1 Ekim 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

1 Ekim 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nr Şem 1 BİRİNCİTEŞRİN — 1984 HABER — Akşam vostas Benim yaptığım muziplikler Papas çarpmış Yazan: Osman Cemal Kaygılı Vaktiyle benim, şuna buna yapmış olduğum muzipliklerin en öuntürlula. rından biri de şudur; Yil, ya üç yüz yirmi beş, ya üç yüz yirmi altı idi, "Tesadüf tam mânasile yedi sekiz alayc:yı İstanbul kalem o. dalarından birine toplamıştı, Bunla” rın içimde en gençleri bendim.. Ara. mızda bir kaç tane de zavallı vardı ki bunların bizim elimizden çekmediklezi kalmazdı. Hele o zavallı Baki Bey, hele o za” valiı Baki Bey! Kalem odasında, Tan- rmın günü ona neler yapmazdık, ne- ler... Baki bey, orta yaşlı, evli barklı, çok af, ayni zamanda çok hovarda meşrep çok israfçı, gök zendost bir adamdı. Aylıktan aylığa eline geçen paraları hemen götürüp Beyoğlu gazinoların- da, barlarında, bahçelerinde dolaşan bol makiyajlı kadınlara yedirirdi. O. nun ep son tutulmuş olduğu kadın Ke- ti isimli bir kadındı. Kendi söylediğine göre (Keti) nin annesi Rum, babası Fransızdı ve kendi rivayetince, ha fif bin esmer güzeli olan Keti şimdiye kadar sevmiş olduğu Beyoğlu kadm - larının en güzeli, en naziği ve en naz- ısı idi, Baki Bey, bu kadınla tanıştı - ının ikinci ayında ona o kada: abayı yakmış, o kadar feryadı vermişti ki, kalemde artık boyüna: —AaahkKeti, ah yüreciğimin en büyük afeti!. Diye inler, dururdu. Bayan Keti, Baki Beyle tanışıp ken. disine bir hayli iltifat ve muhabbetler Savurduktan sonra günün birinde ve tam yaz sonlarına doğru, nedense, bir- den bire yüz çevirir gibi olmuş ve ey- ül başlarında Okendisini büsbütün terkedip ortadan kaybolarak zavallıyı, Cayır cayır yanan bir âşık Kereme dön. #dürmüştü, ww Bizim Baki Beyi, siz işte o zaman görmeliydiniz. Her akşam kalemden çıkınca Beyoğlunun bütün bahçelerini, gazinolarını altüst ediyor, gece yarı- larıma kadar aradığı cananını buralar- da bir türlü bulamayınca ertesi gün öğleye yakın gözleri dolu dolu kaleme geliyor ve kalemde akşama kadar sev. &ilisi için manzum, mensur bir alay şirler yazıyordu, Müzipliğin tam sıra- $ı gelmişti. Kurduğum plân; alaycı ar kadaşlar katılarak pek beğendiler, Bu- nun üzerine ben şöyle bir şey kaleme aldım; “Benim canımdan aziz, şekerden le. >iz Bakiciğim, Biliyorum, şimdi sen dehşetli bir ateş içinde benim için yanıp tutuşuyorsün.. Ya ben? Emin olki Bakiciğim, ben simdi senden daha müthiş kederler, a- <ılar İçinde kıvranıyor, ateşler içinde kavruluyorum., Benim nasıl bir namus- lu aile kadını olduğumu sana söy. , İemiştim ve seninle arasıra buluşur - ken ne kadar ihtiyatlı davrandığımı da , görüyordu... Lâkin heyhat! Bize © lanlar oldu işte... Seninle aramızdaki * gizli münasebeti haber alan zevcim, beni şimdi on beş, yirmi gündür sıla bir nezaret ve inzibat altına oldı. Kaç #ün var ki soksk yüzü gördüğüm yok. Sana bu mektubumu gayet gizli yazr Yorum, Ben, gayet yakm bir dostum 5 V8 esdaşın olan akrabamdan bir ihti yer kadın vasıtasiyle o insafsız zevcim. den izin alp yarın Şişlide (..) soka nda, (<-) numaralı apartemanın CI katında ve:(:.) nemarelı odada ve ak- Me emmt dört buçukla beş aralarmda sizi bekliyeceğim. Çok rica ederim, e hiç kimseciğe açmadan yarın akşam dediğim vakitte mele rsilyaya hareket edecektir. Bu iğ ubumu size göz yaşları içinde ya: İ o Sayet Gelmezseniz, beni hasta dö v , b İŞ glam Şimdiden Sizi candan seven ie Keti, iğ irem icinde kaleme almış olduğum bu, uydurma mektup o ak- şam, pembe renkli ve kenarlar; çiçekli bir zarfla Beyoğlu postahanesine veril di, Aman Allahım, ertesi günü öğle - den sonra mektubu alan Baki Beyin halini bir görmeliydiniz! Adamcağız, az kalsın sevincinden Mazhar Osman. lık olacaktı. Biz kendisine çaktırmıya- rak kişkıs gülmeden kıvramrken o iki” de bir mektubu açıp kendi kendine okuyor, onu, sözde bize göstermeden yüzüne, gözüne sürüyor, derin derin, içini çekerek boyuna eaate bakıyor, bütün kalemde yazdığı yazıları şaşı rrp yanlış yazarak mümeyyizden azar işidiyordu. Baki Bey, o akşam daha paydos zili çalmadan kalktı ve: — Bay mümeyyiz, ben fena halde sancılandım, bana bu akşam on dakika erken izin ver, Diye yalvararak kalemden çıktı, mavi şemsiyesi kolunda ve heyecanlar içinde caddeyi tuttu. ... Ertesi gün Baki Bey kaleme gelme. miş, hasta haberi yollamıştı. Daha cr- tesi gün ise geldiği vakit yüzünden düşen sinek bin bir parça oluyordu .. Fakat zavallı adam o gün akşama doğ” Tu gayet güzel bir rumca yazı ve rum ca ibare ile yazılmış olan ikinci bir mektup aldı ki bu mektubun içinde de şunlar; yazılıydı; “Ah vavallı Bakiciğim, ah sebebi ha. yatım, biricik sevgilim! Der Devomi 11 incide MESELE| ————— 5 İli Versi yalan söyliyerek aldatan müesseseler hakkında takibat yapılmalıdı Aldalılan vatandaşların haklarını her çareye baş vurarak aramaları lâzımdır halkı Evvelki gün bu sütunlarda bir yazı yaz mış ve bir arkadaşımızın başına gelen hâdiseyi anlatmıştık. Bu münasebetle Bey oğlunun bazı mağazalarında, muhtelif ba banelerle ihtiki yapılmakta olduğun” dan halk her vesile ile oaldatıldığından bahsetmiştik. imdi aldığımız bir mektupta bizim id dızmızın ne r haklı olduğunu göster mektedir. Aşağıda okuyacağınız bu mek-| tupta, mevzuubahs mağazanın ismi cismi açıkça yazılıdır. Fakat biz, gerek mektup İ sahibinin memuriyet adresini, gerekse mevzuubahs mağazanın ismini (.....) şek linde yazarak, alâkadar makamların tale i karşısında derhal (o kendilerine bildir mahfuz tutuyoruz. Mektup şu Sayın bayım: “Gozelenizin eski okuyucularındanım. Güzel yonlarımıla memlekete olan kir meliniz şayam ( şükrandır. Şu derdimi dinliyeceğinize ve bana iyi bir yol göstere“ ceğinize ve bu yüzden memlekete de hiz met etmiş, olacağınıza şüphe yoktur. Jktikârla, allanmak (o hâdiselerile hür ikümelin ne kadar mücadele ettiği ve etmek te olduğu malümdur, (..) o müessesesim den bir elbise almak üzere oörkadaşlarla ile sabah, öğle ve akşam Her yemekten sonra mutazaman dişlerinizi fırçalaymız. | CAFER Mü: Tesiri kati içimi kolay en iyi müshil şekeridir Bilümum eczanelerde bulunur. shil Şekeri Beyoğluna gittik; mağaza bize gösterilen kumaşın İngiliz kumaşı olduğun ve mem nun olmadığımız takdirde mesul bulun duklarını ve hattâ“burası ecnebi müessese sidir yerli mal satmaz,, sözlerile aldatır dık ve kumaşın metresi 9 buçuk liradan bir elbise 44 liraya hesap edildi. Bu elbiseyi Sümerbank yerli mallor pa- zan, Kadıköy müdürüne o gösterdim bu kumaşın en âdi yerli malı olduğunu ve &yni şerait altında ve hattd daha iyi bir dikiş olmak üzere 24 liraya yapılacağım söyledi, Hemen Beyoğluna giderek mağaza mir dürüne anlatım. Kök muhasebeciyi göre ceğim, kâh memara alacağım diye hafi lorca gidip geldim, nihayet (o İstanbulda bir kanda bulunan wwnim müdüriyeline müracaat etmekliğimi söylediler. Oraya gittim. Umum müdürlerine mir racaat eltim, mektup yazdım cevap ala cağım şeklinde on beş gündür de buraya gidip geldim ve nihayet hakk olduğumu ve Beyoğlu müessesesi müdürüne mektup yazdığım ve telefon da edeceğini söyli- yerek tekrar Beyoğluna gönderildim, Mu sevi bayramı olduğu için iki gündür yok tw. Bugün kendisini buldum fako? yaz- hanede ddeta dayak o yiyecteklim. Bana: "Gider müessese hakkında müracaat eder siniz sonra benim kim olduğumu size gös“ teririm,, diye bağırdı ve bu suretle kovul- dum. Elbise meydanda verilen senet de mey- darda, dikilen dikiş te malüm. 24 liraya çıkarılan ve hir kaftada s0lan ve hatlâ ü- Clü tutmeyon birselbiseye 44 lira verilirse #ptikâr yok mudur, Ve bu elbise 44 Hraya gerildiği için İngiliz kumaşıdır diye iğfal edilerek sahlmış değil midir. Biz bu parayı nelerle kazamyoruz. Be nim gibi kimbilir neler vardır. Ben şimdi kime müracaat edip derdimi dinleteyim. Saygılarımı sunarım. Kadıköy, Osmanbey, Fıstıkçıkmazı 12 numarada Hüsnü Kanbay ” Okuyucumuz mektubunun sonunda elbi senin ısmarlanışı sırasında vakaya aynen şahit olan birkaç zatın da sarih adresleri» ni bildirmektedir. Yukariki mektupta bahsedilen hâdise, hemen hemen hergün birkaç vatandaşın başına gelen, ve maalesef muhtelif müesseselerin, tuttuğu göstermiye açık ve acıklı bir & Bazı tüccarların böyle bir iğfal yoluna sapmaları karşısında devlet ticaret teşkilâtınm harekete geç si ve müfettişler vasıtasile tahkikata şilmesi kâfi değildir. e Okuyucum böyle hâdiselerle karşılaşmış diğer vata daşlarımıza tavsiye ederiz, işi adif den de takip etmekten biran geri ki smlar. Kanunlarımızda muhtekir ve. falci tüocarların tecziye edilmesi için çok maddeler vardır. Yeter ki aldatılan vatandaşlar, Işi ole ğu gibi kabul edip, kendilerini alı larla uğraşmaktan vazgeçmesinler... Okuyucumuz Hüsnü Kanbaya mahkemeye müracaatla hakkını âraı smı tavsiye ederken, İktisat vekâletinin bu hâdise karşısında Onazanı celbetmek isteriz. Bütün i#imve adr celbetmek isteriz. e Bütün isim ve 8 ederse alâkadar makamlara derhal bil Mmeğe amadeyiz. HABERCİ Meşhur boksör Mahkemede, karısından dayak yediğini iddia etti Şikago mahkemesine karısından boşal mak için müracaat eden bir adamın, bi şanma sebebi olarak; “di — Karım beni döğüyor! demesi herke kahkahalarla güldürmüş ve hayrette rakamıştır. Çünkü bu şikâyette bulun Amerikanın meşhur boksörlerinden bi Menrad Krars'dur., y Menrad Kraus karısının belki ikd, misli olan rakiplerini yumrukla rerken onu tokatları altında nasıl yor; bu kuvvetli adamı, bir kadın nz döğebilir? “d Şimdi bu Suallere mahkeme heyeti vap aramakla meşguldür. Çünkü bek: bunu ciddiyetle iddia etmektedir ve. lillerini göstereceğini söylemektedir. Eğer, Krausun karısınm kendisini düğü isbat olunursa, boksör (hakkı boşanma kararı verilecektir! Dilsizler allesi OK nadir vo çok istifadeli vakalarla kargılaşma- ğa alışık olan orta Avrupa asabiye mütehassis- ları, bugünlerde gayet garib bir “bki kâdisenin esrarmı araştırmakla meşguldürler, Hâdise gudur: 1937 yılı başlangıcında, Tuna nebri kıyılarında yaşıyan bir Macar ailesi, görünürde hiçbir sebeb olmadığı halde, birkaç gün içersinde dilsiz oluvermişlerdir. Köyde herkes bu aileye büyü yapıldığına kanaat ge. tirmiştir. Sonra birçok doktorların tavsiyesi Üzerine baba, anne, kız meşhür Macar asabiyecisi Benedak'ın hasla- noslne gönderilmiş, izinli olarak köyüne gelen ve o si- rada dilsizleşen ojflu da kıt'asma geri dönreliştür, Buda- peşlede yapılan muayeneler neticesinde, ailenin çok na- dir rasgelinen, fakat tedavisi mümkün olan ve doktor. luk âleminde (Sizofreni) ismi verilen bir dimeğ hastalı ğina tutulmuş olduğu anlaşılıyor. Birkaç gün sonra dilsizler silesinin oğlunun bulun- duğu bölük kumandanı bu hüttalığn kabili tedavi oldu- ğunu ispat ediyor, Delikanimm asker ocağından ayrıl. mak için temaraz ettiğine kani olan yüzbaşı, neferi söy, Tetmek için çok orijinal bir usule başvuruyor. Delikan- Unm yalnız bırakılmamasını gece gündüz etrafında ko- Buşulmasını enarediyor. Bu garib tedavi tarst çok iyi netice veriyor, Bir #a- bah delikanlı konuşmağa başlıyor. Fakat garib olan nokta sustuğu günlere 25t vakalardan hiçbirisini hatir- lamamasıdır, Annesinin hastalıktan kurtulması daha güç olmuş, tur. Madam Dematerin dili ancak 13 ay klinikte kaldık. ie hire idi tan sonra serlsbilmiştir, Kadın köyüne dönünce sustuğu günlerin acısını çıkarmak sitiyormuşçasma çok geveze olmuş ve sahalılardan gocoyarılarına kadar koraşulari- e çene yarıştırmağa koyulmuştur. Bu işte en feci vaziyette kalan babadir. Doktorla- rm mösyö Demater için sarfettikleri bütün emekler bo- şa gitmiş, biçarenin dili açılamadığı gibi hastalık umum! felce çevirmiş ve zavallı adam bu yüzden ahreti boyla. mıştır. Kizi henüz hastancdedir. Doktorlar onun da yakım. da iyileşerek çıkacağını ümid ediyorlar. Düşeceğ! yeri bulan torplu B İR Rus gazetesinin yazdığına göre, Alman elek- trik kumpanyası kendi kendine sevkedilen torpi- le ait bir ihtira beratı almıştır. Bu icağdm es#s1 şudur: gayet kuvvetli infilâk odici maddelerle dolu bir tarpile sukutuna hafifletecek surette bir paraşlit ilâve edili, yor. Bu törpilde bilhassa kırmızının altındaki gıklara karşı çok hassas bir elektrikli fotoğraf hücresi vardır, Bu hücre, torpili kırmızı ışıklar saçan yerlere sevkede. cektir. . Tayyaredeki rasıd, torpili rasgele bir şehrin üzeri- ne fırlatıyor. Fakst şehirdeki büyük fabrikaların baca- ları ânlma çok mikyasta kirmizt ışıklar neşrettikleri 4. çin t6rpil doğru fabrikaların üzerine geliyor ve tam o- rada patlıyor. Çuvala giren nişanlılar , A le sa Cörmen ırkından birtakım proti z , (© 'an cemaatler vardır. Bunlar bugünkü h iea91 Ve zaruretlerine uymak istemezler. Maziden ka iriş an'anelerİne sadık kalırlar, Bunların en mühimleri Pansilvanyada oturan lerdir. Bu adamlariik tahsilin lüzumsuzluğuna ler, evlerine elektrik ve akar su almazlar, hastai gitmezler, Hulâsa medeniyetin bütün nime kondilerini mahrum etmek isterler, Bu diyarda nlşarlıların biribiriyle görüşme $ büsbütün fecidir. Bir delikanlı bir kızla » 5 Sonra haftada üç dofa nişanlısının evine gidebilir. kat gitmeden evvel haber vermeğe mecburdur. Deli) Unun geliyorum haberi gelir gelmez, derhal kızı ailesi | çuval içersine koyarlar, Kizm yalnız begi Sıkı bağlanan çuvalı dışında kalır. Delikanlı da nm evine girer girmez ayni suretle bir çuvala Sonre nişanlılar, biribirine tatlı aşk hikâyeleri mak Üzere yalnız birakılır. Amişliler arasında evli erkekler sakal br bekârlar sakallarını traş etmeğe mecburdurlar, yalnız evli erkekler otomobil sahibi olabilir, rın otomobil alması, hatti otomobile binmesi gidd yasak edilmiştir. Amişler, Pansilvanyada yerleşmeden evvel K kavalisinde otururlardı. Bu havalide gengin petrol mi Balari çikinca topraklarını yüksek flatla satarak olmuşlar ve gelip Pansiivanyada yerleşmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: