1 Ekim 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

1 Ekim 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çankırı, (Hususi) — Anzaranın bir Sayfiye yeri haline gelmiş olan Çar- kırı günden güre büyük inkişafa mazhar olmaktadır. Çalışkan halkının güyreti ve buna inzimam eden vilâye- tin enerjik mesaisi kültür, sıhhat, na. İfin ve ziraat işlerinde mühim başarı- İlar temin emektedir, i Kültür işleri Bütün vilâyet dahilinde 68 ilk mek. ptep vardır. Bu mekteplerin elliden far- ası Cümhuriyet devrini: yapılmış #zmedern mekteplerdir. Bu mekteplerde #okuyan talebe mvcudu otuz bini aş. maktadır: Ayrıca hususi İdarenin yar- dımı ve köylünün kollektif iştirakile #bir çok köy yatı mektepleri de yapık İmmaktadır. Yalnız ilk tedrişa* sahasında ki bu inkişafı tamamlıyacak olan bir Miseye şiddetli ihtiyaç hissedilmektedir. Wialen vilâyet merkezinde İ mektep mevcuttur. Bu orta mel Möç yüz elliden fazla talebesi vardır. zer sene elliden fazla mezun vermek. tedir. Fakat maalesef lisenin mevcut Şolmamasından bu mezunlar tahsilleri- #me devam edememektedir. Müzemmel fbir binaya ve mücehhez lâboratuvar- #lara malik olan ve verdiği mezunlarla lisa sınıflarını teşkil edebilecek bir Yâziyette bulunan orta okulun pek az ilâvelerle liseye ifrağı mümkün görül #mektedir. © Sıhhat işleri Vilâyet merkezinde elli yataklı bir # hastane revcuttur. Ayrıca bu basta- şneye son seneler zarfında bir hariciye payyonu ilâve edilmiş ve röntgen te- çed getirilmiştir. Vilâyette birde gertma mücadele teşkilâtı kurulmuştur. ı Bu mücadeleye idarci hususiye de geniş mikyasta nakden işirak etmekte. dir. Bundan başka vilâyet merkezinde belediye tarafından bir #ühvevi hasta- çlıklar dispanseri vücude getirilmiştir. Salkevi de bir klinik açmak süretile hastaların bedava musvenesini temin gitmektedir. Fakir halkın ve köylülerin I « 1. t Yeni yapılan Atatiirk Abidesi Ankaranın güzel sayfiye- si Çankırı birlise istiyor İGünden güne daha medeni ve mütekâmil bir çehre alan Çankırıda vilâyet ve halk elele vermiş, her sahada büyük inkişaflar kaydediliyor | Atatürk abidesine | ila için ezmeli açıldı konacak ve Çankırıdan bir görüni araları da halkevi tarafından &- Nafıa işleri Vil bin liralık bütçe. sinden her sene yüz altısış bin lirasını Nafia işlerine ayırmaktadır. Ankara dan Kastamonu ve Çerkeşten Gerede hüduduna kadar muntazam şosesi vardır. Bu şoseler yaz ve kış inkıtaa uğramadan işlemektedir. e Merkezde yirmi bin İiralık bir nafla dairesi, bir inşaatma baş- t dört yüz gâraj ve bir tamirhane lanmıştır, Çankırı valisi Hüsnü Uzgören Ziraat işleri Vilâyet halkımın ekserisi ziraatçi ol. duğundan bu sm:fm kalkınmasını tes min maksadile metodik bir şekilde ça- lışılmaktadır. İdare! & kağımları tedricen” kaldırmak için bu sene büt. çesine mühim bir tahsisat koymuştur. tahsisatla dört tekerlekli arabalar yaptırılacak ve köylüye taksitle dağı- Gi, methi muhitinden uzaklara kadar yay. tılacaktır. Düğün yemeği hazırlıyor, ve dü Yalovanın 20 kilometre Mer ir köy Bizde örfün en fazia muhafaza edil- diği içtimai hâdiselerden biri, belki de birincisi düğünlerdir. Memleketimizin dört bucağında başka başka merasimle kutlulanan düğün şen- likleri o kadar değişik, o kadar başka beşka düzenlere tâbidir ki, hiç birimiz bunlarm tamammı bilmeyiz, bilömeyiz! Her taraft ayrı bir zangırtı ile tirtir tit, riyen, aksak otohüsümüz Güney köyü- nün dik yokuşunu tıknefes bir İnsan gi- bi inliye soluya tırmanırken bunu düşü- nliyordum, İki senedir, iki tarafın bin hazır « Kkla tes'ide kalkıtağı bir köy düğününe gidiyoruz. Düğün, Yalotanın kemen 20 kilomet- re ilersinde, otrafı çepeçevre şirin, ye, gil tepelerle çevrili İsviçremsi bir köyün. de yapılıyor. Havanın sünbült oluşu bile bi lan, tâ İstanbula, gazeteci kulaklarma kadar gelen bu düğüne gitmekten alıko- yamadı. Istanbuldan Yalovaya, Yalovadan köye kadar olan mesafeyi Paristen seyahate başlıyan bir turistin Blücistana varmca- ya kadar çekeceği meşekkat ve yorgun- hakla başarırken, bu orijini düğünün bilmediğimiz ve öğreneceğimiz sahneleri ni düşünerek ancak avunabiliyorum. la çikişımizdan iki buçuk saat sonra Ya- Tovaya vardık. Vapur, pazar eğlencesine gide Insanların süslü ve sazlı topluluk- Halkın ve köylünün fidan emin maksadile de bin dö- ir nümune fidanlığı tesis e. ihtiyacı nümlük dilmiştir, Belediye işleri Belediye şelirin imar plânı yap- tatmış ve bu plâna göre imar kareketi. ne başlamıştır. İlk önce su ve elektrik gibi âmme ihtiyaçlarını karşılamak ü- zere i hususiyenin de yardım: tazyikli su tesisatı vücude O getirmiş- tir. Belediye halka bu suyun metre mikâbını beş kuruşa vermektedir. Bundan başka şehir dahilinde iki yüz çeşme yapılmıştır. Mevcut elek. trik tesisatı tamamen yenileştirilmek- te ve geceli gündüzlü vreyan verecek bir hale getiril lmektedi ir. Belediye geh- rin ana caddel, mektedir. Şehir korusu ve vuzu ji n de tehsisat ay na başlanmıştır, İnşaatı ge miş olan “Atatürk âbide üzerine konulücak heykel için müsabaka açıl. maştır, lurası modern bir köy- dür; ve çarşaflı tek ka- dına raştlıyamazsınız 7O lik imam Aynı yaşta eşile, meydanın ortasında Dans ediyor! dü ları yerine, deniz yoluyla mömlekete ge- | len göçmenlerin kafilelerini taşıyan bir manzara içinde... Kanapelerin sütun baş- larma gerilen iplerde asılı peştemaldan yapılma salıncaklarda ninni dinliyerek uyuyan yavrular, kâğıt helvası etra- fında firdönen tekir kediye kaptırmamak İğin annesinden İstimdad eden bebekler; siyah ve yeknasak baştan geçme çar - şaflarmın içinde birer umacıyı andıran duruşlarıyla öbekleşen ana, kaynana, ge- Mn, ve... çifte örgü saçlarınm, renkli kordelâlarla süslü, pilskütlü uçlariyle sırt larını dövdüro dövdüre koşuğan, kama- radau kamaraya saklambaç, köşe kapma» ca, kovalamaca oynıyan basma enalrili kızlar, yalmay'ak çocuklarla dekor ta . mamlanıyor. Radyo sesi yerine bol çocuk ağlamatt, İnceli kalmılı ninni, türkü, ıslık ve ağla- ma sesleri içinde Yalovay: bulduk. İskeleye ayak basarken, artık bu ka- fa burguliyan türlü gürültüden kurtul duğumuza memnun, derin ve içten bir 0v0000h!... diyebildik. Çilemiz dolmamış. İkinci fasıl otobüste başladı. 20 kişilik bir otobüse tam 31 ki- si İstif edildikten, arada kalan boşluk - Jarda sepet, öikin, bavul, ufarak denk, ve bia bir çeşit tarifeye sığmaz yüklerle doldurulduktan sonra, solük filizi böyusr yer yer dökülmüş, hurda, sarsak otobüs, le yola çıktık. Yokuşlarda, hoinurdanışı. nın tonu meyil tebeddülüne göre değişen zavallı, yaşlı sraba — Ha durdum... Ha duracağım. Der gibi yırına yerine, bin bir asab, bir o kadar da işkence içinde meşhur di nün yapılacağı köyün ayrılma noktasına kadar bizi getirdi. İndik. Önümüzde ge- niş ve beton kadar dümdüz miikemmel bir toprak yol var, Kİİ topraktan ya- pılma bu yolun güzelliği karşısında birimizin yüzüne bakarken kılavuzluğu muzu Yapan arkadaş izah otti; — Köylünün bizzat meydana getirdiği Köye kadar 5 kilometre süren bu şose dünvanm en güzel otoğromlarıyla boy ölçüşecek kadar rahat, düzgün ve sağlamdır. yal... 690 hanelik bütünlüğüyle modem bir kaza halinde görünen köyden coşkun bir çulgı sesi taşıyor. Köyden taşan, wak- lata yayılan; köyü saran tepelerde ince ve ahenkli bir akisle ufku kaplıyan bu göste çılgmez eğlenen, bayram yapan insanların toplu hisleri ve hazları var. Köye, Iki tarafı bağlık, yeşil bir yoldan giriyoruz. Kılavuzumuz, uzakta, bir ya - maca yaslanmış etrafı çitlerle çevrili mü- tenddid ağları işaret etti, anlattı: İ Köyün en yaşlılarından ikisi bir oyun esnasında Ömründe ilk defa bir köy gören sda- ma, şu içinde düğün yapılan Güney kö, yünü gösterseniz: — İşte! deseniz, köy, bu gördüğün ev topluluğudur. Muhakkak yüzünüze tuhaf tuhaf bakar ve #ize sorar: — Niçin Topkapı, Silivrikapı ve Eyibis Yedikule arasındaki sura bitişik gehir mahallelerinin sakinleri, köylü olmak, da. ha temiz, daha güzel ve daha modern bir ev, sile topluluğu içinde oturmak için teşebbils ve müracaatlar yapmıyorlar? Gözünüzde göyle bir köy canlandırm: Muntazam bir meydan, etrafında mek- tep binası, ve bir hizada erlerle çevrili meydana muhtelif istirametlerden gelen düz, biribirine muvazi, biribirine amud yollar... Yeknasak mimari, ve bembeyaz badanalı duvarlarla bol pencereli küçük sevimli evler., Gelişigüzel dikilmiş bir ağaç, şurada burunda filizlenmiş bir ot, ortada boy gösteren bir morkep, bir koyun veya bir duvara rasgelinmiyor. Nüfusu (1000) ile (1200) arasında de- Zigen köyde tek çarşaflı kadma, bir tane olsun kılıksız insana tesadüf edilmiyor. Şık Kostümlü, getrefil ko- nuşuşlu mihmandarlar düğün evinin ka- pasında gelenleri karşılıyorlar. Düğün evi çepeçevre taş duvarla çevrili geniş bir bahçenin ortasında. Bahçede dehşetli bir k WX var. Tempo tutan el şakırtıları çalgıyı noktalıyor. Kalabalığa sokulduk. Ortada bırakılan dört köşe bir boşlukta güze çarpan bir fevkalâdelik var. Bem- beyaz saçı, bembeyaz sâkalı Ve... yarım rek daha aştığı söylenilen bir adam, Yaşça kendisine denk, şalvarlı bir kadınla ik bir duns yapıyor, çalginm vrak, kesik temposuna yaşımdan umul- mak değil, daha göüçlerin bile üstalaş - madıkça beceremiyocekleri bir çeviklik- le ayak uydurmuş, sıçrıyor, zıplıyor, ile, ri geri yürüyer, dönüyor, yüzlerde beli- ren tebessümler, şaklayan eller bu yaş- İ: genç çirti coşturdukya coşturuyorlar. Oyunları 15 dakika kadar sürdü, Son- ra yerlerini kendilerinden biraz genç bir çifte verdiler, kenara çekildiler, Tipik ve çevik oyuncunun yarına sokuldum. Sor- dum: — Yorulmadınız mı? Yüründe bir damla ter bile görünmi- yen adam tuhaf tuhaf suratıma aktı, ta, bii bir tavırla eğlenir gibi cevab verdi: — Buncağız oyundan yorulduktan $öon- ra daha insan Başkalarından sordüm. imiş, Parloneri de oşl.. kravatlı, asrı bir gat mi7, Köyün imam

Bu sayıdan diğer sayfalar: