15 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

15 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pe ar Katerin zorla uyandı. Saat ke olduğu halde hemen gece gibiydi. İ£ oda ona her sabahkinden daha Ve dha karanlık göründü. Kurşun bi gibi kendini ezen bütün sefa- ay ün yoksuzluğu duyarlara yapış» ği #şyalar arasına gömülmüş gi” & yar kadın birkaç dakika hareket. i . Sönra, hâlâ uyuşuk olan zih- İpe çlaar tahayyül edilen tatlı bir döğru yavaş yavaş kaydı. Uyku ; ay ğunluktan ağırlaşmış görkapak İ,.* kapar kapamaz Katerin kendini yatakta gördü: ğ Zavallı yorgun arkası kuş tüyün i Yumuşacık bir yastığa gömül WDÜR halsiz bacakları karmızı ipekter Ayak örtüsü - “Giyom,,la evlen | kaplı geniş feoltsk duruyordu. | | Wrler de vardı... Dini bir itina ile cü bir kütre içine yerleştirilmiş ! Ki rtaknl çiçeğinden bir taç, sedeften İğnedanlık, kocası “Giyom,, un res- Bis Kavrulan i v8 utsayaç kadının hayatını lüt. len kabul e #imiş bir bediye telâkki *itn pervasız ve küstah befaşlar..., ; aval, genç kadın öyle talisizdi ki. iş kedere, yokluktan yokluğa sü- İh, 79 sürüklene işte böyle kimsesiz 4, ocaksız, karanlık bir tavana İş; “© taşkım bir hülyadân başka ser i, Olmıyan atmâcak xüşük bir mah. ştu. Ateri gözlerini açtı, Biran tered. Nea, Kâlksa mıydı?.. Herhalde dr 3 Mağ soğuktu.. Beş dakika daha ğa, 8 karar verdi. Fena ve pis şilte- , i hn 8 top gibi büzülmüştü. İnce İN başına kadar çekiliydi. Yarı kal. 3 ik 'Yasına tekrar daldı. wn j N Tok. w Kapısına vuruluyordu. | ölerini açmadan giriniz dedi ve nk, eğim, galiba dışarısı pek 80- İ Perdeleri aç; ocağa bir kütük i Nİ diye ilâve etti, İhtiyar Katerin evvelâ bir gözünü, nen ötekini açtı, Yatağı üzerinde nyan, H İİ Menne gü lak bir güneş gi re çel yer güneş gi. güneşle her şeyi canl: ve ne- | Mya, j iye omuzlarına yün bir atkı A, oturdu, Yatağın ayakucundar üstündeki kuştüyü yorganı lan Hortans, “kahvaltıyı hazır. in | 1 $9duk ol zira pek aci tığımı his e eğ ği Kine bemen çıktı, Yakız kalan i allam nasıl geçireceğini ta. “ii pi da e e i #âvallı ihtiyar Katerin şüphesiz ii İla, br Uzatmaz içine kesiklik veren Pi Şalkantı ile kaçan çikslata bar ai Onları takip ediyordu. “© © Yâr Katerin içini çekerek yataktan ÜNİ am Vi © rar vermiştir. ak “çiz. Kapalı gözlerinin önünde| 4 DERSLERİ ? i akay dnsederken, başları kocaman 0 R ye #Yaksır, yusyuvarlak yumurtak 4 5 İT arkayı gelmiyen bir cenare x .0 25522005555 Canlı cenaze kalktı. Zavallı Katerin, kendisini bu pis yerde barındıran merhametli kapıcının son hediyesi olan çarpık leğenin önünde halsizlikten, carasız ve perdesiz cük pencereden giren dondurucu soğukla tir tir titriyordu. Basit tuvaleti biter bit- mez elbiselerini giydi. Zayıf ve kuvvet. siz omuzlarına, manto yerini tutan şal yerleştirirken tavanarasınm kapısını na- Sil açacağını düşünerek kuvvetini top” lamağa çalışıyordu. Altı katı, ağır ağır merdiven parmak liklarına yapışarak, ufak bir temas'z hemen düşüverecekmiş gibi sallanan tit. rek ve cılız çocuklar gibi her basams- ğa ayaklarını koya koya indi. Fakir ki" ratılarmın giriş çıkışlarını baca deliği gibi karanlık odasının açık kapısından seyreden kapıcı kadının önünden geçer: ken nâzikâne: Bonjur madam, Legri, dedi. Şişman kadın küçük bir maiyetine hi, tap eden muhteşem bir hüklimdar eda. sile “bonjur madam Katerin,, diyerek o- İ cağa döndü. Zavallı küçük ihtiyar, kapının eşiğin de, bir an kendisini buzdan bir örtü gi. bi kaplıyan dondurucu rüzgürin tesirile durdu. Bükülmüş omuzları, eğilmiş ba- Ş«, yarı kapalı gözleriyle minimini bir cüceye benziyordu. Sendeliyerek yürü” yor, yarı açik dudakları arasından nü- fur eden keskin hava ile donmuş ciğer. lerini muhafaza etmek ister gibi ellerini göğsüne bastırırken buruşuk yanakları Üzerine dane dane gözyaşları dökülü. yordu. Katerin kilise kapısına yaklaştığı va kit, çöpçüyü bekliyen bir paçavra yığı nina dönmüştü. Ensesindeki küçük saç örgüsünden ve soğuktan yemyeşil ol. | Muş birkaç parmaktan başka şeyi görül müyordu, O kadar cansızdı ki, teşrihha- neden atılmış bir ölüye benziyordu, — E... Büyük anne, hâlâ mı uyuyor- sun?... Bu, şu pis sokaktan pek ender geçen bazı dindarların sadâkalarını o. nunla birlikte paylâşan sefalet arkadaşı Benova baba idi. Katerinden cevap ala. maynca başını salladı. Omuzlarını filesofça kaldırarak elin. deki açılır kapanır küçük iskemlesiyle kilise kapısının yarundaki girintiye yer. leşti, Akşam, ihtiyar Katerini kaldırdıkları vakit hiç kimse onun eski, yıpranmış, yorulmuş kalbinin nasıl bir anda dinlen- diğini anlıyamadı. Katerinin güzel ve harikulâde rüya nı hiç kimse öğrenemiyecek... Muhak- kak ki onun iyi Hortans'ı: — Sonsuz ve güzel bir seyahate ne dersiniz madam?., Diye bir teklifte bulunmuştu. Ve ih- tiyar Katerin, memnun, itaatkâr, neş'e ile, bir özlenmiş sikirkâr . belki de kor- kunç » hiçlik diyarına koşa koşa gitmiş- ti, Çeviren ; Halide Kemal “DEE © Mühimilân: * 1938 | Resimi Hafta ? Okuyucularına daha güzel bir şekilde ğ görünmek için 4 17 Eylül cumartesi günü çıkmaya ka- 4 , 5 ) >.» İTALYANCA O gün veri'm'şe 4 hoşlanıcaktır. Şi 15 EYLÜL — 1938 PERŞEMDE Hieri: 1357 — Recep: 19 Mabab bön Gin &kyar o Yatm üme 5,40 12,09 15,41 18,19 10,51 3,59 Lüzumlu Telelonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu İçin: 44614, Kadıköy için: 60020, Üsküdar £- çin: 00625, Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, Dae Fenerbahçe, Kendi Eren köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınalı, için: Telefon muhabere memu- runa yangın demek kâfidir. Rami itfsiyesi: 29711 Deniz itfaiyesi 3ö. .20 Beyazı! kulesi: 21996. Galata yangın kulesi: 40060 Sıhhi tindat; 44998, Müddelimumilik? 22200, Emniyet müdürlüğü 2. Nefin Vekâleti İstanbul teik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 , İstan, bul: 24378. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Beşik- aş: 40038. Cibali: 20292, Nurosmaniye: 21708. Üsküdar - Kadıköy: 60773. Havagazi: İstanbul: 24378, Kadıköy: 60790. Beyoğlu: 44642. Taksi Otomobili istemek İçin Beyoğlu eibeli: 40084. Bebek ciheti: 36 - 101. Kadıköy ciheti 50447, Denizyolları İstanbul meenteliği: 22740. Karaköy! 42362. Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 14,30 danya. 10 Karabiga, 20 Bondırma, tadan İZ Karadeniz, Sirkeciden 10 sin. Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, - Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 rin, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan 17 Küradeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya 20 ara Sirkeciden 15 Ayvshk, 18 artı, Pözartesi Tophaneden Olmroz, 9.30 İz. mit, Galatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22.30 Mudanya. Müzeler Ayasofya, Roma - Bizans. Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç Lida ve Sanayi üni — meri möteler hergün sani i0 kadar açıktır.) Dea Türk ve İsim eserleri müresi: Pazer- tesiden başka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 10 yâ kadar açıktır. Memleket D:sı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- ve, Beyru!, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendiri, Venedik, Triyesle, ai Istasyon . Müdürlüğü Telefon “orupa Hattı Semplon eksoresi hergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni sent 7/25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,20 de gelir, Edirne postası: Hergün saat 8,30 de hareket eder, 19.33 de gelir. Anadolu hattı Heraün hareket eden şimendiferler: Sast $ de Konya, 9 da Ankara, 15.15 de Diyarhskır ve Samsun, 15,30 da Eskişe hir, 19.10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu irenlerden saat 9 da harekel eden Ankara muhfelili pazartesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmektedir. MUNAKASALAR: 19,10 konser, 20 halk havaları, 20,30 mü- şik, 22.10 Şopen resitali, 23 Berlinden sen- fonik konser nakli. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? * Atatürk meclisi 18 eylülde (fevkalâde bir toplantıya davet etli, Istanbul Radyosu 15 EYLÜL — 1938 PERŞEMBE 168.90 dans musikisi (PJâk), 19 spor mu sahabeleri Eşref Şelik tarafından, o 19,90 Şan İnci ve arkadaşları tarafından, 19,55 ajans haberleri, 20 Saat ayarı, Granviç va" sethanesinden nklen, Betina ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları, 20,40 ajans haberleri, 20,47 Ömer Rıza tara fından arapça söylev, 21 Saat ayarı orkes- ira, 21,30 Rıfat ve urkadaşları tarafından Türk musikisi ve hslk şarkıları, 22,10 ha- va faporu, 22,13 keman (Konseri, Orhan Borer, piyano refakatile. 22,50 son haber- ler ve ertesi günün program, 23 saat aya- rı, 90. BUDAPEŞTE: 19,10 sigan orkestrası, 10,30 operadan temsil nakli, 23,0 radyo orkestrası, 24,10 BERLİN: 18,15 piyano konseri, 10 handa, 20 er- kesira, 31,10 eğlenceli neşriyat, 21,30 rad yo orkesirası, 23,30 serenatlir. VARŞOVA: Yazan: Rahmi YAGIZ Gz2ce yarısı deniz kenarına Inmiş sahil boyundan bir dönemeç meydana getiren köşeyi takibe Kkoyulmuştuk Eğ Kızcağızın muhakemesi üç gün devam zabit yolun tekrar içeri girdiği verde mo etti. Dördüncü günü sabahleyin daha şa-| la vermek kararındaydı. Ben de (irar ta fakla onu bölmesinden aldılar.. Götürdü- ler. Bizi hapsettikleri zeminliğin Orka tarafına düşen dere içinden az sonra silâh | dum. Bunun için de en müsait sesleri duyuldu.. Zeynep bir daha bölme sine gelmedi. O gün akşam üzeri bizi Ban bi tuttular, beni, bulur | duğum yerden alıp arkadaşlarımın yanı. na götürdükleri sirada muhafazamıza memur nöbetçilerden birisine o Zeynebi| sordum. İki elini birleştirdi, yanağının altına koydu; ölüm taklidi yaptı; bunun- Ja genç kızın öldüğünü, öldürüldüğünü anlattı. Zeynep o sabah kurşuna dizilmişti.. Ne yazık kapiten; bilseniz, ne kadar güzel, De kadar masum bir kızcağızdı. Brodey karşısındaki Fransız gediklisini alâka ile dinliyordu. Zeynep (hakkında izahata girişen gedikli Zeynebin ayrı âyrı her tarafını sayarak methe yirişince bir el işaretile sözünü kesti; — Buralarını çabukgeç. Sizedair malümat ver, Dedi; Şari Kapo devam etti; — Kolordu erkânıharbiyesi bizi ne su- retle sevkedeceğini uzun uzadıya müna" kaşa etmiş, deniz ve kara yollarından hangisini intihab edeceğine bir türlü ka- Tar verememiş, işi enine boyuna hesaba girişmişti. Umumi karargâh bizlerin, esir tahtelbahir suhay ve mürettebetınm Ban dırmaya sevkimizi emretmiş. o Kolordu karargâhı ise deniz yolundan göndermeğe cesaret edememişti . Bu hususta ileri sürülen sebeblerin ba. şında, Marmaradaki tahtelbahirlerin bi- zi götürecek vasıtaya taarrüz © etmeleri bizi, esirleri kurtarmaları geliyordu ki.. Kolordü karargâhı bu ihtimali yenecek, ortadan kaklıracak bir çare bulamıyordu. Hatta bizi sevkedecek bir odestroyerin kazaya uğraması kuvvetle o mevzuubahs oluyor, donanma ikinci kumandanı buna şiddetle muhalefet ediyordu. Nihayet kolordu erkânıharbiyesi bizi, bir kafile halinde karadan göndermeğe karar verdi. Yola çıkardı. Balıkesir yoluyla 3 konakla Bandır maya varacaktık, Birinci günü ayakları" mız şişinceye kadar yürüdük. Geceyi bir köyde geçirdik. Ertesi sabah yola çıkaca- ğımız sirada arkadaşlarımızdan iki kişi, nin dehşetli bir fiyevre tutulduğunu gör dük. Mubhafazamıza memur ihtiyat zabit şaşırdı. Köyde doktor falan yoktu, Yanr muzda sıhhiye nelerinin çantasından çr karılar ilâçlarla bunlara (tedavi tatbik edildi. İhtiyat zabitine bu hastalığın malarya olduğunu, sıcakta, güneşin altında bir günlük yolculuğun tesirile arkadaşlarımız. da kendini gösterdiğini anlattık. İhtiyat zabiti makul bir gençti.. Fran- sızca da biliyordu. Konuştuk. Süvari gece serin olduğu için o zaman yola çıkarıla- mamizi, yoksa bir gün daha vürüdükten Sonra hepimizin pestil gibi yerlere serile. ceğini söyledi, Genç subay, emniyet ve muhafaza ted- birlerinin karanlıkta güçleşeceğin i ileri sürüyor fakat arkadaşlarımıza açmaktan da kendini alamıyordu. Uzun boylu ko nuşmaları müteakip muhafız subay gece yolculuğuna razı oldu. Hepimizin dürüst olacağına ve yürüyüşü güçleştirecek hare- ketlerde bulunmuyacağımıza, kaçmak te. şabbüsüne girişmiyeceğimize dair söz ve" rişimiz üzerine o günü (köyde geçirdik. Gec: gurupla heraber yola çıktık. Subayın “firar,, keyfiyeti üzerinde 15. rarı bize aklımızdan geçmiyen bu işi ha- tırlattı. Ben, içimde depreşen o hürsiyet ve... hâlâ boğaz mıntakasında çarpışan arkadaşlarırm iltihak arzularını zaptede- ez oldum. Kaçmağa karar verdim. Süvari ile kavga ettiğim için kol niha. yetinde yürüyor. yanımdaki iki nöbet çiye lâkayt tavırlarla adamakıllı emniyet hissi n etmiş bulunuyordum. Geceyarısı, denir kenarına inmiş, sahil boyundan bir döneme; meydana getiren göseyi takibe koyulmuştuk. Muhafız savvurunda... Uzalımıyalm komodor, firar o kuruyor yeri, gu bir kilometre kadar süren sahil boyunda, ki göse kısmını buluyordum. İyi bir de rizci idim. Mükemmel yüzebiliyordum. Buradan bir defa denize atlarsam karan” tıkta muhafızların kurşunlarıtdan kurtu” İur, Seri kulaçlarla engine doğru âçılır- dım, Elbette bir vasıla beni denizden çi, karır, talilm varsa bu can sıkıcı, taham- mül edilmez vaziyetten kurtulurdum, Kararımı verdim. Şösenin içeriye, da- Ka doğru kıvrıldığı noktaya yaklaşınca muhafızlarıma işaretle çok - sıkıştığımı anlattım. Benden biç şüphe etmiyen, be- hi birazda aptalca bulan omuhafızlarım zabite haber vermeğe lüzum görmediler. Ellerimi çözdüler. Yanıbaşımda duzdu- lar. Şosenin sahildeki kısmı 4.5 adam bo- yu vardı. Ve., bu uçurumdan denize hür, kayıtsız göğsüne atılmak gayet kolay gö rünüyordu, Durdum, Pantalonumun düğ melerini çözdüm. Su dökeceğim (sırada birdenbire kendimi kaldırdım denize fır İattım. Arkamda kıyamet kopmuştu.. Başımı sudan çıkarırken patlayan silâhların gü- rültüsü, yanımda suya saplanan kurşun” ların suda çıkardığı ürkünç ses beni tek. rar dalmağa icbar etti, Karanlık firarımı kolaylaştırdı. Ceketimi sırtımdan attım. Hızlı kulaçlarla karanlığa karıştım. Bir saat kadar mütemadiyen sahilden açılarak yüzdüm. Bu aralık gözüme renkli iki ışık, bit geminin iskele ve #ür cak lee Tüaretliy eli İm Şil fenerler göründü: Yorulan kollarıma tekrar derman geldi. O istikamete yüz. meğe başladım. Bir çeyrek saat sonra bir Türk yelkenlisi ile karşılaşmıştım. Boğuk sesler çıkardım. Yelkenli beni o görünce durdu. Merdiven uzattı. Tutundum. Yu karı aldılar beni, İşin rengini meydana vurmamak için baygın hali aldım. Gü“ verte tahtalarının üzerine uzandım. Ya- nımdaki tayfalar bana Süni nefes yap” tırdılar, Vücudumu oğaladıalr, Güçlükle kendime gelir gibi davrandım. Gözlerimi açtım. İşaretle su istediğimi anlattım. Ver diler, İçtim.. Sonra tekrar gözlerimi kapa dım. 0 gece beni rahat bıraktılar. Üzerime iki battaniye attılar. Orada uyudum. Ertesi sabah iş çatallaşacak, beni tek, rar tutup sahildeki kıtalara teslim ede“ cekler diye korkudan ödüm kopa kopa, içim ürpere ürpere uyandım. Rüyamda bile pu halleri görmüştüm. Tavfalar, erkenden iş haşma gitmişler; armayı tırmnıyorlar, yelkenleri arya © diyorlar, serenlerin üzerinde çevik atla- yışlarla oradan oraya sekiyorlardı. Ben de boş durmağı doğru bulmadım. Ur'ana arasına katıldım. Beraber çalış” tım. Yelkenlinin kaplanı görünürde yok. tu. Yanık benizli, sert tavırlı, kısa boylu, kevi yapılı bir tayfa diğerlerine kuman da ediyordu. Iş bittikten sonra tayfalar (güverteye indiler. Ben de beraber tabil Orada otur” duk. İççlerinden birisi bana (türkçe bir şeyler sordu, Cevap veremedim. O zaman gemiciler biribirlerine baktılar. | İçlerim den birisi elini açtı. Avucunu havaya doğ” ru tuttu, salladı. İşaretle bana kim oldu. umu sorüyordu. Ben, türkçe bilmemek yüzünden tayfaların şüphelerini celbet> mekten korkuyordum. Maamafih iş işten geçmişi. Benim türk çe bilmeyişim tayfaları ürkütmedi.. İşa retle konuşmağı devam etlik. Ben tahtel 'bahir işini söylemek istemiyozdum. Ça. nakkalede batan Böve zırhlısı müretleda Andan olduğumu, Türklere esir düştü ğümü, Çanakkaleye getirilirken kaçtığı: mı, günlerimi denizde geçirdiğimi anlat” tım. Etrafımdakiler beni hayretle dinli, yorlardı. Söz arasında o tayialardan biri kalktı, yanımızdan ayrlıdı.. Sonra tekrar geldi. İşaretle bana: (Devamı var) iü i dilMd

Bu sayıdan diğer sayfalar: