! edip de bu adamın elinden kaçmasaydım ba- şıma birçok felâketler gelecekti. Jak size söylemiştir e herhalde. Eskı kocam boşanmaya razı olmak için çok küllivetli bir para istiyor. Hattâ bana şu teklifle bulundu: “Elimde eski melres lerimin mektupları var. Eğer bana bir milyon frank bulabilirsen bu mektupları sana veririm, mektupları mahkemeye gös terince mahkeme derhal talâk kararı ve- tir, çünkü çok edebsizce yazılmış şeyler- dir... adının yüzü sapsarı olmuştu, sözüne devam etti: — Doktor, bu iş böyle giderse eski ko. canm öldürmek arzusuna, daha doğrusu ihtiyacına mukavemet edemiyeceğim. Hem onu öldürmekle tehlikeye girmiş de- Zilim.. Bana yaptıklarını anlatırsam hiç bir mahkeme beni mahküm edemez. Hayatını saran faicalara rağmen Alis çocuk çehresini muhafaza etmişti. Terte- miz #fizünde, gözlerinde kin, nefret bi- le yumuşayor ve tatlılaşıyordu. Kİ gün her şey İyi gitti. Alis ve Jak neşeli iki yolcu gibi yaşadılar. Ye- diler, içtiler, güldüler, eğlendiler, hatlâ dansettiler, Murat, vapurda birçok tanıdıkları ol- masına rağmen salonda ve güvertede çok az görünüyordu. Ara sira sabahları Ame. rikalı zengin bir iş adamının karısı olan Misteri Kalderle beraber güvertede bir iki dela dolaşıyor, sonra kamarasına İni, yordu. Ternöv açıklarma geldiğimiz vakit fa- cia başladı. Orada soğuk ve keşif bir sis. le karşılaştık. Deniz sisten simsiyah bir manloya bürünmüş olmakla beraber hay- li de dalgalı idi. Böyle zamanlarda deniz tutan yolcuların tedavisine koşmak için kamaramdan çıkmıyordum. Gecenin on birine doğru okamaramda telefon çaldı. Misteri Kalder hastalam- mış, beni istiyormuş, derhal kamarasma gittim. Kadın sanki çok ıstırap çektiğini bana göstermek istiyormuş gibi bir kana pe üzerinde kıvranıp duruyordu. — Küm sancılarım tuttu doktor, dedi, senelerdenberi bu ıstırabı çekerim. Ba- na bir morfin şırıngası yapsanız. Derhal teşhisimi koymuştum: — Madam, dedim, * bende nasıl kum sancısı yoksa sizde de yoktur. Fakat göz lerinizin ve göz kapaklarınızm vaziyeti bana sizin morfin mübtelâsı olduğunuzu gösteriyor. Buzün morfin bulamadınız, öyle değil mi? — Evet. sizden hiçbir şev gizlenmiyor Rica ederim. Bir şırmga., — İmkân yok. Madam. Şimdi size bir ilâç gönderirim. Bu sinirlerinizi teskin e. der, — Hayır. ilâç istemem. Morfin isterim, bir şırıngacık, be olur. Ben, bir Fransız doktorunun kadınlara karşı daha nazik, daha müsamahalı davranacağını sanır. dım. Hıçkırarak diz çöktü, ayaklarıma ka. pandı, Gözlerinde bir morlin (şırıngası için her şeyini feda edeceğini (o söyliyen bir mana vardı, Bu yalvarış karşısında sarsılmadım. Göndereceğim ilâcın sinir. lerini uyuşcuracağını söyliyerek çıktım. Tayfalardan biri kaza neticesinde hafif çe yaralanmış. Onun yarasını — sardım. Ancak yarım saat sonra Misteri Kalder aklıma geldi. Morfine alışkın birisini bir- denbire morfinden kesmek doğru olma. dığını düşünmüştüm. Bir şırınga yapma #a karar verdim. Kamarasına indim. Kadın çok fena bir haldeydi. Dişleri arasından: — Çabuk, çabuk bir şırınga! diye vur danıyordu. Şırmgayı yaptım. İğnevi çekerken ya- kım bir yerden bir rovelver sesi ve arka- sından bir feryat geldi. Basen Derhal koridora çıktım. o Kamarot bir kamaranın kapısını yokluyor ve “Mösyö Murat, mösyb Murat diye o haykırıyo. du. İçeriden hiçbir ses gelmedi. Uzaktan, yukarı salondan süzülen tatlı musiki se. sinden başka. Ben de haykırdım. Beyhude. Kapıyı açmak istedim.. İçeriden kilitli idi. Ka- marotla beraber kapıyı omuzlıyarak iki- miz de çok kuvvetli olduğumuz halde ka. pi açılmadı. Yaptığımız gürültüye rağ- men yukaflan hiç kimse (gelmemişti. Herkes eğleniyordu. Kamarot titrek bir sesle telefon etti. İihayet. geminin < komiseri olan başi sâçsız bir adam, arkasında bir çilingir ile göründü. Komiser hiç acele etmiyordu. Hattâ bizimle alay ediyordu: — İlşitiğniz gürültü silâh o sesi olmasa gerek.. Belki mösyö Murat İçeride bir şampanya şişeşi açmıştır. Sonra da &iz- mış olacak, Çilingir kapıyı açtı. Tamamile karanlık kamaraya girince, yarı açık kamara penceresinden dolan $i, sin kokusu boğazımızı yaktı. Vapurun acı acı çaldığı düdük bu karanlık kamara- da insanı ürpertiyordu. Kamarot elektri- ği yaktı, Kolları açık, ense kökü kan İçerisin- de yerde vatan Muratın cesedine bas. mamak için geri çekildik. o * Y APACAK bir şey yoktu. Murat öl- müştü. Bu intihar edenemez di. Çünkü kurşun yarası ense kökünde idi. O halde adamı öldürmüşlerdi. — Kötü hir iş.. Bunu yolculardan sak lamak çok müşkül olacak. Bu bir yet, Fakat acaba katil ne oldu? Herhalde ya- ri açık kamara penceresinden deniz& atı. larak intihar etmiş olacak. Başka türlü olmaz. Bu lüks vapurlarda da kamara pencerelerini neden bu kadar geniş ya. parlar, bilmem kil Komiser doğru söylüyordu. Tombulca bir adam bile bu yuvarlak pencereden kolal kolay sığabilirdi. Pencereyi kapar- ken denize baktım. Mürekkep gibi sim- siyahtı. Bu siyahlığa atılarak pervane. lerek yaptığı girdaplar o ârasında boğul» mak feci şey doğrusu. Komiser, üzerindeki parmak bozmamak için namlusundan yerden rovelveri al — İşte katil ei *i bu silâhla yap- mış. Fakat bu töve! Muratm kendi silâhıdır. Geçen gün kendisile Jaka dair konuşurken bunu bana göstermişti. De. mek oluyor ki ölen ile öldüren kamarada boğazboğaza gelmişler, Öldüren Muratın elinden rovelveri almış ve kendi rovolve. rile adamcağızı öldürmüş. Sonra da ceset ile başbaşa kalınca kendisini denize fır- latmış.. Fakat acaba kim öldürdü? Mu- ratın o kadar çok düşmanı var ki.. Bu sırada yerde, devrilmiş bir masanın yanında kapımın anahtarımı gördüm ve eğilerek aldım. izlerini tutarak zabıta hikâyesi Komiser mülâhazalarına devam edi. yordu: — Herhalde bu anahtar (boğuşurken masanın üzerinden düşmüş olacak. İçe ride konuşurken bu suretle kapıyı kilit- lemeleri için konuştukları meselenin çok mühim olması lâzım. Esrarlı iş vesselâm. Yarı açık bir pencere, yerde yatan bir ce set, bomboş bir kamara, halli çetin bir. müuamma,. Şu koltuğun kenarma bakınız, Maruken bir koltuğun üzerinden mavi bir tentene parçası aldı. — İşte mühim bir ipucu. buraya gelmiş ve heyocanlı (heyecanlı Muratla konuşmuş, yahut (o boğuşmuş. Ben bu dantelâyı tanır gibi oluyorum.. Durunuz bakayım. Nerede gördüm? OMİSER telefona sarıldı. Dansedi. len büyük salonu istedi. Telefon çok mükemmel bir makine idi, Kulak verince, komisere verilen cevap. larr işitebiliyorum. — Beni dikkatli dinleyiniz ve tam ce- vap veriniz. Madam Jak Lögranı tan yor musunuz? — Evet, — Şimdi orada mı? kocasının yanında oturuyor. — Elbisesi nasıl? — Mavi dantelden bir elbise giymiştir. Komiser telefonu kapadı, sonra dante. lâ parçasmı bana gösterdi: — Çok müteessifim, fakat bu danlelâ parçası dostunuzun karısını darağacına kadar götürebilir! — Fakat, dedim, silâh patladığı vakit ben şuracıkta misteri Kaldenin kamara- sırda idim. Derhal koridora fırladım. Ka marot da koridorda idi, kapıya vuruyor, hiçbir cevap alamıyordu. Kapının içeri- den kilitli olduğunu siz de gördünüz. Anahtarı yerde bulduk, Eğer madam Löğran, Muratı öldürdüyse bu odadan nası) çıktı, yukarıya nasıl gitti? Bu işi yapabilmek için evvelâ balık, sonra kuş olması lâzım. Kamarot sözlerimi tasdik etti: — Silâh patlarken ben koridordan ge, çiyordum. 132 numaranın kunduralarını boyamış, kamarasma götürüyordum. Ro. velver sesinden ve içeriden gelen boğuk feryattan sonra bu kamaradan kimsenin çıkmadığına yemin ederim. Komiser, tekrar yukarıya telefon etti: — Madam Lögranın bir lâhza buraya gelmesini rica eder misiniz? Komiser çilingiri, (kimseye bir şey söylememesini tenbih ederek savdı. Cese. di yatağa yatırdı ve üzerine bir (çarşaf örttü. Koridorda ayak sesleri işitildi. Kapıya vuruldu, Alis ve arkasından Jak girdiler. Alisin güzel çehresinde korku — ifadesi vardı. Alt dudağı titriyordu, Fakat bu heyecanı tabii o görmek de mümkündü. Çünkü kendisini 65 numaralı kamaraya çakırmışlardı. Bu kamaranın Murata ait olduğunu da biliyordu. Komiser, Jakâ: — Madanila biraz yalnız konuşmak mecburiyetindeyim, dedi, lütfen bizi dok torla yalnız bırakır mısınız? — Fakat bay komiser... — Çok müteessifim, fakat başka türlü yapamam. Jakm koridorda uzaklaşan ayak sesle- rini dinledik. Komiser kamarota çekilme. sini işaret etti, — Madam, bu gece bu kamaraya gel- diniz mi? — Hayır. — Elimizde bunun aksini isbat edecek maddi bir delil var. — Hayır, dedim.. Söze karıştım: — Samimi olmanızı, doğru söylemeni- zi ben de ayrıca Tica ediyorum. Vaziyet tahmininizden çok ağırdır. Eski kocanızı daha doğrusu hâlâ kendisile nikâhlı bu. lunduğumuz adamı öldürdüler. Sizin de bu gece bü odaya girmiş olduğunuzu İs. bat eder elimizde maddi bir delil var. Şu mavi dantelâ parçasına bakmız. Bu parça elbisenizin şu noktasından kopmuş değil midir? Elimle elbisesinin eteğine doğru olan bir kısmını gösteriyordum. Kadın gözlerini o kapamıştı, tekrar “bayır,, dedi. Kadınla beraber gelen komiser muavi- ni söz& karıştı: Bir kadın başiyle Çeviren Muzaffer — İn — Niçin inkâr ediyorsunuz, madam? sizin salondan çıkarak buraya inen mer- diven istikametinde yürüdüğünüzü ben de gördüm. — Size şunu haber vereyim bay komi. $er: bu gece Muratla Jak Lögran büyük salonun kapısı önünde karşılaştılar, Lög- ran istemeksizin Murata çarptı. Araların da bir ağız münakaşası oldu. İşte bu mü. nakaşadan sonra madam salondan çıktı ve bu koridora inen merdivenden indi . Ali gözleri kapalı, soğuk (Oyeknesak bir sesle şunları söyledi: — Bu münakaşada eski kocamın kul landığı lisan beni ürküttü. Jakı öldüre- Ceğinden korktum. Kendisine yanaştım ve rita ettim: “Boşanmaya razı olursa- Bız bütün bu işler halledilir, dedim. O vakit Murat bana: “kamarama geliniz. Size söyliyeceklerim var. Hem belki size boşanmayı kolaylaştıracak olan eski met resimin mektuplarını da veririm,, dedi. Onun için kamarasma (gittim. Orada bana beyaz bir zarf içerisinde olan mek. tupları gösterdi. HAlâ güzel olduğumdan bâlâ sevdiğinden bahsetti. Bana mektup ları vermek için çok ağır bir şart koştu. O vakit ben kaçmak istedim. O da 20r- la beni alıkoymağa kalktı. İkimiz de ma- sanın kenarında idik. Hızla masayı ittim, Murat düştü, Ben de kamaradan çıktım ve kocamın yanına döndüm. ” Bu izahata inanılabilirdi. Fakat niçin bemen söylememişti? Birkaç dakika sesiz geçti, sonra komi. Ser, muavinine emir verdi: — Madamı kamarasına götürünz, Kim se ile konuşturmayınız ve mösyö o Jakın buraya gelmesini rica ediniz. Yeni bir sessizlik Jak içeriye girinceye kadar devam etti. Jakın yüzünde kavga etmeğe hazırlanan bir adam manazrası vardı. Kapıyı hizla kapadı ve arkasını kapıya dayadı: — Mösyö Löğran süallerime doğru ve açık cevap overmenizi rica ediyorum. Siz burada sadece şahit sıfatile bulunu. yorsunuz. Mösyö Teo Muratın ölümüne dair ne biliyorsunuz? — Bu ölümü sizden öğrendim; haberim bile yoktu. — Şaşılacak şey doğrusu, Alisin sizden hiçbir şey gizlemediğini tahmin etmiş tim. Karım dediğiniz kadın şimdi bü ge- ce bu odaya girdiğini orada Muratile münakaşa ettiklerini, bu münakaşadan sonra Muratı öldürdüğünü itiraf etti. Onun üzerine ben de kendisini tevkif et. tim. Başımla eski arkadaşıma, “yalan söy- lüyor, doğru değil, manasında bir işa- ret yaptım. Fakat o gözlerini (dikmiş, komisere bakıyordu. o Yaptığım işaretin farkında olmadı. Yüzü evvelâ mosmor, sonra kıpkırmızı oldu. Büyük bir ceht sarfederek tebessüm etmeğe çalışmıştı. — Bu itiraflar samimi değildir, dedi, karım bu itirafı beni (Okurtarmak için yapmış olacak. Bu sefili öldüren benim, niçin öldürdüğümü de mahkeme huzu. runda grilatacağım. Gayri ihtiyari haykırdım: — Jak yalan söylüyor. Sen Murat ile döğüşür, onu bir yumrukta, yahut basto nunla başma vura vura (öldürebilirsin Fakat arkadan kurşun (sıkmak elinden gelmez. Sonra sen öldürmüş olsaydın ka. marana çıkarken ben ve kamarot seni gö rebilirdik. — Ben öldürdüm. Öldürdükten sonre mektupları aldım, Sonra (isminizi size katiyen vermiyeceğim birisinin yardımı. İe yarı açık pencereden (çıktım, ikimiş beraber, iplere ve demirlere tırmana tır, mana yukarıya çıktık. İnanmıyor musu. nuz. Bakınız pantalonumun diz kapakla rında pencereden çıkarken hasıl olan bo- ya izleri var. Size başka bir delil göste. rebilirim. İşte aşırdığım mektuplar, G EBİNDEN beyaz bir zart çıkardı ve masanın üzerine fırlattı. Zarftan bir çok mektuplar yere döküldü. Mektup ları muayene ettim. Alisin bana bahset, tiği mektuplar olduğunu anladım. Bu sırada komiser pencerenin kenarla. rını ve Jakın smokinini muayene ediyor. du. Birkaç hafta evvel (o bütün kamara pencerelerinin kenarları boyanmıştı. Komiser tekrar söze başladı. iş » (Devamı 15 incide),

Bu sayıdan diğer sayfalar: