8 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarihi Romanı: 51 Yazan: Ikimim Palalar birer makineye takılmış gibi işliyor, kelleler kopuyordu Süleyman paşanın sâlma Kara Ali, Kara Hasan, Balbancığın oğul. ları, Akçakoca bindiler. Öteki sala da diğerleri bindiler. Geniş küreklerle Teznep sahiline açıldılar, Deniz mavi bir atlas gibi düm.” düzdü. Mehtab yalnız akıncıların yollarını aydınlatıyor, onların san, ki düşmanm rüyet sahasından sak- Myor. Sallar yavaşça sahile yaklaştılar. Önce paşa ve arkasından otuz dokuz muharib atladılar. Hepal yaylar, oklariyle mızraklarile, pala- lariyle ve ayrıca hançerlerile ada- makılir müsellâh ve ölümden kork. maz Insanlardı. Kale aşılmaz bir halde görülüyor. bulmak da mümkün olamamış, esir rehber yal| du. Halbuki bir gedik mz büyük gübre yığmları olan yeri tererek: — Ancak, demişti, Buradan geçi- lebilir. Filahkika otuz dokuz muharib, kayıklarla bu tarafa gelsin, Kale kapıları açıktır. Bir taraftan şehir içinden fetho- lunmuş sayılabilirdi, Halk evleri « ne kapandılar, tarladakiler esir İ oldular. Yığm yığın köylüler bir a- kıncının önüne katılmış koyun sü- rüleri gibi sahile sevkedildiler, Bir kaç saat sonra da ilk hünkür kılası kaleye girdi. 1 Böylece üç gün devsm eden siki "ve giddetli bir mücadeleyle Süley - man paşa 9000 imuhafızı kaleye #okmağı muvaffak olarak hakika - ten büyük bir safer kazanmış oldu. Kantagüzen bu işlere dönüp ba- I kacak halde değildi, Genç rakibi Jan Paleoloğun kuvvetleri gittik « ge Kantayı sıkıştırıyor ve fona va- siyete düşürüyordu. Kantagüzen bir defa daha dama. dma başvurmaktan başka çare bu- lamamış ve giranbaha hediyelerle elçiler izam ederek hünkürdan yar- dım istemişti, Bir hafta sonra, Süleyman paşa yen sultan Orhan asakirinin elleri- ns düşerek anlar da necat bulams- âtlar. Tabintın şu giddeti Osmanlılara kuvvetli bir muavin olmakla Cona- bıhakkin emellerini tervie ve tas - vib eylediği fikrini kendilerine ilka eyledi. Süleyman paşanm Gelibolu önün do terkettiği Ecebey ile Gazi Fa- zil hareketiarzdan açılmış olan ge - diklerden içeriye duhul edip ahali arasmda hükümferma olan telâş es nasmda şehri mezküru zabtottiler, Helpsonun anahtarı ve Karade- nizle Akdenizin merkezi ticareti 0- lan Gelibolu şehri Makedonyalı Fi- libe tarafından ediler muhasara ve | bu vakadan yarım asır evvel Rum devletine karşı koyarak Elmiğbar yahut Katalanlarm korsanlıklarına merkez olmak Üzere tarihtâ maş. başlarında hünkârın oğlu Süleyman bhünkârın iradesini telâkki etmiş - | kurdan, bulunduğu halde avuçlariyle, cep - kenleriyle kalenin konarına gübre yığdılar, Kaleye ilk çıkan Kara Abâlirrah- man oldu. Sabah ışıkları ağarmak üzereydi, Hepsi böylece teker teker kaleye çıkıp rehberin gösterdiği | yerden şehre indiler ve kalenin iç târafında siper airp bekleştiler, Şehirde hayat başlamış bulunu - yor. Tek tük öküz arabalarınm uzak. lara doğru gıcırdıyarak geçtiği gö- rülüyor, Kara Abdürrahman esir rehberin yanıbaşındaydı. Sordu: — Şimdi halk nerede bulunur? — Mevsim hasaddır ağa, halk tarlalardadır. Hiç kimse müdafaaya muktedir değildir sasırım. Abdürrahman vaziyeti Süleyman paşaya bildirdi. Paşa bu dalkılışlara haykırdı. — Ölmek var, dönmek yok arka» dağlar. Allah bizimledir. Haydi, i- leri. Şehri zaptetmeye biz küfiyiz. Ve otuz dokuz muharib şehre ya- yıldılar, Palalar birer makineye takılmış gibi işliyor, kelleler kopuyor, fer. yadlar şehre korkunç ve mahşeri ir manzara çöktürüyordu. Süleyman paşa eline geçirdiği bir ata fırladı ve sahile giderek sallar. da bekliyen iki nöbetçiy> haykırdı. — Karşıya geçiniz. Asker hemen ti: — Derhal Bizansa gidesin. Kain- pederimiz Kantagüzene muarız olan / Jan Paleolog ordularını. imha edip zaferle dünesin! Ve filhakika Tezenp fatihi Sü - leymen paşa on bin (askeriyle ve yanından eksik etmediği Kara Ab - dürrahmanla derhal Bizansa geşe- rek Mozl ve Tribalye önlerinde ta- başşüd eden Paleolog ordularını pe- rişan etti, Bulgaristan kadar hücum ede - rek her tarafı yakıp yıktı ve paha biçilmez ganlmetlerle Bursaya dön. | dü. Kantagüzen bu hareketten çok memnun olmuş ve on Bin düka al- tınmı müzeyyen kervanlara yükle - iterek hünkâr Orhana gönderip: —'Tezempin fldyel necatıdır? Deodirmişti. Hünkür Orhan Tezemp Kalesini anahtarmi Kantagüzene göndernee- ğ! xaman doğan bir hâdise tarihin (seyrini değiştirdi, Bu hidiseyi Kan! tagüzeu şu suretle yazıyor: “O aralik zuhur eden gayet şiğ-! detli bir hareketlarz bütün Trakya "ve sevahilindeki gehirleri tahrib ey- ledi, Meskenlerinin inbidemt esna» sında ölürüden kurtulanlar gu afetle Osmanlıların hücumundan halâ ol. | jpek için muhafızlariyle bersber ha İ reketlarıdan masun kalan şehirle. re İlties eyledilerse de yolda mü- Rilesayar Osmaniyeden Gelibolu- İnan fatihi olan bu iki zatın türbe. leri buradadır, Şehri mezkürun ablokası esnasın Çapraz eğlence : Bugünkü bulmacamz Yukardan aşağı: i — Demir fabrikalarının bulun duğu bir kasabamız — Bir Türk harfinin adı, 2 — Temiz (öz türk- çe) — Her türlü hastalıktan ve ik letten âri, 3 — Zarif ve ince — als ski hariciye vekilinin soy alcılara verilen umumi İad, 5 — Elem ve ıstırabı beyan e den nida edatr (vah, eyvah mana i sına) — ezana ait, 6 — Verme — niyete yenebilen bir kabuk Tu bahalı yemiş, 7 -— Bizi idare « den uzvumuz — bir nota adı, 8 — » Topraklar * bunama, 9 — Olmaktan ismifail — Dar (uzun ve yassı ma* den çubuk), 10 — Acı — bir şeyin paraca kıymeti, sadif oldukları yağmur ve karla ka- /da Eccbeyle Gazi Fazılın ateşe ve- rıgık giddetli soğuklardan kadmlar | rerek kana buladıkları memleket ve görüklar mütecasiren vefat ve | erkekler'dahi yollarda intizar eyli- | civarma Ecsovası denilr Bu kadar #olâketten mütevellit korkudan bil sekenesi tarafı iştir. alı orâı am bu müthiş akımlarını önliye halde değildi, Bursada ve Osmanlı ülkelerinde ve biribirini takip eden bu büyük le görülmemiş baz ramlar yapılıyordu. Kara Abdürrahman da bir müd- det istirahat için Bursaya gelmiş ve saraya misafir olmuştu. Hünkürm itimadını ve muhabbe - tini celbeden Karanın şöbreti büs. bütün almış yürümüş, bin bir efsa- no düzülmüş, Kara Abdürrahman Hergül gibi mabudlaştırılmış ve kuy | vet ve kudret timsali olarak dillere | destan olmuştu. Bittabi bu göhret bir taraftan Abdürrahmanın düşmanlarını sinir. lendiriyor, falrat diğer taraftan onu kadınlarm mahbubu haline getiri - yordu. (Devamı var) du, Kantagüzen Osma: Soldan sağa: 1 Nakış işlemeğe mahsus delik delik bez, 2 — Efsanelere giren bir > âktörlerin Si şey.3 — İ n) —Ü datiiindesi oynatan sert ve Tift en sicenin adı, 4 — Ziyayı aksettirme ğe mahsus alet — gönderme (bü- yütme manasına da gelir), 5 — Yer, 6 — Esas, temel — nazik olmıyan, 7 — İki kulplu büyük çamaşır ten ceresi — pahalı, $ — Tenekecilerin iki şeyi birleştirmek için yaptıkları iş — at yavrusu, 9 — Hükümete âit — âlimler, 10 — İlâç — nezih olma, 5 |yüklenmiş.. Dünkü bulmacanızın kali G — SŞMAAK ya 38. 7 Bİ EE YENİ Mi Nakledeni Fl ge Rokur başıyla, tasdik yollu, bir i- garet yaptı. Bir koltuğa öturdu vey elindeki evrak dolu çantayı bir k6- nara atıverdi, — Evet binbaşım. Fena halde ca- apn sıkılıyor, Şu berbad Spanopulor inin içinden çıkamadım git- — Ne garib şey! maktulün kın şimdi buradan çıktı, Koridorda kar- şılaşmış olacaksınız, — Diyan Spanopulosu tanıyor - dunuz demek? » Benim eski muavinim rjonun rişanlısidır. O- ine beni ziyarete gel, —I mülâzim nun ricası Üz di, — Bak gu işe! Klerjoyu birkaç gün benden ayrılmakta neden ace | le ettiğini şimdi anıyorum, Bu İn randevusu vardı herhalde... yok. Nişanlsr onun Fasta bir yazi- ffeyle bulunduğunu ve derhal bura- İya gelemiyeceğini bildiği için bey. hude yere delikanlıyı üzmek ve 8a İlim kafayla vazife görmesine mâni olmak istememiş, Mektuplarmda bahasınm öldüğünden hiç bahsetme. | miş, Ne temiz düşünceli bir kız de, gi mi? — Hakkınız var binbaşım! — Fakat günler geçiyor, Genç kız İ nişanlısının cinayeti gazetelerde o- kuyup öğrenmesinden korkuyor. Ne yapacağını şaşırmış. Niste karda - şinden başka kimsesi yok. O da za- vallı kıza yardımı dokunacak bir 8- dam değil, işi gücü ağinmak.. vaziyette hana geldi, — Tabii! başı sıkillan herkesin geldiği gibi. Netekim ben de... <- Mümade et Rökür, Seni son- ra dinliyeceğim, Evvelâ Diyanla ko- nuşmamızı anlatayım, Belki senin de işine yarıyacak malümat vardır, Öğrendiklerimde... Genç kizt çok beğendim, felâketi soğukkanlılıkla karşdıyarsk kar deşini kurtaracak tedbirler araştı rıyor. Onun masum olduğunu, fa . kat delillerin aleyhinde bulunduğu. nu biliyor, Leonidas kendisini mü. dafaa edecek kabiliyette biri değil, bu vasiyette iş Diyanm omuzlarına Bu mesele ile meşgul f olmaya karar verdim. — Bravo binbaşım. Yoksa biz bu işin içinden çıkamıyacağız. Ben de size yardımmızı rica etmek için gelmiştim. — Elimden geleni yapacağım. Fakat... Benun malül bacaklarmı göstere- rek ilâve etti: — Nekadar yardım edebilirim si- ze? İçini çekti: EEE EHARASMUSAMINI Gözlerini örgüsünden kaldırmadan cevap verdi: — Çok güzel, — Bu, rastgele verilmiş bir cevap oldu, Gözünüzü kaldırıp bakmağa O bilelüzum görmediniz. — Ben buraları bakmadan tanırım.. İş te siz de bakınız. Sağda şu yıkık dıvar, solda çitlenbik ağaçları. yanı (başımda böğürtlenler.., bir tablo için bundan daha güzel dekor olur mu? — Buraya kadar zahmet edip bir defa" cik gelseniz fena olmaz... Portrenizin fonu- nu görmüş olurdunuz. — Gelmiyeceğim.. Bu dakikadaki duru” şumdan çök memnunum.. Krokinizi biti- rinceye kadar kımıldanmağa niyetim yok. Bir defa kalkarsam tekrar ayni pozu bula" mam diye korkuyorum. — Ayni pozu tekrar elde etmek güç ol masa gerek, — Haksızsınız. Eteklerime ayni kıvrım ları vermek imkânsızdır. Biraz evvel bu krvrımlardaki ahenklar manayı Ovücuda getirebilmek için az mı uğraşmıştınız! Melikenin hakkı var. Eteklerine bu 2- henktar kıvrımları yapmak hayli uzun sür müştü, Çünkü onun beyaz baldırları ve kü- çük penbe topuklarını gördükçe gözlerim perdeleniyor; hayalimin ufkunda, yapmak istediğim tablo ile hiç münasebeti olmıyan manzaralar canlanıyordu. Melike tabloma model olmayı niçin ça" bucak kabul ediverdi? Bu teklifin gözlerimin hatırı için edildiğini söylemek JUzumsuz bir öğü olur; Melikenin bana karşı ufak pati bile hissetmediği muhak olmasa ufacık ve masum iltifatlarım kaf- şısında kızmaz ve Sinirlendezdi. Daha birkaç gün evvel, köy delikanlıla- rından güzelliğinize vurgun kimbir kaç ki- gir var? deyince beni birdenbire O bırakıp kaçmamış mıydı? Yanımdan ayrılıp hizlı hizli giderken kızgın bakışı, çelik — bir ok gibi canevime saplanmamış mıydı? Bütün bunları gözönünden ayırmadığım Için, öğle yemeğinden sonra onu harabele- rin yanımda her vakit durduğu yerde gör rünce, dudaklarında yürek geler tatlı bir tebessüm görmek üm'diyle geçen ün söylediğim sözlerden çok müteessir olduğu” e LR ZE EZ 2 EN 3 E3 1 & GO TİZ TEE mu anlatmak, af dilemek istedim: — Bayan Melike, dedim, geçen gün gö" rüşürken sizi bilmiyerek müteessir etlim. Fakat o sözleri söylerken hiçbir fena niye- timin olmadaıına emin olmanızı İsti Belki şehirlerde büyüyen gençler, genç k lar karşısında biraz daha.cüretkâr olurl onlarla masum şakalar yapmaktan hoş nırlar, fakat size bütün samimiyetimle yal varım. Hakkınızda derin bir hürmetien başka hiçbir hisle mütehassis olmadığıma irâninız. Melike belki de bu sözlerimi çok mübalâ- Kalı buldu. Zira bunları söyler söylemez başını bana çevirdi ve tepeden tırnağa ka” dar süzdü. ün de derla bir hayret Hadesi dolaş- ımı açıp da bir kelime « sal ki birdenbire i Gö bulamadı yahut “aklına ilk gele Timeler, söylemesini münasebetsiz buldu” ğu birkaç söz oldu. Kısa birkaç süküt daki- kasamdan sohça çılgın bir kahkahayla: — Af dilemeğe, itizar etmeğe hacet yok, dedi. Sözlerinize ehemmiyet bile vermedim. Vakia bunları söylemek istemezdim, fa- kat mecbur ettiniz de söylüyorum. Hak- kımdaki fena düşünceleriniz beni hiç mü- teessir etmez; iyi düşüncelerinizin sevindir- mediği gibi, Ölkemi .boğmağa çalışarak olâkayt bir sesle; — Ya öyle mi? dedim. Bu lâkaydinin se- bebini sorabilir miyim? — Çünkü bizi karşılaştıran sadece bir tesadültür. Ne siz beni tanırsmız, ne de ben sizi. Halbı iz, kendinizde bu tanı madığınız küçük kızla şakalâşmak, ona her delikanlının her genç kıza söyliyebileceği bayağı cümlelerle iltifat etmek için bir hak gördünüz. Her rast geldiği kadına bu şekil- de muamele eden birisinin ne tekdirlerir- de, ne de muahezelerinde samimilik ara: maz doğrusu. Halbuki ben yalnız samimi insanların fikirlerine kıymet veririm. Sa- şi imi olmıyan düsüncelere hislerimin kapı» ) Hiremreki ık veya İP sı daima kapalıdır. (Devami var) | kız.| Benua duğum yerd8 çok işlef rim, Şimdi gelelin wi it fendi değildi Ne oi Rokur ümldsiz bir e âdi; — O iz hapı yut bah ne öğrendik. Cebinden sarr renkli gra? çıkararak Benuhf sahat verdi: — Ballino izini vi İtalya zabıtasıma 10 malimat istemiştik gl, memur “Liyona bilet serserinin İsviçrey* kaçmış olmasmdas gün evvel sokakta görmüştüm, ba- | dum, İtalyan 38! na nişanlandığını haber vermedi, O | emumiye vasıtasiyle # | dık. telgrafı arar “ram abiye y — Klerjonun cinayetten haberi | Fernan Ballino Mâ9* | tarafmdan izdivaç dırıcııtkan dört 9 Zabıtaca aranıyorüü” sünt 11,20 de Nisten len trenden indiği po dilerek yakalanmışt” lâno merkez hapi — Ne dersiniz bun# Benuanın arkası5ö kur, parmağı ile & tarihini ve saatini b şaret ediyordu. Benua esvab ver masanın üstüne bırak ya kapalı düşündü. pa ifadelerine kat'i surdi > caiz olamıyacağı bif but buluyor, Nis g0 Bahlinoyu gördüğün! ta etmiş, Gördüğü cak, “ — Taki, Çün eği sandığı saatte Ballini kuf bulunuyordu. gs — Sade bu kala los öldürüldükten ei kika sonra İtalyada - — Evet, Bina& ğilüir. Fakat kim” hâkimi gibi Leon meğa başlıyacağı çi Ür LE vu 3 w ll bulunamıyacak? — Pekala eri atimee siz bir dalrti e dolaşmakta rarar et muvaffak olar — Ne gibi? — Fikrimi izah katmızın esasi 8 am şehadetidir. mütemadiyen Ks! veya benzerlerini - pp P vaziyette olinizğf Satrançlı kun bise giymiş, gri beyaz ve Gi il mi? Niste Aüzüne adam bulmsi bunların peşind? keyfine bakıyor — Bu ip yeni ei dik binbaşım? ga — Böyle bir $7 wp işin derhal yap ye vik, Katili : zeriksiz polisin Zi şey budur. Are dizesinde polisi” den başka bir de“ nayetinin bir VE niz mi? Cinay© yetin gaikı 2 musunüz? — Hayır. rensmedik. sia an faraziye ld yoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: