7 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

7 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Ş. Rober Düma Erna birdenbire sıçrayıp Benuanın MATMAZEL DA SEAN £ 6 gi HABER — Alsam meatası K. Çeviren: F. kollarından sıyrıldı Kalktılar, Elleri titriyen Benuva, genç kadma mantosunu giydirdi. Çabuk! Ça, buk! Tiyatrodan iki hirsiz gibi kaçtılar. Ya- rt baygm bir balde olan Ernayı Benuva tutuyor, fakat kendisi de sarhoş gibi sendeliyordu. Tiyatrodan çıkıp Ernanm otomabiline bindiler ve arabanin kapi- smr kapatır kapatmaz dudakları yeniden birleşti, Kaldırmmda dolaşan iki polis memuru tiyatro dışmdaki bu sahneyi gü liişerek seyrettiler. — İşte, bu gece hiç canları sikilmr. Yacak bir çift daha! Polislerden biri otomobilin camma vür du. Ema ve Benuva olduklurı yerden «ıç radılar. O kadar kendilerinden geçmiş. lerdi ki evrolâ polisin ne demek iste. diğini anlıyamaddar. Memur söylendi: — Haydi evinize! Otomobil nihayet hareket etti, Gran Rua otelinde Etnanm odasma riya içinde imişler gibi ne yaptıklarmı pek de farkında olmaksızm çıktılar, Ku, pi kapanır kapanmaz kendilerini gene biribirlerinin kollarında buldular, Erna titriyen vücudunda Benuyanın aşağı yu karı dolaşan ellerinin okşayışlarmı, İnce ipok kumaş altındaki kadmlık hezinele- rini adeta yoğurduğunu zevkle hissodi. o kendisine bâkim erkeği de eltinişti. birleşik, divana doğru iler, e. Erna mı kendisin! divana birak 1? Yoksa Bonuva mı onu yatırdı? Ken- dilerini orada buldular, , Fakat, birden, Erna sıçrayıp Benuva nin kollarından siy'rildı. Niçin? Bilmiyor. Bildiği ve gördüğü bir şey varta biraz €vvel, bacaklarmda sevdiği erkeğin elini hissedince, gözünün önüne gelen ha- yaldir. Ayni vaziyette başkalarile bera, ber olduğu zamanları niçin o an hatır. Jamiştır?. Bilmiyor. Niçin kendisini Be. muvanın dizleri dibine stmiştır?. Neden ona yalvarıyor? Niçin ağlıyor? — Hayır Benuva, hayır. Bara el sür. m6! Kim olduğumu bilsen, Hışkırıyordu. Yüzünü Benwyanm olle- Tİ içine gömerek ağlıyordu. Bonuvn İsa sessiz, gözlerinde derin bir merhamet, ona bakıyordu. — Ben bir sofilim Bonuva. Fakat se- ri seviyorum, Merhamet et buna! Bir sinir buhranile kendisini yerlere attı. Saçlarını yoluyor, rTobunu parça, yor, memelerini tırnaklıyordu. — Bilsen ne ıstırap çekiyorum! ME HAİBERİN| | 'EDİEBİ » Ah! Rene'riğim, bu feliketin nerelere vardığını ancak sana an- Jatabilirim. . Şimdi kabahatlerimi düşünüyor, rum; sen bana söylemiştin, söylemiştin ama ben dinlemedim! gim- di gönlümü sanı açmak ne acı bir teselli oluyor! ben onu müşkül pesendliklerimle, yersiz kıskançlıklarımla, mütemadi bir surette rahatsız ederek öldürdüm. İkimizde de ayni ince hassasiyet bu. Yanduğu için, ikimiş de ayni dili konuştuğumuz İçin aşkım bir kat daha müthiş oluyordu: her şeyi insanı hayran edecek bir surette anlardı ve çok defa benim şakalarım, kendim farkma bilo varmadı- Bönuva ayağı kalktı. Erna bir sıçra yışta doğrulup ona sarıldı, — Bonuva gitme, Beni yalpız bırak - me... Gitme, yalvarırım sana gitmel.. Benuvaya bütün kuvvetile sarılmıştı. Yalnız Benuvanın elbisesini tutan elle- rinde hayat kalmış gibiydi, vücudu bir külçe haline gelmişti. Yüzbaşı onu it. medi, tuttu. Divana yatırdı. Duduklarını öptü ve mırıldandı; — Biliyorum. Her şeyi biliyorum. — Biliyorsun ha? Ve bildiğin halde kaltyorsun? Senl sevmeme müsaade 6- diyorsun öyle m) Benuva” Erna Benuvaya artik her şeyi söyle- miş, her şeyi itiraf etmişti, Dudak du. Gağa, vucut vücuda bu uzun itirstf sah nesi sonu crinco yatağm beşucundaki Yasbeyi söndüren, karanlıkta Trnanm dudakların arayan ve gittikçe mahrem- leşen okşayışlarla onu çıldırtan Bemiva oldu. — Benuva! Bonuva! İki âşık üzerinde gimdi bir şehvet de. nizinin dalgaları yuvarlanıyordu. xy — Bravo Benuva! On beş gün içinde kadını mat ettiniz. Benuva, hararetle elini sıkan Kolonel Göro'ya gilliimsedi. Kolonol devem etti: — Demek artık bize geçtiğinden e, minsiniz ? Son dakikada cayması ihtimali yok. — Kendisi hakkmda aşağı yukarı ke. fil olabilecek vaziyotteyim" — Her şeya razı mı? — Öyle Sanıyorum. — Hepsini ele verecek mi dersinir? — Sanırım ki evet, — Bravo! fakat Ernanm her şeyi iti. raf ettiğini sanmam, — Orası muhakkak. Fakat yavaş ve- vaş her şeyi söyliyeceğine eminim. — Acaba? — Bana vasdetti. — Casus vnadi, sarhoş yeminine ben- zer. Samimi olduğuna inanıyor aysu - nuz? — Erna bu nevi kadınlar için kabil olduğu nispette samimiydi kolonel On- lar bizim gibi düşünmezler, hakikatin onlar nazarindaki manası bizim bildiği , miz gibi değildir. Hakikati onlar işleri- ne geldiği şekilde ve kendilerini yük- seltmek için adapte ederler, Bunu bülmi- yor değilim; hapı yaldızlamak mesele di. — Mer kadın ve birçok erkekler aşa- | fı yukarı öyledir. Dünyada bir insandan IROMANI görüyor da eriliyo. ğım baldo, onun tâ kalbine işlerdi. O sevgili esirin, itaati ne de- roreyo vardırdığmnı isaavvur edemezsin: kazan onu yanımdan çe. kilip beni yalnız birakmasnı söylerdim, belki kendisine büyük bir utirnb veron bu hevesimi münakaşa etmeden, hiç sesini çıkar- madan yerine getirirdi. Son nefesine kadar beni takdis etti ve be- nimle başbaşa geçirdiği bir tek #abahım, isterse Marir Hederia ol. sun, sevdiği başka berbangi bir kadınla geçirilen uzun bir ömre be- del olduğunu söyledi. Sana bunları ağlıyarak yazıyorum. Şimdi öğleyin kalkıp akşam yedide yatıyorum, yemek yemem ağır ağır yürüyorum, bir ötün karşısmda bir #ant durduğum oluyor, yapraklara bakıyo. &hemmiyetli ehemmiyetli meşgul oluyorum, gölgeyi, sükütu, geceyi seviyorum; hasılı sani- lerle mllcadele ediyor ve kerbirini, gamlı bir zevkle zenziye katı- yorum. Büyük bahçonin #ülcünundan başka hiçbir şeye, hiçbir kim- seye tahammillim yok; ben orada sandetimin artik #önmüş hayal, Jerini; kimselerin göremediği, fnktt benim İçin da'ma canlı ve be gülünç denecek derecede uzun sürüyor, rum, birtakım hiçlerle elddi ciddi, Çeviren : hakikati çirçiplak, olduğu gibi'öğrenmek o kadar giç değildir. Emayı söyletmeye-çalışın. Almanların gizli teşkilâtı, memurlarınm adedi, bil- diği casuslar, bariçle muhabere vasıta - İsri nelerdir, öğrenmeliyiz. — Merak etmeyin kolonel. Ernanm bildiği ne varsa hepsini öğreneceğim. — Bravo! itimadı nefsinizin hayranı- yim. Kolonal bir an sustu. Sonra Benuünm gözlerinin içme bakarak ilâve etti: — Fakat dikkat edin, lüzumsuz mer , hamet yok, her şeyden evvel vazife! e Aradan birkaç gün daha geçti. Doro- te Şmit endişe etmoye başladı, Yüzbaşı onu, oturduğu evin civarında bir alle pansiyonunu yerleştirmişti. Genç kadm pek az sokağa çıkıyor, bilmediği bir lisania konüzen Paris kalabalığından sıkılarak vaktini Benuayı beklemekle ge giriyordu. Hor gece Benun onu görmeğe geliyor, geenleri birer aşk gecesi oluyor. du, Fakat iki haftalanbri vaziyet değiş - miş, yüzbaşı” xiyaretlerini .seyrekleştir. meye başlamıştı. Bazan günlerre süren &sybubetihden sonra sebeb olarak “faz. In meşguliyet, gösteriyordu. Dorot6 onu dalgın, zihnen fazla meşgul ve kendisi- n6 karşı munmelelerinde değişmiş bul- makteydı. Öpücükleri arlık dudaklarna kadar İnmiyerek afnmda ve yanaklarm. da kalmaktaydr. Suallerinin alelâdeliği Renç kadmı endişeden çıldırtıyordu: “£- yisin ya?,, “çok canm sıklımıyor değil mi?,, “masles0? hemen gitmek mesburi- Yötindayim Dörotenin şüpheleri gittikçe büyü - müstü, Nihayet bir akşam bolli etmeden Boruyayı takip etti. Yürbaşt çök dalgm- dı, farketmedi, Süratle yürüdü, bir iki Soknk ötede bekliyen bir aratanm ka- pistini &çarak içeri girdi. Dörote hemen koştu ve birden iki omuzu arasma bir hançer yemiş gibi oldu! otomobilde bu- lunan bir genç kadınla Benuanm dudak dudağn öpüştüklerini görmüştü. Araha hareket ettiği sırada Derote düşmemek Için bir yere dayanmağa mecbur oldu, Başı dönüyordu, bütün vü. cudundan kanı çekilmiş gibiydi, dizleri bükülüyordu. Düşüp bayılmaktan korku, yordu; yabancdaria dolu bir sokakta o- nunia kim alâkadar olurdu! Eve döndüğü zaman bol bol ağlıya'« rak biraz açıldı ve hemen o gece Re- nuaya her şeyi açıkça söyledi. (Devamı var) —38— Nurullah ATAÇ “Kovadis,, filminde siyah fena şöhretli bir boğa ie boğuşacaktım : EV Bu tatlı hesaplardan uzaklaşmamak için sordum: — İyi bir yük atının sırtı yaralan » maksızın ve fazla rahatsızlanmaksızın 250 iibrelik yük taşıdığına göre, bir mil- yon doları taşimak için kaç at lâzım - dır? Valurath kocaman beyaz bir buluta karşı bir saniye kadar gözlerini kırpış- tırdıktan sonra; — Tom, milyonunu 'Texasa karadan mı götürmek niyetindesin? — Eibette. Çünkü bu en emniyetli yoldur. — Öyle ise, binmekte olduğun attan başka on altı tane yük hayvanı alacak sin. Her at ancak 60.000 dolar taşıya - bilir, Benim de hesaba aklının erdiğini göstermek için dedim ki: — Mükemmel!., Atlardan birisi kaç- tığı takdirde yalnız 60.000 dolar kay- bederim, Haydi diyelim ki sürüden iLi hayvan sıvıştı, Bu takdirde iki mislini elden çıkarmış olurum, Sinemacı, milyonumu banka vasıtasi- İe taşıtmamı söyledi, Dünyada bundan daha budalaca yapılmış bir tavsiye o- Jamazdı. Banka bir milyon doları karatlan "Tekasa taşıtmak için her halde mekkâri koluna bir kaç muhafız da terfik ede - cekti. Bana ait'olan bir milyon dolara muhafız lâzımsa, benden daha iyi bir bekçi olabilecek kimsenin ismini bilmi- yordum. Şuracıkta söyleyivereyim ki bir mil- yon uoları, kara yoliyle İlcxasa taşımak işi, bu milyon elinizde olduğu takdirde onu'Helivut şehrinde koruyabilmek kaygusundan daha zor ve tehlikeli de- ildir. Bu hakikati çok iyi biliyorum: Çünkü hem milyonlarım var, hem de Holivutta yaşıyorum. Bu esnada Baba Turner, direktör, başaktris, başaktör ve yaban mandası filminde oynamış olan diğer aktörler, Şikagöya gittiler. Mis Stedmanın gidi- şine üzülmedim desem yalan olur, Bana mektup yazacağını vaad etti, Şimdiye kadar kiç bir mektubunu aldığımı ba- turlamıyorum. Yaban mandası filmini hiç görmedim ve fakat güreş sahnesi nin filmi kurtarmış olduğunu bir çok kimselerden işittim, Kovadis filmini çevirecek ve bana zzgm öküzün boynuzları arasmdan gü- zel kızı kurtaran Ursusun rolünü oyna» tâcak olan kumpanyanın bir kaç güne HALAL ke) tiğimiz bir aşkı, zevkleri hem ruhu, hem de tablatı tatmin eden de« vamit bir oşki keybottiğimiz zaman bu kaybın nekadar büyük ol- duğunu aseak biz kadınlar bilebiliriz. Kendimizi kücültmeden, ba- yağılaştırmalan sevöbileceğimiz kadar meziyetli bir erkeğe tâsa- düf etmek kalay mı? öyle bir erkeği bulmak en büyük saadettir vb öylesin fki defa bulmamıza imkân yoktur. Gerçekten kuvvetli ve büyük erkekler, faziletleri gilre bürlinen, ruhlarında yüksek bir Jetsfet bulunan, taparcasına sevilmek için yaradılmış örkeklor! siz #akın sevmeyin, yoksa hem kadınım başı- na, hem de kendi başmıza felâket getirirsiniz! ben ağaçlarım ara. sında işte bunları söyliverek dolaşıyorum! ondan bir çocuğum da olmadı! bana dalma gülümsiyen, yalnız çiçekler ve sevinçler au- nan, tükenmez bir kaynaktan toşan o aşk, kısır kaldı. Bon lânete uğramış bir kadınım! yoksa mutlak olduğu zaman saf ve şiddetli olan aşk da nefret gibi mahsulsüz mü? çöl kumlarmın son derece run. MANEN EMEL Yizim, Başıma dul kadılar tuvaletini örttüğüm giln © gündü! kendimi karalar içinde görünce bir koltuğü oluncüyn kadar ağladım; şimdi sana o müthiş ân dsl ağlıyorum. Allahaısmarladık, yazmak beni yoruyof” bana ağır geliyor, artik onlari söylemiyorum. Çocukl”” küçüğü: birada emzirip büyütebilirsin, artık kan O), artik burada yok. Vaftiz oğlumu Yanımda görmek © çet wn gidecek; çünkü Felipe hep o küçük Arman'a , cuk isterdi. Gel, gel de elemlerimden sen de payi Kardegçiğim, bu mektubum eline geçtiği zams9 zaklarda olmtyacağım; onu gönderdikten biraz ii ei Seninle yalnız olacağız. Lui'nin burada, , sı lârım, 'â'nkli intihabat yaklaştı. o yine mebws çık beraller de şimdiden onun öleyhinde entrikalara » Seni teselliye gelmiyorum. Kalbine yoldaş cis” bilmene yardım ötain diye kalbimi getiriyorum. için geliyorum: ona, Allah'a doğru gidene bir güp dsi bilmek saadetini ancak bu suretle elde edersin; 9" adım sexi onu vaklarlıracak, Ye Yıran zincirin bir halkasını koparacak. Luiz'ciği” çi arasmda kalkmacak ve onun yanma sa, asil bir b8 na edeceğin bütün iyiliklerle gideseksin ve ister" YAGUSTOS — 1.4 kadar geleceğini idare müd £ rath söyledi, Bu esnada müdürle şehrine giderek dört tan€ Müdür öküzlerin en azg” masını söyledi, yi Eğer daha akıllı olsaydın “a küzlerle boy ölçüşecek insanı başka kimse olmadığını hah” & seydim, her halde dahâ seçerdim, Hele seçtiğim için tam yüz kilometre yo rt bir yere gittim. öküzü b şöhreti için seçmiştim. Dört öküzü, yaban man yaptığımız Mike Cunyanm dük, Burasını yeni filan İŞİ ralamıştık. Biz bu işleri bi direktörde geldi, Verdiği # şöyle yazılıydı. p Mister A. B. Chatsvortk Pikadelli klöbör © Bu görmüş olduğum tı İngilizi idi. Şimdi bile kaç defa ziyaret etmiş oldu! bu Fikrimden vazgeçmiş df kelimeleri vardı ki bunları *€” Jar ve ne de taklAl edebi! Hele elbiseleri... Bunlaf ka hiç bir kimsenin giyes! miyorum, Vagondan çıktiği caklarında taşıdığı kilot şimdiye kadar hiç birimiz ha görmemiştik, Baldırlarındf , kilot kocaman bir beyt Halkın bilip bilmeğdiğinin Ha değilim ama, bir Amer cnm üstüne giydiği elbise” olmıyan hiç bir parçası yo” kısmın, ayrı bir hizmeti danın Alberta ve Saskocl kalarından tutun da Amer, tana, Dakota, Kelorado VE “yi tarda Oklahoma ve TexasA © sığırtmacın hangi kısımdit östündeki elbiseden tanıy? Şapkaları, gömlekleri, €£* meleri ve hattâ eğer takımlı oldukları mımtakaya bülhass cek biçimdedir, Londradaki Mister Mi sini bize, İngiltereye dair ©” ziyade okunan rehber kita tiri (Makkoley) in yeğeni © makta gecikmedi, Ta (De 5” XLV1 Rene'den Luir'o W vel 8 w üm getirdiğin BOP 4 Tiğ hayallerini buluyorum, Bir sabah kaynımls eltime: — Size tahammül edemiyorum. Siz İspanyolların ruhunuzda biz- de bulunmıyan bir büyüklük var! dedim. Maris boynumu atıldı. Ben ölmedimse, Rene, Tanrı herkese felâketi ancak kuvveti nisptinde verdiği İçin #lmedim. Riyasız bir aşkı, kendi intihab et. j ğe ila di kik vi bulan harareti de, kulbun son dereceyi hulan soğuğu da hayala mâni olmuyor mu7... Acaba insan, bir aile teşkil edebilmek için, muhakkak Lui dö VEstorsd gibi bir adama mt varmalı?... Allah, 0$- ki kıskanıyor mu? affet, kardeşçiğim, saçmalıyorum. Zannederim sen, benim gimdi görüp konuşmağa tahammü! ede- bileceğim yegüne İnsansın: gel, matemli Luiz'in yanmda bulunman tün kabahatlerin affodilmiş olacak. pit Bir taraftan #ana nlelâcele bu satırları yazaıkö? hazırlanıyorum : çocuk etrafımda dönüp dolaşıyor: * na! elelanneye gideceğiz!,, diye bağırıyor; o kada” aıiyorum ; o, sanki benim değil de senin oğlun. (Devami var) j i “ İka

Bu sayıdan diğer sayfalar: