30 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

30 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 msus Z İDARE EVİ: istanbul Ankara caddesi , gelerişte! onuiz?3812” Hâdiseler fikirler Rumelihisar meselesine pek toyca bir müdahale Yazan: Nizamettin Nasıl Rumelihisarında, kazmayı pek lâü bali savurduğumuzu gizlemeğe imkâx yoktur.. Ortada bir hâdise vardır ki bunun olmaması elbette olmasına tercih edilebilirdi, Rumelihisarındaki mezarların ka- zınmasında gösterilen büyük dikkatsiz- likten benim kadar, ve Tan'da bu me. seleye ilk temaş etmiş olan güzide “ressam,, kadar, Burhan Cabid'in Ce ıstırap duymuş olduğunu sanmamak nasıl milmkün olabilir? Bu telâkkide olduğum için, dün Son Postada çıkan ve kısmen bana hitap eden bir yazısını nasıl bir hayretle karşıladığım tahmin edilebilir. Evvelâ, şunu söylemeliyim ki dos tüm beyhude gayret sarletmiş. Ne kadar çalışsa, çabalasa, ben de, mede ni meziyetleri etrafında bir şüphe W- yandıramaz. Onu düştüğü batadan kurtulmağa teşvik ederim, Zira sahte ve müstear inkılâpçılık ve modernizm kadar beğenilmez şey ve Kemalizme uymaz şey bulunamaz. Biz, Rumelihisarındaki mezarlığın kaldırılmasını, “bir mezarlığın kaldı. rilp kaldırılamıyacağı,, şeklinde bir prensip Halinde ele almış ve mütalea etmiş değiliz, Eğer Burhan Cahid, bu neşriyatı ta* kip etmeden, mevzua müdahale etmiş bulunuyor ve bunu itiraftan çekinmi « yorsa o başka. O zaman kendisini, $a- dece, gazete kolleksiyonlarını karıştı. rrp mesele etrafında esaslı bir fikir & dinmeğe davet etmeği kâk görürüm. Yoook, eğer ressamın ve benim yazıla» rım dikkatle takip ettikten sonra ka. lem oynatmışsa o zaman, Selvi âşıkları başlıklı yazısını, açıkça, bir düşman, lik suretinde kabul etmekten başka ça remiz kalmaz, Ama o zaman gene, şöy- le düşünmekten kendimizi alamayız. “— Acaba vatandaş Burhan Cahid neye böyle “'Kabramanâne,, ve “düş- manâne,, bir hamleye lüzum görmüş. tür? Ne zoruna? “İstanbulun yakında kavuşacağı cennet yolu, kendisine hususi, mühim şeyler mi vaad ediyor?.,, Zira sevimli arkadaşımız, sadeçs, ressâmun ve benim, İstanbulun imar; ve turistik inkişafı ettalındaki müşterek arzularımıza uygun bir hemşehri v4 vatandaş mfatiyle kaleme sarılmış ol saydı hiç şüphesiz biraz daha makul ve mantıki konuşmağa lüzum görürdü. Yahut aklın: ve mantığını bu dereçe bozmazdı , Şu cümleye bakınız: “Bir gazetede gözüme ilişti. Burada- ki mezarlara hülrmetsizlik edildiği ileri sürülerek ecdat, şüheda, hâke hürmet | gibi beylik kelimelerle demagoji yapılı. yor. Bir kaç ay evvel, Gümüşsuyu me. zarlığı için de ayni teraneleri işitmiştik., Bugün orada selvi, mezartaşı namına bir şey kalmamış ve yerin bir sıra apartıman kaplamıştır. Daha evvel Şiş- hane yokuşunda da bir kabristan ve bermutad serviler vardı. Bugün orası bir apartıman mahallesi olmuştur. Bü. tün bunlar gösteriyor ki kervan yürü, yor. Fakat medeniyet kervanı yürürken baykuş şeameti ile kovuklardan baş larını çıkarıp acı açı ötenler de hâlâ ek- sik olmuyor, Bu Selvi, mezar taşı, lâhid ve kallâvi müptelâları koca Osmanlı İmparatorluğunun tâ Viyanadan Me. rice kadar bir şehidlik bıraktığını da bilmiyorlar mı acaba? ,, Benim bir tarih kültürüm olduğunu bu satırların muharriri bilir, Fakat im- yen icat: Keşfinden sonra halk arasına inmekte geciken bir icad varsa o da televizyondur. Bilhassa asrımızda, en yeni icat- ların derhal yayıldığı ve herkesin istifade edebileceği şekil, âp ucuzladığı görülüyor: sesli sinema ve radyo bunların ba- şmda gelmektedir. Fakat henüz televizyon, zümrüdü anka gibi, ismi olan, cismi görülmiyen bir iesd halindedir. nz Lendra ve | Pariste birer televizyon istasyonu va: , bunlardan İ da bütün İngiltere ve Frunsa istifade edememektedir. Çünkü İ televizyonun bugünkü şekliyle, ancak 400 kilometrelik bir | sahaya neşriyat yapmak mümkündür. İstasyondan taki yerlerde televizyondan istifade edilememektedir. Televizyonun bu müşkülâtını teşkil eden şey görek henüz | adm, tamamiyle tekemmül etmiş bulunmaması, gerek seg, riyatın pahalıya mal olmasıdır, Bir televizyon makinesı 500- 600 Jliradır. Televizyon şirketine abone olanların verdiği pe- ra da hayli fazladır. a uzak» İlk televizyon istasyonunu İngiltere kurduğu gihi, keşfi İ halkım istifadesine koymakta da İlk adımı atm İngiltere İ düşünmüştür. Bundan daha çok evvel, bu seneye kadar İn- İ gilterede 300 sinemanın televizyon ile işletilmesi kararlaştırıi mış, Fakst, tahmin edilen müddet geçtiği halde buna mu- vaffak olunamamış, bunun Üzerine geçen gün Londrada ya» pılan bir toplantıda, sinema ve televizyon şirketleri bunun döorhal teminini kararlaştırmışlardır. Projeye göre yeni bir büylik televizyon ti onu kurula, cak ve televizyon Âleti bulunan 300 sinemaya buradan film Ancak Nevyorkta olabilen bir bâdise: | 17inci kattan | düşüp öldü Nevyorkun otuz, kırk (Katlı binaları bazan da büyük facialara sebeb olmakta- dır. Geçen gün; bütün Nevyork halkını heyecana düşüren sahne, herhalde, Av. rupa şehirlerinden birinde olamazdı. Çün kü, Con Vard ismindeki bu adam bir bi. anın 17 inci katından aşağı düşmüştür.. Hâdise Nevyorkun en geniş ve meşhur caddelerinden biri olan “beşinci cadde,, de oluyor. Ölen buradaki otuz katlı otel- lerden birinin 17 inci. katında oturan Con Vard isminde biridir. Bu get; adam şehrin yabancısıdır ve otele o gün gelmiş tir. Bulunduğu on yedinci kat, «sı tan lerin m i lan bövle bir noktaya hay: çıkan tiyor ve pencerenin ayakta duruyor.. Binanın 17 inci katında bir adamın pencereye çıkmış olduğunu sokaktan ge- çenlerden biri görüyor ve (oyanındakine gösteriyor, Bundan sonra herkes onokta- ya bakmağa başlıyor. Ahali toplanıyor. Polis kalabalığı dağıtmağa çalışıyor, fa. kat muvaffak olamıyor, Çünkü Con Vard mütemadiyen pencerenin kenarında ayak ta durmakta ve başını bir bu tarafa, bir p tarafa çevirerek uzaklara, yakmlara, caddeye, havaya bakmaktadır. Onun karşısında toplananlar adamın aşağı düşmesinden (korkuyorlar ve ha simdi düştü, ha şimdi düşecek! diye he- İ yecan geçiriyorlar, Burun üzerine, nihayet polisler, adamı İ pencereden indirmeye karar veriyorlar, Otele giriyorlar, on yedinci kata çıkıyor lar, Kapıyı vuruyorlar, Tam bu sırada sokakta bir çığlık yük, seliyor; Korkulan felâket vukubulmuş, adam. muvazenesini kaybederek, pencereden 4- şağı yuvarlanmıştır. Con Vard caddeye (düşer düşmez derhal ölüyor. Halk, biraz evvel heyecan la seyrettiği bu sahnenin böyle bir facia ile neticelermesine müteessir olarak da, Kılıyor.. le o- |mekte Kamaval günlerinde Avrupanm birçele şekirlerinde garib ümrüdankaya benzi- televizyon ! ingilterede 300 sinemada filmler televizyon istasyonundan mak'en gösterilecek nakledilecektir: istasyondaki bir beyaz perde üzerine akset. trilen bir film, 300 sinemada eyni zamanda seyredilecektir, Bu suretle, 300 sineme, film ve film makinisti kullanmak mecburiyotinden kurtulacak ve bu çihetten büyük bir kâr te- min edeçktir. Sinemalar da bundan sonra yalnız, televizyon alıcı maki. nesi kullanacak bir veya iki memur bulunacı r. Bu da be- nüz tatbikata geçilmesini zorlaşlıran cihetlerden biridir. Çün- kü heniiz, televizyondan anlıyan makinistler yetişmiş değil- dir. Televizyonla film gösterecek sihemslera bu makinistleri de tem Yeni tesisat yapılmam, onu kullanacak ağamlarm yetişti rilmesi çok pahalıya mal olacak gannediliyor ve bunun için, teşebbüse girişmekten korkuluyor. Çünkü, bu kadar paha İlya mal olan bir İşi, sinemayı seyredecek halk acaba karşi- 1 ecek midir? televizyonla pöşrediler bir filmle, diğer #ingmalarda seyredilen film arasında seyreden hosabma bir fark olmadığına göre halkın televizyonlu sinemayı tereih ©, deceğine hiç ihtimal verilmiyor. O halde, televizyonla temin ettiği filme sinema sahibi de farla para vermeye razı olmıyacaktır. Bunun için, sinema &- dedi nckadar fazla olursa televizyon şirketinin ouların herbi» rinden istiyeceği paranın 6 nispette az olacağı düşünülüyor ve televizyonla işliyecek sinemaların mlmkün olduğu kadar çok yerde açılmaşma çalışılıyor, Esasen televizyonun bugüne kadar taammüm etmemesing 8ebeb, Aletlerin pahalıya mal olmasıdır. Bunun için fen adam. ları dn tetkikatta bulunmaktadırlar, etmek zarureti vardır, Kandi kendine yürüyen neykel Manzaralar lead ot- detâ bir müsubakaya girişliir. Bu sene de burların; en gariblerinden biri- a ilk dela | ni bir İngiliş şehrinde görüyoruz. Efsanevi bir kahramanı tomsii eden bu dam, etrafı daha iyi seyretmek i$, | hoykal, içine konulan bir makineyle, kendi kendine yürilmektedir. Uzün bir caddede kenarına çıkarak | vol üzrine konulduğu zaman dosdoğru giden bu heykel bitün şehir halkinr hakika- tön çok eğlendirmiştir... bityile Avrupa dağlarında çıkılması kabil olya yecak kadar dik tanmmiş yüksek bir kaya ya dört Alman dağcısı çıkmıya muvaffak olmuştur. Biger'in şimal sarp kayalara çıkmayı şimdiye kadar birçok dağcılar tecrübe etmiş, fakat muvaffak olamamışlardı, Bu tehlikeli düz duvara tırmanmak için Alman dağcılarmm yaptığı won teşebbüsten de pek fazla emin bulumm uyorlardı. Onun için, bu düz duvar gibi ka- yalara tırmanmak dağ #porculeri arasmda böyük bir muvaffakiyet sayılmaktadır, tepelerindeki bu paratorluğun Viyanaya gidişi ve Viya, nadan Merice kadar gerileyişi kadar, sebepleri klâsikleşmiş, hattâ müteârife haline gelmiş bir hâdiseyi derakap, hattâ kendisine bir ayirk bir etüd ve İstişare müddeti bahşedilmiş olsa bile gene, izab edebilecek bir vaziyette bu» lunmıyan Bürhan Cahid, o güzelce üs iğ il Dişli bite öddğimsnin lâbunu bırakıp böyle garip bir dile ne, reden, nasıl sapabilmiş?. Ben, hâke hürmet ve şüheda keli- melerini kullanmadım. Fakat Burhan Cahid, bunları nasıl “beylik kelimeler,, addedehiliyor? Ve bunlar: pek haklı 9- larak ve tam yerinde kullanmış olan bir bilyük münevvere hakaret savur. mak cür'etini hangi büyük kudretin. LİMAN İs b dalda sinai si den alıyor?. O Burhan Cahid ki Ayaspaşada, bik yük. Şinasinin selvilerden gölgesiz | kalmış mezar; üstünde yükselen küs. tah apartımanların karşısında bir mede- niyet hamlesi karşısında kalmış gibi hayret edebilmektedir. O Burhan Cahid Dar Devamı 4 üncüde Nizameddin ONAZIF Sakal Esnafın öğle tat H ASAN KUMÇAYI yazıyor: “Büyük Avrupa şehirlerinde € kânları öğle zumanı İki sast fal lar. Bu usulün İyiliğinde kimsi besi yoktür. Fakat bü usulü tatbik etmeğe kalkışınca — derb müşkülğt ile karşılaşıyoruz. Bu karşısında o yözel usulü tatbik ed de şaşırıp kalıyotur. Halbuki biraz düşünülecek olu! şaşılacak hicbir şey yoktur, AVF dör milyon nüfuslu büyük şehi! ucundan öbür © ucuna bir sani dilir, hem gelinir. Fakat umum 9 hayet altı yüz bini geçmiyen * bir ucundan öbür ucuna gidip #8 ise bütün bir günü vapurlarda, larda seyahat İle geçirmek lâzım İşte bunün için dükkünler öğl iki saat kapanırsa başka — mem &naf İçin istirahat ve tasarruf, İ ise yorgunluk ve masraf vesilesi CUMHUR! lap Devlet hizmetinde | elemanlara ihtiya€ var Nr Nadi başmakele süturt zıyor: “On beş senedenberi yorgun!” bilmeden İleri hamleler yapan bü milletine, emeğile, uygun eseri dırmak için aeaç elemanları dahi yet)i, dahâ müsbet sahalarda kul çekinmemeliyiz. On beş sene evvel çocuk bugün udamdırlar. İçlerinde, için harcanmıya can stanlar © ları pasif ve az mesuliyetli yerleri İrarak eskitmek yazık olur; CU #n ilk zamanlarında görülen ele sort günden güne azalıyor, Fakat halurda hil eski zibniyetli, B celi kimselerin bulunması, inhli yürüyüşünde saman zaman Pi rolü oynuvor. Bu parları temisliYfi stimizi gayretimizle denk bir mek tamanı artık gelmiştir. Başbakan Cell Bayar genç © kullanmasını iyi bilen bir dev mızdır. Bugün İktisat . vekâle' Bümüz söz kamaştırıcı canlılık vii dir. Fekat Yalnız Iktlsatta ve P* Bil, devletin bütün fastiyet | ** genelere birinel derecede mi ler verilmesini isteriz. Hızımısi etmek için başka çare yoktur. TA Japonyanın faaliy* M ZEKERİYA Sertel yazıyor? . “Japonya yakın Şarkta aly'8s! P da faaliyetine geçiyor. Japonya nerede, Yakın Şark yecelisiniz? Öyle. Fakat (Jap? hüyük düşmanı olan Sovyet Lee J kın Şark memleketleri | biribif dur, Ergeç Japonya ile Sovyet sında bir ihtilâf çikarsş, Yakın lekelerinin Japonyaya tarsft” di almalarında Japon yanın menfi? Bunun için de Yakın Şark karanmak lârımıdır. Bunu “2 ii propagandaya İhtiyaç (vari maksatla Japonyanın Yakın vo ketlerindeki diplomatları İstanb narak, bir fualiyet programı $' zırlanmaktadır. bi İstanbul şimdiye kadar DEVİ? fanliyet merkezi olmamıştı. darı burasını seçmesi dikkate gaya” Fakat (gerek Türkiye, millet ve devletleri dünyo * mevkilerini tayin etmiş, v6 DOS kurban olmıyacak kadar kendi ) faatletini müdrik millet ve de” sebehle Taponyanm yanlış gerinde yörüdüğüne bökm dir.» Iki iş kaza! Dün iki İşçi, sukut surette yaralanmıştır. Kadirsi”” tp Sinan sokağında otur#” yaşlarında Ağop Çemberlita$ nın kubbesine sıva yaparken J sini kaybetmig ve göbek tai” düşmüştür. Düşme çok feci olmuş ve “il bacağı kırıldığı gibi muht€' tehlikeli surette ezilmiştir” “ gın bir halde Cerrahpsş# kaldırılmıştır. gli İkinci kaza Paşabahçed€ r Rakı fabrikasındaki inşant(* yaşlarında Sadık beş metff ten yere düşerek başında den ağırca yaralanmış ve in biliyle Haydarpaşa Nümün* sine kaldırılmıştır «

Bu sayıdan diğer sayfalar: