24 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

24 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Ş. Rober Düma a MATMAZEL K SEMLANEA 6, İN K. Çeviren: P. - Berlin az para göndermeğe başlarsa ben nasıl çalışabilirim? Ona pek muammalı görünen Erra s6- fih Rusun aşkma gülüveriyor, fakat ce- seretini kırmamak meheretini de , riyordu. P barlarını dolduran sinif kolay avlara alışmış ölen Brosilof bu kurnaz kadın karşısında imkün ve vasıtalarının $ıflıra (indiğini görmekle hayrete düşmüştü. Aşkın bulanık sula - rında avlarmıağa meraklı aefik adam biz zat kendisi 'alımış, Ernayı bir Uk genç, lik aşkındaki samimiyetle sevmeğe baş- lamiştı. Casus kadın onu avucunun içinde gö- rTünce Yüzünden maskeyi atmağa karar verdi. Tasışmalarının yedinci gecesiydi. Bulony ormanınm göllerinin etrafında bir gezintiye çıkmışlardı. Dönüşte, gece saat İkiye doğru, Foş avönününden ge - gerlerken Erma “Bügatti” yi yavaşlattı, sonra durdurtlu. Brotilof bermutad ge- ne söylenmişti: — Bana acıyın! sizin rün. Casus kadm ona dönerek, aşk cümle- lerini toğazında düğümliyen gu hltabda bulundu: — Artık kâfi Sy. 45! İşlerimizden ko- nuşsak dahs iyi ederiz, Brotilofun yüzü evvelâ kıpkırmızı, son va sapsarı, daha sonra yemyeşil ve mos- mor olarak aşağı Yyukart alâimisemanın bütün renklerine bir nümüne teşkil etti, Ağu bir geyler söylemek için açılıp ka, pandı, fakat sesi çıkmadı, Eras devam ©diyordu: — Ben general fon Rogvişin mümes- siliyim. ni Brosilofun hâlâ kendine gelemediği. ni görünce alay etti; — Pek afalladmız muhterem prens! kendinize gelmenizi rica ederim, — Nasıl? Siz... siz demek? Smoking keokeliyordu. — Zavallı dostum! meğer sen pek yufka yürekliymişsin, halbuk! ben seni becerikli bir ajan sanmıştım. Kendine gel, — Siz de... siz de demek benim gibi, — Benimle senli benli konuşabilirsin, Casuslar arasında, kele ayni toşkilâin monsup bulunurlarsa, teklif tekelüf o- har mu? — Sizi demek genora! yolladı? için çıldırıvo- bin frank k&fi değil. Verdiğim haber çok daha fazlı Ücrete değerdi. — Banu sen söylüyorsun. Halbeki Berlindekiler dört bin frangm kâfi gele- ceği kanastindeler. Sen de paranm bir âz hesabını bil, öyle har vurup harman savurma! Çok para barcıyorsun. Ber - İlindekiler venin bu kadar parayı nere- den bulduğunu merak etmeye başladi . lar. Grliba pek de haksız değiller. Erna Flider, Brosllofun hassas tarafı. ra dokunmuştu. Sroking şaşırdı, telâş - landı ve sadakatini ispat etmek kaygu- siyle gizli meydana vurup kendini © — Ne demek istiyorlar” benim iki ta rafa da hizmet etiğimi mi iddia ediyor. ler yeksa? ben öyle adam değilim! Casus kadın cevab verrriyerek omuz- ları deti, Broaijlof gadakatmı ispat yollu uzun bir nutka girişti. Nasıl gayretle çalıştı- mı, hele zehirli gaz meselesine dair melümatı ne güçlükle elde ettiğini uzun utadiya anlattı ve sordu: — Buna inanıyorsunuz değil mi? — Besimle senli benli konuş. — İtimatlarmı kezanmak için birçok adamlara ikramda bulunmam Jâzm. Bun lar parayla olur. Berlin az para meğe başlarsa ben nasil çalişabilirim? meselâ zehirli gaz meselesine dair ma» lümatı kimden aldığımı biliyor musun? — Hayir. — Fransız harbiye nezareti istihbarat bürosunda çakşan Aleksi Kollöre ismin. âö bir imilâzimin atkı dastu olan bir ah- babından... Tabii bu masrafsiz olmadı, — O senin işin, beni alâkndar etmez, — Berlindekiler bunu (anlamıyorlar, halbuki sen meslekdensin anlaram diye söylüyorum. Bu mülâzimle ben temas e- dip malümat alamazdım. Dediğim gibi a- reya bir vasıta koydum. Bu vasıta iso bana pahalıya mal oldu. Çünkü barların müdavimi, bona epey masraf ettirdi. O- nu sen de gördün; hani seni ilk gördü- ilm gece barda yanımdaydı. — Ahlâk! zabıta sivil komiseri Mark Rönar mı? Brosilof kayretle sordu: — Onu tanıyor musun? Ve Hayranlıkla ilâve etti: Smoking devam ediyordu: — Evet, o adam polistir. Onun itima. dımı kazanmağa muvaffak olmam her » halde tebrike lâyıl iştir. Herif geve- 26 ve dediğim gibi askeri istihbarat bü- rosunda samimi bir dostu var, Ondan duyduklarmı bana lâf arasında anlatı « yor. Hoş değil mi? — MHikâyenle benim esnmmı sikiyor. Bun. Artık o zehirli gaz meselesi tarihe karıştı. Yenilerine bakalım, Generâlin bana emri şudur: “Sg. 45 şe dört bin frangı teslim edeceksin ve verilecek yeni katadini olup olmadığımı soracak- sin.,, Soruyorum, cövs) ver, — Şimdilik yok. Fakat zehirli gaz me- selesine dalr yer: haberler elde etmek üzereyim. — Gene mi zehirli gaz meselesi! ar Uk hikâyelerinle canımı sıkmağa beşla. dın, Git yanımdan! Otomobilin kapısını aşarak tahkiramiz bir tavırla ilâve etti: — Haydi çek arabayı! — Beni burada böyle yol mt bırakıyorsun? — Evet, Yürüyerek öovino dön, Biraz zihnin açılır. Haydi dişarıya! EBrosilef arabadan indikten Sonra €p- dişeyle sordu: — Peki, Berlindekilere bukkımda ne söyliyeceksin? — Onu yarm akşam söylerim, Her za- manki gibi saat onda otele gel, Beraber gikariz. Istihfafia ilâve etti: — Berlinden getirdiğim dürt bin frank bitecek diye korkmu, Masrafı bön gö- rürüm, Allahaismarladık &ziz prens! * Erna gaze hasırak uzaklaştı, Süratle giderken düşünüyordu: (Devamı var) ortasında Herşey hazır, yainız, elleriyli du öldürecek adama ihtiyaç “ İşte, işte iki ellerini bir başka &ur- | orta boyda, birisi az daba dün ağzma sokmuş bir paçavra gibi yır- | nuncusu da en büyüğü idi. tayor.. nime göre ötekilerden geri” En nihayet, kurdların en kocamanımı | okka daha ağırdı. elleriyle gebertiyor. Bunu gören, bu mek bakicn: bana brfi Âlibeti sezen öteki kurdlar korkuların | küçü; zak, en lâkadar bile olmıyacaktım. verişe girmek niyetinde d Kumpanyanın adamı bi para kâzanmanm ihtimali söylemişti. Demek ki, mi cak zaman gelmiş, çatmıştı. . Haydi Tom! Göreyim sıva, İaaliyete geç, fırsat bu ğ #ndüreceğim., Kurtlarla boğuş, güreş, Neticede, adam borsadaki esli köşe. | raş!. Çünkü milyonlar kurdia sine dönüyor, buradaki insan kıbkk | da... İ kurtlara sivri dişlerini göstererek raha- ta ve servete kavuşuyor! Hikâye meraklıydı, akla uygun ta - taflar: olmamakla beraber, seyircilere bir kaç heyecanlı saat yaşatabilirdi. Yalnız merak ettiğim bir nokta var- dı: Borsacı tekrar kârısına miydı?. Kenüisini bırakıp kaçan eşini tekrar arayacak mıydı?. Merâkımı gidermek için sordum: — Ya kocasını terkeden kadın ne olacak?, Sert sert cevap verdi; — Soracak başka bir şey bulamadın mı? Kadın, kocasının yanma dönmüş , dönmemiş , kocasını aramış, arama- mış bundan sana ne? Sen işin sonuna bak. Bizim çevireceğimiz filmin sona şekerden daha tatl: olacak!.. — Yanlış düşünüyorsun, Senaryoya hareket ve heyecan vermek için; kadı. Bin tekrar kocasına dönmesi Tâzımdır., Bu suretle kadın ruhunun maddi me: faalerine nc kadar esir ve meclübu ol- duğu anlaşılır. Film kumpanyasınm adamı bu söz - lerime cevap vermedi bile.. Sanki söz- lerimi anlamamış gibi hikâyesine de- vam etti: vi tığını duymamış gibi davrs — Borsacı rolünü yapacak güzel bir | smuşak bir ses kulaklarımda, delikanlı bulduk. Her şey hazır, bütün | ti: roller tevzi edildi, Yalnız, #lleriyle İz — Tom!. du öldürecek adama ihtiyaç var. İşte Kafamı çevirdim, di: senin rölün bu olacak, Kurtlar bile ha. | pozla de: zır. Montana dağlarından getirildi. O — Baş oyuncunun sağ kadar sevimli ve cana yakın şeyler ki | duğu için, senin saç da kaçıyor. Galip olan, savaşı kazanan şimdi eski tüccar, eski zengin borsacıdır. — İnsan yiyen bir kurd rastladım, diyor, onlarla boğuş ği en sürüsüne şekilndeki kurtlarm.... Borsaya gili Pp onları da geberteceğim. Ayaklarımı Sahne kurulmuştu. Stödge mel dencmezse de; fena Kurdların sahneye gireceği hazırlarlarken hen de yard Gün doğmazdan evvel, Jaştım. Kurdlara ayrı ayfı çiy et verdim. Sonra gel bi, gene kimseye gözükmeü yanından uzaklaştım. Öğleye doğru çelimsiz, 8 dam yanma gelerek dedi kit — İş başlıyacak, haz zım. Saçlarınızı kıvırmıya Du teklif hiç hoşuma çift kurda karşı durmak İç kıvrılmasına muhtaç Gi benim tekrar Koloradoya nm geleceğini bu çeli: kavuşacak sesle: — Ben saçlarımı kivi! Seni kim yolladıysa git le! Haydi çek arabanı bağâi Herif şaşkın şaşkın uza” biraz sonra tekrar geldi. daha vardı; Direk! : Aldırış öndlm yi adama anlatmak istedim. V e — Evet, Şüphe mi ediyorsun? O hal- de al dört bin frank... Evet, yalnız dört bin frank... Halbuki sen on bin frank is- temiştin. Zehirli gazlere dair vesikanm çalmması havadisi için. İstediğin ücret buydu, Şimdi bana inanıyor musun? Brosilof kendini toplamıştı: — Evet, Diye cevab verdi. Fakat dört amı DE NEDE Erkekler bana, dem çeken kumrular gisi, birtakım âşikane #öz- Ter fısıldıyor, bazıları da bunu 6 hasedli kasedli bakışlarına söylet- mekle iktifa ediyor. İnsanı her faraftan birden saran bu arzu ve hayranlık cemileler gerçeklen koltuklarımız: kabartacak şey; ka dinların bu pek narin ve geçici zevkleri bir an daha tadmak için büyük masraflara katlanmalarında hikmeti anladım. Bu zafer ku. rurümüzu, nahvetimiz!, kibrimizi, hasılı benlik'len doğan bütün hisleri okşayıp mestedivor. Erkeklerin bize böyle mütemadiyen bir ilâhe gibi bakmalarında öyle başdöndürücü bir bal var Xi ka- dımların, bu şotaret havam: içinda sale kendilerini düşünmelerine, her şeyi çabucak unutup her şeye kapılıyermeterine artık hayret etmiyorum, Bu kibarlar âlemi, insanm başma vuruyor. Zekâmı. zın Ve gönlümüzün bülün çiçeklerini, en kıymetli zamanınızı, en âlicensb gayretlerimiz! birtakım adarılara avuç avuç sarfediyoruz; onlar da bizim &nima güzel, süslü, hoş-sohbet, herkese karşi bazik xe sevimli olmak arzularmmıza, bu çil alunlara mukabil bize o Boş sözlerinin, iltifatlarının kalp akçesini dağıtıyorlar. Bu pazar''n n6- kadar pahalı olduğunu, orada daima O aldatılığımızı, biZö oyun edildiğini biliyoruz ama ne fayda? yine kendimizi çekmek kabil ol- muyor, Ah! benim güzel meralim, bilsen Insan dost bir kalbe nekadar susuyor, Felipe'nin aşkı ve sadakati nekadar kıymetli oluyor! onu nekadar Seviyorum! Bak sokağmm ve bütün Paris salonlarının bu komedyu ndan kurlulup Şantplör'de dinlenmek için bilsen nek. dar sevinçle hazırlanıyorum! son mektubunu tekrar okudum; 51- ha cennet denilen ku Paris cehenn&mini bir tek sözle tavir ede- bilirim: burada anne olmak kabil değildir. Pek yakmda kavuşacağız, meleğim: Santplörde ençok bif bafta kalıp mayısın onuna doğru *izde olacağız. Demek ki iki yıl #onra gelmez birleşeceğiz. Nekadar da değiştik! ikimiz * 4 tL. Bara ertesi sikigtirinca Brosilof'un — Sen kimsin Allah aşkına? — Senden Üstün ve becerikli biri! Firma bunu geyet kolaylıkla ve Brosj- lofu gördüğünlin ertesi gece öğrenmiş. i gece gene gitmiş ve ar“ Zonun avucuna yüz franklık bir banknot yanındaki adam hakkmda istdiği malümatı almıştı. GYM EE X fr görme! tüm, — Ortadan ikiye ayırsak nasıl olur? Nurullah ATAÇ lü Çeviren: de kızken kadın olduk: ben maşukaların en balıtiyarı, sen de an- nölerin en baktiyarı. Canım kardeşim, mektup yazmadığıma bak, pia, söni unutmadım. Ya bonim vaftiz oğlum, o maymun yine gü- ze) mi? koltuklarımı kabartacak mı? benim oraya geldiğim zaman o dokuz aymı göçmiş olacak. Onun bu dünyada atacağı ilk adımla- rı görmek isterdim ama Makumer en çabuk yürüyen çocukların bi- 16 on aykltan önce yürümediklerini söylüyor. Biz de ona göğüs. Tikler dikeriz. Bakalım söyledikleri doğru mu? çocuk doğurmak endamı bozuyor mu? Hamis, — Bana cevab yazarsan Şantylör'e gönder; kiz yola çık- muk üzereyiz. XXX Madam dö "Estorad'dan Madam dö Makumer'e Yavrucuğum, inşallah bir gün sen de anne olursan, emziklili. ğin ilk dokuz ayında mektup yazılabilir mi? yazılamaz mı? o is- man anlarsın, İngiliz dadı Meri'nin de, bönim de başımızı kaşıya- cık vaktimiz yok. Ama ben de sana söylememiştim.her geyin kendi elimle olmasını istiyorum. Gebeliğimde kundağı kendi elim- wi i iii) Kurtların da cana yalan ve sevimli bir mahlük olduğunu ilk a işidiyo- Sevimli ve cana yakın mahlâklar!, , göyle bir göz atım: Bunlar sahici kurdlardı. AE AN X EEE AYA YA gi NEAR sı lizrmgeliyor. İkinci defa böyle bir da kalınca, fena halde çal nirlendim!. Fakat ne yapayım ki, vir hatırı için, her şeye bö vi teklife “Eyvallahi,, di i inde görmek Dört tanesi Ja dikmiş, takkeleri kendi elimle işleyip süslemi gündüzlü esirim, cictelğim! hem Arman . Lui isti emiyor, dalma da istiyor; Bonra onu $ik sık değ yip irmek İzem, Annelik b:! onu uyurken sö) ler söylemek, bava güzel oldu mu kucsğıma sip dar hoşuma gidiyor ki kendime bakamıyorum. £ Alemi vardı, benim için de çocuğum, çocuğumuz v8 mektup yazsmadık! ne zengin, ne dolgun bayat, © Seni bekliyorum, kardeşçiğim, göreceksin! fak&t sen göldiğin zaman dişler de çıkmaya başlamış ols© bağırır, ağlar bulacaksın, Şimdiye kadar çok eği hep yanındayım. Çocuklar, bir ihtiyaçları olup d& ağlarlar; ben hep tetik davranıyorum. Ah' meleğim, sen gönlümü o kibarlar âlemine türken benimki nö keder genişledi! seri, ücra sın sabırsızlığı İle bekliyorum. WEstorrd'ı nasil merak içindeyim, sen de elbelte benim Mekumeri! mi merak edersin. Son konaklıyacağın yerden birim! (ir şanlı mösefirlerine körşict gilmek Paris'in sultanı kardegçiğim, gel, bizim köy evimiz? © da nokadar sevilecoksin. XXV Madam dö Makumer'den Vikontes dö Ti Kardoşçiğim, meklubumün üzerindeki sdf6e kabul olunduğunu öğretecek. Kaymbuban artık ves VEstorwj, Senin östediğini elde etmeden Paris'de medi; sana bü mektuhumu, emirnamenin. bizent getirmek lütfunda bulunan ndliye nazırıni yörüm. * oYakmda görüşürüz, İN e vü i mzejli

Bu sayıdan diğer sayfalar: